Yer: Muğla Belediyesi Konakaltı Kültür Merkezi
Tarih: 06.03.2010
Katılımcılar:
a. Dernek, Vakıf ve Girişimler:
1- İnsan Hakları Derneği (Kerim Değirmen)
2- Tüketici Hakları Derneği (Refik Öztürk)
3- Muğla Üni. İ.İ.B.F. Öğret. Dern. (Sefa Özkan)
4- Muğla Gelişim Hareketi (Necati Demirel)
5- Yuvarlakçay Koruma Platformu (Yasemin Pakyürek)
6- Toplum Gönüllüleri (Baki Ekinci)
b. Meslek Odaları
1- Mimarlar Odası (Ertuğrul Aladağ)
c. Sendikalar
1- Genç-Sen (Deniz Kaanaslan)
d. Diğer Katılımcılar
1- Mete Pakyürek
2- Müfit Denizmen
3- Enes Kavak
4- Nurullah Aslan
5- Abdullah Gültekin
Katılan Milletvekilleri: Milletvekili katılımı olmadı.
Belediye Başkanları: Katılım olmadı.
Mesaj Yollayanlar: Yüksel Özden
Moderatör: Fatmagül Başer
Medya: Katılım olmadı.
Genel Konu: Ordu ve Yargı’nın Politikadaki rolü nedir? Ne olmalıdır?
Yerel Konu: Köyceğiz ilçemiz Beyobası Yuvarlakçay’a yapılacak (HES) Barajı
Genel Konu Üzerine Konuşulanlar:
1- Baki Ekinci : Ordu yapısı ve işleyişindeki ana mantalitesi ,insan hakları ve özgürlüklere dönük girişimlerin önüne bariyer, barikat oluyor. Yargı maalesef bağımsızdan öte bağımlı ve çözümsüzlüğü üretiyor. Ben kendi üzerimden örnek vereyim. E.meslek lisesi mezunu değilim. Fen kolu mezunuyum. Ben şu an üniversite 3. üniversiteyi okuyorum. Üçünden de memnun değilim. İstediğim puanı almama rağmen istediğim üniversiteye giremedim. Benim gibi milyonlara varan öğrenci kitlesi var. Bu öğrenciler Türkiye yarınını sekilendirecek kitledir. Alan seçimi vardır. Bizde de alan sınırlaması vardı. Mezun olduğunuz alan dışında bir alan seçemiyorduk. YÖK Üni. girişlerde değişiklik yapmaya çalışıyor. 3-5 kere denedi olmadı. Doğrudan yargıdan geri dönüyor. Yargı çözümsüzlüğü üreten mekanizma haline gelmiş. Bana göre köklü çözümler, daima demokrasi ve özgürlüklerle olur. Çözümler tüm toplum katmanlarına hitap etmeli.
2- Enes Kavak: Hükümet bir şeyler yapmak istiyor. Yargı ve ordu karşısına çıkıyor. Bunları yaparken ön plana daha ast olanlar tutuluyor. Toplum istediği değişimlerden yana oluyor. Darbelerin arkasında her zaman dış güçler olmuştur ki bu da artık daha da anlaşılmaktadır. Darbeler meşrulaştırılmak için hep bir düşman yaratılmıştır. Halkın arasında sorun yok.
3- Refik Öztürk : Askeri vesayet var mı? Var. Yargı vesayeti var mı? Var. Askeri anayasa var mı ? Var. Cahillik var mı? Var. Gelin bu anayasayı değiştirelim diyenler var mı? Var. Yok değiştirmeyelim diyenler var mı? O da var. Ben değiştirelim, sivil bir anayasa yapalım diyenlerdenim. Neden? Halkı sayan bir anayasamız olsaydı; Yuvarlakçay' ı HES' e çevirmeyi akıllarının ucundan bile geçirmezlerdi.
4- Kerim Değirmen: Cumhuriyetimizin kuruluşundan bu yana “ordu bürokrasisi” kendine ayrıcalıklı yargı oluşturmuş. Zamanla kendine de demokratik parlamenter yapıya müdahale etme hakkı tanımıştır. Kendine uygun gelecek Anayasa hazırlamış yargıyı yönlendirmiştir. Zamanında çözülmesi gereken sorunlar bu güne taşınmış ve sorun olarak da devam ediyor. Oysa ordu parlamentonun emrinde olmasına karşın kendini hep daha yetkili görmüş. Demokratik yollarla çözülmesi gereken sorunlar zor kullanılarak bastırılmış. Hükümetlerce yapılması düşünülen açılımlar konusunda halk yine tedirginlikler yaşıyor. Yine darbe olur mu diye. Yargı yasaları insanlarımızın hak ve özgürlükleri doğrultusunda uygulanmalı ve yasa koyuculara bu temelde önerilerde bulunulmalı. Çünkü hukuk her zaman her yerde herkese gereklidir. Yargı geçekten bağımsız olmalı, hiç bir kurum baskısına maruz kalmamalıdır. Ancak evrensel adalet, eşitlik ve özgürlüklerden taviz vermemelidir.
5- Yasemin Pakyürek : Bence bir padişah var. Her tarafa kendi adamını koymuş. Her istediğini yaptırıyor. Kural tanımıyor. Koyduğu vergiler sayesinde muridlerinin ceplerini dolduruyor.
Yerel konu Üzerine Konuşulanlar:
1- Ertuğrul Aladağ : Her türlü maldan vergi alınmış, geçmişte köylü üzerinde müthiş bir baskı uygulanmış. 1930-40 döneminde baskı çok olunca da o dönemde köylü demokrat partiye geçiş yapmış. Yuvarlak çayda karşı koyuşu duyunca sevindim, iyi ki böyle şeyler olmuş ki halk bir şeyler öğrenmiş. Halk tepki göstermiş, genelde analar babalar gelirler ya, burada genç insanlar da var ve halk burada oyuncu olmuş orda halk ayaklanması halk direnişi var. Arkalarında belediye başkanları ve avukatlar var. Halk burada çadırlarını kurmuş, halk ortak hareket edince arkasına siyasiler de takılıyor. Bu şekilde halk direnmeyi öğreniyor.
2- Fatmagül Başer : İnsanlar yuvarlak çayda direniyor. Bundan 10 yıl önce söyledim. Gencim ama söyledim mademki, bunu seçtiler müstahaktır yaşasınlar görsünler, dönüp dolaşıp direnmeyi hakkını aramayı öğrenecekler. Bir gün her şey su yüzüne çıkacak. Bu görünen perdeyi kaldırarak ve arkasındaki gerçeği halk görecektir. Minare çalınmış kılıfı hazırlanıyor. Baraj bahane suda bahane alınmış kredi var. Bu krediyi hak etmeye kazanmaya bakıyorlar, tek dertleri bu. Kredi sistemleri var ve bu kredileri kullanmak için yapılmayan olumsuzluklar kalmıyor. Kapitalist sistemin tek derdi ben duygusunu doyurmaktır. Kapitalist şirket ben kazancıma bakarım cebime giren paraya bakarım ama ne olacak bir iki bağırlar eylem yaparlar ve susarlar der. Tek sorunumuz karşımızdakileri aptal sanıyoruz.
3- Baki Ekinci : Doğa sömürülüyor yağmalanıyor. Devletin imkânları kimi insanlar için yağmalanıyor. Bu yaklaşım sistemin getirisi olmuş. Arkadaşların tepkilerini olumlu buluyorum. Bu tepki büyümeli. İnsanlar bilinçlendirilmeli. Çoğu durum sumenin altında kalıyor açığa çıkartılmalı, şirketler parayı basıp istediğini alıyor. Taktirle karşılıyorum verilen mücadeleyi. Haftaya yuvarlak çaya eylem yerinize gelmek istiyorum.
4- Kerim Değirmen : Dünyada su kaynakları giderek azalıyor. 1 milyar insan suya ulaşamıyor. Kendi kültürel yapısı içinden yaşama hakkına sahiptir. Bu hak ihlalidir, insan hakları ihlalidir. Biz insan hakları derneği olarak bu platformun doğal bileşeni olduğumuzu düşünüyoruz. Muğla da bu tepkiyi arttırmak için diğer, katılımcı kuruluşlar birlikte tepkinin büyümesini sağlamaya çalışacağız. Yeterince Muğla halkının bilgilendirilmediği kanısındayım. Yuvarlakçay’la ilgili internet üzerinden yayınlanan bir videoda Tolga Çandar söyleşi yapıyor. Bu söyleşide ‘’bu ağaçlarla ben kardeşim, burada benim kültürüm var ben onları arıyorum, şimdi benim dostlarım ve kardeşlerim öldürülmek isteniyor, diyor.’’ Doğrusu da bu, orada da bir hukuk katliamı var, bir insan hakları ihlali var ama hayır sermaye söz konusu olduğundan bütün sular sermayeye akıtılıyor. Sorunda hukuk insandan, doğadan yana mı edildiği yoksa sermayeden yana mı organize edildiğinde mi yatılıyor. Bazı oluşumları perdelemeye yönelik uygulamalar var her sistem kendine uygun hukuku yasaları ve yürütmeyi oluşturur. Eğer bizler yan yana gelip insan hakları ve doğayı korumaya yönelik yasa koyucuların önüne göstere göstere koymazsak bunlar bildikleri yasaları bizlere rağmen meclisten geçirir ve uygulamaya koyarlar.
İletişim:
a.Sivil Toplum ile
E-posta ve telefon ile toplantıdan tekrar haberdar edildiler.
b. Milletvekilleri ile
E-posta ve telefon ile
c. Medya
E-posta ve telefon ile
Değerlendirenler:
Kerim Değirmen / Muğla kMM Hamalı