Yer: Muş Ticaret odası Toplantı Salonu
Tarih:12.11.2011
Katılımcılar:
a. Dernek, Vakıf ve Girişimler:
1.Tüketici Koruma Derneği (Sabahattin Karadağ-Bşk.)
2.Muş Kadın Derneği (Süheyla Kaya-üye)
3.Barış Meclisi ( Mehmet Işık- Sözcüsü )
4.Muş Zehra-Der ( A. Muttalip Bingöl-Bşk.)
5.Muş Kadın Derneği MUKADDER ( Nurcan Çetinbaş-Bşk. )
6.Muş Kültür Sanat Merkezi Koop. ( Kasım sığınç- Başk.)
b. Meslek Odaları
1.Ticaret Odası ( Şehmuz Sinecem-Başk. )
2.İnşaat Mühendisleri Odası ( Ramazan Özdemir )
c. Sendikalar
1.Ben-Bir-Sen ( Hüseyin İlbasan-Başk)
2.Tes-İş Sendikası ( Ramazan Erdenci-Temsilci )
Katılan Milletvekilleri:
Belediye Başkanları:
Mesaj Yollayanlar:
DAKA başkanı Şehmuz Solgun
Ziraat Odası Üyesi Muzaffer Sonduk
Damla Sanat Derneği Sinan Bulakçıbaşı
Moderatör: Nurcan Çetinbaş
Gözlemciler:
1.Robin Erdenci (BDP İl Bşk.)
Diğer Katılımcılar: Çeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan toplam 1 izleyici/gözlemci katıldı.
Medya:
1- Günaydın Muş-Şahin Şahin
2- Muşun Sesi-Tuncay Çanga
3- DHA-Muş Ovası-Muş TV-Necdet Yentür
4- TRT Emrah Doğru
Konular:
Genel konu: Türkiye Depremlere Ne kadar Hazır?
Yerel konu: Muş Depremlere Ne kadar Hazır?
Konuşulanlar
1.Ramazan Özdemir: “Fay Hatlarına Baktığımızda Çok Tehlikeli Bir Bölgede Yaşıyoruz”
Doğu Anadolu Bölgesi fay hatlarına bakıldığında Muş’un çok kritik bir durumda. İnsanların yapılara fazla önem verilmediğini, “Bizim bölgemizdeki fay hatlarına baktığımız zaman zemin emniyet durumuna da baktığımızda çok tehlikeli bir bölgede yaşıyoruz. Bu nedenle yapılarımıza daha fazla önem vermemiz gerektiğine inanıyorum. Ama insanlarımız bu konuda fazla bilinçli değiller. Böyle ihtimallerin olacağına pek fazla inanmıyorlar. Ama bunun teknik bilgilerine baktıklarında olabileceği ihtimalini görürler. Muş’un depreme hazır durumuna baktığımızda Van ilinden hiçbir farkımız yok. Bazı durumlara baktığımızda ise Van’dan daha kötü durumdayız. Bunun nedenine gelince 2007 yılı öncesi yapılan binaların büyük bir bölümünde dere kumu dediğimiz andrasi çok çok zayıf olan taşıyıcı malzemelerden kullanılmıştır. Çakılları yuvarlak ve kaygan yüzeye sahip olduğu için demir donattı ile yapışma andrasi oldukça zayıf durumda. Van ile kıyasladığımız zaman belki daha kötü durumdayız. 2007 yılı öncesi kullanılan betonların büyük bir bölümü B 225 ve ya BS 16’ya tekabül ediyor. Buda birinci dereceden tehlikeli olan deprem bölgesi ilimiz için minimum beton sınıfının C20 ve ya üzeri olması gerekir. Bu beton sınıfına göre değerlendirme yaptığımızda standarttın altında kalıyor. 1999 Marmara depreminden önce yapılan binalarımızın hemen hepsinde BÇ1 dediğimiz kullanılmış. Buda betonla yapışma özelliği çok zayıf olduğundan dolayı sarsıntı esnasında beton arasında sıyrılıp dışarı çıkabilir. Muş ilimizi jeolojik olarak değerlendirdiğimizde zemin emniyet gelmesi olarak ovaya doğru kaydıkça emniyet gelmesi düşmekte ve zemin balçıklı hale gelmektedir. Buda titreşim esnasında yani deprem dalgası esnasında oluşan titreşimlerden dolayı binalarda çok aşırı derecede binaların hasarlı olmasına veya yıkılmasına neden olmaktadır. Depremler yer altı kayalarının bir birleri ile olan sürtüşmeleri sonu oluşan enerjinin kırık bölgelerde açığa çıkmasına neden olur. Bu açığa çıkan enerji bir bütün olarak çıkmayabilir. Sonra çıkan enerjiler ise artçı depremler dediğimiz esnada zamanla ortaya çıkmasıdır. Buda minimum 3 hafta sürmektedir. Tekrar o şiddette deprem olabilmesi için o fay hattı üzerinde enerjinin yeniden oluşabilmesi için 30 yıl geçmesi gerekiyor. Ve o 30 yılın üzerine geçildiğinde o şiddette depremlerin olmasına neden olabilir. Varto depremine baktığımızda 1966 yani yaklaşık olarak 45 yıl geçmiştir. Bu bölgede yine aynı şiddette deprem olması mevcuttur ancak bu zamanla değişir. Bunu zamanla söylemek doğru değildir. Belki 30 yıl geçtikten yada 100 yıl geçtikten sonra olabilir”.
“Aslında Depremlerde İnşaatlar Öldürmüyor Onu İnşa Eden İnsanlar Öldürüyor”
2.Şehmuz Sinecem: Deprem felaketlerinin kaçınılması ve önlenmesinin yok. Özellikle yapılan yapıların ciddi anlamda sağlam olması gerekir. Deprem felaketine ancak tedbirli olmayla önlem almayla olur, özellikle halkın bilinçlendirilmesi gerekir. Uzmanların ciddi anlamda çaba gösterip halkın bilinçlenmesi için çalışmalar yürütmesi gerektiğine inanıyorum. Yasaların ciddi bir şekilde uygulanması ve katılaştırılması taraftarıyım.Aslında depremlerde inşaatlar öldürmüyor onu inşa eden insanlar öldürüyor. Bunun için insanların bilinçlendirilmesi gerekiyor. Uzmanların özellikle bu konuda çalışmalar yapması lazım. Bunlarla birlikte yasaların daha katı ve uygulanması noktasında denetleyenlerinde denetleyeni olması kanaatindeyim. Bir inşaat yapılırken yasalar ve denetimler tam teşekkürlü yapılmalıdır. Bu benim adamımım bu benim dostum deyip göstermelik işler yapılmamalıdır” dedi. Öte yandan Muş Barış Meclisi Sözcüsü Mehmet Işık, çok sayıda kooperatifin sığınak ve yeşil alanının olmadığını söyledi. Yapılan yapıların özellikle denetlenmesi gerektiğini belirten Işık, yetkililerin bu durumlara acilen müdahale etmesi gerektiğini kaydetti. Işık, devam ettiği konuşma da ise: “İnşaat odaları, jeoloji, harita ve mühendislik odaları var. Bu odaların hepside ilimizde mevcut durumda. Biz bu odalara gidip Muş için bir şeyler yapalım. İmar sorunu zaten Muş’ta başlı başına bir sorun. 7 yıldır Muş Belediyesi ile İller Bankası arasında gidip geliyor. Hangi belediye başkanı olursa olsun hangi siyasi görüşe sahip olursa olsun bizim onun kapısına gitmemiz lazım. Muş’ta deprem ön inceleme raporu kimin elinde var? Biz bunların takipçisi olmasak bunlar kağıt üzerinde mi acaba gerçekten uygulanıyor mu diye nereden bilemeyiz. Çarpık kentleşmeden dolayı depremde nereye kaçacağımızı bile bilmiyoruz. Şuanda ilimizin inşaatlarının hemen hepsinde yüzde 25 yeşil alan olarak kullanılan bahçesi yok. Örneğin çok katlı binalarda yangın merdiveni yok. Çok sayıda kooperatifte sığınak bile yok. Bunların hepsi başlı başına sorun olup çok önemli sorunlardır. Bu dediklerimizin hepsi kanunlarda belli ve açıktır. Uygulanmamasının nedenini yetkililere sormamız lazım. Bunların yanında köy yerleşik alanlarımız yok. Vatandaş derede ev yapıyorsa onun suçu yok. Biz bunları ele almadığımız sürece felaketlere ev sahipliği yapmaya devam edeceğiz. Her zaman para ve makam için kendimizi değiştiriyoruz. Artık bu sorunlara bir son denilmesi gerekiyor”.
3. Mehmet Işık: Öncelikle Van’da hayatını kaybeden bütün vatandaşlarımıza rahmet diliyor Van’da ki kardeşlerimize sabırlar diliyorum. Katılımın neden az olduğunu anlamıyorum. Toplantıya insanların ilgi duymaması üzücüdür.
3190 sayılı imar kanunu 1985’te uygulamaya konuldu. Yasayı kendimize benzetmişiz. 32. Ve 42. Maddeler caydırıcı maddelerdir. 81 ilin belediyelerinde iskan müdürlüğünde olan kanunlar ne kadar uygulanıyor. Eğer biz kanunları gerçek olarak uygulasaydık, Van bu durumda olmazdı. Depremler olduktan sonra bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Şimdi bir aradayız heyecanla bir şeyler yapmaya çalışıyoruz, ama buradan çıktıktan sonra herkes kendi hayatına devam ediyor. İnsan hayatı bu kadar ucuz olmamalı. Kimliklerimizi inançlarımızı bir yana bırakalım, insan olarak afetlerde neler yapabiliriz diye bir araya gelelim. Türkiye’de ki hangi evlerde yangın merdiveni var? Evlerin yan tarafında kazan daireleri var. Herkesin kendine göre siyasi idoolijisi var ama insan hayatı her şeyin üstünde. . Televizyon programlarında insanlar çok rahat şekillerde ırkçı ve ayrıştırıcı cümleler kurdu. ‘’ Müge Anlı’nın polise taş atmasını biliyorsunuz şimdide askerden polisten yardım mı bekliyorsunuz, Erman Toroğlu’nun çocuk doğur devlet baksın gibi yorumlar ayrıştırıcıdır. Bu tür faşizan yaklaşımları kınıyorum.
4.Kasım Sığınç: Aslında ilk saatlerde rakamlar yanlış yansıtıldı. Yıkımın az olduğu söylendi, bu durumda da yeterli ve hızlı müdahale yapılmadı. Ülke olarak arama kurtarma ilk yardım konularında yetersiz olduğumuzu gördük. Japonya’da yaşanan depremdeki insanların davranışlarını örnek almamız gerekir. Japonlar birbirlerine karşı çok anlayışlı davrandı, İnsanlar birlerinin haklarını çiğnemeden sıra beklediler. Arada ki kültürel farklılıklarımızı gördük. Van’da olan depremden sonra insanların bir araya gelerek bir bakanımızı protesto etmesinden sonra sy. Başbakanımız protestoculara provokatörler diyor, bakanımızın sorunu çözmesi gerekirken polislere bırakıp gidiyor doğrusu insanın aklına bu ülkede insanların protesto etme hakkı yok mu? diye düşünüyoruz. Protestoda küfür, hakaret yada şiddet içeren olaylar olmamasına rağmen depremzede vatandaşlarımız polisin biber gazına maruz kalıyor. Dolayısıyla hükümetimize daha çok sorumluluk düşüyor. Bu tür faydalı toplantılara STK ve vekillerimizin daha çok ilgili olması gerekirken maalesef az katılım sağlanıyor.
5. Muttalip Bingöl: En son Van’da yaşanan depremde hepimizin şahit olduğu gibi hükümet sınıfta kaldı. Sadece bir il olmasına rağmen müdahaleyi çok geç ve yetersiz yaptı. Yetersizliğini başkalarını suçlayarak örtmeye çalıştı. Kızılay bir Sivil Toplum Örgütü ama hükümet kalkıp Kızılay yetersiz kaldı diyebiliyor. Ayrıca deprem insanların içinde ki faşizan görüşleri de su yüzüne çıkardı. Televizyon programlarında insanlar çok rahat şekillerde ırkçı ve ayrıştırıcı cümleler kurdu. ‘’ Müge Anlı’nın polise taş atmasını biliyorsunuz şimdide askerden polisten yardım mı bekliyorsunuz, Erman Toroğlu’nun çocuk doğur devlet baksın gibi yorumlarını ben boş bir topa baka baka adamın kafasında boşluk oluştu. Bu tür faşizan yaklaşımları kınıyorum. Bu anlamda Devlet Bahçeli’yi tebrik etmek gerek. Çok net ve güzel bir duruş sergiledi Bu tür yaklaşımların giderek arttığı kanısındayım. Ülkede kutuplaşmalar çoğalıyor. Ayrıca hükümet maddi olarak ne yaptı deprem vergileri nerede? Mehmet Şimsek’e soruyorlar deprem vergilerine ne oldu diye oda hastane, okul yaptık dedi peki bizim diğer vergiler nerede?
Deprem vergileri harcanıyor. Müdahale konusunda Bakanımıza soruyorlar neden dışarıdan yardım kabul etmediniz cevap çok acı ‘’ kendimizi denedik ‘’ insan hayatı üzerinden kendini deneyen yeterliliği ölçen bir hükümet tarafından yönetiliyoruz.
Van’da insanlar ölüyor ama yine protokoller ve siyasetler devam ediyor. Deprem bile siyasete alet edildi. Bizim insanlar olarak öğrenmemiz gereken çok şey var. Depremin sosyal ve psikolojik boyutu çok önemli. Ülkemizde afet yönetimi yapılmalı.
6.Robin Erdenci: İnsan hayatının siyasi çıkarlar uğruna yok sayılması üzücüdür. Van’da meydana gelen deprem ülkemizin afetlere ne kadar hazırlıksız olduğunu yine gösterdi. BDP ye gelen yardımlara el konuldu insanlara yardım etmemizin önüne hep engeller koymaya ve bizi terörize etmeye çalıştılar. Bu tür oyunlar bizi yıldırmaz. BDP olarak STK’lar la olmayı önemsiyoruz. Türkiye’nin ve Muş’un sorunlarının çözümü noktasında Sivil Toplum Örgütlerinin büyük rolü vardır.
Yerel Konu
1.Ramazan Özdemir: Muş’ta 2006 dan önce yapılan evler deniz kumu ile yapıldığından dolayı depremlerde yıkılma olasılıkları daha yüksektir. Belediyede teknik eleman bile yok bu konularda izin verirken uzmanların gidip inşaatı yakından takip etmesi gerekir. Muş’ta ki yapılarda genelde sıvı beton tercih eldir kolay sürülür olduğu için ama bu doğru değil. Sıvının çatlaması daha çok olur. Van bayram otel de 1 milyon dolar dekorasyon için harcanmış ama sağlamlaştırma yapılmamış, onun gibi binalar en ufak depremlerde bile yıkılır. Binaları yaparken de betonu çimentoyu da orantılı yapmak gerekir.
2. Kasım Sığınç: Muş’ta ki Sivil Toplum örgütlerinin hepsinde en az 5 kişinin ilk yardım ve afet müdahale eğitimleri alması gerekir. Ülkemizin gerçeğini göz önünde bulundurursak bunun ne kadar önemli ve gerekli olduğunu anlarız. Van’da ki depreme müdahale çok geç ve yetersiz oldu bu da can kaybının çok olmasına sebep oldu. Muş’tan yardıma giden STK’ların bir çoğu depremde müdahale ile ilgili eğitimler almamış kişilerdi ama tabi insani yardım olarak farklı alanlarda yardım ettiler. STK’ların deprem yada afet anlarında belli koordinasyon merkezlerinin olması gerekir afete müdahalede bizler de örgütlü olarak yer almalıyız. Depremden sonra herkes bir şeyler yapmaya çalıştı yardımlar toplandı ama kim nereye götürmesi gerektiğini, nasıl dağıtması gerektiğini bilmiyordu. STK koordinasyon merkezi ile il afet merkezinin arasında da bir koordinasyon olmalı. Sivil toplum Örgütleri olarak yapı denetimi hakkında kampanyalar yapmalıyız. Odalar ( jeoloji, mühendisler, harita, mimarlar vs. )’la beraber tabi bunun içinde kamu kurumları da olmalı halkın ücretsiz olarak evinin depreme dayanıklı olup olmadığını öğrenmesi için denetimini STK ve Kamu kurumları olarak ücretsiz denetimler yapmalıyız. Belediye ve Valiliğin her binayı denetlemesi gerekir. Ayrıca Muş’ta ki bütün mühendislerin depreme dayanıklı binaların yapılması konusunda eğitimler almalı. Her şeyi devletten beklememek gerekir, elimizden gelen çok şey var.
3. Mehmet Işık: Kasım beyin söyledikleri çok doğru STK’lar olarak bu eğitimleri almalıyız. STK’lar odalarla ( jeoloji, mühendisler, harita, mimarlar vs ) beraber komisyonlar kuralım bu komisyon yapılan binaları yakından dikkatle takip etsin, depreme dayanıklı olmayan evleri tespit etsin. Bu konu çok önemli ve hayatidir. Biz toplantılarda hep konuşuyoruz ama konuşup konuşup sonra evlerimize gidip bir sonraki toplantıda tekrar geliyoruz. Bu olmamalı bizler örgütlü hareket etmeliyiz, ideolijilemiz ne olursa olsun, Muş için bir araya gelip bir an önce girişimlerde bulunmalıyız. Odaların yapıları denetlemesi çok önemli. Belediyemizde teknik eleman yok. Mevcut yapıları tespit edelim deprem dayanıklılığının olup olmadığına bakalım 15 gün içinde bu proje hayata geçirilmeli. Köydekilerin yerleşik alanları belirlenmediği için vatandaş aklına nerde eserse orda ev yapıyor. Vatandaş kendine yaptığı evden çalıyor maddi yetersizliği olduğu için. Bu çarpıklığı düzeltmezsek felaketler gelir. İslami konjektör de de böyledir, Allah her şeyi düzeltmez insanlara bırakır. Muş’ta depremler olmadan imar planımızı düzenlemeliyiz. Belediyeler hangi partiden olursa olsun Sivil Örgütler olarak onların kapısını çalmalıyız ve denetimlerin yapılması konusunda görüşmeliyiz. Deprem ön izleme raporu var,4708 sayılı yapı denetim kanunu uygulanıyor görünüyor ama ne kadar yasal uygulanıyor? Bunun takipçisi belediyeler, il özel idareleridir. Çarpık kentleşme çok ciddi bir sıkıntıdır deprem olduğunda kaçacak yerimiz kalmıyor her yer betonlaşıyor.
4. Şehmuz Sinecem: Fikirler çok güzel gerçekten de Muş’un acil bir müdahaleye ihtiyacı var. Bu projeleri kamuyla beraber uygulamalıyız. Deprem konusu çok önemli ve acildir. Sayın valimiz ve belediye başkanımızla en kısa sürede toplanmalı bu konuyu değerlendirmeliyiz. Mevcut yapıları denetlemeliyiz. Muş’ta inşaatlar rast gele yapılıyor. Denetleme yok, kurumlar gerekli yapılanma izinleri verirken kontrol ettikten sonra vermeli. Van depreminde de gördük gerekli kontroller yapılsaydı hasar bu kadar büyük olmazdı. Örneğin biz şimdilerde odamız için yeni bir bina yapıyoruz etrafındaki tahtaları 2 gün sonra sökecektik ama yapı denetim geldi ve 10 gün sonra sökülmesi gerekir dedi. Biz bu konularda yanlışlıklar yapabiliriz ama uzmanlar denetlerse bu yanlışlar olmaz. Halk deprem yönetmeliği ile ilgili bilgilendirilmeli. Yasalar uygulanmalı.
5. Muttalip Bingöl: Muş’ta ki Sivil Örgütler olarak ‘’ binamı denetler misin?’’ imza kampanyası yaparak resmi kurumlara başvurursa kumunun daha çok ilgisini çeker. Muş’ta binaların çoğunu inşaatla alakası olmayan herhangi birileri yapıyor. Bir öğretmende kooperatif yapıyor. Çok az sayıda binayı mühendisler yapıyor ve maalesef yaptıran mühendisler birebir gidip binayı denetlemiyor. İş taşeronların üstünden gidiyor. Yapıların sağlamlaştırılması gerekir.
6. Robin Erdenci: Denetleme yok, kurumlar gerekli yapılanma izinleri verirken kontrol ettikten sonra vermeli. Van depreminde de gördük gerekli kontroller yapılsaydı hasar bu kadar büyük olmazdı. Muş için bir araya gelip bir an önce girişimlerde bulunmalıyız. Odaların yapıları denetlemesi çok önemli.Belediyemizde teknik eleman yok. Mevcut yapıları tespit edelim deprem dayanıklılığının olup olmadığına bakalım 15 gün içinde bu proje hayata geçirilmeli. Yapılar Mühendislerden çok taşeronun insafına kalıyor. İnsanların insafına bırakmadan denetimlerin yapılması gerekiyor. Van’da yıkılan binalarda hep deniz kumu kullanılmış. Kentsel dönüşüm planında maalesef insanlar rant peşine düşüyor. Van’da yaşananların başımıza gelmemesi için gereken tedbirlerin alınması gerekir.
Öneriler:
Sivil Toplum Örgütleri ve kamu kurumlarıyla beraber evlerin depreme dayanıklı olup-olmadığı konusunda ortak çalışmalar yürütmek.
Ortak sonuç: Ülkemizin deprem konusunda yetersiz olduğu ve afetlere yeterince hazırlıklı olmadığı konusunda ortak kanaate varıldı. Depremden çok binaların dayanıksızlığının can aldığı, ülkemizde gerekli derecede yapı denetiminin yapılmadığı, acil tedbirlerin alınması gerektiği, ülke genelinde binaların güçlendirilmesi gerektiği konusunda ortak mutabakata varıldı. Muş’ta STK’ların afet müdahale ilk yardım gibi konularda eğitim alması gerektiği ve bir koordinasyon merkezi oluşturulması gibi konularda uzlaşıldı.
Değerlendirme:
İletişim:
a. Sivil toplum ile
80 Sivil Toplum Örgütüne mesaj gönderildi. Maili olanlara mail de gönderildi.
b. Milletvekilleri ile
4 Millet vekili arandı ama Faruk Işık, Muzaffer Çakar , Demir Çelik geri dönüş yapmadı, Sırrı Sakık Muş Merkezde olmasına rağmen toplantıya gelmedi taziye ziyareti yapmayı tercih etti. Millet Vekillerine tekrar mesaj gönderildi Ak Parti il başkanı dönüş sağlamadı BDP il başkanıyla1-2 kez vekillerin katılımının sağlanması için görüşüldü.
c. Katılımcılarla
E-mail ile tüm katılımcılardan konu istedik, 3 kişiden dönüş oldu.
d. Medya ile
7 yerel 4 ulusal basın davet edildi önceden mail ile ayrıntılarıyla KMM hakkında bilgi verildi. 4 basın mensubunun katılımı sağlandı. Basının ilgisi iyi idi.
Sonuçlar: Konular üzerinde yoğunlaşmış kişilerin katılımı olumluydu, Sivil örgütlerin katılımının az olması olumsuzdu. Sivil örgütlerle tekrar görüşülmeli. Şanar Beyin isimlerini vereceğim örgütleri araması iyi olacaktır.
Değerlendirenler: Nurcan Çetinbaş
12.11.2011 Muş kMM Toplantı Tutanağı
previous post