Yer : Yüksekova Ticaret ve Sanayi Odası Toplantı Salonu
Tarih : 07.03.2010
Katılımcılar:
a. Dernek, Vakıf ve Girişimler:
1- Yüksekova Kurd-i Der (Besim Baykal- Başkan)
2- Yüksekova Kadın Derneği ( Nesibe Açar- Başkan)
b. Meslek Odaları
1- Yüksekova Ticaret Odası (Sabih Kayhan- Başkan)
2- Yüksekova Esnaf Sanatkarlar Odası (İrfan Sarı- Başkan)
3- Hakkari Ticaret Odası (Fikret Keskin- Sekreter)
c. Diğer Katılımcılar
1- Nurten Düzen (Kadın Derneği)
2- Abdurrahman Pınar (Tic. Odası Meclis Bşk.)
3- Hazım Dinç (Hakkari Tic. Odası)
4- Mahmut Macit (Esnaf)
Katılan Milletvekilleri: Milletvekili katılımı olmadı.
Belediye Başkanları:Fadıl Bedirhanoğlu (Çukurca Belediye Başkanı)
Mesaj Yollayanlar:
1-Hamit Geylani mazeret bildirdi.
2-Rüstem Zeydan mazeret bildirdi.
Gözlemciler:Katılım olmadı.
Moderatör:Şanar Yurdatapan
Medya:
1- Yüksekova haber
2- Yüksekova güncel
Konular:
Genel Konu : Ordu ve Yargı’nın Politikadaki rolü nedir? Ne olmalıdır?
Yerel Konu : Hakkari’de kadın ve 8 Mart
Genel Konu Üzerine Konuşulanlar:
1- Sabih Kayhan: Hükümet anayasayı askıya almış ordu; demokrasiye engel koymuştur. Ergenekon, balyoz gibi konular gündeme gelmesi Türkiye için çok kötü bir durumdur. Hukuk ve demokrasi bu konularla yok sayılmıştır . Halkın iradesi ile seçilen belediye başkanları tutuklanmış, insanların siyasi iradeleri ile alay edilmiştir. Küçük çocuklara yaşlarından büyük ceza verilmesi demokrasinin doğum sancılarıdır.
2- İrfan Sarı : Osmanlı’daki askeri geleneğin günümüz Türkiye’sinde halen devam ettiğini ve askeri darbeler yüzünden çok büyük sıkıntılar çekmiştir. Ordunun sosyal hayat üzerinde etkili olma çabası içinde olduğunun kaydetti. 37 etnik gurubun olması askeriyenin yargı üzerindeki durumunun sonucudur.12 Eylül de anarşi ve terörün olmasından dolayı çocukluğumu yaşayamadım ve bu hala sürüyor. O dönemden bu döneme bir şeyler değişmedi mi? Tabii ki değişti o dönemde Şiwan Perver' i dinlerken kapıda nöbetçi bekletirdik; çünkü sonucunun ne olacağını biliyorduk. Şimdi baktığımızda en azından bu konuları oturup tartışabiliyoruz bunu da göz ardı etmemeliyiz.
3- Mahmut Macit : Ordunun kışlasında olması gerekiyor. YÖK siyasetle değil bilim ve ilimle ilgilenmelidir. Yargı vicdani ile cüzdanı arasında kalmamalıdır ama ne yazık ki yargıda bu yok.
4- Besim Baykal : Ordu; gündemde Kürt sorunu olunca yönetimi karıştırıyor. Bu gün kime sorarsanız sorun bu iki yaşındaki çocuk bile olsun ordunun yerinin neresi olduğunu söyler ve bu nettir. Bütün sorunlarının getirilip Kürt sorunu ile bağlaması çok kötü. Herkes birleşmiş Türkler ve Kürtleri düşman hale getirmek için. Yargının ilk önce en önemli sorun olan Kürt sorunu çözmelidir. Ve bunu yaparken ordudan bağımsız şekilde yapması gerekenleri yapmalıdır. Ve bu sorun çözülürse ordu olması gereken yerde olacaktır.
5- Fadıl Bedirhanoğlu: Türkiye’de hala sivil yönetimin oluşturulamadığına dikkat çekerken Hakkari tepelerinin kuşatılmış olduğunu ve bunun devletin kendini halktan koruduğu anlamına geldiğini vurguladı. “Dünya’nın birçok yerini gezdim ve hiçbir yerde genelkurmay başkanının ismi herkes tarafından bilinmez ama Türkiye’de en küçük çocuğa sorsanız bile başbakandan önce genelkurmay başkanının ismini söyler. Bu da iktidarın kimde olduğunun göstergesidir. Türkiye’de halkın iradesine önem verilmiyor bu da devleti geriye götürüyor. Ordu kışlasında olmalıdır, YÖK siyasetle değil bilim ilim ile ilgilenmelidir, yargı vicdanı ile cüzdan arasında kalmamalıdır.
Yerel Konu Üzerine Konuşulanlar:
1- Arife Kutlar : Bir zamanlar kadınlar tanrıçaydı. Kapitalist rejim yüzünden reklam aracı oldu. 129 kadının yakılmış Newyork a baş kaldırıldığı için bu durum bu gün bizi mutlu etmez. Görsel şiddet fiziksel şiddetten daha kötü fiziksel şiddet geçer peki ya içindeki ruhsal durum? Dünyada kadın olmak zor ama burada daha zor. Bizden her zaman bir şeyler beklenir neden okumadınız. Buradaki kadın ile batıdaki kadın aynı değildir. Ben önce devleti daha sonrada sorgularım.
2- Hazım Dinç : Bu sorun tarihsel çözümü eğitimdir. Ankara da bir kadın saat gece 9 da dışarıda çıkıp dolaşamaz ama burada serbest bir şekilde dolaşabiliyor , durumumuz bu kadar da kötü değil. Çamur kafeste de mutlu olabilmesini bilmeli belki dışarı saldığımızda daha kötü de olabilir.3- Besim Baykal : Özgürlük alanında her alanda mücadele eden kadındır. Kadın eğitimden uzak olmasının en büyük engeli de dindir. Kadın kendini gösteremiyor. Son dönemlerde kadın hareketi gibi bir sürü kurum açılmıştır kadınlar burada birleşip daha da ileriye gidebilir ve farklı çalışmalar yapabilir.
4- Nurten Düzen : Kadın her zaman evde kocasını ve çocuklarını memnun etmekle hükümlü tutulur. Şiddet gördüğünde susmalı. Ve bunu en büyük nedeni de çevresinden akrabalarının onu dışlamasından korkmasıdır. Şiddet dediğimizde sadece dayak atmak şiddet değildir psikolojik , görsel sözlü şiddette vardır ve bu en kötüsüdür. Çünkü kadınlar çok kötü bunalıma giriyor bu şekilde içine kapanıyor insanlarla iletişimi kesiliyor ve bu bence en kötüsüdür.
5- Fadıl Bedirhanoğlu : Kadın eskiden beridir hak etmediği bir şekilde yaşamaya mahkum edilmiştir. Sistem ve dinden dolayı ve erkeğin fiziki gücünden dolayı kendini daha çok öne çıkarıyor. Dinde: kadın ve erkek eşittir. Namus; dinde, kuranda, Arapçada hiçbir yerde yoktur. Bunu erkek yapmıştır. Bütün insanlar hür doğar. Ama biz onu köleleştiriyoruz.bir babanın daha çok erkek evladına yatırım yapması onu okutması kadını köleleştiriyor. Bu da dine karşı gelmektir. Geçen sene kadın sağlık merkezi kurmak için Avrupa birliğinden proje ile destek aldık fakat; devlet yasadışı derneklerle işbirliği yaptığımızı gerekçe sunarak yasaklandı. Tabi bu böyle oldu diye biz oturacak değiliz hala üstünde çalışmalar yapıyoruz
Değerlendirenler:
Nesrin Açar- Hakkari kMM Girişimcisi