Yer:Belediye Konakaltı Kültür Merkezi
Tarih:04.12.2010
Katılımcılar:
a. Dernek, Vakıf ve Girişimler:
1- Tüketici Hakları Derneği
2- İnsan Hakları Derneği
b. Meslek Odaları
c. Sendikalar
1- Eğitim-Sen
d. Kanaat önderi bireyler
Katılan Milletvekilleri: Yok
Belediye Başkanları: Yok
Konular:
Genel konu: 2011 yılı devlet bütçesi halkımızın ihtiyaçlarını ne kadar karşılıyor
Yerel Konu :Muğla Eski Garajının yerinin konut olarak projelenmesi
Moderatör: Erhan Ayhan
Genel Konu Üzerine Konuşulanlar:
1- Erhan Ayhan: Yıllardır emekçiler tarafından bütçe konusunda dile getirilen talepler hep daha hakça bir paylaşım yönünde oldu. Ulusal bütçenin adil ve eşit dağılımı, pastadan herkesin ürettiği kadar pay alması talepleri dile getirildi Ancak bu talepler karşılık bulmadı. Bütçede en büyük pay hep faiz ödemeleri, silahlanma vb kalemlere ayrıldı Oysaki Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülkenin eğitim sağlık yatırım araştırma gibi alanlara o parasını aktarması gerekiyor. Her ne kadar hükümetler bu alanlarda bütçeyi arttırdıklarını söylese de bu alanlardaki paralar maaş ödemeleri gibi sabit giderler aslında. Yine hep tekrarlanan iddialardan biri az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınması yalanıdır. Türkiye'de hep tersi oldu ve olmakta. Zenginler çok daha kolay vergi kaçırabilmekteler. Vergi yükü dar gelirlilere ve bordrolulara bindirilmiş durumda. Bence asgari ücret vergi dışı tutulmalıdır. Krizden çıkmanın en kolay yolu zenginlere ek vergi getirilmesidir.Ayrıca memurlara emeklilere ve işçilere verilmesi düşünülen zamlar oldukça düşük; bu oranlar en az beş altı kat arttırılmalıdır.Eğitime ve sağlığa aktarılan pay arttırılmalıdır.Sağlık alanında harcamalar artmış görünse de aslında bu vatandaşların cebinden özel hastane ve ilaç firmalarına aktarılan paradır.Eğitimde ise birleştirilmiş sınıf gibi çağdışı uygulamalar son vermenin yolu bütçe harcamalarında eğitime ayrılan payın arttırılmasından geçiyor.
Sonuç olarak bütçe planlaması ve uygulamalarında insani ihtiyaçlar göz bulundurulmalıdır. Bu planlamalarda doğa ve insan ilişkileri gözden kaçırılmamalı ve sadece tüketime dayalı ekonomi politikalarından vazgeçilmelidir.
2- Refik Öztürk: TkMM hazırlamış olduğu bütçe bilgilerini rakamsal olarak ve nasıl hazırlandığını izledik, dinledik, öğrendik. Tabii burada sadece bu 2011 yılı bütçesi değil 2011 gibi diğer bazı bütçeler de söz konusu edilebilir. Bütçeler insanların toplumumuzun bireylerimizin ne zaman hangi ihtiyaçlarının nasıl karşılanacağını. Ortaya konan rakamsal veriler. Önemli olan bu rakamsal verilerin bize ne kadar nasıl yansıdığıdır. Bize ilgilendiren konu budur. Bu bütçeler merkezi yönetim bütçe tasarısı diyelim. Bizi ilgilendiren diğer bütçelerden bir tanesi de il özel idarelerinin bütçeleridir. Ayrıca belediyelik olan yerlerde belediyenin bütçesi, muhtarlık olan yerlerde muhtarında bütçeleri bizim gibi sivil toplum örgütlerinin ve sivil bireylerin çok yakından ilgilendiren şeylerdir. Biz bireyler olarak veya sivil toplum örgütleri olarak bu bütçeleri izlemeliyiz, incelemeliyiz eleştirmeliyiz, önerilerde ve katkılarda bulunmalıyız. Öğrendiklerimizi iletişim yollarını kullanarak etrafımızdaki insanlara ve ilgili kurumlara bildirmeliyiz. Daha sonrada yapmış olduğumuz bu işlemlerin sonunda nasıl neler elde ettiğimizi ya da edemediğimizi de sorumlu olduğumuz kişilere, kurumlara bildirmeliyiz. Her bir bireyin ve sivil toplum örgütün bu hakları vardır. Sosyal sorumluluk sahibi olmak gerekir. TBMM ne dilekçeyle müracaat etme hakları vardır. Kent konseyinde yer alabilirler. Belediye il özel idare hizmetlerinde gönüllü çalışabilirler. Hemşeri hukuku diye bir şey var. Bu hemşeri hukukunu kullanarak ilgili makamlarla görüşebilirler, onları ikna etmeye çalışabilirler. Yeter ki bu bütçe nasıl hazırlanıyor.? Nereye harcanıyor? Hakkında bir bilgisi olsun. Bütçelerin içerisinde öğrenemediğimizden kaynaklanan bazı fonlar vardır ki bu fonları oralardan alıp kullanmak milletin ekonomisine katkıda bulunmak yolları vardır. Bunlar nasıl alınır? Projelerle alınır. Yardım olarak alınır. Bunların nerelere gideceğine karar veren mekanizmalara katılarak bunların hakkından gelebiliriz.
Bütçenin sosyal yanını şu anda elimizde herhangi bir şey olamadan incelememizin bir anlamı yoktur. Ama önemli olan sivil toplum örgütlerinin ve kişilerin bütçeyi takip etmeleri gerektiğinin vurgulanmasıdır.
3- Kerim Değirmen: Eğitime Sağlığa ayrılan pay ne oranda acaba?
4- Refik Öztürk: Onu bu toplantıda konuşamayız. Biz burada bu eşsel yaklaşımı yapabilmemiz için bütçe hakkında daha ayrıntılı bilgiye sahip olmamız lazım. Bu bilgiyi almış olmamız lazım. Bu bilgiyi tartışmış olmamız lazım. Ondan sonra kMM olarak şu azdır şu çoktur diyebiliriz. Ama böyle bir takip yapmadık bugüne kadar. Üç kişiyle bu takip yapılmaz. Bu takip yüzlerce insanın katılımıyla onların vereceği görevlerle yapılabilir.
Genel bütçede benim eleştirebileceğim bir tek şey var. Gerçi orda sunumda da var. Bu askeri harcamaların ne olacağını bilmiyoruz. Daha diğer kalemlerin neler olduğunun nereye gittiğinin askeriyeye yapılacak harcamalarının ne kadar olacağını bilmiyoruz. Hangi projeler için yapılacağını bilmiyoruz. Bizim bütçemizin sivil bütçe olmadığı bu açık bütçe olmadığı şeffaf bir bütçe olmadığını söyleyebiliriz. Şeffaflık yok. Demokrasilerde şeffaflık ilkesinin olması lazım nereye ne zaman hangi kalemde ne kadar para aktarılacağını herkesin bilmesi lazım.
5- Kerim Değirmen: Bütçenin yatırımlara yönelik bir yanı var mı? İşsizlikle ilgili bir yatırımı var mı? Sosyal güvenliğe ayrılan pay ne kadar?
6- Refik Öztürk: Bilemiyorum incelemediğim için o konuda bir şey diyemiyorum şeffaf olmadığını söyleyebilirim.
7- Kerim Değirmen: Sunumda da görüldüğü gibi KASIM ayı Hükümetlerimizin ve muhalefetimizin Adalet ve Demokrasi sınavından geçtikleri aydır. Çünkü tüm toplumsal kesimleri çok yakından ilgilendiren bütçe planlaması yapılır. Toplanan vergi ve gelirlerin tekrar dağıtılması planlanır.
Vergi gelirlerinin büyük bölümü dar gelirli işçi – memur küçük esnaf gibi kesimlerden toplanıyor. Büyük şirketler ve bankalardan daha düşük vergiler alınıyor. “Az kazananlardan az, çok kazananlardan çok” vergi ilkesi uygulanmıyor. Bütçe daha çok yatırım ve işsizliğin giderilmesi eğitim, sağlık sosyal güvenlik gibi hizmetlere ayrılması gerekirken tam tersine azalıyor. Dolayısıyla işsizlik artıyor. Kamu hizmetleri kalitesizleşiyor, hantallaştırılıyor ve sonuçta zarar gösterilerek özelleştiriliyor. Özelleştirmeden gelen gelirler bütçeyi canlandırıyor. Ama daha çok işverenlere yönelik işlerde kullanılıyor. Bugün işverenlerin örgütü TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner ‘’İşverenlerimizin önünde bir engel kalmamıştır.” Açıklaması yapabiliyor. Bun tersine çalışan emekçilerin örgütleri gün yok ki ücret yetersizliklerinden sosyal güvencesizlikten, mezarda emeklilikten söz etmesin Emekliler banka kuyruklarında yaşamlarını yitirmesi devam ediyor. Aybaşını zor getiriyor.150.000 civarında öğretmen açığından söz ediliyor. Yüz binlerce öğretmen adayı atanmayı bekliyor. Okullarda hizmetli ve memur kalmamış durumda. Hizmetli ve memur alımı yok. İşe yerleştirme olmayınca işsizlik artıyor. İşsizlik ordusunun temsilcileri her gün iş olanağı yaratılması için basın açıklaması yapıyor, onlarca sınava giriyor, aylarca deneme sürelerine maruz kalarak çalıştırılıyor. Sonra kapı dışarı bırakılabiliyor. Hükümet bu süreleri uzatmaya yönelik yasal düzenleme yapıyor. Dün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü idi Engelli yurttaşlarımızla ilgili yaşamlarını iyileştirici önlemler alma yetersizliği devam ediyor.
Küçük esnaflar bankaların insafına bırakılmış, binlerce esnaf kepek kapatmıştır. Tarımsal faaliyetler desteklenmemiş zararlar karşılanmamış tarım ve hayvancılık kaderine terk edilmiştir.
Tarım ve Hayvancılık ülkesiyken tarım ve hayvancılık ürünleri ithal eder hale geldik, ithalat ve sıcak para arayışları devam ediyor..spekülatör borsa hisse senetleri alış- verişlerinden vergi alınmıyor. Borsa canlandırılmaya çalışılıyor
Milli gelirin arttığı söyleniyor ama Yoksul sayımız her geçen gün artıyor. 2 milyon açlıkla yüz yüze kalan yurttaş, 20 milyon yoksuldan söz ediliyor.
Seçim kararı alınan bir dönemde sosyal yardımlaşma fonlarının arttırılması ( %12)yoksulluğa çözüm olmayacaktır. Sadaka kültürünü arttıracaktır. Kömür ve makarna dağıtılarak yoksullukla mücadele olmaz
Yoksula devamlı gelir getiren önce bir iş lazım. Asgari ücretin artırılması ve vergi dışı bırakılması gerekir. Bu sağlanamıyorsa bütün yoksullar ve işsizler sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınmalı ve milli gelirden vatandaşlık gelirine tabi tutulmalı işsizlik maaşları verilmelidir. İnsan Hakları Savunucuları olarak; tüm insanlarımızın yaşam hakkının korunması ve devamlılığının sağlanması için gerekli önlemlerin alınması esastır. Bütçe bu yönde planlanmalıdır. Ekonomik yatırımlar tarımsal destek ihracat çalışanlara ücret artışı sağlanmalı. Bütçe adil bir şekilde paylaştırılmalı planlanmalıdır.
Yerel Konu Üzerine Konuşulanlar:
1- Refik ÖZTÜRK ( Tüketici Hakları Derneği Başkanı )Şimdi bu konuyla ilgili olarak Tüketici Hakları Derneği Muğla şubesi olarak; geçtiğimiz birkaç gün içeresin de Muğla Belediye Meclisinin vermiş olduğu bir kararı inceledim. Karar; Muğla Eski Garaj olarak bildiğimiz yerin konut olarak projelenmesi. Bu konuyla ilgili olarak hemen vatandaşlarla görüşmeler yaptım. Buranın konut olmasını istemiyordum. Diğer vatandaşlar da bu fikrime katıldılar. Hemen bir imza kampanyası başlattım. İmza kampanyasında buranın konut yapılmasında Kentimizin alışık olduğumuz Meydanına uygun olmayacağını, Hemşeri olarak bunun hakkında fikir söylemem gerektiğini belirttim. Kampanyamın ilk gününde 274 tane imza toplayarak Muğla Belediye Başkanlığına ilettim. Bu yapılan ihale yanlış yapılmış bir ihaledir. Buranın bir alan olması, şehirde bazı toplumsal eylemlerin yapılabilmesi için gerekli bir alan olması kanaatiyle bu dileğimizi Belediyemize ilettim. Bakalım Belediye ne yapacak. Tabii ki biz bunu iletmekle kalmayıp takip de edeceğiz. Bu ihalenin iptal edilebilmesi için yasal yollara da başvuracağız. Tabii buranın benim gibi fikir sahibi olan insanlarla da yakın takipçisi olup, Buranın toplumsal ihtiyaçların giderildiği bir meydan, miting alanı, konser alanı, ramazan çadırının kurulduğu alan, düğün yapılma alanı kısacası sosyal ve kültürel şenliklerin yapıldığı bu alanı olduğu gibi kalmasını istiyoruz. bunu takip edeceğiz
2- Kerim Değirmen: Bazı gelişmiş iller ünlü meydanlarıyla anılıyor değil mi? İstanbul Taksim Ankara Kızılay İzmir Konak… v.b
3- Refik Öztürk: Burada Belediye ortak bir alanı bir mütahitle anlaşarak konut yaptırıyor. Çok katlı bina yaptırıyor. Bunun bütçesel alanı ayrı bir konu. Biz işin sosyal yanına baktık. Ama işin bütçesel bölümü de var. Bu işten ne kazandı birileri? Bu işten ne kaybedecek? Bununda araştırıp inceleyip takip edip edeceğiz. Hemşerilerimizin paralarının sağda solda bir kişinin yada birkaç kişinin çıkarına hizmet etmesine seyirci olmayacağız. Her ne kadar seçilmişler buna karar verdiyse de bazı haklarınızın ortadan yok olmasını engellememiz takip etmemiz lazım. Yani işte sonuç olarak genel bütçeden geldik yerel bütçeye. Özel idare bütçesi de kabul edildi. Özel idarenin bütçesini belediyenin bütçesinin nerede nasıl kullanılacağına karar veren kişiler seçilmişlerdir. Ancak işte bu seçilmişler 4 yıl 5 yıl boyunca kendi bildiklerini okuyorlar. Biz ondan sonra yeni adamlar seçiyoruz. Onlar da kendi bildiklerini okuyor. Onların bu pozisyondan çıkması için biz bireyler bu işi kendimize dert edinmeliyiz. Takip etmeliyiz incelemeliyiz söylemek istediğim olay bu. Genelde yapamadığımız bir konu bu. Hiç olmazsa yerelde kendi belediye bütçemizi takip etme zorunda hissettim kendimi. Bu şekilde, bu yolda devam ediyoruz.
4- Kerim Değirmen: Muğla Eski Garajının yerinin konut olarak projelenmesi Muğla merkezinin görüntü yönünde olumsuz etkileyecektir. Ancak modernize edilerek kent yaşamına sunulabilir. Kazılarak altının otopark ve Muğlalıları okul bahçe ve salonlarından kurtaracak büyük ihtiyaç duyulan belediye ait düğün salonu v.b salonların yapılması üzerinin Nazım Hikmet Parkında olduğu gibi birkaç basamaklı anfi tiyatro gibi çevre düzenlenmesi yapılması alışagelen görüntü alışkanlığına yardımcı olacaktır. Muğla da toplumsal istek ve tepkilerin dile getirildiği alan olma özelliği taşıyan alanımızın yine aynı amaçla düzenlenmesi; siyasi partilerimizin, demokratik kitle örgütlerimizin, hemşerilerimizin, yurttaşlarımızın Açıkhava konserlerle, festivallerle, sosyal kültürel faaliyetlerle kendilerini ifade etmelerinde başvuracakları alan olma özelliği taşıyarak Muğla’mızla özdeşleşecek bir alan ismiyle anılması sağlanmalıdır.
Öneriler:
Ortak sonuç:
1- Adil üretime dayalı işsizliği azaltmayı amaçlayan bir bütçe hazırlanmalı.
2- Muğla da toplumsal istek ve tepkilerin dile getirildiği alan olma özelliği taşıyan Eski Garaj alanımızın yine aynı amaçla düzenlenmesi sağlanmalıdır.
Değerlendirme:
İletişim:
a. Sivil toplum ile
46 sivil toplum kuruluşuna duyuru yapıldı. (E-mail? Yazı ile? Sözlü? Telefonla? Toplantı öncesinde TkMM broşürleri de verildi
b. Milletvekilleri ile
Mail ile ilimiz tüm vekillerine ulaştık, sonuçta katılım olmadı.
c. Katılımcılarla
E-mail ile tüm katılımcılardan konu istedik, yerel konuda bir öneri gelmedi. Gündem olarak ; Mutfağın gündemi kabul edildi.
d. Medya ile
3 ulusal basın temsilcisi ve 8 yerel basın mensupları e-mail ile davet edildi. 1 medya mensubu geldi.
Sonuçlar: Yüz yüze görüşmelere ve defalarca hatırlatmalara karşın katılımın az olması yine üzücü bulundu, Katılımın artırılması için tekrar görüşmeler yapılmalı? Mutfak merkezi düzeyde çalışmalarımızı destekleyen kurum ve kuruluşların genel merkezleriyle görüşüp, şubelerini arayıp, ciddiyetle toplantılara katılım göstermelerinin gerektiği konusunu aktarılabilir.
Değerlendirenler: Kerim Değirmen/ MkMM hamalı