YER: Marsiad Toplantı Salonu
TARİH: 05.04.2013 saat 18:00 de
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / KOÜ Müh.Fak. Çevre Bölüm Başkanı( Doç.Dr. Aykan Karademir )
2 / KOÜ İletişim Fakültesi ( Yrd.Prof.Dr. İhsan Karlı)
3 / TEMA ( Nejdet Kurumanoğlu – Üye )
4 / İnsan Hakları Savunucuları Derneği (Behlül Metin)
5 / ÇEKÜL ( Numan Gülşah)
6 / Yerel Gündem21 (Nilgün Doğanay – Üye )
7 / Kocaeli ADD ( Mustafa Küpçü – Başkan)
8 / İzeyap ( Ertan Karaçay – Başkan )
9 / Kartepe Turizm Derneği ( Orhan Bayramin – Başkan )
10 / Magder ( Aslı Karakol – Üye )
11 / Türçep ( Mehmet Toker – Üye )
12 / Yahya Kaptan Toplu Yapı Koop. ( M.Metin Akyol – Başkan)
MESLEK ODALARI
1 / KSMMMO ( Ender Şenol – Başkan)
SENDİKALAR
1 / Eğitim BirSen ( Zeki Koyun – Başkan Vekili)
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
1 / İrfan Günay
2 / Ulvi Bakıcı
3 / Süleyman Korkmaz
4 / Fevzi Virdil
GÖZLEMCİLER
1 / CHP İl Başkan Yardımcısı ( Müzeyyen Tan )
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
1 / Mehmet Hilal KAPLAN (CHP Kocaeli Milletvekili)
BELEDİYE BAŞKANLARI Katılım olmadı.
MESAJ YOLLAYANLAR
DİĞER KATILIMCILAR
Çeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan toplam 20 izleyici/gözlemci katıldı.
MEDYA
1 / Bizim Kocaeli
2 / Çağdaş Kocaeli
3 / Doğan Haber Ajansı
MODERATÖR Bahri Odabaş – KkMM Girişimcisi
KONULAR
GENEL KONU: ‘ İklim değişiklikleri ve Türkiye’
YEREL KONU:
ANAYASA (Genel konu ile ilişkili olarak)
KONUŞULANLAR
1/Bahri Odabaş: Sayın Vekil, değerli hocalarım ve stk başkanları ile değerli temsilcileri Kocaeli kMM Nisan ayı toplantısına hoşgeldiniz. Yaklaşık 3 saat süren toplantıda, ülkemiz ve kentimiz ile ilgili gündem maddelerini tartışacak ve görüşeceğiz. Ülke genelinde yapılan toplantılarda çıkan ortak payda raporu TBMM de ilgili kurumlarla paylaşılacak ve kamuoyuna açıklanacaktır. Amacımız aslında vekil-müvekkil buluşmasıdır. Seçimden seçime değilde, ayda bir kere vekilimizle buluşmak istiyoruz. Bizlerinde yasama sürecine ülkemiz ve kentimize faydamız dokunsun istiyoruz. Yerel gündemle bağlantılı olarak bir örneği sizlerle paylaşmak istiyorum. Şubat ayı toplantımızda yerel gündem olarak şuan yapımı devam eden hızlı tren projesi ile ilgili olarak bilgilenmek üzere Sayın Valimize ve Sayın Büyükşehir Belediye Başkanımıza yazılarımızı gönderdik. Cevap bu ayki toplantı için Bölge Müdürlüğünden geldi. Fakat biz konularımızı belirlediğimiz ve davetlerimizi attığımız için mümkün olmadığını bir daha ki ay olabileceğini bildirdik. Sizlerinde bu konuda fikirlerini almak istiyorum. Sanırım çoğunluk evet diyor. Mayıs ayı yerel gündemimiz belli oldu. Bunu şunun için anlattım. Yerel konu ile ilgili olarak hocamız bizlere yerelle iletşim için bazı tiyolar verecektir. Öncelikle genel konu ile başlamak istiyorum. KOÜ Mühendislik Fakültesi Çevre Bölüm Başkanı Doç.Dr. Aykan Karademir hocama söz vermek istiyorum.
2/Aykan Karademir: Herkese iyi akşamlar. İklim değişikliğinin nedenlerinden biri karbon oranlarıdır. Tabloda gördüğümüz gibi 1700-1800 yıllarda inişli çıkışlı bir tablo var iken sanayileşme ile birlikte karbon oranları hızlı bir artış göstermektedir. Bildiğiniz gibi karbon kaynakları kömür, petrol, doğalgaz gibi maddelerdir. Bir şekilde evlerde, arabalarda, sanayide kullanılarak, bugün küresel ısınma olarak adlandırdığımız sorun ile karşı karşıyayız. Karbon miktarının artması ile dünyaya gelen güneş ışınları tutulmakta ve dünya bir sera etkisi ile ısınmaktadır. 2100 yılına kadar 2 oC artacağı söylenmektedir. Karbon oranı 2005 te 410 civarındadır. 2100 lerde 600-700 olacağı düşünülüyor. Bununla birlikte belli canlı türlerinin yok olacağı, belli canlıların artması, kuraklık, doğal afetler gibi etkilerinin olacağı söylenmektedir. Aslında doğanın birebir etkisi yoktur. Bitkiler ve okyanustaki karbon salınımları eşittir. Ancak fosil maddelerle enerji üretilmesi ve karbonun geri dönüştürülememesidir. Burada en büyük problem enerji kaynaklarından salınan karbon için bir devlet politikası geliştirilmelidir. Avrupa Birliği ülkeleri 2020 yılına kadar 1. Karbon salınımlarını %20 azaltma. 2. Mevcut enerjiyi %20 daha verimli hale getirme. 3. Yenilenebilir enerji kaynaklarından ( güneş, rüzgar vs.) %20 daha fazla yararlanma. Bu üç madde ile ilgili imza atmışlardır.
Bu noktada yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanan kuruluşlara devlet tarafından destek verilmelidir. Bunun için devlet politikası oluşturulmalıdır. Karbon değerleri açısından Türkiye’nin durumu ne diye bakacak olursak, gelişmiş ülkeler seviyesinde ama sera gazlarının artmasını nasıl engelleriz onun çözümü bu noktada önem kazanıyor.
3/Mustafa Küpçü: Son zamanlarda arıların hızla kaybolduğunua dair haberler çok duymaya başladık. Tarım ilaçları ile mi yoksa karbon oranları ile ilgili midir?
4/Aykan Karademir: Karbon oranlarının etkisi olduğunu düşünmüyorum. Ama tarım ilaçları ile yani testititlerle ilgili olabileceğini düşünüyorum.
5/Mehmet Toker: Bende bir şey eklemek istiyorum. Çok geçmişe bakmamıza sebep yok, biz gençken İzmit’te, İstanbulda ocak ayında belimize kadar kar olurdu. Şimdi yağsa bile on gün zor duruyor. Bembeyaz kar gri renkte yağmaktadır.
6/Ender Şenol: Sizce halkımızın küresel ısınma ile ilgili olarak toplantılar yapılarak bilgilendirilmesi, bilinçlendirilmesi gerekmez mi?
7/Aykan Karademir: Tabiki faydalı olacaktır. Ancak kişi başına düşen oranlar çok düşüktür. Önemli olan ülkemiz ve yaşamış olduğumuz kentimizde istediğimiz ve istemediğimiz şeyleri dile getirerek, hükümet politalarını sorgulamak ve yönlendirmektir. Ben bu konuda İzmit’teki kamuoyunu başarılı buluyorum. Bu tür olaylar küresel ısınmanın artmaması için daha etkilidir.
8/M.Metin Akyol: Enerji politikaları ile ilgili politikaları güzel buluyorum. Örneğin bizler ısınmada mantolama ile yıllık 1000 ton olan ısınma harcamamızı 800 e düşürdük. Buda dışarıya salınan gazların azalması demek oluyor. % 20 lik bir tasarruf yapmış olduk. Bizler Yahyakaptan bölgesindeyiz. Burada bulunan fabrikaların bacaları ne kadar filtreli olsada belli saatlerde bacaların açılması ile havaya karbon salınmakta bunun denetimi maalesef yapılmamaktadır. Az önce vekilim evsel atıkların toplanması konusunda Büyükşehir Belediyesine teşekkür etti. Ama ben etmiyorum. Atık depolama yapılan izaydaşdan her daim salınan gazlar ile bizler en yakın tarihte zehirleneceğiz. Biran önce devletin enerji ile ilgili politikalarını oluşturması ve denetlemesi gerekmektedir.
9/Mehmet Hilal Kaplan: Hocama katkı sunmak istiyorum. AB ülkelerinde kişi başına düşen karbon miktarı yaklaşık 10-12 iken ülkemizde bu oran 3-4 lerdedir. Ama ülkemizde 2009 yılındaki karbon miktarı 2012 yılına oranla 2 kat artmıştır. Son on yılda ülke olarak doğal kaynaklarını hızla tüketen bir ülke haline geldik. 1990 da dünya ülkeleri iklim değişikliği ile ilgili bir araya gelmiş ve 2004 yılında KİYOTA adını verdikleri bir antlaşmaya imza atarak, karbon seviyelerini 1990 lardaki seviyeye çekmeye karar verdiler. Biz ise bu oluşuma 2009 da katıldık. Kişi başı oran göz önüne alınarak Ek-1 maddeden çıktık. O madde karbon oranlarının 1990 lara çekilmesi maddesidir. Ek-2 maddesine girdik. Ama oradada diyorki; sera gazı salınımı yapacak yatırımlara izin verme demektedir. Biz bu maddedende çıktık. 2020 yılına kadar sadece sekreterya görevi yapacağız. Diğer ülkeler hocamında dediği gibi 2010 yılında karar alarak karbon oranlarını yarıya düşürmek için karar alırken, bizler 2020 ye karar hiçbir sorumluluk almıyoruz. KİYOTA’ya bakış açımız, iklim değişliğine bakış açımız, sera gazına bakış açımız maalesef budur.
10/Mustafa Küpçü: Türkiye’de karayolu taşımacılığına ağırlık verilmesi küresel otomotiv sektörünün Türk siyasetine bir dayatmadır. Burada bir çıkar ilişkisi vardır. İzolasyon ile ilgili çalışmaları olumlu buluyorum. Ama taşımacılıkta ne deniz yolunda, ne raylı sistemde yokuz. Hızlı tren yapılıyor. Ama taşımacılığa tek hat verilmekte. Bu Türkiye’ye yapılan en büyük haksızlıktır. Sayın vekilim sizlerdende bu konuda destek bekliyoruz. Otoyollar yapılıyor, ama nerelere tarım arazilerinin dibine bugün sapanca, derbent, maşukiye, bahçecik, körfezde bulunan fabrikalar ve limanlar ile tam bir keşmekeşin içinde sıkışmış durumdayız.
11/Mehmet Hilal Kaplan: Enerji ile ilgili bir saptama daha yapmak istiyorum. Türkiye’de HES ler tamamlandığında enerjiye katkısı %2 dir. Ama mevcut yapının verimliliğini arttırdığımızda bu oran %17 dir.
12/Mehmet Toker: Sorun enerji sorunu değildir. Kaynakların paylaşımı, arazilere el koymadır. Bu hat üzerinde yürümektedir. Önümüzdeki 3-4 yıldada AB ye tam üyelik ertelendiğinde çöplük haline gelen ülkemizi satsak bile bu durumdan kurtaramayacağız. Az önce Vekilim oranlar verdi. 2 yılda iki kat artan oranlar önümüzdeki yıllarda kimbilir kaç kat artacak.
13/Orhan Bayramin: Herkese iyi akşamlar. Derincede depolanmış olan dedete dediğimiz tarım ilacı olarak bildiğimiz madde elverişsiz koşullarda depolanması bizim gündemimize bomba gibi düşmüştür. Bu malzeme buharlaşarak havaya ve toprağa karışmakta ve bu çevre kirliliğine hep beraber maruz kalmaktayız. Buna duyarsız kalınmasını istemediğimi belirtmek istedim.
14/Mehmet Hilal Kaplan: Bu konu ile ilgili olarak 2011 yılında ilk soru önergemi TBMM ne sundum. O günden beride bu konunun takipçisiyim. İlk duyduğumda deprem fay hattı üzereinde gelişi güzel bir şekilde depolanması sebebi ile Sayın Valimiz ve Çevre Müdürlüğü ile gidip izole edilmesi sağlandı. Çünkü bu maddenin 1mg nın toprağa yada suya gitmesi demek oradaki canlı türlerinin yok olması demektir. 1985 yılında Dünya Sağlık Örgütü ‘bu maddenin kullanımının insan sağlığı açısında uygun değildir’ diye kamuoyuna açıklama yapmıştır. Yıl 2013 henüz bizlerbu sorunu çözmüş değiliz. Bu maddenin bertaraf edilmesi için yakılması gerekmektedir. Burada bunu yapabilecek tek yer İzaydaştır. Ama kapasitesi yeterli olmadığı için Almanya’da bir firma ile anlaşıldı. Yılda 60 tonu gönderilmektedir. Bunun maliyetinin bir kısmını firma sahibi bir kısmıda çeşitli fonlardan karşılanmaktadır. Ama bu miktarda bertaraf edilmesi ile sanırım bir 45 yıl daha bizlerle birlikte olacaktır.
15/Mustafa Küpçü: Bildiğim kadarı ile 1950 li yıllarda Amerika bu maddeyi yasakladı. Bizler ise !950 lerde Çukurovada kullanmaya başladık. Bu sebepten inanılmaz bir küresel sömürü altındayız. Hem siyasi, hem ekonomik açıdan sömürülüyoruz. Biz özgür bir ülke değiliz.
16/Zeki Koyun: Yenilenebilir enerji ile ilgili okullarda ve üniversitelerde yapılan çalışmalar var. Bunlar iç açıcı gelişmeler. Benim sormak istediğim şu karbon salınımını azaltmanın yolları nelerdir. Bu oranı en minimilize hale nasıl getirebiliriz. Bunlarla ilgili çalışmalar varmıdır.
17/Mehmet Hilal Kaplan: Evet bu konuda çalışmalar var. Özel sistemlerl mümkün ama pahalı sistemler olduğu için heryere yaymak ekonomik olarak bunu karşılayacak teknolojimiz şuan için yok.
18/M.Metin Akyol: Bu konuda bildiğim kadarı ile Tübitak’ın çalışmaları var. Askeri gemilerdede karbon salınımını azaltıcı önemler yıllardan beri kullanılıyor. Şunu belirtmek istiyorum. 1999 depreminin en büyük iyiliği Körfez’in yeniden canlanması olmuştur. Körfez’in içinde açılan çanak sayesinde tüm pis su çanağın içine dolmuştur. 1999 öncesi balık türleri 4-5i iken aşmaz iken şimdilerde 25 olmuştur. Ama biz gene körfezi köreltmeye başlıyoruz. Başiskele, Dilovası, ile başladık. Son bir gelişmeyide sizlerle paylaşmak isterim. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Gebzede bir firma ile anlaşmış, bundan sonra çevre mühendisleri 3 vardiya halinde denetimleri yüreteceklermiş. Umarım bu denetimler ve cezalar İzaydaş içinde geçerlidir.
19/Süleyman Korkmaz: Nükleer enerji üretiminde karbon salınımının az olduğunu biliyoruz. Peki neden eylemler yapılıp karşı çıkılıyor. Ve Dünya’da bulunan diğer etkin STK larla işbirliği yapılamaz mı?
20/Mehmet Hilal Kaplan: Tabiki işbirliği yapılabilir. Nükleer santrallere gelecek olursak dediğiniz doğru %2 gibi bir karbon salınımı var. Öte yandan olabilecek kazalar neticesinde toprağımıza, insanımıza olan etkileri yüzyıllar sürecektir. Bu etkiler göze alınırsa o tartışma konusudur.
21/Süleyman Korkmaz: Birde bizler ne kadar ülkemize bu kaynakları sokmasakda komşularımızda var. Bunun etkilerinden bizlerde nasibimizi alacağız. Rusya olayında olduğu gibi. Sizleri tenzi ediyorum, ama bugün kaz dağlarında siyanürle altın aranmaktadır. Bazı STK lar karşı çıkmış fakat sponsorluk çalışmaları ile satın alınmışlardır.
22/Mehmet Hilal Kaplan: Siyanürle altın aranması oranı %4 artmıştır. Altını arayanlar Dünya altın piyasasını elinde bulunduran şirketlerdir. Burada şunu sormak lazım. Bize getirisi ne? 380 bin ton altın rezervi var. 15 yılda çıkarılması planlanıyor. Getirisi 25 milyar dolardır. Öte yandan Kaz Dağlarında yetişen tarım ürünlerinden yılda 3,5 milyar dolar kazanıyoruz. Bu sebepten bizim milli gelirimize %2 lik bir katkı sağlanmasından daha önemli olan ormanların yok olması ve havamızın kirletilmesidir. Hangi mantıkla 25 milyar dolar için 480 bin ton siyanürü toprağa vererek yok ediyorsun. Altın aramak için başka yöntemlerde var. Pahalıymış, banane bundan ben zaten tarımdan bu kazancı sağlıyorum.
23/Bahri Odabaş: Konu ile ilgili olarak konuşmak isteyen yoksa yerel gündem maddemize geçmek istiyorum. Sayın hocama söz vermek istiyorum.
24/İhsan Karlı: Bu daveti yaptığınızda Kocaeli kMM ile ilgili olarak sosyal medyada araştırma yapmak istedim. Ama pek dişe dokunur bişey bulamadım. Bence bu bir eksiklikdir. Toplumumuza bakacak olursak ilk 1946 da mitingler yapılmaya başlanmıştır. 1950 seçimlerinde radyo yayınları kullanılmış ve 1977 de Adalet Partisi profesyonel bir ajansla çalışmaya başlamıştır. Bugüne kadar böyle gelmiştir. Obama seçimlerde 14.3 milyon olan 18-25 yaş grubu genci sandık başına götürerek kazanmıştır. Obama bugünkü sosyal medya ağlarını çok etkin bir şekilde kullanmıştır.Örneğin; Şişli Belediyesi, Bağcılar, Keçiören Belediyeleri kendilerini birer marka haline getirmişlerdir. Küçük millet meclisi olarak sosyal medyada birkaç heber dışında bir şey bulamadım. Toplantı formatı, amacı ile ilgili sosyal ve yerel medyada bir farkındalık yaratmalısınız.
25/Bahri Odabaş: Bu dediklerinize katılıyorum. Bu bizim eksikliğimiz olabilir. Ama bu toplantıda KkMM nerede olduğu değilde, şehrimizde bulunan STK larla Yerel yöneticiler arasındaki diyalog eksikliklerini nasıl giderebiliriz, sizden bu yönden bilgiler almak istiyoruz.
26/Orhan Bayramin: Bende bir ekleme yapmak istiyorum. Evet dediklerinize katılıyorum. STK lar gönüllülük esası ile yürütülen kurumlardır. Ama yerel yöneticiler tarafından atanan STK yöneticilerini olduğu için Bahri Bey iyi bilir. Benim veya Bahri beyin hükümet yöneticileri ile ters düşmesi değil, bizleri dinlememeleridir. Vali Bey’e Kartepe ile ilgili 10 proje sundum. Beni biryerlere yönlendirdi. Ama sonuç alamayınca tekrar görüşmek istedim, olmadı. Neyse bu son Maşukiye taş ocağı olayından sonra benimle Sayın Valim görüşmüyor. Sizler ne mutlu ki aramızdasınız. Hükümetle aramızda bir sözcümüzün olması hem kentimiz, havamız, suyumuz için önemlidir.
27/Bahri Odabaş: Hocam doğru söylüyor. Ama STK lar çok dar kaynaklarla, özveri ile samimi ve duyarlılıkla hareket eden kurumlardır. Bizler istiyoruz ki, yöneticilerle biraraya gelelim. Kentimizle ilgili konuları tartışalım. Sonuçta bizim kaynaklarımızla birşeyler yapılıyor. Hesabını sormak en doğal hakkımız, STK lar halkın filtresiz tercümanıdır. Belediye Başkanından randevu talep ediyorsunuz. Kendi çıkarları doğrultusunda ise hemen randevuyu veriyorlar. Ama kentle ilgili bir söz hakkı istediğimizde cevap dahi vermiyorlar. Bakın 15-20 STK ile Sayın Vekilim burada sizler fedakarlık yapmış gelmişsiniz. Sorunların çözümü için biraraya gelelim konuşalım istiyoruz. Bir iletişim problemimiz var. Bizler daha popüler olsak, daha kapsamlı toplantılar yapsak demek gelecekler.
28/Mustafa Küpçü: Yanılıyorsun. Demokrasinin olmadığı yerde gücünüzle kendinizi kanıtlarsınız. Hocam çok güzel ifade ediyordu. Araya girdik, lütfen devam edin.
29/İhsan Karlı: Sorun şu ki, yerel yöneticilerle iletişiminiz sıfır, tabiri caizse kaale alınmadığınızı ifade ettiniz. Paydaşlarınız neler onlara bakmalısınız. Kentin ileri gelenleri ile diyaloglarınız nasıl, ya da neler yapmalısınız. Bunlar önemlidir.
30/Numan Gülşah: Ben Çekül Vakfı Kocaeli temsilcisiyim. Büyükşehirle bu Mimar Sinan Cami önüne yapılacak olan üst geçit hakkında görüşmeye gittik. Bunun mevcut yapıya zarar vereceğini ve gerekçelerini anlattık. Yok yapacağız dediler. O zaman bizler ve CHP mahkemeye verdik. Mahkemeden karar çıkasıya kadar yaptılar. Danıştaydan karar çıktı, yıkılması yönünde ama halen yıkılmadı. Sizin anlıyacağınız, kamu menfaatini mahkeme kararının üstünde tutuyorlar. Bir olay daha aktarmak istiyorum. Bahri beyle birlikte 2009 yerel seçimleri öncesi konuyu Başbakana anlatmak için bir pankart yaptırdık. ‘ Mimar Sinan’a saygı İstiyoruz.’ Sayın Başbakan diye. O zaman Marsiad Ak Parti İl Başkanlığı üstünde idi. 2 saat partililerin ve polisin saldırısına uğradık. Allahtan kapı sağlamdı. Ben 155 aradım, durumu anlattım. Birde dedimki, elimizdeki görüntüleri kamuoyuna, basına vereceğiz deyince kimseler kalmadı. Elimizi kolumuza sallaya sallaya çıktık. Biz diyalogdan yanayız. Ama yapmak istedikleri karşısında durunca bizleri ezmeye çalışıyorlar.
31/İhsan Karlı: Türkiye’de tarihe bakarsak, Uşak olayı, İsmet İnönü’n linç edilmek istenmesi. Düşünün Fransa’da bir kişi yılda 14 kitap okurken bizde 14 kişi bir kitap okuyor. Toplum olarak yazılı kültüre geçmeden görselliğe geçmişiz. Böyle bir toplumda kitleleri nasıl yönlendirirsiniz. Nisan 1999 öncesi DSP nin oy oranları bellidir. Ama seçimlerde %21 oy alarak koalisyon hükümetinde yer almışlardır. 2001 yılında Ak Parti kurulmuştur. 80 kişilik ekiple % 35 gibi bir oranla tek başına iktidar olmuştur. Bizde parti sadakatı kalmamıştır. 80 kişik ekiple bugünde çok güzel gündem yaratıyor. Ve muhalefet de maalesef arkasından gidiyor. Bütün partilerin bizim partilerimiz olduğunu unutmayalım. Bizdeki muhalefet kültürü Danimarka, İsveç de olduğu gibi değildir. Ama sizler de bu toplantılara sosyal ve yerel medya ağlarını kullanarak, davetlerinize gelen ve gelmeyenleri konuşursanız. Gelmeyenlerde rahatsız olup, toplantılara katılacaklardır.
32/Mustafa Küpçü: Bende bir dernek başkanıyım. Öncelikli olay hepimiz birbirimize güvenmeli, belli konularda beraber hareket edebilmeliyiz. O zaman karşımızdakiler bize ne kadar kızarsa kızsın gücümüz varsa bizleri dikkate almak zorunda kalacaklardır. Bir hemşehri politikasıdır, gidiyor. Bu yüzden toplumun duyguları, hassas olduğu konulara deyinmeli ve sosyal medyayı kullanmalıyız. Ben bu dönem kendi adıma konuşmak gerekirse, yönetime gençleri alarak sosyal medyanın gücünden faydalanmak istiyorum. Sivil toplumda sivil değildir.
33/İhsan Karlı: Bence daha mikro sorunlara eğilmelisiniz. Örneğin; muhtarların, roman vatandaşların sorunlarına değinebilir, problemleri olan vatandaşları biraraya getirdiğinizde bir farkındalık yaratmış olursunuz. Bunun için marka olmak ve devamlılığını sağlamak gerekir.
34/Zeki Koyun: Fransız bir kadın Trabzonda dolaşıyormuş. Çantasını düşürmüş ve Temel hemen yerden alıp kadına vermiş. Kadında mersiboku demiş. Temel kadın kötü bir şey dedi sanıp, kadını vurur. Sorarlar Temel’e neden vurdun. Ne dediğini anladınmı demişler. Yok demiş ben önce vurayım, sonra anlarım demiş. Sözü şuraya getirmek istiyorum. 2006 yılında Marsiad’la tanıştığımda bir tarafta gönüllü teşekküller bir tarafta sivil inisiyatif vardı. Daha fazla katılımlı toplantılar ile sözümüz geçiyordu. Mustafa beyin dediği gibi kendimizede bakmalıyız. Bir komisyon kurarak, Valimiz ile Belediye Başkanları ile görüşüp, toplantılar hakkında kentin sorunları ve çözüm önerilerini anlatmalıyız. Tabi toplantılarımızı yaparken onların takvimlerinide göz önünde bulundurmalıyız.
35/İhsan Karlı: Kurumsal iletişiminizi sağlayacak bir görevlendirme yapmalı. Ve ilgili yerlere konularla ilgili bilgi akışını sağlamalısınız. Alternatif haber kaynaklarını kullanmalısınız.
36/Mustafa Küpçü: Kent konseyleri gibi bizlerde oyalanalım istiyorlar. Kent Konseyleri asıl görevlerini yapmamaktadırlar. Bir dernek gibi hareket ediyorlar. Siz bugüne kadar hiç duydunuzmu? Belediye’nin yapmış olduğu bir projeyi yanlıştır diye karşı çıktıklarını hatırlamıyorum. Birinci adım kendi içimizdeki bütünlüğü sağlamaktır. İkinci adım ise doğru şeyler yapıp dikkati çekmektir. Bugün 30 yılsır kavga içinde olunan bir kişi ile dahi protokol anlaşması yapılabiliniyorsa, bizlerlede diyalog kurulabilir. Şimdi vekilimiz burada yarın bakın gazetelere Sayın Vekilimizin konuşmaları yayınlanacaktır.
37/Mehmet Hilal Kaplan: Bizler sorunları dile getirdiğimizde farklı algınabiliyor. Ama sizler sorunları olan STK ları bir araya getirebilirsiniz. Bu kentimiz içinde toplum içinde çok olumlu etkiler yaratacaktır. Öncelikle çerçeveyi çizmelisiniz. kMM ilk ayağı burada konuşulanların TBMM sine iletilmesi, yerelinde Türkiye gündemi gibi tutulması gerekmektedir. Buda bu kentte hep beraber yaşadığımızın bir yansıması olacaktır.
38/Müzeyyen Tan: Sosyal medya konusunda hocama katılıyorum. Ama Kent Konseyleri konusunda katılamayacağım. Bir şekilde Gebze Kent Konseyi facebook sayfasına kaydolmuşum. Birgün dikkatimi çekti. Bakayım dedim. Ama sadece kendi yaptıkları yemekler ve belediyenin yaptığı etkinlikler dışında bir şey yok. Tabi tepki topladı. Ve sayfalarını kapatmak zorunda kaldılar. Düşünün bizim Körfez Hastanesi ile ilgili basın açıklamamız çeyrek sayfa değilken, Kent Konseyi medya evini ziyaret etmiş, Özgür Kocaeli gibi bir gazetede yarım sayfa haber olmuş. Yorumu sizlere bırakıyorum.
39/Behlül Metin: Sosyal medya ile ilgili hocama katılmıyorum. Sosyal medyada bir şeyin prim yapması için ya belli ideolojik görüş içermesi gerekmektedir. STK, KkMM gibi prim yapmayacak konularla pek dikkat çekemezsiniz. Bloglar çok etkili değil, facebook’un daha etkili olduğunu düşünenlerdenim. Tabiki çok iyi nabız tutuluyor. Tepkileri ve destekleri anında görebiliyorsunuz.
40/Müzeyyen Tan: Sosyal medya ağlarından milliyet ve radikal gibi gazetelerin sayfalarında blog açmanız daha etkili olacaktır.
41/Bahri Odabaş: Olumsuz görüşlerde çıksa yaklaşık 3,5 saattir, konuları konuşmaktayız. Toplantıdan herkes memnunki kimse yarıda ayrılmadı. Herkese tekrar teşekkür ediyorum.
ÖNERİLER
1 /
ORTAK SONUÇ
1 /
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
78 Sivil Toplum Kuruluşlarına yazılı, e-mail ve telefonla davetler yapıldı.
MİLLETVEKİLLERİ İLE
Milletvekillerine telefon ve e-mail yolu ile davetler yapıldı.
MEDYA İLE
12 basın yayın kuruluşuna e-mail yolu ile toplantı bildirildi. 3 basın mensubu katıldı.
SONUÇLAR
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Bahri Odabaş – KkMM Girişimcisi
05.04.2013 Kocaeli kMM Toplantı Tutanağı
previous post