YER: Marsiad Toplantı Salonu
TARİH: 01.02.2013 saat 18.00 de
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / Yerel Gündem21 ( Nilgün Doğanay – Üye )
2 / ÇEKÜL ( Numan Gülşah)
3 / Yahya Kaptan Top. Yapı Koop. ( Abdurrahman Subaşı – Başkan )
4 / Kartepe İnsan Hakları Derneği (Behlül Metin )
5 / İZEYAP ( Ertan Karatay – Başkan )
6 / Kocaeli ADD ( Mustafa Küpçü – Başkan )
7 / İzmit Engelliler Derneği ( Selahattin Deniz – Başkan )
8 / HDK ( Emrah Durmuş )
MESLEK ODALARI
SENDİKALAR
1 / Eğitim Bir-Sen ( Zeki Koyun )
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
1 / Ruhi Saner
2 / Cahit Aydemir
3 / Nihat Emirahmet
4 / Gülden Bülbül
5 / Gülnar Şentürk
6 / Said Demirkaya
GÖZLEMCİLER
1 / DSP İl Başkanı ( Selman Gürpınar)
2 / BDP İl Başkanı ( Mehmet Alçınkaya)
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ Katılım olmadı.
BELEDİYE BAŞKANLARI Katılım olmadı.
MESAJ YOLLAYANLAR
1/ Muzaffer Baştopçu
DİĞER KATILIMCILAR
Çeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan toplam 17 izleyici/gözlemci katıldı.
MEDYA
1 / Gazete Kocaeli
MODERATÖR
Bahri Odabaş – KkMM Girişimcisi
KONULAR
GENEL KONU: İmralı Görüşmeleri
YEREL KONU: –
ANAYASA (Genel konu ile ilişkili olarak)
KONUŞULANLAR
1/Bahri Odabaş: Bu ay toplantı konumuz az önce sunumda izlediğimiz gibi ‘İmralı Görüşmeleri’ dir. Öncelikle tüm katılımcılara teşekkür ederim. Bu ay mutfak ekibimizin çalışmaları il bazında Kocaeli Milletvekili Fikri Işık görevlendirilmiş. Kendilerine ulaşamadım, fakat danışmanı ile görüştüm. Katılım olacağını söylemişlerdi. Bugün tekrar görüştük, vekilin katılamayacağını bildirdiler. Diğer partilerden bir cevap gelmedi. Ama DSP il başkanımıza ve BDP il başkanına teşekkür ederim. Ülkesini, şehrini seven ve fikir sahibi herkesi toplantılarımıza bekliyoruz. Üniversiteden görevlendirme yetişmediği için öncelikle Mustafa Bey’le başlamak istiyorum. Konu ile ilgili kendisinin bir çalışması var.
2 / Mustafa Küpçü: Toplantıda en çok hoşuma giden ‘önyargılar giremez’ sözü oldu. Her birimizin birbirimiz hakkında bir ön yargısı var. Oysa birbirimizi yakinen tanısak hepsi yok olur. İlk insanları düşünün mülkiyet var mıydı, ırk var mıydı? Ne devlet ne ordu vardı. Her siyasi güç kendini korumak için yasa çıkartır, bu temel bir değerdir. Şehrimizde bile Trabzonluyum. Ya da göçmenim diyene rastlamışsınızdır. Ailemizle, çevremizle, ulusal kimliklerimizle hep beraber bir arada yaşayabilmeliyiz. Ama biz kapıştıran ne? Bence küresel ekonomik bir düzen. Bu düzen silahlarını, ilaçlarını satmak zorundadır. Başımıza gelen pek çok olay Eşref Bitlis’in öldürülmesi, Paris’te öldürülen üç kişinin faili meçhul ama değil cinayetlerle birbirine kırdırılmaya çalışan insanlar haline geliyoruz. Bizler birilerini düşman görmezsek, düşmanda olmayız. Küresel egemenlik altındayız. Demokratik bir şekilde yaşamak deyince aklıma Bahri Bey, Behlül Bey, Mehmet Bey ve Ruhi Bey’le aynı ortamda yan yana olabilmek ve onlara güvenmek geliyor. Ülkemizde son on yıldır denetim eksikliği baş göstermiştir. ‘Sayın Başbakanın ben söyledim.’ Olacak tavrından kaynaklanmaktadır. Bir hukuk devletinde yargı görevini yapamaz hale gelmiştir. Sayın Başbakan bir taraftan devlet yetkilileri Öcalan’la görüşüyor derken. Başka yerde farklı konuşmaktadır. Buda güven vermemektedir. Çözüme ulaşmak istiyorsak, kim ile görüşülmesi gerekse İmralı ile değil Öcalan’la demek daha doğrudur. Bunu demiyorsan ikiyüzlülük yapıyorsundur. Hiç kimse İsrail’den gelen petroitleri önemsemiyor ama ülkeyi felakete sürükleyebilir. Hepimiz yetiştiğimiz çevre koşullardan dolayı aynı düşünemeyiz. Bir düşünürsek bugün yapılan harcamalar eğitim, sağlık gibi alanlarda yapılsaydı. Türkiye bugün farklı bir Türkiye olurdu. Bu sebepten bence emperyalizm amacına ulaşmıştır. Bizleri kardeş kavgası ile fakirleştirmiş, güvensiz ve kompleksli bir toplum haline getirmiştir. Kimlik üzerinden yapılan siyaseti kabul edemem. Bunu bir toplantıda Sırrı Süreyya Önder’le de tartışmıştım. Şunu iyi anlamak lazım zengin zenginle işbirliği içinde ama olan hep alt sınıftaki vatandaşa oluyor. Terörde kanlı bir ticarettir. Türkiye en büyük ticaret anlaşmalarını İsrail’le yapmakta ama Davos’ta şov yapmaktadır. Bu sebeptendir ki, ben Türkiye’nin Türk halkı tarafından değil küresel egemen güçler tarafından yönetildiğini düşünüyorum.
3 / Mehmet Alçınkaya: Herkese iyi akşamlar. Bu akşam konuşacağımız konu yeniden şekillenen Dünya düzeninde Türkiye’nin yerinin ne olacağının bir göstergesidir. Türkiye’de Kürt sorunu yeni bir olay değildir. Cumhuriyetten bu yana süregelen bu süreçte Türklüğün esas alınması ve etnik kökenlerin dışlanmasının bir sonucudur. Türkiye’nin son otuz yılına baktığımızda PKK’nın Kürtlerin özgürlük hareketine destek amacı ile ortaya çıkması ile birlikte değişen ulusal olma yolunda 3 temel talepleri olmuştur. 1. Tüm etnik kimliklerin tarif edildiği bir Anayasa ile Kürtlere statü kazandırılmasıdır. 2. Anadilde eğitimdir. 3. Demokratik özerkliktir. Oslo’da olsun, açlık grevlerinde olsun. Müzakere sürecinde şartların eşit olması için Sayın Öcalan için ev hapsi istenmiştir. Bizce 29 Mart seçimlerinden bu yana AKP tarafından yapılan gelişmeler yeterli değil ve çözüme yönelik değildir. Kürtler ayrılmak değil tam tersi bu topraklarda kendi kimliklerini ve statülerini kazanarak yaşamak istemektedirler. Birde bu süreçte 50 bin kişi hayatını kaybetmiş ve ekonomik olarak 1 trilyon harcanmıştır. Bu savaşın bitmesi için tarafların bir araya gelip bu sorunu çözmeleri gerekmektedir. Taraflardan biride Sayın Öcalan’dır. Türkiye Devleti Dünyada olduğu gibi nasıl İran, İngiltere, Fransa ve Afrika gibi ülkelerle bir araya geliyorsa, Sayın Öcalan’la da bir araya gelmelidir. Tabi ki müzakerenin birçok aşaması olacaktır. Siyasi, askeri gibi ama bu ülkede halkın % 70 i barıştan yanadır. Çözümün bir an önce olmasını hem Türk halkı hem de Kürt halkı istemektedir. Ortadoğu’da olan olaylarda olduğu gibi bu süreçte de özgürlükçü hareket mi? Yoksa küresel güçler mi? Kazanacak hep beraber yaşayıp göreceğiz. Ortadoğu’nun şekillenmesinde Kürtlerin rolü büyük olacaktır. AKP hükümeti bu süreci iyi değerlendirmelidir. Ulusal konjonktürde barış sağlanmaması Türkiye Cumhuriyetini zora sokacaktır. Bu nedenle barış süreci AKP bırakılmamalıdır. Batıda yaşayan hem Türk hem Kürt halkı ilgili STK’lar ve diğer siyasi partiler sürece katkı sunmalı ve sorumluluk almalıdır. Bu konuda dünyada birçok örnek vardır. Alevilerle ilgili sorunları da hep beraber yaşadık. Bu sebepten Türkiye bence laik değildir. Çağdaşlaşma yolunda ve Ortadoğu’da ki konumu açısından Kürt sorunu çözülmelidir.
4 / Ruhi Saner: Bir tarafta NATO karargâhlarında Ortadoğu projesi olarak ortaya çıkan büyük Kürdistan haritalarının yer aldığı haritalar varken, Kürt halkının temsilcileri bunları nasıl açıklamaktadır.
5 / Mehmet Alçınkaya: Sayın Öcalan bunu açıklamıştır. Ulusal devlet kurmayı reddetmiştir. Bu topraklarda hep beraber yaşamak istiyoruz. Tabi ki dört coğrafyada Kürtlerin birliğinden yanayız. Ama bir ulus devletten yana değiliz.
6 / Numan Gülşah: Hep barış deniliyor. Ama bunun sınırları nerede başlıyor bitiyor hep yuvarlak geçildi. Küresel güçlerin oynadığı bir oyun var. Ortadoğu’da bulunan petrol ve liyorumait bir harita bulunmakta, orada Kürdistan devleti gösteriliyor. Ordu’dan başlayıp, Kafkaslara doğru uzanan bir harita bu, küresel güçlerin oyunu ile bu dört ülke birbirine bağlanarak güvenli bir petrol hattı yaratılmak istenmektedir. Demokrasi hepimiz için gereklidir. Olaylar kişilerle ya da ırklarla ilgili değildir. Ortada 1880 de çizilen bir harita vardır. Ve hala geçerliliğini korumaktadır.
7 / Ertan Karatay: Kürtler, Çerkezler, Abazalar, Lazlar ve ne kadar etnik grup varsa hepsi anadilde eğitim alsınlar. Peki, böyle bir masanın etrafında hangi dille konuşup anlaşacağız?
8 / Mehmet Alçınkaya: Bizim için bir zenginliktir. Ama gene resmi dil Türkçe olsun. Bölgemizde yöremizde kendi dilimizi konuşabilelim.
9 / Behlül Metin: Kuzey Irak’ta resmi dil İngilizce imiş, bu doğrumudur?
10 / Mehmet Alçınkaya: Özerk bölgede anadilde eğitim yapıldığını biliyorum. Ama resmi dil İngilizce mi bir bilgim yok.
11 / Mustafa Küpçü: Talabani’nin ‘ bizi özgürleştirdiği için ABD ye teşekkür ederiz.’ Sözünü nasıl yorumluyorsunuz?
12 / Mehmet Alçınkaya: O Talabani’nin söylemidir. Barış sınırları demiştiniz. Bence halkların özgürleştirilmesidir. Birbirimizi yok saymadan yaşamlarımızın garanti altına alınmasıdır. Ortadoğu yapılanması bu açıdan önemlidir.
13 / Ruhi Saner: Küresel güçlerin bu yapılanmada PKK ya bir desteği var mıdır?
14 / Mehmet Alçınkaya: Kürt halkının tabi ki ulusal anlamda çözüme destek için görüşmeleri vardır. Bu da çok normaldir.
15 / Bahri Odabaş: Otuz yıldan beri yapılan bu mücadelede Kürtler, Türkler zarar görmüştür. Mehmet Bey insani haklardan bahsetti. Ama T.C kimliğinde Türk yazsa ne olur, Kürt yazsa ne olur, Laz yazsa ne olur. Ben insanların insanlığına bakıyorum. Birbirimize katkı sunabiliyor muyuz? Birileri bizi düşman etmeye çalışıyor. Müzakere sürecinde bizler tabandan tavana baskı yapmalıyız. Tabi ki hepimizin eksiklikleri var. Ama bizler bir adım atarsak, karşımızdaki de bize bir adım atar.
16 / Selman Gürpınar: Kişilerin kendi hayatlarında karşılaştıkları sorunlarda yaptıkları en büyük yanlışta bugünkü konuda yaptığımız yanlış gibi sorunun temelini öğrenmememizden kaynaklanmaktadır. Sorunun çözümü tarihsel sürecin incelenip araştırılarak bir yol haritası çizilmelidir. Parti olarak tarihsel sürecimizle ilgili çalışmalar yapmaktayız. Neden sadece doğu bölgemizde olmaktadır. Kürt halkının o bölgede olması ve coğrafi şartlar sebebi ile diye düşünüyorum. Tarihe baktığımızda o bölge Osmanlının son zamanlarında kürt bölgesi olmuştur. Onun öncesinde Selçuklulara ve Türkmenlere ev sahipliği yapmıştır. 1500 yıllarda Osmanlı ilk defa Yavuz Sultan Selim zamanında batıya değil de doğuya yönelmiştir. Sebebi ise Şah İsmail’in Alevi dini kökenli devlet kurmaya çalışması ile bölgedeki Türkmenler yok edilmiş, yerlerine Kürt ağalar yerleştirilmiştir. Bu ağaların 1800 yıllarda hak talep ederek isyan çıkarmışlar ve akabinde 1.Dünya Savaşı olmuştur. Atatürk ve silah arkadaşları Türkiye Cumhuriyetini kurarken millet temeli oluşturmak istedikleri için Türk, Kürt, Laz, bilinmez hale gelmiştir. Mustafa Kemal dışarıya karşı kendimizi korumak için bir güç yaratmak istemiş ve bu gücün adı Türk dür.
Tarihimizi yanlış bilmemiz neticesinde bugün dersim isyanı bir Kürt isyanı olarak bilinmektedir. Oysaki belli aşiretlerin çıkardığı bir isyandır. AKP bugün istese bu olayı aydınlatabilir. Ama istiyorlar ki bir Kürt sorunu olarak bilinsin ve insanlar tartışsın. Ulusalcılık kavramı Türk’ün, Kürdün, Laz’ın, Çerkez’in bir çatı altında yaşamasının modeli idi. Başbakan bugün ulusalcılara her gün küfreder konuma geldi. Ulusalcılık ırkçılık demek değildir. Birgül Ayman Güler yanlış anlaşıldığını düşünüyorum. Türk milliyetçiliği ırkçılık olarak değerlendirilmemelidir. O zaman Kürt milliyetçiliğini nasıl değerlendireceğiz. Gelelim asıl konumuza Kürtler ne istiyor. Anadilde savunma, eğitim ve özerklik istiyorlar. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri anadilde savunma hakkı yasa ile düzenlenmiş durumda zaten, şimdi KCK davaları ile ön plana çıkmıştır. Neden o davaya hükümetin o hakimleri ataması sebebi ile ortaya çıkmıştır. Anadilde eğitim zor bir şey değil Kürtçe öğretmen ve akademisyen yetiştirirsiniz. İsteyen istediğini seçer. Darbelere baktığımızda ise düşüncesini belirten herkese karşı uygulanmıştır. Özellikle 1980 darbesi ile Kürtler eziyet görmüş, dini kesim için bugünler için korunmuştur.
17 / Bahri Odabaş: Konuşmanız ile basite indirgediniz teşekkür ederim. Problemlerin iki tarafın iyi niyeti ile çözüleceği kanısındayım. Tabi ki belli menfaatler ve üçüncü şahıslar yoksa.
18 / Mehmet Alçinkaya: Dediğiniz gibi Kürt halkı misafirperverdir. Ama öncelikle sorunu kabul etmeli. Ve çözüm için müzakere kapıları açılmalıdır. Bugün bu sorunu AKP kadar derinleştiren Fettullah Gülendir. Dış güçlerden gelecek müdahaleler için herkesin bu sürece destek vermesi gerekmektedir.
19 / Bahri Odabaş: Bir yıl kadar önce Doğu Batı Kardeşliği Platformunun düzenlemiş olduğu Diyarbakır buluşmasına katıldım. Toplantıda tüm sivri laflar söylendi. Benden önce Kürt kökenli bir Profesör dedi ki, ‘ Kürt yöneticiler, benim özgürlüğü kısıtlayacaksa beni bir ABD’li de yönetebilir fark etmez.’ Dedi. Ben çıktım kürsüye benim söyleyeceğimi söylediği için teşekkür ettim. Dedim ki’ bizim vergilerin %90 size gidiyor, ayrılırsanız işimize gelir.’ Diye espriyi patlattım. ‘Benim kızımda inancı için başını örtülü olduğu için devlet okulunda okuyamadı. Ama bizler dağa çıkmadık. Adam öldürmedik.’ dedim.
20 / Behlül Metin: DSP İl Başkanına sormak istiyorum. Türkiye’nin kurulum aşamasında kimlik arayışı oldu. Neden demokratik yollarla olmadı. En azından halka sorularak yapılabilirdi.
21 / Selman Gürpınar: Mustafa Kemal’in doğudaki hedefi Misak-İ Milli sınırlarıdır. Misak-i Milli sınırları Kerkük’ten, Musul’a ve şama kadar uzanmaktadır. Misak-i Milli o günkü hükümet tarafından Türk nüfusun çok olduğu yerler olduğu için çizilmiştir. O günkü şartlarda dönmekte görüyoruz. Ama Mustafa Kemal’in demokratikliği tartışılacak olursa, Hatay doğrudan topraklarımıza katılmamıştır. Orada bir referandum yapılmış ve halk karar vermiştir.
22 / Mustafa Küpçü: 622 yıl bir ailenin elinde olan ve % 2 okuma yazma oranına sahip bir toplumdan bahsediyoruz. Sizce Türkiye’de demokrasi var mı? Koyun gibi güdülen bir toplumuz.
23 / Behlül Metin: En azından seçme hakkımız var.
24 / Zeki Koyun: Demokrasi katılım noktasında sadece üst yöneticilerin değil halkında katılımı ile olmalıdır. Toplantılarda sağımıza, solumuza baktığımızda hep aynı kişileri görüyoruz. Eğitim Bir-Sen olarak her ilde temsilciliklerimiz bulunmaktadır. Bizim beynimizin arka kısmında masaya koymadığımız önyargılarımız var. Öncelikle onları tartışarak bir çözüm noktasına gitmeliyiz. Bu konularla ilgili olarak AKP, CHP ve BDP bir bütün içinde olmalıdır. CHP li vekilin konuşması kendi içinde bütünlüğü bozmuştur. Altan Tan’ın bir söyleşisinde Karadenizli bir öğrenci ‘ doğudaki yollar, Karadeniz deki yollardan daha iyi ama biz dağa çıkmıyoruz.’demişti. Altan Tan ise ‘ siz elinizdeki ile yetinmişsiniz ama Kürtler yetinmek istemiyorlar.’ Demişti. Ve bağımsız milletvekili iken ‘ doğuda her üç Kürt’ten biri AKP ye oy vermiş.’ Dedi. BDP İl Başkanı bu süreçte AKP ye güvenmediklerini söylemişti. Oysa doğudaki Kürtlerde de bir sorun yaratmaz mı? Hakkâri dışında her ilde AKP’nin vekilleri var. Ben öğretmenim ve bir insanın yetişmesi ne kadar zor biliyorum. Bir hiç uğruna birçok değerli insanımız ve aydınımız suikaste kurban olmuştur. Son referandumda doğudaki halkın evet ya da hayırı kendi hür iradeleri ile mi verdiler merak ediyorum. Çünkü son yapılan araştırmaya göre dağa çıkanların % 70 i işsiz, % 40 da çocuk olduğu açıklandı. Bu iki sebepten yapılan baskılar sebebi ile çözüm aşamasında bir ikiyüzlülük olarak görüyorum. Otuz yıldır süren bu süreç ne zaman sona erecek.
25 / Mustafa Küpçü: Kürtler referandumda hayır deselerdi. Darbeci damgası yemekten korktular. Biliyorsunuz ki; ‘Başbakan referandumda hayır diyenler bizim için darbeciler.’ dedi. Bu da 21. Yy demokrasisi örneğidir.
26 / Mehmet Alçinkaya: Evet yollar yapılmış, sosyal alanlar yapılmıştır. Ancak Kürtler kürdüm diyememişlerdir.
27 / Bahri Odabaş: Mehmet Bey şimdi bir kürt ben kürdüm diyemiyorum?
28 / Mehmet Alçinkaya: Ben aynı zamanda aleviyim. Dini inancımı yaşayamadığım gibi kürt olduğum için dışlanıyorum. Bu süreçte Türkiye geçmişi ile yüzleşmelidir. Tabi ki Atatürk’ün yaptıkları inkâr edilemez.
29 / Mustafa Küpçü: Bu sorunun çözümü için illa dağa mı çıkmak gerekiyor. Birde hiç tanımadığı insanların içine canlı bomba olarak giren ve yaşamlarını yitirenlere ne diyorsunuz.
30 / Mehmet Alçinkaya: Kürtler kendi istekleri ile dağa çıkmamışlardır. Biz ve özgürlük hareketi bu arkadaşların yaptıklarını tasvip etmiyoruz. Çözüm silahların ortadan kalkması ise önce AKP çözüm aşamasında adım atmalı. Ondan sonra silahlar bırakılır.
31 / Zeki Koyun: Habur da ki olayı halk unutmadı. Sizler sanki zafer kazanmış komutan edası ile il il gezdiniz. Ve süreç olumsuz oldu. Üç bayanın öldürülmesi olayında halk sükûnetini korudu. Herkesin üzerine düşeni yapması gerekmektedir. Şehit yakınları maalesef kin beslemektedir. Öldürmekle yok etmekle bir yere varamıyoruz. Oturup konuşmak çözüm üretmek gerekir. Ama unutulmamalı ki MHP gibi milliyetçiliği ön planda olan, dini inançları ön planda olan topluluklarında bu topraklarda yaşadığını unutmamak gerek, ona göre siyaset yapılmalıdır. Ya hep ya hiç diye bir şey olmamalıdır.
32 / Mehmet Alçinkaya: Habur barış için atılmış önemli bir adımdır. Oraya insanlarımız çocuklarının dağdan inmesini kutlamak için koşmuştur. Orada risk alanlar sonuna kadar gitmedikleri için bu süreç bu hale gelmiştir.
33 / Ruhi Saner: Bu tip olaylar Ortadoğu’nun doğusundaki topraklarda olmaktadır. Dünyada ’ki egemen devlet gücünü koruyabilmek için egemenlik alanlarını korumak ya da genişletmek zorundadır. Bu coğrafya enerji kaynakları, tarım ve su kaynakları açısından gelecekte bölünmüş ve parçalanmış olması istenmektedir. Bu uluslararası güçlerin getirdiği iletişim araçları ile her gün işlenmektedir. Ama ulusal politikalar işlenmemektedir. Ve dünyada çılgınca bir tüketim vardır. Türkiye’nin önünde çok önemli sorunları vardır. Ancak başka meselelerle gündemler değişmekte ve bu olayların olması için ortamdan faydalanılmaktadır. Bizlerde sıkıntı içindeyiz. Ancak doğudaki vatandaşlarımız hem siyasi hem ekonomik sıkıntılar içindelerdir. Bu bir sistem sorunudur. Başkalarını bu meseleye karıştırmamalıyız. Aramıza el girmekte, ama sorunun çözümü için değil çözümsüzlüğü için çalışmaktadır. Hep birlikte bu ülkeyi yüceltmeli ve güçlendirmeliyiz. Çünkü çocuklarımıza ve gelecek nesillere yaşanacak bir ülke yaratmak görevimizdir. Uygarlık demek teknolojiye sahip olmak demek değildir. Bir olmaktır.
ÖNERİLER
1 /
ORTAK SONUÇ
1 /
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
78 Sivil Toplum Kuruluşlarına yazılı, e-mail ve telefonla davetler yapıldı.
MİLLETVEKİLLERİ İLE
Milletvekillerine telefon ve e-mail yolu ile davetler yapıldı.
MEDYA İLE
12 basın yayın kuruluşuna e-mail yolu ile toplantı bildirildi. 1 Basın mensubu katıldı.
SONUÇLAR
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Bahri Odabaş – KkMM Girişimcisi
01.02.2013 Kocaeli kMM Toplantı Tutanağı
previous post