YER: MÜSİAD
TARİH: 07. 01. 2012
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / STK Platformu Dönem Sözcüsü (Resul Şahin)
2 / Türkiye Emekliler Derneği ( A. Hıdır Doğan – Şb. Sekreteri )
3/ Tüm İşçi Emeklileri Derneği ( Mehmet Kayabaş – Başkan )
4 / Şavaklılar Derneği ( Naim Doğan – Başkan )
5 / Bingöllüler Derneği ( Suphi Döner – Başkan )
6 / Gökdere Yard. Ve Day. Derneği ( Şahabettin Arslan )
MESLEK ODALARI
Yok
SENDİKALAR
Yok
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
1 / Av. Kadir Çiçek
2 / Muhammet Milat Özçelik
3 / Mürsel Balıkçı
4 / Ecz. Fırat Ateş
5 / Dr. Mustafa Budancamanak
6 / Yalçın Yımaz
GÖZLEMCİLER
1 / Atik Okuyucu ( BDP Yön. Kur. Üyesi )
2 / Selçuk Karaca ( Ak Parti Yön. Kur. Üyesi )
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ: Katılım Olmadı.
BELEDİYE BAŞKANLARI: Katılımı olmadı.
MESAJ YOLLAYANLAR
1/ Zülfü Demirbağ ( Ak Parti )
2/ Sermin Balık ( Ak Parti )
3/ Şuay Alpay ( AK Parti )
DİĞER KATILIMCILAR
MEDYA
1 / Kanal E
2 / Kanal 23
3 / Kanal 9
4 / Anadolu Ajansı
MODERATÖR
Av. Sedat Yurtdaş ( Yazar ve DİTAM Başkan Yard. )
KONULAR
GENEL KONU:
Uludere; Kaza mı, Kasıt mı?
KONUŞULANLAR
1 / Sedat Yurtdaş: Ancak diyalogla ve konuşarak önyargılarımızdan kurtulabiliriz. Türkiye çok önemli bir süreçten geçmektedir. Maalesef bu toplantı otuz beş insanımızın Uludere’ de uçak bombardımanı sonucu öldüğü ve sonrasında birçok tartışmayı beraberinde getirdiği bir döneme denk gelmiştir. Bu konuda önyargılarımızdan arınarak belge ve olgularla ve subjektif değerlendirmelerden uzak durarak bu olaya ilişkin tespitler yapmak ve sonuç çıkarmak ve bundan sonrası için toplumsal öngörülerimizi gözden geçirmek durumundayız diye düşünüyorum. Bu olayla ilgili son gelişme Şırnak valisinin sınır komutanının görevden alınmasını istemesidir. Bu işin şimdiye kadar bilinen yönü Predatörlerin havadan tespit yaptığı ve bunun sonucunda da yukarıdan bombardıman yapıldığı idi. Bu son gelişme aşağıdan bir müdahale olduğunu göstermektedir. STK’ ların bölgede yapmış olduğu çok nitelikli tespitleri vardır. Mesela yaralıların bir bölümünün zamanında hastaneye götürülmediği, donarak ölmelerin olduğu, ilçe merkezinden ambulansların bölgeye gitmesine izin verilmediği gibi olguları bir kenara kaydetmeliyiz. Hastaneye kaldırılma imkanı bulunan yaralıları ölüme terk etmek normal bir güvenlik refleksiyle hareket edildiğini söylemek pek mümkün olmayacaktır. Olayın üstü örtülmeden nereye kadar gidiliyorsa gidilmeli ve demokrasi sonuna kadar zorlanmalıdır. Bülent Arınç’ ın ‘‘ Hiç kimsenin suç işleme özgürlüğü olmamalıdır’’ söylemi önemlidir. Bir derin devletten kurtulurken yerine cemaatin geçtiği bir derin devlet istemiyoruz. Toplum eski toplum değil, yaşananlarda boşuna değildir. Bu dönüşüme öncülük eden AKP toparlanmalı ve dönüşüme devam etmelidir. Bu olaydan yeniden bir çıkış bulmak ve olayı demokrasi sahnesinde çözmek gerekir. Uludere olayı bir milattır. Kürt sorununu çözerek bir dönüm noktası olmalıdır. Bence bu olay bir katliamdır, yaralıların bu konuda verdiği ifadeler , köylülerin söylemleri ve katır kervanını askerlerin görmemiş olması bunun bir kanıtıdır. AKP İktidarı bu olay sonucunda Kürtleri şiddetle bastıracağını düşünmüştür. Bu noktada Pennsylvania’ dan öngörülen görüşler de bu katliama neden olmuştur.
2 /Yalçın Yılmaz: O bölgede dokuz yıl çalışmış biri olarak o bölgedeki köylerin hiç biri PKK’ ya sempati duymuyor diyebilirim. Buradaki kaçakçılık olayından bütün subayların haberi vardır. Biz orada yol yapım işinde çalışırken sınırın öte tarafından bize kaçak mazot getirilirdi ve bunu en alt rütbeliden en üst rütbelisine kadar herkes bilirdi. 90 lı yıllarda sınır kaçakçılığı yasallaştırılmak istendi ancak Irat’ da olaylar çıkınca devlet bu uygulamadan uzak durmayı tercih etti. Oradaki halk korucudur ve devletle karşı karşıya gelmek istemez. Oradaki görevli komutanın görevden alınmasını isteyen valinin de bu kaçakçılıklardan haberi vardır. Görevden alınan albayın günah keçisi ilan edildiğini düşünüyorum. Bu olay PKK’ nın bir oyunudur. İçindeki MİT elemanlarının ikili oynaması sonucu gerçekleşmiş olabilir.
3 /Selçuk Karaca: Uludere olayı bir katliam değil kazadır, bunun altını çizmek istiyorum. Üstelik Pennsylvania’ dan emir geldiği de doğru değildir. Günümüz teknoloji çağında, olayın üstünün örtülmeye çalışıldığı da doğru değildir. Ortada bir suç var ise bu suçu işleyen her kim olursa olsun gereği hükümetimiz tarafından yapılacaktır. Sizin de dediğiniz gibi eskiden bir başçavuşa veya bir astsubaya dokunulamazken şimdi suçu ispatlanan genelkurmay başkanı bile olsa ceza alması kaçınılmazdır. Daha önce Bezele ve Aktütün saldırısını gerçekleştiren teröristler katırlarla gelip baskını gerçekleştirdikleri için, benzer bir olayın gerçekleşmemesi için bu olay yaşanmış olabilir. Sınır ihlali bir suçtur ve bu konuda gerekli uyarılar yapılmıştır ama bunun cezası ölüm olmamalıdır. Suçluların cezasız kalmayacağını düşünüyorum. Burada kullanılan ‘‘ Hükümet katliam yaptı tabiri çok ağır bir tabirdir.’’
4 / Resul Şahin: 33 Kurşun olayıyla Uludere olayı sadece kaçakçılık yönüyle benzetilebilir. Olayın gerçekleşmesi açısından durum hiçte öyle değildir. Henüz tespitte bulunmak çok erkendir, bence soruşturmanın sonuçlanmasını beklemek gerekir. 33 Kurşun olayındaki köylüler için ne hissediyorsak aynısını bu olayda hayatını kaybedenler için de duyacağız. Gelişmelere bakılırsa devletin bunları kasıtlı olarak öldürdüğü kanaati bende oluşmuyor. İhmal var mı var, suçlu var mı vardır. Bu iş PKK’ nın istihbaratıyla da yapılmış olabilir, devletin istihbarat birimlerinin hatasıyla da olabilir, bir başka ülkenin istihbaratının yönlendirilmesiyle yapılmış da olabilir. Ancak bölgedeki güvenlik güçlerin olaya müdahil olmaması affedilemez. Beklendiği gibi bir subay açığa alındı, bu çok isabetli bir karardır ve varsa başkaları, onlarda alınmalıdır. Bu problem yıllardır vardır ve bu işi yapanlara kaçakçı denmektedir. Oysa gönül ister ki bu işi yapanlara sınır tüccarı denilseydi. Çok geç kalınan sınır kapıları açılıp durum yasallaştırılmalıdır. Bu insanların hayatlarını kaybetmesinde bugüne kadar ki tüm yetkililerin sorumluluğu vardır. Kaybedilen bir can bile olsa devletin özür dilemesi gerekir. BDP’ li vekillerin ise böyle bir olaydan rant elde etmeye çalışmalarını adilik olarak görmekteyim. Bizler doğuluyuz kan davalımız bile cenazemize gelse, kin gütmeyiz. Bu anlamda kaymakama yapılan saldırının provokatörlerin işi olduğunu düşünüyorum. Şiddetle sorunlar çözülmez fikrine kesinlikle katılıyorum, bu tür şiddet içeren olaylarla anayasa çalışmalarına sekte vurulmaya çalışılıyor. Silvan saldırısı da buna bir örnektir. Olayda hayatını kaybeden kardeşlerimizin acısını içimizde hissettik ve bu acı ancak sorumlular bulunup cezalandırılırsa hafifler.
5 / M. Milat Özçelik: Yaşanan olay basında ve kamuoyunda 33 Kurşun olayına benzetiliyor. Sanırım bu, rakamların birbirini çağrıştırmasından kaynaklanıyor. Bir şeye benzetilecekse Sabiha Gökçen’ in bombaladığı Dersim Katliamına benzemektedir. Yaşanan bu olayda hukukun sonuçlanmasını beklenilmesine şaşıyorum. Bu ülkede kaçımız hukuka güveniyor ve inanıyor, hangimiz hukuk tarafından mağdur edilmemiş durumdayız ki, gizlilik kararı alınan bir olayda onların vereceği kararı bekleyelim. Sonda söyleyeceğimi şimdi söylemek istiyorum. Biz trenin kaçtığının farkında değiliz. Ülke bölündü, zihinlerde gerçekleşti bu bölünme. Kürt’ ler dindar ve muhafazakar bir toplum olup milliyetçiliğe çok yabancıdırlar. her şeye rağmen çok büyük bir kesimi bu ülke içinde kalmaya çalıştı. Türkiye Cumhuriyeti tarafından değil ama Türkiye halkı tarafından ötekileştirildiler. Basından bir çok yazar çizer artık bölünelim diyebiliyorlar. Bu saatten sonra tekrardan birlik, beraberlik ve kardeşliğin yakalanabileceğini sanmıyorum. Irkçı siyaset yapmakla suçlanan BDP’ lilerin başka şansları olmadığını düşünüyorum. İnsanlarının bombalandığı bir Türkiye ortamında büyük politikalar geliştirmelerini bekleyemeyiz. Dersim 38 özrü ile ‘‘Genelkurmay başkanımın hassasiyetinden dolayı kendisine teşekkür ederim’’ diyen bir devlet zihniyetiyle kaçan tren geri getirilemez.
6 / A.Hıdır Doğan: Öncelikle bir insan olarak burada ölen 35 insanın acısını paylaşıyoruz, ölenlere rahmet yakınlarına baş sağlığı diliyoruz. Uludere olayında bir kasıt varmıdır yokmudur ziyade, devlet bunu bir konjüktör gereği yapmıştır diye düşünüyorum. Dünyada Türkiye’de bir takım olaylar karşısında devletler farklı uygulamalar içine girebilir. Bu tür uygulamaları değil ama kendini devletin yerine koyan bazı kişiler’ de yapmış olabilir diye düşünüyorum. Bu bazen bir komutan, bazen bir polis şefi bazen’ de bir bürokrat veya milletvekili olabilir. Gönül ister’ ki bu uygulamalar hukuki ve ahlaki bir boyutta devam edebilsin. Hiçbir insan milliyetinden dolayı, dininden dolayı veya siyasi düşüncesinden dolayı farklı bir muamele görmesin. Eski cumhur başkanların’ dan Demirel ‘‘ bu ülkede bir kuzu kaybolsa devletin haberi olur’’ demişti. Uludere olayında’ nda birilerinin haberi olduğunu düşünüyorum. Hukuk ve adaletin yerini bulacağını ve suçluların cezalandırılacağını düşünüyorum. Şiddet ve terör kimden ve nereden gelirse gelsin tasvip etmiyorum.
7 / Av. Kadir Çiçek: Bu olayı basit bir trafik kazası gibi değerlendirmek vicdanları derinden yaralayan bir durumdur. Bu olay en basit yönüyle kastı aşmak suretiyle adam öldürmektir. Olayın sonuçları üzerinde önemle durmak gerekir. Birçok kesim üzüldü, ağladı, vicdanları sızladı. Aslında bilinçaltında bir kin ve nefret var, ancak bu birileri tarafından gizlenmeye çalışılıyor. Hepimiz Elazığ’ da yaşıyoruz, benzer katliamlar Türkiye’ de yaşandığı zaman Elazığ kamuoyunun sergilediği tavırları yaşadık ve gördük. İslamcıların da, milliyetçilerin de tavrını ve tepkisini gördük. Örneğin Gazze’ de bir bombalama olduğund İzzetpaşa Camii’nde gıyabi cenaze namazları kılınır ve binlerce insan tekbir sesleriyle bu meydanı inletirdi. Aslında yapılması gereken ama orada bombalanan 35 insandan sonra sadece Fatih Camii’nde 20 kişilik bir grup tarafından gıyabi cenaze namazı kılındı. Ne İzzetpaşa’da ne de Postane Meydanında olayın kınandığı herhangi bir eylem gerçekleştirilmedi.
Bu olay birlikte yaşama iradesini ciddi şekilde zedeledi. İktidar hala bu bir kazadır ve gerekirse özür dileriz diyor ve bu halkın acısını dindirecek bir açıklama yapmaktan kaçınmaktadır. Bölge halkı korucuda olsa PKK’ li de olsa neticede Kürt’tü. Türkiye’ nin hiçbir tarafında kitlesel basın açıklamalarının yapılmaması ve gıyabi cenaze namazlarının kılınmaması bir çok şeyi açıklamaktadır. İnternet haberlerinin yorum kısmının yüzde 70-80 inde ‘‘ bu insanlar öldürülmeyi hakketmiş insanlardır’’ denilmektedir.
8/ Resul Şahin: Hakikaten hukuktan her zaman sonuç alınacak diye bir beklentim yok. Ben sadece kastın kesinleşmesi bakımından hukuktan bir beklenti içerisindeyim. Mevcut bilgilerle olayda kasıt vardır demek mümkün değildir. Bu olayın başka bir yerde gerçekleşmiş olması benim bu tavrımı etkilemezdi. Taziye sahibi konumundaki milletvekillerinin kameralar gelmeden önceki gülüşmeleri hiç hoş olmamıştır. Cumhuriyetin kuruluşunda Türkler ve Kürtler asli unsur olarak kabul edilmişlerdir. Azınlık kavramı gayri Müslimler için kullanılmıştır. Bu halklar arasındaki ayrışmaya Kemalist zihniyet, Mahmut Esat Bozkurt gibileri ve Beyaz Türkler sebep olmuştur. Bu olay sonrasında yılbaşı kutlamalarından taviz vermeyen ve yas ilan etmeyen herkesi kınıyorum. Gıyabi cenaze namazları da mutlaka kılınmalıydı. İslami hassasiyetleri yüksek insanlarımız üzerlerine düşen görevleri yerine getirmiş olsalardı mevcut durum çok daha farklı olurdu.
9/ Fırat Ateş: İnsanın içinden vicdanı alırsanız o robot olur. Vicdan denilen şey Allah tarafından insana verilen hak ve hukuk anlayışı olup, insanı insan yapar. Şayet bu olaya etik ve vicdan dışı bakacak olursak çok zor günler bizi bekliyor demektir. Olay kaza olarak lanse ediliyor ve araştırılacağı söyleniyor. Burada bir çelişki var, olay kaza ise adı üzerinde ve araştırmaya gerek yoktur, teşhis konulmuş demektir. Kaza değilse üzerine gidilmeli ve olayın sorumluları ortaya çıkarılmalıdır.
10/ Şahabettin Arslan: Sivil toplum örgütleri konusuna göre bu tür toplantılara katılım göstermektedirler. Bu olay olduğu gün Müslüman, ahlaklı, vicdanlı ve bu halkın yüzde 70-80 inin sevgi ve saygısını kazanmış bir Tayip Erdoğan iktidardaydı. Üç sefer üst üste iktidar olmuş bir Tayyip Erdoğan’ dan bahsediyoruz. Sırf devlet halkını bombaladı dediler diye köpüren bir Tayyip Erdoğan. Keşke aynı gün olay yerine gidip bu taziye benimdir deseydi. Kaza bile olsa, provokasyon bile olsa sahip çıkılıp, özür dilenip taziyeler kabul edilseydi. Keşke Elazığ STK olarak bu olay kınansa ve hesap sorulsaydı. Elazığ’ lı STK lar bu olay karşısında çok pasif kalmışlardır. Devlet Bahçeli’ nin ‘‘ devlet gereğini yapmıştır’’ söylemi bile kınanmadı. Kavganın olduğu yerde siviller ölmeye devam edecektir ama artık ölmemeliler diye düşünüyorum.
11/ Mustafa Budancamanak: Bence bu olayın sonuçlarından kimler nasipleniyor ona bakmak lazım. Bu olay Ak Parti iktidarının aleyhine olan bir durumdur. Kaza veya kasıt, hatta Ak Parti için provokatif bir eylem dahi olsa olay Ak Partinin kucağındadır ve bunu çözmek hükümetin asli görevidir. Aksi takdirde bunun bütün vebali başbakanda ve hükümettedir. Bu olay sadece Fatiha okunması gereken bir olay değil aynı zamanda derste çıkarılmalıdır. Kürtlerin doğal hakları Ak Parti ve BDP tarafından pazarlık konusu yapılmamalıdır. Haklar verilmeli ve anayasal güvence altına alınmalıdır. Etle tırnak gibi bu halkları birbirinden mümkün değildir. Bu acı olayın bundan sonrası için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
12/ Sedat Yurtdaş: Siyaset önemli bir bilim dalıdır. Günlük hayatımızı birebir etkilemektedir. Bu olaydan siyasal sonuçlar çıkarmak çok doğaldır. Bizler ‘‘ Kürt olduğumuz için öldürülüyoruz’’ diyoruz ve yaşanan olaylar da bu teorimizi desteklemektedir. Bu olayda devletin birebir sorumluluğu vardır. Bu olay AKP’ nin ilk yıllarında olsa duruşu çok daha farklı olurdu. Olayın açığa çıkacağına inanıyorum ama açığa çıkarken örtülmeye çalışıldığı da ortaya çıkacaktır.
Trenin kaçtığını düşünmüyorum, artık tarih bile veriliyor büyük kopuş veya büyük barış olarak.
Zaten yaşanan çatışmalar 21. yüzyıla yakışmamaktadır. Devletin içerisinde geleneksel yöntemleri kullanmak isteyen bir takım yapılanmalar hala bulunmaktadır.
ÖNERİLER
ORTAK SONUÇ
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
70 ten fazla sivil toplum örgütüne E-Mail, SMS, Sözlü ve Çağrı Pusulalarıyla haber verildi.
MİLLETVEKİLLERİ İLE
5 milletvekiline E-Mail ve fax çekilerek toplantı hatırlatıldı.
MEDYA İLE
İldeki neredeyse tüm yazılı ve görsel basın davet edildi, üç Tv kanalı ve bir ajans katıldı.
KATILIMCILARLA
SONUÇLAR
Genel konuya ilişkin video gösterildi. TkMM broşürleri katılımcılara dağıtıldı.
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Elazığ kMM Girişimcisi Ercan Sözüer
07.01.2012 Elazığ kMM Toplantı Tutanağı
previous post