Yer: Muş Ticaret Odası Toplantı Salonu
Tarih: 02.06.2012
Katılımcılar:
a. Dernek, Vakıf ve Girişimler:
1.Kamer Vakfı(nemciye BOZ, Ayşe SÖYLEMEZ)
2.İnsan Hakları Derneği Muş Şubesi(İhsan BİNGÖL)
3. TEMA Vakfı ( İhsan Aytemiş-Şube Bşk.)
4. Muş Kadın Derneği MUKADDER ( Elif ÇETİNBAŞ-Saniye ÇETİNBAŞ Yön. Kur. Üye)
b. Meslek Odaları
1. JMO MUŞ (Mazhar ALTINDAĞ)
c. Sendikalar
1. Eğitim Sen (Yusuf DOĞAN)
2.Diyanet Ve Vakıf Emekçileri Sendikası Muş Şubesi(Kabil BALLI
3.Emekli Sen Muş Şubesi (Şeref TUNÇ)
4.Tes İş Sendikası (Ramazan ERDEMÇİ)
5.Teknikerler il Temsilcisi(Mehmet IŞIK)
Medya:
1. Emrah DOĞRU (TRT)
2. Necdet YENTÜRK (İMC)
Konular:
1.Genel konu:Başkanlık Sistemi
2.Yerel konu:Başbakanın Söylevi Ulu ile Dere Kürtaj Karşılaştırması
Genel konu Üzerine Konuşulanlar:
1/ Abdurrahim DEVRİM: Başbakan son 3 yıldır diktatörlükten bahsediyor 10 yıldır başbakan zaten diktatör, ülkemizde dikdatör bir başbakan var.Libya’da Suriye’de bir bas rejimi varsa Türkiye’de zengin daha zengin fakir daha fakir kapitalizm almış başını gidiyor .İslam ülkelerini görüyoruz. İnsan haklarında adaletsizliğimiz var. Kürtler mutlak monarşiye hakim olur. Türkiye ekonomik sosyo kültürel sorunlarını halletsin sonra başkanlık sistemini konuşsun. Bu ülkede demokrasi varmış gibi gösterilmesin.
2/ Mazhar ALTINDAĞ: En son başkanlık sistemine Rusya geçti görüyorsunuz başkanlık sistemi herkesin içinde uhdedir Erdoğan başkanlık sistemini neden istesin kendi yaptıkları yanlışlıkların üstünü örtmek yıllarca başkan kalmak için.Bu suni bir gündemdir kardan çok zarar getirecektir.Şu iktidar döneminde oturan bir sistem olamaz. Getirmek istedikleri sistem kendi çıkarları doğrultusunda yönetilecektir.
3/ Kasım SİĞINÇ: Erdoğan başkanlık sistemini zaten kurmuş Cumhurbaşkanı adayı kim olacak diye haftalarca tartışılıyor başbakan çıkıp Gül’e yola devam edeceyiz diyor ve devam ediliyor. Başbakanın diktatörlüğüne örnek olarak Milli eğitim bakanına 4+4+4 konusunda talimat verdi kim dediyse umurlarında bile olmadı gerçekleştirildi. Sağlık bakanlığına ve bütün bakanlıklarına talimat verir ve gerçekleşir. Koalisyon yok tek kişilik bir yönetim var.
4/ Yusuf DOĞAN: Türkiye’de merkeziyetçi yapıyı yerellere devretmek gerekiyor. Yasa getiriyorlar sendikaları örgütleri kaale almadan yasalaştırıyor kendi iktidarını pekiştirmek için yapıyor.Yasayı kendi hazırlamada meclise soruyor kendisi onaylıyor cumhurbaşkanı da onaylıyor böylelikle yasa kabul edilmiş oluyor.Bu gidişle diktatör bir sürece gidiyor başbakanın bu tutumu hayırla sonuçlanmayacak bir Medmedev daha oluşmadan önünü almak gerekiyor.4+4+4 değiştirmek için değiştiriyor bir çok konuda eksiğini gördüğümüz eğitimi daha anayasayla değiştiriyor çağdaş bir yolla daha verimli bir politikayla değil. Demokrasi böyle getirilemez.
5/ İhsan AYTEMİŞ: Zamansal açıdan yanlış bir zamanda bir gündem oluşturuyor anayasa 1Mayıs’ta yazılmaya başlanmış yazılmaya başlanmış bir anayasanın neyi tartışılır. Başkanlık sisteminin olmazsa olması olan yerel yönetimlere geliyor ve Halka 3ay bir sürede tartışın diyor bana göre bir güç gösterisi sergiliyor. Bir Ülkede hukuki sosyal sorunlar insan hakları sorunları varken bu sorunlara çözüm aramak gerekir.Başkanlık sistemi sunidir başbakan gündem değiştirmek istiyor.
6/ Mehmet IŞIK: 311’gündür Öcalan hukukçuları ile görüştürülmüyor ana yasa süreci içinde kimlerle diyaloga giriyor bunları konuşmamız gerekiyor başkanlık sistemi suni bir gündemdir kendini yaşatmaktır.Zaten kendini yaşatıyor 300 milletvekili başbakanın emrindedir zaten başkanlık sistemi yürütülüyor başkanlık sistemi eyalet sistemi amacına uygun kullanıldığında iyidir ama biz başbakanın bu sistemi diktatörlüğünü pekiştirmek için getirmek istediğini görüyoruz.Ülkenin ciddi gündemleri var bunları konuşmalıyız.
7/ Kabil BALLI: Başkanlık sistemi Türkiye’de var başkanlık sistemi özerklik sistemi biz Kürtler açısından tartışılmaz sistemdir.Köprüler ihaleler milyon dolarlar dönüyor bölgede yatırım yok.Anayasal çalışmalara sahip çıkmak gerek başbakanlık sistemi amacına uygun olursa Kürt sorununda katkısı olacak .
8/ Ramazan ERDENCİ: AKP’nin baştan beri halkı kandırma politikasıdır AKP biz demokrasiyi istiyoruz ama Kürtler buna karşı çıkıyor Halk buna izin vermiyor imajı çiziyor bizi böyle kandırıyor AKP Kürt halkının iyiliğini istemiyor bu açıktır. Yurt seven insanlar AKP’nin yaptıklarına sessiz kalmamalı başbakan zaten başkanlık sistemini uyguluyor.
9/ Şeref İŞİK: Hayatın her alanında AKP’yi Erdoğan’ı eleştiriyoruz ama Erdoğan seçime girdiğinde biz yine Erdoğan’a oy verip başa getirdik tabi o da bizden aldığı yetkiyi Halka karşı kullanıyor. Başkanlık sistemi ile nasıl bir kurnazlık düşünüyor bilmiyorum ama bunu kapatmak için suni gündem yaratıyor.
10/ Necdet YENTÜRK: Bir önerim var Kürtçe konuşabilir miyim? (İtiraz olmadığı için konuşuyor)7 yaşındaki bir çocuk elinde 2-3 tane altınla oynuyor yaşlı bir adam çocuğun altınlarla oynadığını görünce yanına yanaşır ve ne yapıyorsun diye sorar çocuk oyuncaklarımla oynuyorum diyor.Adam oyuncaklarını bana ver bende sana para vereyim diyor çocuk olmaz diyince adam ısrar ediyor bunun üzerine çocuk üç kere anırırsan veririm diyor adam etrafa bakıp kimsenin olmadığını görünce anırır.Çocuk sen bu eşekliğinle bunların altın olduğunu biliyorsun da ben bilmiyor muyum der.Şimdi başbakanda bize bunu yapıyor bizi eşek zannediyor.Biz Kürtler ne yaparsak yapalım yaranamayız ne yapsak ihanet olur.Başkanlık sistemi bize yönelik yapılan bir şey değil sadece kendine yönelik ve çevresindekileri güçlendirmek için yapılan bir sistemdir.Tamamen kendini sağlama alma politikasıdır.Kusura bakmayın Kürtçe konuştum ama(TKKM’de) bir ilk olsun istedim, çünkü bu bizim anadilimiz.
Yerel Konu Üzerine Konuşulanlar:
1/ Necmiye BOZ: Bedenim benimdir kürtaj kadının hakkıdır ve kimse bu hakka engel olamaz. Bir anne hangi koşullarda olursa olsun şartlar ne kadar zor olursa olsun çocuğunu aldırmak gebeliğine son vermek istemez kürtaja baş vursa dahi bunu istemeyerek yapar eminim işi annenin vicdanına bırakalım.Siyaseti kimlik,din,mezhep,milliyet veya sınıf üzerinden yapılsın ama bu kadar bel altı çalışmasın.Kürtaj yasaklanırsa fahiş fiyata sağlıksız koşullarda kürtaj yapan illegal doktorlar bu işten çok güzel paralar kazanır.İnsanlar kendi kürtajlarını kendi başına yapmaya çalışır ve annenin hayatı tehlikeye girer.Çocuk doğdu diyelim bunun bir çok örneği var istenmeyen çocuklar sokağa,çöpe.cami avlusuna atılmayacağını kim garanti ede bilir.Hadi diyelim Devlet onlara bakacak söylemler o yönde peki hepsine baka bilecek mi onca çocuk sokaklarda yatıyor madde bağımlıları var bunlara ne kadar baka bildi ki yeni doğacak olanlara ne kadar bakar
2/ Nurcan ÇETİNBAŞ: Kürtajın yasaklanması veya süre ve koşullarının daha da daraltılması: kadınların sağlık ve yaşam haklarının ihlalidir! Kadınların doğurganlık sağlıkları ve hakları ile ilgili karar verme haklarının ellerinden alınmasıdır! Kürtajın yasaklanmasına dair çalışmaların bir süredir planlandığı, Başbakan’ın demeçleriyle ortaya çıktı. Hiçbir bilimsel veriye dayanmayan bu vahim girişim dünya deneyiminin de gösterdiği gibi kürtaj oranlarını düşürmeyeceği gibi, güvensiz koşullarda kürtaja yol açıp kadın ölümlerini artıracaktır. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, güvenli olmayan koşullarda yapılan düşükler nedeniyle her yıl dünya çapında on binlerce kadın hayatını kaybetmektedir. Türkiye’de istenmeyen gebeliklerin istemli olarak sonlandırılmasına yasal olanak sağlanması anne ölüm hızının düşmesine katkı sağlamış ve oran 100 bin canlı doğumda 250’den 28’e düşmüştür. Kürtajın Türkiye’de arttığı yönünde hiçbir veri yoktur; tam tersine 1993’te 100 gebelikten 18’i kürtajla sonuçlanırken, bu oran 2008’de yüzde 10’lara gerilemiştir. 1994 ile 2011 yılları arasında 26 ülke kürtaj ile ilgili engelleri kaldırmaya yönelik adımlar atmışken, Türkiye’de yasaklanması veya kısıtlanması kabul edilemez. Güvenli kürtaj hakkının kullanımını sadece tıbbi zorunluk ve tecavüz durumlarıyla kısıtlamak, kadınların temel bedensel ve cinsel haklarını marjinalleştirmekte ve hakkın kullanımını mecburiyet koşullarına indirgemektedir. Ücretsiz, kolay erişilebilen, yüksek standartlardaki doğum kontrol yöntemlerini teşvik etmek yerine kürtajın kısıtlanarak ya da yasaklanarak kadınların sağlık ve yaşama hakkının riske atılmasına karşı çıkıyoruz. Başbakan “Her kürtaj bir Uludere’dir” diyerek, kadınların bedensel haklarını yaşama geçirmeleri ile Uludere’de yapılan katliamı eş tutmuştur. Bu ayrıca Kürtlerin ve kadınların insan haklarını tartışmaya açan ayrımcı ve militarist bir açıklamadır; oysa devletin birincil görevi tüm vatandaşlarının insanca yaşamalarını sağlamak, eşitlik, hak ve özgürlüklerini güvence altına almaktır. Türkiye’nin taraf olmakla övündüğü Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’nin 16.1.e maddesine göre “kadınlar çocukların sayısına ve dünyaya getirilme zamanına serbestçe ve makulce karar verme hakkına sahiptir”.
3/ Abdurrahim DEVRİM: Bir TV programında konuşmacı çıkıp tecavüzcü öldürülsün diyor diğeri çocuk doğurtulsun çocuğu öldürmek katliamdır diyor, yani görüşler değişiyor.Kadın örgütleri de şu an ikiye ayrılmış durumda böyle olunca Başbakan’da bunu çok güzel kullanıyor kürtajı konuşuyor Uludere’ye benzetiyor aslında katliamı kabul ediyor sık sık gündemi değiştiriyor.
4/ Mehmet IŞIK: Türkiye’nin neresine bakarsak bakalım her yerde savaş var her gün 10-20 kişi ölüyor böyle olunca Başbakan sıkışıp gündem değiştiriyor.Kürtajın manevi boyutu vardır dinde alınması gereken durumlar belirtiliyor.UAÖ (Uluslar Arası Af Örgütü)Başbakanın bu söylemini İnsanlık ayıbı olarak değerlendirdi bana göre de öğledir.Bu kadar önemli konular varken mesela binlerce insan içerde Roboski katliamlar varken kürtajla gündem değiştiriyor.Kürtaj sağlık bakanı tarafından bir hafta sonra yasalaşacağını söylüyor.
5/ Hasan AYTEMİŞ: Kürtaj dini insanı bir sorundur bana göre böyle siyasi ortamlarda tartışılacak bir konu değildir. Din zaten bunun gerekliliğini gösterir zorunlu halleri çocuğun alınması ve alınmaması ile ilgili durumları din belirlemiştir bana göre tartışılması bile gerekmez.Bana kalırsa keyfi kürtaj olmamalı.Devletin çocuklara biz sahip çıkarız demesi çok yanlıştır toplumsal bir patlama olur.Düşünsenize anne babası olan çocuklar balici, tinerci, hırsız oluyor devlet nasıl olurda sahip çıka bilir.Bide Uludere ile benzeştirmesi sağlıklı değil
6/ Kasım SIĞINÇ: Açıkça insanlar kürtaj yapmaktan çekinerek toplumsal kaos ortaya çıkacak. Bunlar insanların inançlarıyla haklarıyla uğraşarak insanların özgürlüklerine müdahale edip bunun üzerinden siyaset yapıyorlar bu tamamen yanlıştır.
7/ Mazhar ALTINDAĞ: Sağlık bakanı bir açıklamasında Erdoğan’ın söyledikleri hafif kalır.Bana göre tecavüz olayında Kadın boyutu, Erkek boyutu ,çocuk boyutu var.Tecavüzcünün cezaevinin kapısından bile geçmediği bir ülkede kalkıp’ta tecavüzcünün çocuğunu doğurtturmak hem kadına hem de çocuğa büyük bir zülümdür bu tartışılamaz bir de kalkıp Uludere ile kıyaslamak tamamen saçmalıktır.Acaba bunu öylesine mi? söyledi yoksa danışmalarının etkisi ve planımı altı dolumu merak ediyorum.Çağımızda doğum kontrolü denen bir şey var insanlar bilinçlendirilirse yasaklanan İnsan ihlalinden çok daha sağlıklı değil mi yasaklı bir zihniyetle bir yere varılmaz.
8/ Zahir AKTAŞ: Özellikle Uludere ve kürtajı bir arada kullanması Uludere olayını hafifleştirmiş oluyor. Kürtaj meselesinde Dinin açık fetvaları var şimdi bunun bir kıssası var ama Uludere’nin kıssası yok bunu karşılaştırmak diğer olayı hafifmiş gibi göstermeye çalışmaktan başka bir şey değil. Özel hayata müdahaledir ve yine Halk mağdurdur AKP’nin imaj sıkıntısı seçim kaygısı varken Avrupa’da kürtajı konu edinen partilerin iktidar’da olması Başbakanın iştahını kabartıyor.
9/ Mehmet IŞIK: Roboski katliamı ve kürtaj ayrı olaylardır bir kişinin özgür iradesi olmadan sonuca katlanması gerekiyor diğer taraftan kişinin özgür iradesine kalmış bir sonuç var bu karşılaştırılamaz. Başbakanın akıl hocalarının amacı ne seçim kaygısı mı yoksa nasıl karşılaştırıla bilinir ki.
10/ Kamil BALLI: Elbette ki fikirleri beyan etmek demokratiktir bizde fikirlerimizi beyan ediyoruz. Başbakanın kürtaj-Uludere söyleminde aklıma bir çok soru geliyor Başbakan Kadınlarımı düşünüyor,seçimi mi yoksa Uludere’yi hafifletmek mi istiyor diye bir çok soru aklıma geliyor ki bu konu çok yönlüdür Kadın boyutu.Dini boyutu ve Kürt boyutu vardır.Bu Ülkede sadece Müslümanlar yaşamıyor inananı var inanmayanı var genelleme yapmak yanlıştır.Her gün kürtaj oluyor niye buna bir şey demiyorsunuz Roboski’yi konuşuyoruz buda bir katliam değil mi diyerek Uludere ile karşılaştırıyor bu Uludere’yi küçümsemektir.Farklılıkları birbirine benzeştirerek ortadan kaldırıyor.Türkiye’nin toplum mühendisliğe soyunmuş ve Kadın bedeni üzerinden siyaset yapıyor.
Değerlendiren Saniye Çetinbaş-Nurcan Çetinbaş
02.06.2012 Muş kMM Toplantı Tutanağı
previous post