Yer: Nusaybin Belediyesi Mitani Kültür Merkezi
Tarih: 10.10.2009
Yerel Katılım:
1- Kızıltepe Esnaf Sanatkarlar Odası (Zeynettin Ayav)
2- Çevre Ekoloji Derneği (Nusret Çakar)
3- TSD Mardin Şube Başkanı (Hasan Anuk)
4- MMO Mardin Şube Temsilcisi (Yusuf Yazar)
5- Nusaybin Es.San.Odası Genel Sek.(Şahin Engin)
6- Yerel Gündem 21 Nusaybin Kent.Kon.Genel Sek. (Raif Yaman)
7- Kürdi-Der (Abdullah Alper)
8- Mardin Eczacılar Odası (Muhyettin Bozan)
9- Diyanet- Sen Temsilcisi (Muhyettin Alpergünü)
10- SES Temsilcisi (İsmail Aydın)
11- Eğitim-Sen Yöneticisi (Gürbüz Demir)
12- Halk Eğitim Merkezi (Necmettin Al)
13- Mardin Baro (Abdullah Düzgün)
14- Nusaybin Ortopedi Derneği (M.Beşir Aslan)
Diğer Katılımcılar:
1- Dr.Mehmet Tanhan (Nusaybin Belediye Eski Başkanı)
2- Zeynettin Kılıç (DTP İl Başkan Yardımcısı)
3- Nevroz Türk (DTP İl Yönetim Kurulu )
4- Nurettin Kasap (Milletvekili Danışmanı )
5- Yeliz Ay
6- Ceyhan Erdolu
7- Osman Dinç
8- Mehmet Ak
9- Mehmet Salih Özen
10- Ayşe Bozan
11- Ayhan Dogan
12- Hülya Kök
13- Şeyhmus İlhan
14- Hamza Yaman
15- Mahmut Aş
16- Kadri Baysal
17- Yusuf Bekçi
18- Seyfettin Yavuz
19- Mahmut Akte
20- Yakup Bal
21- Kadri Korkut
22- Süleyman Çakır
23- Hediye Demir
24- Ferhat Elmas
25- Ömer Uçar
26- Sirac Ar
27- Mahfuz Göktaş
28- Veli Kaya
29- M.Nuri Yıldız
30- Mehmet Kılgı
31- Abdulrezzak Yusma
32- Sümeyra Yavuz
33- Yekoşin Atuğ
34- Ramazan Aslan
35- Ali Batte
36- Süleyman Çakır
Milletvekilleri:Katılım olmadı.
Mazeret bildiren vekiller: Mazeret bildiren olmadı
Belediye Başkanları:
1- Ayşe Gökkan(Nusaybin Belediyesi)
2- Ömer Altun(Girmeli Belediyesi)
3- İbrahim Aydoğmuş(Akarsu Belediye Baş. Vekili)
4- Zeki Kavak(Duruca Belediyesi)
Kolaylaştırıcı (Moderatör): Nusret Çakar (Çevre Ekoloji ve Yaban Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı)
Medya:
1- Halit Solhan (Sabah Gazetesi)
2- Maria Abide Değer (Kızıltepe Ajans)
Konular: (Gündem)
Genel Konu: Kürt Açılımı/Demokratik Açılım
Yerel Konu: Mayın Temizliği
1- Abdullah Düzgün (Avukat): İnsan yaşamı ve beden bütünlüğüne karşı büyük bir tehdit oluşturan mayınların kullanımı, anayasa ve insan hakları sözleşmelerine de aykırıdır.
Mayınların kullanımını, stoklanmasını, üretiminı, devrinı yasaklayan ve bu silahların imhasını öngören Ottawa sözleşmesi, 3 Aralık 1997’de imzaya açıldı ve 1 mart 1999 yılında da yürürlüğe girdi. Şu anda Ottowa Sözleşmesi’ne Taraf Devlet sayısı 156; Sözleşmeyi imzalamayan devlet sayısı ise 40’dır. Türkiye, 2003 yılında Ottawa Sözleşmesi’ni imzaladı ve 2004 yılında da Taraf Devlet oldu. Taraf Devlet olarak Türkiye’nin; 2008 yılı 1 Mart'ına kadar stoklarındaki mayınları imha etmesi; 2014 yılına kadar toprağa döşeli mayınları temizlemesi ve kurbanların topluma yeniden kazandırılmasına yönelik programları oluşturması gerekiyor. Ancak Türkiye, 1 Mart 2008 yılında stoklarındaki mayınların imha işlemini tamamlamayarak, Sözleşmeyi ihlal etti.
Türkiye-Suriye sınırındaki Mayınlı arazi 300-310 metre enliğinde 510 km uzunluğundadır ve resmi rakamlara göre burada 650 bin mayın bulunmaktadır. Türkiye’de, sınırlarda ve sınırdan uzak iç bölgelerde toprağa döşeli yaklaşık 1 milyon mayın bulunmaktadır. TBMM’de geçtiğimiz Mayıs ayında kabul edilen Yasa, Türkiye-Suriye sınırındaki mayınların temizliği ile ilgilidir. Ancak halen, temizlik başlatılmamıştır.
2- Ayşe Gökkan (Nusaybin Belediye Başkanı): Mayınların yalnızca sınırlara döşendiği düşünülüyor. Oysa sınır olmayan yerlerde de mayın bulunuyor. Örneğin; Bagok Dağları ve burada bulunan köylerin etrafında da mayın bulunuyor. Sivillerin can güvenliği yok. Biz belediye olarak, operasyon sonrası çıkan yangınların söndürülmesi için itfaiye göndermek istediğimizde ‘can güvenliği’ olmadığı gerekçesiyle buna izin verilmedi.
Ben, bu sorunun hala ‘güvenlik’ sorunu olarak ele alındığını ve mayınların temizlenmesi talebinin de ‘güvenliği tehdit eden bir talep’ olarak algılandığını düşünüyorum.
3- Raif Yaman (Nusaybin YG21): Mayınlar, yalnız sınırlarda bulunmuyor. Her taraf mayın… Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da neredeyse mayınlanmayan tek bir dağ kalmadı. Bu sorunu nasıl çözebiliriz? Öncelikle mayın alanların haritalarının çıkarılması lazım. Haritalar olmadan mayınlar temizlenemez.
4- Nusret Çakar (Çevre Ekoloji ve Yaban Yaşamı Destekleme Derneği): Mayınların temizlenmesinden sonra, bu alanların nasıl kullanılacağına ilişkin akademisyenlerden de görüş alınmalıdır. Örneğin; Nusaybin’de yoğun bir tozbulutu var ve biz sınırdaki mayınların temizlenmesinden sonra bu alanların ağaçlandırılmasını öneriyoruz. Bu ağaçlar, Güney kesiminden gelen tozların %1'ni dahi tutsa bizim için bir kazanımdır. Yani orada hem klimatize etkisi yaratılabilir, hem de güzel yeşil bir alan oluşturulur.
Genel Konu
1- Muhyettin Alpergünü (Diyanet-Sen): (Kürtçeden çeviri yapılmıştır). Aynı topraklar üzerinde yaşayan tüm insanlar birbirlerine ve haklarına karşı saygılı olmalıdır. Tüm insanlara kendi dilini kullanarak, kendi kültürünü geliştirerek yaşama hakkı tanınmalıdır. Tarihte kendi egemenliği için milletin hukukunu ayaklar altına alanlar Nemrut döneminde kalmıştır. İktidar olmak ve iktidarı korumak için başkalarının hak ve hukuku kısıtlanamaz, inkar edilemez, asimile edilemez. Herkes kendi rengi, dili ve kültürüyle yaşamalıdır.
2- Ayşe Gökkan (Nusaybin Belediye Başkanı): Kürt Açılım’ı tartışılırken halkın verdiği mesaj dikkate alınmalıdır. Halkın mesajı görülmek istenmezse, Anayasa değiştirilip genelde tüm kültürler özelde Kürt kültürü güvence altına alınmazsa ve operasyonlar durdurulmazsa açılım samimi görülmeyecektir. Kamuoyunda önyargılar nasıl en üstten oluşturuluyorsa yine en üstte oluşturulacak açık, şeffaf, dürüst politikalarla da yıkılacaktır.
STK’lar da bu önyargıları yıkmak için merkezi yönetimleri zorlamalıdır.
3- Gürbüz Demir (Eğitim-Sen): Bu açılımlarda özellikle Başbakanın, Cumhurbaşkanının söylemleri bizim için değer taşır. Ankara’da barış sürecinden söz edip, burada operasyonlara devam edilecekse bu anlamsız bir adımdır. Barışın tarafları nettir: Halkın %90 civarı oyu ile bölgeden seçilmiş milletvekillerine saygı duyulmalı; DTP ile görüşülmelidir.
CHP 89 raporlarının arkasında olduğunu söylemektedir. Lütfen bu raporları inceleyelim. Bu raporlarda CHP anadili kabul etmediğini belirtmektedir. Anadilde biz ısrarcıyız. Anadil bizim unsurumuzdur. Anadil bizim kırmızı çizgimizdir. Olmazsa olmazımızdır. Kim bu ülkede barış için adım atıyorsa, tutuklanmakta, işkenceden geçirilmekte ya da öldürülmektedir. Ör. KESK, DTP meclis üyeleri. Amacımız bunun bir günde bitebileceğini söylemek değil, uzun vadede de bitebilir. Ancak somut şeylerin söylenmesi lazım.
4- Raif Yaman (Yerel Gündem 21 Nusaybin Kent Konseyi): Mevcut açılımın yeni bir plan olduğunu düşünmüyorum. Bu açılımın 1988'de başladığına inanıyorum. 1989’da Cumhurbaşkanı olan T.Özal için “yaramazlık yapıyor” diyenler vardı. “Yaramazlık” nedeni Kürt sorununun çözümüne yönelik farklı bir çizgiyi benimsemesiydi. Sadece T.Özal değil, o dönemde SHP, MİT, Jandarma Genel Komutanlığı gibi devletin önemli kurumları da Kürt sorununun demokratik yollarla çözülmesi planını benimsemişlerdi. Kürtlerin doğal haklarının bir kısmının verilmesini öngören 12 Eylül darbesinden sonraki ilk belge olması açısından önemlidir. Aynı belgenin altında Deniz Baykal imzası vardır. MHP’de 1999’dan 2002 yılına kadar bu plan çerçevesinde bu günkünden çok farklı bir rol oynamıştır. CHP ve MHP’nin planın farklı aşamalarında, farklı rolleri oynamak zorunda kaldıkları söylenebilir.
Kürt sorununu demokratik, siyasi yollarla çözme planının dış kaynaklı olduğu söyleniyor. Çözümün kaynağı önemli değil, kendisi önemlidir. Dış güçlerin de, iç güçlerin de artı ve eksileriyle değerlendirilmeleri gerekir. İnsanlık tarihi gerçek çözüm yöntemlerinin nasıl olmaları gerektiği konusunda yeterli tecrübelerle doludur. Sadece Kürtler ve Türkler olarak değil, bir bütün olarak biz dünya halkları eşit şartlarda Nazım Hikmet’in dediği gibi ya “bir ağaç gibi tek ve hür ve orman gibi kardeşçesine” birlikte yaşayacağız ya da insan hak ve özgürlüklerine eksiksiz riayet eden, iyi komşuluk ilişkilerine sahip aynı köyün farklı mahalleleri gibi yan yana yaşayacağız,
5- Zeynettin Ayav (Kızıltepe Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı): Sivil toplum örgütleri, esasında dünyadaki savaşları durduran, barışın projelerini üreten kesimlerdir. Sivil toplum örgütlerinin çalışmalarında gönüllülük esastır. Fakat ülkemizde egemen güçlerce STÖ'ne biçilen kaftan “sus konuşma”dır.
Ben meslek odası başkanıyım Bizim mevzuatımızda, 5362 yasanın 52 maddesinde, “Mesleki menfaatlerin dışında hiçbir faaliyette bulunamazsın” deniyor.
Kürt Açılımı ile, türban meselesi ile, öğrenci harçları ile ilgilenemeyen bir STÖ, STÖ değildir.. Eğer bir STÖ, anadilde eğitime yönelik talebinden ve çalışmasından dolayı tutuklanıyorsa, Türkiye’deki demokrasiye de inanmıyorum. Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren, Kürt Halkı asli unsur olarak görülse ve demokratik haklar tanınmış olsaydı, bugün 400 milyar dolar heba edilmeyecekti.
80 yıldır kardeşlikten bahsediliyor. Barış ve kardeşliğin içerisi doldurulmalıdır. Sorunun çözülebilmesi için kardeşliğin temeli anayasal güvence altına alınmalıdır.
Dökümantasyon:
Salona MARDİN küçük MİLLET MECLİSİ Panosu asıldı. 60 Ad. kitapçık dağıtıldı.
Değerlendirme:
MARDİN küçük MİLLET MECLİSİ toplantısında bazı katılımcılar konuşmalarını Kürtçe yaptı, Türkçeye çevrildi. Katılımcılar, 31 ilde de Kürtçe çevirmen bulundurulması önerisinde bulundular.
Ayrıca bu oluşumun önemi dillendirilip, tüm ekibe teşekkür edildi. Mayınla ilgili Nusaybin’de temsilcilik oluşturulması için destek istendi.
Değerlendirenler:
Ayşe Elveren Mulla Esmail
Mardin küçük Millet Meclisi Girişimcisi