YER: MÜSİAD
TARİH: 02. 03. 2013
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / İlim Yayma Cemiyeti (Mehmet Çiçek – Başkan)
2 / Mamuret-ül Aziz Vakfı ( Burhan Güneş – Başkan )
3/ İdareciler ve Bürokratlar Birliği( Çetin Özmen– Başkan )
4 / Tüm işçi Emeklileri Derneği ( Mehmet Kayabaş – Başkan )
5 / Belediye Mec. Üyeleri Der. ( Rahim Ataş )
6 / Goncalar Solmasın Derneği (Hacı Ormanoğlu – Başkan )
7 / Yader ( Salih Çetin – Başkan )
8 / Harekata Azadiya İslami ( Atik Okuyucu – İl Temsilcisi )
9 / Emlakçılar Derneği ( Mehmet Kıran – Başkan )
10/ Kan Arıyorum Derneği ( Murat Özekinci – Başkan )
11 / Bingöllüler Derneği ( Suphi Döner – Başkan )
12 / Türkiye Sakatlar Derneği ( Naci Demirpolat – Başkan )
MESLEK ODALARI
Katılım Olmadı
SENDİKALAR
Şeker İş Sendikası ( Hacı Yılmaz – Şb. Başkan)
Toç Bir Sen ( İbrahim Yeşilorman – Şb. Başkanı )
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
GÖZLEMCİLER
1 / Siracettin Sarı ( Hak Par İl Başkanı )
2 / Selçuk Karaca ( Ak Parti İ.Y.K.Ü )
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
Zülfü Demirbağ ( AK Parti )
BELEDİYE BAŞKANLARI
Katılım Olmadı
MESAJ YOLLAYANLAR
1/ Sermin Balık ( AK Parti )
2/ Şuay Alpay ( AK Parti )
DİĞER KATILIMCILAR
2 İzleyici
MEDYA
1 / Kanal E
2 / Kanal 23
3 / Kanal 9
3 / Ajans 23
MODERATÖR
Burhan Güneş ( Elazığ STK Platformu Dönem Sözcüsü )
KONULAR
GENEL KONU:
Barış Sürecinde Sivil Toplum
YEREL KONU:
KONUŞULANLAR
1 / Burhan Güneş: Siyasetle sivil toplum kuruluşlarını bir araya getiren ve diyaloğu sağlayan TkMM lerin Mart ayı toplantısını yapmak üzere burada toplanmış bulunmaktayız. Konumuz bilindiği üzere son iki aydır ülkemizin gündemini meşgul eden barış süreci ve bu süreçte sivil toplumun rolüdür. Yaklaşık kırk yıldan beridir hemen hemen herkesin yakından etkilendiği bir süreci yaşamaktayız. Acının gözyaşının hakim olduğu ve kaynakların heba olduğu bu süreci hep birlikte yaşadık. Bu süreç ülkenin geleceğini ipotek altına alma noktasına gelmiştir. Zaman zaman ilgili muhataplar sorunun çözümü için müteakip defalar girişimlerde bulunmuşlardır. Ancak problemin çözümü konusunda ilerleme kaydettiğimiz söylenemez. Son barış süreci girişiminin başarıya ulaşması için başta siyasi partiler ve STK lar olmak üzere herkesin bu sürece katkı sunması gerektiğini düşünüyorum. Son olarak konuyla ilgili Hasan Cemal’in bugünkü yazısını sizlerle paylaşmak istiyorum ’’ Evet barış zamanıdır, silahlara veda zamanıdır, silah ve şiddetin kullanım süresi çoktan dolmuştur. Çünkü; bundan ötesi çıkmazdır. Çıkmaz sokak olduğu içindir ki, bugün artik barış koşulları olgunlaşmıştır. Yeterince kan ve gözyaşı akmıştır. Daha çok insanımız ölmesin, insan hayatından daha kutsal ne olabilir ki. Onun içindir ki bundan sonrası artık savaşın değil, barış ve demokrasinin derinleşmesidir. Türklerin de Kürtlerin de ortak çıkarı gerçek barış ve demokrasiden geçer. Bundan böyle hedefe kilitlenmek lazım hedef tek kelimedir, barış. ’’
2 / Atik Okuyucu: Konu barış süreci olduğu için peygamber efendimizin ‘‘barış değerlerin en yücesidir ‘‘ hadisiyle başlamak istiyorum. Barış uğruna mücadele eden tüm insanlar değerlidir. Bu sürece katkı sunan sayın başbakanımızı kutluyorum. Bugün bu süreçte önemli olan her iki tarafında barışçıl bir dil kullanmasıdır. Biz harekata Azadiya İslami olarak bu sürece Hudeybiye barışı kadar önem vermekteyiz. Bugün sadece Kürtlerin ve Türklerin temsilcilerinin değil her iki tarafında tüm STK temsilcileri sürece katkı sunmalıdırlar. Bu kirli savaşın durması için, basın yayın organlarının ve diğer tüm siyasilerin duyarlı olmasını umuyorum. Bu sürecin başarıyla atlatılması Türklerin ve Kürtlerin yararınadır. Bin yıldır bir arada yaşamış, aynı Allah’ a ve peygambere inanmış bu iki kardeş halk yeni bir anayasa ile barış ve kardeşlik içinde yaşamaya devam ederler. Muhalefet partilerinin de sürece destek olmalarını istiyorum, aksi taktirde barış sağlanırsa bu partilerin barajın altında kalacağını düşünüyorum.
3 / Hacı Ormanoğlu: Temennimiz goncalarımızın solmamasıdır; goncalarımız çocuklarımız ve gençlerimizidir. Bir topluluk yağmur duasına çıkmış, ancak içlerinden sadece bir tanesi şemsiye almış, çünkü o inanmıştır. Bizim yağmur duasına çıkıp şemsiye alacak insanlara ihtiyacımız vardır, çünkü zaman samimiyet zamanıdır. Bir düşünür diyor ki; dünün hayalleri bugün gerçek olduysa hepimizin hayalleri yarın neden gerçek olmasın. Daha düne kadar STK ları kimse bilmez, kimse duymazdı. Oysa bugün her ay STK lar olarak bir araya gelip düşüncelerimizi belirtiyoruz, bu düşüncelerimizi yazıya döküyoruz ve bunlar TBMM’ ye kadar ulaştırılıyor. Bunlar hayaldi ancak bugün gerçekleşiyor ve daha güzel şeyler olacağına inanıyorum. Üstad Bediüzzaman diyor ki ‘‘ birin yanına bir tane bir atarsan onbir, bir tane daha atarsan yüzonbir olur ve böyle devam eder. Bizim de 111 ve 1111 olma dönemimizdir. Otuz yıldır mevcut uygulamalarla sorunun çözülmediği görüldü ve bugün güzel bir sürece girmiş bulunuyoruz. Herkes bu süreçte elini taşın altına koymalı ve her platformda çözüme katkıda bulunmalı. Çözümün parçası olmazsanız sorunun bir parçası olursunuz. Pencereden dışarı bakıp insanları eleştireceğimize dönüp kendimize bakmalıyız. Mevlana diyor ki; bir mum diğer mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez. Birbirimize destek olma, birlik olma ve kardeşlik zamanıdır diye düşünüyorum.
4 / Hacı Yılmaz: Geçmiş geçmişte kalmıştır; eğer üzümün kökü, armudun sapı dersek sorunları çözme konusunda bir yere varamayız. Bu ülke 30-40 yıldır terörden çekeceğini çekmiştir. Ancak bundan sonra iktidarıyla, muhalefetiyle, sivil toplumuyla herkesin bir araya gelip çözüm bulması gerekmektedir. Bu olaylardan en büyük zararı doğu halkı görmüştür. Yaylalarımıza gidemiyoruz, köylü köyünü terk etmiş, tarım ve hayvancılık bitme noktasına gelmiştir. Artık et ithal eder duruma gelmişiz. Köye dönüşler mutlaka sağlanmalıdır. Doğunun doğal kaynakları ve doğal güzellikleri inkar edilemez. Bunlardan istifade edebilmek için bu barış sürecine mutlaka hepimiz destek vermeliyiz. Bu konuda suçlu olanlar mutlaka cezalarını çekmeli ancak barış girişiminden de vazgeçilmemelidir.
5 / Mahmut Sakar: Barış sürecinin devletimize ve milletimize hayırlı olmasını temenni ediyorum. İnşallah bu süreç terörün silah bırakmasına vesile olur. Doğuda şehit düşenlerin ailelerine başsağlığı ve merhumlara ise Allah’tan rahmet diliyorum.
6 / Murat Özekinci: Bu ay STK ların barış sürecine etkisi konusundan dolayı kMM leri tebrik etmek istiyorum. Ancak ben tüm zamanlarda STK ların etkisi nedir diye konuşulup tartışılmasını istiyorum. Çünkü biz halk olarak STK ların gücünün ve etkisinin farkında değiliz. Şayet bunun farkında olsaydık bir ilerleme kaydetmiş olacaktık. Ben bu konuda bir ilki yaşıyorum; Elazığ’ da STK lar bir araya gelip kendi kendilerini konuşuyorlar. İleriki zamanlarda bu konuyu burada veya farklı bir platformda ele alıp tartışırsak daha iyi olur diye düşünüyorum.
7 / Salih Çetin: Geçmişte dernekler emniyetin güvenlik şubesine bağlı iken, şu anda sadece valiliğe bağlı olması olumlu bir gelişmedir. Anladığım kadarıyla siyaset bu geçiş sürecinde sivil toplumla işbirliği yapmak istiyor. Sivil toplumdan önce Türkiye’ de siyaset kendini izah edemedi ve sıkıntılı süreçler yaşadı. Örneğin bu günün başbakanı dört satırlık bir şiir yüzünden içeriye atılmıştı. Bugün bu sıkıntılar aşılmadı ki, sivil toplum kendini rahat ifade edebilsin. Ancak bugün demokrasinin ileri demokrasiye geçmeye çalıştığı bir ülkede yaşıyoruz ve bu anlamda ifade sıkıntısı yaşamıyoruz. Bizler sivil toplum örgütü olarak taşın altına elimizi değil gövdemizi koymak zorundayız, çünkü biz halkız. Şunu açıkça ifade edeyim; bu olay Türk-Kürt meselesi değil ülkenin geri bırakılması için uluslararası bir girişimdir. Dün bebek katili olarak algıladığımız kişiyi bugün dikkate alıyorsak bu gerçekten bir şeyler yapmaya çalıştığımızın göstergesidir. Analar ağlamasın a ek olarak artık çocuklarımız öksüz kalmasın diyorum ve ben Yader temsilcisi olarak bu barış sürecine sonuna kadar destek veriyorum.
8 / İbrahim Yeşilorman: Barış sürecinin milletimiz ve devletimiz için hayırlı olmasını temenni ediyorum. Yıllarca bir arada yaşamış iki halk olarak Kürt-Türk diye bir ayrım yoktu. Aksine bizi birbirimize bağlayan değerlerimiz vardı. Hepimiz Müslümanız diyorduk, bunu dedikten sonra kimse kimsenin ırkını sormazdı. Bir ayet-i kerimede ‘‘ey insanlar; biz sizi bir anneden ve bir babadan yarattık ve kabilelere ayırdık ki tanışasınız. Allah nezdinde sizin en değerliniz Allah’ tan en çok korkanınızdır’’ denmektedir. Yine bir hadis-i şerifte arabın aceme, acemin araba bir üstünlüğü yoktur, üstünlük takvadadır denmektedir. Tüm bunlara rağmen bizim birbirimize düşmemiz dış güçlerin işine gelmektedir. Aksi takdirde biz kendi aramızda sorunları çözeriz. Bu konuda o bölgedeki bilim adamlarına ve alimlere bir takım imkanlar verilse sorunun çözümü noktasında katkıları olacağını düşünüyorum. Sivil anayasa hazırlanacağı zaman bu fikirler dikkate alınmalı ki çözüme katkı sunabilsin. Yine kısaca devlet dinle barışırsa çözüme önemli bir katkısı olacağını düşünüyorum.
9 / Suphi Döner: 34 yıldır silahın tecrübesi yapıldı ve bu ülke onbinlerce insanını kaybetti. Yüzmilyonlarca dolarda harcanarak gelinen noktayı görüyoruz. Bana göre barış dilini kullanan ve barışı isteyenlerin sayısı silahı isteyenlerin sayısından daha fazla olmalıdır. Devletimizin geçmişine baktığımız zaman sürekli halkıyla çatışan bir geleneği vardır. Ancak bugün gelinen noktada devlet adeta başka bir devlet le barış sağlamaya çalışıyor gibi bir izlenim vardır. Ben bu ciddiyeti takdir ediyorum. Sivil toplum örgütleri tam da bu noktada devreye girmeli ve barışçıl bir dil hangi taraftan gelirse gelsin bunu kendi kamuoyuyla paylaşmalı, tabanına anlatmalı ve sürecin başarıya ulaşması için mücadele eden insanların elini güçlendirmelidir. Bu süreç bu kadar ülkenin gündeminde iken, il bazında da STK lar çalışmalar yapmalı ve sürece katkı sunmalıdırlar diye düşünüyorum. Bu hassas konuyu gündemine alan kMM lere de teşekkür ediyorum.
10/ Çetin Özmen: Başlatılmış olumlu sürecin kesintiye uğramaması için her kesimin aklıselim davranması gerektiğini düşünüyorum. Ancak sivil toplum örgütleri sorunlu aktörlerin önüne geçmemelidirler. Yani destek sağlayayım derken kendi fikirlerini hükümete dikte etmeye kalkışmamalıdırlar. Yapıcı ve reel katkı sağlamalı ve ideolojik yaklaşımlardan kaçınmalıdırlar. İdeolojik yaklaşımlar yapıcı olan bir süreçte yıkıma sebebiyet verebilir, çok iyi bir yola girmiş ve cesaret almış bir siyasi otoriteyi yarı yolda bırakabilir. STK lar çatışmacı değil uzlaşmacı olmalıdırlar. Çünkü siyasiler üzerinde 3 baskı grubu vardır bunlar; basın, sendikalar ve STK lardır. Normalde bunlar kendi çıkarları doğrultusunda siyasete baskı uygularlar. Bugün geldiğimiz noktada baskı grupları kendi çıkarlarını bir kenara bırakmalı ülkenin ve milletin çıkarları doğrultusunda hareket etmelidirler.
11 / Mehmet Çiçek: Birlik ve beraberliğimizin sağlanabilmesi için mutlaka bu sürece destek vermeliyiz. Biz her ne kadar destek versek de dış güçler boş durmayacaklardır. Türkiye yıllardır sağ sol, alevi suni ve Kürt-Türk gibi sorunlarla boğuşmaktadır. Ancak hükümetimizin şu anda başlatmış olduğu bu süreç birlik ve beraberlik için çok güzel bir adımdır. Ben bir Kürt olarak bu güne kadar her hangi bir ayrımcılık yaşamadım. Bunlar tamamen bir aldatmacadır. Yaşanan süreç inşallah başarıyla ulaşır.
12 / Mehmet Kayabaş: Benim yakın komşumun çocuğu terörden dolayı 20 yıldan beri kayıp ve bu ailenin gözü 20 yıldır kapıdadır. Ve ben de bir Kürt olarak bu durumdan çok ızdırap duymaktayım. Bundan dolayı bu sürece emeği geçenlere çok teşekkür ediyor ve Tüm İşçi Emeklileri Derneği olarak devamlı yanlarında olduğumuzu söylemek istiyorum. Ön yargılarımızı kırarak siyaset üstü bu sürece mutlaka katkı sunmalıyız. Yüce yaratandan temennimiz, yöneticilerimizden uygulamasını istediğimiz; öncelikle Türkiye Cumhuriyeti nin ve İslam aleminin gelecekte terörün bittiği, doğal afetlerin olmadığı, acıların son bulduğu, anaların ağlamadığı, göz yaşların akmadığı, savaşların ve silahların olmadığı, güvenli ve huzurlu nice yüzyıllar diliyoruz, işte böyle bir gelecek istiyoruz.
13 / Mehmet Kıran: Biz bir savaşta değildik ki barış sürecine girmiş olalım. Bir savaşta olmamamıza rağmen bir asra yakındır dış güçler ve onların içerideki uzantılarından dolayı çeşitli sebeplerden dolayı çatışmasız bir ortam göremedik. Ermeni ve Yahudi lobileri Mezopotamya bölgesindeki halkları kullanarak bu bölgeyi büyük İsrail’e dahil etme çabası içerisindedirler. Bizim bu durumu çok iyi analiz edip bu oyunu bozmamız gerekiyor. Bizler Türk ve Kürtler olarak aynı değerlere inanıyoruz ve STK olarak bizim bunları topluma anlatmamız gerekir. Son on yılda STK lara verilen önem çok fazladır, bunun sonucunda bizlerde bize verilen bu rolü çok iyi oynamalıyız. Hükümetimizin ve ilgili kurumların bu süreçteki çabalarını takdir ediyor ve onlara her türlü desteği sağlamalıyız diye düşünüyorum.
14 / Naci Demirpolat: Hükümet bu süreçte STK ları seminerlerle ve eğitimlerle bir araya getirmeli ve sürecin başarıya ulaşması için koordineli bir şekilde birlikte çalışmalıdırlar. Türkiye’ de onbine yakın engelli vatandaşımız bulunmaktadır, bunların içerisinde gazilerimiz ve bunların eşleri, çocukları psikolojik destek görmektedirler. Artık bu gazilerimizin ve engellilerimizin sayısının artmamasını arzu etmekteyiz. Türkiye sakatlar derneği olarak barış sürecine elimizden ne gelirse katkıda bulunmaya hazırız.
15 / Siracettin Sarı: Bir ülkede devletten bağımsız sivil toplum örgütleri ne kadar fazla olursa o ülkede demokrasinin daha fazla geliştiğinden daha fazla geliştiğinden bahsedebiliriz. Gerçekten de Türkiye’ de her şey aksak ve topal yürümektedir. Yakın zamana kadar STK lara pek fazla önem verilmiyordu ve devlet bunları kendi arka bahçesi olarak görüyordu. Sivil toplum da hiçbir zaman kendilerini devletten bağımsız olarak görmediler. Bu durum da bunları sivil toplum olmaktan çıkarıyordu. Ancak son dönemde STK lar üzerindeki engellemeler kalktıktan sonra, bunlar arasında farklılıklar görülmeye başlandı. Devleti ve hükümetleri sorgulayan bir anlayış gelişmeye başlandı. Bu çok sevindirici ve olumlu bir gelişmedir. STK lar ülkedeki değişim ve dönüşümü sürekli takip etmeli ve çözüm konusunda katkı sunmalıdırlar. Bugün Türkiye’ nin en önemli sorunu Kürt sorunudur. Bizler devletin bize dayattığı aksi yöndeki algılarımızı değiştirmeliyiz ve gerçekleri görmeliyiz. Sorun cumhuriyetin ilanından sonra Kürtlerin haklarının gasp edilmesi sorunudur. 30 yıllık savaşın sonunda binlerce insanımız canını yitirdi ve yine binlerce köy boşaltıldı, tarım ve hayvancılık bitme noktasına geldi. Biz parti olarak bu barış sürecini desteklemekteyiz, yıllardır silahla bir yere varılamayacağını söylüyoruz. Bu sürece olumlu ve hassas yaklaşmak gerekir. Bu anlamda tüm taraflara çok sorumluluk düşmektedir.
16 / Zülfü Demirbağ : Konuşmamın başında sivil toplum örgütlerinin ülke yönetimlerinde ve günümüz dünyasında ve siyasetlerinde önemli bir işleve sahip olduklarını belirtmek istiyorum. Yine barış ve kardeşlik sürecinde toplumun sürece hazırlanması ve provokasyonlara karşı uyarılması konusunda önemli bir fonksiyonu yerine getirmektedir. Bu süreçle ilgili henüz bir start verilmiş değildir. Mevcut görüşmeler MİT vasıtasıyla geçmişte de yapılmaktaydı, şimdi de yapılmaktadır. Barış süreci devam ederken Kandil’ in bombalanması geçmişten gelen deneyimlerin sonucudur. Bu süreçle kıyaslanamaz ama geçmişte de çeşitli zamanlarda ilan edilen ateşkesler bir takım provokatif eylemler sonucunda sekteye uğratılmıştı. İşte operasyonlar yine aynı provokatif eylemler olmasın diye yapılmaktadır. Yazılan üç mektubun cevabı geldikten sonra bir heyet oluşturulup İmralı ile tekrar görüşülecektir. Bunun nihayetinde örgüte talimat mahiyeti taşıyan açıklamalar olacaktır, böylece sürece start verilecektir. Ancak bu aşamadan sonra operasyonlar durabilir diye düşünüyorum. Eskiden derin devlet bağlantılı birileri İmralı’ya görüşmeye gidip gelir ve bir takım vaatlerle ortalık karıştırılırdı ama şimdi öyle bir durum söz konusu değildir. Öcalan da bu anlamda kullanıldığını fark etti. Bu şekilde ne kendisine ne de Kürtlere bir kazanım sağlayamayacağını ferketti. Böylece durum bu aşamaya gelmiş bulunmaktadır. Gelinen noktada toplumun provokasyonlara gelmemesi ve bilinçlendirilmesi konusunda STK lara çok iş düşmektedir. Aksi takdirde sürece sekte vurulur ve geriye dönüş yaşanabilir. Bu da ülkenin daha fazla zarara uğratılması anlamına gelir. Çünkü bakıyoruz Türkiye’ nin 2013 yatırım bütçesi 35 milyar dolardır, yani 60 katrilyon lira. Teröre harcanan para ise Türkiye’ nin 15 yıllık yatırım bütçesine denk gelmektedir. Süreç her sekteye uğratıldığında iki ileri bir geri gitmiş olacağız. Sürecin hassasiyetini koruduğu bu süreçte herkes konuşmaktan ziyade katkı sunma anlamında bir şeyler yapmalıdır. Bu noktada sivil toplum örgütlerinin ve medyanın önemli bir görev üstlenmesi gerekmektedir diye düşünüyorum.
ÖNERİLER
ORTAK SONUÇ
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
100 den fazla sivil toplum örgütüne E-Mail, SMS, Sözlü ve Çağrı Pusulalarıyla haber verildi.
MİLLETVEKİLLERİ İLE
5 milletvekiline E-Mail ve SMS atılarak toplantı hatırlatıldı.
MEDYA İLE
İldeki neredeyse tüm yazılı ve görsel basın davet edildi, 3 TV kanalı ve bir ajans muhabiri katıldı.
KATILIMCILARLA
SONUÇLAR
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Elazığ kMM Girişimcileri Ercan Sözüer ve Salih Çetin
02.03.2013 Elazığ kMM Toplantı Tutanağı
previous post