Yer: Mardin Ticaret Odası Toplantı Salonu
Tarih: O7 Haziran 2009
Yerel Katılım :
1.Eğitim-Sen (Doğan ANGAY)
2.Derik Belediyesi (Evin BİLGE)
3.Kızıltepe Belediyesi(Fesih ÖZEL)
4.Zahireciler Derneği(M.Şerif ÖTER)
5.İsmail Elik (Serbest Avukat)
6.Kızıltepe Belediyesi(Şerife ALP)
7.Veteriner HekimleriOdası(Hacı ÖZMEZ)
8.Eczacılar Odası(Muhyettin BOZAN)
9.Eğitim-Sen (Özcan EVRENSEL)
10.Çev.Eko.Yab.Yaş.Des.Derneği(Nusret ÇAKAR)
11. Çev.Eko.Yab.Yaş.Des.Derneği (M.Derviş DÜZGÖREN)
12.Mazıdağı Belediyesi(Nizam Kapan)
13. Çatom (Leyla GÜN)
14.Em.San(A.Vahap OMUZLAR)
15.Eğitim Gönüllüsü Vakfı(Ceyhan ERDOLU)
16.ESM(İbrahim ÜLKER)
17. DTP Nusaybin Kadın Kolları(Songül ENÜSTEKİN)
18.Nusaybin Belediyesi(Hülya KÖK)
19.Nusaybin Bld.Başkan Vekili(Abdullah YILMAZ)
20- Nusaybin Belediyesi (Sabğatullah ALPER )
21- Tüm Bel-Sen (Hasan SERTKAYA)
22-Mardin Sakatlar Derneği(Hasan ANUK)
23-İHA(H.İbrahim SİNCAR)
24-Mardin Belediyesi DTP Meclis Üyesi(Özlem MUNGAN)
25-Mardin Eczacılar Odası(Selma ADEMHAN)
26- Kızıltepe YG21(Ahmet DAMAR)
Milletvekilleri
Milletvekillerimizden Ahmet TÜRK mazeret mesaj bildirilmiştir .
Medya:
Mardin Haber ve İhlas Haber Ajansı
Modaratör: Muhittin BOZAN(Mardin Eczacılar Odası)
Konular:
1-Kürt Sorunu (!?)nasıl çözümlenebilir?
2-Mardin Katliamı ve Koruculuk Sisteminin Sorgulanması
3-Gelecek FORUM ‘un yer ve tarihinin belirlenmesi
Konuşulanlar:
Toplantı Ayşe ELVEREN MULLA ESMAIL açılış konuşmasıyla başladı. Sonra Milletvekili Ahmet TÜRK’ün sözlü mazeret mesajı okundu..
Toplantı Modaratörü Muhittin BOZAN: Evet arkadaşlar Kürt Sorunu Ülkemizin birinci sorunu olarak gündemdeki yerini korumaktadır. Hepimizin bildiği gibi son 30 yıl içerisinde ilk önce Kürt var mı yok mu diye başladı. Sonra tartışma Kürt dili var mı yok mu diye devam etti. Sonra bu sorun bir terör sorunudur, Kürt sorunu değildi diye devam etti. Bütün bu tartışmalar içerisinde Kürtler varlıklarını ispat etmek için çeşitli alanlarda mücadele verdi. Bu mücadele kimilerinin deyimiyle düşük yoğunluklu bir savaşa kadar vardı. Ve maalesef demokratik kanalların hepsi kapatıldığı için demokrasi içinde çözülecek bir sorun iken 40-50-bin insanımızın canına mal oldu. İşsizlik, yoksulluk için kullanılacak kaynaklarımız hapis edildi. Dağ ve taşlara top, tüfek ve kurşun olarak gitti. Bu sorun çözülmeden Türkiye’de hiçbir sorunun çözülmeyeceği artık herkes tarafından kabul edildi.
Evet demokrasi derken de ülkedeki demokratik sivil kuruluşlara iş düşmektedir. Aslında yapılan tartışmalardan da anlaşılacağı gibi hiç kimsenin bu sorunun çözümü konusunda sihirli değneği yok. Aslında hiç kimsenin elinde bu konuda net bir proje de yok. Demokratik ülkelere baktığımızda bu tip ağır sorunların çözümünde sivil toplum çok büyük rol oynamaktadır. Ama maalesef bizim ülkemizde sivil toplum örgütlerinin bu konuda çok zayıf kaldığını görmekteyiz. Evet sorunun sivil toplum örgütlerince birinci sorun olarak ele alınması, tartışılması ve bu platformlarda çıkan görüşler doğrultusunda bu can yakıcı sorunun çözümünde katkı sunulması gerektiğine inanıyoruz ve bu amaçla bu gün burada bu toplantıyı yapıyoruz.
Kürt Sorunu ile ilgili bir açılım yapmak iç ve dış basında konu ile ilgili başlıkları sunarak hepinize teker teker söz verip görüşlerinizi almak istiyorum.
A.Vahap OMUZLAR- Ben Arabım. Ancak Kürt tarihine ilgi duyan bir insanım. Birlikte yaşadığım Kürtlerin kim olduğunu ne olduğunu araştırmasam onların nasıl ezildiğini anlayamam. Ne olduklarını bulmak zorundayım. Başka ulus ve dil zenginliğinden bahsediyorsak çözümlerini araştırmak lazım. Mezopotamya öyle bir yer ki 7000 bin yıl öncesine dayanan geçmişi vardır.
Hasan SERTKAYA– Mardin de Kürtler, Araplar, Türkler ve Süryaniler vardır. Hepsi bir arada kardeşçe yaşıyorlar. Bir yandan ezan sesi bir yandan çan sesi çok güzel karşılıklı hoşgörü içinde yaşanmaktadır. Kürt sorununda da farklılıklara tahammül edilerek Mardin örneğindeki gibi bu ülkede sorun çözülebilir.
1 Eylül’de bütün Güneydoğuda miting yaparak barış istediğimizi haykırmak lazım.
Şerife ALP– Kültürel bazı adımların atılması yeterli değil. Kürt sorunu sadece kültürel sorun değil. Ekonomik sorundur, hukuk sorunudur. Bir insan hakları sorunudur.
Kürtlerin tarih boyunca asla bencil bir talepleri olmamıştır. Her zaman farklı halklarla kardeşçe yaşamayı başarmış mücadele etmişlerdir. Hakların dağılımı yapılınca hep Kürtler mağdur edilmişlerdir.
Kürt sorunu kabul ediliyorsa, sorunun muhatabı Kürtlerdir onlarla çözsünler.
Doğan ANGAY-Gelinen aşamayı değerlendirmek için siyasal, sosyal yapısı fiili ortaya koymak lazım.
Bölgede fiili savaş yaşandı. Koruculuk sistemi, Hizbullah, Jitem ve faili meçhuller vb.
Temelde savaş çok tırmandırıldı ve bütün politikalar denendi ve devletin bütün olanakları kullanıldı.
Türkiye’de yapılan açılımlar şunu net olarak ortaya koyuyor, red politikası iflas etmiştir.
Kürt realitesi vardır ve akabinde büyük şiddet ve yok etmeden dolayı insanlarımız deneyimli olduklarından temkinli yaklaşıyorlar.
29 Mart’ta Türkiye’de yapılan seçimden bir irade çıktı ve buna saygı duymak zorundadırlar.
Türkiye’de bir sivil toplum olduğu halde KESK üzerinde yapılan baskılar ve 30-35 kişinin gözaltına alınması.
Yine de bu sürecin beslenmesi lazım. Bunu sadece DTP mi besleyecek? AKP’nin CHP’nin ve basının çok önemli faktörleri var.
Bir kısım STK’lar sisteme entegre olmuşlar. Sadece DİSK, TMMOB vb. yeterli değil.
Türkiye’nin acil bir sivil anayasaya ihtiyacı vardır. Bilimsel eğitimi savunuyorsak anadilde eğitim hakkının da tanınması lazım.
Abdullah YILMAZ- Kürt sorununun siyasi diyalogla çözülmesini istiyoruz. Yapılan operasyonların derhal durdurulmasını istiyoruz.
Songül ENÜSTEKİN-Öncelikle biz Kürt sorunu dediğimizde çözüm için siyaset akla geliyor. Çünkü sorun dediğimizde sorunların diyalogla ve siyasetle çözümlenmesi gerek deniyor ama gördüğünüz gibi bir yanda Kürt sorunun çözeceğiz diyen Abdullah GÜL, öbür yanda da ordu komutanı İlker BAŞBUĞ bir Kürt kalana kadar arayıp bulup öldüreceğim diyor.
PKK Mart’tan beri ateşkes yapmasına rağmen hala BAŞBUĞ bunları diyorsa böyle çözüm olamaz. Bir tek çözüm yolu var oda Sayın Abdullah ÖCALAN’dır. İkincisi TBMM’de Kürt halkının iradesi ile seçilmiş ve Kürtlerin irade olarak kabul ettiği DTP Milletvekilleridir.
Evin BİLGE– Hükümetin daha cesur adımlar atması lazım. Kültürel farklılıklara saygı duyması lazım. AKP göstermelik adımlar atmış. TRT6 gibi. Korsan yayın yapılıyor. Anayasal hukuka dayalı hiçbir şeyi yoktur. Kürtçenin de resmi dil olması lazım.
Muhittin BOZAN-Sivil toplum örgütlerinin görüşlerini net ortaya koymalarını istiyoruz.
Hacı ÖZMEZ– Çok önemli bir dönemeçteyiz. Daha önce ret edilen bir sorun kabul edildi. Bunun varlığının kabul edilmesi önemli bir gelişme. Kürtler bu konuda büyük bedeller ödedi.
Nizam KAPLAN-Kürdistan sorunu 1840’lardan başlayarak bugüne geldi. Devletin savaş yolu ile soykırım yolu ile yapılan bütün politikaları iflas etmiştir.
STK’ların sistemli çalışması lazım. Kürtlerin düşünsel anlamda birlik olması lazım.
Hacı ÖZMEZ– İlk Anayasada bu devlet, Kürtler ve Türklerin ortak devletidir denildi ve sonra bu inkar edildi. 1980’de esen rüzgarda sosyalistlerle hareket ederek kendilerini ifade etmeyi getirdi. Sonra 1982 Anayasası ile birlikte Kürtler çok büyük zuluma uğradılar. Günümüzde artık sorunun varlığı tartışılmıyor, çözüm tartışılıyor. Türkiyedeki herkesin Kürt sorununu çözeceğizin temeline indiğimizde pek samimi bulmuyoruz.
Demokratik özerkliği benimsiyorum. Çağımız ulus –devlet çağı değil, ulusların halklaşması gerekiyor.
Nizam KAPLAN-Kürt sorunu, muhatabı olan Kürtlerle çözümlenmelidir. Kürtler muhatap alınmalıdır.
Tayyip Bey Almanya’da “asimilasyon bir insanlık suçudur, soykırımdır” diyor. Ancak Türkiye’de yaşandığında neden insanlık suçu değildir?
Demokratik konfederalizm ile sorun çözülür.
Ahmet DAMAR– Sn. Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL “Arkadaşlar bu büyük bir fırsattır. Bunu kaçırmayalım” derken,STK’lara mesaj gönderiyor ve buna sahiplenin demek istiyor. Ama maalesef DİSK,TMMOB VE KESK dışında kimse sahiplenmiyor.
Bizi Meclis’te temsil eden DTP ile oturup konuşulmalı. Aslında devlet çözüm düşünüyor ancak derin devletten, Ergenekonculardan ve milliyetçilerden çekiniyor.
Sadece yazarlar, medya yeterli değil. İmza kampanyaları yapılmalı, milyonların katıldığı mitingler düzenlenerek barış istenmelidir.
Bu iş asla silahla çözülmez. PKK silah bırakıyorsa, devletin de operasyonlarına ara vermesi lazım.
Ceyhan ERDOLU-Bu bölgede yaşayan ,insan haklarını sevenler büyük bir yükün altındadırlar. Halkın çektiği ızdırablar gündeme taşınmıyor. Burada üstümüzdeki büyük ağırlık bizi eziyor.
Bu memleketin insanlarının ezilmesini istemiyorum. İnsanlar birbirlerine ön yargısız yaklaşmalı, bu birlikteliğin sıcaklığını STK’lar kendi tabanlarından başlayarak herkese aşılamalıdırlar.
Kürt aydınlar uyanık olmalıdırlar. Kürtler kendi aralarında çağdaşlaşmak için devrim yaratmaktadırlar. İnsan haklarının ihlal edilmediği bir bölgede yaşamak istiyorum. Feodal yapı mutlaka sona erdirilmeli, kadın ve çocuk haklarının ihlal edilmediği bir toplum istiyorum.
Abdullah YILMAZ-Mardin Mazıdağı ilçesinde (Zan gırt-Bilge Köyünde )yapılan katliamın faillerinin aydınlatılmasını istiyoruz. Bundan en çok zarar gören kadın ve çocuklarımız olmuştur.
Koruculuk sisteminin derhal kaldırılmasını istiyoruz. Bölge halkına, Mardin katliamında ne kadar zarar gördükleri gösterildi.
Özcan EVRENSEL-Sömürge olan egemen sınıfla sorunu çözmeye çalışıyorsunuz. Sömürgeci sömürgenin sorununu çözemez.
İbrahim ÜLKER– Kürtler gerçekten verdikleri mücadele sonucu kendilerini dünyaya, Orta Doğuya bedeller vererek kabul ettirdi.
Bundan sonra bedeller her iki taraftan da verilmemelidir. Tüm savaşlar barışlarla sonuçlanmıştır.
Özlem MUNGAN-Kürt sorununun, Kürt sorunu olduğu algılaması, algı yanılmasıdır. Bu topraklarda yaşayan tüm halkların sorunu olarak görmek lazım.
İnsan hakları ve demokratikleşmeye önem veren tüm kurumların olayı sahiplenmesi lazım.
Hacı ÖZMEZ-Af deniyor neyin affı? Türkiye’nin bunu iyi anlaması lazım. Kürt halkı kabul edilmediği halde kendileri bir suç işlemiş gibi gösteriliyor.
Kendi hakları kendi kültürlerini savunmak için mücadele eden insanların affı mı, bunu reddetmek lazım.
Burada bir suçlu yaratılmak isteniyor, burada suçlu yok ki.
Nizam KAPLAN-İç sorunlarını çözmeye kalkan tüm ülkeler (örneğin Peru) halkları birbirine kırdırtmaktadır.
Koruculuk yapan kesim devletin yanında olup nüfuz yaratmak istemektedirler.
Bölgede bu sistem özellikle şeyhleri ve ağaları Meclise taşıdı. Bölgede hangi koruculuğa bakıyorsanız temelinde ağalık vardır.
Kürt sorunu çözülürse koruculuğa ihtiyaç duyulmayacaktır. Zangır köyü katliamında, köyün esas sahipleri bu korucular değillerdir. Şimdiki korucular göç ettirilen esas köylünün toprağına el koydu ve kendi aralarında rant paylaşımı kavgası başladı. Ekonomik rant, siyasal rant, alabalık rantı, petrol rantı yani trilyonların döndüğü bir rant …
Katliamı, koruculuk sistemi yarattı.
Muhtar ve diğer şahıs kaçıp sağ kalmasalardı, tanık bırakmadan katliamı yapabilselerdi olay PKK’ye yığılacaktı.
Koruculuk, siyasetin bir parçasıdır.
Hacı ÖZMEZ-Kürt sorunu ortaya çıktığı zaman Hizbullahcılıkda çıktı. Koruculuğun temel noktasının çıkışı köylüyü köylüye kırdırtmaktır. O kadar sıcak savaşta o kadar büyük rantlar oynandı ve bunlardan beslenen leş kargaları oluştu.
Koruculuğun ortaya çıkması ile insanlar arasında tedirginlik yaratılmak isteniyor. Sistem Hizbullahın tehlikeli olduğunu anlayınca kaldırdı. Ancak koruculuk Kürtlere karşı kullanılan sistem olduğundan hala kaldırılmamıştır.
Olayın alt yapısı önceden hazırlanmış gibi geliyor bana 7-8 korucunun yapabileceği bir şey değil. Koruculuk sisteminin kaldırılması gerekmektedir. Kaldırıldıktan sonra ciddi bir rehabilitasyon yapılması lazım.
Özcan EVRENSEL-Burada katliam söz konusu. Kimi derin devlet dedi kimi töre dedi vs. vs.
Sonuçta bakıldığında evrensel,dinsel ve birçok iktidarlar söz konusu.
Doğan ANGAY-Bilge Köyü Katliamı olduğu günün sabahından beri KESK bileşenleri ile birlikte hep köydeydik.
İnsanın normal bünyesini, duyusunu zorlayan bir katliamdı.
Temel temennimiz, nedeni ne olursa olsun koruculuk sistemine Milat olmasıydı. Bu sistemi şiddet ile iç içe yaşıyorlar.(ör.Karakol nöbetleri, operasyonlara çıkma vb.) Yaşadıklarından dolayı davranışları değişiyor insanların.
Bilge Köyü katliamının sosyolojik, ekonomik nedenlerini ortaya çıkarmak istedik ve kamu oyu ile paylaştık ki sistem sorgulansın. (Bir ay boyu her cumartesi günü Mardin Demokrasi Platformu olarak Siyah baskılı ‘Barış hemen şimdi, Koruculuk sistemi kaldırılsın’ tişörtleri giyip basın açıklaması yapıldı. )
Basın olayı hep töre olarak lanse etmeye çalıştı.
Biz katliamın yaşandığı köyden ulusal basına demeç vermemize rağmen yayınlanmadı. Mardin’de yapılan Siyaset Meydanı programına dahil edilmedik.
Koruculuk OHAL ile birlikte başladı, OHAL kaldırıldıysa koruculuk sistemi de kaldırılmalıydı. Yasal anlamda görev ve sorumlulukları yok.
Kürt sorunu çözümünde önemli bir şiddet kültürü oluşturuldu. Korucuların yaptığı tüm şiddetlerde çok az cezai müeyyide aldıklarından, şiddeti daha rahat uygulamaya başladılar.
Sistem-Koruculuk arasındaki kirli başların ilişkisinin ortaya çıkarılması lazım.
Ceyhan ERDOLU-Bilge Köyü katliamı ölenlerin sayısının 44 kişi olması basında çok ses getirmiştir. Tabi ki bu bir vahşettir. Ancak Kızıltepe ilçesinde 12 kurşun ile öldürülen çocuğun ölümü de bir vahşetti ama önemsenmedi.
Vahşetin her şeklini kınayarak çok ses çıkartmamız lazım.
Bizim için tüm canlıların değeri olmalı.
Tabi ki adaletin olmadığı yerlerde insanlar kendi hukuklarını yaratırlar. Korucular toprak işgal edip hak gasp ediyorlarsa onlara bu gücü sistem sağlamaktadır.
Özcan EVRENSEL-Sistem istediği için sen koruculuğu tartışabiliyorsun.
İktidarın yarattığı bilinç sömürüsünün tartışılması lazım.
Doğan ANGAY-Koruculuk sisteminin çıkarıldığı günden beri kaldırılması konusunda tepkiler hep vardı.
Muhittin BOZAN- Sorun, Türkiye’nin bütün yapısı gerçekten demokratikleşirse çözümlenebilir.
Öneriler :
1- Toplantıların Genel ve Anayasa Gündemlerinin OÇG tarafından belirlenmesi.
Ortak sonuç:
1. OÇG 8. Toplantımızı Nusaybin ilçemizde (Nusaybin Belediyesi desteği ile ) 03 Ekim 2009 saat. 14.00-17.00 yapılacağı bildirilmiştir.
Değerlendirme:
1. İletişim
a. Sivil toplum ile,
96 adet Sivil toplum örgütü ,meslek odaları ve şahıslara e-mail gönderilmiş. Belediye Başkanıyla görüşülmüş ve davetiye bırakılmıştır. Ayrıca e-mail’i olmayanlar ile telefon görüşmesi yapılarak çağrılmıştır.
b. Milletvekilleri ile,
Millletvekillerin tümüne (6 kişi), il ve ilçe belediye başkanlarına fax ile ulaşılmış. Ayrıca hem kendi şahsi e-mail adreslerine hem de AKP Mardin ile ve DTP Genel Merkez Basına e-mail gönderilmiştir.
c.Girişim ile,
e-mail ve telefonla iletişim içinde olunmuştur.
2.Malzeme
“ ÖNYARGILAR GİREMEZ” afişleri hazırlanarak salon girişine ve salon içerisine asıldı.
3. Medya
Mardin Basın ve Kızıltepe Basın olarak toplam 11 e-mail gönderilmiş ayrıca Kızıltepe Basın ile telefon görüşmesi yapılarak davet edilmişlerdir..
Değerlendirenler:
Ayşe ELVEREN MULLA ESMAIL
MARDİN FORUM OÇG GİRİŞİMCİSİ