Güngören Anayasa Toplantısı Tutanağı-4
TARİH: 29 Şubat 2012
YER: Güngören Belediyesi Kültür Merkezi
EV SAHİBİ KURUM: Güngören Belediyesi
KONUŞMACILAR: Lokman Ayva-Şanar Yurdatapan
KONU: Adil Yargı
MODERATÖR: Yakup Karabacak
KATILIMCI SAYISI: 10
GİRİŞ VE HOŞGELDİNİZ KONUŞMASI: Yakup Karabacak
Lokman Ayva: Elbette adil yargılanmanın olması gerektiğini düşünüyorum. Bunun edebiyatını yapmak çok kolay. Birçok özürlü arkadaş mahkeme salonuna girip çıkamıyor. Bu konuda çok trajik örnekler var. Bu anlamda böyle bir adil yargılanma olur mu? Mesela Sakarya’da sağır dilsiz bir vatandaşımız cinayetten yargılandı. Bir yaşlıyı öldürmek ve parasını almakla suçlanıyor. Gören duyan yok. Fakat onun yaptığı söyleniyor. Sağır dilsiz okulundan bir öğretmen çağrılarak, bu kişinin ifadesi alınıyor. Fakat sağır ve dilsiz kişi hiçbir okulda okumamış, işaret dili bile bilmiyor, okuma ve yazması da yok. Öğretmen, kendince bazı davranışlarını yorumluyor. İfade verdiğini varsayıyorlar. Bu kişi ömür boyu hapse mahkûm edildi. Durumu öğrenince Fransa’da yaşayan dil terapisti arkadaşıma gelmesini rica ettim. Arkadaşla görüştü ve bu kişinin suçsuz olduğunu söyledi. Meğer başka birileri yapmış, bunun üstüne atmışlar suçu. Bu kişi dışarı çıkınca ne yapacak. Kimsesiz ve kendini ifade edemiyor. Rica ettik halk eğitim merkezi eğitim vermeye başladı. Adam haberi olmayan suçtan ömür boyu hapis cezası yemiş.
Hak arama kutsal bir şeydir. Hak aramanın kötü-günah bir şey olmadığını anlamamız lazım. Haksızlığa boyun eğmek, haksızlığı görmezden gelmek ya da haksızlığın ortaya çıkmasını engellemek demek, bu haksızlığın devam etmesi, hatta yaygınlaşması demektir.
Şanar Yurdatapan: Türkiye’de yargı, adil de değil bağımsızda değil tarafsız da değil. Anayasada öyle bir cümle var ki bütün verdiği özgürlüklerin hepsini bu cümleyle anayasanın içine hapsediyor. Bu anayasada belirtilen hak ve özgürlüklerin hiç birisi devletin milleti ve ülkesiyle bölünmez bütünlüğü aleyhine yorumlanamaz ve kullanılamaz. Bizim haklarımız bu bölünmez bütünlüğe karşı çıkamaz. Devlet toplum için var. Devlet bizim, biz devletin değiliz. Kanunları hazırlayıp oralar koymak yetmiyor. Uygulayacak olanlarda tersini uyguluyor. Toplumun bunlara karşı tepkisi olmazsa, insanlar haklarını aramazlarsa, arayamıyorlarsa o vakit o güzel şeylerin hiçbir anlamı kalmıyor. Hakkımızı aramak, bizim için korkutucu gibi bir şey geliyorsa o ülkede adil yargıya güvenmiyoruz demektir. Yargıya güvenmediğimiz vakit de kendi hakkımızı kendi yumruğumuz ile almaya çalışıyoruz. Bizdeki yargı devletin hizmetinde olduğu için öyle bir kemikleşti ki orada yazılı kanunu uygulamıyor devletin menfaatinin ne olduğuna inanıyorsa onu savunuyor.
Aliye Bayram: Oğlum ortaokulda iken katarakt ameliyatı oldu. Ameliyat sırasında damarı kesiliyor ve çocuğum gözlerini kaybediyor. Mahkemelik olduk ve şuradan doktora 8’de 5 kusurludur diye suçlama geldi. Dosyamız 7 yıl sonra zaman aşımına uğradı. Suç cezasız kalınca güvenimiz azalıyor.
Osman Koyu: Bizler bireysel olarak gerçekten haklarımızı arayamıyoruz. Yargının bağımsız olduğuna inanmıyorum.
Şerife Güngör: Ben kurumlar arasındaki iletişimsizlikten şikâyetçiyim. 10 yıl önce Eminönü’nde bir dükkânımız vardı kapanış verdik ve kapandı. Eşim Fatih Belediyesine gittiği zaman sizin 10 yıllık çevre ve temizlik vergisi borcunuz var diyorlar. Kurumlar arası iletişimsizlikten dolayı oraya bildirilmemiş. Gerekli yerlerden evraklar alındı bu durum düzeltildi ama çok uğraştık. Kanıtlayamasaydık icra yoluyla bizden bu parayı alacaklardı. Bunları düzeltemeyen çok insan var. Memurun hatasını bizlere fatura ettiler.
Elektrik faturamızı ödememize rağmen gelip kestiler. Bankadan dekont aldım ve ‘evet ödemişsiniz’ dediler. Elektriğiniz açılacak ama gidip sizin açtırmanız gerekiyor elektriği kesme işini başka bir kuruma verdik 15tl’de para yatıracaksınız onlar gelip açacaklar diyor. Bu kadar saçma bir şey olabilir mi? Beni mağdur ettiler, elektriğimi kestiler. Ben işimi gücümü çocuğumu bıraktım, bunların peşinden koştum. Bu konuda gerçekten çok büyük mağduriyetler yaşanıyor. Hakkından vazgeçen, hakkını arayamayan çok insan var.
Şanar Yurdatapan: Yargının çok yavaş işlemesi, işlememesi insanları oraya başvurmaktan caydırıyor.
Bu uzunluğun birkaç nedeni var. Hiç suç olmaması gereken bir sürü şey suç olarak oraya yazılmış. Öyle olunca da bunların hakkında açılmış bir ton dava devam ediyor. Bir sürü insan düşüncelerini ifade ettikleri için içeriye giriyor. Ya da söylediğiniz bir laftan dolayı başınız belaya giriyor.
Aliye Bayram: O kadar korkak olmuşuz ki, bu doktorun 4 kişiyi daha kör ettiğini öğrendik. Bu insanlara gelin beraber hakkımızı arayalım diyorum. Devletle biz nasıl başa çıkacağız diyorlar. Ben 7 yıl uğraştım, bende başa çıkamadım. Ne yapmamız gerekiyor? Devletin karşısına nasıl çıkacağız? Biz hakkımızı aradık ama çözüm olmadı.
Şanar Yurdatapan: Şimdi yeni bir uygulama geliyor. Eğer açılan bir davada Türkiye mahkûm edilmiş ise o kararı veren savcı ve hâkimden dönüp hesabını soracaklar, onun siciline işlenecek.
Osman Koyu: Bir memurun hatasını vatandaşa ödetmemek gerekiyor.
Lokman Ayva: Mesele vatandaşımızı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine muhtaç etmemek. 7 sene sürmüş el insaf yani. Mahkeme 7 sene sürüyor fakat hala ortada sonuç yok. Ne yapsın?