Yer: Mardin Belediyesi, Meclis toplantı salonu
Tarih: 05.06.2010
Katılımcılar:
a. Dernek, Vakıf ve Girişimler:
1.Çevre ve Ekoloji Yaban Yaşamı Destekleme Derneği (Nusret Çakar- Şube Bşk.)
2.TSK-Mardin Şubesi (Hasan Anuk- Şube Bşk.)
3.Mezopotamya Gazeteciler Cemiyeti (Cemil Aydoğan- Şube Bşk.)
b. Meslek Odaları
1.MÜSİAD-(Kazım Aksoy- Şube Bşk.)
c. Sendikalar
1.Memur-Sen (Mustafa Aydın-İl Bşk.)
2.Memur-Sen (Abdurrahim Akdağ-Büro Memur Sen.)
3.Memur-Sen (A.Selam Er-Enerji Bir Sen Başk.)
Katılan Milletvekilleri: Cüneyt Yüksel- AKP
Belediye Başkanları: M.Beşir Ayanoğlu-(Mardin Belediye Bşk.)
Mesaj Yollayanlar: Mesaj yollanmadı.
Moderatör: Şanar Yurdatapan – Müzisyen
Gözlemciler: AKP Yeşilli ilçe (Hüseyin Kutlu- İlçe Bşk.)
Diğer Katılımcılar:
A.Vahap Omuzlar ( Emekli öğretmen)
Lütfi Kavak – (Fotoğrafcı)
Olcay Sekiz Kardeş – (Avukat)
Halit Bilgin- (Esnaf)
Cevat Yüksel- (Esnaf)
A. Baki Kösen
Özcan Evrensel- (Öğretmen)
Sultan Kösen- (2.47 metre boyu ile Guinness Rekorlar Kitabı`na giren dünyanın en uzun boylu insanı)
Medya:
Doğan haber ajansı- ( Nezir Güneş)
Cihan haber ajansı – (Şeyhmus Edis)
Konular:
Genel konu: Anayasa ve Referandum( HSYK ve Askeri Yargı)
Genel konu: Gazze' de Ambargo Krizi Ne Yapılmalı?
Konuşulanlar:
Ayşe Elveren Mulla Esmail: Gelen tüm katılımcılara hoş geldiniz deyip Mardin küçük Millet Meclisi hakkında kısa bilgilendirmede bulundu. 18. Mardin küçük Millet Meclisi toplantısına hem Milletvekili hem Belediye başkanı katılımını olumlu olduğunu belirterek “sözü, moderatörümüz Şanar Yurdatapana bırakıyorum” dedi.
Şanar Yurdatapan: Herkese hoş geldiniz diyorum. Mardin Belediye Başkanınız ile yapılan görüşmeler sonucu, Mardin küçük Millet Meclisi toplantılarının asıl yapılması gereken yer olan Belediye Meclis Toplantı Salonu’nda yapılması ve her ay konuk olarak ağırlayacağımız misafirinizin masraflarını üstlendikleri için teşekkür ediyoruz. Siz Mardin STK ve Meslek Odalarının bu sivil çalışmaya sahip çıkmanız gerektiğini düşünüyorum. Biz de mutfaktan elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalışacağız. Türkiye’nin gündemini oluşturan anayasa değişikliğinin ilkini oluşturan kısmı Mayıs ayında konuşmuştuk. Bu ay da Anayasa ve Referandumun ikinci bölümünü konuşacağız. Bu gün 30 ilimizde yapılacak olan Türkiye küçük Millet Meclisi toplantıları işte bu soruya odaklanıyor, şu anda referandum yapılsa,’’Evet’’ veya ‘’Hayır’’oyu verdiğimizde neye evet, neye hayır demiş olacağız?
Amacımız, bu değişikliklerin iyi mi kötü mü olduğu hakkında görüş birliği aramak değil, eğer kabul edilirse yaşamımızda ne değiştireceğini araştırıp ortaya koymak, katılımcılarımız olan sivil toplum kuruluşları aracılığıyla da elden geldiğince geniş bir tabana yaymak. Bu ay gündemde sıcak bir gelişme olarak gördüğümüz Gazze’de ambargo krizi, Ne yapılmalı? konusunu illerimizde önemli bir yerel konu yoksa, yerel konu yerine genel konu olarak konuşulmasını önerdik. Mardin’de bulunan STK ve Meslek Odaları öneriyi kabul ettiği için ikinci konu olarak konuşacağız.
Beşir Ayanoğlu: İnsanların görüşlerini ortaya koyarak yapacakları müzakerelerle ortak doğruları bulmaları gerektiğini belirterek; “Şu an içinde bulunduğumuz bu salonda Mardin ile ilgili kararları alıyoruz. Herkes görüşünü söylüyor. Tartışıyoruz ve ortak doğruları buluyoruz. İnsanlar konuştukça görüşlerini korkmadan çekinmeden ortaya koydukça demokrasimiz gelişiyor. Bu toplantıların da demokrasiye katkı sağladığını düşünüyorum.”dedi.
Abdurrahim Akdağ: Anayasa değişikliği kapsamında 12 Eylül darbesini yapan cuntacıların yargılanmasını engelleyen geçici 15.maddenin kaldırılması sembolik değerde olsa da önemlidir. İspanya ve Yunanistan darbecilerini yargılamış ve mahkûm etmiştir. Halen cezaevinde olanları vardır. Bu nedenle Türkiye’nin de darbecilerini yargılayabilecek olması önemlidir.
Askeri mahkemelerinin çift başlılığının ve emir komuta zinciri içersinde olmasının hukuki yaklaşımla izahı mümkün değildir. Hukuk karşısında herkesin eşit olması esastır. Ayrıcalıklı ve çift başlılığı öngören bu yapının değişmesi gerekmektedir. Ancak salt askerin mesleği ve görev icrası ile ilgili bir yapının olması öngörülebileceğini düşünüyorum. Ancak emir komuta(terfi-atama) hiyerarşi içinde adaletin tecellisini komik olduğu herkes tarafından bilinen bir gerçektir.
HSYK’ın şimdiki durumu anti demokratik ve dar çerçeveli bir yapıdır. Mevcut durumu ile siyasallaşmış bir kurumdur. Kenan Evren’in yargılanması için girişimde bulunan savcı Sacit Kayasu görevden alınmıştır. Şemdinli’de Umut kitap evine gündüz vakti bomba koyan ve bir kişini ölümüne sebep olan “iyi çocuk”ların yargılanmasını isteyen Cumhuriyet savcısı Ferhat Sarıkaya’nı görevden atılmış ve avukatlık yapmasını engellenmiştir. Erzurum’da Ergenekon soruşturması kapsamına görev yapan savcıların soruşturma safhasında yetkilerinin alınması HSYK yapılanmasının demokratik hale getirilmesinin zorunlu olduğuna dair birkaç örnektir. Anayasa değişikliğinin madde, madde oylamasının pratiği olmadığı gibi genel itibariyle ülkemizde ve dünyada evet/hayır tarzı uygulamalar çoktur.
Bu maddelerin pratik olarak kişi ve toplum olarak hayatımızda olumlu yansımaları olabileceği gibi daha demokratik, eşit ve güvenilir bir ortamda yaşamamıza katkı sunacağını düşünüyorum.
Mustafa Aydın: Anayasa sadece hukuki bir metin değil; aynı zamanda siyasi ve toplumsal bir uzlaşı metnidir. Dolayısıyla Anayasa, sadece hukukçulara bırakılmayacak kadar önemlidir. Ak Parti Hükümetin tam kadro arkasında durduğu ve 330'un üzerinde kabul ile meclis onayını alan Anayasa değişiklik teklifi için referandum yolu gözüküyor!
Bu gün üç madde hakkında konuşulacaktır.
1-HSYK'nin yapısı mevcut haliyle oldukça dar ve ideolojik bir yapıdadır. Hem sayı hem de anlayış itibariyle sıkıntılıdır. Sacit Kayasu, Ferhat Sarıkaya ve benzerlerinin HSYK’nin müdahalesiyle akıbetlerini biliyoruz. Benzerlerinin tekrar edilmemesi ve çetelerle, Ergenekon’ la, cuntacılarla baş edilebilmesi için yargıç ve savcılara müdahale edilebilmenin zorlaştırılması gerekmektedir. Ayrıca ülke sathında görev yapan savcı-hakimler ile savunmanın (avukat) da HSYK’da temsil edilebilmesi gerekmektedir. Yeni Anayasa değişikliği mevcut yapısından daha ileri bir adım olduğu için desteklenmelidir.
2-Askeri Yargı'nın görev alanını sınırlandıran ve sivillerin (savaş durumu hariç) askeri yargıda yargılanmamalarını sağlayan değişiklik de çok önemlidir. Hiyerarşik emir komuta zinciri içinde çalışan bir yargının tarafsız ve bağımsız karar verebilmesi mümkün müdür? Bölgemiz faili meçhullerin yoğun yaşandığı ve bunların çoğunun da kırsalda, jandarma bölgesinde olmuştur. Faili malum hale gelmesi ve adil yargılanabilmeleri için mutlaka askeri yargı alanının daraltılması gerekmektedir. Bununla ilgili değişikliği de mevcut durumdan daha ileri buluyor ve EVET denmesini istiyorum.
3- Anayasanın geçici 15. maddesi sadece darbe yapanların cezalandırılması değil; aynı zamanda cuntacılık hevesi ve teşebbüsü olanlarında cesaretini kırıcı sembolik ve pratik bir değeri vardır. Statükonun mevzi kaybetmekte olduğu ve Anayasal kurumların da millet iradesine karşıt olmaktan çıkarılmasına EVET diyorum.
Özetle, yapılan değişiklik mevcuttan iyi olmakla beraber daha ileri özgürlük ve haklar için Memur Sen olarak baskı unsuru olmaya devam etmeliyiz.
Cemil Aydoğan: Sayın Divan Türkiye küçük Millet Meclisi toplantısını Mardin’ de gerçekleştirdiğiniz için sizlere teşekkür ediyorum. Basın yayın ve medya kurumları adına en derin saygılarımı sunuyorum.
Referandum sürecinde Mardin’ de anayasa çalışmalarınızı anlamlı görüyorum ve bu girişiminiz Mardin, bölge ve Türkiye demokrasi güçlerine ışık tutmaktadır. 80 yıllık kronikleşmiş bir devlet sisteminde Ergenekon terör örgütünün, kısmen hakim olduğu bu yargı sisteminin değiştirilerek demokratikleştirilmesi, Türkiye için tarihi bir öneme sahip bulunmaktadır.
Önümüzdeki referandum sürecinde, kendisine demokrat ve yurtsever gözüyle bakanların yeri yeni anayasaya destek vererek demokrasi cephesine katkı sunmaktır. Destek vermeyen kişi veya kurumların yerleri de bilerek veya bilmeyerek Ergenekon cephesine hizmet etmektir. Türkiye’ de Ergenekon terör örgütü neyse, Ortadoğu’ da İsrail aynı sistemi taşımaktadır. İsrail Siyonist sistemine karşı alternatif olabilmek için, Ortadoğu ülkelerinin önce kendi içlerinde barış, demokrasi ve insan haklarından yana sistemlerin hayata geçmelerinin sağlanması gerekiyor, çünkü kendi içlerinde birlik, beraberliği, barış ve kardeşliği oluşturmayan bir ülkenin insan haklarından bahsetmesi mümkün değildir.
A.Selam Er: Aslında vitrinde görünen İsrail var. Ama asıl Amerika bu işin başında. Yardım uluslar arası bir yardımdı. Sadece Türkiye ile ilgili değildir. Mesele Müslümanların da meselesi değildir. Orada İsrail’ in hukuk tanımazlığı vardır. Amerika iki yüzlüdür.
Abdurrahim Akdağ: Yıl 1915, Çanakkale savaşı bütün şiddetiyle davam etmektedir. Bir türlü Çanakkale’yi geçemeyen saldırgan devletler çare arayışındadırlar. Kimyasal silah kullanma konusu gündeme gelir. Ancak savaşa müdahil olmayan kadın, çocuk ve sivil insanların da öleceği gerekçesiyle karşı çıkanlar olur. İngiltere lideri Churchill “onlar insan değil ki” diyerek kimyasal silah kullanma emrini verir. Tarih ilk defa kimyasal silah kullanılır.
Batının insani bakışı budur. “Onlar insan değil ki.” Batı Roma döneminden önce ve sonrasında ve 20. yüzyılın başında Yahudilerle şiddetli çatışma ortamlarına sahne olmuştur. İspanya’da zulümden kaçan Yahudilere atalarımız kucak açmıştır. Tarih bunun şahididir. İsrail batının günahıdır ve bu günahını İslam aleminin kalbine ihraç ederek ondan kurtulmaya çalışmıştır. Önce İngiltere, şimdi ABD ve bütün batılı devletlerin, İsrail’ i koşulsuz desteklemelerinin nedeni budur.
Bir plan dahilinde dünyanın dört bir yanından Yahudiler Filistin’e göç ettirilerek 1948 yılında her zaman meşruluğu tartışılan İsrail devleti kurulmuştur. Toprakları işgal edilen milyonlarca Filistinli mülteci durumuna düşürülmüştür. İşgal altında ki topraklarında kalarak direnenler ise her türlü zulme uğramıştır. BM aldığı onlarca karara rağmen İsrail bildiğini okumaya davam etmiştir. Başta ABD’nin ve diğer batılı devletlerin gizli-açık desteği ile bir devletten çok “bölge kabadayısı” gibi davranmaktadır.
İsrail üç yıl önce her türlü modern silahla harabeye çevirdiği bir buçuk milyon Filistinlinin yaşadığı açık cezaevi durumundaki Gazze’ye abluka uygulamaktadır. İHH’nın öncülüğünde 32 ülkeden vicdani duyarlılığı olan insanlar aç, hasta ve her türlü temel insani ihtiyaçlardan yoksun bırakılan bu insanlara yardım götürülmek üzere yola çıkmışlardı.
Ancak ne acıdır ki Uluslar arası sularda seyreden insani yardım gemilerine gelişmiş silahlarla saldıran İsrail 9 insanın hunharca katletti. 30’dan fazla kişiyi yaraladı. Bu hiçbir hukuka uymayan korsanlıktır. Haydutluktur. Bu insanlığın ortak vicdanına, insani yardıma alçakça saldırıdır. Yıllardır Filistin’de uygulanan işgal, katliam ve her türlü insanlık dışı uygulamanın, insanlığın ortak vicdanı olan uluslar arası insani yardım ekibine saldırıdır.
Haklı olarak Hükümet gerekli duyarlığı göstermiş ve şehit, yaralı, sağlıklı olan bütün bu güzel insanları Türkiye’ye getirmiştir. BM’den kınama kararı çıkarılmış, büyük elçimiz geri çağırılmıştır. Bu yapılanlar yeterli mi? Tabii ki değil. Türkiye haklıdır. Uluslar arası sularda gemimize saldıran 9 kişiyi şehit edip onlarcasını yaralayan İsrail suçüstü yakalanmıştır. Sayın Başbakan, Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Dış işleri bakanının açıklama ve çabaları takdire şayandır. Diplomasinin “ince güç” boyutu en iyi şekilde uygulanmıştır.
Budan böyle de uluslar arası hukuktan doğan tük haklarımızın takipçisi olunmalıdır. Saldırganlara bir hadlerini olduğu gösterilmelidir. Kara propagandaya karşı duyarlı davranılmalıdır. Başlatılacak dezenformasyon karşısında gerekli diplomatik argümanlar ısrarla kullanılmalıdır.
İsrail Davus’ta yediği fırçanın ve Güney Lübnan’da tattığı askeri yenilginin acısını ruhunda hissetmeye devam etmektedir.
Kazanımlar/haklılığımız, müzakerelerde kayıp edilmemelidir. Başta askeri olmak üzere İsrail’le yapılan bütün anlaşmalar iptal edilmelidir. Ülkemizin güven ve huzuruna yönelik çabaların dikkatle izlenmesi gereken bir süreçten geçiyoruz. Hükümet bu konuda duyarlılığı üst seviyede tutmalıdır.
Mustafa Aydın: Güncel bir konu olarak ROTAMIZ FİLİSTİN YÜKÜMÜZ İNSANİ YARDIM filosuna İsrail’in kanlı saldırısı tam bir haydutluktur; deniz korsanlığının devlet eliyle işlenmesidir. Hükümetimizin bu konudaki tepkisi ve girişimleri halkımızın hissiyatına da tercüme olmuştur. Kimse anti-semitizm arkasına sığınarak, İsrail’ e yönelik haklı ve meşru tepkileri sulandıramaz. İHH başkanı Bülent Yıldırım'ın ifadesiyle ' eğer İsrail’ in- Yahudi’lerin bir parçası bugünkü Gazze gibi ambargoya maruz kalsaydı yine de oraya yardım için giderdik, anlayışı çok anlamlıdır. Ortada dünyanın gözü önünde açık bir zulüm vardır. Bu konuda din, etnisite, mezhep ya da başka hususlar değil insani-vicdani nedenlerle Gazze' ye ve İHH' ya sahip çıkılmalıdır. İsrail Sahak, Etyan Mahcupyan, Roni Markulies ve Nabi Yağcı ile aynı düşünüyorum.
Cemil Aydoğan: Akdeniz’ de Gazze’ ye giden yardım gemilerini işgal ederek limanlarına çekmesi ve yardım götürmeyle görevli insanları katletmesi tek kelime ile bir vahşettir. İsrail bu vahşetiyle şu aşamada dünya kamuoyunda tecrit edilmiştir. Sayın Başbakan Tayip Erdoğan kendilerine en makul cevabı vererek tarihe cesur bir karar yazdırma başarısını göstermiştir. İnsan haklarına demokrasiye, barış ve kardeşliğe dayalı bu toplumsal ve cesur kararların devamını diliyorum. Teşekkür ederim.
Cüneyt Yüksel: 31 Mayıs sabahı hiçbir şeyin bir daha eskisi gibi olamayacağı bir kara gün olarak vurgulamak istiyoruz. İsrail sınırlarından 72 mil uzaklıkta olan tamamen insani yardım götüren 40- ülkeden insani meleklere hunharca saldırmaları…
Lanet olsun çünkü, şiddetlisiniz.
Lanet olsun gazabınıza çünkü, lanetlisiniz.
Bir insanı öldürürseniz tüm insanları öldürürsünüz. Bir kişi beyin ölümü gerçekleşmiş, dokuz şehidimizin hesabını nasıl verecek dünya. Bütün insanlık bunu kınamalı, bunu yapanlar er geç cezasını çekmeli.
Öneriler:
Ortak sonuç:
Değerlendirme:
İletişim:
a. Sivil toplum ile
40-50 Stk ve Meslek Odası’na Email gönderildi.
b. Milletvekilleri ile
Milletvekillerine e mail ve sms yolu ile bildirildi.
c. Katılımcılarla
E-mail ile tüm katılımcılardan konu istedik, yanıt gelmedi.
d. Medya ile
Yedi ulusal basın temsilcileri ve yerel basın mensupları davet edildi. İki kişi geldi.
Sonuçlar:
Değerlendirenler:
Ayşe Elveren Mulla esmail
MardinkMM Girişimcisi