Yer: GENEL-İŞ SENDİKASI BÖLGE BAŞKANLIĞI
Tarih: 03.01.2009
Yerel Katılım:
1. Genel-İş Bölge Başkanı- Nihat Bencan
2. CMOK- Doğan Özdinç
3. Özgür Düşünce Derneği- Şaban Pala
4. Sakatlar Derneği G.antep Şube : Doğan Cıncık
5. İHD – Ali Naki Şahin
6. Zekeriya Gökpınar- Alevi Kültürü Tanıtma Derneği
7. Uluslar arası Af Örgütü – Seyfi Genç
8. Gazeteciler Cemiyeti – Zahide Yalçın
9. Edebiyatçılar Derneği- Beytullah Aliosmanoğlu
10. Eğitim-Sen – Abdullah Damar
11. TMMOB ( Ziraat Müh. Oda Başkanı) Ahmet Faruk Demir
12. ADD Şube Başkanı : İhsan Koca
13. Yaşam Hakkı Derneği Gen. Bşk: Hasan Fuat Göçer
14. Talesemili Çocuklar Derneği (gazeteci) : Bülent Öner
15. Çapalı Köyü Tanıtma Derneği : Ahmet Şahan
16. Cihangir Gökdoğan : Bireysel katılımcı ( radyo programcısı)
Milletvekilleri:
Milletvekili katılımı sağlanamadı, mazeret bildiren olmadı.
Medya:
25 Aralık Gazetesi, Hakimiyet Gazetesi, Taraf Gazetesi, GRT Televizyonu…
Moderatör: Murat Güreş
Konular:
KÜRESEL KRİZ VE GAZİANTEP’E ETKİLERİ
Öneriler:
GENEL İŞ SENDİKASI BÖLGE BAŞKANI NİHAT BENCAN: Son 15 yılın en büyük krizi yaşanıyor. Anadolu Kaplanı olan sanayiciler Anadolu Kedisi’ne dönüştü. Büyük olan firmalar teşvikli illere gitti, küçük ölçekliler ise krizin etkilerini derinden yaşıyor. Kitlesel anlamda işten çıkarmalar var. Resmi olmayan rakamlara göre 20 bin, SSK’ya göre 7 bine yakın işçi kapının önüne kondu. Ancak özellikle organize sanayi bölgesinde kayıt dışı çalışan çok sayıda işçi olduğunu unutmamak gerek. Aileleri ile birlikte kentimizde 100 bin kişi krizden doğrudan etkilendi. Şimdi burada iktidar milletvekilleri yok. Gelmezler, gelemezler çünkü bu onların uyguladığı politikaların sonucu. Birçok ülke bunun önlemini aldı ama biz çok beceriksiz çıktık. Sanayicilerden aldığımız bilgilere göre 2009’da yoğun işçi çıkarmaları yaşanacak. Bu durum, sosyal patlamaların artmasına neden olacak. Gaziantep’in öncelikli olarak teşvik dışı bırakılması sorununa hükümetin çözüm bulması gerekiyor.
ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI BAŞKANI AHMET FARUK DEMİR: Türkiye bir tarım ülkesidir diyoruz. Toprak yapısı, ürün deseni, su kaynakları ile öyle idi. Ama son dönemde ihracat yapan ülke olmaktan çıkarak, gıda ithal eden ülke haline geldi. Çiftçi ürünü para etmediği için toprağını satarak kent merkezlerine göç etti. Çiftçilikten başka iş bilmediği için elindeki sermayeyi de kaybetti.
Türkiye’de temel bir yanlış yapılıyor. Doğrudan Gelir Desteği ödemesi ve destekleme primi verilmesi, çiftçiyi tembelleştiriyor ve toprağını işlemesine engel oluyor…
ÖZGÜR DÜŞÜNCE DERNEĞİ ŞABAN PALA : Devlet acaba çiftçiye mi para ödüyor, yoksa arazisinin yerini bile bilmeyen, kentte oturan toprak sahiplerine mi ödeme yapıyor oraya da bakmak gerek.
ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI BAŞKANI AHMET FARUK DEMİR: İşte bunların konuşulması için milletvekillerinin mutlaka bu toplantılara katılmasını sağlamamız gerekli. Mazot fiyatlarının yüzde 40 arttığını, tohum, gübre gibi girdilere önemli oranda zamların geldiğini, çiftçinin ürününün para etmediğini anlatmamız gerekli. Çiftçi artık hasadı değil, destekleme parasını alacağı zamanı bekliyor ve tüm ödeme planlarını buna göre yapıyor.2007-2008 yıllarında kentimizde kuraklık oldu, yüzde 60 ürün kaybı yaşandı. Bu çiftçilere cüzi bir yardım yapıldı. Bu yeterli değil. Sulama yatırımlarının artması gerek. Fırat Nehri’ne 5 kilometre mesafede kuraklık yaşanıyor. Böyle bir şey olabilir mi? Öte yandan tarım ülkesiyiz diyoruz ama ziraat mühendisi istihdam etmiyoruz. AK Parti seçimden önce 2500 danışman mühendis alacağını söyledi ama şu ana kadar 46 tane aldı. Kriz, üreten her kesimi olduğu gibi çiftçiyi de vurdu. Gaziantep’te 63 tane zirai ilaç bayii var. Sadece çiftçi değil bu arkadaşlarımızda zor durumda. Öte yandan artık küresel kriz bir gerçeklik, iklim değişiyor. Mevsimler normal seyirlerinde değil. Yağışın olmadığı bir yerde çiftçiye istediğiniz kadar destek verin. Peki bir sene sonra ne vereceksiniz.
CMOK- DOĞAN ÖZDİNÇ: Kentin en önemli ürünü olan Gaziantep fıstığında taban fiyat uygulaması yok. Bu da bir eksiklik.
ÖZGÜR DÜŞÜNCE DERNEĞİ ŞABAN PALA: Eğer çalışanlar, üretenler başta vergi olmak üzere sorumluluklarını yerine getiriyorlarsa bu krizin adının konması gerek. Bu kriz bizim değil, kapitalizmin krizidir. STK’lar krizin somut hale getirilmesi ve etkilerinin anlaşılmasını sağlamak için rakamlarla bunu ifade etmelidir. Ama bilgi almak istediğiniz kurumlarla da bürokratik krizler yaşıyoruz. Öte yandan ZMO Başkanı Sn. Demir, çok önemli konulara işaret etti. Türkiye’nin; toprak, su tarım ve enerji politikaları olmalıdır. Üretimin çarkını döndüren emekçilerin yeniden ve hızla sendikalaşması, toplumun da kendi ihtiyaçları üzerinden örgütlü hale gelmesi gereklidir…
SAKATLAR DERNEĞİ BAŞKAN VEKİLİ DDOĞAN CINCIK: Ben 70 yaşındayım. 8 yaşından bu yana çalışıyorum, ticaretin içindeyim, esnafım. Son günlerde öylesine kötü olaylara tanık oluyorum ki kriz yok diyenlere şaşırıyorum. Sakatlar Derneği’ne, aş ve iş için her gün onlarca üyemiz geliyor. Kimilerinin içler acısı haline dayanamayıp ağlıyorum. Özel sektör, üyelerimizi istihdam etmemekte direniyor. Bakın yıllardır esnaflık yaptım. Devlet bana “Hep ver, ver, ver dedi, hiç al demedi.” Şu an kuyumculuk yapıyorum. Mesleğe başladığımda 1 kilogram altın 1 milyar 250 milyon idi, şimdi 42 milyar. Ama alan olmadıktan sonra isterse 100 milyar olsun. Bunu da geçtim. Biliyorsunuz engelliye sakatlığoı oranında maaş veriyorlar. Soruyorum: 150 lira ile bir engelli nasıl geçinsin. Kriz, engellileri daha kötü ve derinden etkiliyor. Biz bunu yaşıyoruz.
BÜLENT ÖNER (TALASEMİLİ ÇOCUKLAR DERNEĞİ-GAZETECİ) : Gaziantep organize sanayi bölgesinde enerji kullanımı yüzde 30 düştü, yüzde 20’lik bir daralma yaşanıyor.Türkiye’de krizi atlatacak kaynaklar var ama bu iyi dağıtılmıyor. Ben sorunun biraz da ahlaki olduğunu düşünüyorum. Çünkü hakikaten krizi bahane eden ve bunun yükünü emekçilere yükleyenler var. Ekonomik duruma ilişkin bilgilere ulaşmakta ben de güçlükler yaşıyorum.
ZEKERİYA GÖKPINAR- ALEVİ KÜLTÜRÜ TANITMA DERNEĞİ: Bu kriz toplumun alt kesimlerinin krizidir. Devletin malı deniz diyenlerin krizi değildir…
HASAN FUAT GÖÇER _ YAŞAM HAKKI DERNEĞİ : Devlet vatandaşına iyi davranmıyor. Çin malı ürünlere mahkum edildik. İthalat kontrol edilmiyor.Yerli üretime önem verilmiyor. Kentimizin teşvik dışı bırakıldı ardından da krizle karşı karşıya bırakıldı. Eğer sorun iktidarda ise sandıktaki güç kullanılması. Türkiye’de her eve düşen bir bomba olan Sosyal Güvenlik Yasası var, bu yasanın krizi derinleştireceği kaçınılmaz. Ülkemizde milyonlarca insan bankalara ipotekli hale geldi. Kredi kartı tuzağına düştü. Kriz teğet geçmedi, delip geçiyor. Krize rağmen dünyanın en yüksek faizleri yine bizde.
Değerlendirme:
1. İletişim
a. Sivil toplum ile
27 sivil toplum kuruluşuna davetiye gönderilmiştir. Davetiyelerle birlikte OÇG broşürleri de verilmiştir.
b. Milletvekilleri ile
Telefon, faks ve mail ile iletişim kurulmuş, davet edilmişlerdir.
c. Girişim ile
Telefon, ve mailler ile sürekli iletişim halinde olunmuştur.
2. Malzeme
Katılımcılara Yerel Forum OÇG broşürleri dağıtıldı.Yeni davet edilen katılımcılara toplantı öncesi kısaca bilgilendirildi.
3. Medya
30 kadar yerel ve yaygın ulusal basın temsilcileri ve yerel basın mensupları davet edildi. 6’sı geldi geldi.
4.Toplantı yönetimi
Öneriler:
Toplantı gündemi önceden belirlenmişti. 2,5 saat kadar sürdü. Katılımcılar kendi alanları ile ilgili bilgileri paylaştılar.
Değerlendirenler:
Nihat Bencan- Genel-İş Sendikası Bölge Başkanı
Yaşam Hakkı Derneği Gen. Bşk: Hasan Fuat Göçer
Gazeteciler Cemiyeti – Zahide Yalçın
Şaban Pala- Özgür Düşünce Derneği