YER:Taşbaşı Kültür merkezi
TARİH:3 Kasım2012
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1/Sivrihisar Eğitim Vakfı(Naci Şakar Yönetim kurulu başkanı)
2/Çevre Derneği( Mustafa Olgun yönetim kurulu üyesi)
3/Eskut ( Mahmut Makas yönetim kurulu üyesi)
4/Eğitim Hakları Derneği( Nurettin Aldemir üye)
5/ Oğuz kayı boyu derneği(Basri Köseler)
6/ Eskent(Alaattin Otuzoğlu)
7/Kent Konseyi Başkanı (Nadir Suğur)
8/Af Örgütü (Şükrü Özer)
9/İçad işitme engelliler( Atiye Yıldırım)
10/Hakların Demokratik Kongresi Meclis üyesi.Hüseyin Öğe
13/Numan Oluk derneği(Erdem Doğan üye)
MESLEK ODALARI( Katılmadı)
SENDİKALAR(Katılmadı)
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
1/Kent Konseyi Başkanı Prof Dr( Nadir Suğur)
2/Büyükşehir Belediyesi daire Başkanı(Jale Nur Süllü)
3/Anadolu Üniversitesi ( Can Ayday)
4/Anadolu Üniversitesi(Özgür Tonus)
5/Anadolu Üniversitesi(Murat Güldoğan)
6/İsmail Dağlı
7/Cafer Gezek
8/Yasemin Kurtcan
9/Meryem Yurdagül
10/Sacide Gürer
11/H Ziya Kandilci
12/Ergün Çetin
13/Aynur Orpak
14/Hakan Şener
15/Ceyhun Yenipınar
16/Rahmiye Yücelal
17/Nurettin Çengelçik
18/Ercan Orpak
21/Nurettin Artar
22/Ahmet Fidan
25/Makbule Erkmen
26/Cemal Erseçen
27/Salih Kökpınar
28/Ergün Çetin
29/Halit Demet
30/Mehmet Özel
31/Zona Yusufoğlu
32/Erdoğan Türker
33/İsmail Polat
34/İmza var isim yok
35/telefon var isim yok
GÖZLEMCİ
1/ Chp İlçe Yönetim Kurulu Üyesi(Mehmet Ali Çelik)
2/ Dp Tepebaşı ilçe ikinci başkan(Ahmet Rıza Erten)
3/ Emek Partisi İl başkanı(İbrahim Akgün)
4/ Liberal Demorat Parti il başkanı :Önder (telefon mail imza yok)
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
Chp Milletvekili Kazım Kurt
BELEDİYE BAŞKANLARI
Büyükşehir Belediye Daire başkanı Jale Nur Süllü,Odunpazarı Belediye Meclis Üyesi Pınar Turhanoğlu
MESAJ YOLLAYANLAR
1/ Gazeteci Salih Güven Çicek Gönderdi
MEDYA
1/ESTV
2/Sakarya Gazetesi
3/İki Eylül Gazetesi
4/Anadolu Gazetesi
5/İstikbal Gazetesi
6/Milli İrade Gazetesi
7/Şehir Gazetesi
8/ İstikbal Gazetesi
MODERATÖR
Özgür Tonus
KONULAR
Genel Gündem: Türkiye -AB İlişkileri ve yeni yerel yönetimler.Moderatör Anadolu Üniversitesi Doc.Dr ÖZGÜR TONUS
Yerel Gündem: Kent Kimliği . Moderatör Yüksek Mimar Cumhuriyet Gazetesi yazarı: OKTAY EKİNCİ
( Stklardan gelen istek üzerine.)
KONUŞULANLAR
1/Moderatör :Özgür Tonus: Türkiye hızlı bir dönüşüm içindedir. Bu dönüşümün temel dinamikleri arasında özellikle 1998 yılından itibaren AB yer almaktadır. Günümüzde 27 üyeden oluşan AB ülkelerinin ulusal yönetim sistemleri birbirlerinden çok farklıdır. Eyaletlerden oluşan ülkeler olduğu gibi ulus devlet modelinde örgütlenenler de bulunmaktadır. Ancak, tamamının ortak özelliği yerel yönetimlere ayrı bir önem vermeleridir.
7 Şubat 1992’de Maastricht’te imzalanan AB Antlaşması, ile AB’nin kuruluşları, yerel ve bölgesel yönetimler bir arada kabul edilmiş, aralarında hiyerarşik bir sıralama yapılmamıştır. Antlaşmaya konulan iki kural, bu açıdan önem taşımaktadır. Bunlardan birincisi, subsidiaritiy (yerellik) ilkesi, ikincisi ise, Bölgeler Komitesi adıyla bir danışma organının kurulmasıdır. Böylece, yerel birimlerin Birlik düzeyinde daha iyi temsil edilmeleri yolu da açılmıştır. Antlaşma’nın A maddesinin 2. paragrafında yer alan ve “kararların, halka olabildiği ölçüde yakın düzeylerde alınması gerektiğini” belirten kuralın, yerelliğe verilen önemin bir başka göstergesi olduğu belirtilebilir.
AB ancak bir hizmeti, hedefleri üye ülke tarafından yeterli biçimde gerçekleştirilemiyorsa ve AB tarafından yerine getirilmesiyle daha iyi sonuç alınabilecekse müdahalede bulunmaktadır. Ancak bu katkı hizmetin hedeflerini aşmayacak orantıdadır.
50 yılı aşkındır ABnin kapısında bekliyoruz..Bu süre içinde AB değişti derinleşti.İki Kutuplu Düzen değişti. 2005 Yılından beri Müzakereleri yürüten Türkiye Dünya Ekonomisinde Güçlenen Türkiye Ekonomisinden Konuşuluyor. Dünyada giderek güçlernen ekonomimizden konuşuluyor ama Türkiye 2005 yılından beri hala müzakereleri yürütüyor.
2/ Nadir Suğur:(Kent Konseyi Başkanı) AB süreci ekonomik, ve siyasal bütünleşmeden sonrsa kültürel yönden de tam bir bütünleşmeye doğru gitmiştir. Ancak bunu yaparken yerel yönetimleri önemli ölçüde yetkilendirmiş ve onları mali yönden güçlendirmiştir. Yine aynı şekilde vatandaşların karar alma süreçlerine daha aktif katılımı için çeşitli düzenlemeler yapmıştır. Yani AB tam bir merkezi bütünleşmeyi inşa ederken bunun demokratik tarafını ihmal etmemiştir. Oysa bizde, merkezi yönetim yani devletin kendisi sürekli güçlendirilmektedir. Yeni yasal düzenlemelerle yetkiler önemli ölçüde merkeze verilemektedir ya da yerel yönetimlerin yetki ve sorumlulukları ve uygulamaları birçok yönden merkezin iznine bağlı hale getirilmektedir. Örneğin Mayıs 2012'de çıkan Afet Yasası kentsel dönüşüm ile ilgili yetkileri çok büyük bir oranda Çevre ve Şehircilik Bakanlığına ve bakanlar kuruluna vermektedir. Yine ülkemizde devlet karar alırken yurttaşların ve sivil toplum kuruluşlarının fikirlerini pek almamaktadır. Örneğin Afet Yasası çıkarken deniliyordu ki, bu kentsel dönüşümü hep birlikte yapacağız, herkesin fikrini danışacağız, sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimler hep birlikte kentsel dönüşümün nasıl olması gerektiğine karar vereceğiz denilmişti. Ancak yasa çıktıktan sonra benim bildiğim kadarıyla hiçbir kimseden fikir sorulmadı. Meslek odalarından ve yurttaşlardan fikir alınmadı. Bu ciddi bir sorundur. Demokrasi yukarıdan aşağıya doğru değil, aşağıdan yukarıya doğru olması gerekir ve insanlar kendilerini etkileyen kararların alınmasına katkıda bulunmalıdır. Malesef bu noktaya dün de çok uzaktık, bugün de.
3/ İsmail Dağlı: Nadir Suğurun sözlerinden yola çıkarak Gerçekten AB insan hakları konusunda Çok kazanımlarımız olmuştur.bu zihin devrimini yapmamız gerekliAB de her şey çıkar üstüne kurulmuşsa Kapitalizmin sorgulanması gerek.
4/ Hüseyin Öge (Halkların Demokratik Kongresi Genel Meclis üyesi):Halkların Demokratik Kongreri bir yıl önce, bu ülkede ezilen,yok sayılan, ötekileştirilen halklar, inançlar ve emekten yana olan 36'yı aşkın kurum temsilcileri ile bireylerin oluşumuyla kuruldu ve sonunda HALKLARIN DEMOKRATİK PARTİSİ’ne dönüştü, ilk yerel, genel ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılacak.
Yerel yönetimlere bakış açısı programında ifadesini şöyle bulur: 'HDP, merkezi idarenin yerel yönetimler üzerindeki vesayetini,demokrasinin kazanılmasının önünde bir engel olarak görür. Halkın kendi kendini yönetebileceği mekanizmaların geliştirilmesini savunur,bunun için mücadele eder ve yaşama geçirir. Demokrasiyi temsili meclisle sınırlı görmeyen HDP, halkın karar mekanizmalarına doğrudan katılımının önündeki tüm engellerin kaldırılmasını, savunur ve gerçekleştirmek için mücadele eder.
HDP, il-ilçe ve bölge meclisleri gibi örgütlenmelerle, halkı siyasetin öznesi haline getirmeyi amaçlar, sivil-askeri bürokratik vesayete, katı merkeziyetçi, otoriter siyasi/idari yapılanmaya, atanmışların gücüne, anti-demokratik yasalara ve uygulamalara, yerel idarelerin ve hizmetlerin piyasaya terk edilmesine karşı mücadele eder.
20 'yıla yakın İsviçre'de yaşadım. Orada yüz yüz elli yıl önce işçi ve emekçiler mücadele sonucu kazandıkları yasalarla bunu uygulatıyorlar. İsviçre'de yerel yönetimlerde 3000 imza ile halk istediği yasayı halk oylamasına götürebiliyor. Yerel hizmetlerde halkın örgütlenmesi gerçekleştirilmeden demokratik, halkçı yerel yönetimlerden bahsetmek mümkün değildir.Bunu sağlayacak yasal düzenlemeleri AB istiyor diye değil, halkımız istiyor diye yapmalıyız. AB, emperyalist bir kuruluştur.Biz kurtuluşumuzu demokraside, halk demokrasisinde aramalıyız.
5/ Şükrü Özer( Af örgütü)1998 de AB ye küfür edenler Şimdi ABnin Ardından koşuyorlar.Muhalefet Yok Olaylar Günlük Takip edilmiyor.Türkiye İkdidarı seçim günü geldiğinde Bizi adamyerinekoyuyorbiz 5 yılda bir adam oluyoruz.Seçilmişlerin etrafı tel örgüyle örülüyorYanlarına yaklaşmak ne mümkün.
6/ Basri Köseler( Oğuz Kayı Boyu der)Ben insanı 3e ayırırım.Devlet, Kamu,Sivil toplumdevlet kuruluşumuz kanunların dışına çıkamazsınız.biz insan odaklıyız biz çılgın projeler de yaparız. Biliyorsunuz başbakanımız çılgın projeler adamıyız demişti.Kentsel dönüşüm için Esyo da herkes projeler hazırlasın dedik.bir tek ben hazırladım kimse hazırlamadı.anayasa ile ilgili projeyi hazırladım 95 maddelik bir de 20 madalik anayasa hazırladım ilgililerine gönderdim.AB konusu 800 yıldan beri deavam ediyor. Maceremız.destek olan fransuva temelini atmış türk düşmanlığı yani. 800 yıl daha devam eder.1995 de gümrük birliği idi.1000 küsür fabrikamız kapatıldı.10binlerce çocuk işsiz kaldı.96 yılının başında Mahmut gedik paşa tiyatrosunda toplantı düzenlendi.temsilçi olarak gittim.bursaya. bursa da bir imalatçı ben bu güne kadar heryere satış yapıyorum benim durum ne olacak dedi. Eğer stantdarlara uymazsanız kapatırım dedi ve böyle kapandı fabrikalar.
7/ Naci Şakar( Sivrihisar vakfı başkanı)1988 den beri ab nin kapısındayız.zaman zaman restlaşiyoruz zaman iyi oluyoruz..Ancak Meraktayım Şu anda Yunanistan ADAyı satışa çıkardı. Biliyorsunuz.iflas durumunda devlet iflas edermi etti İspanya aynı durumda ben demir yolçuyum Hızlı Tren setleri hızlı tren setlerini biz ispanyadan alırız.halende alıyoruz. Burada ilişki kurduğumuz firmanın temsilcisi şöyle dedi siz neden bu kadar ısrarcısınız abye girmeyin biz çok pişmanız dedi .b biz Avrupa birliğinine çok farklı durmdamıyız öyle İslam topluluğuz. Nufusumuz çok biz bakir bir ülkeyiz üç tarafımız denizlerle cevrili 12 ülkeden sonra vardı biz baş vurduk baktığımızda 3-5 milyomluk ülkeler acaba AB bizden çekiniyormu?Bunu merak ediyorum..Nurettin hoca ve Özgür beyin anlatımı var olan durumun fotoğrafı.
8/ Nurettin Aldemir(Eğitim Hakları Der.) AET emperyalist amaçlarla oluşturulmuş bir ekonomik topluluk olarak başladı ve sonra AB’ye dönüştü. AB süreci Türkiye’de iç siyasetin önemli satırbaşlarından birisi. AKP’nin tek başına iktidar olması (dışındaki) tüm çevreleri rahatsız etti, gizli gündemlerinden şüphe duyuldu. Tarihsel referansları nedeniyle AB’yi Hıristiyan kulübü gibi görmesi ve uzak durması beklenen AKP iktidarının ilk yıllarında AB ile görüşmelere başlamak için yoğun çaba harcadı. Sonunda bir takvimin oluşmasını sağlayarak elini güçlendirdi, iş dünyasının desteğini aldı. Toplumun büyük çoğunluğu da bu sürece fikren destek verdi. AKP hem gizli gündem şüphelerini bertaraf etti hem de siyaset sahnesinde rakipsiz kaldı.
2009’a gelindiğinde AKP tüm devlet kurumlarını ele geçirerek devletleşti, Ortadoğu’da baş aktör olmaya soyundu. O zamana kadar kısmen gerçekleştirilmiş olan demokratikleşmeye de gerek kalmadı. Farklı inanç gruplarına, etnik kimliklere, emekçilere, LGBT bireylere yaşam alanı; politik alan bırakmak istemeyen bir AKP ile karşı karşıyayız. Karşıtlarını zor kullanarak susturmaya çalışıyor. Sokağa çıkan herkes gözaltı, dayak ve gaz bombalarına maruz kalıyor. Kürt sorununu şiddetle bastırmaya çalışılıyor. Uludere (Roboski) katliamı ile ilgili sessizlik sürüyor. Özerk yerel yönetim isteyenler bölücü ilan ediliyor. Kürt sorununun çözümü için bedenlerini açlığa yatıran ve ölümün eşiğine gelenlerin talepleri sulandırılıyor.
AB ile yürütülen ilişkiler gerçek anlamıyla çoktan sonlanmıştır. Öte yandan AB’nin Türkiye’ye karşı ikiyüzlü yaklaşımı da herkesin malumu.
9/ Can Ayday (Anadolu Üniversitesi) Büyükşehir Belediyesi kanun tasarısı aslında Türkiye’de Eyalet Sistemini getrimeye yönelik bir yasadır.Bu Eyalet Yasası, ABD’de de var diyerek geçiştirilemez veya savunulamaz. Çünkü ABD’nin konumu, jeopolitik durumu ile Türkiye’nin konumu çok farklıdır.Türkiyede birçok Büyükşehir Belediyesi daha kendi büyükşehir belediye sınırları içinde hizmet vermekte zorlanırken, tüm il sınırını büyükşehir sınırı durumuna getirmek ve buralara hizmet vermek zorunluluğu karşısında tam bir karışıklık yaşanacaktır.Bu nedenle, Büyükşehir kanun tasarısı bu ülkede karmaşıklığı bir kat daha arttırcaktır.Büyükşehir kanun tasarısı Ülkenin adım adım bölünmesini hızlandıracaktır. Bölgesel ayrımcılığı arrtıracaktır.Bu toplantıda bazı konuşmacılar bu yasanın Kürtlerin haklarını almaları ve onlar açısından getirileri olacağından bahsettiler.
Ben buna katılmadığımı bildirmek isterim. Kürtlerin gelecekleri bölünmekten değil bu ülkedeki herkesle birleşmektedn geçer. Kürtlerin kendi geleceklerini belirlemeleri için, gelecekte demokratik haklarını almaları için öncelikle ABD’nin maşası olmayı bırakmaları ve birlikte bu ülke yararına çalışmaları ile mümkündür. Demokratik haklardan yoksun olmak sadece vurguladığı gibi sadece Kürtlere ait bir konu değildir. Bu ülkede emeğiyle yaşayan işçinin, emekçinin, memurun, vb. da demokratik hakları yok sayılmaktadır.Tüm bu nedenlerle, ülkenin geleceği için ABD’nin istediği Türkiyenin bölünmesi amaçlı yasaları değil tam tersine birlik ve beraberlikten yana olunmalıdır.Bu durumda ABD gibi ülkeler ellerini Türkiye ve bu ülkede yaşayan halklardan çekeceklerdir. Türkiye de dünyada başı dik ve bağımsız ülkeler arasında hak ettiği yeri alacaktır.
10/ Halit Demet: Mali yönden değerlendirmek istiyorumAB yi bir havuz olarak düşünüyorum.27 tane gözü var.Sürekli atık malzemeler var.atık su pis yüzde sekseni bu bataklığın içinde.. Yüzde sekseni bataklığın içerisin de üzerine bir örtü örtülmüş sahibide Merkel.büütn Avrupa ülkeleri 5-6 Almanyanın parasal pompalamasıyla ayakta kalmış.son ikisenede AB nin maskesi düşmüştür. Yunanistanı düşünün her şeyi seffaf bütün mali tablolaro dünyaya en sahtekar bir şekilde sunuyor. AB para veriyor diye bekçisine sulaması vardiyecisi ayrı hepsi ayru mutlu bir tablo yaratmış. Bakıyorsunuz merkel perdeyi kaldırıp arada bakıyor. Çünkü para kendisine ait yunaistan bu borçtan kurtulamaz .İspanya da aynı. Ab nin cazip bir yer olmadığı ortaya çıkacaktır. Ab. Bizim gelişmemize engel oluşturmuştur. Türkiye’nin nüfusu 75 milyonu aştı. Ab bir milyona bir millet vekili veriyor. Biz girersek Ab. 75 millet vekili verecek bu da rahatsızlık verecek. hükümetin son açıklamasından şunu anlıyorum artık AB ye girmek için gayret kalmamış.Yakında canınız cehenneme diyecek…
11/ İbrahim Akgün(Emek partisi il başkanı) Her sistem kendine uygun insan tipini yetiştirir. Emperyalist kapitalist sistem de bunu böyle yapıyor. AB, ABD karşısında ekonomik ve siyesi bir güç olma hedefiyle kurulmuş emperyalist bir birliktir.
Kapitalizmin ideologları toplumsal bilinci bulandırmak için bazı kavramlar üzerinde oynamayı severler. KATILIMCILIK üstünde durmak istiyorum. Bu sözcük, güya halkın yönetime katılmasını hedefler gibi görünüyor ama yapı şu: Devlet + Sermaye + Sivil Toplum kuruluşları (Demokratik Kitle Örgütleri yok. Çünkü onlar Devletten ve sermayeden bağımsız). Yani sermayenin egemenliği katılımcılık sözcüğünün arkasında gizleniyor. Bu yapılya katılmak, müdahil olmak değil baştan teslim olmaktır.
Bu gün resmen AKP devleti kurulmuştur, Erdoğan'ın ağzından çıkan her söz kanun hükmündedir. Az önce bir örgüt başkanı neler diyordu? " Ben anayasa metni hazırladım, şu konuda rapor hazırladım, ben şunu yaptım vs.". Hiç ‘biz’ diyebildi mii? Doğal olarak arkadaşımız bu sistem içinde Sivil Toplumun katılımcılığını böyle yansıtıyor.
Yerel Yönetimler konusunda EMEK partisi ‘Halkçı Belediyecilik’ biçimini savunuyor. Bu, sokak temsilcilerinden mahalle temsilcilerine, oradan da tüm toplumsal kesimlerin kararlara bizzat katıldığı, uygulamaları bizzat denetlediği, seçtiği temsilcilerini başarısız görürse geri çekebildiği bir belediyecilik anlayışıdır.
Jale hanım Büyükşehir Belediyesinin yaptığı "Ortak Akıl Konferansı"ndan bahsetti. Bu, Yılmaz hocanın 3 dönem önce yaptığı bir uygulamadır. Üzerinden yaklaşık 10 sene geçti. Böyle bir katılımcılık anlayışıyla bir yere varamayız.
12/ Moderatör: Oktay Ekinci: Demokrasi, yereli, insanı güçlendiren bir yapıdır. Halkın özne olduğu, kararlara katılabildiği bir demokratik yapı temel alınmalıdır. “Yaşadığımız çağın şartlarına göre kent kimliği değişiyor” diyen Ekinci, “Kent birbirini tanımayan insanların kuşaktan kuşağa beraber yaşamasıdır. Bu nedenle kentler bir yandan da demokrasinin kalesidir” dedi. Gündemde olan belediyelerin kapatılmasına yönelik yasayı eleştiren Ekinci, “Belde halkının kendini yönetecekleri seçmesi, yerinden yönetim uygulamalarının seçilerek görev üstelenenler tarafından gerçekleşmesi, görevini yapmayanlara karşı yaptırım uygulaması hakkıdır. Eğer belde belediyeler kapatılırsa bu hak ellerinden alınır. Demokrasi kültürü yok olur. Öte yandan belediyelerdeki imar yanlışlarının giderilmesi için de çözüm beldeleri belediyesiz bırakmak değildir. Aynı yanlışlar daha büyük ölçeklerde ilçe, il ve büyükşehir belediyelerinde de yapılıyor; kapatmak akla geliyor mu? Ancak bunun da çözümü, her belediyede planlı kentleşmeye saygılı bir imar disiplini sağlamaktır. Yeni yasa bunu hedeflerse; imar yetkilerinin kullanılabilmesinde kent ve çevre için belli güvenceler koşul olarak getirilebilirse, ülke belediyesiz bırakılmadan da sağlıklı kentleşmeye kavuşabilir…"
13/ Chp millet vekili kazım kurt: Seçilmişlere fırcayı atıp gitmek sivil bir tutum değil. Eleştiriyorsanız, kalıp yanıtını da dinlemelisiniz.
Türkiye belki 200 yıldır Avrupa’da ama hukuki anlamda uyum sorunu yaşıyoruz. 1960’dan bu yana AB’ne üye olmaya çalışıyoruz. Yol haritası ve yükümlülükler var. Türkiye’nin AB’den cayma şansı yoktur. Ama AB Bakanlığının tek görevi de sanki Türkiye’yi AB’ne sokmamak. 2006’dan beri Türkiye Avrupa Birliğine girebilmek için hiçbir adım atmamış, atmamakta da direniyor.
Getirilen yasa değişikliği yönetimlerin özerk olmasını, halkın kendi kendini yönetmesini değil, yetkilerin merkezde toplanmasını amaçlıyor, Anayasaya da ters. Köyler kalkıyor, hepsi mahalle oluyor ve oradaki muhtarın ve ihtiyar heyetin hiçbir yetkisi olmuyor. Biz bütün Türkiye alanının belediye olmasını savunuyoruz. Kentsel belediyelerin yanında kırsal belediyeler dediğimiz 5 köyü 10 köyü birleştiren belediyelerin oluşturulmasını düşünüyoruz.
Güveni olmayan bir ülke yarına nasıl bakabilir?
Odunpazarında yaşayan bir meclis üyesi için odunpazarının bir özelliği var. ‘Onu yık da gökdelen yap’ demez. Kentsel dönüşüm hiçbir zaman işe yaramamış . Milletvekili olduğumda Ankara da ev tutmak istedim. Emlakçı ‘Abi bu evi tut bunun arsa sahibi yok’ dedi. ‘Anlamadım, ne demek bu?’ dediğimde ‘Abi buranın sahibi evini kentsel dönüşüme verdi başka yerde oturuyor. Burada daha çok zenginler otuyor.’ Dedi. Kentel dönüşüm yapılmalı ama o bölgede yaşayanlarla birlikte karar verilerek.
14/ Jale Nur Süllü:Büyükşehir (Belediyesi Daire Başkanı) AB’nin temel şartlarından biri ‘yerinden yönetim’. Büyükşehir belediyesi olarak yetkilerimiz var ama sıkıntılarımız da var. Çok fazla yere bağımlıyız. Örneğin eğitim alanında bir çalışma Milli Eğitim’in yetki alanına giriyor. Avrupa’da trafik, emniyet, güvenlik hepsi yerel yönetimlerde.
Şimdi yeni yerel yönetimler yasasıyla yetki alanınız genişleyecek ama ama yetkileriniz aynı kalıyor. 1999’da Avrupadaki modeli düşünerek yapılanmış, mimar ve mühendisler odası, Baro ve STÖleri içeren bir meclis oluşturmuş, yasal olmasa da bir ‘Ortak Akıl’ süreci başlatmıştık. Sorunları hep birlikte ele aldık. 14 yılda yaptığımız çalışmalar bu sürecin sonucudur. Porsuk sorunu çözüldü, Haller bölgesi, Silo, Odunpazarı Evleri gibi atıl bölgeler hayata döndürüldü. Tramvay 3 mahalleye daha ulaşıyor.
1999 depremine kilometrelerce uzak olduğumuz halde binalarımız yıkılmıştı. İmar yönetmenliği yenilendi, betonlaşma durduruldu. Artık büyükATMler şehrin içine yapılmayacak. Fakat planlama bakanlıklardan yapılınca Belediyeler söz sahibi olamıyorlar.
Kenti tasarlarken insanların birbirileriyle temas edeceği bir yapı öngörüyoruz. İki dev park projesi bu mantıkla yapıldı. Türkiye’de şehirler kasaba haline gelirken biz şehrin dokusunu bozamayan çalışmalar yapıyoruz. Yayalaştırma yaptığımızda çok eleştiri almıştık ama gördük ki oralarda ticaret arttı. Eskişehirdeki hoşgörü kültürü bu hassas davranıştan kaynaklanıyor. Yıllar önce Fikret Otyam’ın söyledikleri Eskişehiri çok güzel özetliyor. ‘Abidin Dino’nun, Nazım’ın sorusundaki ‘mutluğun resmi’ni yapıp yapamadığını bilmiyorum ama Eskişehirde mutlu insanların tablosunu gördüğümü söyleyebilirim’.
15/ Pınar Tufanoğlu(Odunpazarı Belediyesi Meclis Üyesi): Toplantıyı başından beri söylenilen her sözden sonra benim için yeni bir pencere açıldı. Hiçbir yapı, tamamen iyi veya kötü değildir. Bu durum Büyük Millet Meclisinde yer alan seçilmişler için de geçerli. Az önce Oktay Bey büyükşehirlerin genelde yağmalanan alanlar olduğunu söyledi. Genel olarak kendi partimizin dışında kalan insanları hak etmeseler dahi eleştiriyoruz. Bende aynı şeyi yapıyorum. Arkadaşlar, kasap, manavdan meclis üyesi olduğunu söyledi ama ben de Odunpazarı Belediyesi meclis üyesiyim. Şehir plancıları burada biz olmalıydık diyor bende aynı şekilde burada ben olmalıyım ben yüksek lisansımı yaptım burada kasap ve manavın işi ne diyorum. Özellikle belli bir eğitim seviyesindeki insanlar için bu söylem böyle olmamalı. Çocuklarımızın topluma nasıl yararlı olacağını düşünmemiz gerekiyor. Kazım Bey Türkiye Büyük Millet Meclisinde yer alıyor. Bu şehrin insanları, bu şehirde doğup büyümüş, bu şehre sahip çıkması gereken insanlar. Toplumda başka insanların yaşadığı olayları haksızlıkları görmezden gelemeyiz. Çocuklarımız evden çıkarırken ‘sakın gördüğün duyduğun hiçbir şeye karışma’ diyerek tembih etmememiz gerekiyor. Benim annem beni öyle evden uğurlardı. “Sen hiçbir şeye karışma, yoksa seni şahit yazarlar.” derdi. Belki de bu yüzden bizler de haksızlığa karşı direnen bir toplum olamadık.
Öneri: Sivrisar vakfı başkanı benim çok yorulduğumu ve bu konuda gönüllüyüm her ay 5 kişiye ben ulaşacağım burada olan herkes bu konuda aynı davranırsa sevim hanımı bu kadar yormamış oluruz dedi.
ORTAK SONUÇ: Olumlu bir toplantı olması yanı sıra ,sürenin uzun olması serzenişleri oldu.
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
Eskişehir de var olan tüm sivil toplum kuruluşuna duyuru yapıldı. (E-mail ile? Mail kullanamayanlara telefonla hatırlatma yapıldı. Toplantı lobisinde geçen ayın tutanakları verilmiştir.tüm STK lara telefon edilmiştir.
MİLLETVEKİLLERİ İLE
Telefon , mail ve mesaj ile
BELEDİYE BAŞKANLARI İLE
Telefon Mail Görüşüldü.
MEDYA İLE
Ulusal basın temsilcileri ve yerel basın mensupları davet edildi. Yerel basın tam katıldı. 2-televizyon katıldı.
KATILIMCILARLA
E-mail ile tüm katılımcılardan konu istedik, geri dönüşüm oldu. Yerel gündem belirlendi.
SONUÇLAR
TkMM ilkelerimiz videosu ile genel konuya ilişkin videolar gösterildi. Genel konu, yerel konu vakit yettiğince işlendi. ve Eski tepebaşı belediyesi meclis üyesi Atilla Yücelal’ın Sağlık nedenlerinden Dolayı Her zaman Katılamadığı Toplantımız hakkında ilettiği Konuyu aktarmak gerekiyor. Son yıllarda izleyip katılamadığım bu küçük meclis toplantılarını Formatından yapısına kadar çok kaliteli ve değerli buluyorum. Sözlerini tekrar iletti.
Yeni katılan STÖ ler ve Bireysel katılımcılar Toplantı formatını tam anlayamadıklarından Alışılmış kuralların olmaması ile ilgili küçük serzenişler yaşanmıştır.
Yerel basın bu ayki toplantımızı3Gazetemiz birinci sayfadan verdi., ES TV ve kanal 26 Çekim yaptı haber olarak Konu tam olarak verildi. Büyükşehir belediyesi ev sahipliği katılımcılarımızı memnun etmiştir. Tüm Bu konuda görev alan belediye çalışanları görevlerini zamanında yapmış hiçbir eksiklik yaşanmamıştır.
DEĞERLENDİREN KİŞİ
EkMM Hamalı Sevim Şahin
03.11.2012 Eskişehir kMM Toplantı Tutanağı
previous post