Yer: Üsküdar Belediyesi Meclis Salonu
Tarih: 04.04.2010
Katılımcılar:
a. Dernek, Vakıf ve Girişimler:
1. Adaleti Savunanlar Deneği (Gürcan Onat)
2. Bağımsız İletişim Ağı (Tolga Korkut)
3. Hukukçular Derneği (Yasin Şamlı)
4. Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği (Çiğdem Aydın)
5. Liberal Demokrasi Hareketi Derneği (Alper Korkmaz)
6. Toplumsal Olayları Araştırma ve Yüzleşme Derneği (Aytekin Yılmaz)
7. Türkiye Barış Meclisi (Yaman Yıldız)
8. Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı & Uluslar arası Hukukçular Birliği (Necati Ceylan)
9. Sosyal Demokrasi Vakfı (Güliz Kaptan)
10. Özgür Düşünce ve Eğitim Hakları Derneği (Hülya Şekerci)
b. Mecliste Grubu Bulunmayan Siyasi Parti ve Hareketler:
1. Demokrasi ve Özgürlük Hareketi (Mahmut Sürmeli)
2. Liberal Demokrat Parti (Serdar Aktan)
3. Yeşiller Partisi (Serkan Köybaşı)
c. Konuklar
1. Hülya Gülbahar
Katılan Milletvekilleri:Lokman Ayva (Adalet ve Kalkınma Partisi)
Belediye Başkanları:Mustafa Kara (Üsküdar Belediyesi)
Moderatör: Başak Şengül (CNN Türk Haber Spikeri)
Diğer Katılımcılar:
Çeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan toplam 4 izleyici/gözlemci katıldı.
Medya: –
Konular:
Anayasa / Referandum (Neye Evet, Neye Hayır. Niçin Evet, Niçin Hayır. Ya hep, ya hiç. Şart mı?)
Konuşulanlar:
Güliz Kaptan (Sosyal Demokrasi Vakfı): Mevcut anayasa, 12 Eylül Anayasası. Herkesin yakındığı ve 16 kez değişikliğe uğramış ve yetersizliği herkes tarafından kabul edilmiş bir anayasa. Değişiklik söz konusu olduğunda kıyamet kopuyor, herkes değişikliğe karşı çıkıyor. Sivil tepkiler ve bürokratik tepkiler olarak 2 türlü tepki var. Korporatizm, kuvvetler ayrılığına yer verir gibi gözükse de yürütme ve yasamayı yargıya denetlettiriyor, gemlettiriyor. Topluma ve siyasete güvenmeyen korporatif sistemde anayasa değişikliği söz konusu olduğunda da bürokratların yani atanmışların rejimi, kendilerini ve konumlarını koruma endişesi taşıdıklarını görüyoruz. Anayasa değiştirilmelidir. Mutlaka mükemmel olmayacaktır. Toplumun geniş bir kesiminin katılımıyla yeni bir anayasa yapılmalıdır. Gelinen noktada bu mümkün değilse ve değişiklik yapılacaksa bu değişikliğe karşı durmayı yanlış buluyorum. Taraftar olmadan da taraf olabiliriz. Bu değişikliği yapma niyetinde gözüken AKP’nin doğru yaptıklarını desteklemenin doğru olduğunu düşünüyorum. Referanduma gidilirse demokrat kesim olarak olumlu oy kullanacağız.
Alper Korkmaz (Liberal Demokrasi Hareketi Derneği): ABD Anayasası, 220 yıl önce yapıldı ve üzerinde şimdiye kadar 27 değişiklik yapıldı. Değişiklikler bireysel vatandaşlık ve siyasal özgürlüklerin genişletilmesi konusundaydı. Kalıcılığını sadeliğine ve esnekliğine borçlu. Temeli, gelecek kuşakların yaşamını düşünmesi ile atıldı. Tüm insanların eşit olması düşüncesine bağlıdır. Anayasaya şu açıdan bakılmalı: Devlet kelimesi, vatandaş ve birey kelimesi kaç kere geçiyor? Hangisi daha fazlaysa bu anayasa onun için yapılmıştır. Birey, Türkiye Anayasası’nda 0, devlet kelimesi ise yaklaşık 55 kere geçiyor. Toplumun omurgası adalettir. Anayasayı ve değişiklikleri bu omurga üzerinden yaparsanız gerisi teferruattır. Mesela milletvekili dokunulmazlığı, eşit vatandaşlık ilkesine ters düşer ve bunun için kaldırılmalıdır. Seçim barajı da eşit vatandaşlık ve adalet ilkesine terstir. Patrikhaneler ya da Alevilerin yaşadıkları sorunlar, keyfi vergilendirme, parti kapatma, youtube’un kapatılması, köprü zammı vb. eşit vatandaşlık ilkesine aykırıdır. 82 anayasası 82 model ise, bu değişiklik de 85 model ama 2010 yılındayız.
Yasin Şamlı (Hukukçular Derneği): Türkiye var olan anayasa ile gitmiyor. Anayasa değişikliğini istemeyenler var. Gündemdeki değişiklik teklifine karşı çıkanlar, mevcut anaaysa ile devam edilemeyeceğini söyledikleri halde, değişiklik teklifine yalnızca karşı çıktıklarını ifade ediyorlar. Ancak bu sağlıklı bir zemin değil. Muhalefet veya bu değişikliğe karşı çıkanlar, değişikliğin sıkıntılarını belirtip olması gerektiğini düşündükleri bir taslak oluşturmalı ve hükümetten bu taslağı da referanduma götürmesini isteyebilmelidirler. Değişiklik taslağı hakkındaki eleştirilere kısmen katılıyorum. Uzlaşma kaygısıyla hazırlanan temel metinlerin sağlıklı sonuçlar vermesi mümkün değil. Anayasanın mevcut hali mi yoksa değişiklikler mi daha kötü diye sorarsak, mevcut halin daha kötü olduğu açıktır. Değişik olmasını istiyoruz ebetteki ama isteğimiz değişiklikler de en iyi şekilde olsun. Bu nasıl olacak? Öncelikle, uzlaşma kaygılarından vazgeçilecek. Halk anayasasına sahip çıkacak, STK’lar da taleplerini dile getirecek.
Hülya Şekerci (Özgür Düşünce ve Eğitim Hakları Derneği): Özgür- Der anayasa taslağını yetersiz ama ileri bir adım görmektedir. Yetersizdir çünkü 82 anayasasının ruhunu korumakta ve bu anayasa ile yüzleşmemektedir. Zaten 'değiştirilmesi teklif bile edilemez maddelerinin bulunduğu bir anayasa özgürlükçü olamaz. Böyle ideolojik bir yasanın sağından solundan tırpanlanarak adalet temelinde hak ve hukuka uygun bir anayasa beklemek mümkün değildir. Yine de HSYK'nın ve Anayasa Mahkemesi'nin yapısında yapılması öngörülen vb. değişiklikler, askeri vesayeti kaldırmaya yönelik adımlar gibi düzenlemeler ileri adımlardır. Ne var ki bu düzenlemeler de Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmeye adaydır. 411 milletvekilinin meclisten geçirdiği üniversitelerdeki başörtüsü yasağını kaldırmaya yönelik düzenleme Anayasa mahkemesi tarafından iptal edilmişti. Anayasa düzenlemesi de aynı sürece girdiğinde Ak Parti bu kısır döngü konusunda ne yapmayı düşünüyor?
Tolga Korkut (Bağımsız İletişim Ağı): Değişiklik hayatımızı turnusol kağıdı olabilecek birkaç konuda etkileyecek. Emek hakları (sosyal haklar) ve ayrımcılıkla ilgili düzenlemeler. Sendika ve toplu sözleşmenin geçtiği metinlerde iyileştirme varmış gibi gözüküyor ama problemler devam ediyor. Sendikal haklarda (toplu sözleşme ve grev haklarında) işçi-memur ayrımını sürdürüyor. Sendikal örgütlenme hakkı kapsamını dar tutuyor ve herkese sendika hakkını tanımıyor. Memurlara toplu sözleşme hakkı gelse de grev hakkı tanınmıyor. Grevi bir ön şart olarak uyuşmazlığa bağlıyor ve Uzlaştırma Kurulu’nun kararı kesindir diyerek pratikte grev yasağı getiriliyor. Asker – yargı, asker- sivil ilişkileriyle ilgili gazeteler manşetlerini Genel Kurmay Başkanına ve kuvvet komutanlarına Yüce Divan yolu açıldı diye attılar ama tam tersine Yüce Divan koruması getirildi. Eşitlik tanımında “cinsel yönelim” ibaresi geçmiyor. Cumhurbaşkanının yetkileri arttırılıyor ve kararları hala yargıya götürülemiyor, bu çok önemli ama dikkat çekmeyen bir konu. Memurların soruşturmaları ile izin mekanizmasını sürdürüyor. Hrant Dink cinayetinde emniyet yetkililerinin soruşturulamamasının altında yatan neden de buydu. Geçici 15. Maddenin kaldırılması olumlu, zaman aşımı sorunu tartışılmalı. Referanduma gelirsek; hep bu seçimle karşı kaşıya kalıyoruz. İki kötüden birini seçmek zorunda değilim.
Necati Ceylan (Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı & Hukukçular Birliği): Yeni, demokratik, sivil bir anayasa yapılması konusunda herkes hemfikir. Ak Parti’nin paketi yetersiz. Temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan sivil, demokratik ve çoğulcu bir anayasa talebimiz var. Meclis AB kriterlerine uygun yasalar çıkarıyor ama Anayasa Mahkemesi, yargı vesayeti bu yasalara onay vermiyor. Esas problem bu. Anayasanın değişmez maddeleri olduğu sürece değişen bir şey olmayacaktır. Sunulan Paket vesayeti az da olsa sınırlıyor ve paketi yetersiz olsa da savunmalıyız. Taleplerimiz varsa tamamen karşı durmanın yanlış olduğunu düşünüyorum. Pakette, kuvvetler ayrığına aykırı olan somut bir ifade yok. Bu değişiklikler bir adımdır, kapıyı aralayalım. Seçim barajının düşürülmesini Anayasa’da değil, seçim kanununda düzenleyelim.
Yaman Yıldız (Türkiye Barış Meclisi): AKP anayasa tartışmasını çürütüyor. Daha küçük bir mecraya sokuyor. İktidar kavgasında köşe kapmak istiyor. Toplumda anayasanın değiştirilmesine ilişkin büyük bir talep varsa toplumsal taleplerin meclise yansıması gerekiyor. Bunun için seçim barajının kalkması ve anayasa yapacak bir meclisin oluşturulması gerekiyor. Bunu da anayasa değişikliği ile değil yasa değişikliği ile yapabiliriz. Taş atan çocuklar ve Kürt siyasetçiler hala cezaevinde, bunun olmaması için anayasa değişikliğine gerek yok. Bunlar yapılmadan anayasa değişikliği tartışması anlamsız hale geliyor. Toplumu ‘82 darbe anayasası ile bu paket arasında bırakmak en büyük yanlış. Hayır diyenler statükodan, evet diyenler de değişimden yana gibi bir ayrım yok şu anda. AKP anayasa değişikliğini seçim kozu haline getirmiştir. Anayasa toplumların mutabakat alanlarıdır. 17 ilde yani anayasa sürecinde demokratikleşme ve Kürt sorunu konferansları yaptık. Buralardan 6 maddelik bir sonuç metni meydana geldi. Şöyle; anayasa militarizmden arınmış olmalı, vatandaşlık ayrımcılığın olmadığı eşit haklar temelinde yeniden tanımlanmalı, anayasada ayrımcılığa yol açan anlayışların temizlenmesiyle yetinmemeli ayrımcılığın her türü yasaklanmalı, etnik, cinsel ve dinsel çağrışımlara yer verilmemeli, sosyal adalet ve çevre güvence altına alınmalı, yerel ve bölgesel yönetimlerin etkin olacağı bir yönetim biçimi anayasada düzenlenmelidir.
Gürcan Onat (Adaleti Savunanlar Derneği): Neye “Evet”, -“İnsan haklarını önceleyen gelişmiş demokrasiye evet” Neye “Hayır”, -“Her türlü vesayete hayır” Niçin “Evet”, niçin “Hayır” –“İnsanca yaşamak için evet" Ya hep ya hiç! Şart mı? –“Hayır, şart değil, hiç olmazsa olabildiği kadar olsun” Aslında bu yeni Anayasa değişiklik tasarısı, YAŞ mağdurlarında merak, ümit ve endişe duygularını birlikte yaşattı. Bu değişiklikle, hukuk dışı olarak tesis edilen re' sen emeklilik işlemlerinin iptali için dava açılabilecek mi? Dava açma imkânı olursa, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi tarafsız karar verebilecek mi? Mağduriyetlerin giderilebilmesi için, ya dava açma imkânı yaratılabilmeli, ya da YAŞ mağdurlarının kaybedilmiş sosyal haklarının tazmini için sosyal içerikli yeni bir kanun çıkarılmalıdır. Dava açma imkânı yaratılabilmek için, 125. maddedeki değişikliğin yürütmesini en az 29 Temmuz 1983 (926 Sayılı Kanunun 50 ve 94. maddelerinin değiştirildiği tarih) tarihinden başlatmak gerekmektedir. Bunun için de taslağa aşağıdakine benzer bir geçici madde eklenmelidir. " 29 Temmuz 1983 tarihinden kanunun yayını tarihine kadar, Yüksek Askerî Şûra Kararları ile re' sen emekli edilen subay, astsubay ve Jandarma Uzman Çavuşlar, bu kanunun yayınlandığı tarihten itibaren 60 gün içinde, haklarında tesis edilen işlemin iptali amacı ile yargıya başvurabilirler." Geçici maddeye ilaveten, AYİM' in kuruluşunu düzenleyen 157. maddesindeki, subay üyelerin görev süresini düzenleyen "Askerî hâkim sınıfından olmayan üyelerin görev süresi en fazla dört yıldır." hükmünü yürürlükten kaldıran bir madde taslağa ilave edilmelidir.
Çiğdem Aydın (Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği): Anayasa Kadın Platformu’nun bir bileşeniyiz. Toplumsal mutabakatın sağlanması son derece önemli. Bu anayasa değişikliği ile ilgili hükümetin STK’larla görüşülmüş gibi bir hava varsa da bize bu konuyla ilgili gelen olmadı. Milletvekili dokunulmazlığının kürsü dokunulmazlığı şeklinde sınırlandırılmasını talep ediyoruz. Kadınlar adına kürsü dokunulmazlığını talep ediyoruz. Kadınlar küçük partilerde kendilerini daha iyi ifade ediyor. Bu nedenle seçim barajı kaldırılmalıdır. Anayasaya olumlu ayrımcılık bizim için önemli ama “fiili eşitlik” denmedikçe bu eksik kalacaktır. ‘Olumlu ayrımcılıktan kastedilenin de ne olduğu önemli. Mesela kadın, çocuk, engelliler vb. kesimler mağdur olarak gösteriliyor, ama bu kesimler mağdur değil, hak ihlaline uğrayan kesimler. Dolayısıyla pozitif önlemlerinde bu zihniyete uygun düzenlenmesi gerekir. Toplumsal çıktılarda da eşitlik olmalıdır. Düzenlenecek madde bunu da göz önünde bulundurmalı. Kadın-erkek eşitliğini denetleyen ayrı bir kamu denetçisi (ombudsmanlık anlamında değil) talebimiz var. Cinsel yönelim eklenmelidir. Kadınlardan adaylık başvuru ücreti alınmamalı, bu bir CEDAW maddesi. Paketin tümü değil maddeleri ayrı ayrı onaylanmalı.
Aytekin Yılmaz (Toplumsal Olayları Araştırma ve Yüzleşme Derneği): Kürt ve Alevi açılımları yasal düzenlemelere yansımıyor. Bu açılımların bir yasal garantisi olmayacak mı? Mesela, zorunlu din dersi kaldırılabilirdi, TRT Şeş şu an kaçak inşaat gibi. Geçici 15. Maddenin kaldırılması önemli. 12 Eylül darbecileri yargılanacak, fakat günümüzdekileri darbeciler yargılanabilecek mi, asıl soru bu? Mevcut anayasa çok kötü, değişiklik önerisi desteklenmelidir. Ancak bahsettiğim sorunların da çözülmesi gerekli.
Hülya Gülbahar: Yasa yapmak ruhunun sakatlandığı bir süreç bu. İçeriğin ötesinde yöntemin ve bu yöntemin uygulama süresini önem kazandığı bir anayasa süreci yaşıyoruz. Paket ilk açıklandığında kısmi düzenlemeler var evet derim diye düşünürken paketi incelediğimde hayır diyeceğimi düşündüm, hala da karar vermiş değilim. Deniz Baykal, 3 madde dışında diğer maddeleri mecliste uzlaşma ile çıkarabiliriz dedi. Mutabakat anayasa da çok önemli bir husus. Mutabakat olmazsa ‘yürür gideriz’ demek, anayasanın ruhuna aykırı. Referandumda tüm maddelerin bir araya getirilip oylanması Venedik Kriterleri ve Roma Hukuku kriterlerine de aykırı ve yasaktır. 21112 yıl önceki bir hukuk ilkesi bu. Anayasa Kadın Platformu olarak toplumun uzunca bir süre tartışarak uzlaşma, diyalog ve mutabakatla anayasayı oluşturduğu bir yöntemi savunuyoruz. 2007’de yaşananlar da AKP’nin anayasayı değiştirme konusundaki samimiyetsizliğinin bir göstergesi. Akademik elitlerin yaptığı bir anayasa da demokratik bir yöntem olmuyor. Tüm anayasa değişikliği yerine paket bir metne oy vermek, süre kısıtlamaları koyarak böyle bir yöntemle yapmak uygun değil. Daha katılımcı bir meclise ihtiyaç var. Asıl mesele bu. Seçim yasasın gündemde ama bu yasada yüzde 10 barajının kaldırılması ve kadınların eşit temsiline ilişkin bir madde yok. Topyekün evet yerine uzlaşma ve toplumsal mutabakata yönelmeliyiz.
Mahmut Sürmeli (Demokrasi ve Özgürlük Hareketi): Bu tartışmada hayır seçeneği bir tarafa bırakılmalıdır. Bu evet anlamına da gelmemeli. Bu anayasa tartışmalarında toplumsal isteğin çok gerisine düşen ve sivil – demokratik bir anayasayı çürütme olarak görüyorum. Sivil ve yeni bir anayasa mükemmel olmayabilir ama toplumun tüm kesimlerinin mutabakatına dayalı ve kendisini içine dahil edeceği bir metin olmalıdır. Yapılan değişiklikler 12 Eylül Anayasası ruhuna bir değişiklik getirmeyecektir. Vesayetin her yönüyle sivil siyaset ve toplum üzerinde rahat hareket ettiği bir toplumda AKP az önce bahsettiği radikal adımları atamayabilir. Bunu anlarız. Yeni, sivil ve demokratik bir anayasanın tüm kesimlerin yer aldığı ve toplumsal mutabakatın sağlandığı bir yöntemle olacağını düşünüyorum. Hükümetin de yapması gereken en önemli şey bu yöntemi hayata geçirmektir.
Serdar Aktan (Liberal Demokrat Parti): Belli somut politikalarda her partiyle işbirliği yapabiliriz, önemli olan sorunların çözülebilmesidir. Bu anayasa sürecini katılım, süreç ve amaçlar olarak üç başlıkta değerlendiriyoruz. Anayasayı halk yapmalıdır ama bunun istisnaları da vardır. Anayasalar milli mutabakat metinleridir. Tüm yasalara hakim olan hukuku belirler. Anayasanın özü bireyin üzerine oturur. Bizim anayasamızı devleti halka karşı korur, bu yanlış. Yeni anayasa taslağına olumlu bakamıyorum. Öz olarak doğru. Referanduma sunulacaksa demokratikleşmenin önünü açacak değişiklikler içermelidir. Anayasanın değiştirilemeyecek maddeleri olamaz. Bu topluma ket vurmaktır. İletişim hürriyetinden bahsedilmiyor. Hukuk reforme ediliyorsa temeline kadar inilmelidir. Genel af değil özel af olmalıdır. Genel af sadece savaş durumlarında olmalıdır. Her birey seçme özgürlüğüne sahiptir. Daha geniş bir ortamda tartışabilirsek bu değişiklikleri onaylarız.
Serkan Köybaşı (Yeşiller Partisi): Doğrudan demokrasiyi savunduğumuz için TkMM’yi TBMM’den daha çok önemsiyoruz. Herhangi bir anayasa değişikliği taslak aşamasında da halkın katılımına açık olmalıdır. Anayasanın hem topyekün hem de kısmen değiştirilmesinde bu yöntem uygulanmalı. Referandumda tüm maddelerin bir arada sunulması yanlıştır, birbiriyle ilgili olmayan maddelerin ayrı oya sunulması gerekir. Bu, kökenini Roma hukukunda bulan ve günümüzde Venedik Komisyonu raporlarında da ifade edilen bir ilkedir. Eğer bütün olarak oylanırsa 82 Anayasası için yapılan referandumdaki gibi halkın iradesi doğru şekilde yansımayacaktır. O zaman da Evren’in Cumhurbaşkanlığı ve siyasal parti yasakları birlikte oylanmıştı ve kimin neye evet, neye hayır dediği anlaşılmamıştı. İçerikte iyi olan değişiklikler var. Örneğin Anayasa şikâyetini biz de destekliyoruz. Kamu denetçiliği de Türkiye’ de yararlı olur. Ancak ilgili kanunun hazırlanma aşamasında dikkatli olunmalı. Cinsel yönelim 10.md ye eklenmelidir. Kadınlara pozitif ayrımcılık açıkça ifade edilmelidir. AİHM’in kararı ve Avrupa Konseyi’nin çağrılarına rağmen vicdani ret hakkının pakete eklenmemesini anlamak mümkün değil. Seçim sistemindeki düzenlemelerle % 0 barajlı bir sitem de istikrarlı olabilir. Ekolojik dengenin korunması maddesi, HES’lerle ilgili yargı kararlarının uygulanmamasını engelleyen düzenlemenin pakete girmesi gereklidir. Memurlara grev hakkı verilmeden toplu sözleşme hakkı tanınması anlamsızdır. Siyasi partilerin kapatılmasıyla ilgili düzenlemede Meclis içindeki partilerin hegemonyası oluşmaktadır. Cumhurbaşkanının tek başına yaptıklarının, YAŞ ve HSYK kararlarının yargı denetimine açılması gereklidir. Sadece bir kısım kararın yargı denetimine açılacak olması AKP’nin samimiyetsizliğini göstermektedir.
Mustafa Kara (Üsküdar Belediye Başkanı): Yerel yönetimlerle ilgili yasa daha henüz tam istediğimiz gibi değil. STK’ları hep yanımızda, halkla iç içe görmek istiyoruz; ancak bazen olmuyor. Demokrasiye geçildiği dönemden bu yana vesayet anlayışı devam ediyor. Demokrasiyi tam olarak işletemiyoruz. Bugün yasama ve yürütme halk tarafından seçilmekte ancak farklı anayasal kurumlar tarafından müthiş bir baskı altına alınarak etkisiz kılınmaya çalışılmaktadır. Demokrasi anlayışımızı geliştirmeliyiz. Bu konuda sivil toplum örgütlerinden de destek bekliyoruz.
Lokman Ayva (AK Parti İstanbul Milletvekili): Anayasa yapımını partisellik dışında düşünmeliyiz. Hepimizin bir fikir sahibi olması ve katkıda bulunması gerekiyor. Uzlaşma önemlidir. Herkesin her istediği olmayabilir. AK Parti toplumun söz sahibi olacağı, devletin bir hizmet mekanizması olacağı bir yönelim içersindedir. Anayasa değişikliği konusunda da 2002’den beri çok samimi bir tutum içerisindeyiz. Ancak çağrılarımız yanıtsız kaldı. Anayasanın bireylere dayanması noktasına katılıyorum. Pek çok kuruluşun hazırladığı anayasa taslakları var, anayasa tartışmaları 82’den beri devam ediyor. Neden 28 madde ile yetinelim ki, neden anayasanın tamamı değişmesin. Önemli olan problemi anlamak, gündeme getirmek ve farklı görüşleri dinlemek. Cinsel yönelim konusunda toplumun genelinde karşı bir duruş var. Eğer bunun değişikliklerin içine girmesini istiyorsak kamuoyu çalışmaları yapmalıyız. Anayasa değişikliklerinde yöntemler çok çeşitli olabilir. Farklı yöntemlere açığız; ancak hem uygulanabilir hem de adaletli olmalıdır.
Serkan Köybaşı (Yeşiller Partisi): Cinsel yönelim bir gerçek. Anayasada yer alması ise bu konuda yaşanan saldırı ve şiddetin azalmasını sağlayacaktır. Referandumda birbiriyle ilgili maddelerin bir arada oylanması ile ilgili çalışma mümkün mü?
Lokman Ayva (AK Parti İstanbul Milletvekili): Grup grup oylama görüşülebilir. İmkân varsa, geçmişe dönük haksızlıklar varsa adalet duygusu rencide edilebilir. Bunu kendi grubumuza da önermek istiyorum.
Çiğdem Aydın (Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği): Olumlu ayrımcılık hakkındaki fikirlerinizi almak istiyorum.
Lokman Ayva (AK Parti İstanbul Milletvekili): Anayasada eşitlik maddesine aykırılık vardı. Kanunlarda değişiklik yapmak gereklidir. Ak Parti’de il genel meclislerinde kadınların temsiliyeti CHP ve MHP’den de fazla. Bu bir yaklaşım sorunu, biz %30 kotasını korumaya çalışıyoruz. Biz kadınlar konusunda lütfettiğimizi değil, üstümüze düşeni yaptığımızı düşünüyoruz. Kotalarda %50 oranına ulaşılmalı.
Necati Ceylan (Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı & Hukukçular Birliği): Değişiklikleri Ak Parti gönderdi diye olumlu veya olumsuz da olsa görüş bildirmemek yanlış. Paketin hazırlanmasına CHP, MHP gibi partiler katıldı mı, yoksa bu paket 5 günlük bir paket mi?
Lokman Ayva (AK Parti İstanbul Milletvekili): Değişiklikler uzun süredir tartışılıyor. Diğer partiler 2002’den 2007’ye kadar uzlaşma komisyonuna kimseyi göndermediler. Biz uzlaşmaya mecburduk, çoğunluğumuz yeterli değildi ama olmadı. Şuan ki paket genel teamüllere göre hazırlanmıştır. Kısmen de olsa bir uzlaşma durumu mevcuttur. Keşke herkes, tüm STK’lar katılıp tartışsaydı; yapılabilenin en iyisi yapılmaya çalışıldı. Bir statüko var ve bunun değişmemesini isteyenler var.
Mahmut Sürmeli (Demokrasi ve Özgürlük Hareketi): Anayasa değişikliğinde Kürt sorununun sorun olmaktan çıkartılmasına yönelik hiçbir şey yok. Bu sorun 30 yıldır olan yöntemlerle mi çözülecek yoksa başka bir çalışmanız var mı?
Lokman Ayva (AK Parti İstanbul Milletvekili): Milletvekillerinin çoğunun oyuyla geçen anayasa değişikliğinin anayasaya aykırı olduğu düşüncesini anlayamıyorum. Anayasa Mahkemesi kararı ve uygulama tarzı olduğu sürece hepimiz vesayet altındayız. Temel iskelet sağlam olmadan, temel değişiklikler olmadan demokratikleşme sağlanamaz.
Tolga Korkut (Bağımsız İletişim Ağı): Anayasa değişikliği önerinizde grev hakkından bahsedilmemesi ve herkesin sendika hakkına sahip olma hakkının yer almaması konusunda ne düşünüyorsunuz? Bunlar hiç komisyon gündeminde geldi mi?
Lokman Ayva (AK Parti İstanbul Milletvekili): Değişiklikte grev hakkı ortadan kaldırılmasa da en azından hükümet taraf gibi görünmekten çıkıyor. Bundan sonra grev hakkı da gelebilir. Grev hakkı komisyonda gündeme geldi mi gelmedi mi, geldiyse hangi gerekçelerle onaylanmadı bunu bilemiyorum. Bu hakta da bazı kısıtlamalar olmalıdır; hâkimler, askerler, polisler ve acil servislerde çalışanların vb. grev hakkı olmamalı. Birey hayatını tehlikeye düşürmeyecek şekilde herkese grev hakkı tanınmalı. İşçi memur ayrımı kalkmalı yerine çalışan kavramı getirilmeli. Herekse sendika hakkı olmalı, toplumsal örgütlenme önünde engel olmamalıdır.
Yaman Yıldız (Türkiye Barış Meclisi): AKP, Kürt sorununda çözüm konusunda samimi değildir. BDP bölgede %10 seçim barajını aşamadığı için meclise girememiş, bağımsız seçilen milletvekilleri daha sonra grup oluşturmuştur. Bir sonraki meclisi neden çoğulcu bir hale getirmiyorsunuz, seçim barajı kalkacak mı?
Lokman Ayva (AK Parti İstanbul Milletvekili): Baraja rağmen arkadaşlar seçilmiştir. Baraj olmasa da biz çok sayıda milletvekili ile mecliste oluyoruz bu yüzden baraj, bizim doğrudan bir sorunumuz değildir. BDP ile ilgili faturayı da biz ödüyoruz. Parti kapatmaların tamamen kaldırılmasından yanayız.
Güliz Kaptan (Sosyal Demokrasi Vakfı): AKP’nin iyi ve kötü yüzü var. İyi yüzü AB kriterleri, Kürt açılımı diyen yüzü, kötü yüzü ise Şemdinli savcısı, Aktütün meselesi, Ermeni meselesi. Tercih noktası, ya demokratik toplumcu ya da bürokratik kesimlerle işbirliği yapmak. Birincisini seçmeliyiz.
Lokman Ayva (AK Parti İstanbul Milletvekili): Ben de sizin ‘Tercih noktası, ya demokratik toplumcu ya da bürokratik kesimlerle işbirliği yapmak. Birincisini seçmeliyiz’ ifadenize katılıyorum. Şemdinli savcısının başına gelenler AK Parti’nin icraatı değildir. Bir savcının elinin kolunun bağlanması kabul edilemez. Şemdinli konusunun acemiliğe denk geldiğini düşünüyorum.
Öneriler:
Taslakların yapım aşamasına halk kesimleri de katılmalı.
Değişiklik paketindeki maddeler ayrı ayrı referanduma sunulmalı.
Toplumsal mutabakat oluşturulmalı.
Cinsel yönelim ibaresi 10.maddeye eklenmeli.
Kadınlara pozitif ayrımcılık pakette açıkça ifade edilmeli.
Vicdani ret hakkı pakete eklenmeli.
Seçim barajı kaldırılmalı.
Ekolojik dengenin korunması maddeleri anayasa değişikliği paketine eklenmeli.
Memurlara grev hakkı tanınmalı.
Herkese sendika hakkı tanınmalı.
Kürt sorunun çözümüne ilişkin maddeler yer almalı.
YAŞ kararlarının yargıya intikali konusunda geçici bir madde eklenmeli.
Ortak sonuç:
Anayasa değişikliği paketinin yetersiz olduğu yönünde bir ortak payda oluştu.
Değerlendirme:
İletişim:
a. Sivil toplum ile
Toplam 36 sivil toplum kuruluşuna ve 26 siyasi parti / harekete E- Mail ve telefon yoluyla duyuru yapıldı.
b. Milletvekilleri ile
BDP Milletvekili Bengi Yıldız Urfa’da olması nedeniyle toplantıya katılamayacağını bildirdi. CHP ve MHP Grup Başkanlıklarından toplantıya katılımlarıyla ilişkin bir milletvekili ismi gelmedi.
Sonuçlar:
Toplantı olumlu ve sakin bir havada geçti. Tüm katılımcılara söz hakkı düştü. Değişiklik taslağı daha ayrıntılı ele alınabilirdi. CHP ve MHP milletvekillerinin katılımının sağlanması için grup başkanlarıyla tekrardan görüşülmeli.
Değerlendirenler:
Melis Tantan, İstanbul küçük Milet Meclisi Girişimcisi
Sevgi Kalan