Yer: ESYO
Tarih: 05.12.2009
Yerel Katılım:
1- Çevsad (Enis Karahasan – Yönetim Kurulu Üyesi)
2- Alanyurtlular Derneği (Gazi Ayaz – Yönetim Kurulu Başkanı)
3- Tüketiciyi Destekleme Derneği (Süleyman Bakal – Yönetim Kurulu Başkanı)
4- Eskut (Mahmut Makas – Yönetim Kurulu Başkanı)
5- Sucaaddin Veli Turizm Tanıtma Derneği (Nusrettin Demirtaş – Başkan)
6- Erkader (Halil Sevindi – Yönetim Kurulu Başkanı)
7- Yunusemre Halk Çarşısı Derneği (Mehmet Tunçer – Yönetim Kurulu Başkanı)
8- ESYO –STGM (Gürcan Banger – Kolaylaştırıcılar Kurulu Üyesi, Yönetim Kurulu Üyesi)
19- Gürleyik Derneği (Halit Gürsoy – Yönetim Kurulu Başkanı)
10- STGM (Banu Gültekin Kocaman – Koordinatör)
11- Eğitim Hakları Derneği( Basri Özgür Yönetim Kurul Üyesi )
12- Kuyucak Köy Derneği (Kerim Çakır – Başkan)
13- Seyit Battal Gazi Vakfı ( İlyas Küçükcan – Yönetim kurul üyesi )
14- KA-DER ( Aslışah Şenak – Başkan)
15- Oğuz Kayı Boyu Derneği ( Basri Köseler – Başkan)
16- Karadenizliler Derneği ( Ali Akyüz – Üye)
17- Muhacir Dernekleri Federasyonu (Recep Demir – Yönetim Kurulu üyesi)
18- Numan Oluk Köy Derneği (Adnan Karaca – Yönetim Kurulu Üyesi)
19- Hizmet İş Sendikası (Özkan Özsözen)
20- Disk Emekli Sen (Suat Başaran )
Milletvekilleri: Beytullah Asil (MHP)
Belediye Başkanları:Katılım olmadı.
Mazeret bildirenler:
1- Nedim Öztürk (Ak Parti)
2- Ahmet Ataç (Tepebaşı Belediye Başkanı)
Moderatör: Ayhan Bilgen (Gazeteci, STGM Yönetim Kurulu Üyesi)
Medya:
1- Ayşe Kaytan (Sonhaber Gazetesi.)
2- Özcan Köseler (Milli İrade Gazetesi)
3- Altan Elçin (Sakarya Gazetesi.)
4- Şaban Bağcı (İki Eylül Gazetesi.)
5- Ahmet Zanbaksoy (Şehir Gazetesi)
6- Gökhan Gönder (Es Tv )
7- Abdullah Bayraktar (Kanal 26)
Diğer Katılımcılar:
1- Alevi Dedesi Cafer Özel
2- SHP İl Başkanı Cemal Küçükbaş
3- Kuyucak Köy Muhtarı Emin Özbek
4- Kuyucak Köyü Aza Orhan Özbek
5- Bireysel Meryem Yurdakul
6- Bireysel Şaban Bağcı Gazeteci Yazar
7- Bireysel Muhterem Kıdan
8- Bireysel Özge Güncan
9- Bireysel Metin Yanarsoy
10- KA-DER (Yönetim Kurul Üyesi Suna Özgür )
11- KA-DER( Denetleme Kurulu Üyesi Esen Türker)
12- ESKUT Özden Çalışkan
13- Bireysel Ercan Aktaş
14- ÇEVSAD Yönetim Kurulu Üyesi Fatih Yılmaz
Konular:
Genel Konu: Alevilik ve Dersim
Yerel Konu: Gürleyük Köyü
Anayasa Konusu: Sivil anayasa
Konuşulanlar:
1- Ayhan Bilgen (Moderatör): Bu ülkede sorunları kendi aramızda konuşabilme cesaretini gösterebilecek miyiz? Burada, “hayır bizim sorunumuz yok” veya “sorunumuz var diyebiliriz. Bu çerçevede ana tema, sorunların varlığını kabul etmekten, bunların çözümüne ait öz güven taşımaktan geçiyor. Burada kim ne yapmalı, konusunda bir uslubu belirlemeliyiz. Bir kere farklılıklarımızı kabul etmeliyiz; sorunu olanın sorunlarının varlığını anlamalıyız. Düşman olarak bile görsek düşmanı anlamak ve tanımak zorundayız. Bu farklılıkları olduğu gibi kabullenme, sorunlarını olduğu gibi kabul etme anlamına gelmez. Herhangi birini diğerine benzetmeye çalışmak farklı sebeplerden dolayı istemek olağandır, ama bunu dönüştürmeye çalışmak farklıdır. Diyanet işleri başkanı Alevilik konusunda kendi tarafından bakabilir, bunu ifade edebilir. Ama “ancak bu şekilde kabul ederim” demek dayatmacılıktır. Burada kimseye bir şeyi dayatmadan kabul etmemiz gerekiyor. Güçlü olanın diğeri üzerinde baskı oluşturduğu bir şekli kabul edemeyiz.
Farklılıkları ve çoğulculuk konusunu doğru anlamak gerekir. Ülkede Sünni çoğunluğun yanında Alevilerin sorunu zordur, Aleviler içinde ise diğer azınlığın sorunu daha zordur. Aleviler bir şey talep ederken, kendi içindeki azınlığa da aynı şekilde duyarlı olursa o zaman yol alınır. İnsan Hakları Genel Kurulu’nda bir Alevi arkadaşımız kalktı “Başörtüsü diyorsunuz yok böyle bişey” dedi. Şimdi bu olmaz; bir sorunu çözerken, öbürünü yok sayamazsınız. Acılar arasında bir hiyerarşi kurarak çözüme varamayız. Ortak zemin üzerinden gitmeliyiz. Farklılıkları onların sorunlarının çözülmeyeceğini göz önünde tutarak çözemeyiz. Farklılıklar ile ortaklaşa sorunlarımız üzerinden, ortak yaşam kuralım. Okullarda saz öğretilsin diyen Alevi büyükleri var. Biri kültürü için saz istiyorsa, bunun kabul edilip, üzerinde bile tartışılmaması lazım.
Kimliklerin Anayasada ifadesi konusunda ise kendini ifade etmek doğaldır ama bu kadar göç almış, bu kadar farklı kimliğin olduğu ülkede herkesin yer alması ne kadar mümkündür. Bunu yapmak mümkündür, ama pratikte olası mıdır? Bu durumda anayasanın ilk sayfasında yarım sayfadan fazla kimlikleri yazmanız gerekir. İkincisi ise her kimliği kapsayacak genel ifade kullanılabilir, daha alt maddelerde ise haklar konusunu ele alabilirsiniz. Nice devletler vardır ki; bunu anayasasında ifade eder ama uygulamada bunu tanımaz bile.
Alevilerin, Cem evleri ve din dersleri konusunu farklı şekilde ele almasını herkes anlamalı, kabul etmelidir. Cem evlerinin statüsü sorununu net tanımlalıyız. Bu durumun sebebi; Tekke Zaviyeler ile ilgili düzenlemedir. Denmiştir ki “din yerleri devlet eliyle açılmalıdır”. Cem evleri konusundaki sorunun sebebi budur. Cem evleri konusunda bir talebe sahipsek, sonuçta buraların yasak, gizli olmamasını savunuyorsak, toplumsal meşruiyetse istediğimiz; diğer tarikatlar, inançlar için de aynı şeyi istemeliyiz. Bir şeyi yüceltmenin yolu diğerini küçültmek değildir.
Din dersleri konusunda ise; dışardan alacağımız standart bir yöntem yok, uygulamalar farklı. Dini hizmetler, uygulamalar konusunda çocuk doğduğunda tercihini yapıyor, Katolik’se, o kilise için vergi ödüyor. Devlet bu parayı kiliseye aktarıyor. Kilise bunu ne yapacaksa yapıyor. ABD’’de ise devlet böyle bir rol oynamıyor. İsteyen gider Protestan kilisesi açar, istediği şekilde yorumlar diyorlar. ABD diyor ki bu benim için bir tehdit değil, isteyen istediğini yapsın diyor, taraf değilim diyor. Eşitlik ve özgürlük ilkelerinin korunması önemli. Ülkelerde göre de bunun farklılıklar taşıması ve ifade şeklinin de farklı olması doğaldır. Farklılıklar üzerinden bir gerilim değil, bunun zenginliğini yaşamak lazım. Devletin bu konuda kesinlikle bir ayrımcılık yapmaması lazım.
Bu ülkede özgürlüklerle ilgili konularda toplumda tahammülsüzlüklerin olduğunu ama bunların sebebinin yöntemden kaynaklandığını düşünüyorum. Türkle Kürdü, sağla solu karşı karşıya getirmek vb. den kaynaklandığını düşünüyorum. Sanal korkular yaratıp, sorunla ve sebeple yüzleşmeye engel oluyorlar. Alevi sorunun merkezine Sünni oturursa bu kavgalar sürer. Kürt sorunun merkezine Türk’ü oturtursanız yine çözemezsiniz. Bu kavgalar sürer gider, çözülmez, herkes kaybeder.
2- Beytulllah Asil (MHP Milletvekili): Öncelikle teşekkürler. Ülkede yaşanan bu sıkıntıların en büyük sebebi; bizim yönetim biçimimiz. Gerek imparatorluk, gerek Cumhuriyet döneminde bizi bir yere koyma istediğidir. Milleti nasıl yaşamalarını arzu ediyorlar ise, o şekilde yönlendirme istekleridir. Eğer biz aynı köyde, şehirde, toplumda yaşayan insanlar, birbirimize yüklediğimiz farklı özellikler nedeniyle, dinimiz, mezhebimiz nedeniyle birbirimizi farklı görmeye başlarsak, bunun önünü alamayız. Alevi ve Sünni yıllarca beraber yaşamış ve aynı köyü birlikte kurmuş, paylaşmışlar. Bu ortamda maalesef yönetim biçimlerinde ve yönetenlerin farklı istekleri konusunda farklı kışkırtmalar, zorlamalar meydana gelmiştir. 80 öncesi Türkiye’de bir şeyler yapılmak istendi. Dünyayı yönetmek isteyen soğuk savaş sürecinde bazıları Anadolu’yu ele geçirme çabasında oldu. Bazı gruplar, özellikleri nedeniyle farklı dini kimlikleri olanlar ile yakınlaştılar, çatışma ortamı verildi. İhtilal yapma arzusunda olan insanlar ortaya çıktı. Bu süreçte bu olaylar devlet eliyle tetiklendi.
Alevi-Sünni bu ülkenin asli unsurlarıyız. İnsanları şu şudur diye ifade etmeye kalkarsanız, bundan elde edilebilecek hiçbir tarafın hiç bir kazancı yoktur. Sıkıntılar var tabi, bunlar ülkenin sıkıntısı. Bunlar, hep beraber çözmediğimiz süreç, yine bizim sorumuz. İnsanın insana saygı duymasını sağlayamamışsınız. Bugün olmadık olaylardan dolayı birbirini öldüren insanlar var. Bunları ortadan kaldırmadan bazı sorunları halledemezsiniz. İnsan olarak birbirimizin her türlü hakkına saygı duyacağımız gibi, birbirimizin her özelliğine sahip çıkacağız. Önce insan olarak yaşama kültürünü oluşturmamız lazım. Bu olursa diğeri de olur. Sıkıntı, yönetme şekli ve yöneticiden kaynaklanan sıkıntı. Oy için insanları farklılaştıran politikacılar var. Oy için insanları felakete sürükleyenler var. Ama insan olarak yaşama, birbirimizin hakkını tanıma durumunda, bu politikacıların da yapacakları engellenmiş olur. Herkes nasıl yaşamak istiyorsa öyle yaşayabilmeli. Birbirimize bakışımızı değiştirmeliyiz. Önce toplum aydınlanacak. Sonraki kısım kendiliğinden oluşacaktır. Anadolu’yu yurt yapan asli unsurlar Alevilerken, bunu bugün azınlık konumuna düşürmek olur mu? Neyse sıkıntı, sebep, devlet eliyle bunların çözümlenmesi lazım. Ne yapılması gerekiyor ve isteniyor ise devlet her vatandaşına destek ve yardım etmek durumundadır. Millet olarak da bu sıkıntıyı devlete yaşatmamak gerekir. Mesele bir insanlık meselesidir. Önce birlikte yaşama duygusunun sonsuzluğa ulaşması konusunda adım atmalıyız.
Din dersleri, Anayasa değişmezse okutulmaya devam edilecek. Nasıl ki bir fizik, kimya, vb. bu insanların vazgeçilmez bilgi alanlarıysa, din de insanın vazgeçilmezidir. Bu nedenle yaşayan her insan için bugünkü şekliyle din derslerinin okutulması taraftarıyım. Ama müfredat değişir, içerik, yöntem değişir. STK, din adamları, sosyal bilimcilerin görüşleri ile yeniden ele alınarak, din derslerinin okullarda devam etmesi görüşündeyim. Çünkü kendi inanç değerlerini bilmesine ihtiyaç vardır. Coğrafya gibi buna ihtiyaç var.
Gürleyik Köyündeki su sorunu için ise; ya elektrik üreteceksiniz, ya doğayı koruyacaksınız ikilemiyle insanları karşı karşıya bıraktık. Hâlbuki hem doğayı korumak hem elektrik üretmek olur, bunu bir türlü beceremiyoruz. Küçük bir su, küçük bir coğrafya, oraya giderseniz, hiçbir insanımız o suyun oradan alınmasına rıza göstermez. Ama orayı gidip görmelisiniz. Oluşturulacak raporların buna rıza göstereceklerini düşünmüyorum. Hem enerji, hem doğa koruyalım için burada yeterli su yok. Bunun ikisini yapabileceğimiz o kadar çok alan var ki. Sakarya nehri bunlardan birisi. Başka yerler varken bunun yapılması uygun olmaz. Orayı gidip gören bir insan buna izin veremez.
3- Basri Özgür (Eğitim Hakları Derneği): Beytullah Asil’e teşekkürler. Diğerlerinin katılımı için Beytullah Bey’i örnek gösterelim. Salonda kadın sayısı çok az. Bu konuya dikkat çekmek istiyorum.
Alevi açılımı konusunda Beytullah Bey ve diğer farklı düşünenler ile ortak noktalarda buluşuyoruz. Burada birkaç farklı yaklaşım var; farklılar var diyen, farklılık yok diyen, farklıları söylemeyen dağılırız diyen. Yasalar önünde evet eşitiz, ama farklılıkları görmeden olur mu? Bir kesim adaletsizliğe uğradığı hissine kapılıyorsa bunu dikkate almalıyız. Biz dinlemezsek başkası dinler. Biz diyoruz ki eşitiz, sorun yok. Ben Türk ve Sünni kökenli bir aileden geliyorum. Baktığım taraftan evet sorun yok. Ama öyle mi? Uğradığı ayrımcılık vardır. Eşitiz sorun yok diyoruz ama empati yapmıyoruz. Empati kurmazsak, başkaları bunları kaşır. Anlamak önemli.
Din dersleri konusu; Beytullah Bey, bugünkü din derslerinin içeriği değişsin ve gerçek anlamını bulsun, dünya dinlerini, ahlakını kapsasın diyor. Evet bu mümkün. Ve bu talep haklı bir talep.
4- İlyas Küçükcan (Seyitbattal Gazi Vakfı): Esyo’nun bu dönemde bu konuyu ele almasından dolayı mutluyum. Bugüne kadar Alevi-Sünni lafını kullanmaktan hep kaçındım. Ama bugün mecburen kullanacağım, kusura bakmayın.
Benim vakfım bir Alevi-Bektaşi vakfı değildir. Burada tek Alevi benim. 11 yıldır da başkanlıktan kurtulamıyorum. Hacı Bektaş-i Veli Vakfında da görev aldım. Bu konuda öncelikle Seyitgazi Yöresini görmenizi dilerim. Burada farklıların bir arada yaşaması örneği Seyitgazi’de görülür. İnsana değer verdikçe bunun çözülmesi mümkündür. Alevilik kültüründe insanın insandan rızası vardır. Bunu yapmazsa Cem’e bile giremez. Alevi olduğum için Aleviliği meth ediyor olarak algılanmasın. Hacı Bektaşi Veli Vakfında herkese açık kurslar devam ediyor. Başı kapalı kızlarımız çok rahat geliyor. Burada insanların kendi aralarında geliştirdikleri bir sorun yok, yönetici hatasına bağlıyorum. Benim köyümün etrafından Tatar, Selanik göçmeni köyler vardır. Birbirinin ölümünde, sofrasında bulunur. Bir arada birbirimize saygı göstererek, anlayarak, barışla yaşamamızın örneği var Eskişehir’de. Eskişehir’i bir toplantıda anlatırken birisi “bulmuşsun Eskişehir’i gel de bizim yeri gör” dedi. Bu güzelliklerin olmasına rağmen yöneticilerin getirdiği yönetim hataları vardır. Geçmişin acılarını merkeze alarak çözüm bulamayız. Anadolu Selçukluları döneminde oğuz boylarının bir bölümü Sünni bir bölümü Alevidir. Bunlar kimse için sorun değildir. Seyitgazi’nin iki köyü Karakeçili aşiretindendir, biri Alevi, biri Sünni’dir. Birbiriyle yan yanadır. Moğol isyanı hemen öncesinde, Anadolu’daki sıkıntıda oğuz boylarının bir kısmı Alevi, bir kısmı Sünni’dir. Sorun inanç farklılığı değildir. Biz inançlara saygıyı çoktan biliyoruz. Yeter ki bazıları bunları kaşımasınlar. ESYO, bu gündem maddesi dışında Cem Evlerinin durumu ve Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi konularını ele almakta isabetli davranmış. Bu çözüm bulunabilir alanlardır. Bu iki konu ise farklı Alevi Bektaşi örgütlerinin en fazla uzlaştığı konudur. Cem Evi inanç ve kültür anlamında önemlidir. Cem her şeyden önce Aleviliğin iç denetiminin yapıldığı yerdir. Bunun yanında onun sosyal, kültürel, dinsel içeriği vardır. Cem Evi, toplumsal yaşayış ünitesidir Tekkelerin kapatılması ile Cem Evi aynı zamanda başlamamıştır. Aynı şekilde görülemez. Benim köyümde bir adam ikinci evliliğini yapmıştı. Cem yapılacakken, kadın dedi ki “ben kocamdan şikâyetçiyim, hesabını versin, ya da Cem’den çıksın” dedi. Ve adam derhal Cem’den çıkarıldı. İşte kendini kontrol, çok eşliliğe engel. Elbette eksiklikler, yanlışlıklar var, elbette Alevi toplumunda da bağnazlıklar var. Doğru anlaşılsın diye söylüyorum. Ama Cem’in toplumsal, kültürel işlevi de var, sadece inanç merkezi değildir. İstenen ibadethane olarak tanınması değil, Cem Evlerinin yasal statüye kavuşmasıdır. Cem’in saklanacak, utanılacak hiçbir yeri yok. Cem Evi Caminin alternatifi değildir.
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi de durduk yere kendi kendimize sorun yarattık. 12 Eylül’e kadar bu ders isteğe bağlıydı. Kimse kimseyi sorgulanmazdı. Veliye sorardık, alacak mı almayacak mı? Her iki görüşü saygıyla anlayan yönetim ve toplum vardı. Derse giren öğretmenler bu derse gelmeyen için dinsizdir diye hiçbir zaman düşünmedi ve davranmadı. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi kaldırılsın, kesinlikle olmaz. Ama isteğe bağlı olsun. Bu dersin zorunlu olması Alevi kesimi için dayatmacı olmamalı. Bu dersler devam edecekse bunun içeriğinin gözden geçirilmesi çok kritik. Yurtdışında öğretmenlik yaparken, öğretmen eksikliğinden din dersi vermek zorunda kalmıştım. Burada yönetici, öğrenciler hakkında beni dersin başında bilgilendirdi. Ve bu konuya dikkat ettim ben de. Bu toprağın hamurunda, birliktelik, renklilik vardır. Biz, bizim ibadetimiz en iyisidir demiyoruz, kimse kimseyi zorlamasın diyoruz. Birbirimize saygı göstererek birlik içinde hareket etmeliyiz.
5- Cafer Özel (Alevi Dedesi): Bu ülke bizim. Bu ülkeyi bizden başka kimse kurtaramaz. Ben diyorum ki; birlik ve beraberlik olalım.
Alevi – Sünni açılımına gelince. Ruhların var olmasında bu ayrım yoktur. Ancak şimdiki partileşme gibi bu ayrım o zaman başlamıştır. Sevinç, üzüntüde beraberiz. Dava insanlık davası. Önce örnek insan olalım. Alevi Açılımı konusunda isteklerim İlyas Bey’in anlattıkları çerçevesinde. Cem Evlerinin yasallaştırılması, okullarımızda din dersi yanında Alevilik konusunda öğrencileri bilgilendirmek. Biz de rızalık alınır Cem’de.
6- Recep Demir (Muhacir Dernekleri Federasyonu): Biz genelde şanslıyız, çünkü Sünni’yiz. Seyitgazi, kendisine göre kültürünü yaşıyor, ama bir arada yaşıyor. Alevilik kapalı bir kutu olarak kalmış. Bu köyler, Aleviliği yakından bilmez. Bunlar bilinmeli. Bu iktidar bunları ortaya atıp gündem değiştiriyor; Kürt açılımı, Alevi açılımı vb. Beytullah Bey iktidarı ve siyaseti kötülemiyor. Ama ben konuşuyorum şu an, çünkü bunu yapıyor iktidar. Geçen ay gelmeyen vekiller başka toplantıda oturuyordu. Neden gelip bu konuyu sonuçlandırmıyorlar.
7- Şükrü Özer: Farklılıklarımız, zenginliklerimiz Kuran’da da vurgulanmıştır. İnsanların farklı olmasından dolayı suçları yok. insanlar bundan dolayı yargılanmamalı. Sorun iletişimdir. Cami de imama Alevi kimdir desen bilmez, bazı Aleviler de bunu bilemez. Bana yezit diyor, ben de ona Kızılbaş diyorum. Sünni de hiç Muaviye ismini duydunuz mu? Biz birbirimizi severiz. İslam’ın bu konuda sıkıntısı yoktur. İslam’da üstünlükten bahsedilmez, takvada üstülükten bahseder. Peygamberin ölümü ve defini konusunda bilgilerimiz farklı. Geçmiş geçmiştir. Bu kimseye bir şey kazandırmaz.
8- Halit Demet: ESYO’nun gönüllüsüyüm. Başlığı kısmen unuttuk. Sivil anayasa kısmen kaldı. Konuşmacılar dediler ki; kimsenin kimseye tahammülü yok, bu önemli dediler. Son anayasa asker tarafından yapılmış anayasalar. Diğer türlü taslaklar var. MGK yerini koruyor, ilk 4 madde korunuyor, Anayasa Mahkemesi Üyeleri 17’ye çıkacak, yargı kuruluşlarının üyeleri artırılacak. Bu kadrolar yetmiyor, ya da seçiminde bir antikalık var. Ya arkadaş, ya akraba vb. seçimde başka alternatifler ortaya koyulsun. Yakın zamanda DTP’ nin kapatılması olayı var. Konuşulmazsa Anayasa Mahkemesi kapatacak. Tekrar bir kabus ortamı. Acil olarak Anayasa oluşturulmalı. Herkes özenti içinde, sivildeki insanlar darbe teşekkülü içinde vb. iyi kanun yapamıyoruz. İyi sınırlayamıyoruz. Her yapılan şey geri dönmeye mahkûm. Anayasa 177 maddeden oluşuyor, 18’i geçici madde. 64 madde değişikliğe uğramış. İstenildiği zaman istenildiği şekilde değişiyor. Ama şu an çıkmazda.
Alevi Açılımı konusunda toplumda bir konsensüs var. Bahçeli, Baykal, iktidar herşey olsun diyor. Alevi arkadaşlara sordum. Dediler ki İmamları tenkit ettik, parayla iş olmaz diye, şimdi Dedeler maaşa bağlanacak, olur mu bu? Diyorlar. Böyle bir açmazlık var. Gürleyik Derneği’ni tebrik ediyorum, çalışmalarını internet ortamında yayılmasını istiyorum.
9- Halit Gürsoy (Gürleyik Köyü Derneği): Orta Anadolu çok fazla yağış almıyor. Altınoluk deyince Balıkesir aklınıza gelmez vb. Eskişehir deyince merkez dışında aklınıza başka bir yer gelmez. 25 Aralık 2008’de imza kampanyası, su festivali gibi işler yaptık. Uzun zamandır mücadele ediyoruz. Makamların bizi önemsemesini istiyoruz. İstanbul’dakilerin bizim köyümüze gelmesini istiyorum. İnsanlarda mekanik yorgunluk var. Bizim amacımız burada eko-turizm. Biz bunu Eskişehir’e kazandırmak istiyoruz. Sevim Hanım’a bu desteği için teşekkür ediyorum. Ayın 2 sinde şirket geldi ve halk bunu istemiyoruz dediler.
10- Gürcan Banger – (STGM/ESYO): İlyas Hoca, Ayhan Bey’i yanlış anladı. Cumhurbaşkanına sorsak Alevi mi iyi Sünni mi iyi diye, meclise sorsak, üst düzey bürokrasiye sorsak, ya da alevi derneklerine sorsak, herhangi olumsuz bir sonuç çıkar mı, çıkmaz. Ama bu ayrım var mı, var. Demek ki bir ayrımcılık geni kodlanmış bir yerlerimize.
11- Beytullah Asil – (MHP Milletvekili): Görüşlerimizi ifade ettik. Bir de temsil ettiğim bir siyasi parti var. MHP olarak inandığımız bir Anayasa konusunda destek için hazırız. 1982 Anayasası asker anayasası diyoruz. Sivil Anayasa için ortaya çıkıldı ama taslak bile olmadan rafa kaldırıldı. Bizim istediğimiz olursa olur, olmazsa da olmaz, olmaz. Benim yaptığım doğrudur mantığı ile yola çıkarsanız yine olmaz. Yeni bir anayasa yapmış olsak, katılımcılığı sağlayamazsak bundan sonraki süreçte de bugünün adıyla buna da bir ad takılacak ve bu şekilde anılacak. Anayasa önemli. Toplumun tüm kesimlilerinin görüşleri alınmalı, asgari şartlarda uzlaşılmalı.
Cem Evleri’nin yasal statüye kavuşması konusunda aynı fikirdeyiz. Bu konuda hukuki desteği vermeye hazırız. Kimsenin kimseyle bir derdi yok, biz bu ülkeyi birlikte kurduk. Sorun yukarda, yönetenler de.
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi konusunda görüşlerimi net şekilde ifade ettim. Her öğrenci bu dersi almalıdır. Bu “dinin” öğretimi olmaktan öte, adına uygun olmalıdır. Doğançayır’a okul müdürü olarak atandığımda sıkıntı çektim. Aleviliğin ne olduğunu bilmiyorum, buna ulaşmak için çok zorlandım. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi’ni kaldırın, seçmeli olsun; bunun yeri nasıl dolacak, toplumda bunun yerini dolduracak bir mekanizma yok. Bunun devam etmesi lazım, ama şartları kimseyi incitmemeli.
Yerel gündem konusunda görüşlerimi söyledim; bu santrali, bu raporu imzalayacak kişilerin olumlu sonuç vermeyeceklerini düşünüyorum.
12- İlyas Küçükcan (Seyit Battal Gazi Vakfı): Eskişehir örneğinin diğer taraflarda sorun yok anlamında algılanmasını istemem. Sorun yoktur, ayrılık yoktur diyemem.
Gürleyik meselesinde çalışmaları başından beri takdir ediyorum. Oradaki doğa harikasının zarara uğramasını asla istemem. Buna destek veriyoruz.
Kuran’a bağlı olarak açıklama yapılması isteniyor. Bu “benim gördüğün gibi görün” demekten farklı değildir. Biz kendimizi anlatmaya devam ediyoruz, ama bu şekilde anlatın fikrine katılmak mümkünde değil. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi zorunlu kalsın demek, benim istediğim gibi öğren demektir. Bunun inanç özgürlüğü ile alakası yoktur. Bu çatışmayı ortadan kaldırmaz. Alevi örgütleri diyor ki; dersi yap, ama isteğe bağlı bırak. İnanç özgürlüğüne saygı bu demektir. Bunun Anayasa’da zorunlu olduğunu söylemek ise, yasanın arkasına sığınmak demektir. Benim görüşüm öne çıkarılsın iddiası değil, bana özgürlük tanı meselesidir. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi kaldırılsın hiçbir şekilde bizim dediğimiz bir şey değil. Biz bunun isteğe bağlı olmasını istiyoruz. Şimdi bu ders iyidir, içeriği bu olacaktır demek ve zorunlu kılmak olmaz.
13- Şükrü Özer: Hz. Ali der ki; çocuğunuzu kendi çağınıza göre değil, çağa göre yetiştirin. Sorunların dışardan dikte ile değil, kendimizin çözmesi lazım. Burada ayrımcılığa uğramayan var mı? Geçmişi bırakalım, geleceğe bakalım. Binlerce insan başörtüsü yüzünden okuldan atıldı, Aleviler gizlenmek zorunda kaldı, Kürt yok mu diyeceğiz bu ülkede. Bu ülkede yok diyerek bir yere varamayız. Bu ülkede dert var, yara var. Bunu biz çözelim. Başkası değil.
14- Nusrettin Demirtaş (Sücaddin Veli Derneği – Alevi Derneği Federasyonu): Aleviler yok derken bugün bunu konuşuyor olmak bile yol aldığımızı gösteriyor. Sanmayın ki Alevilerin %90’ı kendisini islamın dışında görür. Bugün Ali’siz Alevilik diyenler de budur. 2 mitinge de gitmedim. Çünkü başındaki insanların niyetlerini biliyorum. Onların fikri bizim isteklerimiz doğrultusunda değil. Biz Cem Evleri yasal statü derken, herkese eşit muamele istiyoruz. Biri ben iktidardayım deyip, birilerini ötelemesin. Kimse hiçbir toplumu asimile etmeye uğraşmasın. Bugün bu ülkede Alevileri asimle etme çabaları sürmektedir. Bugün Alevi köyüne cami yapılmıştır, içine giren imamı üzmemek için girmektedir. Bunu Aleviler inkar etmesinler. Biz bir camiye asla düşman değiliz. Hiç bir Alevi’nin caminin kapısını kırdığını, buraya gidemezsin dediğini duydunuz mu. Biz insanları aynı gözle görürüz. Diyanet konusundan rahatsızlık var. Diyanetin bütçesi çok büyük. Eğitim, sağlık bile bunun altında. İlk kuruluştaki amacını çok aşmış durumdadır Diyanet. Bir Alevi açılımı başladı, bizim fikirlerimiz alındı. Sonra Müsiad, Mazlumder çağrılıyor. İktidar samimiyse bizim isteklerimize birlikte karar vermeli. Bizim için bir başkası karar vermemeli. 1400 yıldır Aleviliği asimile edememiş bir idare bundan sonra da bunu yapamaz. Cem Evleri şehirleşme ile gelişmiştir. Bizim her Alevi ferdinin evi Cem Evidir. Şehirleşme ile bu ihtiyaç oldu. Bizim Alevilerin kültür merkezlerinde oluşturduğu Cem Evlerine yasal statü verilmesi lazım. Anayasa değişikliği lazım olduğunu da bu konu da düşünmüyorum. Herkes istediği şekilde yaşama özgürlüğüne sahipse, bu sadece Sünnilere mi tanınıyor bu hak? Eskişehir’de Alevi – Sünni ayrımı hiç yaşamadık. Bize bu konuda destek veren Sünni kardeşlerimize de çok teşekkür ediyoruz. Halkın istediği gibi bir Anayasa isteriz.
Gürleyik konusunda arkadaşlarımızın yanındayım.
15- İlyas Küçükcan (Seyit Battal Gazi Vakfı): Dersim olayı sonucu, köyümüze gelen aileler oldu. Alevi köylerinde yaşayanların sorunu olmadı. Benimsendiler. Bu kültüre alışmamış olan köylere gidenler sıkıntı çektiler. Bu rahatlığa rağmen Tunceli’ye dönüş izni verilenler, memleketlerine geri döndüler. Demek istediğim burası kanayan yara. Başlı başına gündem. Kerbela olayından ele alarak, bugünkü sorunu ele almak doğru olmaz. Kerbela dramdır, acıdır, haksızlıktır. Ama bugünün çözümü buradan geçmez. Geleceğe taşıyacak şekilde ele almalıyız
16- Gürcan Banger (STGM,ESYO): Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin seçmeli olması durumunda hala ayrımcılık yapıyoruz. Din Kültürü dinden bağımsız olmaz. Ortalama bir din dersi olmaz. Bugün Sünni eksene oturuyor. Seçmeli yaparsanız Aleviler almayabilir. Burada bir eksene oturtup, diğerine sen ders alma da olmaz. Din olmaz, Ahlak olabilir. Din ister seçmeli, zorunlu olsun ayrımcılık yapılmış olur. Ben seçmeli veya zorunlu olmasına da katılmıyorum.
17- Ayhan Bilgen (Moderatör): Burada ideal çözümü konuşmalıyız. Ve küçük küçük çözümlerle en iyiyi hazırlamalıyız. Toplumsal umut taşımak açısından, yapılmaması gereken şeyler açısından olumlu durumdayız. Bir de insanların yapması gereken şeyler vardır. Bu konu da çok umutlu değilim. Sorun alanlarını Anayasaya taşınmaktan yana değilim. Olumlu yönden ele almalıyız.
Öneriler:
1- Halit Demet: Bir sürü açılım oluyor, şimdi Roman açılımı var. Hepsinin parasal boyutu var. Türkiye bu kadar zenginleşti mi? İsviçre minareye hayır diyor, silaha evet diyor. Bu konu da İngilizce olarak ESYO web sitesinde yayınlansın.
TC kurulduğundan bugüne sosyolojik olarak ele almanızı istiyorum. Yarın için ne durumdayız.
2- Halit Gürsoy: Bu problem biterse, kültürel anlamda bir girişime başlayacağız.
3- Basri Özgür: İlyas Beyin görüşlerinden son derece faydalandım. İçerik tartışması bitmez. Kurandan alıntılar ile olayı değerlendirdiler. Buna ihtiyaç duymayanlar da vardır.
İnkarla yaşayamayız, bu sorunu, acıyı görmeliyiz. Tunceliler keşke burada olsaydı. Dersim olayı faciadır. Bunu kabul etmeliyiz. Bunları savunamayız, bunların yanlış olduğunu söylemeliyiz.
Anayasa konusunda; Ankara toplantısına katıldım. Bunun yerelde tartışılması çok önemli. Bu tartışmanın bizim tarafımızdan tartışılması, ele alınması, sahiplenmesi önemli. Biz dernekler olarak bunu ele alalım. Eğitim Hakları Derneği olarak biz bu konuyu ele aldık. Bunu yapmayı öneriyoruz. Bunu yaparken herkes olsun. Tüm siyasi partileri, siyasi kişilikleri bir araya getirelim, gelelim. Tüm STK’lar katılsın. İşçiler memurlar anayasayı tartışabilir. Tematik oturumlar olabilir. Haftaya Cumartesi burada toplanacağız. Bu çalışmaya herkesi davet ediyoruz.
Ortak sonuç:
Sorun, yönetimlerden kaynaklanmaktadır.
Değerlendirme:
1. İletişim
a. Sivil toplum ile
Mail yoluyla ve yüzyüze görüşülerek duyurulmuştur.
b. Milletvekilleri ile
Telefon, faks ve mail ile Tüm Eskişehir milletvekillerini ulaşıldı..özel kalemleri ile görüşüldü. ..
3. Medya
Tüm yerel ve yaygın basına mail ve faks yoluyla ulaşıldı.
Değerlendirenler
Sevim Şahin tarafından düzenlenmiştir.