YER: İzmit Belediyesi Meclis Salonu
TARİH: 04.01.2013 saat 18:00 de
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 /Kocaeli Kızılay Şubesi ( Muzaffer Şişmanoğlu – Başkan)
2 /Kartepe İnsan Hakları Derneği ( Orhan Gazi Ergin – Üye)
3 /Yerel Gündem21 ( Nilgün Doğanay – Üye )
4 /Kocaeli Turizm Derneği ( Soner Kılıç )
5 /75. Yıl Cumhuriyet Yet. Yur. ( İbrahim Sarı )
6 /ÇEKÜL ( Numan Gülşah)
7 /İzmit Engelliler Derneği ( Selahattin Deniz – Başkan )
8 /KSMMMO ( Mehmet Toker – Üye )
9 /Umutder ( İzzet Kazak – Başkan )
10 /Kocaeli Tema Vakfı ( İbrahim Bayram – Başkan Yar.)
11 /Hüdapar ( Davut Taştekin )
MESLEK ODALARI Katılım olmadı.
SENDİKALAR Katılım olmadı.
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
1 / Kartepe İnsan Hakları Derneği (Behlül Metin )
GÖZLEMCİLER
1 / DSP İl Başkanı ( Selman Gürpınar)
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ Katılım olmadı.
BELEDİYE BAŞKANLARI Katılım olmadı.
MESAJ YOLLAYANLAR Olmadı.
DİĞER KATILIMCILAR
Çeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan toplam 13 izleyici/gözlemci katıldı.
MEDYA
MODERATÖR Bahri Odabaş – KkMM Girişimcisi
KONULAR
GENEL KONU: Hükümetin 10 Yılı (Ekonomi, Yargı, Kürt Sorunu, AB ile İlişkiler, Sağlık ve Eğitim…')
YEREL KONU:
ANAYASA (Genel konu ile ilişkili olarak)
KONUŞULANLAR
1/Bahri Odabaş: Bu akşam gündemimiz ‘Hükümetin 10 Yılı’ Parantez içinde belirtmek isterim ki Ekonomi, Yargı, Kürt Sorunu, AB ile İlişkiler, Sağlık ve Eğitim konularında fikirlerimizi beyan edersek iyi olacak. Bu konuların sıralamasını kendi içimizde yapabiliriz. DSP İl Başkanına teşekkürlerimi iletmek istiyorum. Maillerimiz gittiği halde kendim tek tek arayarak katılım olup olmayacağını teyid ediyorum. Saadet Partisi ve BBP birer temsilci göndereceklerini söylediler. Bu toplantılar gönüllülük esasına dayanmaktadır. Kentle ilgili Ülkemiz ile ilgili merakı olan, görüşleri olan eleştirisi olan herkes bu toplantılara davetlidir. Bu meclis hepimizindir. Bizde başkanlık sistemi yok biliyorsunuz. Sizlere danışmak istediğim birde husus daha var. Bildiğiniz gibi belediyede yapmadan önce her ay bir sivil toplum kuruluşunda toplantılarımızı yapmakta idik. Ve katılım bir hayli oluyordu. Neden sebep bilmiyorum, her geçen gün katılım düşmekte. Bir daha ki ay MARSİAD da yapmak istiyoruz. Daha sonrada bizleri konuk edecek diğer STK larda yapabiliriz.
2/Behlül Metin: Bencede uygun olur. Çünkü belediyede olduğu için katılmayan arkadaşlarımız bulunmaktadır. Hem karşılıklı oturma sistemi ile daha samimi bir hava gerçekleşecektir.
3/Soner Kılıç: Şunu söylemek istiyorum. Genel gündem bence gereksiz, çünkü burda hükümetin 10 yılını konuşsak ne olacak, ne değişecek. Ama yerelde konuşacağımız birçok sorunumuz var.
4 /Bahri Odabaş: Sanırım herkes aynı fikirde STK larda olması toplantıya katılım açısından iyi olacak görüşündeyim. Ama sizler adına Sn. Belediye Başkanımıza teşekkür edeceğim ve aldığımız kararı bildireceğim. Tabi gerek olduğunda kullanabileceğimizede ileteceğim. Soner bey bir eleştiride bulundu. Bunada bir açıklık getirmek isterim. Burada konuşulanlar kayıt altına alınmakta ve bir rapor halinde sizlere sunulmaktadır. Ve tüm illerde yapılan toplantılar ortak payda raporu ile TBMM açıklanmakta ve ilgili partilere ve mercilere gönderilmektedir. Biz konuşuyoruz, kim duyacak, bilecek mantığı geçerli değildir. Bizler boşuna havan su dövmüyoruz. Genel konu ile görüşlerinizi almaya başlayalım isterseniz. Buyrun.
5/Orhangazi Ergin: İyi akşamlar. Hükümetin Suriye konusunda açıktan taraf olmaması gerektiğini düşünüyorum. Yargıda ise son yapılan referandum iyi oldu. Darbelerle ilgili olarak yapılan son düzenlemeler yerinde, birde ekonomide asgari ücretle ilgili olarakyapılan düzenlemeler yeterli değildir. Ben esnafım on yıl öncesi ile şimdi arasında pek bir fark görmüyorum. Şimdilik söylemek istediklerim bu kadar teşekkürler.
6 /Behlül Metin: Yargı konusuna gelmek istiyorum. Yargıdaki gelişmelerin olumlu olduğunu düşünüyorum. Belli bir oligarşik yapı yargıya yerleşmiş idi. HSYK seçimlerinde belli kişiler değilde on bin kişinin oyu ile seçimlerin yapılması ile bu oligarşik yapı ortadan kalmıştır. Ve demokratik bir hal almıştır. Ekonomiye gelecek olursak, yurtdışına iş gereği çıkan biri olarak izlenimlerimi aktarmak isterim. Avrupadaki çalkantılı durum sebebi ile Türkiye’ye hayranlıkla bakıyorlar. Bende bir üreticiyim. Enflasyonun %10 nun altında olması ve TL den sıfır atılması bence olumludur. Çok iyi diyemem ama kötü olmadığını düşünüyorum.
7 /Bahri Odabaş: Bende yargı ile ilgili görüşümü belirtmek isterim. Yargıda olumlu gelişmeler var. Ben yaşadığım bir şeyi sizinle paylaşmak istiyorum. Önceden yargı mensupları için derlerdi, vicdanı ile cüzdanı arasında sıkışmış diye şimdi buna birde siyasi baskının eklendiğini düşünüyorum. Çoğunuzun bildiği gibi Kuzulukta on binlerce insanın mağdur olduğu ve İhlas Holdingle sekiz yıldır devam eden bir mücadelemiz var. Seçim olduğu halde seçime gelmeyen, seçildiğimiz halde yönetimi devretmeyen bir yönetimle karşı karşıyayız. Ama bu hukuk mücadelemizde tam son noktaya geldik derken karar vercek olan hakim ve savcı kendini Siirt’te buldu. Referandumda evet diyenlerdenim. Pişman değilim. Ama siyasi baskının olması yanlıştır. Yargı karar verememiştir. Yapılan seçimlerle yargıdaki değişim olumlu ama siyasi baskının ne yargıya ne ekonomiye etki etmemesi gerekmektedir. Mustafa Kemal Atatürk hür düşünce, hür teşebbüsün üzerinde durmuştur.
8 /Numan Gülşah: 2002 yılında AKP iktidara geldiğinde Kürt sorunu diye bir şey yoktu. Bugün geldiğimiz noktaya bakarsak, olağanüstü korkunç bir durumdur. Bir tarafta KCK, bir tarafta Uludere olayı ve PKK ile konuşan devlet yetkilileri vardır. Önce böyle birşey yok denildi. Şimdi görüşüldü. İktidarlar ülke menfaatini gözetmek zorundadır. Ben konuşmuyorum. Onlar konuşuyor diyen bir Başbakan var. Burda tamamen bir keyfilik bir devlet ciddiyeti oladığı görülüyor. Habur rezaleti unutulmamıştır. Ama nedense Abdullah Öcalan vazgeçilmez bir adam konumuna getirilmiştir. Ben bunu anlamıyorum. Dış politikaya gelecek olursak, 2002 den sonra hem başbakanın hem hükümetin en çok övündüğü şey komşularla sıfır sorundur.
9 /Bahri Odabaş: Ortada bir sorun varsa neden taraflarla görüşülmesi yanlışmıdır?
10/Numan Gülşah: Bu kadar aleni görüşülmemesi gerek. Hukuk anlamında yargının tamamen iktidarın eline geçmesi gibi bir durum söz konusudur. Başkanlık sistemindede bunu söylüyor. Hepsi benim emrimde olsun sanki bir padişahlık gibi ne ölçüde nereye kadar gider. Tepkiler ne olur hep beraber göreceğiz. Mit Başkanında olduğu gibi yargı işlemez hale gelmiştir.Başbakan böyle yapınca Vali ve Belediye başkanlarıda aynı şekilde davranmaya başlamışlardır. Başkanlık sistemi ile pilot bölge olan İlimizde bu uygulamalar iyi yönde oldu isede bunun doğu illerinde olması pek mümkün gözükmemetedir. Geçen toplantıda Selman beyin anlattıklarını hepimiz hatırlıyoruz. Büyük Kürdistan hayali müslüman ülkeler birbirine kırdırılarak gerçekleştirilmektedir. Suriye konusunda doğrudan taraf olmamız hoş değildir. Ekonomide iyi şeyler olmuştur. Ama ben bunu Kuveyt ve Katardan gelen sıcak paraya bağlıyorum. Kriz ortamı yoktur. Ama sıcak para kesildiğinde yada verilen sözler tutulmadığında sıcak paranın kesilmesi halinde ne olur bilinmez. Sağlık alanında birçok yenilik yapıldı. Ama SGK arasındaki farklılıktan doğan aksaklıklar vardır. Yeşil kartlıların durumu ortadadır.
11 /Selman Gürpınar:Bu konuya kendi yaşadığım bir olay ile açıklamak isterim. Bu hükümet öncesi SGK prim borçlanması esnekti, şimdiye göre milletin durumu daha refahtı ama ödemeker geçikse bile sağlık hizmeti alabiliyordun. 2008 yılında çıkan SGK yasası ile beraber bir ay SGK priminizi geçiktirirseniz, sağlık hizmeti alamıyorsunuz. Sadece devlet hastanesinin aciline gidebiliyorsunuz. Ama gene SGK ya prim borçlanmasını faizi ile birlikte yapıyorsunuz. Hizmet alamadığınız için sıkıntı buradan kaynaklanıyor.
12/Numan Gülşah: Eğitime gelecek olursak, üniversiteler özgür düşüncenin ortaya konulduğu bir alan ama Başbakanın ODTÜ de koyduğu tavır ortadadır. Kıyafet serbestliği konusunda bugün özel okullar uymayacaklarını üniforma ile devam edeceklerini açıklamışlardır. Zengin ailelerin çocuklarının gitti bu okullardan şu gerekçe gelmiştir. Kıyafet serbestliği ile öğrencilerin psikoljik olarak ekleneceği söylenmiştir.Hükümet karda ayağında terlikle okula giden, 105 kişilik sınıfta okumaya çalışan bu öğrencileri görmüyormu? Eğitimde fırsat eşitliği yok. Vergi sıralamasında 2. Sırada olan ilimizde başarı ortalaması 60-70 arasında çok kötü bir durumdayız. Eğitim kalitesi tartışılır. Birde bir Başbakan gündemi başkaları belirleyecek değil, ben belirlerim gibi bir açıklama yaparsa, akılalmaz bir durum içindeyiz.
13/Mehmet Toker: Çokta muhalefet olmak istemiyorum. Türkiye’de askeri vesayetin kalkması beni mutlu eder. Ama onun yerini alan oluşum karanlıklara doğru gitmektedir. Burada konuştuğumuz alt başlıklar ( ekonomi, yargı, AB ilişkileri ve kürt sorunu, eğitim, sağlık…) Türkiye’nin gereksinimleri doğrultusunda yönetilmediği kanaatindeyim. Büyük ortadoğu projesinde belirtildiği gibi küresel sermayenin seyrinde gitmektedir. Ve bunu uygulayan ülke yöneticileri var. Bizler ise seyrediyoruz. Özgürlüğün yerini korku almıştır. Askeri vesayetin yerini siyasi vesayet almıştır. En tehlikeli olan ise bundan on yıl önce bizim olan kamusal alanlar, ekonomik arazilerimiz vardı. On yıl sonra ise ortak bir mülkiyetimiz kalmamıştır. Kriz zamanlarında ülkeyi süspanse ediyordu. Krize girmedik, çünkü bu alanlar özelleştirildi. Birkaç sene içinde göreceğiz ki, o dağıtılan kömürler, gıda maddelerinin bedelini hep beraber ödeyeceğiz. Yerelleşme adı altında yapılan çalışmalar ile büyük ortadoğu projesine takılmış olan anadolu topraklarının halini, Irak Başkanı Maliki ‘ Türkiye Tayyip Erdoğan’ın elinde parçalanacaktır.’ Demiştir. Durup duruken söylememiştir. 100 yıllık birikim artık yoktur. ( seka, ptt, tüpraş, petkim, yollar, köprüler…) Ülkeyi yönetenler neyi yönetecektir. Küresel sermaye ile olan ilişkilerimizi kuracaktır. Bir ülkenin Maliye Bakanı çıkıp ‘kusra bakmayın vergileri artırmamız gerek’ diyor ve ‘çünkü bizim ülkemiz katma değer yaratmıyor diyor.’ Sanki on yıldır iktidarda olan onlar değil yaratsana katma değer üreten bir ekonomi modeli. Yaratamazlar işte bu yüzden geleceğimiz tehlike altındadır.
14/Ruhi Saner: Mehmet Beyin dedikleri çok önemli bugün çizen tablo görecelidir. Milletin kuruş kuruş ödediği vergilerle kurulan kamu istidadi işletmeler satılmıştır. Buradan elde edilen 500 Milyar dolardan fazla para nerededir. Ama en önemlisi Mülkiyet el değiştirmiştir. Bizim olan mallar yandaşlara yok pahasına devredilmiştir.
15/Mehamet Toker: Biraz önce Numan Bey sıcak paradan bahsetmişti. O para siyasi görüşmeler sonucu ülkemize girmedi. Altında yatan nedenleride hep beraber yaşayacağız. Üreten bir ülke yerine taşeronlaşan bir yapıyla karşı karşıyayız. Bütün bu yapılan değişiklikler eğitimde, sağlıkta ve diğer alanlarda rotamızın büyük ortadoğu projesi olduğunu, sonumuzun ise köleleşmek olduğunu gösteriyor. Neden 7-8 yıl önce yapılmadı bu yenilikler önce bir memnuniyet yaratılmalıydı. Şimdi ustalaştı, bedelini ödetiyor.
16/Ruhi Saner: Geçen toplantıda Belediyelerle ilgili düzenlemeleri dile getirmiştik. Şimdi 2B ile ilgili düzenlemeleri yoldadır. Bir ülkede güçlü bir orta sınıf olmadığı sürece demokrasiden söz edemeyiz. Orta sınıf dediğimiz çalışan, işçisi, memuru ve küçük esnafı bu sınıfı oluşturmaktadır. Orta sınıfın güçlü olması demek ekonomiden payına düşeni alması demektir. Ülkede ulusal gelirin dağılımına bir bakın adalet var mı? 2002 yılında dolar milyarderi 4 kiş varken, şimdi 60 kiş var. Dünyanın üçüncü ekonomisi Japonyada ise 4 kişi dolar milyarderidir. Emekli maaşlarına bir bakın. Yasa yapmaya hasıl olanlar hep kendi çıkarlarına çalışmışlar, halkın alehine kararlar almışlardır. Kuvvetler ayrılığı diyoruz. Evet Anayasada var. Ama şekle baktığımızda yok. Türkiye parlamenter sisteme 1886 da geçmiştir. Ama bugün başka yollara sapmak istemektedir. Başkanlık sisteminde başkan isterse parlamentoyu fesh edebilecektir. Kuvvet ayrılığının en iyi örneği Amerika Birleşik Devletleridir. Türkiye’de şimdiye kadar dış politikada 40 sorunla karşılaşılmış ve bunlardan üçü Suriye ile ilgilidir. Yapılan dış politikada diplomatik dilimiz kullanılmamaktadır. Eğitimle ilgili olarak müsbet bilimle ilgili yarışma ve olimpiyatlarda çok vahim sonuçlar almaktayız. Buda bzlere gösteriyor ki, eğitim kalitemiz düşmüştür. Unutmayalım ki edebiyat, kültür, felsefe ve sanat alanlarında geri kalan toplumlar her türlü kaosa açıktır. Birlikte ulus olabilmek geleceğe birlikte yürüyebilmek, üretip ondan birlikte yararlanabilmekten geçer. Bu konuda hassasiyetimizi göstermeliyiz.
17/Selman Gürpınar: Yargı mensubu olarak yargının on yıllık sürecinden bahsetmek istiyorum. Hükümetin izlediği politika karşısına çıkan sorunları aşarak yoluna devam etmektedir. Bunu bütün alanlarda yapmaktadır. Ancak en çok yargı ile ilgili hususlar çıktığından yargının bu kararlarını bertaraf etmek için çalışmalar yapmaktadır. Bugün yaşadığımız ergenekon ve balyoz davaları aslında temelleri 2005 yılında yapılan yasa değişikliği ile gerçekleşmiştir. Ceza Hukuku Yasası ve Terörle Mücadele kapsamında çıkan yasalarla, katalog suçlar diye bir suç dizini oluşturulmuştur. Bu dizler hırsızlık, cinsel istismar ve suç işlemek üzere örgüt kurmak diye sıralanmaktadır. Dikkat ettiyseniz. Suçun niteliği belirtilmemiştir. Son madde gereği sizi alırlar ve kendini savunamazsınız. Oysa ki bir kişinin tutuklanması için 1. Kaçma şüphesi 2. Delilleri karartma şüphesi olması gerekmektedir. Katalog suçlarda bunlar var sayılarak ergenekon ve balyozdaki gibi tutuklamalar yapılabilmeltedir. Burada bir ayrıntıda 2005 önce tutukluluk süresi 2 yıl iken, terörle mücadele kapsamında örgüt kurmaktan 5 yıla çıkmış ve bir 5 yıl art olarak eklenmiştir. Bu insan hayatında çok uzun bir süredir. Bu uygulama son derece faşist bir uygulamadır.
Hükümetin önündeki ikinci etken ise Anayasa Referandumlarıdır. Hukukçuların dahi kendi içlerinde çözemediği anayasal maddelerin halk tarafından kabulu yada reddi söz konusudur. 2007 de Cumhurbaşkanını halk mı seçsin yoksa meclis mi? Diye referandum yapıldı. 367 madde krizi bu şekilde aşıldı. Asıl sebep ise meclisteki yeter sayısını düzenlemektir. 3/2 olan yeter sayısı 3/1 olmuştur. 2010 da yapılan referandumda yargıyı bertaraf etme asıl orada ortaya çıkmaktadır.
18/İbrahim Bayram: Şimdi mahkemede Avukat aynı yasa ile birşeyler söylemekte, Savcı ve Hakim aynı yasa ile ilgili olarak farklı şeyler söylemektedir. Ben okuldada iki hoca arasında ve kitaptaki bu farklılıklar yüzünden Hukuk Fakültesini yarıda bıraktım. Demekki referandumda böyle oluyor.
19/Selman Gürpınar: Hukuk böyle bir şey ama dediğim gibi hukukçular bile kendi aralarında farklılık gösterirken standart bilgiye sahip olan halk ne yapacak.2010 yılın şahsen ve parti olarak hayır diyen tarafta idik. Sebebine gelince 22.maddeden bizi sadece ikisi ilgilendiriyordu. Diğerleri değişsede olurdu, değişmesede olurdu. 1. Anayasa Mahkemesine seçilecek hakimlerin nasıl seçileceği belirlenmiştir. Birde hakimlerin yaptığı az önce beyefendinin söylediği HSYK seçimleridir. Hükümet neden bunu daha önce yapmadıda şimdi söyleyeyim. 2007 yılında hakimlerin ve savcıların mesleğe alımında düzenleme değişti. Mesleğe iki sınavla alınmaktadır. Biri yazı diğeri mülakattır. Yazılı geçenlere 2007 öncesi mülakatı yargıtay, danıştaydan seçilen kurul yaparken, 2007 sonrası bu mülakatı Adalet Bakanlığı Müdürleri ve Müfettişleri yapmaktadır. Kuvvet ayrılığına göre 2007 önce doğrudur. Bu iktidar için kadrolaşma demektir. Ve yargının bağımsızlığı için tehlikelidir. Bugün AKP var. Yarın bir başka parti olacaktır.
20/Orhangazi Ergin: Halkın seçmiş olduğu iktarın seçmesinde ne sakınca var?
21/ Bahri Odabaş: Sanırım siz HSYK seçimleri olumlu buluyorsunuz. Ama mesleğe alımda bazı sakıncaları var demek istiyorsunuz. Peki sizce ne şekilde olmalıydı.
22/Selman Gürpınar: Eski sistem olmalıdır. Ama gerekli düzenlemeler getirilerek seçimler daha iyi hal almalıdır. Şahsen ben eskisinide yenisini beğenmiyorum. Mülakat mutkal yapılmalıdır. Ama dışarıdan müdahale olmamalıdır. En temel nokta ise Anayasanın 2. Maddesinde ‘TC bir Hukuk Devletidir.’ Der. Hukukun üstünlüğünün kabul görmediğine birçok örnek verebilirim. ‘Danıştaya değil Ulemaya soralım.’ ‘ Anayasa Mahkemesinin verdiği karar demokrasiye sıkılan bir kurşundur.’ ‘Danıştay bana kan kusturuyor.’ Bunları Başbakan söylerse bu halkın hukuka olan güveni sarsılır.
Ekonomiye gelecek olursak, Tayland ekonomisi bugün dışarıdan gelen sıcak para ile ayaktadır. Hiçbir üretimi yoktur. Başbakan yurtdışı gezilerinde işadamlarımızın yurtdışına yatırım yapmalarını değilde, yurtdışından ülkemize yatırım yapılması konusunu konuşmaktadır. Türkiye devletler arası Mütakabiliyet ( karşılıklılık) hakkını koruyamamıştır. Türkiye’de devlet bankaları dışındaki bankalar yabancı ortaklıdır. Ve kasaları yurtdışındadır. Türkiye’deki şubelerin kapanması demek sıcak paranı yurtdışına gideceği ve ekonomide dışarıya tam bağımlılığıdır. Hayvancılık, çiftçilik alanlarındada üretim durma noktasındadır. Neden devlet kredi vermekte ve denetim yapmamaktadır. Ekonomide üretim gücünü kaybetmiştir. Baktığımızda köyde gençler kalmamıştır. Yarın analarıda öldüğünde üretim tamamen sekteye uğrayacaktır. Bu gidişle on yıl sonra seralardan gıda yemeye yada dışarıdan ithal etmeye başlayacağız.
23/Orhangazi Ergin: Savunma konusunda nükleer enerjiye yatırım yapılması. Makine kimya endüstrimizin olması olumlu bir gelişme.Nükleer enerji olumlu bir amaçla kullanıldığında iyi, fakat bilindiği üzere hep kötü amaçla kullanılıyor. Uludere olayından sonra sınır ticaretleri denetim altına alınmalıydı. Bu konuda eksiklikler görüyorum. Kürt sorunu meselesinde devlet BDP ve Öcaalanı muatap almamalıydı. Onun yerine küresel güçlerle hesaplaşılmalıdır. Başta AB, İsrail ve NATO olan ilişkilerimiz sorgulanmalıdır. Yargıya gelecek olursak, kuvvetler ayrılığı konusu gündemdedir. Başkanlık sistemi ile düzeleceği kanısındayım.
24/Ruhi Saner: Üniter yapıya sahip bir başkanlık sistemimi yoksa üniter yapı dışında oluşan yeni bir devlet üzerinde bir başkanlık sistemi mi? Siz hangisini kastdediyorsunuz.
25/Orhangazi Ergin: Kuvvetler ayrılığının sebebi seçilmişlerle atanmışlar arasındaki çatışmadır. Ya tamamen seçilsinler yada Cumhurbaşkanı tarafından atansınlar. Psikolojik anlamda bir rahatsızlık ve tartışma ortamı yaratmaktadır. Anayasa sürecinin uzaması rahatsızlık vericidir. Bir an önce sonuca gidilmelidir. Belediyeler ve altyapı çalışmalarını olumlu görüyoruz.Yapılamayacak denilen birçok proje gerçekleştirildi. Üçüncü köprü gündemde ayrıca marmaray projesinide tatdirle karşılıyoruz. Eğitimde birçok aksamalar olsada üniversite sınavının kaldırılacak olması olumludur. Dersanelerin kapatılmasını hoş karşılamıyoruz. Çünkü kişilerin eğitim hakkı özel olarakta devam etmelidir. Malumunuz katsayı kaldırıldı. Meslek okullarının önü açılmış oldu. Öğretmenler üzerindeki psikolojik baskı kaldırılmalı ve okullardaki disiplin suçları cezaları tekrar düzenlenmelidir. Kültür Bakanlığı ve Aile Bakanlığı tarafından televizyon yayınlarının ve reklamların genel ahlak kuralları ile örf ve adetlerimize göre yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Dinlediğiniz için teşekkür ederim.
26/Davut Taştekin: Arkadaşlar birçok şeye değindiler, bizlerde bu eleştirilere katılıyoruz. Ama katılmadığımız şeylerde var. Bu hükümet Kenan Evrenin ve 28 Şubatın yapamadığını yaparak okullarda resmen başörtüsünü yasaklamıştır. Son çıkan yasa ile bunu yapmıştır. Benim kızım 7.sınıf öğrencisi başörtüsü ile tek başına derse giriyor ve bunun için kınama cezası, disiplin cezası aldı. Ve başka bir okula sürgün edildi. Başörtüsü ile başa gelen bir hükümet böyle yaptı. Ustalık dönemine geldiler ama millete AKP bunu böyle yapıyorsa bir bildiği vardır diyerek uyutuyorlar.Numan bey değindi, karda terliği ile okula giden çocuğumuza, ben g da toptancısıyım. Süt projesi dünyanın maliyetidir. Bunun yerine bu çocuklarımıza yardım edilse daha iyi olmaz mı? Diğer hükümetlerde yolsuzluk yaparlardı. Ama bu hükümette yapıyor fakat bunu sezdirmiyor.
Tabiki güzel yaptığı şeylerde vardır. Bunları inkar etmek hem insani değildir. Hemde islami değildir. Ama halk gerçekten hükümetin karşısında alternatif bir tercih bulamıyor. En büyük şansları budur.
27/Bahri Odabaş: Size ekonomiyide sormak istiyorum. Bir küçük esnaf olarak on yıl öncesi ve günümüzü değerlendirirmisiniz. Ayrıca hükümetin yönettiği kürt meselesindeki tutumunu nasıl buluyorsunuz.
28/Davut Taştekin: Biz şuanda küçülmeye gidiyoruz. Bunun sebebide ulusal firmaların ilimizde çoğalmasıdır. Çünkü büyük AVM lerde sadece gıda satılmıyor. Elektronik eşya, tekstil, gıda, temizlik ürünleri ne ararsanız satıyorlar. Tabi buda küçük esnafın kapanması anlamına geliyor.
29/Numan Gülşah: Davut bey bu küçük tamir işleri yapan işlerinin olduğu kısım kapanıyor. Çünkü yakında bu işleri yapmak üzere dev bir firma ilimize geliyor. Artık bi telefonla ufak tamir işlerimizi yaptıracağız. Tabi olan gene esnafa oluyor.
30/Selman Gürpınar: Gıda konusunda bir parantez açabilirmiyim. Bunu yeni öğrendim. Pilot bölge olarak ilimizde bir uygulama başlatıldı. Kasaplarda etler paketli olarak satılacak. Kıyma çektirilmeyecek, hiçbir parçalama yapılmayacak, bildiğimiz market raflarına dönüyor. Geçenlerde kasaba gittiğimde dikkati çekmiş ve sordum. Kasap Kocaeli’ni pilot bölge seçildiğini ve diğer illerede yayılacağını söyledi.
31/Ruhi Saner: Başkanın söylediği doğrudur. Bu büyük sermayenin küçük sermayeyi yutuyor. Büyük marketlerde kıyma hazırdır. Ve diğer ürünlerde tabi hazır bir şekilde paketlenmiştir. Kasabıda bu hale getirdikmi, vatandaş nasılsa ordada aynı burdada diyecek hazır gitmişken marketten alacak ve kasaplarda kapanacaktır. Büyük AVM lerin şehir dışına çıkarılması yasasıda henüz çıkmamıştır.
32/Davut Taştekin: Ben kürdüm. Ama asıl olan Kur’an-ı Kerim de belirtildiği gibi birbirimizden farkımız yok. Sadece takvaca üstün olmak yeterlidir. Bir müslüman kardeşimin tırnağını ne Öcalan nede yandaşlarına değişmem. Tüm müslümanlar kardeştir. Ama uludere olayında olduğu gibi 16 yaşında bir çocuk mazot için şeker için sınırı geçiyorsa devletin birşeyler yapması gereklidir. Hükümetin kürt sorunu ile ilgili yönettiği politikayı doğru bulmuyorum. Tam tersine çıkmaza sokmaktadır. Ama arkasına aldığı halk olmasına rağmen bu kasım paşalı tavrı ile hükümetin sonunun geleceğine inanıyorum. Kürt sorununu güneydoğuda bulunan alimlerle, din adamları, stk larla ve orada yaşayan halk ile çözebiliriz.
ÖNERİLER
1 /
ORTAK SONUÇ
1 /
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
78 Sivil Toplum Kuruluşuna yazılı, e-mail ve telefonla davetler yapıldı.
MİLLETVEKİLLERİ İLE
Milletvekillerine telefon ve e-mail yolu ile davetler yapıldı.
MEDYA İLE
12 basın yayın kuruluşuna e-mail yolu ile toplantı bildirildi. Basın katılımı olmadı.
SONUÇLAR
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Bahri Odabaş – KkMM Girişimcisi
04.01.2013 Kocaeli kMM Toplantı Tutanağı
previous post