Yer: Konakaltı Kültür Merkezi
Tarih: 09.01.2010
Katılımcılar:
Dernek, Vakıf ve Girişimler:
1- İnsan Hakları Derneği (Kerim Değirmen)
2- Tüketici Hakları Derneği (Refik Öztürk)
3- Öğretim Elemanları Derneği (Mehmet Arslan)
4- Eğitim Emekçileri Derneği (Hamza Arpacı)
5- Genç Siviller (Baki Ekinci)
6- M.Gelişim Hareketi (Hasan Özgür)
7- Akyaka Kent Konseyi (Serdar Denktaş)
8- İlim Yayma Vakfı
9- Ensar Vakfı
Sendikalar
1- Sağlık Emek-Sen (Nazlı Eren)
2- Tarım Orkam-Sen (Tahsin Atak)
3- Genç-Sen (Tufan Ağsakal)
4- Eğitim Bir-Sen (Naci Karabulut)
5- Eğitim-Sen (Erhan Ayhan)
Diğer Katılımcılar
1- Abdullah Gültekin (İHD)
2- Ayten Bouqet
Medya
1- Muğla Anadolu Ajansı
2- ŞAH TV
Katılan Milletvekilleri: Prof.Dr. Yüksel Özden (AK Parti)
Belediye Başkanları: Katılım olmadı.
Mesaj Yollayanlar: Fevzi Topuz
Konular:
1.Genel Konu: Demokratik Açılım- Milli Birlik Projesi
2.Yerel Konu: İlimizin Geri Kalmışlığı Ve Çözümleri
Moderatör: Abdurrahman Dilipak
Genel Konu Üzerine Konuşulanlar:
1- Abdurrahman Dilipak: Bulgaristan’daki ve Yunanistan’daki Türkler ve Müslümanlar için ne istiyorsam ne talep ediyorsam Türkiye’deki azınlıklar için de onları talep ediyorum. Siz kimseniz ötekinin içinde- benim için söylüyorum- Bulgaristan’daki Türkler Türkçe konuşsun buradaki ötekilerin hepsi, kabileci Türk milleti, kabileci Kürt milleti beni ilgilendirmiyor,kendi dilini konuşsun. kardeşim ayrıca ben burada Kürtlerle bu konuda ayrılıyorum. Beni Çingene, Arap, Arnavut, Yahudi, Rum, Yezidi bildiğim bilmediğim herkesin bu topraklarda yaşayan herkesin kendini öğrenme koruma geliştirme hakkına sahiptir. Bunlar 20 kişilik bir sınıf oluşturduklarında Türkiye’de sadece 20 kişinin konuştuğu bir dil varsa bir köyde yaşıyorlarsa eğer kendilerine pedagojik formasyona sahip bir öğretmen o köyde yaşıyorsa o köyde, 20 kişilik sınıfta o kişi öğretmen kadrosunda o dili öğretebilmeli sav ahi dilinde öğretim verebilmeli. En uç noktadan söz ediyorum. Bütün buradaki Kürtler için de onu istiyorum ayrıca Kürtlerle aynı düşüncede de değilim Bu ülkede farklılıklarımıza rağmen barış içinde yaşamalıyız. İnsanlar inandıkları gibi yaşayabilmeliler. Haksızlık kimden gelirse gelsin mazlumun yanında ve zalimin karşısında olmalıyız.
2- Prof.Dr. Yüksel Özden (Milletvekili): Terör bitmeli. Bu sorunla yaşamak bizim kaderimiz değil. Askere gidecek yaşa gelen her gencin annesinin yüreği hoplamaya başlıyor. Evladını yitirme korkusu kaplıyor. Sorunun tespiti ve çözüm yolları konusunda CHP’ nin hazırladığı raporları biliyoruz. Bugünküne benzer tespitleri var. Çözüm önerileri arasında bugün bizim önerdiklerimizden çok daha farklı olanları bile var. Ama gelin beraber olalım ve terörü bitirelim dediğimizde konuşmaya yanaşmıyorlar. Oysa sorunu da çözüm yollarını çok iyi biliyorlar. Ama bugün yanaşmıyorlar. Bugün geldiğimiz noktada OHAL’i kaldırmışız. Faili meçhulleri bitirmişiz. Boşalan köylere 150.000 den fazla köylüyü geri döndürmüşüz. Binden fazla teröristi dağdan indirmişiz. Hukuk dışı yolları kapatmışız. Terörle mücadeleyi hukuk kuralları içinde yapmaya başlamışız. Ekonomik ve sosyal paketlerle bölgede çok ciddi iyileşmeler sağlamışız. 25 Yılda 300 milyar dolar harcamışsın. 40.000 can vermişsin. Çanakkale’de birlikte savaştığımız insanlarla aramıza ciddi mesafe girmiş, soğukluk başlamış. Terörün bitmesini istemeyenlere teslim olamayız. Bunun üzerinden ticari ve siyasi rant devşirenlerin oyunlarına gelmemeliyiz. Demokrasi olmadan, özgürlük olmadan, istikrar olmadan huzur da yok, kalkınma da yok. Alevi vatandaşlarımızın sorunlarını dinliyor neler yapılabileceğini tartışıyoruz. Ocak ayı sonundaki çalıştayda sonuçları kamuoyu ile paylaşacağız. Roman vatandaşlarımızın sorunlarıyla ilgileniyor, onların insanca yaşaması çocuklarının hak ettiği eğitimi alabilmesi için projeler üzerinde çalışıyoruz
3- Erhan Aydın (Eğitim-Sen): Alevi çalıştayına katılanlar sonuçta Baskın Oran ve İbrahim Kaboğlu’nun çalışmasında olduğu gibi yüzüstü bırakılma ihtimalini düşünüyorlar mı? Hükümetten garanti aldılar mı sonuç için?
4- Refik Öztürk (Tüketici Hakları Derneği): Türkiye'nin daha demokratik bir ülke olabilmesi için birilerinin bu konuyu deşmesi gerekiyordu. En azından bunu dile getiren mevcut hükümetin bu çabalarına destek çıkmak gerekmektedir. Sivil bir anayasa yapılması gerektiğine inanıyorum.
5- Yrd. Doç. Necdet Subaşı : Alevi açılımında 7. çalıştay sonuçlanacak.Eğer devlet, Alevilerin bu talepleri konusunda onları tatmin edecek bir adım atmazsa, Aleviler belki de bundan sonra hiçbir şekilde devletle bir kontak kurma heves ve heyecanına da sahip olmayacaklar. Birbirlerine karşı her an güçlü bir travma eşliğinde sunulabilecek yönlendirilebilecek hikayeler, Çorum olaylarında geçmişte acıklı bir şekilde yaşadık buna Maraş olayları ve çok lanetlik Madımak olaylarını katabilirsiniz. Aynı Kürt sorununda olduğu gibi birinin bir yerden bir neşter atması gerekiyor, müdahale etmesi gerekiyor. Bizim bu süreçte yaptığımız şey operasyonu, operasyon diye tanımlanacaksa eğer, bu süreci bitirmek tamamlamak değil, biz aslında tam tersine süreci başlatmak için çalışıyoruz. Aleviler bu süreçte çok şey istiyorlar. esela cemevlerinin ibadethane olarak tanımlanması, diyanet işleri başkanlığının gerçek bir laikliğin kriterlerine uygun olarak ortadan kaldırılması yani lav edilmesi, yada sağ Alevilik diyanet işleri başkanlığının yeniden yapılandırılması ve Aleviliğe de kurum içinde hissedilir düzeyde tatminkar bir yer ayrılması. Din derslerinin mesela radikal aleviler tamamen kaldırılmasını ve bireyin tercihlerinin devlet tarafından asla dayatılmamasını arzu ediyorlar. Yine sağ aleviler din derlerine ilişin eleştirilerini sürdürüyorlar ama niteliğinin Aleviliği de tatmin edecek derece de yeniden düzenlenmesini istiyorlar ve bu süreçte çok sembolik sayılabilecek Madımak otelinin ne yapılacağına ilişkin talepler var. Din derslerine karşı kabaran bir öfke var. Alevi ve Sünni dindarlar arasında da ayrımlar var.
6- Kerim Değirmen (İHD): Muğla’da toplumsal barışı tehdit eden ayrımcı yaklaşımlar konusunda ilk olarak çevrede dolaşan söylentiler ve bize kadar gelen serzenişlere göre doğulu, Kürt kökenli vatandaşlarımıza iş, öğrencilere kiralık ev verilmemesi söz konusudur. Ayrıca bazen üniversite içinde bazen toplu taşım araçlarında Arap ve Kürt öğrencilere sataşmalar, tehditler ve darplar söz konusu olmuştur. Sistem Alevi, Kürdü, Arapı v.b ile olduğu gibi solcu-devrimci yaklaşımlarla barışmış değil, uluslar arası hukuki zorlamalar sonucu barışıkmış gibi görünüyor. Oysa farklılıklarımız zenginliğimizdir diyerek korumalıyız. Gerek Valiliğimiz gerekse Belediyemiz ve demokratik kitle örgütleri ve de siyasi partiler; kendi elemanlarına ve kamuoyuna yönelik, ayrımcılığa ve şiddete karşı; yandaşlıktan-kayırmacılıktan-destekten uzak, denetleyici, uyarıcı, aydınlatıcı ve eğitici çalışmalara ağırlık vermeli, öfkeyi değil sevgiyi takip edici yaklaşımlar ile telkin edici önerilerde bulunmalıdır. Eşitlik, adalet ve özgürlüğü tüm yurttaşlarımız için kabul edilir kılmalıyız. Şiddetten uzak her konunun özgürce konuşulduğu, doğal, temiz bir çevrede, sosyal güvenlik ortamında, korkusuz-tehditsiz huzur içinde yaşamamız sağlanmalıdır.
7- Mehmet Arslan: Üniversiteli öğrenciler olarak İHD başkanının aktardıklarını birebir yaşayanlardanız. Üniversite kampüsünde sokakta bazı çevrelerin ve emniyet mensuplarının tehditkar bakışları ile karşılaşıyoruz. Gerek bizler gerekse dernek üyelerimize ve dışarıdan özellikle de doğudan gelmiş Kürt arkadaşlarımıza karşı ayrımcı yaklaşımlar gerek ev kiralama sırasında halkımızdan, gerekse sosyal , kültürel – sanatsal ekinlikler gerçekleştirmek üzere belediyemiz ve emniyetimizden yeterli desteği alamadığımız gibi dışlandığımız duygusuna kapılmamıza neden olabilecek davranışlarla karşılaşabiliyoruz. Oysa farklı kesimlere daha güler yüzlü samimi yardımcı olunan yaklaşımlar sergilendiğini de gözlemliyoruz. Ne olursa olsun tüm insanlarımıza ayırımcı yaklaşımlar olmamalı.
8- Serdar Denktaş (Akyaka Kent konseyi): Devlet kurumları toplumsal konularda ayrımcı yaklaşımlarda bulunabiliyor. Muğla'da demokratik ifade özgürlüğü, gösteri haklarını gibi yasal vatandaşlık hakları rahatlıkla kullanılamıyor. Buna karşılık demokratik kesimlere karşı tehditkar yaklaşımlar sergileyenler ise devlet kurumları tarafından hoş görülebiliyor. Vatandaşların demokratik haklarını kullanmasını güvence altına almakla sorumlu devlet kurumlarının işleyişi mutlaka gözden geçirilmelidir. Demokratik haklara yönelik saldırgan yaklaşımlar 'toplumun hassasiyeti' bahanesi ile geçiştirilemez. Kurumların gerektiği gibi çalışmasını sağlayacak bir kamu yönetimi reformu gerçekleştirilmelidir. 'Orgeneral Muğlalı' adına da toplum kahramanı gibi sahip çıkılmasından artık vaz geçilmelidir. O Handan geçmeye içim elvermiyor. Belediye meclisinde tartışılması gerekiyor.
9- Mehmet Pek (Yenidoğan Gazetesi): General Mustafa Muğlalı’yı, Muğla halkı bağrına basmıştır. Bu topraklarda buğday tanesi gibi toprağa düşüp, 50 tane buğday tanesi olarak çıkabiliyorsak ideallerimizi başarırız. General Mustafa Muğlalı Özalp’te yaptıklarından dolayı yargılanmış mahkum olmuş ama devlet büyüğü diye Muğla halkı tutuyor.
10- Yrd. Doç. Necdet Subaşı: Muğla’da bu isim sorun değil. Özalp’te sorun. Bu süreç meselesi. 33 Kurşunu okuyan ve bağlantı kuramayan çok. Burada konuşulduğunu 7 yıldır hiç duymadım hassasiyeti kaşımanın önemli olmadığını düşünüyorum. Özalp’tekinin değişmesini istiyorum. Bu şehirde hiç kimse hiçbir buluşma noktasına sahip değil. Buraya atananlar ve diğer kuruluşlar üniversite ile temasta değil. 7 Yıldır burada her şey resmi olarak yapılıyor. Çok güzel yerde bu konular da üniversite de kullanılmalı. Üniversiteleri fakülteleri kullanılmalı. Buraya geldiğimde BİM’ le ilgili terör örgütü PKK’ye para aktarılıyor deniliyor diye duydum. Çok şaşırdım. Önyargılar çok güçlü. Üniversite kent mağduru, kentin tarihiyle uğraşıyor.
11- Serdar Denktaş (Akyaka Kent Konseyi): Alevi vatandaşların rahatsızlık duyduğu konulardan belki de en önemlisi zorunlu din dersleri olduğunu söyledi. Alevi vatandaşların çocuklarına okullarda zorla 'Sünni' din dersleri verilmesinden rahatsız oldukları, bunun insan haklarına aykırı olduğu, laik bir devlette devletin tüm dinlere eşit uzaklıkta olması gerektiği düşüncelerinin ifade edildiğini söyledi. Tüm bu rahatsızlıklara genelde katılmakla birlikte, insan hakları bakımından 'samimiyetsiz' bir durum olduğunu düşünüyorum. İnsan Hakları denildiğinde 'Çocuk Hakları' göz ardı ediliyor. Anne-babaların çocuklarına kendi inançları doğrultusunda din eğitimi vermelerinin onların 'demokratik' hakkı olduğu düşüncesi toplumumuzda çok baskın. Ama diğer yandan, henüz kişiliği oluşmamış çocuklara kendi istekleri dışında bir 'din elbisesi' giydirilmesi çocuk haklarının ihlalidir. Bu tartışmalarda mutlaka çocuk hakları da gündeme getirilmeli, konu çocuklar açısından da değerlendirilmelidir. Bu konuda benim önerim; çocuklar ergin yaşa gelene kadar ne devlet ne de aileler tarafından dini eğitimine tabi tutulmamalıdır. Çocuklar vicdani tercihlerini kendileri oluşturabilmelidir. Henüz okul çağına gelmeden sünnet edilen erkek çocukların okula başladıklarında din dersini alması ya da almamasının pek bir önemi kalmıyor. Bu aşamada devletin dinlere eşit uzaklıkta durması da pek bir şey ifade etmiyor.
12- Hasan Özgür (Gelişim Hareketi): : Bey efendi önyargılardan arınmamız gerekiyor diyor ama kendisi arınamamış görünüyor. 26 yaşında alevi olduğumu arkadaşıma söyledim. En yakın arkadaşım tarafından reddedildim. Arkadaşlarımsa iyi solcun iyi komünistsin ama alevi olamazsın dediler. Aleviliği Arif Sağ gibi sanatçılardan öğrendim. sol kimlik tartışılıyor, sağ kimlik tartışılıyor. Bizler burada henüz konuşamıyoruz.
Dökümantasyon:
Mutfağın hazırladığı “ Kürt Açılımı ve Demokratik Anayasa “ Konulu DVD si izlendi.
Değerlendirme:
Millettekileri ve moderatörlerin katılımı ilimizdeki özellikle yerel basının ilgisini çekti özellikle AA ve yerel televizyon ŞAH TV haberlerinde oldukça yer verdi. Bu aya kadar toplantılarımıza katılmayan kesimlerden de katılım oldu. Devlet Bakanı Faruk ÇELİK’in mesajı okundu. Etkili oldu.
Bizim toplantımızın olduğu kültür merkezi kompleksinde yeni SOL PARTİ Oluşumu için toplantının aynı saatte olması bazı katılımcılarımızın eksilmesine bazı katılımcılarımızın mazeret bildirerek, İstanbul ve Ankara’da toplantılarının olması katılımcılarımızın azalmış gibi görünmesine neden oldu.
Milletvekillerimizin katılımlarının devamı kurum ve kuruluşların katılımında artış sağlayacağı gibi meydanın da ilgisinin devamında etkili olacaktır.
Değerlendiren:
Kerim Değirmen (Muğla kMM Hamalı)