Pendik Anayasa Toplantısı Tutanağı -2
TARİH: 30 Aralık 2011
YER: Mehmet Akif Ersoy Kültür Merkezi
EV SAHİBİ KURUM: Pendik Belediyesi
KONUŞMACILAR: Ayşe Hür – Sacit Kayasu
MODERATÖR: Melis Tantan
KATILIMCI SAYISI: 17
GİRİŞ VE HOŞGELDİN KONUŞMASI: Melis Tantan
Sacit Kaysu: Anayasa pek çok konuyu içeriyor. Bu içerdiği konulardan bugün konuşmamız gereken konular yaşama hakkı, kişi dokunulmazlığı ayrıca özel hayatın gizliliği. Bunlar yeni kavramlar. Anayasa insanlık tarihi ile başlayan bir şey değil. Uzun mücadeleler sonucunda önce Magna Carta’da daha sonra 1789 Fransız İhtilal’ında insanların devlete karşı haklarını ileri sürmesi ve kazanmasından sonra başladı. Türkiye’de yani Osmanlı vatandaşlarına 1876 Kanuni Esasi ile haklar verildi. Özellikle 82 anayasası birey hakların ama fakat, lakin gibi kısıtlamalarla kullanılamaz hale getirdi. Anayasa bireyin devlete karşı baş kaldırışıdır, devletten hakkını talep edişidir. Bu hakkın en başında şüphesiz yaşama hakkı gelir.
Ayşe Hür: Gerçekten anayasa çok yeni bir kavram. İlk anayasamızı 1876 yılında yapmışız ama halkın taleplerini karşılamak için değil de daha çok batılı ülkelerin bizlere yönelik baskılarını azaltmak için yapmışız. Tam olarak halkın benimsediği bir anayasa olmadı, zaten çok kısa ömürlüydü. 1921 anayasası ise ne halkın taleplerini alarak hazırlanmıştı ne de orda ki siyasi kadroların taleplerini alarak hazırlanmıştı. 1924 anayasası da aslında sözleri itibarıyla önemli haklar özgürlükler tanımı yapıyordu ama kâğıt üzerinde kalmış bir anayasadır. Anayasadaki özgürlükler ve haklar zaman zaman kanunlarla geri alınmıştır. M. Kemal’in ölümünden sonra bir anayasa ihtiyacı doğmuşsa bile birkaç ufak tefek değişiklikler yapmıştır Demokrat Parti, ondan sonrada uzun bir süre 1961 anayasası dediğimiz 1960 darbesini yapanların hazırladığı bir anayasa ile uzun bir süre idare edilmiştir. Bunun da 12 Eylülcüler tarafında nitelendirilmesi bize bol gelen bir anayasa tabiridir. 1961 anayasasını hazırlayan ekibin bir benzeri veya devamı olan kişiler bu sefer askerler için tam milletin üstüne oturduğunu iddia ettikleri bir anayasa biçerler. Bugünkü tartışmamız oradan geliyor. Bu anayasanın da aslında hiçbir şekilde o dönemin ihtiyaçlarına o dönem de ki vatandaşlık bilincinin hak ve özgürlükler anlayışının dünyada ve Türkiye’de karşılığı olmadığı darbecilerin üstüne tam oturan değil onu sıkan boğan onun gelişmesini engelleyen bir anayasa yaptıkları fikri çok egemen oldu. 30 senedir bunu tartışıyoruz. Bu anayasa mutlaka değişmeli yanlış bir anayasa Türk toplumunun gelişmesinin önünde bir engel diyoruz. Bu tartışmanın sonunda varılan noktada işte bu tür toplantılarla yeni bir anayasa yapmak. İlk defa halka söz veriliyor halka soruluyor nasıl bir anayasa istiyorsunuz? Bu toplantıda konumuz yaşam hakkı vücut bütünlüğüne yönelik müdahaleler polisten doktordan öğretmenden yöneticiden veya kötü bir eşten babadan olabilir bütün kötü muameleler, işkence, ötenazi, idam cezası, konuşmalarımız güvenlik gerekçesiyle kayıt altına alınsın mı? Bütün başlıklarda sizin görüşlerini bekliyoruz.
Abdülkadir Bozdemir: Ben devletin sopasını yemiş bir insanım. TSK’den atıldım. Evime kadar gelindi, telefonlarım dinlendi. 926 sayılı TSK İç Hizmet Kanunu beni tamamen bağlıyor. Ama ben 657 sayılı devlet memurluğu yasasına da tabiyim. Onun üstünde Türkiye Cumhuriyeti anayasasına da bağlıyım. Bu dokunulmazlık zırhı bana uğramadı maalesef gittim hapis yattım, bu uğurda çok çileler çektim. Benim merak ettiğim anayasada böyle diyor, 657’de böyle diyor, 926’da böyle diyor. Bir milletvekilimize gittim durumu söyledim. Bana söylediği şu “Sen iç hizmet kanununa göre atanmışsın anayasaya göre böyle bir şey yok ama biz bir şey yapamayız.” Dedi. Anayasa mı üstün? 926 sayılı iç hizmet kanunu mu üstün? 657 sayılı devlet memurluğu mu üstün?
Talip Kurşun: İdam cezası olmamalı. Güç devlette, vatandaşa bunu vermeye gönüllü değil bu çalışmaları yapıyoruz ama biz onu gerçekten gönüllü hale getirebilir miyiz? Bazı haklar var anayasada görüyoruz ama uygulamada göremiyoruz. Anayasayı değiştirmekle hiçbir şey değişmeyecek.
Yunus Duman: Bir insanın yaşamasına veya ölmesine ne hakla kim karar verebilir. Bir devlete, bir mahkûmu asma hakkı verilebilir mi? Ben devlet olsam bana idam hakkı verilse ben onu bir şekilde kullanırım; bir anneye kürtaj hakkı verirseniz o çocuğun yaşam hakkı var mı? Yok mu? Sorgulamaz.
Mustafa Çevik: Atanamayan öğretmenlerdenim. Zaman ne olursa olsun insanlar ne kadar modernleşirlerse modernleşsinler 1400 sene önce konulmuş ve durumu ne olursa olsun eskimeyecek yaşlanmayacak hatta zamanın yaşlanmasıyla kendi gençleşen bizim kesin ve değiştirilmesi teklif edilmeyecek bazı düsturlarımız var. Kuranın, İslamiyet’in, sünnetin verdiği hükümler eskidi mi acaba yeni bir şeyler aramaya ihtiyaç duyuyoruz?
Ayşe Hür: Kuranı Kerim’i, anayasa gibi kullanalım mı? Demek istiyorsunuz.
Mustafa Çevik: Hayır anayasa yapalım, zamana göre şartlar değişiyor.
Şanar Yurdatapan: İdam geri dönüşü olmayan bir şey. Hepimiz duymuşuzdur. O kadar çok adaletsiz idam cezası verilmiş ki. Adam asılıyor aradan kaç sene geçiyor suçu o değil ben işledim diyor. Giden gitti. Bu kadar ağır bir suçun cezası öyle bir ibreti âlem olsun ki insanlar bu suçu işlemekten korksunlar. Bunu istatistikler gösteriyor ki öyle olmuyor. İdam cezasının olduğu ülkelerde veya olup ta kaldırıldığı ülkelerde cinayet ve ağır suçların artması ve eksilmesinin bununla paralel olmadığı kesin bir gerçek. Başka nedenlerle ağır suçlar artıyor veya azalıyor. Toplumun vicdanı illa bir insanın hayatı yok edildiği vakit mi rahatlıyor? Garip bir toplum vicdanı değil mi? Tam tersine, toplumun vicdanı suç işlemiş insanların topluma tekrar kazandırılması ile daha rahatlayamaz mı?
Mustafa Çevik: İslamiyet insanlara en büyük özgürlüğü veren anlayış biçimidir. Türkiye’de insanların duyduğunda tiksindiği bir kavram var şeriat. Şeriat Allahın ve resulün istediği tarzdır. Bunda ne Müslüman için nede Hıristiyan için bir kötülük olamaz. İnsanlar özgürdürler ama Abdullah olarak sınırlarını çizerler.
Murat Zeyansız: Çok hukuklu sistemi düşünmemiz gerekiyor. Müslüman’ım diyen bir insan idam olmamalı diyorsa dini tehlikeye giriyor demektir. Ben inandığım şeye göre yargılanmak ve cezalandırılmak istiyorum.
Enfal Özyayla: Bizi Allah yarattığı için fıtratımızı en iyi bilen o. İnsan haklarını en güzel şekilde bence şeriat uyguluyor. Bu yüzden idamın da olması gerektiğine inanıyorum.
Aynur Özyayla: Oslo’daki katliam yapan adamı deli raporuyla kurtarmaya çalışıyorlar. Bir anne olarak yüreğim kaldırmıyor. İdam edilsin. İnsanların yaptığı kurallarla değil de gerçekten bizi yaratanın bizler için düşündüğü kurallarla yaşamak istiyorum.
Zekeriya Ekşi: Suç işleyen insanlara hak ettikleri cezalar verilmiyor. İdama karşı değilim. Kısas uygulanmalı.
Emine Karacan: Anayasa yapılırken insan memnuniyeti ön planda tutulmalıdır.
Ömer Bozoğlu: Kamu alanlarında toplum güvenliği için kameralar olabilir. Anayasa kişilerin devlete karşı haklarını korumak için vardır. Devletin yapısını çatısını tarif eder. Şeriat aslında kurallardır. Şeriat günahları cezalandırmak, İslamiyet’e göre yaşamayanları cezalandırmak demek değildir. Şeriat sadece o toplumda huzuru bütünlüğü güvenliği sağlamaktır. İslam’ın cezalandırmada temel ilkesi şudur yanılıyorsan aftan yana yanıl. İdam Türkiye ve dünyada olmamalı.
İrfan Gobaş: Savcılık izni olmadan polis arama yapamaz.
Talip Kurşun: Cumhuriyetin modernleşme projesi sanki başarısız oldu, şeriat gelirse bizleri kurtaracak gibi bir şey var. Modern hayatın sorunlarını şeriatla çözemeyiz. Acaba devlet savaş kararı alırken bizlere soracak mı? Şehit, gazi veya kahraman olmak istemiyorum. Ben yaşayan korkak veya hain olmayı tercih ederim.
Murat Zeyansız: Kürtaj her koşulda yasak olmalı.
Ömer Bozoğlu: Anayasa insan odaklı olmalı. Bizde bir söz vardır ‘söz konusu vatan ise gerisi teferruattır’ diye. Ben bunu kabul etmiyorum ‘söz konusu insan hakkı ise gerisi teferruattır’ diyorum. Hedef toplumun mutluluğu huzuru güvenliği için gereken genel temel ilkeleri koymaktır, birde çatıyı tarif etmek. İnsan yaşayacaksa devlet yaşar. İnsanı insan olarak yaşatacaksa devlet olsun. Bu yoksa zaten devlette olmasın. Bana baskı yapacak devlet niye olsun?
Sacit Kayasu: İnsanlar bugüne kadar dini hayatlarını yaşayamadılar. Ondan dolayı bir mağduriyetleri var. Biz ne dinimizi biliyoruz ne anayasamızı biliyoruz. Maalesef okumadan hoca gitmeden hacı misali bilmeden her konuda ahkâm kesiyoruz. Bu çok yanlış.