07.04.2012 Muş kMM Toplantı Tutanağı

Yer: Ticaret Odası Toplantı Salonu
Tarih: 07.04.2012
Katılımcılar:
a.Dernek, Vakıf ve Girişimler: 
1- MUKADDER ( Elif Çetinbaş-Yön. Kur. Başk. Yard.)
2- Muş Kültür Sanat Merkezi Koop.( Kasım Sığınç )
b.Meslek Odaları: 
1- Eğitim Mühendisleri  Odası(EMO- Cahit Aykan)
c.Sendikalar
1- TES İŞ Sendikası (Ramazan Erdenci-Başkan
2-Eğitim Sendikası ( Necmi Erol)
d. Gözlemciler: HDK ( Robin Erdenci-Üye)
Belediye Başkanları –
Milletvekilleri –
Moderatör: Robin Erdenci
Medya:
1-Muşun Sesi Gazetesi( Tuncay Çanga)
Konular:
Genel konu: Hükümetin Yeni Konsept Kürt Sorunu Çözümü
Yerel konu: Yeni Teşvik Yasası ve Teşvik Fonundan Muş Ne Kadar Yararlandı
Genel Konu Üzerine Konuşulanlar “ Yeni Çözüm Konseptine Yönelik Düşünceler”
1/ Kasım Sığınç : Yeni konsepte eskinin devamı olduğunu ve bir çözüm oluşturmayacağını  düşündüğümden itiraz ediyorum. Hükümet bu konuda herhangi bir plan açıklamış değil birkaç köşe yazarının söylemi üzerine yorum yapılıyor. Ayrıca hükümet şiddet söylemleriyle,bitireceğim-mücadele edeceğim,barışa ulaşamaz. Muhatap alınacak tarafın siyasi uzantı olduğu dile getirilerek siyasi uzantı halkın gözünde değersizleştirilmeye çalışılıyor. Zaten görüşülen tarafın meşruiyeti zedelenince görüşmelerden çözüme yönelik bir sonuç çıkmaz. Uygulamalarda KCK operasyonları devam ediyor. Siyasi uzantılarla müzakere yapacağım denilip müzakere için karşılarına alacaklarını hapse atıyorlar. Uludere ,Bulanık, Sivas olaylarında yaşananlara tepkisiz kalan devlet dönüp topluma barış yolunu açmak istediğini söyleyemez. Yeni konsept Kürtleri oyalamaktan başka bir şey değil.
2/ Ramazan Erdenci: Kürt sorunu konusunda hükümetin samimiyetine inanmıyorum. Kürtlerin öldürülmesine, yok edilmesine göz yumuluyor. Suriyedeki olaylardan dolayı üzüntü duyup ordaki halk  için bir şeyler yapmaya çalışan devlet Van depreminde de görüldüğü gibi kendi Kürt vatandaşlarına aynı hassasiyeti göstermedi. Videoyu izlerken şunu fark ettim ki MHP’nin söylediği durumu ifade eden cümlelerde hükümetin kafası karışık tanımı gerçekten bana göre doğru. Sebep ne olursa olsun bir yandan dağa çıkan gençler öldürülürken diğer yandan aileleriyle barış masasına oturulacağı söylenemez.
3/ Cahit Aykan: 2007 deki süreçten sonra 90’lı yıllara dönüldü. Şimdi uygulanmaya çalışılan konsept o zaman uygulananla aynı. Mücadeleye devam edeceğiz ama siyasi uzantılarla müzakere yapacağız gibi bir ayrım söz konusu olamaz. Bu çocukla kavga edip babayla barış yapmak gibi bir şey. Suriye konusunda samimi olmadığımızı bütün dünya ülkeleri biliyor ve bize buna göre davranıyor. 2,5 milyon insanla mücadele 21 kişiyle müzakere gibi bir durum çözüm getiremez. Bu sorunun bütün tarafları bir arada muhatap alınmalıdır. Uludere olayında 34 insan öldürülüyor ve ulusal basın 24 saat sonra haber yapıyor. Bu da hükümetin bu konuda samimi olmadığını gösteriyor.
4/ Moderatör : Geçen yapılan Suriye’nin Dostları toplantısında çelişkili durumlar insanın gözüne sokuluyor. Devletin şiddet mantığıyla Esad’ın şiddet mantığı arasında hiçbir fark yok. Bugün Suriye’de insanlar silahla güce karşı koyuyor. Bu halkın silahlı durumu normal karşılanırken Kürtlerin silahlı mücadelesine bakış açısındaki çelişki çarpıcı. Selehattin Demirtaş ve Gülten Kışanak’ın yeni konsept karşısında söylediği gibi sorunun çözümü için BDP birçok yolu deniyor. Sorun Kürtlerinse bu sorunun çözümünün muhatabı da Kürtlerdir. Gülten Kışanak “ Başbakan PKK ile sonuna kadar mücadele , siyasi uzantısıyla da müzakere diyor ama ortada siyasi uzantı değil çok güçlü bir halk iradesi var” dedi. Bu aslında konuyu ortaya koyuyor. Devletin çelişkileri aslında sorunu çözmüyor aksine tam bir sorun haline getiriyor.
5/ Cahit Aykan :1948 yılındaki 33 kurşunla 2011 yılındaki 34 kurşun arasında hiçbir fark yok.
6/ Necmi Erol: Hükümet bu sorunun çözümü konusunda net değil. Zaman içerisinde devlet bu sorunu çözmek için çaba harcamış hatta her ne kadar kabul etmese de PKK ile görüşmeler yapmıştır. Hükümetin PKK ile görüşmedim demesinin bir anlamı yok. Hükümet son söylemlerinde siyasi uzantıları halkın gözünde değersizleştirme çabası içerisindedir. Olanlardan sonra hükümetin bu sorunu çözmeyi istemediği konusunda net bir kanıya vardım. Bu sorunun çözülmesini istemekteki amacımız insan ölümlerinin önüne geçmektir.
Moderatör : Peki hükümet neden bu sorunu çözmek istemiyor?
7/ Nemci Erol: Bu sorunu çözen bir iktidar kendi sonunu getirmiş olur. Başbakan “iktidarıma mal olsa bile bu sorunu çözeceğim” demişti ama çözmek istemiyor.85-90 yıldır Kürtlerle eşit şartlarda yaşanılmak istenmiyor. Kürtlerin statü elde etmesi istenmiyor. Bunun uluslar arası meşruiyetinin olmasını istemediğinden bütün diplomasisini buna göre yürütüyor. Türkiye’nin Suriye konusundaki politikası uluslar arası meşrulaştırılmış politikasıdır. Tampon bir bölge oluşturarak Kürtlerin orda yaşamasını böylece onları kontrol etmeyi düşünüyor. Başbakanın bu konudaki üslubu niyetini yansıtıyor; sorunu çözme niyetinde değil. KCK davası, KESK’e yönelik tutuklamalar, Newroz olayları bununla ilgilidir.
8/ Mehmet Işık : Kürt sorunu cumhuriyet öncesine dayanıyor. Bediüzzaman  Kürt sorununu çözelim dediğinde bu delidir ne diyor diye dışarı atılıyor. 30 yıldır ekonomik kalkınmadan söz ediliyor ama barışın olmadığı yerde ekonomik kalkınma bir çözüm getirmez. Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’da terörden dolayı hiç kimse yatırım yapmak istemiyor. Huzurun olmadığı bir yerde yapılan yatırım hiç kimseyi mutlu etmeye yetmez.
9/ Kasım Sığınç: Hükümet bir açılım yaptığını söylüyor ama tamamen bir çözüme gitmek istemiyor. Siyasi partiler MHP hariç hepside bu sorunu çözeceklerini belirttiler seçim kampanyalarında ve insanlar buna bakarak bu partilere oy verdiler. Ama çözüm için hiç bir şey yapmadılar ve bu sorundan kendilerine siyasi rant sağladılar. Bu mücadelede çok korkunç rakamlarda paralar harcanıyor silahlar, uçaklar… Bunlar bir sektör halini aldı.AKP’nin en iyi yaptığı şey krizler yaratıp bunu kendi kanalında kullanmak. AKP herkese diz çöktürdü Kemalistlere, askeri güce, medyaya, cemaate… Kürtler karşı koyunca AKP sinirleniyor ve mücadele dediği diz çöktürmeyi her yolla deniyor. 
10/ Moderatör : Abdullah Öcalan’ın çoğu kez isimlendirdiği onurlu barış iki onurlu tarafın bir araya gelmesiyle olan bir devrimdir. Hükümet ben dış devletlerinde desteğini alarak PKK’ yi bitireyim, Kürtlere de bakın ben sizin silahlı güçlerinizi yok ettim deyip kendi tanrıkrallığını oluşturmaya çalışıyor. Bugün 7000 tutuklu var ve bunların 38 i belediye başkanı. Burada onurlu Kürdün siyaset yapması da konuşması da yasak anlamı var.
11/ Cahit Aykan: Önceden Öcalan’ın avukatları vardı alınan bilgileri basına ulaştıran ama şimdi İrfan Dündar gibi bilgileri birilerinin cebine direk bırakanlar var.2,5 milyon insanın haricinde kendisine oy verenleri kendi vicdanında değerlendirerek benim vicdanım size bunu uygun görüyor diye çok kabaca resmen önlerine atıyor.
Moderatör : İşin siyasal rant boyutu da var.
12/ Cahit Aykan : Onunda dayatması var. Kendi vicdanında neyi doğru buluyorsa halktan onu yapmasını istiyor.
13/ Moderatör : Yerelde de ne ölüm olursa olsun halk ortaya çıkıp silahı bırakmayı talep edebilir mi?
14/ Kasım Sığınç : Muş’ta burada düşünenlerden farkı düşünen bir taraf da var ve çoğunluk o tarafta. 14 Temmuz Silvan eyleminde bir araya gelip STKlar adına açıklama yaptık ve bu açıklamaların hepsi PKK eylemlerinden sonradır. Ekim ayında 35 gerilla kimyasal silahla öldürüldü. Bunlar için bir araya gelip bir ses çıkaralım istedim ama kimseden destek gelmedi. Halkta PKK öldürünce barış isteyelim, hükümet öldürünce ses çıkarmayalım çünkü hükümetin öldürme yetkisi var gibi bir düşünce hakim. Öldürülen insanlar terörist sanıldı denerek öldürme mantıklı gösterilmeye çalışılıyor. Sanki teröriste teslim ol demeden öldürme yetkisi varmış gibi ama bunun hiçbir mantıklı açıklaması ve hukuki yanı olamaz. Bu zihniyet STKlarda da hakim ancak bilinçlendirme ve ikna süreci yaşatılarak en kısa zamanda bu aşılmalıdır.
Yerel  Konu Üzerine Konuşulanlar ‘’Yeni Teşvik Yasası ve Muş Teşvik Fonundan Yararlanması ‘’
1/ Moderatör : Muş teşvik fonundan ne kadar yararlandı ve insanlar bu fondan haberdar mı? Esnaf ve Sanatkarlar Odası temsilcilerimiz burada olup bizi bilgilendirselerdi iyi olurdu. Sanırım bu konuda aramızda uzman olmadığından sadece kendi görüşlerimi paylaşacağız.
2/ Kasım Sığınç: Dünya sistemi olarak teşvike karşıyım ancak dünya bu şekilde işliyor. Devlet bununla baş edebilir ama etmiyor. 2011’de Muş ilinden başvuru yok. Çapulcu yönetim baskısı getirdiği kanunlarla yatırımcıyı teşvik etmiyor aksine kaçırıyor. Gösterilen şartlarda herhangi bir başvuru olamıyor. Sistem aslında zengini daha fazla zengin etme politikasında. Paran varsa gel deniyor. 700.000 liralık banka kredisi için 1.000.000 liralık ipotek gösterilmesi isteniyor. Bu da aldatmacadan başka bir şey değil. Zaten 1.000.000 liralık ipoteğim varsa krediye ne ihtiyacım olacak.
3/ Necmi Erol: Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ı bir tv programında açıklama yaparken izledim. Çok çarpıcı teşvikten bahsetti. Örneğin Ege’ye düşük teşvik veriliyor derken teşviği %15-20 lerde tutuyor. Doğu Anadolu ve Güneydoğuda %5-6 lardan bahsederken az bile demiyor. Ulaşım sıkıntıları gerekçe gösterilerek ya da bahane edilerek liman kenti değil, hammadde işlemesinde sıkıntı olur diyerek teşviki burada kısıtlıyorlar.
Öneriler:
Gelecek kmm toplantısında yerel konu olarak ‘’Muş’un yeni imar planı’’ işlensin önerisi geldi.
Değerlendirme:
a. Sivil toplum ile
STK ve belediyeler ile toplam 115 kişiye SMS yolu ile bilgi verildi
b. Milletvekilleri ile
Önce bilgilendirme mesajı gönderildi sonrasında telefonla 4 milletvekili ile görüşüldü.
c. Katılımcılarla
Daha önceden STK ile yapmış olduğumuz toplantıda yerel gündemimizi belirlemiştik.
d. Medya ile 2 ulusal 6 yerel gazetelere mail ve sms yolu ile bilgilendirme yapıldı.  2  yerel 1 ulusal gazete katılım sağladı. 
Sonuçlar:  Sivil Toplum Kuruluşları ve katılımcılar birbirlerini dinledi. Zaman zaman sözler kesildi. Toplantı düzenine uygun bir katılım gerçekleştirildi.  Milletekilleriyle tek tek görüşülmesine rağmen kimsenin  katılmaması  STK’lar tarafından hoş karşılanmadı. Mutfaktan milletvekillerinin katılımlarını sağlamaları konusunda çalışmalara devam etmeli.
Değerlendiren: Saniye Çetinbaş