YER: Eczacılar Odası Iğdır il Temsilciliği
TARİH: 3 Kasım 2012
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1/ Ali İshak Altun (Asim-Der)
2 / Ervin Karakuş (Çi-Der)
3/ İsa Bilir (Türkiye Emekliler Derneği Şube Başkanı)
4/ Gülay Aras (Kadın-Der Başkanı)
5/ Ali Uçum (Kent Konseyi-Gençlik Çalışanı)
6/ Serhat Çakmak (Sivil Toplum Gönüllüsü-Çi-Der)
7/ Dr. Mehmet Kum (Pozitif Düşünce Platformu)
8/ Elnare Uyanık (Azerbaycan Konsolosluk Görevlisi)
MESLEK ODALARI
1/ Orhan Ağırkaya (Mimarlar Odası)
2/ Av. Mesut Öztürk (Iğdır Barosu)
3/ Av. Yusuf Aslan (Iğdır Barosu)
SENDİKALAR
1/ Nihat Akkuş (Iğdır Devlet Hastanesi Bilgi İşlem Şefi-İşçi Sendikası)
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
1/ Mustafa Karacan (Kanaat Önderi)
2/ Ömer Kapucu (Öğrenci)
GÖZLEMCİLER
1/Ziyatali Deliktaş (Karakoyunlu İlçe Belediye Başkanı)
2/Cemil Alkan (BDP İl Başkan Yardımcısı)
3/Ehettin Kaynar (BDP İl Yöneticisi)
4/Murat Akkuş TkMM Iğdır İl Girişimcisi…
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ Yok
BELEDİYE BAŞKANLARI Yok
MESAJ YOLLAYANLAR Yok
DİĞER KATILIMCILAR Yok
MEDYA
1/Akay Aktaş (Emekli Öğretmen Gazeteci-Haftaya Bakış Gazetesi)
2/Abbascan Aras (Gazeteci-Bilgi Gazetesi)
3/İdris Demirel (Azadiya Welat Gazetesi)
MODERATÖR Yok
KONULAR
Iğdır küçük Millet Meclisi (kMM) Forumu bu ay genel konu olarak “Cezaevlerindeki açlık grevlerini” ele alırken, yerel konu olarak ta “Metsamor nükleer santralinin 10 yıl daha çalışması yönündeki kararı” konuştu.
İlk Olarak Genel konu “Cezaevlerindeki açlık grevleri” görüşüldü
1/ Av. Mesut Öztürk (Iğdır Barosu): Açlık grevleri barışçıl bir protesto şeklidir. Bu yöntemle protesto etme hakkı dahil olmak üzere, mahkumların ifade özgürlüğü hakkına saygı duyma yükümlülüğü bulunmaktadır. Açlık grevi katılımcılarının politik protesto davranışları olarak ya da diğerlerinde suçluluk duygusu yaratmak için genellikle bir yasanın değişmesi gibi belirli özel amaçlarda başarılı olmak için geliştirilmiş şiddet içermeyen bir direniş yöntemidir. Herhangi bir tutum, davranış, uygulama veya olayı benimsemediğini göstermek ya da bazı isteklerini yetkili kişi veya makamlara kabul ettirmek için su, tuz ve şeker dışında vücudun ihtiyaç duyduğu besin maddelerini almayarak aç kalma esasına dayanan bir protesto yöntemidir. Yemek yememe grevidir. 1991 tarihli Malta Bildirgesi'nde açlık grevi, "zihinsel olarak ehliyetli ve kendi iradesiyle açlık grevine karar vermiş kimsenin belirli bir zaman için yiyecek ve/veya sıvı almayı reddetmesi" şeklinde tanımlanmıştır. Açlık grevi eyleminden farklı olarak, ölüm orucu eyleminde hiçbir gıda alınmaz. Genellikle açlık grevi eylemiyle sonuç alınamadığında, daha etkili bir eylem biçimi olduğu düşünülen ölüm orucu eylemine geçilir. Açlık grevleri süreli veya süresiz şekilde olabilir.
2/ Av. Yusuf Aslan (Iğdır Barosu): Hükümet 53’üncü gününe giren açlık grevini maalesef görmezden geliyor. Can kaybı yaşanmadan hükümet bir an önce olumlu adımlar atarak acı veren bu durumu vicdani ve insani sorumlulukla yaklaşarak yurttaşlarının ölüme gitmesine engel olmalıdır. Sayın Başbakan tahrik edici söylemleri bırakmalıdır. Çözüm noktasında taleplere ciddiyetle yaklaşılıp grevi sonlandırma yolu aranmalıdır. İnsanlar her geçen gün ölüme yaklaşıyor. Kamuoyunu seyirci kalmamaya çağırıyorum.
3/ İsa Bilir ((Türkiye Emekliler Derneği Şube Başkanı): Türkiye genelinde 66 cezaevinde 683 mahkumun sürdürdüğü açlık grevi devam ediyor. Geç olmadan, mevcut duruma yaklaşımda, iki argümanın işlevsiz olduğunu görmekte fayda var. Birincisi, BDP'li vekilleri neden açlık grevine girmedikleri üzerinden eleştirmek çünkü bu hususta bir 'iş bölümü'ne gidildiği aşikâr. BDP'lilere düşen pay, açlık grevindekilerin durumunun siyasal alanda karşılık bulması için çabalamak ve olabildiğince 'sokağı' hareketlendirmek olarak görünüyor. Bu minvaldeki her eleştiri ('kuzu kebap yiyorlar' örneğinde olduğu gibi) tam tersi etki yaratacak ve örgüte/partiye olan bağlılığı pekiştirmekten öte katkısı olmayacaktır.
4/ Cemil Alkan (BDP Iğdır İl Başkan Yardımcısı): Ölüm haberleri duymak istemiyoruz. Ölümü değil, yaşamı savunalım. Ölüm değil çözüm isteyelim. Grevlere karşı duyarsızlığın sürmesinin siyasi iktidarın da altından kalkamayacağı sonuçlar doğuracağını ve yaşanan ölümlerin, sakatlıkların ve politik gerilimlerin sorumlusunun iktidar olacaktır. Bu açlık grevleri acımanızı, gözyaşı dökmenizi değil, en yasal en doğal haklarını engelsiz duyurmak için destek vermenizi bekliyor. Böyle bir yasal girişimdeki insana destek vermeniz için düşüncesini değil, insanlığıyla ortak yanınızı anımsamanız yeter. İnsanlar 53 gün önce açlık grevine karar vermeden neler yaşadı. 14 Nisan 2009 ‘KCK’ adlı operasyonlar başladı. O günden bu yana 10 bine yakın siyasetçi, genç, yaşlı, kadın, erkek, belediye başkanı hepsi tutuklanıp içeri konuldu. Bu arkadaşlarımızın çoğu 2 yıla yakın bir süre iddianame dahi olmadan tutuklu kaldılar. Suçlamayı dahi bilmediler. 2 yıldan sonra yargılama başladı iddianamenin ne kadar komplolarla dolu olduğu ortaya çıktı. Son 2 yıldır da arkadaşlarımız savunma haklarını kullanamadılar. Mahkeme salonlarında sadece ‘Ez li virim’ diyebilmek için aylarca beklediler. Mikrofonları hakim tarafından kapatıldı. Bilinmeyen bir dil denildi hakaret edildi. Savunma yapan avukatlar yargılandı. Dışarıda arkadaşlarına, evlatlarına sahip çıkan ailelere coplarla, gazlarla işkence yapıldı. Bunların hepsi son 3 yılda oldu. Mitinglere destek olan partililerimize işkence yapıldı. Mitingler yasaklandı. Böyle bir ortamda bir 3 yıl geçirdik. Bunlar olurken, Hükümet yetkilileri ve Cumhurbaşkanı da ‘anadilde savunma diye bir şey yoktur. Bu şovdur’ dediler. Sorun böyle bu günlere geldi. Ölümler yaşanmadan soruna çözüm bulmak için kamuoyu oluşturmalıyız.
5/ İdris Demirel (Azadiya Welat Gazetesi): Cezaevlerinde 12 Eylül'de başlayan dönüşümsüz-süresiz açlık grevleri hala durdurulamadı. Ölümler an meselesi. Tutuklu ve hükümlülerin insani ve demokratik taleplerini karşılamak yerine, 2000 yılındaki "Hayata Dönüş Operasyonu" olarak isimlendirilen katliamı hatırlatan 'gerekirse müdahale ederiz' açıklamaları kaygılarımızı daha da arttırıyor. Kolayca çözülmesi mümkün bir sorun karşısında, hükümet adım atmamakta direniyor. Adalet Bakanın Kurban Bayramı öncesi Sincan Cezaevi'ni ziyaret ederek tutuklularla görüşmesi ve ardından bir açıklama yapmış olması umutlara kapı aralamış olsa da, hiçbir adım atılmadı ve kapılar açılmadı! Artık ölüm öncesi çizgideyiz. Bu çizgiyi aşmamak için tüm ülke düzeyinde kadın, erkek, her dilden ve her inançtan insanlarımızın güçlü çığlığına ihtiyaç var. Biz bir kez daha çağrıda bulunuyoruz: Bugün süresiz-dönüşümsüz açlık grevlerinin 53. günündeyiz. 60 kadar cezaevinde 700 kadar tutuklu ve hükümlü artık ölüm çizgisine yaklaştı. Bu çizgi aşılmamalı! Hemen adım atarak bir felaket durdurulmalı. AKP Hükümeti sorunu çözmek, barışçı ve demokratik adımlar atmak için daha fazla oyalanmamalıdır. Yok, saymak ve ölüme göz yummak çözümsüzlük ve felaket getirir. Tüm insanlığı duyarlı olmaya ve ülkenin önemli bir sorunu haline gelen açlık grevleri konusunda tutum almaya çağırıyorum.
6/ Akay Aktaş (Gazetesi-Emekli Öğretmen): Bende 80 öncesi cezaevinde Deniz Gezmişler için açlık grevine katıldım. Vahim Bir durum. İlk günlerde, çok büyük bir açlık duygusu hissediliyor. Bütün hayallerinizi yiyeceklerle ilgili kuruyorsunuz. Fırından taze çıkmış ekmek düşünüyorsunuz, en çok en sevdiğiniz yemekleri hatırlıyorsunuz. Açlık grevinde olan insanlar birbirlerine bunları anlatırlar. Bir hafta sonra açlık duygusu çok güçlü bir şekilde kalmıyor. Vücut kendi kendini yemeye başlıyor. Bazen 1 bazen 2 zeytin yiyorduk, şekerli su içiyorduk. Yavaş yavaş vücut fonksiyonları da eskisi gibi çalışmamaya başlıyor, 15 günden sonra çok daha farklı etkiler yaşanıyordur. Ölüm oruçlarında ise önce belli başlı organlar iflas eder, mesela insan görmemeye başlar. Herkesi insanlık adın abu duruma çözüm bulma noktasında katkı sunmaya çağırıyorum. Açlık grevlerinin derhal sonlandırılması için çaba sarfedilmeldir.
Yerel konu da “Metsamor nükleer santralinin 10 yıl daha çalışması yönündeki kararı” konuşuldu:
1/ Dr. Mehmet Kum (Pozitif Düşünce Platformu): Hayvanlarda çift yüzlü yavrulamalar ve 8 ayaklı yavrulamalara şahit olmaktayız. Hayvanlarda ölü ve sakat doğum oranlarının komşumuz Ermenistan’da bulunan Metsamor nükleer santrali nedeniyle arttığını düşünmekteyim. Yöredeki yetiştiricimiz büyük zararlara uğruyor. Küçükbaş ve büyükbaş hayvanlar sakat ve ölü doğum yapıyorlar. Bunun sebebi Iğdır'a on altı kilometre uzaklıkta olan Metzamor nükleer santraldir. Miadını dolduran bu santral bölgenin güvenliği açısından derhal kapatılmalıdır. 1978 yılında kurulan çok eski bir nükleer santral olan Metsamor Ağrı Dağı fay hattı üzerindedir. Soğutma işlemleri yapılırken birçok atık Aras nehrine akıtılmaktadır. Aras nehrinden ise Iğdır, Nahcıvan su alarak arazilerden sulanmakta bu arazilerden alınan ürünlerle beslenmekteyiz. Çernobil faciasından da bölge olumsuz etkilenmiştir. 1978 de kurulan nükleer santral dünyadaki 146 santralden en riskli santraldir. 1988 depreminde ve Gümrü depreminde hasar görerek kapatıldı. Iğdır’a 16 Erivan’a elli km mesafede olan bu santralin bütün doğu illerimiz için büyük risk arz etmektedir.
2/ Orhan Ağırkaya (Mimarlar Odası): Ermenistan'ın elektriğim yok gerekçesi ile böyle bir işlem yapmasını uluslar arası enerji ajansına göre de, uluslar arası atom enerji kurumuna göre de yanlış olduğunu söylemem lazım. 40 yaşını doldurmuş olan bir santralin artık güvenlik gerekçeleri ortadan kalkmıştır. Uluslararası Enerji Ajansı'nda, bir yaptırımı olmamasına rağmen, bu tür söylemlerimizi ve girişimlerimizi devam ettiriyoruz. Ermenistan'daki bu santralin hiç tereddütsüz kapatılmasını öneriyoruz. Herhangi bir sıkıntının bizi tabi ki etkileyeceğini söylemem lazım. Orada herhangi bir sıkıntı temenni etmiyorum ama görünen köy de kılavuz istemiyor.
3/ Ziyatali Deliktaş (Karakoyunlu İlçe Belediye Başkanı): Iğdır’da kanser vakaları büyük artış göstermeye, yaşlı genç demeden ölümlerine neden olmaya devam ediyor. Iğdır Devlet Hastanesi’nin 2 bin yılından beri tutmaya başladığı resmi istatistik bilgilere göre, Iğdır’da her yıl bin civarında kişiye kanser teşhisi konuluyor. 300′e yakın kişi de kanserden hayatını kaybediyor. 180 bin nüfuslu Iğdır’da, bir yılda kanser nedeniyle ölen kişi sayısı, Iğdır Devlet Hastanesi kayıtlarına göre 300 civarında. İl dışında tedavi gören ve orada ölüp Iğdır’a getirilen kanser vakası da en az 300 civarında. Yıllardır Metzemor Nükleer Santrali’nin kapatılması için açıklama yaparız, kamuoyu oluştururuz. Ancak yapılan incelemelerde sıkıntı olmadığı söylenir ve halkın tepki göstermesi engellenir.
4/ Av. Yusuf Aslan (Iğdır Barosu): 1990′lı yıllarda Iğdır ilinde 15-20 kanser vakası, 2000′li yıllarda 30-40 kanser vakası ve 2010 yılında ise 300 civarında kanser vakasının görüldüğü ortaya çıkmıştır. 1980 yılında Sovyetler Birliği zamanında faaliyete açılan Metzemor Nükleer Santrali, 1988 yılında 6.9 şiddetinde bir deprem yaşadı, deprem merkezine uzaklığı sadece 75 kilometre olan Metzemor’un faaliyeti derhal durduruldu. 1988-1994 yılları arasında Azerbaycan ile aralarında oluşan sorunlar sonucu Ermenistan’a Türkiye ve Azerbaycan’dan enerji akışı kesilince depremden 8 yıl sonra 1995 yılında tesis tekrar faaliyete açıldı. Metzemor’dan değilse, neden kanser vakası bu kadar fazla? Yaşanan gelişmelerden halkımızın bilgilendirilmesi gerekmektedir.
5/ Cemil Alkan (BDP İl Başkan Yardımcısı): İlimizin yanı başında bulunan Ermenistan’daki Medsamor Nükleer santralinin kapatılma süreci Amerika tarafından 10 yıl daha uzatılmıştır. Daha önce AB aldığı 2016 yılında kapatılma kararı rafa kaldırılmıştır. Amerikan yetkilerinin Ermeni diasporasının etkisinde kalarak aldığı bu kararı kınıyoruz. Bütün dünyayı alınan bu karara tepki koymaya çağırıyorum. 1995 yılında üretime başlayan Türkiye-Ermenistan sınırındaki Metzamor nükleer santrali, miadını doldurmasına rağmen faaliyetine devam ederek başta Iğdır olmak üzere Kars, Ardahan, Ağrı ve Erzurum illerine büyük tehlike saçıyor. İlkel şartlarda üretimini sürdürmesi nedeniyle bölgede korku yaratan Metzamor' un fay hattı üzerinde olması da yaşanan korkuları iki katına çıkarıyor. Son dönemlerde doğuda yaşanan depremlerin yakın bir gelecekte de bu bölgede meydana gelebileceği endişesi halkı tedirgin ediyor. Olası bir depremde nükleer santralin zarar görmesi, bu bölgede nükleer bir depremin yaşanması anlamına gelecek. Yerli ve yabancı bir çok uzman, santralin bir an önce kapatılması gerektiğini savunurken, tepkilere kulak tıkayan Ermenistan, Uluslararası Atom Kurumu'ndan santralin çalışması için 10 yıllık ek bir süre daha almış durumda.
6/ Av. Mesut Öztürk (Iğdır Barosu): başta Iğdır olmak üzere bölgedeki birçok il pimi çekilmek üzere olan bir bombanın üzerinde yaşıyoruz. Hemen yanı başımızda duran ve her an bir faciaya yol açacak nitelikteki bu santralin işlevinin bir an önce durdurulmasını istiyoruz. 1988 yılında meydana gelen sızıntı en fazla bizi etkiledi. Pimi çekilmeye hazır bir bombanın üzerinde oturuyoruz. bir gün başımıza bu santral yüzünden büyük bir felaket gelecek. Ellerini bağlayıp izleyenlerin o zaman ne yapacağını merak ediyorum. Bu işin şakası yok. Santral yüzünden doğu Anadolu bölgesi büyük tehdit altında nükleer santralin fay hattı üzerinde olması yaşanacak felaketin boyutlarını iki katına çıkarıyor. Bir an önce santralin kapatılması gerekiyor, aksi halde ikinci bir Çernobil faciası yaşanacak.150 kez arıza verdi. metzamor nükleer santralinin 70 metre altında bölgeyi besleyen su kaynakları var, "metzamora çok yakın bulunun aras nehri nükleer atıklardan en fazla etkilenecek sulardan biridir. bu nehir Türkiye sınırlarının yanı sıra nahcivan ve Azerbaycan ülkelerinde de hayati önem arz eden bu kaynaktır. Bu olay bölgede yaşayan insanların sağlığını ciddi biçimde tehdit anlamına geliyor. "santral ağrı dağı fay hattı üzerinde kurulmuştur. Tarlada ekinler çürüyor santral nedeniyle tarlalardaki ekinler çürüyor, hayvanlar hastalanıyor, hamile kadınlarda düşük doğumlar meydana geliyor.
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
Sivil toplum örgütü temsilcileriyle telefonla ve ziyaret edilerek irtibata geçildi. Salonda bir önce ki toplantının haberlerinin yer aldığı gazeteler katılımcılara dağıtıldı.
MİLLETVEKİLLERİ İLE
Katılım sağlanmadı.
MEDYA İLE
İldeki ulusal ve yerel medyaya haber verildi. Tümü foruma katılmasa da Toplantı haberi hepsinde yer aldı.
KATILIMCILARLA
Her zaman olduğu gibi destekçilerle birlikte yerel konuyu belirliyoruz.
SONUÇLAR
Iğdır kMM’de problem yok, çalışmalarımıza devam edeceğiz…
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Murat Akkuş TkMM Iğdır İl Girişimcisi
03.11.2012 Iğdır kMM Toplantı Tutanağı
previous post