Küçükçekmece Anayasa Toplantısı-9
TARİH: 21Eylül2012
YER: Cennet Kültür Merkezi
EV SAHİBİ KURUM: Küçükçekmece Belediyesi
KONUŞMACILAR: Yıldız Ramazanoğlu- Şefik Beyaz
Konu: Devletin Yapısı 2: Yürütme
MODERATÖR: Melis Tantan
KATILIMCI SAYISI: 3
GİRİŞ VE HOŞGELDİNİZ KONUŞMASI: Melis Tantan
Yıldız Ramazanoğlu: Bu hükümete yeni bir anayasa yapsın diye oy verdik. Anarşist felsefeye göre birilerini seçtikten sonra onun sizin onları meclise gönderme sebeplerinizi ya da beklentilerinizi yerine getirmemeleri karşısında çaresiz kalmanız gerekmiyor, isterseniz bir ay sonra isterseniz bir yıl sonra geri çağırıyorsunuz. Derhal onların görevlerine son verip hepsini yeniden sine-i millete zoraki döndürüyorsunuz ve sizin taleplerinizi yerine getirecek insanları yeniden atıyorsunuz.
Biz birilerini seçiyoruz, taleplerimizi yerine getirmiyorlar ve senelerce bekliyoruz. Ve senelerce beklerken çatışmalar oluyor, can kayıpları oluyor bir arada yaşama irademiz sürekli baltalanıyor.
Baştan beri bir demokrasi oyunu oynanıyor ama aslında bu hiçbir zaman gerçekleşmiyor. Halk iradesi hiçbir zaman dikkate alınmış değil.
Bu kanunlar yapılıyor ama bu kanunları denetleyen bunları sanki halkın iradesini yırtıp atarcasına bir kenara atan veto eden bir takım kurumlar olması yüzünden bir türlü siz halkın iradesini temsil edipte onların beklentilerine cevap veremiyorsunuz. Bu talepleri yerine getiremiyorsunuz.
En basitinden şu başörtü meselesi. Hukuki anlamda herhangi bir şekilde özellikle eğitim kurumlarında başörtüsünü yasaklayan herhangi bir düzenleme yok. Peki, buna rağmen yürütme nasıl icra edemedi halkın taleplerini ve iradesini ortaya koyamadı da bu yasaklar geçerli oldu? Hiçbir hukuki düzenleme olmadı peki şimdi neden serbestledi? Demek ki daha önce bu olabilirdi ama olmuyordu çünkü yürütme erkini seçilen insanlar kullanamıyordu.
Şefik Beyaz: Yapacağımız yeni anayasanın gerçekten yeni olabilmesi -hep demokratik demokratik kavramını kullanıyoruz ya- demokratik bir anayasa olabilmesi için ulus devlet paradigmasını bırakmamız lazım. Aksi halde ulus devlet paradigmasıyla yapılacak yeni bir anayasa ne kadar iyi bir anayasa olmasına gayret gösterilirse gösterilsin bu anayasa gerçekten yeni bir anayasa olmayacak kısmi iyileştirilmeleri ihtiva eden bir anayasa olacak.
Kuvvetler ayrılığı demokrasinin olmazsa olmazlarındandır.
Yürütme çoğu zaman yasama organının görevini de üstleniyor, yasamayı yönlendiriyor hatta onu denetliyor. Mecliste çoğunluğu oluşturan partiler daha doğrusu parti lideri tek kuvvet olarak her şeyi denetleyebiliyor ya da denetliyor. Buda ne kadar kalitesiz bir demokrasiye sahip olduğumuzu gösteriyor.
Yeni anayasa yapılırken bütün bunlara son verilmesi gerekir. Güçlü bir meclisin yaratılması hedeflenmelidir.
Olabildiğince toplumdaki siyasi farklılıkların mecliste temsil edilmesini sağlayacak bir düzenleme bir mekanizma yaratılmalıdır. Seçim barajının mutlaka %3’e indirilmesi gerekir. Dar seçim sistemi de devreye sokulabilir. Siyasi partiler sistemimiz demokratik değil demokratikleştirmek için değiştirilmesi gerekir. Yeni anayasamızda Milli Güvenli Kurulu, YÖK, Diyanet İşleri Başkanlığı, RTÜK gibi kurumlara yer verilmemelidir. Bunların yer alacağı metin anayasa değildir. Yürütme erki yeniden biçimlendirilmeli yarı başkanlık sistemine geçilmelidir. Bir takım kaygı ve endişeler vardır. Türkiye gibi ülkelerde yarı başkanlık sistemi diktatörlüğe yol açar mı? Bu kaygıların yanında toplumda şöyle bir kaygıda var, siyasi istikrar.
Siyasi istikrarın bir biçimde sağlanması ve sürdürülebilmesi gerekir. Tabi bu demokrasiyi yok etme ve demokrasi kalitesini düşürme pahasına değil. Hem demokrasi kalitemizi yükseltecek onu güçlendirecek mekanizmaları yaratacağız hem de siyasi istikrarsızlığa yol açmayacak bir sistem yaratmamız gerekir. O bakımdan yarı başkanlık sistemi bu ihtiyaca da cevap verebilir.
Genelkurmay başkanlığı savunma bakanlığına bağlı olmalı.
Olağanüstü hal ve sıkıyönetim kararının alınması tamamen meclise bırakılmalı yürütmenin kullanabileceği hiçbir açık kapı bırakılmamalı.
Kanun hükmünde kararnameler bir dönem sıkça başvurulan bir sistem ve mekanizmaydı. Mutlaka buna son verilmesi gerekir.
Yürütme sistemi yeniden biçimlendirilirken bununla paralel eş zamanlı idari yapımızın da yeniden düzenlenmesi yeni bir biçime kavuşturulması gerekir. Aksi halde yarı başkanlık sistemi bazı kesimlerin taşıdığı kaygı ve endişelerin gerçekleşme ihtimalinin olabileceğini bende düşünüyorum.
Yönetin sisteminden yönetişim sistemine geçmemiz gerekiyor. Bölgeli devlet ilkesine uygun yerinden yönetim sistemine geçmemiz gerekir.
Bölge yönetimleri, il yönetimleri, büyük şehir belediye yönetimleri, belediye yönetimleri, köy ve mahalle yönetimleri oluşturulmalıdır.
Görkem Bölükbaşı: Sizce niye %97 ile Kenan Evren cumhurbaşkanı seçildi?
Yıldız Ramazanoğlu: Anayasayı kabul etmek aynı zamanda Evren’i de cumhurbaşkanı olarak kabul etmek demekti. Herkes Kenan Evren’i bir kurtarıcı olarak görmüştü. Darbelerin zeminini de hazırlayan yine o darbeciler, o atmosferi sağlayarak, özgürlükleri kısıtlayarak insanların taleplerini her şeyi bastırarak bu zemini hazırladılar.
Zaten 30 senedir konuşuluyor -acaba insanlar neden bu kadar çok oy verdi diye- hem sosyolojik hem siyasal analizlere tabi tutuluyor.
Görkem Bölükbaşı: Hükümetin değil de meclisin kararı ile sıkıyönetim kararı alınmalı dediniz. Zaten bu hükümette bakanlar kurulu eşittir meclis olmuyor mu? Tek partili sistemde ne olursa olsun mecliste aynı kararı alacak bakanlar kuruluda aynı kararı alacak. Kararın meclis tarafından alınmasının ne yararı olabilir ki?
Şefik Beyaz: Türkiye’de yaşayan halklar pratik zekâlıdır. Prosedürle, usül ile uğraşmak yerine kestirmeden hep çözüm peşinde.
Günümüzdeki ileri demokrasilerde bir sistem var o sistemin bir usül- işleyiş biçimi var. Ona uygun davranılmadığı zaman o demokratik olmaktan çıkar. Sırf ihtiyaç karşılansın diye bir şey yapılmaz.