YER: Muğla Belediyesi Konakaltı Kültür Merkezi
TARİH: 12.11.2011
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1/İnsan Hakları Derneği ( Abdullah Yılmaz – Sekreter )
2/Tüketici Hakları Derneği ( Kerim Değirmen – Yön. Kur.Üyesi )
3/Toplum Gönüllüleri (Baki Ekinci – Aktivist)
MESLEK ODALARI Yok
SENDİKALAR Yok
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER Yok
GOZLEMCİLER Yok
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ Yok
BELEDİYE BAŞKANLARI Yok
MESAJ YOLLAYANLAR Yok
DİĞER KATILIMCILAR Çeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan toplam 1 izleyici/gözlemci katıldı.
MEDYA Yok
MODERATÖR Kerim Değirmen ( Öğretmen – Tüketici Hakları Derneği – Yön. Kur.Üyesi )
KONULAR
GENEL KONU: Türkiye Depreme ne kadar hazır?
YEREL KONU: Van depremi ( 7.2 ) ilimizde olsaydı ne yapardık?
ANAYASA: Genel konu ile ilişkili olarak – Yeni Anayasa
KONUŞULANLAR
Moderatör lük için katılımcılardan gönüllü olmadığından ve genel istek üzerine Kerim Değirmen Moderatör oldu. Mutfağımızın hazırladığı sunum izlendi
1 / Kerim Değirmen : Öncelikle deprem kuşağı üzerinde olan ülkemizde can ve mal kaybına neden olan doğa olaylarının olmamasını umut ederek, Van Depreminde yaşamını yitirenlerin acısını paylaşarak, yaralılara acil şifalar dileyerek toplantımızı başlatıyoruz. Gördüğünüz üzere toplantıya katılım ilgisizliği devam ediyor. Yapabileceğimiz yeni bir şeyler varsa değerlendirelim. Sunumda izlediğiniz üzere; Ülkemizin bir çok ilinde meydana gelen depremlerin oluş sırası ve sonrası meydana gelen olaylarda gösterilen bireysel ve toplumsal tutum ve davranışlar sergilendi. Yardımların dağıtılması, kurtarma çalışmaları ve kayıplar ana hatları içeren şekilde yansıtıldı. Hükümet ve devlet yetkililerinin afetzedelere yönelik yaşanabilir ortamlar yaratma çabaları ve aksaklıkları da dahil olmak üzere dile getirilmiş. Geçmişte yapılan yanlışlıklar ve eksikliklerin tekrar edildiği gözler önüne serildiğinden, ülke olarak derem ve doğal afetlere karşı hazır olmadığımız kanaatindeyim. Yeterli hazırlık yapılmamış yeterli önlemler alınmamış durumda diye düşünüyorum ve sözü size bırakıyorum.
2 / Abdullah Yılmaz : Daha önce de belirttiğim üzere öncelikle MUĞLA küçük MM’ye kurumların katılım göstermemesi üzücü. İfadede yasak yok, sataşmak yok, saygı oldukça mevcut, barış ve dostluk havasında sohbete dayalı özgür kürsü gibi bu oluşum sona erdirilmemelidir.. Katılım yine yetersiz olsa da devam etmelidir. Hedefimiz bu katılımı artırmak olmalıdır. ” Türkiye Depreme ne kadar hazır? Konusu önemli. Çünkü her ilimiz deprem, sel ve doğal afet ve de kazalara karşı hazırlıklı olmalıdır. Her insanının can güvenliği içinde doğal koşullarda sağlam ve sağlıklı konut ve de çevrede yaşama hakkı vardır. Devlet anayasal olarak yurttaşlarının yaşam koşullarını daha da iyileştirme göreviyle mükellef kılınmıştır. Bu görev zorunludur. Bunun yanı sıra sivil toplum ve temsilcileri bu oluşumun içinde yer alarak dayanışma duygusuyla yardımlaşarak acıların ve kayıpların azaltılmasına destek olabilirler. Buda gönüllülüktür. Ancak bu yaklaşım ”zorunlu” gönüllülük boyutuna da evirilebilmelidir.
Bu bağlamda ülke ve il bazında devlet gerekli önlemleri almalı yurttaşlarına depreme dayanıklı zemin ve alanlara konut yapmak ve de yapılması için gerekli ön çalışmaları yapmalıdır. Her depremden sonra bu tür yaptırımların takibi ve yasal düzenlemeleri yapılacağından bahsedilmesine karşın biraz süre geçtikten sonra unutuluyor ya da göz ardı ediliyor. Oysa devlet sivil savunma teşkilatlarıyla ve kızılayla bu görevi yapıyor görünüyor. Ama bütün çabalara karşın afetler karşısında zamanında ve yeterli yardım ulaştırılamıyor.
3 / Baki Ekinci: Sizlerinde belirttiği gibi Ülkemizde depreme yönelik önceden alınmış önlemler yok. İnşaatlarda yeni yeni depreme dayanıklılık şartlarına göre zorunluluklar konuyor. Her şeyden önce davranış olarak. Depreme hazır olup olmamaktan önce şunu belirtmek gerekir ki, deprem dışımızın ötesinde içimizi yıkan bir olgudur. Depremle oluşan yıkım ahlakımızın ve vicdanımızın yıkımının bir emaresidir. Toplumsal bayağılık ve değerler bağlamında ki nihilizmin dışa vurumudur depremdeki yıkımlar. Şöyle ki, farklı ülkelerdeki çok daha büyük ölçekteki depremlerde bu denli yıkım olmuyorken ülkemizde ufak bir sarsıntıda devasa binaların yerle bir olması üstü sıvanmış hırsızlığın trajik bir örneğidir. Malzemeden çalma, haramı hiç tereddütsüz yeme, insan yaşamını kendi üç kuruş menfaati için hiçe sayma davranışları sonucunda bu tür yıkımların olmaması mümkün değildir. Toplumsal değer yitimi kendini her sorunda olduğu gibi depremde de gün yüzüne çıkarmıştır.
4 / Kerim Değirmen: Yerel gündem Van depremi ( 7.2 ) ilimizde olsaydı ne yapardık? Öncelikle böyle bir doğa olayının ne Muğla’mızda ne de başka bir yerleşim yerinde olmamasını dileyerek başlayalım. Konumuza yönelik olarak: Muğla’mızda deprem, sel ve doğal afetlere karşı ne gibi önlemlerin alındığına dair geniş kapsamlı bir bilgiye sahip değilim ama 12 yıldır büyük acılar yaşanmış olmasına rağmen hala yeterli önlemlerin alınmamış olması bu konuları çok da ciddiye almadığımız anlamına gelir. Muğla’mızda bugüne kadar şiddeti büyük deprem yaşanmadı. Küçük çaplı depremler oldu. Birkaç balkondan atlamalarla oluşan kırık çıkıklar dışında can kaybıyla sonuçlanan doğa olayı olmadı diye biliyorum. Geçenlerde sağanak yağışla oluşan sellerde dere yatakları taştı yollar sularla doldu ama kısa sürede kısmı alanlar dışında su birikintileri kalmadı. Oysa aynı yağışlarda Bodrum ve Marmaris’te sellerin araçları önüne katıp ve sürüklediği görüntüleri televizyonlarda izledik. Keşke konumuzla ilgili Belediyemizde alınan önlemleri bizlere aktaran katılımcılarımız olsaydı. Ancak eski yerleşim yerlerindeki binaların oldukça eski ve dayanıksız olduğu çıplak gözle görülebilir durumdadır. Ayrıca bu yerleşim yerlerinde sokaklar çok dar olduğundan ambülâns, itfaiye ve yardım araçlarının hareket alanları çok kısıtlı veya yok denecek durumdadır. Buralarda bu konuda planlanan ve organize edilmesi düşünülen oluşumlardan pek haberdar değilim. Oysa ülkemizin deprem kuşağı üzerinde olmuş olmasından dolayı dönemsel olarak deprem olmuş gibi tatbikatlar yapılsa Valilik, Belediye ve sivil savunmayla birlikte mahalle, sokak ve konut sakinlerinin neler yapacaklarına nerelerde nasıl toplanacaklarına dair ön bilgilendirmelerin yapılması çok yararlı olacaktır diye düşünüyorum. Yardımları alırken veya dağıtırken karmaşaya ve kavgalara neden olan davranışların olacağının hesaplanarak bu tür davranışların olmaması için önceden gerekli önlemlerin alınması, hesaplanması gerekir. Örneğin ulaşımın sağlanması için emniyet şeritlerinin boş bırakılması ve yardımların dağıtımı sırasında sabırla sıranın kendine gelinceye dek beklemesi v.b. gibi davranışların tekrar tekrar yapılması daha sonra kargaşaların olmasını azaltacak veya yok edecektir. Diyerek bu konudaki düşüncelerinizi ve önerilerinizi alalım.
5 / Abdullah Yılmaz: Evet. Dediğiniz gibi bu konuda ilimizde yetkililerden birisi bazı açıklamalarda bulunsaydı bizlerin de konuyla ilgili düşünce belirtme olanağımız daha fazla olacaktı. Ancak yüzeysel olarak göründüğü kadarıyla ve diğer illerde olanlar la bağlantılı olarak tahmini ve temenni içeren bir yaklaşımda bulunabiliriz. Deprem konusunun yalnız Van’la sınırlı kalınmaması belirtilen düşüncelerim doğrultusunda yurdumuzun diğer yörelerine de aynı duyarlılığı göstermeliyiz
6 / Baki Ekinci: Yaşadığımız il bağlamında düşünülecek olursa, her il gibi hızlı yapılanmanın had safhada olduğu bir şehrin yeni inşaatlarda ne tür depreme uygunluk denetiminden geçtiğini bilemiyoruz. Yalnız komik olan şudur ki, yeni inşaat yapılarının bitirilip faaliyete geçirildikten çok uzun bir süre sonra ruhsat işlemlerinin belediye tarafından yapılıyor olmasıdır. İnşaatın yapım süresinde bir depreme dayanıklılık denetiminin olması bir yana, ruhsat işlemleri bile çok sonra yapılıyor. Böylesi bir hantal ve işlemez bir sistemde depreme dayanıklı yapıların inşası mümkün değildir. İlimizde durum bundan farklı değildir. 7.2 lik deprem olsaydı Van’daki deprem harabiyet ve kayıplarından daha az olmazdı diye düşünüyorum 7 / Kerim Değirmen: Gündem konumuzun anayasa ile bağlantısı üzerine neler söylenebilir dersek? Deprem mevzuatı ayrıntılı olarak yeniden gözden geçirilmeli yerel yönetimlere bu konuda daha fazla yetki ve denetim hakkı verilmelidir. Dayanıksız binaların yıkımı için kamulaştırmada ve vatandaşa yardımcı olma konusunda mağduriyetin de önlenmesi için de yasalar güncellenmeli diye düşünüyorum. 8 / Abdullah Yılmaz: Söylediklerine eklenecek çok şey yok. Ama bu konuda devletin denetiminde veya direk devletin planlı şehircilik anlayışına göre toplu konut yaparak tüm insanlarımıza daha güvenilir ve ucuz olarak devretmesi yönünde de yasal düzenleme yapılmalıdır. Diye düşünüyorum. 9 / Baki Ekinci: Yeni anayasa yapılacaksa bence her maddesini yeniden günümüz koşullarına göre en ince ayrıntısına göre hesaplayarak yapmalıyız. Konut çevre ve deprem konusu da bu bağlamda düşünülmeli. Yurttaşlarımızın can ve mal güvenliği anayasal teminata kavuşturulmalıdır. Diye düşünüyorum.
ÖNERİLER
1 / Abdullah Yılmaz: Katılımcıları birlikte ziyaret edelim
ORTAK SONUÇ
1 / TBMM bekleyen en önemli sorunlardan biri olan yeni anayasa katılımcı- sivil ve özgürlükleri kapsayan nitelikte olmakla beraber deprem ve güvenilir toplu konutlar ve de can güvenliği olarak da beklentilerimize yanıt olmalı.
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
47 sivil toplum kuruluşuna duyuru yapıldı. E-mail- ile haber verildi, telefonla aranıldı. Ziyaret edildi.
MİLLETVEKİLLERİ İLE
Parti büroları ziyaret edildi. Mail gönderildi.
MEDYA İLE
8 yerel basın mensupları e-mail ile davet edildi.
KATILIMCILARLA
E-mail ile tüm katılımcılara ulaşıldı bürolar ziyaret edildi.
SONUÇLAR
Bütün hatırlatmalara karşın katılımın az olması yine üzücü ve moral bozucu oldu. Katılımın artırılması için tüm katılımcılar destek olacaklarını beyan etti.
DEĞERLENDİREN KİŞİ MUĞLA kMM Hamalı Kerim Değirmen
12.11.2011 Muğla kMM Toplantı Tutanağı
previous post