YER: Türkan Saylan Alsancak Kültür ve Sanat Merkezi, Benal Nevzat Salonu
TARİH: 06.05.2011
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / BARAN-SAV, Uluslararası Baran Tursun Vakfı, – Mehmet Tursun (Vakıf Başkanı)
2 / İMHAD, İmam Hatipliler ve Mezunlar Derneği – Burhanetin Kansızoğlu (Dernek Başkanı)
3 / Roman Kadınları Derneği – Serpil Özkasap (Dernek Sözcüsü)
4 / Mülkiyeliler Derneği – Mete Hüsünbey (Dernek Sözcüsü)
MESLEK ODALARI
1 / İzmir Barosu – Av. Ali Aydın (Baro Sözcüsü)
SENDİKALAR
Yok.
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
1/ Gülçin Altan
2/ Ömer Karakuyu
3/ Fergül Yücel
4/ Baran Tuncel
GÖZLEMCİLER
1 / Arif Ali Cangı (EDP – İl Başkanı)
2 / İsmail Öztürk (SP – İl Başkanı)
3 / Mücahit Yaşın (DSİP – İl Yönetimi Üyesi)
4/ Sevim Tozan (Ak Parti Konak İlçe Kadın Kolları Başkanı)
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
1 / Oğuz Oyan – CHP Milletvekili
2 / Turgay Bozoğlu – CHP Milletvekili Adayı
3 / Cemal Arıkan – SP Milletvekili Adayı
4 / Erdal Avcı – Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu Bağımsız Milletvekili Adayı
BELEDİYE BAŞKANLARI Yok.
MESAJ YOLLAYANLAR
1 / Aziz Kocaoğlu, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı
DİĞER KATILIMCILAR
Çeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan toplam 40 izleyici/gözlemci katıldı.
MEDYA
1 / Kanal 35
2 / Yeni Asır TV
3 / Ege TV
4 / Zaman Gazetesi
MODERATÖR
Pervin Mısırlıoğlu, gazeteci-yazar
KONULAR
GENEL KONU: Genel Seçimler
YEREL KONU: Genel Seçimler
KONUŞULANLAR
1 / Pervin Mısırlıoğlu: Geleceğini belirten çok sayıda arkadaş var. Gelen de gelemeyen de sağ olsun. Ön yargıların giremediği İzmir küçük Millet Meclisine hoş geldiniz. Şanar Yurdatapan’ın aşçılığı ile başlayan ve bizim hamallığımızla 30 küsür ilde eş zamanlı süren küçük millet meclisi toplantıları, STK’lar ve vekiller arasında diyaloğu geliştirerek parlamentoya köprü olmaya çalışıyor. Bu ay ve önümüzdeki ay, hem yerel hem genel konu seçimler olacak. Öncelikle TkMM nedir, onunla ilgili bir video izleyelim ve daha sonra katılımcılara söz verelim.
2 / İsmail Öztürk: Merhabalar, bugüne kadar milli görüşün temsil edildiği çeşitli partilerde çalıştım. Çeşitli diyorum çünkü çoğu kapatıldı. Burası aslında küçük değil, büyük millet meclisi olmalı. Sivil toplum örgütleri kılcal damarlar gibi her yere dağılmalı. Çünkü asıl büyük kitleyi sivil toplum kuruluşları temsil ediyor. Siyaseti sadece parlamentoya bırakırsak, siyaseti küçük bir elite temsil etmiş oluruz. Sivil toplumun rolü Türkiye’nin yönetimini belirlemede çok büyük. Yukarıdakilerin bizlere demokrasi diye sundukları, kendi belirledikleri şeyleri halka empoze etmek. Dünyada son 200 yıldır yaşanan süreçlerde Siyonistlerin rolü çok büyük, 2 tane dünya savaşını sırf ideoloji için yaptılar. Petrolü bol olan İslam ülkelerine kan kusturdular. Tolstoy’un dediği gibi, ‘Mazlumlar bir araya geldikçe kurtuluş o kadar yakın olur.’ Parti olarak sivil toplum kuruluşlarına büyük önem veriyoruz. Bu platformu yürütmeye çalışanlara da ayrıca teşekkürlerimi sunuyorum.
3 / Sevim Tozan: Partimiz bildiğiniz gibi 2 dönemdir iktidarda. Dürüstlüğü ve çalışkanlığıyla yer edinmiş durumda ve yapmış olduğu hizmetlerin ve çalışmaların örnek alındığı gerçeğine kimse de itiraz etmedi. Biz Türkiye’ye dönük kocaman bir aileyiz. İnsanın ilk ihtiyacı olan şey barınması, giyinmesi, ikincisi karnını doyurmak, üçüncüsü ise kültürel hizmet almasıdır. Bizler bu hizmetler için çalışmaya devam edeceğiz. Partimizin 3. defa seçilmesi için tüm çabamızla uğraşacağız.
4 /Arif Ali Cangı: Daha önce bu oluşuma STK’lar adına geliyordum. Bu kez partim adına buradayım. Biliyorsunuz ülkede bir seçim hazırlığı var. %10 barajı yüzünden bizim partimiz seçimlere giremedi. Bizler bu barajı 2007 yılında Ufuk Uras’ın tabiriyle parlamentoya tünel kazarak aşmıştık. Bu dönem ise Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu ile bu seçimlere gireceğiz. Blok partimizin de yer aldığı siyasi partiler, birçok siyasi hareketlerden oluşan emek, demokrasi, özgürlük ve barış platformudur. İlk amaç bu baraj olayını kırmak, daha sonra ise meclisteki AKP-CHP hegemonyasını yıkmak. Bildiğimiz gibi bu süreçte bloğumuz adaylarına bir veto uygulandı. O veto daha sonra kalktı ama kalkmasaydı ne olurdu düşünebiliyor musunuz? Bu seçim artık bu ülkeye barış getirmeli, sorunların demokratik siyasetle, diyalogla sağlanmasını umut ediyoruz. Yeni dönem ayrıca anayasa tartışmalarını da beraberinde getirecek. Peki bu anayasa nasıl olacak? Eğer birileri hazırlayıp, alın bu anayasa, hadi oylayın derlerse bu iş olmaz. Katılımcı bir anayasa olması lazım ve en önemlisi 12 Eylül anayasasından hiçbir iz kalmaması lazım. Yeni anayasa, eşit anayasal yurttaşlığa dayanan eşitlikçi, özgürlükçü, yaşamı savunan bir demokratik bir anayasa olmalı. Tabi bu esnada seçim çalışmaları başladı ve medya bloğumuzu adeta görmezden geliyor. Halka doğru bilgileri aktarması gereken medya bizi de görmeli. Bizler 1. bölgede Dr. Mehmet Tanhan’ı, 2. bölgede ise Erdal Avcı’yı parlamentoya göndermek istiyoruz. Seçim dönemi ayrıca barış içinde yürütülmeli, bunu birlikte başarabiliriz, tüm yurttaşları bu birliğe bekliyoruz.
5 / Cemal Arıkan: 1995 yılından beri İzmir’de yaşıyorum. Üniversite için geldim, üniversite bitti ve İzmir’de kaldım. Kaldığım süre içinde Anadolu Gençlik Derneği şube başkanlığı yaptım. 1977 doğumluyum. Milli görüş geleneğinden gelen biri olarak vatanıma, milletime hayırlı işler yapmak istiyorum. Daha önceki dönemde de milletvekili adayı oldum, onun öncesinde ise Buca Belediyesi başkanı adayıydım. Arabistan’ı bir düşünelim, ne güzel adamlar beyazlar içinde dolaşıyor rahatlar. Ama orada kuralları Amerika belirliyor, Siyonizm belirliyor. Bu tarz durumlarda sistemi anlayan iki tip insan vardır. Biri sistemi anlayıp ondan nemalanmaya çalışan, biri ise bizler gibi karşı çıkan ‘Kardeşim bu böyle olmaz!’ diyen. Milli görüş zamanında omuzlarımızda taşıdığımız Tayyip abimiz, şimdi yavaş yavaş durumu anlamış durumda ve milli görüşe daha yakın durumda. Arap ülkeleriyle artık dostluk kuruyor. Bu şu örneğe benziyor; bir çocuk 5 yaşındayken babasını her zaman haklı görür, 10 yaşına geldiğinde ‘yahu babam bazı şeyleri galiba yanlış biliyor’ diye düşünür, 15’inde babasının her şeyini yanlış görür, 20’sinde babasının bazı konularda haklı olduğunu düşünür ama 25’inde babasının komple haklı olduğunu anlar. Bir de baraj meselesi var. Seçim barajı olmasa biz %30 oy alırız. Her dönem siyonizmin oyunları ortaya çıkıyor, bu dönemde de ‘Oyunuz boşa gitmesin’ diyorlar ve bizim gibi partileri saf dışı bırakıyorlar. Umarım seçimler hayırlı çalışmalara vesile olur. Herkese başarılar.
6 / Mehmet Tursun: Şimdi burada ben halk olarak varım. Politikacılar gibi aynı şeyleri tekrarlayıp durmayacağım. Oğlum Baran Tursun polis kurşunuyla öldürüldü, ben de bunun üzerine Baran-Sav’ı kurdum. Şimdi AKP ekonomik anlamda güzel işler yaptı, ben aynı zamanda müteahhitim oradan biliyorum. Ama maalesef aynı güzel işleri insan hakları alanında yapamadı. 2007’den bu yana karakollarda 27 kişi öldü veya öldürüldü. Bu 27 ölümün 27’sinde de karakol kameraları kayıtta değil. İçişleri Bakanlığına soru sordum ama bir cevap alamadım. AKP’li arkadaş buna ne diyor? Bir diğer sorum ise Saadet Partili arkadaşlara, 1996 yılında yaşanan Susurluk kazasından sonra Erbakan faso fiso dedi, dönemin Adalet Bakanı Şevket Kazan mum söndü dedi. Acaba o kazalar hakkında hala öyle mi düşünüyorlar?
7 / Sevim Tozan: Ben 1995 yılında bir kaza geçirdim. Ölümden döndüm, beynim yer değiştirdi. Doktorların dediğine göre şu an hayatta olmam bir mucize. Aslında ölü olmam gerekirdi. Yani hayat mucizelerle dolu. İlgili kurumlar size cevap vermiştir. Bunun üzerine cevap vermem mümkün değildir.
8 / Cemal Arıkan: 27 kameranın da bozuk olması elbette kabul edilebilir bir şey değildir. Biz bu polis olaylarını 80 öncesinden de biliyoruz. Bugün bile okullarda eylem yapmak isteyen gençlere polisin müdahalesini görüyoruz. Adamın ağzını kapatıyor, oysa slogan atmak onun en demokratik hakkı. Böyle polislerin bence polislikten direkt ihraç edilmesi gerekiyor. Erbakan hocamızın dediklerini ise medya her zaman çarpıtmıştır. Mesela kanlı mı kansız mı dediği olmuştur Erbakan’ın, o dahi çarpıtılmıştır. İzmir’den Erbakan’a gelen mektuplardan tehdit ediliyordu ve ona ‘seni o koltuktan indireceğiz, kanlı da olsa indireceğiz’ deniliyordu. Erbakan bunun üzerine ‘kimse beni indiremeyecektir, indirmeye kalkanlarla kanlı mı hesaplaşırız kansız mı onu o zaman görürüz’ demişti. Tabi medya da buradan iki kelime alıp bunun üzerine haber yapmıştı zamanında.
9 / İsmail Öztürk: Hani işte ön yargılar kalksın diyoruz ya, bizim de üstümüzden ön yargıların kalkması lazım. Ülkede ne olursa bizim üstümüze attılar, Uğur Mumcu cinayetinden başka yerlere hep biz suçlandık. Biz bakanımız mum söndü nasıl diyebilir? Bizim alevi il başkanlarımız oldu.
10 / Burhanettin Kansızoğlu: Aslında hayatın neredeyse her alanında bir ön yargı var. Temennimiz bunun hiçbir zaman olmaması tabi. Biz de siyasiler kendi toplumları tanımıyorlar. Diğer insanları görmezden geliyorlar, kendi fikirlerine uyanları alıyorlar. Oysa Avrupa’da STK’lar çok daha etkin durumda. Biz insan olan herkese sahip çıkıyoruz. Bizlere yardımcı olmak demek halka yardımcı olmak demek. Bizim iki isteğimiz var. Birincisi katsayı probleminin çözülmesi. Düşünün katsayı problemi varken, CHP’den ya da Anayasadan birileri bir önerge verdi ve İmam Hatip Lisesi mezunlarının polis okullarına alınmamasını önerge olarak verdi. Bu büyük bir ayrımcılıktır, lütfen insana insan olduğu için değer verelim. Bir diğer talebimiz ise, kız ve erkek çocuklarının –lisede belki zor en azından ilkokul ve ortaokul seviyesindekilerin ayrı okutulması talebimiz var. Kız ve erkeklerin ayrılması başarıyı arttırıyor, bu tespiti arkadaşlarımız yaptı. Teşekkür ediyorum.
11 / Gülçin Altan: Ben emekli bir almanca öğretmeniyim, Kız lisesinde eğitim verirken okula erkek öğrenci alındı ve başarı düştü. Yine aynı şekilde bir erkek Anadolu Lisesinde eğitim verirken okula kız öğrenciler alındı ve başarı yine düştü. Yine aynı şekilde bir erkek Anadolu Lisesinde eğitim verirken okula kız öğrenciler alındı ve başarı yine düştü.Yani Burhanettin beyin tespitine katılıyorum ama eklemek istiyorum, her şey eğitim değildir. Bu çocukların duygusal eğitimi ne olacak? Bu çocukları kılık kıyafete dayalı ve sadece ders olarak eğitim çocuklara çok şey katmaz. Onları hayata hazırlamak da lazım. Geçiş dönemini tamamladıktan sonra karma okullarda başarı her zaman daha iyidir.
12 / Ömer Karakuyu: Siyasileri gördükçe adeta hayal kırıklığı yaşıyorum. Tayyip Erdoğan AKP ile 2. Döneminde iktidarda. Erbakan’dan avantajı, Tayyip Erdoğan kendi medyasını kurdu. Bunu Erbakan’da Kanal 7 ile yapmaya çalıştı ama onun ki tutmadı. AKP’nin iktidara gelişinde ise CHP’nin rolünü unutmamak lazım, Kemalizm ve laiklik diye diye AKP iktidara geldi. Şimdilerde ortaya siyaset mühendisleri çıktı, süreç ilginç işliyor. MHP’nin kaset olayı 23 Nisan’da yani YSK listeleri kesinleştiğinde ortaya çıktı. Aynı şekilde YSK’nın bağımsız milletvekilleri üzerinde yaptıkları karar, bilerek yapılmış bir karardı. Birileri bu seçimleri manipüle etmek istiyor. 2007’de de aynısı yaşadık. AKP’ye verilen e-muhtıra, 366 kararını hatırlayalım. Onun öncesinde de Tayyip Erdoğan’ın okuduğu şiir vardı. Ayrıca CHP’nin adaylarına bir bakın; Aytun Çıray, Sinan Aygün, Mehmet Haberal…insanların alternatiflerini çoğaltın biraz, insanları aptal yerine koymayın. Bence bu seçimlerde tek şey oylanacak, başkanlık sistemi.
13 / Pervin Mısırlıoğlu: Şimdi bu bölümde aramızda yeni konuklar var. Kendilerine hoş geldiniz diyorum, pinokyo olmaktan kurtuldular. Önce seçimlerle ilgili videomuzu izleyelim, daha sonra yeni gelenlerle tartışmamıza devam edicez.
14 / Turgay Bozoğlu: Başka bir programdan geldim, o yüzden gecikme için herkesten özür diliyorum. Video dışında elbette anlatacaklarım var. Siyasette yeni bir yüzüm, ama uzun yıllar siyaset içinde var olacağıma inanıyorum. Eski bir maliyeciyim ve CHP’nin yaptığı ekonomi planı içerisindeyim. Bence CHP’nin bu dönem yapacağı en büyük değişim aile sigortası olacak. AKP’yi artık eleştirmeyeceğim, çünkü millet onların ne olduğunu görüyor. Ülkenin en büyük sıkıntısı şu an işsizlik. 12 milyon kişi yoksulluk sınırında –ki bu kayıt dışı hariç rakam. 1 milyon kişi her gece aç yatıyor. Bizim sunacağımız aile sigortası aslında 0’dan yaratılmış değil. Bu sistem Güney Amerika ülkelerinde yapıldı ve oldukça tuttu. Geliri 600 liradan az olanlar bundan yararlanacak. Burada teminat olarak ailedeki kadın olacak. Bu hizmetten yararlanmak isteyenler gelip bize başvuru yapacak. Yaşlılar ve engellilerin bizzat başvuru yapmasına gerek kalmayacak, onlar yerinde saptanacak ve onlara daha fazla ücret ödenecek. Bu sisteme iki yerden eleştiri geliyor. Birincisi işin finansmanının nereden sağlanacağı, ikincisi ise bunun insanları tembelliğe sevk edeceği. 7.5 milyar TL kaynak lazım, bunun 4.5 milyar TL’si devlette zaten var. Geri kalanlar ise kamu gelirleri arası transfer ve ek kaynaklar yaratılarak sağlanabilir. İşin tembelliğe sevk edileceği ise koca bir yalan. Bu sigortayı alan şahısın ailesinde kalifiye bir eleman var iş verilecek, eğer kişi o işi istemezse aile sigortası iptal edilcek.
15 / Erdal Avcı: Öncelikle 6 Mayıs’ın yıl dönümü sebebiyle Denizleri ve Denizlerin avukatı olan Halit Çelenk’i anmak istiyorum. Türkiye demokrasisi onların çektiği acılarla bugünlere gelmiştir. İzmir sosyal demokrasinin ve cumhuriyet kazanımlarının katı şekilde uygulandığı bir kent. Cumhuriyet Mustafa Kemal’in dediği gibi kimsesizlerin kimsesiyse, bu ülkede çok kimsesiz kalmıştır. Bu son 30 yıllık savaşta ülkede fikri ve sosyal anlamda çok sorun vardır. Türkiye ayrıca sermaye ve kapitalizmin saldırısına uğruyor. Ege bu konuda kullanılan en hor yer. Termikler bölgenin deniz kenarına kuruluyor, doğal güzelliklerin ortasına turizm adı altında 5 yıldızlı oteller dikiliyor. Bunlar yapılırken sermayeye peşkeş çekiliyor, bu egenin kanayan yarasıdır. Tarihin yüklediği misyon kapitalizm karşıtı konulara temas etmemizi gerektiriyor. Ülkenin ekonomik kaynakları savaşa kullanılıyor. Ekonomik kaynaklar savaşa aktarılıyor. Her ekonomik program para gerektiriyor ama para savaşa gidiyor. Bu savaşı durdurarak bu zemini ortadan kaldırmanın önemli olduğunu düşünen insanlar can veriyor ve kimi insanlar o cenazeleri film izler gibi izliyor. Bu savaşı durduramadığımız sürece hiçbir ekonomik programın temeli tam olarak yere basmaz. Ülkenin yağmalandığını zaten görüyoruz. Milyarder sayısı artıyor. Bir ülkede milyarderler artıyorsa, o ülkede hırsızlık var demektir. Buna bağlı olarak yoksulluk milletin ruhunu bozuyor. Seçim süreci önemlidir, seçim süreci barış sürecidir. Artık silahların susup, fikirlerin konuşması lazım.
16 / Ali Aydın: İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin önsözü onurdan bahsediyor. Yoksulluğun olduğu yerde insan onuru korunamaz. ülkemizde yoksulluk ve işsizlik artıyor. Hak ihlalleri yaygın olarak sürmektedir. Çalışma haktır, ancak bu hak kullanılamıyor. Eğer bireyin hakkını kullanmasını engellerseniz, o hakkın kullanılması için çaba göstermezseniz veya hakkı tanımazsanız o bireyi insan olarak görmüyorsunuz demektir. Türkiye’de bir temsiliyet sorunu vardır. %10 seçim barajı denen şey dünyanın hiçbir yerinde yok. Partilerin aldıkları oy ile parlamentoda temsil ettikleri sandalye sayısı arasında büyük fark vardır. Siyasi iradenin önemli bir kesimi hak etmediği halde parlamento dışında kalmaktadır. Buna rağmen 12 Eylül anayasasının koyduğu barajı parlamentoya giden partiler (özellikle iktidar ve anamuhalefette olanlar) değiştirme çabası içine girmediler. Çünkü hepsinin işine geliyordu ve hala da geliyor bu baraj. Değiştirilen yasalarla iş güvencesi yok ediliyor. Kar hırsı her şeyin önüne geçiyor. Sağlık ve eğitim paralı oldu. Ceza yargısında adil yargılama hakkı daraltıldı. CMK’ya konulan zorunlu müdafilik “fazla para gidiyor” denilerek kapsamı daraltıldı. Avukatlık mesleğine giren alanlar, avukatlar aleyhine daraltılıyor. Yargı bağımsızlığının olmadığı inancı kamuoyunda gitgide artıyor. Nisan 2011'de yürürlüğe giren 6217 sayılı yasa, ceza yargısında temyiz başvurularını temyiz harcı yatırılması şartına bağlıyor. Özellikle zorunlu müdafiliğe tabi çocuk yargılamalarında büyük sıkıntılara yol açacağı gibi, parası olmayan temyize gidemeyecek anlamına da gelmektedir. Demokrasi seçimle eş tutuluyor. Oysa demokrasi sadece seçim değildir. Sosyal devlet tahrip edilmiş, uluslar arası sözleşmelerin hükümleri layıkıyla uygulanmıyor. Anayasanın 90. maddesine uyulmuyor. Türkiye İLO’da kara listeye alınıyor. Kürt sorunu hala terör sorunu ve operasyon olarak görülüyor. Kadına yönelik şiddet artıyor. Ancak etkili önlemler yok, çocuk hakları sözleşmesi uygulanmıyor. Acaba partiler bu duruma ne diyecek?
17 / Fergül Yücel: Büyükşehir belediyesine yapılan baskılar seçimi nasıl etkiler?
18 / Oğuz Oyan: 2 dönemdir CHP milletvekiliyim, 3. dönem için de adayım. AKP zorunlu emekliliği getirdi, bunun sebebi kendi kadrolarını kurumlara yerleştirmekti. Kendi kendilerine dikensiz bir gül bahçesi yaratmaya çalışıyorlar. Oysa demokrasi dikenleri olan gül bahçelerinde dallanıp budaklanmalıdır. Bunların yönetimi otokrasiye doğru gidiyor. İnsanlar bunları görüp kaygıya düşüyor. O yüzden bu seçimler çok önemli. CHP çeşitli konularda sık sık seçim propagandalarının programlarını açıklıyor. Bu programları en açıklayıcı yapan parti biziz. %10 barajına kesinlikle karşı çıkıyorum. Ama AKP iktidarı sürdüğü müddetçe bu baraj hep kalacaktır. Eğer anayasayı değiştirme hakkına da sahip olurlarsa, kendilerine uygun bir elbise dikilmiş olacak. Hıdırellezinizi kutlar, devrim şehitleri üç fidanımızı da saygıyla anarım.
19 / Turgay Bozoğlu: Öncelikle ben de 6 Mayıs’ı ve Halit Çelenk’i saygıyla anıyorum. Toplumumuz ayrıştırma ve farklılaştırma çok fazla var. Geçenlerde süpermarkete gittim. Bir teyzeyle konuşurken bir başka başörtülü teyze geldi, ona da selam verdim ama benim kim olduğumu öğrenince beni tersledi ve ‘siz bizi yargılıyorsunuz’ dedi. Oysa o teyze 80 öncesinde Malatya’da sosyalist hareketin içindeymiş.
20 / Burhanettin Kansızoğlu: Bizim bir sıkıntımız var CHP ile ilgili. CHP’yi ifade eden mevcut belediyemizin başkanı ile randevu alamıyoruz. Biz İMHAD olarak İzmir’le ilgili bir proje yaptık ve bunun için Aziz Kocaoğlu’ndan 20 kere randevu istedik, fakat alamadık. Bize daha sonra söylenen, İmam Hatip Liseliler olduğumuz için Aziz Kocaoğlu’nun bizimle görüşmek istemediği. Bizler çoğumuz ticaret yapan insanlarız ve ticaret yaparken asla din, dil, ırk gözetmeyiz. Peki iş siyasete gelince neden ayrışıyoruz? Mesela CHP %10 seçim barajı konusunda gerçekten samimiyse, STK’larla görüşsün ve bu konu ile ilgili bir kamuoyu yaratsın. Biz bunun arkasında her zaman oluruz. Ayrıca herkes Denizleri anıyor ama kimse Denizleri asanların yargılanması konusundan bahsetmiyor.
21 / Mete Hüsünbey: Biz mülkiyelilerin en iyi özelliği farklılıklarla ortak yaşayabilmesidir. Yeni anayasaya değinmek istiyorum. Bu anayasanın özelliği insanı merkeze alması ve devleti ön plana çıkarmamasıdır. Değiştirilmez maddeler kaldırılıp, devletin kutsallığı yok edilmelidir. Ve içinde kesinlikle vicdani red ve nükleerle ilgili maddeler olmalıdır.
22 / Sevim Tozan: CHP cumhuriyeti kurduğunda ilk 25 sene halka seçim yaptırmamıştır. Halk ne anlar demiştir. Bugün siyaset yapan CHP ise bize oy veren halka ‘bunlar’ diye hitap ediyor. Hiçbir değişim yok.
23 / Baran Tuncel: Merhabalar, ben bir sanatçıyım ve bu ülkede yaşayan alevi bir yurttaştım. Bana göre bir ülkede adalet ve eğitim elden gitmişse, o ülke elden gitmiş demektir. Hrant’în katilleriyle poz veren insanlar var bu ülkede. Uğur Mumcu’nun ve bir çok aydının katilleri henüz bulunmadı. İnançlara saygıdan bahsediyorsunuz ama Alevileri hala tanımıyorsunuz. Alevi köylerine camii yapıyorsunuz, bu asimilasyon politikasından başka bir şey değildir.YGS’de kardeşlerimizin emeği adeta boşa gidiyor. Sınavlardaki adaletsizliği hepimiz gördük.
24 / Oğuz Oyan: Büyükşehir belediyesine sunduğunuz proje nedir bilmiyorum ama proje için belediyeye her gün en az 10 kişi geliyor. Aziz beyin ilgilenememesi normaldir. Ayrıca biz diyorsunuz, biz derken bile kendinizi ayrıştırıyorsunuz. İnanç özgürlüğü derler ama aslında AKP din sömürüsü üzerinden iktidar olmuştur ve Alevilere her zaman baskı kurmuştur. Ayrıca devrim sürecinde CHP nasıl seçime gitsin? O zamanın şartları altında ekonomik planlar yapıldı ve bir süre sonra zaten seçimler yapılmaya başlandı. Ayrıca CHP her zaman askeri darbelere karşı olmuştur. 72 darbesine karşı olmuştur ve arkasından gelen seçimlerde %42 alarak hükümet kurmuştur. 80 darbesi sonrası ise CHP kapatılmıştır. Bizim tarihimiz darbelerle mücadele içinde sürmüştür.
ÖNERİLER
Yok.
ORTAK SONUÇ
Yok.
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
Toplam 25 sivil toplum kuruluşu e-mail yolu ile davet edildi. 10 istek formları dağıtıldı.
MİLLETVEKİLLERİ İLE
Telefon ve mail yolu ile parti il başkanlarına ve milletvekili adaylarına ulaştık. CHP ve AKP il başkanları geleceklerini söyleyip katılmadılar. SP’li adayın haricindeki adaylar toplantıya gecikmeli olarak katıldılar.
MEDYA İLE
5 medya kuruluşundan 9 kişi katıldı.
SONUÇLAR
TkMM ilkelerimiz videosu ile genel konuya ilişkin videolar gösterildi.
DEĞERLENDİREN KİŞİ
İzmir küçük Millet Meclisi Hamalı Pervin Mısırlıoğlu ve Sinan Canbay
06.05.2011 İzmir kMM Toplantı tutanağı
previous post