YER:Belediye Konakaltı Kültür Merkezi
TARİH:02.04.2011
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 – İnsan Hakları Derneği (Refik Öztürk- Sayman )
2 – Toplum Gönüllüleri Vakfı (Baki Ekinci- Aktivist)
3 – Tüketici Hakları Derneği (Kerim Değirmen- Ynk. Üyesi)
MESLEK ODALARI Yok
SENDİKALAR
1-Eğitim-Sen (Erhan Ayhan- Aktivist)
2-Enerji –Maden Sen (Ferruh Eyüpoğlu Yk. Üyesi )
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER Yok
GOZLEMCİLER Yok
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ Yok
BELEDİYE BAŞKANLARI Yok
MESAJ YOLLAYANLAR Yok
DİĞER KATILIMCILAR Çeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan toplam 1 izleyici – gözlemci katıldı.
MEDYA Yok
MODERATÖR Sinem Değirmen- MkMM girişimcisi
KONULAR
GENEL KONU: Libya’ya müdahale ve Türkiye
YEREL KONU: Nükleer santraller ve enerji sorunu
ANAYASA:
KONUŞULANLAR
1/ Sinem Değirmen: Değerli arkadaşlar hepiniz hoş geldiniz. Sunumda izlediğiniz üzere; birinci gündem konumuz Libya’ya müdahale ve Türkiye ikinci gündem konumuz Nükleer santraller ve enerji sorunu. Genel gündem konuları üzerine görüş düşünce eleştiri ve önerilerimizi paylaşmak üzere toplanmış bulunuyoruz. Bu arada toplantıya katılım ilgisizliği devam ediyor.. umarım bizim ısrarla deva etmemiz üzerine katılımcılar artabilir. Katılımı artırmak için yapabileceğimiz yeni bir şeyler varsa değerlendirelim derim
Libya’ya müdahale konusunda: Basından takip ettiğim kadarıyla halkın yönetim değişimine yönelik talepleri var. bu talebin karşısında baskıyla sindirme şeklide direnen Kaddafi yönetimi var. ayrıca Libya’daki olaylar konusunda uluslararası toplumda oluşan kamuoyu var. Nedenleri tartışmalara açık olmakla birlikte, B.M. isteği üzerine NATO ve AB tarafından istenen ve uygulamaya konulan bir müdahale planı var. Libya aklının yönetimsel değişiklik istemini yerinde buluyor, Kaddafi’nin şiddet ve katliam uygulamasını vahşet olarak değerlendiriyorum NATO ve AB nin müdahalesini olumlu karılamıyorum. Çünkü havadan bombardıman ediyor. Atılan bombalar da katliama dönüşüyor. İnsani yardım bu şekilde olmaz diye düşünüyorum. Bu konuda sözü uzatmadan sizlere aktarayım. Görüş ve düşüncelerinizi paylaşalım.
2/ Erhan Ayhan: Libya’ya müdahale konusunda düşüncelerim; diktatoryal rejimlerin yıkılmasında dış dinamiklerin müdahalelerinin yararlı olabileceğini düşünüyorum. Dünya Libya'da mevcut düzenin muhaliflere yönelik katliamlarını izlememeli. Ancak yapılan müdahalenin iki yüzlü politikaların sonucu olduğu da açık. Çünkü BM,Suudi Arabistan Yemen ve Bahreyn'deki baskıları sadece izlemektedir.Ortadoğu’daki bu sürecin kansız geçmesini ve Arap halkının demokrasiye kavuşmasını diliyorum.
3/ Baki Ekinci: Libya’ya yapılan müdahale, Kaddafi’nin muhalifleri pervasızca ve hunharca katletmesi sonucunda haklı olmadığı kanısında değilim. Libya’ya müdahalenin yerinde ve gerekli olduğu düşüncesindeyim. Her ne kadar Fransa gibi batı devletlerinin petrole yönelik sinsi belli amaçları gereğince olmuş olsa da Kaddafi’nin yaptığı katliamın önüne geçilir, başka bir yolu olmadığı kanısındayım…
4/Ferruh Eyüpoğlu: Libya ve benzeri olayların yaşandığı ülkelerde ölümlerle sonuçlanan olaylar yaşanmaktadır. Bu olaylar tabi ki bizleri de üzmektedir. Baki arkadaşın dediği gibi “insan önce ne olursa olsun insan yaşamına zarar gelmesin “ istiyor ama bazı kazanımlar bedel ödenmeden elde edilmiyor. Libya halkı geleceğine kendi karar verebilmeli. İsteklerinde ısrarcı olabilmeli ancak bunu kitlesel kıyımlar pahasına da yapmamalı. Dünya kamuoyu da desteğini sunabilmeli. Haklar arası dayanışma gerçekleşmeli. Aksi durumda diğer devletler değil BM devreye girmeli insani yardım bu kurum üzerinden yapılmalıdır diye düşünüyorum.
5/ Kerim Değirmen: Kuzey Afrika ve Orta doğuda gerek halkın sistem ve yönetimlerden kaynaklı hoşnutsuzluğu sonucu gelişen olaylar dış dünyanın dikkatini üzerine çevirmiş durumda.
Bir kısmı olayların daha fazla can kaybına neden olmadan ve halkların istekleri doğrultusunda son bulsun isterken, bir kısmı bu kargaşa ortamında emperyal amaçlarıma uygun görev ve yaptırımda bulunma girişimlerine başladı. Halklar arası dayanışma elbette çok güzel duygu ve olması gerekir.
Ancak bundan 3 koyup 5 alma planı yapılmamalı. Halkların kendi kaderini tayin hakkına saygı gösterilmeli. İnsani yardım içerecek şekilde olmalı. Yiyecek, giyecek, barınak ve sağlık malzemeleri…gibi yardımlar yapılmalı. Eğer fiili bir müdahale yapılacaksa bu bütün dünya halklarını temsilen BM. güçlerince yapılmalı. Devlet terörü dahil tüm şiddet eylemlerine yönelik önlemler alınmalıdır. Türkiye yöneticilerinin başlangıçtaki yaklaşımları yerinde olmakla birlikte Libya’da bulunan yurttaşlarını getirme ayrıca birçok yaralı Libya vatandaşını İzmir’e getirmesi olumlu bir davranıştır. Daha önceleri yabancı devlet ve NATO’nun Libya’da ne işi var deyip Fransa’ya karşı çıkarken NATO’ya üs olarak kullanılması çelişen bir durum yaratmıştır. NATO güdümlü bir askeri pakt olmasaydı hoş karşılanabilirdi. Amerika v.b devlet güdümünde olması aklıma IRAK olaylarını getiriyor.
6/Refik Öztürk: Fas, Tunus, Cezayir, Mısır, Lübnan’la başlayan ve Suriye ile devam eden toplumsal değişim istemleri çokta kendiliğinden olmuyormuş gibi geliyor. Örneğin geçen basından öğrendiğim kadar Suriye’de 12 gizli servis çalışması varmış. Aynı coğrafya üzerinde birbirine yakın ülkelerde eş zamanlı sayılabilecek düzeyde çıkan olaylar bende hissin uyanmasına neden oldu. Kerim arkadaşın da değindiği gibi IRAK benzeri senaryolar yazılmaya çalışılıyor. Bölge bilindiği üzere petrol kaynağıdır. Bu kaynaktan daha fazla yararlanmak isteyen emperyal güçler burada istikrar istemezler. Kendilerine muhtaç olsun isterler. Kendilerine bağlı işbirlikçiler oluştururlar. Onlarda bu istekler doğrultusunda oyunlar tezgâhlayabilirler. En büyük korkum olaylar durulduktan sonra Amerika’ya bağlı devletler oluşmasıdır. Türkiye’nin tutumuna gelince Kerim arkadaşın dediği gibi önce karşı çıktı. Sonra dediğini yalanlayan tutumlar içine girdi. Uçaklar ve gemiler ile yurdumuza getirilen yurttaşlarımız ve Libyalı yaralı insanlar açısından olumlu buluyorum. Bu tür yardımlar devam etmelidir diye düşünüyorum.
7/ Sinem Değirmen: Onaylamadığım Alternatif enerji dediğimiz sürdürülebilir enerji elde etme imkanlarımız varken; Diğer konumuz olan Rusya ve son olarak Japonya’da büyük katliam ve ölümlere neden olan ve de olabilecek olan Nükleer santraller ve enerji sorununa yönelik düşüncelerinizi alalım paylaşalım ne dersiniz?
8/Baki Ekinci: Nükleer santrallerin topluma yaydığı zararlar gün gibi ortadayken tezden bunlara dönük Türkiye’nin projelerini gözden geçirmesi gerekir.
9/ Kerim Değirmen: Nükleer santraller ve nükleer enerji sunumda da izlediğimiz gibi Çernobil ile başladı. Japonya ile devam etti. Ne kadar tehlikeli ve ölümcül olduğu ortada duruyor. AB ülkeleri nükleer santralleri kapatma yönünde kararlar alma yolundayken ülkemiz öneticilerinin bu kararlara gözlerini kulaklarını kapatmaların anlaşılmaz buluyorum. Bırakalım nükleer santralleri kömürle çalışan termik santrallerin doğa ve insanlarımıza ne kadar zarar verdiğini göz önüne getirelim. O kadar ırmağımız varken ve hidro-elektrik santrali kurma imanı varken ayrıca dönüşebilir ve sürdürülebilir alternatif enerji kaynaklarımız varken. Su – Rüzgâr- Güneş enerjinden yararlanma yönünde yatırımlar ve çalışmalar neden yapılmaz. Ülkemiz bu kaynaklar açısından oldukça zengin. Küçük derelerimiz özgürce aksın temiz havamız özgürce yer değiştirsin. Bazı bölgelerimiz kirli hava solumadan kurtulsun. Santrallerin ve fabrikaların Zararlı atıkları giderilsin. İnsanlarımız Sağlıklı doğal bir çevrede kuşkusuzca yaşasın.
10/ Refik Öztürk: Daha önce bu konuya yakın olan Yuvarlakçay üzerine yapılmak istenen HES ile ilgili düşüncelerimizi belirtirken de söylediğim gibi yapılacak her türlü yatırım ve planlar akılcılık üzerine inşa edilmeli. HES evet ama nerede verimlilik olan yerde yoksa küçücük çaylar üzerinde değil. Nükleer santrale evet diyelim ama kitlesel kıyımlara neden olma riski ne olacak. Dünya nükleer santral yapımından uzaklaşırken ve ya yapılı bulunan nükleer santralleri devreden çıkarmaya çalışırken bizim bu konuda ısrarcı olmamız manidardır diye düşünüyorum. Kaldı ki bu yatırım dış kaynaklı bir yatırım olacak. Bütçemizin bir kısmı Rusya ya akacak. Gelin vazgeçelim geç olmadan. Dolu dolu ırmaklarımız var. Deli rüzgarlarımız var. Diğer ülkelerden akın akın ülkemize gelen turistleri yakmak için güneşimiz var. Bunlardan enerji elde etmeye çalışalım derim.
11/ Erhan Ayhan: Kapitalist ekonomi ve buna bağlı dünya düzeni insanın ve doğanın ihtiyaçlarını hiçe saymakta ve sömürüyü son noktaya kadar götürmede de hiç bir sınır tanımıyor.Bu ekonomik ve siyasal düzen doğanın olanaklarını ve ekolojik dengeyi hiçe saydığı gibi doğanın bir parçası olan insanın da sağlığını ve varlığını tehlikeye atacak adımları atmaktan da hiç çekinmiyor.Üretim ve tüketim üzerine dayalı bu sistem insanları daha fazla ve daha fazla tüketmeye teşvik ederek üretimi arttırmayı ve bu şekilde daha fazla zenginleşmeyi hedefliyor.Oysa dünyamızın olanakları sınırlı.Onu tükettikçe gelecek nesillerin yaşamını da tüketiyoruz.Nükleer enerji sorununu da bu çerçevede ele alabiliriz.Durmadan tüketmeye dayalı bu sistemde ne yapılırsa yapılsın enerji ve hammadde sıkıntısı devam edecektir.Kömürü suyu demiri petrolü tüketen düzen nükleer enerjiden medet umuyor.Oysa bu teknolojinin geri dönülmez zararları yakın tarihte acı sayfalar şeklinde yerini almıştır.Çernobil, Hiroşima ilk akla gelen felaketler.Nükleer enerjisi açığa çıkarılan hammaddenin vereceği zararların yüz binlerce yıl devam ettiği bilimsel bir gerçektir. Bu paracı düzen rüzgar buhar vb doğal yollardan elektrik üretmeyi pahalı ve kar getirmez bulduğundan nükleer enerjiyi gündeme getirmektedir. Enerji konusunda bence çözüm yolu daha fazla tüketim daha fazla üretim sarmalına dayalı ekonomik düzeni değiştirmek insanlara ihtiyaçlarının fazlasını tüketmenin ve üretmenin yanlış olduğunu göstermektir. Nüfus artış hızının azaltılması diğer bir zorunluluktur. Böylece enerjiye duyulan ihtiyaç azalacak ve nükleer enerji gibi bir çözüme çok zor durumda kalmadıktan sonra başvurulmayacaktır.
12/ Ferruh Eyüpoğlu: Bunca söylenenden sonra bana söylecek çok şey kalmadı diye düşünüyorum. Bende arkadaşlar gibi nükleer santralin çok riskli olduğu düşüncesindeyim.
Ayrıca fosil yakıtlarda çevreye oldukça Zaralı madde saçıyor. Örneğin benimde çalıştığım termik santrallerde karbon monoksit kükürt dioksit v.b gazlar yayarak canlı yaşamını tehdit eder durumdadır. Bu santrallerde verimlilik esasına ve çevreye verdikleri zarar doğrultusunda gözden geçirilmelidir. Uzatmaya gerek yok. Nükleere hayır. Rüzgar, su, ve güneş bize yeter diyorum.
ÖNERİLER
1- Erhan Ayhan: Tüm uyarı ve isteklerimize karşın gelmeyenlere yönelik 5-6 kişiyle bu çalışmaya devam etmemeliyiz. Önerimi yineliyorum böle olmamalı diye düşünüyorum.
2- Kerim Değirmen: Mutfağımızdan istek ve önerimiz olarak; merkezi anlamda destekçi olan kurumlarla iletişimlere girerek ilimizde bulunan şube ve temsilcilik yöneticilerinin toplantımıza katılması yönünde uyarılması konusunda önerimizi sunduk. Bu işlem yapılmıştır diye düşünüyorum. Sorduktan sonra katılımsızlık devam edecek olursa ve mutfağımız bize toplantılara ara verin ya da sonlandırın derse sonlandıralım. Bu kadar emek boşa gitmemeli diye öneriyorum.
3- Refik Öztürk: Demokrasi sanki insanımıza fazla geliyor. Düşüncelerini özgürce ifade edeceği bir platform oluşmuş ayda bir gelip katılmıyorsa sonlandıralım derim.
ORTAK SONUÇ
ORTAK GÖRÜŞ
1- Libya ve bezeri konumdaki ülkeler için: Bireysel ve ya toplumsal istek ve tepkilerimizi birlikte dile getirdiğimiz durumlarda baskı – şiddet – savaşı ve katliamı besleyen; hakaret, onur kırıcı söz ve bakıcı davranışlardan uzak durulması sağlanabilir. Gerekli yardımların yapılması sağlanabilir. Hükümetler ve devletler uyarılabilir. Uluslararası kamuoyu oluşturulabilir. Baskıcı uygulamalara son verilebilir. Aynı doğrultuda ülkemizde uygulanması kararlaştırılan nükleer santraller konusunda da ilişki içinde olduğumuz dost ve arkadaşlarımıza uyarılarda ve önerilerde bulunarak etkileyici – caydırıcı olabilecek kadar kamuoyu oluşturabiliriz.
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
46 sivil toplum kuruluşuna duyuru yapıldı. E-mail- ile Sözlü ve Telefonla aranıldı.
MİLLETVEKİLLERİ İLE
Katılım azlığı nedeni ile iletişim kurulmadı.
MEDYA İLE
8 yerel basın mensupları e-mail ile davet edildi.
KATILIMCILARLA
E-mail ile tüm katılımcılardan konu istedik, Muğla Devlet Hastanesinin yeni inşaat yeri yerel gündem ve Nükleer Santraller ve enerji sorunu genel konusu öneri geldi. Gündem olarak ; Mutfağın gündemi ile ortaklaştırılarak Libya ya müdahale ve enerji sorunu kabul edildi.
SONUÇLAR
Defalarca hatırlatmalara karşın katılımın az olması yine üzücü ve moral bozucu oldu,” Katılımın böyle gitmesi halinde gelen katılımcılar da bizlerde gelmeyelim. Toplantılara son verelim” dediler Katılımın artırılması için tekrar ısrarla görüşmeler yapılmalı? Mutfak merkezi düzeyde çalışmalarımızı destekleyen kurum ve kuruluşların genel merkezleriyle görüşmeli. Şubelerinin toplantılarımıza katılmaları için uyarılmaları sağlanmalı.
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Kerim Değirmen- MkMM hamalı
02.04.2011 Muğla kMM Toplantı Tutanağı
previous post