Yer : ESYO Toplantı Salonu
Tarih : 06.02.2010
Katılımcılar:
a. Dernek, Vakıf ve Girişimler:
Eskişehir Muhacir Dernekleri Federasyonu (Recep Demir – Yönetim Kurulu Üyesi)
Özgür Eğitim Hakları Derneği (Basri Özgür – Yönetim Kurulu Üyesi)
Kader (Zehra Düzgüneş – Yönetim Kurulu Üyesi)
Tema Vakfı (Halil Güngör – İl Temsilcisi)
Eskişehir Çevre Sağlık İzcilik Derneği (Tekin Çetin – Üye)
Sivrihisar Eğitim Vakfı (Naci Şakar – Yönetim Kurulu Başkanı)
Körs-Elmalı Kültür Derneği (Mehmet Ali Çelik – Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı)
Uluslar Arası Af Örgütü (Ziya Yavuzeş – Temsilci)
Ümraniye Çevre Köyleri Derneği (Adil Şahin – Yönetim Kurulu Başkanı)
Eskut (Mahmut Makas – Yönetim Kurulu Başkanı)
STGM Eskişehir (Banu Gültekin Kocaman – Koordinatör)
İlim Yayma Cemiyeti (Halil Tekin – Müdür)
Eskişehir İmam Hatip Lisesi Mezunları Derneği (Murat Şavk – Yönetim Kurulu Başkanı)
Numanoluk Köylüleri Derneği (Erdem Doğan – Denetim Kurulu Üyesi)
İşitme Engelli Çocukları Olan Aileler Derneği (Cemal Özmen – Yönetim Kurulu Başkanı)
Damlalı Karaağaç Köyü Derneği (Recep Sarı – Üye)
Karadenizliler Derneği, ESYO (Ali Akyüz – Üye, Kolaylaştırıcılar Kurulu Üyesi)
Üçsaray Köylüleri Derneği (Kadir Gezek – Yönetim Kurulu Başkanı)
Haytap (Ayten Tutkun – Odunpazarı Temsilcisi)
Güneş Derneği (Mustafa Özesen – Yönetim Kurulu Başkanı)
b. Meslek Odaları
c.Sendikalar
Hizmet-İş Sendikası (Özkan Özsüzen – Yönetim Kurulu Başkanı)
Katılan Milletvekilleri:Murat Sönmez (CHP)
Belediye Başkanları:Burhan Sakallı (Odunpazarı Belediye Başkanı vekili Rasim Duru’yu gönderdi)
Mesaj Yollayanlar:
1. Nedim Öztürk (AK Parti)
2. Beytullah Asil (MHP)
3. Ahmet Ataç (Tepebaşı Belediye Başkanı)
Moderatör:
Sevim Şahin (EkMM Hamalı)
Gözlemciler:
Kader (İlknur Kahvecioğlu – Denetim Kurulu Üyesi)
Kader (Esen Türker – Denetim Kurulu Üyesi)
Kader (Ayla Peşeker – Denetim Kurulu Üyesi)
Tema (S. Levent Gökgöl – Gönüllü)
Sivrihisar Eğitim Vakfı (H. Ziya Kandilci – Yönetim Kurulu Üyesi)
Sivrihisar Eğitim Vakfı (Mustafa Çatalsarık – Yönetim Kurulu Üyesi)
Sivrihisar Eğitim Vakfı (Sırrı Sezer – Yönetim Kurulu Üyesi)
STGM Eskişehir (Emre Murat Ermiş – İletişim Sorumlusu)
Eğitim Hakları Derneği (Beşir Bozdağ – Yönetim Kurulu Üyesi)
Numanoluk Köyü Derneği (Adnan Karaca – Üye)
Bireysel Katılım (Halit Demet)
Bireysel Katılım (Tahsin Çiloğlu)
Bireysel Katılım (Hale Kargın Kaynak)
Bireysel Katılım (Meryem Yurdagül)
Bireysel Katılım (Şükrü Özer)
Diğer Katılımcılar:Çeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan toplam 15 izleyici/gözlemci katıldı.
Medya:
1. ES TV
2. Şehir Gazetesi
3. Kanal 26
4. Sonhaber Gazetesi
5. Milli İrade Gazetesi
6. Kanal 3
7. Sakarya Gazetesi
Konular:
1. Genel konu: Askeri Vesayet, Sivil Vesayet
2. Yerel konu: Bitkilerin Sağlığımızdaki ve Ekonomideki Yeri
Konuşulanlar:
1. Murat Sönmez (CHP Eskişehir Milletvekili) : Ayda bir de olsa birlikte olma imkanı verildiği için mutluyum. Bütün hafta Ankara’da oluyoruz, sadece hafta sonu Eskişehir’de oluyoruz. Ve her zaman burada olamayabiliyoruz. Gelemediğimiz zaman tüm bilgiler bize ulaştırılıyor, bunun için teşekkür ederim. Bugün bir toplantımız var bundan sonra mesela. Ortada sürekli bir darbe söylentisi var. 6-7 yıl evvel yapıldığı söylenen, yapılmış, yapılma planında bahsediliyor. Bunun ne zaman gündeme geldiğini dikkatinizi çekmek istiyorum. Hükümet ne zaman oy kaybetmeye başladı, o zaman bu konu gündeme geldi. Ayrıca açılım başarısızlığı sonrasında hemen bu konu gündeme getirildi. 6-7 yıl önce yapıldığı söylenen planlar, neden bugün ortaya çıkıyor. CHP olarak darbelerden en fazla zarar gören biziz. Darbe savunucusu olmak CHP için en son şeydir. Ancak ordunun yıpratılmaması adına savunmak da bizim görevimizdir. Şu ana kadar yapılan işlerde, hükümet kendi tekeline almak istiyor, istediği gibi yönlendirmek istiyor. Mecliste kendilerine uygun olmadıkları bir söylemi MHP milletvekili söylediğinde, başbakan kürsüdeyken; ki AKP milletvekilleri liderlerine bağlıdır; AKP’li en az 150 milletvekili gidip, MHP Milletvekillerine doğru gidiyorlar. Başbakan o sırada kürsüde, normalde elini kaldırsa yürümezler, ama demedi. Bu derece istediğimizi yaparız mantığında bir iktidar var. İstediğini yapmış, şu anda da muhalefete sıra gelmiş. Akşam habere bakarken, bazı medya kuruluşlarında, gördüklerim ve anlatılanın çok farklı olduğunu gördüm. Konu bir anda “başbakanın eşinin başörtüsü” üzerinden mağduriyet üzerine geldi. AKP “mağdur edebiyatı” nı iyi biliyor. Gece vakti, yazarlar evden alınıp, istenilen yapılıyor. Mağdur olan varsa Türk vatandaşıdır. Ergenekon içinde suçlu olanlar da var, ama masumlar ne olacak. Bu masumları savunduğunuzda, sanki hain görülüyorsunuz. Deniz Feneri davasından kimin, ne kadar haberi var. Baskıyı yapan hükümettir.
2. Rasim Duru (Odunpazarı Belediyesi Başkan Vekili) : Sivil ve askeri vesayet konusunda kilit sözcük statüko ve değişimdir. Günümüzde dünyada neler olup bittiği çok rahatlıkla öğrenebilinmektedir, bizler yakın tarihimizi bile resmi tarihten öğrenmekteyiz. Dünyanın bir değişim içerisinde olduğu düşünüldüğünde Türkiye’de değişmek durumundadır. Bazı kurumlarda var olan tabular yıkılmak zorundadır, her kurum şeffaf hesap verebilir olmalıdır. Statükodan yarar sağlayanlar statükodan memnudurlar ve devam etmesini isterler. Darbeler elbette sorgulanmalıdır ki günümüzde darbe anayasası ile yönetilmekteyiz. Demokratikleşme ve şeffaflaşma adına atılan her adımın karşısına bir statüko çıkmaktadır. AK Parti iktidara geldiğinde irtica geliyor dediler. Şeffaflaşma ve demokratikleşme söz konusu olduğunda sürekli olarak kapatma davası ortaya atılıyor ve deniyor ki AK Parti sivil diktaya gidiyor, dünyada askere karşı sivil dikta sağlayan herhangi bir zaman yaşanmamıştır. Bizim hukuksal boşluklarımız elbette var ancak bunların değiştirilebilir. AK Parti Türkiye’de dünya standartlarına uygun bir demokrasi çalışmaları yapılmaktadır. Türkiye’nin 50 yıl içerisinde dünyanın en büyük 5. büyüğü olacağı düşülüyor. Türkiye artık eli sopalı devlet anlayışından vazgeçmelidir.
3. Basri Özgür (Eğitim Hakları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi): CHP’li milletvekili ve AKP’li Odunpazarı Belediye Başkan Vekili haliyle kendi örgütsel çıkarları açısından konuya yaklaştı ama biz yurttaş bakış açısıyla yaklaşmalıyız. Murat Bey sözlerine darbe iddiaları var diye başladı. Bu ülkede bu konu tartışılırken söze buradan girilmemeli diye düşünüyorum. Çünkü iddialara gelmeden önce yapılmış darbeleri konuşmalıyız. Bu darbelerin topluma, memlekete ciddi zararları olduğunu biliyoruz. Sivil dikta olmaz dedi Rasim Bey ama hayır olur, ve sivil kökenli diktatörlüklerin örnekleri vardır. Ancak darbeler ve askeri vesayet konuşulurken bunun sulandırılmasına, gözden kaçırılmasına sebebiyet verecek şekilde sivil darbe vs. söylemlerinin ortaya sürülmesi yanlıştır. Hükümetin yanlış ve baskıcı uygulamaları elbette eleştirilmelidir, TEKEL işçileri meselesinde olduğu gibi, ancak muhalefet yapacağım diye darbeci zihniyetlerin ve odakların savunulması pozisyonuna düşülmemelidir. Çünkü siyasi partileri ne kadar eleştirsek de, anti-demokratik dahi olsa bir seçime tabiidirler. Ancak seçilmediği halde, sadece elinde silahı olduğu için tahakküm uygulayan bir güce her şeyden önce karşı çıkmalıyız. Askeri vesayet konusunda her şeyden bağımsız olarak çok açık ve net bir karşı tavrımız olmalıdır.
4. Recep Demir (Eskişehir Muhacir Dernekleri Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi) : Ben 12 Eylül’de sokağa çıkamazdım, polis bölünmüş durumdaydı, bunu yaşadım, bir taraf sağcıdır bir taraf solcu, öğretmenlerde de bu böyleydi. Devlet dairesinde de aynı şekildeydi. 1980de ben askerdeydim, bizim koğuşlarımız ayrıydı. Türkiye darbeden hemen sonra demokrasiye geçmiştir ve bu başarılmıştır ve ben darbeye karşı değilim. Bunu siyasilerimiz sağladı, bugün demokrasiye geçilmiştir. Almanya’da bir tane olay var. Sorumluları var. Ama Türkiye’de bu konuda konuşulmuyor. Bu nasıl demokrasi? Parti delegesi göreve geliyor, 4 ay sonra alınıyor, bu nasıl demokrasi. Aslında bu da ihtilal. Bunları sormamız lazım. İhtilalleri oluşturan siyasi partilerimiz, halk değil. Biz vatandaş olarak belki görevlerimizi yapıyoruz. Ama siyasi partiler iktidarda kalmak için demokrasinin gereğini yerine getirmiyor. Birbirimize saygımızın olması lazım.
5. Ziya Yavuzeş (Uluslar Arası Af Örgütü Temsilcisi) : 80 öncesi gençlik derneklerinde yöneticilik yapmış, 80 ihtilalini yaşamış, bedelini ödemiş biriyim. 12 Eylülü doğru anlamak lazım; askeri vesayeti doğru anlamak lazım. Ülkenin çok yerinden sıkıyönetim vardı, asker etkiliydi, ama terörü durdurmadı. 12 Eylül öncesi darbe için ordu içindeki bazı kesimlerin çatışma ortamını körüklediğini, yarattığını görmemiz lazım. Böyle olunca “iyi ki de geldiler” deme hakkımız ortadan kalkmış oluyor. 12 Eylül sonrası Diyarbakır Cezaevi yaşandı. Zulmün en çirkiniydi. Köyler yakıldı. Demokrasi; kendi bulunduğumuz yerden bakarsak, empati kurmazsak olmaz. 12 Eylül kara bir dönemdir. Murat Bey’e yurttaş olarak teşekkür ediyorum. Yurttaşlar ile birlikte olmak zaman ayırdığı için. Burhan Sakallı’ya da sitemlerimi iletiyorum. Bir takım işlerle ilgili vekâlet olabilir, ama yurttaşlar ile ilgili işlerde vekâlet olmayacağını düşünüyorum ve iletilmesini istiyorum. Hükümeti tabi ki ak kaşık görmüyorum, ama CHP hem darbeden en fazla zarar görmüş olacak, hem de bunun üzerine gitmeyecek. Demokratik girişimler, askeri vesayeti ortadan kaldırmak için bir araçtır. Yıllardan beri darbeciliği, cuntacılığı, bir köşe yazarının yaşından dolayı saklanması da hoş değil. Onun da açıklayamadığı olaylar var. Hukuktan yana olmalıyız. Bu konu da sıkıntı yaşıyoruz. Bu noktada sivil insiyatif devreye girmeli, demokrasiden yana olmalı.
6. Rasim Duru (Odunpazarı Belediyesi Başkan Vekili) : Başkanımızın katılamama mazeretini ve nedenlerini ilettim. Ve ben de açıkçası sivil topluma uzak bir insan değilim.
7. Mustafa Çatalsarık (Sivrihisar Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi) : Darbe deyince irkiliyorum. Bütün darbeleri yaşadım. Darbenin savunulacak hiç bir tarafı yok. O günlerde; sokaklarda bayram yapanlar oldu. Darbe iyi değildir, savunulmaz. “Hükümet başarısız, bunları gündeme getiriyor”; peki bu noktada CHP’nn gündemi nedir? Bu memlekette esnaf, işçi, memur vb. var. Kaç senedir meclise emekli hakkında CHP ne sundu? CHP’de, hükümet gündem yaratıyorsa bunun peşinden gidiyor. CHP’nin gündemi nedir?
8. Murat Sönmez (CHP Eskişehir Milletvekili) : CHP asla darbeleri savunmaz. CHP en fazla zararı gördü darbelerden. Erdal İnönü gibi hiç bir olaya katılmazken yasaklı olurken, neden Turgut Özal yasaklı olmadı. 12 Eylül’de ordu el koyunca, olaylar bitmiştir; peki sihirli bir el mi değdi de bitti? Türkiye’de askeri bir darbe asla söz konusu olmaz. “CHP’nin gündeminde ne var” diye sordunuz CHP’nin gündemi de Türkiye gündemi ile aynı; işsizlik. Türkiye’de açlık sınırında yaşayan çok büyük bir oran var. CHP bu konuda birçok kanun teklifi vermiştir. Türkiye’de bir demokrasi olacaksa devletin kurumlarının elinde olmalıdır. Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun atanması ile ilgili kurumun atanma biçim bağımsızlık önünde büyük engeldir. Biri seni atarsa ki bu da iktidar partisi ise atananlar atayanlara vefa borcu duyacaklardır ve kararlarını bağımsız veremezler elbette bir tarafı kayıracaklardır. Ergenekon davası konusunda ise Mehmet Haberal’i içerde tutmak ne demek, kaçmaz diye uzun zamandır içerde burada büyük adaletsizlik var birçok insan bunlar kaçmaz diye dışarı bırakıyorsunuz.
9. Tahsin Çiloğlu (Bireysel Katılım) :Emekli felsefe öğretmeniyim ve bireysel katılıyorum. Bildiğim kadarı işe herşey kendi koşullarında değerlendirilir. Darbe de kendi koşullarını hazırlar ve meydana gelir. 60 darbesinde de böyleydi, 28 Şubat da böyleydi, e-muhtıra da böyleydi. Israrla darbe olasılığı yok demeyi ben sade bir vatandaş olarak beyhude görüyorum. Islak imzadan tutunda her yerde bulunan silahlara kadar bulunanlar darbe yoksa neyin nesi. Herkese soruyorum 10 yıl önce “paşalar ceza evine atılacak” diyebilir miydik? Kim söyleyebilirdi bunu? Ama bugün Silivri cezaevindeler. Eğer birşey yoksa onların orda ne işi var? Bundan sonra ne olacak; bundan sonra askeriyenin elinde bir siyasi erk vardı ama askerinin elinden bu siyasi güç alınıyor. TSK yıpratılıyor şeklindeki açıklamayı doğru bulmuyorum. Bütün bu deliller varsa; evet zayıflasın. Asker kesinlikle siyasete karışmasın. Askeri vesayet ile ilgili olarak yurdumuzda en acil konu bence işsizlik değil. Bizde asıl can yakıcı sorun; terör sorunu. Dünyanın en güçlü ordularından birine sahibiz, öyle olduğumuz söyleniyor 25 yıldır terörün hakkından gelemiyoruz 40 bin can bırakmışız geride. Bunları bir tarafa itmenin anlamı var mı? 25 yıldır savaşmışsız ve mahmur’da 4000 PKKlı vardı bugün yine 4000 PKKlı var. Bence herkes, hepimiz, birbirimizi içimize sindirmeliyiz. Siyasi parti temsilcileri, “demokratik açılım” ne diye bekliyor, oturup hazırlayın. Bunları hayata geçirelim. Birbirimizi dikkate alarak bunları oluşturalım.
10. Şükrü Özer (Bireysel Katılım); Askere ilk gittiğimizde, komutan sordu; “ne mezunu, ne iş yapıyorsun”. 28 şubatta. Bir arkadaşımız imam hatip lisesi mezunu birine, “burda Allah yoktur” denmişti. Bu ülke 31 Marttan itibaren darbelerle yönetilmiştir. 28 Şubatta bir sürü insan mağdur oldu. Terör devletin sorunudur; insanları ötekileştirirse eğer, bu sonuç olur. 10 yıl önce asker yargılanmazdı. Askerin özelliği nedir? ; görevini yapsın. Bizde asker dışa karşı değil, içe karşı olmuştur.
11. Zehra Düzgüneş (Kader Yönetim Kurulu Üyesi) : Darbelere karşıyım. Sadece askeri değil, sivil darbelere de karşıyım. 99 depreminde İzmit’teydim. Polisin yetersiz olduğu durumda asker devreye girdi depremde. Askerin içinde kıyamet vardı, ama Kocaeli’yi asker çözdü. Polisin ve askerin yetersiz olduğu durumlar var. Askerin darbe yapmasına, demokrasinin gelişmesine engelse, karşıyım. Ama sivil yaparsa ona da karşıyım. Dışarıda görüşlerimi söyleyemiyorum, ifade özgürlüğü olmalı.
12. Emre Murat Ermiş (STGM Eskişehir İletişim Sorumlusu) : Söyleriz diyoruz ama aslında söyleyemeyiz, ifade özgürlüğü yok bu memlekette, her şeyi söyleyemiyoruz. Birşeyi söylerken, kendi ideolojimizle söylüyoruz. Bunun altında meşruiyet var. Bu yapılan darbeler, o kadar meşrulaşmış. Bunun üstesinden gelecek olan demokrasidir. Bunun nasılı gayet söylenecek birşeyken, yapmıyoruz. Karşı olurken de belli çerçevenin içinde konuşuyoruz. Darbe yaşamamama rağmen bunun etkisini görüyorum.
13. Ali Akyüz (Karadenizliler Derneği Üyesi – ESYO Kolaylaştırıcılar Kurulu Üyesi) : 12 Eylülle ilgili Ziya Bey’in söylediklerine katılıyorum. Kenan Evren’in “biz şartları bekledik” dediğini hepimiz biliyoruz. Bizim kardeşlerimiz, sokaklarda birbirini kurşunladı. Gün Sazak öldüğünde, 3 gün sokağa çıkmadık. Neden; çünkü şartlar oluşturuluyordu. Milletin iradesine ve sağ duyusuna güvenmek zorundayız. 1960 sonrasında yapılan ilk seçimde, ülkede tek parti iktidara geldi, 1983 de, 28 Şubat sonrasında tek parti iktidara geldi. Demek ki bu ülke; askeri darbeyi sevmiyor. ANAP’ın iktidara geldiğinde; Kenan Evren “siz oyunuzu vereceğiniz yeri bilirsiniz” dedi, Halk adres göstermediği yere verdi oyunu, yerini bildi gerçekten. Türkiye terörün hakkından gelemeyen değil, gelmeyen bir ülkedir. Başbuğ “Güneydoğuda terör, toprak ağalarından” bahsetti. Ama Ankara’daki ağalardan bahsetmedi. 11 Eylül gecesini hatırlayın; Türkiye’de bir gecede 100.000 kişi toplandı. Demek ki bu insanlar öncesinden fişlenmişti, hemen toplandı. Demek ki burada asker iyi niyetli değildi. Türkiye’de asker olmak için millet sıradaydı, şimdi ise askeriye sayfa sayfa ilan veriyor, astsubay, subay bulmak için. Çanakkale’de yaşanan dostlukları anlatan ordularımız var. Bu ordu nasıl oluyor da, güneydoğuda kendi insanına zulmediyor.
14. Halit Demet (Bireysel Katılım); Bu çerçevede anayasanın değişmeyeceğini düşünüyorum. Referandum, anayasa mahkemesinden geri dönecek. Diğer türlü MHP ve CHP, özellikle destek vermeyerek, “bu işi beceremediler durumu yaratmak” istiyorlar. Bu şekilde anayasa değişikliği, seçimlere kadar imkansız.
15. Özkan Özesen (Hizmet-İş Sendikası Yönetim Kurulu Başkanı); Türkiye’de öyle bir sivil insiyatif vardır ki. Kahveler ayrıldı babalarımız küstü, askeriyeyi kullanarak onlara darbe yaptırdılar ama aynıları yine kaldı. 60-80 arası biz akıllandığımız için çocuklarımızı kavga ettirdiler, bunun sonunda yine askeriyeyi kullananlar ve 2. sinde askeriye kimseyi idam etmedi. Ben değil biz demeliyiz.
16. Ziya Kandilci (Sivrihisar Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi): Askeri vesayet, Demokles’in kılıcı askeri darbeler, savaşlar halk için dünyanın en büyük zulmüdür. Darbeler 2 sebepten yapılır; 1.si keyfi yapılır ama ciddi devletler 2.si devlet elden gitmesin diye yapılır. Siyasiler basiretsiz kalırsa darbe yapılır. Ama bunun kriterlerini bulmak son derece zordur. Şu andaki askeri vesayet tartışmalarında yargılamak son derece zor gözüküyor bana. Yargıyı beklemek gerekir. Bana kalırsa bir darbe günümüzde söz konusu değildir. Ancak hükümetlerin darbe korkusu mevcut ve kendi kendine tedbirler almak isteniyor. Sivil vesayet olabilir mi? Olmaz dendi ama olabilir. Nasıl olur demokratik olur gelir oturur ve diktatör olur. Bunun dünyada çok örnekleri mevcut. Sivil iktidarların karşısında güvenecek başka alternatif yoktur ve halk mecburen biri iktidara getirilir. Muhalefete bakıyorum, ekonomi, terör, iktisadi devlet teşekkülleri, yabancı sermaye, işsizlik, çiftçilerin sorunu hiç biriyle ilgilenmiyor. Millet ümitsiz. Sivil toplum örgütleri daha aktif olunmalı, ve devlete baskı yapmalıyız bence öncelikler seçim kanunu değiştirilmeli.
17. S. Levent Gökgöl (Tema Gönüllüsü): Bizim çok iyi bir deyimizi var: artık keşke yok. Öyle bir eğitim düzeni olmalı ki hiçbir zaman keşke demeyelim. Keşkenin çaresi olamaz. Toplumsal barış topraktan gelecektir söylemini çok beğeniyorum. Toprak yerinden oynadığı anda kaos başlar, insan kendi kendini mahveder. Hollanda Türkiye’nin 20de biri kadardır. Ama bir saksı çiçek çıkartamazsınız neden çünkü Hollanda o toprağa kıymet veriyor ama tarımsal ve hayvansal geliri 39 milyar dolardır.
18. Sevim Şahin (EkMM Hamalı) : Arkadaşlar ekleyecek görüşü yok ise, ikinci gündem maddesine geçmeden; Odunpazarı Belediyesi’nden EkMM toplantısı için Belediye Meclis salonu talebimizi iletelim. Sıra ile tüm belediyelerden salonlarını talep edeceğiz, Odunpazarı ile başlayalım.
19. Rasim Duru (Odunpazarı Belediyesi Başkan Vekili) : Belediye meclisi toplantı salonunda toplanılması konusundaki talebinizi ileteceğim.
Toplantının bundan sonrasında Bitkilerin Sağlığımızdaki ve Ekonomideki Yeri üzerine gelen Bitki Uzmanı Yaşar Savaşçı bilgi verdi. Katılımcılar yoğun ilgi ile dinlediler ve soruları yanıtlandı.
Öneriler:
“Bundan sonraki toplantılarda yerel konu sağlık yada kişisel gelişimize destek olacak konular olursa seviniriz” denildi.
Değerlendirme:
1. İletişim
a. Sivil toplum ile
Daha önce katılan ve katılmayan sivil toplum kuruluşlarına telefon ile 2541 kişiye mail yoluyla 2 defa duyuru yapılmıştır. Toplantıya katılan tüm sivil toplum basın ve bireysel katılımcılara geçen ayın toplantı tutanağı ve basın da çıkan haberlerin fotokopisi dosya ile verilmiştir.
b. Milletvekilleri ile
Telefon, faks ve mail ile 6 Milletvekile ulaştık, Bağımsız Milletvekili Tayfun İçli ‘nin özel kalemi “İstanbul’da olacak katılamaz” dedi . AK Parti Milletvekili Nedim Öztürk özel kalemi “mesaj çekeceğiz. Katılmayacak” dedi.. CHP Milletvekili Murat Sönmez’in Özel Kalemi “Eskişehir’de olacak katılacak” dedi. Beytullah Asil başka bir Millet vekili parti toplantısı için Eskişehir’de olduğundan dolayı katılamadığını ve üzüntüsünü ifade etmiştir.Diğer vekillerden hiçbir dönüş olmamıştır.
3. Medya
Eskişehir de bulunan tüm ulusal basın temsilcileri ve yerel basın mensupları davet edildi. üç tv kanalı ve beş yerel gazete geldi
Değerlendirme:
Siviltoplum kuruluşları, EkMM koplantısından duydukları memnuniyeti ifade ettiler.
Değerlendirenler:
Sevim Şahin
Eskişehir kMM Hamalı