YER: Bodrum Ticaret Odası Meclis Salonu
TARİH: 2 mart 2013
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 /Muğla Yemek Sanayicileri Derneği (Ercan Canuysal)
2/ Mavi Yol Girişimi (Filiz Dizdar – Üye)
3/ Bodrum Demokratik Anayasa Platformu (Güngör Sezgün)
4/ Bodrum Kadın Dayanışma Derneği (Figan Erozan Şendikmen – Başkan)
5/ Era Bodrum Yelken Klübü (Erman Aras – Başkan)
6/ BOSİAD (Ahmet Karataş)
7/ Bodrum Denizciler Derneği (Mustafa Demiröz-Bşk.)
8/ Bodrum PEDASA Derneği (Mehmet Melengeç – Başkan)
9/ BODER (Orhan Kavala-Gen.Sek.)
10/BORED-Bodrum Rehberler Derneği(Neşe Gökbel-Bşk)
11/BODRUM OTO:SPORLARI KULÜBÜ (Nezih Ergörenler-Gen. Kaptan)
12/EĞİTİM GÖN.DER.(Fatih Kaya-Gen. Sek.)
13/SMMM (Abdullah Vidinli)
14/MODERN TOPLUM PLATFORMU(Aysun Bulut-Bşk.)
15/BODRUM KARADENİZLİLER DERNEĞİ(Mustafa Berberoğlu-Bşk.)
MESLEK ODALARI
1/ Deniz Ticaret Odası (Arif Yılmaz – Meclis Üyesi)
2/ Bodrum Ticaret Odası (Saadet Kablı – Dış Ticaret Araştırma Eğitim Proje çalışanı)
SENDİKALAR
1 / Eğitim-İş (Kerim Eruysal – Bodrum Temsilcisi)
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER Katılım olmadı.
GOZLEMCİLER
1 / Ayşe Erdem (Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi – Parti Meclis Üyesi)
2/ Feyha Karslı(Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi eş başkanı)
3/ Yılmaz Algül (AKP – Bodrum İlçe Başkanı)
4/ Okan Özsu (CHP – Bodrum İlçe Başkanı)
5/ Mehmet Polat (BDP – Bodrum İlçe Üyesi)
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
1 / Ömer Suha ALDAN(CHP Muğla Milletvekili)
BELEDİYE BAŞKANLARI
1-Kamil Ceylan(Toperler Bel. Bşk.)
BODRUM KENT KONSEYİ:
1/ Hamdi Topçuoğlu – Kent Konseyi Başkanı
2 / Filiz Dizdar – Kent Konseyi Yürütme Kurulu
MESAJ YOLLAYANLAR Mesaj yollayan olmadı.
DİĞER KATILIMCILAR Çeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan toplam 140 izleyici/gözlemci katıldı.
MEDYA
1 / Arena Bodrum Gazetesi – A. Kadir Sevindik
2/ Muğla Şehir Gazetesi – Selda Öztürk
3/ Zeus Haber-Nezih Görenler
4/ Kent TV – Ayhan Ongun
5/Anadolu Ajansı Ali Ballı
6/ TRT Selçuk Şimşek
7/ DHA Yaşar Anter
MODERATÖR Ayhan ongun – Gazeteci – Bodrum kMM Girişimcisi
KONULAR
GENEL KONU: YENİ ANAYASA SÜRECKONUŞULANLAR
1/ Ahmet Karataş: İki sorum var; bu anayasanın ülkeyi bölme riski var mı? Süreç olgunluğa kavuştu mu?Ayrıca iki görüş var; aceleye getiriliyor.
2/ Güngör Sezgun: Sürece katılmak istiyoruz. Anlamadan, tartışmadan taraf olmak istemiyoruz. 2 yıl önce meclise taslak göndermiş bir grup adına konuşuyorum.Gördüğümüz kadar şeffaf görüyor, çalışma saatleri geniş; çok çalışılıyor. Ama eksik var… Sanki halkın katılımı istenmiyor.
Bodrum’da siyasi partiler bu tartışmaları düzenlemeli, sadece Genel Merkez’in ne dediğine bakılmamalı. Şikayet etmek istemiyorsak demokratik tartışma süreçleri yaratmalı, aktif olarak katılmalıyız. Tartışmaya ihtiyacımız var. Tüm parti yöneticisi arkadaşlardan bu tartışmaları desteklemelerini rica ediyorum.
3/ Kamil Ceylan: Yurttaşlık tanımı nasıl olmalı?Anadilde eğitim verilirse Türkiye bölünmeye gider mi? Artısı, eksisi ne olur?Anayasamıza idam girse caydırıcı olur mu? Çünkü her gün sokakta birileri öldürülüyor.
4/ Dr. Hayati Şener: Başımdan geçen bir olaya dayanarak anlatıyorum;Bir Tapu-Kadastro sorununda mahkemeye gitmek zorunda kaldım. İtiraz süresi vatandaş için 10 yıl, devlet için ise bu süre geçerli değil. Hakime bunu sordum. Hakim “Kendini devletle bir mi tutuyorsun?” dedi. Anayasa bunu halledecek mi?
5/ Mehmet Polat: Vatandaşlık kavramı, anadilde eğitim, yerel Yönetimler, Avrupa standartlarına uyacak mı?
6/ Adil Ülgen: Tıkanma var. Bu tıkanma nasıl aşılabilir?
Önce durum tespiti yapalım;
• Dört parti, topluma taahhütte bulundu mu? Evet.
• Önümüzde iki büyük seçim var mı? Var.
• Bu nedenle; önümüzdeki dört, beş ay içinde anayasa yapabilir miyiz? Hayır.
Buna bakınca bir zihniyet sorunu çıkıyor. Mevcut anayasa ile bazı partilerin zihniyeti uyuşuyor. Doksan yıllık bir zihniyetimiz var. Tekçi ulus, devlet anlayışıyla bugüne gelmişiz. Tek dil, tek din, tek etnikte demişiz ama yapamamışız. Neden? Çünkü anayasa coğrafyası izin vermemiş.
Bunu söylerken tarihe gitmeye gerek yok. Günümüzdeki kutuplaşmalar için tarihi devleti kuranları tartışmanın bir anlamı yok. Bunları temsili demokrasi ile aşmışız. Ama ’60 da gelen vesayetle sıkıntılar yaşandı ve bu güne gelindi.
7/ Sura Özdakaryer: 1924’e kadar Rum ve Ermeni kimliğimle yaşayabildim. ’24 Anayasası ile Türk kimliği ile yaşamak zorunda bırakıldım.
Ömer Bey’e soruyorum; bu zorla dayattıkları kimlik konusunda ne düşünüyor? Aynı sorun Kürtler için de geçerli. Kimlik çatışması hakkında ne düşünüyor?
8/ Ahmet Yerlikaya: Yeni Anayasa ile kirli savaş kalemşörleri yargılanır mı?
9/ Ali Güler: Neden yeni anayasa? Minimumlarda anlaşılmış gözüküyoruz. Bireylerin kimliği üzerinde önemli sorunlar var.
10/ Mustafa Ayçotura: Yenilikleri yaşayarak bir yerlere varmalıyız. Zamanı gelince bakanlıklar, üniversiteler, kimler yapıyor ise “Yeni kararlar almak gerekir” diye ortaya çıkmalı. İç özgürlüğümü isterim, ama başkalarının özgürlüğüne zarar vermemeli.
Özgürlükler konusu yeni anayasada ne kadar işlenmiştir?
11/Ayşe Erdem: Bu komisyondan uzlaşma metni ummuyorum. Masaya oturup müzakereler yapmak lazım. Kırmızı çizgilerle masaya oturulmaz.
12/ Figan Erozan: Tüm yasalar kadınlara karşı yapılıyor. Yeni anayasada cinsiyetsizlik düşünülüyor mu? Devlet ‘baba’ ise, yasa ‘ana’dır. Bizler anayasada, kadınlar olarak ne kadar var olacağız?
13/ Ünal Erener: Anayasa süreci zor ve ağır geçiyor. Benim kanaatim, 70-80 yıllık bir problemi çözmek eşbette kolay olmaz. Ağır gidiyor gibi gözükmesi problemin büyüklüğünden, gecikme ise problemin tabiatından kaynaklanıyor.
14/ Ercan Tatar: Yazılı anayasalar içinde en uzun süren anayasa Amerikan Anayasası, sözlü anayasa olarak ise İngiliz anayasası.Uzun süreli bir anayasa yaratmak istiyorsak, bu iki örnek incelendi mi?
15/ Ludmilla Denısenko: Ulusal kimlik ile ilgili, erkek anayasa künyesi bilinse de bunlar yazılı değil ama geçerlidir. Aynı şekilde din konusunda da anayasada yazılı olmayan kurallar var. Dinsel baskı konusuna örnek olarak; ben farklı bir dindeyim. Vergilerimi her Türk vatandaşı gibi ödüyorum. Peki buna rağmen, mahallemdeki üç caminin hoparlöründen, bütün desibelleri aşan bir sesle neden günde beş vakit ezan dinlemek zorundayım?
16/ Serpil Devrim: Kişi hak ve özgürlüklerinin herkese eşit dağıtılmasından yanayım. Geçen gün bir bayanın eşi tarafından on yedi kez bıçaklanmış olduğu haberini okudum. Haberin devamında ise suçlunun mahkeme tarafından, ‘ 17 bıçak darbesi öldürücü değildir’ gerekçesi ile tutuksuz yargılanmasına karar aldığı yazıyordu. Kadına yönelik şiddet konusunda anayasanın ne yapacağını merak ediyorum.
Senelerce Kuzey Amerika’da yaşadım. Orada ülke dili tek fakat etkik ve kültürel farklılıklara saygı var. Her okulda bunlara özel sınıflar açılıyor. Devlet dairelerinde tek dil konuşuluyor ancak diğer yerlerde herkes istediği dili konuşabiliyor.
17/ Hakan Akçaalan: Gördüğüm, anayasa sürecinde sürekli anadilde eğitim, vatandaşlık, laiklik, ilk üç maddenin değişimi ile ilgili tartışmalar oluyor. Aslında ortada kısır bir tartışma var. Bir tarihte anayasa değiştiği zaman topluma ne kazandıracak? Anayasanın değiştiği günden sonra güneş bizi daha mı çok ısıtacak? Domatesler daha mı kırmızı olacak?
Esas sormak istediğim; toplum olarak biz mi anayasayı değiştireceğiz, yoksa anayasa mı bizi değiştirecek?
18/ Murat Naci Yavuz: Anayasanın yapım sürecinde iki düşünce var. Birincisi, bizim buraların bir deyişiyle; oynayamayan gelin yerim dar dermiş. Yani anayasanın değişmesine karşı olanlar, engelleyenler bu düşünceye sahip. Bir de, insanoğlu istese tekeden süt çıkarır. Bizler tekeden süt çıkarmaya alışkın olmadığımız için bu işi oldukça uzatıyoruz.
Ortalık karıştıran bir grup var. 100 yıl önce gitsek herkes birbirine güveniyordu. Bugün kimse kimseye güvenmiyor. Bunu başarsak bu süreç bu kadar uzun sürmez.
19/ Feyha Karslı: Ben sadece yeni bir anayasa değil; eşit, özgürlükçü, katılımcı anayasa istiyorum.Erkekseniz, sünniyseniz, heteroseksüelseniz ayrıcalıklısınız. Kişi cinsel, din, dil kimliklerini ifade edebilmeli.Sadece çoğunluk olmak doğru demek değildir. Azınlıklar teminat altına alınmalı. Vatandaş hala tebaa gibi görülüyor. Her şeyini devlet belirliyor. Ben devlet baba istemiyorum. Devlet benim için var ben devlet için değil. Devlet haddini bilmeli.
Anayasa benim irademi teminat altına almalı. Anayasa benim değil, devletin sınırlarını belirlemeli. Anayasa sürecindeki tavırlar da ne kadar demokratik ve katılımcı olacağını gösteriyor. %10 baraj ile, halkın iradesini sınırlandırıyor. Başkanlık sistemini .ok sakıncalı ve tehlikeli görüyorum.
20/ Feriştah Dişli: Ben beyana ek bir şey sormak istiyorum; 'Sosyal Devlet' ilkesi hala geçerli mi? Ele alınıyor mu?
21/ H. Rüştü Tezcan: Yeni anayasadan sonra devlet kurumlarında çalışanlar yargılanacak mı?
2. Bölüm
22/ Celal Çağan: Türkiye'de yaşayan bir Kürt olarak soruyorum;Mevcut anayasada bazı ayıplar var. %10 barajı için ne düşünülüyor?Anadilde eğitim ve savunma için ne düşünülüyor?Alevi vatandaşlar için soruyorum; zorunlu din dersleri gündemde var mı?
23/ Reşat Petek: Samimiyetle genel soru ve ifadelerden istifade ettim. Bulunduğum yerlerde bunları duyuracağım, geniş kitlelere duyuracağım.küçük Millet Meclisi formatını da çok beğendim. Halk ne diyor zor duyuyoruz. Birinci bölümden çok memnunum.Benim düşüncelerim şöyle;Üçümüzde hukukçuyuz. Ben pratikten geliyorum. Çeşitli il ve ilçelerde savcılık yaptım. Tecrübelerimle iki taraflı bakabildiğime inanıyorum.
'80 darbesinden sonra Cumhuriyet Savcısı olarak Güneydoğu'da görev yaptım. Köylerin bir kısmı Kürt, Zaza ve Süryani. Otuz yıl önce bir mübaşir Kürtçe-Zazaca biliyordu.
Onları tercüman ilan edip parasını ödüyorduk.Yasalar her zaman problemi çözmeye yetmez.Onları özümseyip doğru uygulayacak adil,eşitlikçi kimseyi ötelemeyen savcılar, hakimler, avukatlar lazım.Genel bir ilke olarak keşke teklif sunan siyasiler kamuoyuna söylediklerinin arkasında durabilseler.Mesela evrensel hukuk ilkelerine ve insan haklarına uygun, ötekileştirmeyen bir anayasa istiyoruz ama bunun içeriği ne, derinliği ne?
Evrensel hukuk ilkeleri istiyoruz deyip etnik kimlik dayatılıyorsa bu samimi değildir.İnsan haklarından söz ediyorsak bu ortak payda ise altındaki düzenlemelerde de uyuşmalıyız.
Siyasetten başka masaya oturunca başka davranılıyorsa bu tutarsızlıktır.
Konuşmacılar çok farklıydı ama ortak yön çoktu.
Mesela Güngör Bey, tartışma süreçlerine aktif katılmalıyız yoksa darbe anayasaları gibi olur diyor.Kamil Bey, yurttaşlık kavramını öne çıkardı. Adil Bey, siyasi partilerin taahhüdünü hatırlattı, çok önemliydi.
Herkes geçmişe dönüp kavgaya başlıyor, tarihi bırakalım tespiti bu yüzden önemli.
Feyha Hanım'ın açıklamaları da benim için çok önemliydi. Yeni anayasa devletin milleti nasıl idare edeceğini düzenleyecekse ben yokum diyor. Ama anayasa devletin sınırlarını belirleyen temel normları koyuyorsa anayasa odur. Aynısını düşünüyorum. Bugüne dek bunu başaramadık.
Anayasa devlet aygıtının birlikte yaşayan insanların, ayrım yapmadan nasıl çalışacağının kurallarını koyar. Meclisin, milli iradesi doğrultusunda, hukuk kuralları ile sınırlı bir şekilde ifade edilsin.
Devletin hukukla sınırlanması lazım. Bu anayasa yazılırken gelin ortak insan aklının oluşturduğu ilkeleri yazalım, vesayeti ortadan kaldıran çoğunlukçu değil, çoğulcu bir sistemi derzedebilmemiz lazım.
Parlamentoda bulunan insanların söylediği ile yaptığı çelişiyorsa, onları da uyarmalıyız.
SORULAR
-Ülkeyi bölme riski var mı?
Ben düşünmüyorum. Dört partinin geldiği noktada bu risk yok.
-Geç mi kalıyoruz?
Acele ile kötü metin çıkarmak da yanlış. İdeal metni çıkarmak için on yıllarca uzatmak da yanlış.Madem ki taahhütleri var, bu meclisten çıkmalı.
Ben de görüşlerimi sundum. Darbe anayasasının 175. maddesine bağlı kalınmaması gerektiğini düşünüyorum.
-'61, '71 ve '82 anayasalarında milletin iradesi var mıydı? Halk hazırlık sürecine katkıda bulundu mu?
Hayır. Bu kez TBMM, seçilmişleri anayasa yapacak. Bu meclis, kurucu meclis gibi davranıp usul kurallarını da değiştirebilir.
-Neden darbe anayasalarının usul kurallarına uymak zorundayız? Milletten irade alındığına göre bu yapılabilir.
175. madde referandum ve kabul oranlarını belirtiyor, bu da değiştirilebilir.
Doktor Hayati Bey haklıydı genel karakter devleti korur. Yüksek Yargı Başkanları bile "Devletten tarafız" derler. Zaten bu taraflı karar verirler. Bu da değişmez.
Ben Rum, Ermeni kimliği taşıyorum diyen arkadaş; Rum, Kürt, Türk eşit hakların sağlandığı bir anayasa ortaya çıkarsa, bu tartışma ortadan kalkar.
Bazı insanların zihinlerini okumaya kalkarsak, zorla karar verirsek bir yere varamayız.
İslam medeniyetinde ırk ayrımı yoktur. Peygamberimizin çevresinde Habeş, Acem, Rum vardır.Çoğunluğu Müslüman olan bir millet olsak da Müslümanlığı öne çıkarmamıza gerek yok.
Özetliyorum; Yeni bir anayasaya ihtiyacımız zorunlu olarak vardır. Çünkü mevcudiyetle Türkiye ilerleyemez. Başlangıç ilkelerine baktığınızda güçlü ve kutsal devlet var. Biz buna karşı insanı öne çıkartan, evrensel hukuk ve insan haklarını öne çıkartmamalıyız. Özgürlükler vali, komutan ve benzerlerinin emri ile sınırlanmamalıdır. Özgürlükler ancak kamu düzeni ve ahlaka aykırı olursa sınırlandırılabilir.
Benim temennim ve talebim eşitlik ilkesini, insanı önceleyen bir anayasa olsun.
24/ Osman Can: Derinliği olan görüş ve sorular geldi. Neden kurtulmaya çalışıyoruz? Yeni bir şeyden bahsediyorsak, eskiyen bir şey var demektir.
1876, '21, '24, '61, ve '82 olmak üzere beş anayasa yapılmış. '21 anayasası hariç diğer dördünün özü aynı ve tek taraflı, yukarıdan karar verilmiş.1876'da bir heyet yazıyor, padişah fermanıyla uygulamaya konuyor.1909, 2. meşrutiyet. İktidarın padişahtan bürokrasiye kaydığını, yönetici elit bir sınıfın egemen olmaya başladığını görüyoruz.
1924, İkinci Meclis, bir bürokratlar meclisiydi. Bu meclisteki bürokratlar tarafından hazırlanıp, oylandı.1961 ve 1982'de belirli konuşmaya bile gerek yok. Hiçbirinde toplum yok, toplumun demokratik temsilcileri yok. Yukarıdan aşağı toplum şöyle olmalı gibi tanımlamalar var. Etnik merkezli anayasalar, iktidarı merkezde toplar, tek tipçi birey ve toplum anlayışına göre toplum yaratmaya çalışır. Bunların hepsi eskinin özellikleri. Yeni bir anayasa diyorsak bunlar değişmeli. Etnosentrik olmamalı, etnik referanslar içermemeli.
Merkeziyetçi anlayıştan uzaklaşmalı, toplumu iktidara taşımalı. Tek tipçi olmamalı, laboratuarda insan ve toplum üretmeye kalkmamalı milliyetçilikten uzak durmalı.
1921 anayasasını paranteze almıştık.1920 Meclisinin hazırladığı anayasa;
-Kürt, Laz, Müftü, Sosyalist, Komünist imam var.
Demokratik bir meclis 24 maddelik bir anayasa yapıyor.
Madde 1: Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Bu diğerlerinde de var.
'21 anayasası ayrıca şunu diyor; "Millet, kendi kaderini bizzat ve bilfiil tayin edecek, kendini aracısız yönetecek." Milletin önünde tanımlama yok, din belirlemesi yok. Millet var, ama etnik referansı yok, anasırı İslamiye, ama devlete din etiketi yapıştırılmamış.
1986 anayasasına "Devletin dini İslam'dır" maddesi girmiş,Belçika ve Prusya'dan ilham alınmış. 1921'de devlet milleti belirlemiyor,tarif etmiyor. Tüm egemenlik meclise bırakılıyor. 11-12 madde yerel yönetimlere bırakılmış. Mesela eğitim konusu yerel yönetimlere aittir diyor.
Temel hak ve özgürlükler anayasada yazılmamış. Bunu düzenlemek ve belirlemek devletin haddi, görevi değil, deniyor. Onlar zaten var. Devlet özgürlüğü yaratmıyor, bunları nasıl koruyacağını düzenleyebilir, en fazla.
Geçmiş bu. 1924’te itibaren demokratik irade yok edilmiş. Tamam, ama bugün yeni anayasa inşa ederken, geçmişle kavga etme çabasında da olmamak gerek. 24 ve sonrasını tanzim edenler, doğrusunun öyle olduğuna bunlara inanılmış olabilir,bunları tartışmayalım. Ama bugünkü ihtiyaçlarımızı belirlemeliyiz. İşleyen bir sistemimiz olmalı. Uyuşmazlıkta başvurulacak hukuk, kavga çıkınca, koruyacak polis, ekonomik kriz çıkınca çözüm üretecek hükümet de olmalı.
Kimse ön şart, kırmızı-yeşil çizgi olmadan masaya oturmalı. Dört parti böyle oturdu. Ama bu da kendiliğinden olmadı. Ülkenin dört bir yanında paneller, konferanslar, tartışmalar yapıldı. Toplumun, halkın gücü partileri yönlendirdi. Meclis de arama, tarama, toplantıları düzenledi. Neden kurtulmalıyız, ne olmalı sorularına yanıtlar alındı.
Mayıs 2012'de yazım süreci başladı. Zaman harcama lüksümüz yok.
SORULAR
-Bu meclis anayasa yapabilir mi?
Artık çok fazla kimse bunu dile getirmiyor. Bu bir karardır. Topluma aittir, toplumda ortaya çıkar, partiler de benimserse anayasa yapılır.
-Meşruiyeti var mı?
Tartışılabilir. %10 barajı yüzünden bu ileri sürülebilir ama meclis şu an %95'i temsil ediyor. İdeal temsili şart koşarsak, anayasa yapmayı imkansızlaştırabiliriz. Mevcut anayasa darbe yapma lisansı verir. Yeniyi ne kadar geciktirirsek eski o kadar hükmünü sürdürür. Ortak paydalar yıpranır. Bu yüzden de acele etmeliyiz.
Amerika Birleşik Devletleri'nde anayasa çalışması 1786 yılında başladı. Tartışma ve kabul süresi bir yıl sürdü ve bu anayasa hala geçerli.
Anayasa bir çerçevedir. Maddeleri ne kadar az olursa sistem o kadar dinamik olur.
Değer yargılarını ne kadar çok yazarsak hukukçulara ve bürokrasiye o kadar gerekçe üretiriz.
Çatışma noktaları anadil, kimlik, cinsiyetler. Bunlar geçmiş anayasaların, dil ve referanslarının dayattığı paradigmalar. Ama laboratuarda tek tip insan yaratma çabası tam anlamıyla başarılamadı.
Yeni anayasa topluma kimlik biçmemeli. Cinsiyet, din açısından da böyle.
Anayasa özgürlükleri tanımalı ama yetinmemeli. Darbe anayasasında 60-70 tane özgürlük maddesi var. Demek ki bu yalan.
Anayasalar öyle bir devlet düzeni üretmeli ki, özgürlük garanti altına alınmalı. Cinayet işleyemezsin ifadesini kağıda yazarak, cinayeti engelleyemezsin.
Toplum, devleti kontrol etmeli. Devlet, yetkileri ne kadar bölüp parçalar ise biz o kadar güçleniriz.
Erkler ayrılmalı. Bu ayrımda toplumsal erkler değil, Yasama-Yargı-Yürütme ayrılmalıdır.
Devlet kurumları kontrol edilmeli. Anayasaya sosyal yazmakla sosyal olunmaz.
Başkanlık sistemi;
-Denge ve denetim kurulması,
-Demokratik bir çoğulculuk,
-Azınlıkların korunması,
-Yerel yönetimlerin güçlendirilmesiyle birlikte düşünmek gerekir.
Bu unsurları içermeyen herhangi bir sistemden hayır gelmez. İkisinin arasında bir fark olmaz. Bu nedenle işlevsellik açısından bakmak gerekir.
Yargı, ne olursa olsun bağımsız olmalıdır. Güvenilir denge unsuru olmalıdır.
25/ Ömer Süha Aldan: Sn. Petek hukukçu kimliği ile, Sn. Can da akademisyen kimliği ile konuştu. Ben de siyasetçiyim.Herkes içerikte teoride anlaşıyor, aynı şeylerden bahsediyor. Biraz realiteden bahsetmek gerekir.
'82 de hayır oyu kullandım. Sandıklarda subaylar vardı. Gözaltına almak istediler. Hakim olduğum için kurtuldum. Mevcut anayasanın 114 maddesi değişti. Değişmeyen maddelerin de değişmesi gerekiyordu. Seçimden önce bunu dile getirdik. 24. dönemde toplanır toplanmaz bu gündeme geldi. 4 partinin 3 temsilcisinden Uzlaşma Komisyonu oluşturuldu. 15 maddelik protokol imzalandı. Uzlaşma Komisyonu'nun kabul ettiği maddeler 4 partinin ortak görüşüdür ve meclisten aynen geçer.
Biz kırmızı çizgi çizdik CHP olarak ilk 4 maddeye dokunulmasını istemiyoruz dedik. Biz parti olarak bireyin temel hak ve özgürlükleri açısından evrensel değerleri olan çağdaş bir anayasayı önemsiyoruz. Ama kimisi liberaldir, kimisi küresel sermayeyi geliştirmek, rahatlatmak peşindedir.
Avrupa anayasa değişikliğini hararetle destekliyoruz dedi. Anayasa Mahkemesi, Danıştay kamu yararına küresel taleplere karşı karar alabiliyordu. Sosyalistler, çevreciler farklı nedenlerle değişiklik istedi. Bu kadar değişik çevrenin ortak uzlaşmasını sağlamak zordur. Uzlaşma Komisyonu 70 maddeyi gözden geçirdi, 23 maddede uzlaşma sağlandı.
Evet anayasaların belirli bir zamanda tamamlanması doğrudur ama acelecilik de yanlış olur. Bugün iş geldi Başkanlık noktasında düğümlendi.
Önce BDP'liler KCK davaları nedeniyle uzaklaştı sonra onlarla uzlaşma sağlandı. Bugün başkanlık meselesinde düğümlendi.
%10, Türkiye'nin en büyük ayıbıdır. Varsın CHP bu yüzden bölünsün, istikrar statücüdür, tutucudur. Yenilikçi değildir.
Bugün meclisi dört kişi seçiyor. Milli İrade dört kişidir. Erdoğan, Kılıçdaroğlu, Bahçeli ve Öcalan karar verir. Yasa değiştirmek için 330, Devlet Başkanı'nı değiştirmek 412 oy ister. Bu kadar oy maaşları yükseltirken sağlanır.
Cumhurbaşkanı sembolik olmamalı ama parlamenter sistemden de vazgeçmemeli. Güçlü devlet başkanlığı, güçlü parlamento ile olur.
Fransa, Cezayir sorununda De Gaulle'i başa geçirmek için kurulmuş ve kalmıştır.
Sayın Erdoğan başkan olmak istiyor. Sayın Erdoğan'ın oy oranı, partisinin çok önündedir. Anahatlara bakarsak, Erdoğan'ın alacağı oy bellidir.
Partili Devlet Başkanı sistemi getirilmeli. Devlet Başkanı'nı, Anayasa Mahkemesi yargılar. Anayasa Mahkemesi'ne sekiz üyeyi Devlet Başkanı seçer. Dört üyesini de çoğunluk partisi seçer. Bu da demokrasiye sığmaz.
Mail bombardımanı var, bu güzel bir şey.
Önümüzde genel seçim ve Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Eylül'e kadar bu iş bitti, bitmezse biz yolumuza gideriz demek; referanduma gitmek demektir.
Bu sayede iktidar partisi, herhangi bir yasa gibi anayasa yapacak. Bu konuda gerekli oyu sağlamak için değişik angajmanlara girilecek.
Bu ülke bir grubun, bir insanın çıkarlarına feda edilmemeli. Totaliter bir rejime doğru gideriz. Direnme hakkı, meşru bir haktır. Toplum olarak kutuplaşırız, bölünürüz.
Güçler Birliği'ni ayak bağı olarak gören bir anlayış, Milli İrade'ye dayanıp kişiye özel yasalar çıkaran bir anlayış çok tehlikelidir.
2002 yılında 2,5 milyon sendikalı işçi vardı. Bugün 800,000. Yine 2002'de 60,000 üyesi olan Memur Sendikası bugün 500,000 yani hükümete yakın.
Biçimsel demokrasiye 'hayır' demeliyiz. Darbeyi önleyen bir anayasa olmalı. Renksiz, kokusuz bir anayasaya ben karşıyım.
Açık söyleyeyim; biz farklı bir dilde eğitime sıcak bakmıyoruz. Dil bütünleştiricidir. Farklı dilde eğitim gören insanları bir arada tutmak zordur. Türkçe ortak ve resmi dildir. Başka dilde eğitim kısmen olabilir.
Vatandaşlık metni konusunda, üç ayrı metnimiz var. Ona biz de konsensüs sağlayamadık.
Anadilde savunmada hakimler yanlış yapmıştır. Çok büyük haksızlıktır. Bunu bertaraf için iktidar da anadilde savunmayı yasal hale getirerek yanlış yapmıştır. İleride bu da sorun olur. Yargıç tercümanı çağırıp ifadeyi alsaydı iş biterdi.
3. Bölüm
26/ Reşat Petek: Bölünme korkusu, anadilde eğitim ve savunma bana göre en temel haktır. Hangi ana-babadan doğduğumuz kendi irademizle olmaz. Bunlarda ayrımcılığı yapma şansı bu yüzden devlete verilemez.
Kırmızı çizgi olarak başlangıç ilkelerine koyarsanız anayasayı tıkamış olursunuz. Bu, başta kabul ettiğiniz ilkelere karşı çıkmaktır.
Akademisyenlere düşen, halkın taleplerini yazıya dökmektir. Daha fazla yetki verilmemeli.
Anayasa değiştirme değil, yeni anayasa. Halkın taleplerinin toplanması ile önceliklerin referanslarını veri almayan bir anayasa.
27/ Osman Can: Eğitim önemli ama temel şart değil. Batıda önce insanlar eğitilip demokratik bilinç verildikten sonra demokrasiye geçilmedi. Önce siyasal, toplumsal tercih olarak demokrasiyi seçmeliyiz. Demokratik kültür üretmek için demokratik sistem şart. Demokrasi din gibi öğretilmez, yaşayarak öğrenilir.
Çevre konusunda duyarlılık uzlaşma komisyonunda uzlaşılan konulardan biri. Çevre, geleceği belirleyen bir konu.Hrant Dink'in hakiminin ombudsman seçilmesi bence de yanlış.
Yerel yönetimler konusunda AKP'nin anayasa değişikliği önerisi ademi merkeziyetçidir. Yerel yönetimleri güçlendirme doğrultusundadır.
Yerelden başlayarak üretilen artı değer, yukarı doğru tüm yönetime yansıyabilir.
İdam cezasının anayasaya girmesi doğru değildir. Hangi gerekçe olursa olsun. İdamın geri dönüşü yok. Hata payı hep vardır.
Etnisite konusunda tavırlar ortaya çıktı. Bana göre 'Türk' tanımı kaldırılmalı. CHP ise kalmasını istiyor. Hiç bir etnik referansı öne çıkarmadığımız bir dönemde, Kurtuluş Savaşı'nı birlikte yaptıysak, neden yerel yönetimlerde etnik farklılıkların varlığından korkuyoruz?
Başkanlık önerisi, Partili Başkanlık önerisi değildir. Dengelerin kurulduğu bir sistemde başkanlığı öneriyoruz.
Başkanlık sistemi, erkler ayrılığını en güzel yansıtan sistemdir. Venezuella değil, ABD'yi örnek alıyoruz. Yargı sistemi çoğulculaşmalı ve Siyasi Partiler Yasası değişmeli.
Başkan partiye bugünkü gibi sisteme hakimse, meclis çalışamaz. Bu yüzden Partiler Yasası bunu engellemeli.
Yargı Başkanı'nın Anayasa Mahkemesi üyelerini belirlemesi, yeni rejimi kabul edilmezse, bugünkü gibi olursa Anayasa Mahkemesi'ni başkan seçer ve çok yanlıştır. Başkan ve parlamento ayrışmalı. Yargıyı bu iki kanal ayrı ayrı seçmeli.
Meclisten yargıya atama yapıldığında, özellikle Anayasa Mahkeme'sinde tüm farklılıklar temsil edilmeli. Bu da meclisteki partilerin üye önerisiyle mümkün olur.
Anayasa Mahkemesi politik bir kurumdur aynı zamanda. Dünya görüşleri farklı olabilir, adil ve objektif olmalıdır. Böyle olursa bağımsızlıkla tarafsızlık sağlanır.
Almanya'da üst yargıya siyasi partiler aday gösterir. Şu anda örnek alınan hukuk, Almanya hukukudur.
Son cümle, yürütme belirli bir siyasi kimliğe sahip olmalıdır. Parlamento ise tüm siyasetlerin yansıdığı bir yerdir. Yargı da çok renkli olmalı ki hakem olabilsin.
Başkanlık sistemin baraj %0'dır. Parlamenter sistemde ise baraja ihtiyaç vardır.
28/ Süha Algan: %10 baraj, yasa ile kalkabilirdi. Siyasi otorite istemedi.Demokratik özerklik tanımı bizim için farklı, BDP ile aynı değil. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı kabul edildi. Altı maddeye çekince konmuştu.Beldelerin kapatılması Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'nda referanduma tabidir. Biz yasa ile buna uymadık.
Kürt çocuklar, Türkçe ile ilkokulda tanışıyor. Bu sorundu, ama artık iletişim ile kolaylaşıyor.
Biri "Resmi dil bütünleştirici ise; resmi din de, resmi din de, resmi millet de bütünleştirici olur." demiş. Dil aynı şey değil. Çok ayrışıyoruz, dil ortak kalmalı. Tüm Avrupa ülkelerinde hukuk dili olarak kendi dili yazıyor, bilmiyorsa tercüman isteniyor.
Eğitimde seçmeli derse karşı değiliz.
Sayın Cumhurbaşkanı, meclis açılışında "Renksiz anayasa istiyoruz." dedi. Benim renksiz, kokusuz anayasaya karşı çıkışım, liberalizme sınırsız hak tanınan bir anayasa olmasın anlamında. Kendi değerlerimizi koruyabilelim.
Başlangıç hükümleri ile sorunumuz yok, değişebilir. Biz ilk üç madde değişmez diyoruz.
İdamı artık yaşamımızdan çıkaralım. Çünkü siyasiler de ipi eline almaya kalkışıyor. Ayrıca idam edince iş bitiyor. Oysa sonuçlarını görmeli cezasını çekmeli.
29/ Osman Can: 2010'daki referandum eski yargı düzeni bakımından ileriye dönük bir hamleydi. 2010 geçiş dönemi değişikliğiydi. Daha ileri adımlar atmak konusunda Başbakanımızı ikna ettik. bizim adımıza komisyona giden öneride bir iki sorun var gözüküyoruz:
-Doğrudan hakimlerin seçtiği üye sayısı azaldı,
-Parlamentoda beşte üç yoksa salt çoğunluk şartı hükümeti kurabilen partinin seçimi belirlemesi.
Üç, dört dönem daha AKP iktidarda kalırsa kurul ve Anayasa Mahkemesi tümüyle AK Parti'li olur, bunun böyle olmaması gerekir.
Askeri Mahkemeler, bizim önerimiz ile tamamen kalkıyor. Sadece disiplin mahkemelerine izin veriliyor.
Temyiz Mahkemesi'nin amacı, yargı birliğini sağlamak. Temyiz, yani çatı birleştiriliyor. Anglo Sakson-İskandinav ülkeleri örnek alındı. Amaç; yargıyı basitleştirip tek çatı altında birleştirmek.
30/ Reşat Petek: Temyiz Mahkemeleri düzenlemesi yargı birliğini sağlayacak.
Anayasa Mahkemesi'nde seçilen üye sayısının azaltılması yanlış.
Son söz, değişim çok zor. İyi ki burada tartışabiliyoruz. Özal, 141-142-163 kalksın diye tartışma başlatmıştı. Muhafazakarlar karşı çıkmıştı ama kalktı. Komünizm filan da gelmedi.
ÖNERİLER
Önerilere zaman kalmadı.
ORTAK SONUÇ
Ortak sonuç yok.
DEĞERLENDİRME
Şimdiye kadar yapılan tüm toplantılardan daha verimli ve katılımı yüksek bir toplantı oldu. Basının ilgisi büyüktü. Yerel basında önemli ölçüde yer aldı.
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
Bodrum da faaliyet gösteren tüm STK lara mail yoluyla, önemsediğimiz ve katılmasında yarar gördüklerimize de telefonla ulaşıldı.
MİLLETVEKİLLERİ İLE
Bütün bölge milletvekillerine bizzat telefonla ulaşıldı ve bir milletvekilinin katılımı sağlandı.
MEDYA İLE
Bodrum da görev yapan tüm basın mensupları ve ulusal ajans temsilcileri gerek mail gerekse telefon yoluyla davet edildi.
KATILIMCILARLA
Katılımcılara mail yoluyla duyuru yapıldı, ayrıca sosyal medyadan yararlanıldı, face book da etkinlik sayfası düzenlendi.
SONUÇLAR
Katılımcılar ve milletvekilleri memnun ayrıldılar. Bodrum kamuoyunda ilgi ve takdir gördü.
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Bodrum kMM Hamalı Ayhan Ongun
02.03.2013 Bodrum kMM Toplantı Tutanağı
previous post