YER: Kocasinan Belediyesi Meclis Salonu
TARİH: 05.02.2011
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / Anadolu Hukuk Derneği (Ahmet Özceyhan– Başkan Yardımcısı)
2 / Yazarlar Birliği (Ahmet İlhan – Başkan )
3 / Mazlum Der(Mustafa Delice – Başkan Yardımcısı)
4 / Erciyes Eğitim Vakfı (Burhan Karamustafa – Başkan)
5 / Alevi Kültür Merkezi (Rüstem Gümüş- Başkan)
6 / Atatürkçü Düşünce Derneği(İsmail Ulusoy – Başkan)
7 / Tüketiciler Birliği (Recep Ergün- Başkan Yardımcısı)
8 / Talasemi ve Lösemililer D. (Faruk Başdemir- Genel Başkan)
9 / Bedensel Engelliler Derneği (Fatma Oytun- Genel Başkan)
MESLEK ODALARI
…
SENDİKALAR
1 / Özgür Eğitim Sen (Halit Şimşek- Yönetim Kurulu Üyesi)
2 / SES (Orhan Karakaya – Başkan)
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
1 / Ali Karagündüz
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ Yok
BELEDİYE BAŞKANLARI Yok
DİĞER KATILIMCILAR
Çeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan toplam 3 izleyici katıldı.
MEDYA
1 / AA
2 / TV Kayseri
3 / Erciyes TV
4 / Akın Günlük Gazetesi
MODERATÖR
Veli Altınkaya / Gazeteci / Gazeteciler Cemiyeti Başkanı
KONULAR
GENEL KONU: Siyasette ve Toplumda Üslup
YEREL KONU:
KONUŞULANLAR
1 /Veli Altınkaya: Adil Gür’ün yapmış olduğu araştırmaya göre vatandaşın % 72’si siyasilerin hakaretli konuşmalarına tepki gösteriyor. İnönü ve Menderes ile başlayıp Ecevit-Demirel, Özal-Demirel, Çiller-Yılmaz, Erdoğan-Kılıçdaroğlu-Bahçeli arasında hoş olmayan bir üslup var. Peki, biz farklı mıyız? Çocuğumuza hadi bakim amcana küfret derken, sokakta oynarken sakın ha dövülme, herkesi döv derken, birileri hakkında ileri geri konuşurken, dedikodu yaparken çocukların yanımızda olmasını hiç önemsiyor muyuz? İşte bu toplumdan çıkan insanlarımızdır liderlerimiz. Kültürlü bir insan hakaretini bile usturuplu bir şekilde, hakaret etmeden yapar. Bu ülkede Recep İvedik en fazla izlenen filmdir. Neden? Hâlbuki sinemaya gidenler de kültürlü üst kesim insanlar. Bu filmlerdeki biplemeye bile razı olmayan insanlarımız var. Demokrasi bir tahammül rejimidir. Hakaret eden kişi haksızlığını örtmeye çalışandır. Öfke bir hitabet sanatıdır dedi başbakanımız ama bunu mitinglerle sınırlandırması gerekirdi. Hakaret içeren konuşmalara toplum tepki göstermelidir. 6 kişinin bir kitap okuduğu bir ülkede bir sıkıntı var demektir. Siyaseti siyah-beyaz vasfından kurtarırsak iyi olacak. Kültürün etkisi kadar maddi boyutta önemlidir. Gerçek gündemi siyasiler konuşmadığı için biz de konuşamıyoruz. Hz. Peygamber bırakın hakareti yakışıksız bir söz bile kullanmamış. Önder olarak onu alacaksak sorun yok demektir. Ben gazeteciyim ve mesleğimize olan güven sürekli düşüyor. Rüşvette Avrupa birincisi, dünya altıncısıymışız. Yani toplum olarak her alanda bir bozukluk var ise basında da var. Küfründe bir haddi, hududu hatta ahlakı olmalıdır.
2 / Ahmet İlhan: Bir bayan televizyon sunucusunun ölümü ile gazetecilerin birbirine hakarette sınır tanımadıkları ülkemizde siyasetçilerimizde bizi şaşırtmıyorlar. Siyasetçi bu sert üslubu ile taraftarını kendine bağlı tuttuğunu düşünüyor. Partililerin ‘bizim lider diğerine nasıl çaktı, gördün mü’ ifadesinin çokluğu toplumumuzun da bu üslubu istediğini gösteriyor. Ne kadar hakaret ederse gazetelerde ve televizyonlarda fazla yer aldığını görmesi liderleri daha da coşturuyor. Medya bu konularda daha az haber yapsa diyeceğim ama aynı kamplaşma medyada da olduğu için farklı olmuyor. Erdoğan, Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’nin üsluplarını düzeltmelerini bekliyoruz.
3 / Veli Altınkaya: Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir günde en çok satan gazete Günaydın gazetesidir. 1 milyon 200 bin adet sattı o gün. Neden biliyor musunuz? Hangi haberi yayınlamıştı da bu kadar çok satmıştı? Bir bay sanatçı bayan olmak için ameliyat olmuştu. Kesilen organı bir kavanozun içine konmuş o kavanozun resmini de sadece günaydın gazetesi muhabirleri çekmiş ve yayınlamışlar da onun için.
4 / Halit Şimşek: Kuran da bir ayet bir toplumun layık olduğu şekilde yönetileceğini söyler. Toplum anketlerde hakaret ve yanlış üslubu reddeder ama kendi hayatında aynısını yapar. Herkesin kendisini hesaba çekmesi gerekmektedir. Demokrasi deyip duruyoruz ama demokrasi aslında bir saçmalıktır. Bir tür anarşizmdir. Bırakın batıyı da Lübnan’a bakın. 70 ayrı inanç sistemi var ama hepsi de mecliste temsil edilebilmektedir. Biz ise hala yasaklarla yönetmeye çalışıyoruz.
5 / Burhan Karamustafa: Biz her şeyi biliriz ve her konuda fikir beyan etmekten çekinmeyiz. Sanki mecburmuşuz gibi her konuya balıklama dalıyoruz. Karşımızda da konuyu iyi bilen bir uzmanı varsa bizi bilgisi ile susturuyor ama bu pozisyondan kurtulmak için başlıyoruz saldırmaya. Bilgi olmadığı için hakarete başvuruluyor. Seçim sürecine girdiğimiz şu günlerde bir televizyoncu ve cemiyet başkanı olarak bu konularda da yayınlar yapmanızı istirham ediyorum.
6 / Ahmet Özceyhan: Anket sonuçları ve Recep İvedik filmleri ile ilgili verdiğiniz rakamlar toplum olarak bir hastalığımızı ortaya koyuyor. Söylediğimiz şeyleri yapmamak hastalığı. Siyasi partiler aday belirlerken hangi kriterleri baz alıyorlar? Ekonomik durumu mu? Oy getirip getirmemesi mi? Ben bir avukatım ve mahkemelerde hakimlerin karşısındaki sanık veya tanığa kılık ve kıyafetlerine göre hitap ediyorlar. Bu bazen sen bazen de siz oluyor. Toplum olarak okuma eksikliğimiz var hiç itiraz etmem ama okuduğumuzu doğru anlayamamak da var. Mevlana, Yunus, Edebali ve Hacıbektaş’ı doğru anlasaydık birbirimizi asla kırmazdık. Mevlana’nın dediği gibi testinin içinde ne varsa dışına da o yansır. Bu söz toplumumuzu tarif ediyor.
7 / İsmail Ulusoy: Temelde insana insan olarak değer vermek gerekiyor. Siyasette de nezaketin kesinlikle elden bırakılmaması gerekiyor. Uzlaşma kültürümüz yok. Hep ben, hep ben diyoruz. Karşı tarafın fikrini de alsan ne olur? Demokrasi dediğimiz şey de bu değil mi? Siyasiler bu şekilde olunca vatandaş da anında kamplara bölünüyor. Siyasiler kızgınlıklarını gidermeyi bizim üzerimizde denemesinler. Demirel ve Ecevit aylarca kavga ettiler bir araya gelip uzlaşıp bir cumhurbaşkanını seçemediler. Ama Zincirbozan’a aynı uçakta yan yana gittiler ve bolca konuştular. Niye önceden konuşmadınız?
8 / Mustafa Delice: Siyasi partiler aday gösterirken STK’ları hiç dikkate almıyorlar. STK’lar bu işi gönüllü yapan insanlarla dolu. Hiçbir karşılık beklemeden yapıyorlar hizmetlerini. Aslında milletvekilliği de gönüllü hale gelip kazanç kapısı olmaktan çıkmalıdır. O zaman milletvekilliği kriterleri de değişir. Siyasiler her yaptıkları ile aslında topluma mesaj veriyorlar. Tatlı söz yılanı deliğinden çıkarır. Toplum değişiyor, dünya değişiyor ama siyasi üslup hiç değişmiyor. Söylediğiniz gibi peygamberin örnek alınmasını temenni ediyorum. Siyasilerimiz meselelere çözüm bulamadıkları için hakaret ederek gündem saptırıyorlar. Eleştiriye hiç gelemiyorlar.
9 / Veli Altınkaya: AB yetkilileri ülkemiz ile ilgili her konuda konuşuyor, istekte bulunuyor, şikayet ediyorlar ama nedense siyasi partiler kanunu değiştir demiyor. Tabldot bir demokrasiye sahibiz maalesef. Ne verirlerde o. Çık büfeye kimse yanaşmıyor. Elgördülük ön seçimlerde yapılıyor ama hep kendi adamını yerleştirip sonra da hadi beni seç diyor. Bu sistemin değişmesi lazım.
10 / Recep Ergün: Okullarımızda eğitim yoktur, kitap üzerinden öğretim vardır. Kuran cehalet toplumuna inerken oku diye inmiştir. Yunus, ‘ilim, ilim bilmektir; ilim, kendin bilmektir; sen kendini bilmezsen; bu nice okumadır’ derken bizi tarif ediyor sanki. Konuşmanızda katılmadığım bir husus var o da cehaletin ekonomi ile alakası var demeniz. Rus toplumu ekonomik olarak zayıftır ama eğitim seviyeleri çok yüksektir. Kendine nasıl hitap edilmesini istiyorsan karşıdakine öyle hitap etmeliymişiz. Demek ki bizim siyasilerimiz kendilerine böyle hitap edilmesini istiyorlar. Hangimiz eve gidince karıcığım diye hitap ediyoruz?
11 / Veli Altınkaya: Fransa da lise öğretmenlerinin yayınlanmış iki kitapları olmaktadır. Bizde profesörlerin bile olmayanlar vardır. Batıda toplu taşıma araçlarında bile kitap okunur. Evinde kömürü olmayan adam kitabı okusa da anlamaz. Çocuğunun ayakkabısını alamayan baba kitaba para veremez.
12 / Ali Karagündüz: Topu taca atmayalım. Toplumda çok iyi konuşuyoruz da sanki siyasileri eleştiriyoruz. Mesela trafikte birbirimize ne kadar saygılıyız? Yolda yürürken birbirimize çarpıyoruz. Kim kuyrukta sırasını beklemeye razı bu memlekette? Sorunumuz yerleşik düzene geçememekten kaynaklanıyor. Göçmen bir anlayışa sahibiz. Bu anlayıştaki bir insan karşısındaki adama iyi davranmıyor çünkü yarın onunla karşılaşacağını düşünmüyor. Adil Gür’ün bahsettiğiniz anketi toplumumuzun ikiyüzlülüğünü de ortaya koyuyor. Okuma oranları önemli. Kendimizi eleştirirsek ve hesaba çekersek sonuca daha çabuk varırız.
13 / Faruk Başdemir: Hekim hastası ile iyi bir bağ kurduğu zaman tedavi daha çabuk gerçekleşiyor. Ama sanki Kayseri’de hekim ile hasta arasında da duvarlar var. İlişkiler resmi boyutta kaldığında tedavi gecikiyor. Üslup burada da çok önemli. İzmir’de hekim bilirim, hastasının evine çat kapı gidip doğum gününü kutlayan. İlik nakli yapılmayan bir hastanın devlete yıllık maliyeti 3.6 milyon lira. İlik naklinin maliyeti ise 40 bin lira.
ÖNERİLER
…
ORTAK SONUÇ
1 / Ortak görüş: Burada bulunan hazirunun televizyonda aynı konuyu işlemesi.
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
35 sivil toplum kuruluşuna duyuru yapıldı. (E-mail, Sözlü, Telefonla)
MİLLETVEKİLLERİ İLE
–
MEDYA İLE
4 ulusal basın temsilcileri ve 4 yerel basın mensupları davet edildi. 4 tanesi geldi. Ünlü bir konuk gelirse ilgileri daha çok oluyor.
KATILIMCILARLA
–
SONUÇLAR
–
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Kayseri kMM Hamalı Mahmut Şahin
05.02.2011 Kayseri kMM Toplantı Tutanağı
previous post