YER: Türkan Saylan Alsancak Kültür ve Sanat Merkezi
TARİH: 4 Mart 2011
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / Hizmet Gönüllüleri Konfederasyonu (Nezaket Atasoy-Genel Başkan)
2 / İzmir Kültürler arası Diyalog Merkezi (İZDİM) (Hasan Çalımcı-Başkan Yardımcısı)
3 / Dur De İnisiyatifi (Nalan Damarsardı-Başkan)
4 / Mültecilerle Dayanışma Derneği (Mülteci-Der) (Talat Ulusoy-Başkan)
5 / Engelsiz Yaşam Derneği (Gülgün Yorgancılar-Başkan)
6 / Kadın-Erkek Eşitliği Komisyonu (Ayla Eğit-Kurucu üye, Genel Başkan)
7 / İnsan Hakları Araştırmaları Derneği (Sıdıka Çetin)
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
Ayfer Çalışkan
Ali Rıza Avcan
Namık Kuyumcu
İçim Uzun
Nesrin Ulema
Ferda Ülker
GÖZLEMCİLER –
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
1 / Bülent Baratalı (CHP İzmir Milletvekili)
BELEDİYE BAŞKANLARI Yok
MESAJ YOLLAYANLAR Yok
DİĞER KATILIMCILAR
Çeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan toplam 50 izleyici/gözlemci katıldı.
MEDYA
1 / Zaman Gazetesi
MODERATÖR
Şanar Yurdatapan / TkMM Genel Koordinatörü
KONULAR
GENEL KONU: Kadına Yönelik Şiddet (Türkiye’de kadın ne kadar eşit?)
YEREL KONU: İzmir’deki Kadın Sığınma Evleri’nin Durumu
ANAYASA (Genel konu ile ilişkili olarak)
KONUŞULANLAR
1 / Şanar Yurdatapan: Her yörenin yönetimi özerktir, kararları kendileri alırlar. Bazı ana kurallar sadece “mutfak” tarafından belirleniyor. Yörelerde bu tür işlerin hiyerarşik olunmadan nasıl üretildiğini anlatmak için “hamal” sözcüğünü ortaya çıkardık, yerel çalışmalara bir tür destek veren İstanbul’u ise “mutfak” olarak adlandırıyoruz.
2 / Nezaket Atasoy: İzmir’de, son 12 ayda 100 kadından 5’i şiddet görürken, Türkiye ortalaması %10. Türkiye’de şiddet sonucu evde yaralanan kadın oranı %42, Ege ortalaması ise %41. Bu rakamlar korkunç değil mi? Evler terör yuvası adeta. İzmir’de 5 adet sığınma evi var ki bu hiçbir şeydir. Yasada “belediyeler kadın evleri açar” ibaresi var. Yani bir zorunluluk yok. Kadının toplum içinde yeniden bir birey olarak var olabilmesi şart, bunun için de kadın sığınma evlerinin önemi çok büyük. Sosyal Belediye diyoruz ancak ne yazık ki görünürde yapılan pek bir şey yok. Kadın sığınma evlerinde din, dil, ırk ayrımı olmamalı; çalışmalar politikaya alet edilmemeli
3 / Ayla Eğit: İnternette yayınlanan resmi bilgilerde şiddet gören kadınların oranı azaltılarak yayınlanıyor. İnternet verilerine göre her 3 kadından 1’i dayak yiyor; ancak benim çalışmalarımdan çıkardığım oran 3’te 2. Sığınma evlerinin yanı sıra, -ismini sulandırma denemeleri olsa da- İl Genel Meclisi’ne bağlı Kadın Erkek Eşitliği Komisyonu oluşturuldu. Danışma evlerinde avukat ve psikologlarımız hazır bulunuyor. Kadınlar bize gelip haklarını öğrenebiliyorlar veya biz onların ayağına gidip onlara haklarını anlatıyoruz. Resmi tutanakları yalnızca karakola başvurular oluşturuyor, bir o kadar da tutanak dışı vaka bulunuyor. Bana boşanmak için gelen kadınların 100 tanesinden 1 tanesi “fiziksel şiddet yok” diyebiliyor. Onda da mutlaka sözel ya da ekonomik şiddet uygulandığı ortaya çıkıyor. Hep sığınma evlerini konuştuk ama ondan sonraki adımlar da çok önemli çünkü ihtiyacı olan kadın buralarda ancak 3 ay kalabiliyor sonra onları yine şiddetin kaynağı olan “yuva”larına geri gönderiyoruz.
4 / Bülent Baratalı: Geçmişte kadınlar çarşaf ve başörtülerini atıp işgale karşı mitinge katılmışlardı. Bugün ise Şırnak’ta kadınlar çocuk parası olarak verilen 15 TL için kar altında kuyrukta. Kente göçürülen Kürt kadınlarının dilendiklerini gördüm. Muş’ta, Ağrı’da, Diyarbakır’da. Kadına uygulanan şiddetin belirli yörelere özgü yönleri de var; berdel, çocuk gelinler… Bunlar doğuda daha ağırlıkta. Başka sorunlar da var. Polis, önüne gelene tarikat gözlüğüyle bakarsa ne yapılacak? 2 milyon kadın tarımdan koptu, kente göçtü, koca eline bakıyor şimdi. Geçenlerde AKP’li bir yönetici “Ülkemizin ekonomik gücü, artık kadınların rahat rahat evde oturmalarına yeter” diyordu. Onların kadına bakışı böyle. Zina suç mu değil mi?” tartışmalarıyla geçmişte epeyi zaman harcadık, sonra zor da olsa süreç aşıldı. Kırsal alanda kız çocuklarının okula gönderilmemesinin başlıca sebebi, kız yurtlarının olmayışı. Nerede olursa olsun şiddete uğrayan bir kadının ilk yapacağı şey polise gitmektir. Polisin bu durumda takındığı tavırda da sorun oluyor, bu da çok önemli. Bunun da nedeni gene polisin aldığı eğitimin derecesi. Bu yüzden sorunları kaynağı olarak karşımıza yine eğitim çıkıyor. Devlet içindeki uygulayıcılarda sorun var. Önce bunu çözmek lazım.
5 / Ayfer Çalışkan: İlk sığınma evini 10 yıl önce, Kadıköy Belediyesi’nden etkilenerek kurduk. Sonra bir yasa çıktı, önce rahatladık ama sonra yasa “Büyükşehir belediyeleri ve nüfusu 50.000’den fazla olan yerler, kadın sığınma evleri açar” biçiminde çıktı. Yani mecburi değil! İstemezse açmayabiliyor. Biz tuttuk ikinciyi açtık. Yerel yönetimlerde sosyolog, psikolog, rehberlik uzmanları için gereken kadro yok. Aliağa, Buca, Karşıyaka (2) ve SEHAÇEK’te sığınma evleri var artık. Önceden kadınlar polisi aradığında sabah 4’ten sonra danışma evlerinde personel bulamıyordu ve karakolda sabahlıyordu. Biz şimdi Alo 183 hattını kurduk ve şimdi bir kadın danıştığı zaman polis buradan bizi arıyor, kadın neredeyse biz onu gidip alıyoruz ve en yakın sığınma evine yerleştiriyoruz.
6 / Gülgün Yorgancılar: Engelli kadınlar en alt kategoride duruyor, kadın sığınma evleri engelli kadınları almak istemiyor, üstelik alsa bile engellilere uygun değil yapısı.
7 / Ali Rıza Avcan: Sorunlara sivil birey olarak bakılamıyor. Aile, inanç kutsanıyor.
8 / Namık Kuyumcu: Aşk da suçlu değil mi? Aslında günümüzde aşk da “erkek” bir aşk, erkeğin aşk anlayışını yaşıyoruz. Oysa ki aşkın cinsiyeti “kadın”dır, çünkü aşk doğurgandır. Erkek egemen bir toplumda yaşadığımızı, sorgulamaya buradan başlamamız gerektiğini düşünüyorum.
9 / İçim Uzun: Bir genelev kadını şiddet gördüğü zaman gidecek yeri yok, çünkü danışma merkezleri ve sığınma evlerine alınmıyorlar. Ben danışma merkezlerine ‘dayanışma merkezi’ denmesinden yanayım. Danışma deyince yine bir otorite temsil edilmiş olunuyor.
10 / Sıdıka Çetin: İş kamuya kaldı. STK’lar olarak kendimize bakmalıyız. Kadına şiddet uygulanmasına nasıl bakıyoruz? Kürt, Çingene, engelli, yaşlı kadın, başörtülü, eşcinsel, seks işçisi… Herkese eşit bakabiliyor muyuz? Bakamıyorsak bunda bize dayatılan modernizmin payı nedir?
11 / Nesrin Ulema: Üstelik kadına şiddet yalnız bizim sorunumuz da değil, dünyanın da sorunu. Direniş örnekleri yaratmak ve bunları yaymak gerek.
12 / Ferda Ülker: Toplam 4 sığınma evi, anca 130 kadına hizmet ulaştırılabiliyor. Ancak buralara örneğin engellileri alamıyoruz; örneğin seks işçilerini alamıyoruz; akıl sağlığı ile sorun yaşayanları alamıyoruz; çünkü bunu kısıtlayan yasalar var. Sığınma evlerine kadın bulup çalıştırmak için giren kadınlar da oluyor, o yüzden çok seçici ve dikkatli davranmalıyız biz de.
13 / Talat Ulusoy: Afgan, Afrikalı ve diğer benzeri ülkelerden gelen ve içinde çok sayıda kadın da olan, savaşlardan, örgütlü şiddetten kaçan mültecilerin sorunları çok ağır. “Mültecilerin İade Yasası”nı ne yazık ki hiçbir parti desteklemedi. Şimdi de Meriç nehri boyunca yeni bir Berlin duvarı örülüyor. Ne için? Bir temel insan hakkı olan iltica hakkını kullandırtmamak için. Mülteci kadınların ve yakınlarının çektiği ızdıraba ve bu insanlık ayıbına seyirci kalmayalım, hepimiz destek olalım.
ÖNERİLER
1 / Ayfer Çalışkan: Küçük yaşta hamile olan kadınların, bağımlıların, suça karışmış kadınların, seks işçisi olanların, mülteci kadınların ayrı ayrı sorunları olduğunu” belirterek, sığınma evlerinin ihtisaslaşmasının önemine dikkati çekti; “bir büyük kaynak havuzunun oluşturulmasını, sığınma evi kurmamış belediyelerin de bu havuza para katkısında bulunmalarını önerdi.
2 / Ayla Eğit: “TOKİ belediyelerle işbirliği içinde çok sayıda sosyal konut yapıyor. Sığınma ihtiyacı içindeki kadınlar için sosyal konut vermesini istiyoruz, hiç olmazsa bir yıl için. Bu sürede de onların iş bulma, kreşlerden yararlanma sorunlarına çözüm bulunması gerekli.” diye öneride bulundu.
ORTAK SONUÇ
1 / Kadın Sığınma Evleri’ne zihinsel-fiziksel engelli, seks işçisi, eşcinsel, mülteci, bağımlı kadınların alınmamasından duyulan ortak bir rahatsızlık var.
2 / Devletin bu konuya yeteri kadar duyarlı davranmıyor.
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
E-mail ve telefon ile 17 sivil toplum kuruluşuna duyuru yapıldı. Toplantı lobisinde TkMM broşürleri de verildi
MİLLETVEKİLLERİ İLE
Telefon ve mail yolu ile CHP’den iki milletvekiline-Selçuk Ayhan ve Şükran Güldal Mumcu, AKP’den 2 Milletvekiline-Fatma Nükhet Hotar ve Taha Aksoy-e-mail ve telefon yoluyla ulaşıldı. CHP’den Bülent Baratalı toplantıya katıldı.
MEDYA İLE
Yaklaşık 30 adet Ulusal ve yerel medya temsilcisine e-mail yolu ile ulaşıldı. Zaman Gazetesi’nden 1 kişi temsilci olarak toplantıda bulundu.
KATILIMCILARLA
Katılımcılar sadece davet edildi.
SONUÇLAR
Sunumla ilgili video gösterilemedi, çünkü video zamanında indirilemedi. Genel konu, yerel konu ve genel konunun anayasayla olan ilişkisi ele alındı. Katılımcı sayısı iyiydi. Sadece konuyla ilgili sorunlar tartışıldı ve önerilerde bulunuldu, ancak sorunun sorunun çözümü konuşulmadı. Toplantı süresi yarım saat daha uzatıldı.
DEĞERLENDİREN KİŞİ
İzmir kMM Hamalı Ülkem Yılmaz
04.03.2011 İzmir kMM Toplantı Tutanağı
previous post