Yer :MÜSİAD Toplantı Salonu.
Tarih :08/01/2011 – Cumartesi
Katılımcılar:
a. Dernek, Vakıf ve Girişimler:
1.Müsiad ( Nedim Durgungül – Yön. Kur. Üyesi)
2.Balakgazi Eğitim Vakfı ( Hakan Esen-Başkan)
3.Anadolu Gençlik Derneği ( Ahmet Pekcoşkun – Bşk. Yard.)
4.Kalem Der ( Muharrem Güneş – Başkan )
5.Ab-ı Hayat Vakfı ( Ersin Eryılmaz – Başkan )
6.Mamurat-ül Aziz Vakfı ( Burhan Güneş-Başkan.)
7.Fırat Meclisi ( Zakir Özbey )
b. Meslek Odaları
1. Elektrik Mühendisleri Odası (Huri Yüksel )
c. Sendikalar
1. Bem Bir Sen ( Süleyman Akay – Başkan )
d. Kanaat Önderi, Bireyler ve Diğer Katılımcılar
Katılan Milletvekilleri:Katılım Olmadı
Belediye Başkanları:Katılım olmadı.
Mesaj Yollayanlar:
Tahir Öztürk Ak Parti Elazığ Milletvekili; katılamayacağına dair bir mazeret mesajı gönderdi.
Moderatör:Sacit Kayasu ( Emekli Cumhuriyet Savcısı )
Gözlemciler:
Atik Okuyucu ( BDP )
Siracettin Sarı ( HAK-PAR )
Kadir Çiçek ( HAS PARTİ )
Diğer Katılımcılar:
Medya:
Kanal E
Doğan Haber Ajansı.
Konular:Özerklik ve İkidillilik..
Konuşulanlar:
Sacit Kayasu: Küçük millet meclisleri toplantılarının amacı herkesin fikirlerini özgürce söylemesi ve bunun doğruluğunun veya yanlışlığının tartışılmaması, kişinin kendine göre çözüm yollarını ortaya kayacağı bir toplantıdır. Gündemde olması sebebiyle özerklik ve iki dilliliğin doğu ve güneydoğuda yaşayan vatandaşlarımız açısında ayrı bir önemi vardır. Elazığ’ da doğuda olduğuna göre iki dil konusuna nasıl baktığınızı rahatlıkla dile getirin. Etnik, dini veya herhangi farklı bir sebeple söylemekten çekineceğiniz bir şey olmasın. Küçük millet meclislerinin amacı da TBMM gibi sorunlara çözüm bulmaktır. Burada konuşulanlar Tesev tarafından ay sonunda ortak paydalar alınarak meclise duyurulmaktadır
Atik Okuyucu: Türkiye’ de ki mağdurların birbirini anlaması gerekir. İki dilliliğe islami açıdan bakmak lazım. Dil Allah vergisidir, saygılı olmak gerekir. Kuran- ı Kerim de Allah değişik diller benim zenginliğimdir ve bir mozaiktir ve her kavmin dili ayrıdır diyor ve hiçbir kavim diğer bir kavimden üstün değildir demektedir. Anadilde savunma hakkı Lozan anlaşması ve Oslo tavsiyesine göre garanti altına alınmıştır. Türkiye de devlet sadece Türkler i korumaktadır. Geri kalan azınlığı düşman olarak görmektedir. Dünyanın birçok ülkesinde farklı diller resmi dil olarak kabul görmektedir. Bu durum hiçbir ülkede bölünmeye yol açmamaktadır. Türkiye de de bir bölünme olmaz. Ama bazı kesimler bölünme paranoyası geliştirmektedirler. BDP olarak Türkiye nin bölünmemesi taraftarıyız. Türkler bu ülkenin mozaiğidir. Türkçeyi resmi dil olarak görüyoruz ama anadilde eğitimi de islami ve insani bir hak olarak görmekteyiz.
Siracettin Sarı: Türkiye de gündem çok çabuk değişim göstermektedir, bu bağlamda konunun biraz daha gerilere götürülmesi gerekir. Osmanlıda herkes kendini kimliği ve diliyle tanıtır ve öyle yaşardı. 1921 anayasasına kadar bu eşitlik varken 1924 anayasasıyla çoğulcu olan toplum teke indirgeniyor. Böylece ırkçı ve milliyetçi bir durumun toplumsal alana egemen olduğu görülmektedir. Bu günümüze kadar böyle gelmiştir. Gelinen noktada ırkçı ve milliyetçi tekçiliğin miadını doldurduğunu görmekteyiz. Kürtlerin isyan hareketleri de bu tekçiliğe karşı gelişmiştir. Bize öğretilen tarih hep tekçiliğe göre şekillenmiştir. Bugün ise bu paradigma kırılmaya başlamıştır. Türkiye de 15 milyon dili ve kültürü yasaklanmış bir Kürt halkı vardır. Kürtler bu algıyı ve olguyu yıkma noktasına gelmişlerdir. Kürt halkının istemleri konusunda Ak Parti hükümetinin de olumlu politikaları olmuştur. Hak-Par da federasyon istemiştir ama Hak-Par a gösterilen tepki ile BDP nin özerkliğine gösterilen tepkiler çok farklıdır. Özerklik ya da federasyonu tartışılması gerekir.
Hakan Esen: Şu anda farklı düşüncedeki insanların bir masa etrafında oturuyor olması nerelere geldiğimizi göstermektedir. BDP yöneticisi arkadaşın ve Siracettin Hocamın söylediklerine yüzde doksan katılıyorum ama şeytan ayrıntıda gizlidir diye de düşünüyorum. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde etnik temele dayanan iki tane Kürt isyanı olmuştur. Biri 1930 lu yıllarda ki Ağrı Ayaklanması diğeri ise PKK ayaklanmasıdır. Şeyh Sait ayaklanması ise İslami bir ayaklanmadır. Din, dil, mal, can ve namus emniyeti Allah tarafında insanlara doğuştan verilmiş temel haklardır. Bunu ne bir sistem ne de bir ideoloji sınırlamaya kalkamaz. Her kavmin dili ayrıdır fikrine katılıyorum ama her dilin de bir kavmi yoktur. Türkiye de bir arkadaş ben Kürdüm veya başka bir ırka mensubum dediği zaman buna saygı duymak gerekir. Bu toprakların Türkleri de en az Kürtler kadar ezilmişlerdir. Türkiye de ki Türkler hiçbir zaman devlet iktidarında var olmadılar. Beyaz Balkan Türkleri 30-40 yıl kadar bu ülkede söz sahibi oldular. Bölgede ki Kürtlerin yaşam biçimi ve sosyal yapısı ile BDP li elitlerin söylemleri birbirine taban tabana zıt. Bölge insanının bu topraklar üzerinde kardeşçe yaşam istemi BDP li siyasetçilerin düşünceleri ve dile getirdikleriyle örtüşmemektedir. Demokratik özerklik hakkında bölgede bir referandum yapılacak olsa yüzde seksen hayır oyu çıkacaktır. Aksi durumda elbette ki ulusların kendi kaderini tayin hakkı vardır. BDP nin yapmaya çalıştığı tek şey seçimlerde bölgede Ak Parti nin önünü kesmektir.
Av. Kadir Çiçek: Kürt sorunu eskiden inkar ve imha siyasetiyle yürütülüyordu ama günümüz çağdaş dünyasında artık bu siyasi yöntem kabul görmemektedir. BDP nin Kürtleri temsil etmemesini bende isterdim ama bölgede yüzde 60-70 oranında bir oy potansiyeli olduğu da bir gerçektir. Bu yüzden BDP nin Kürtleri temsil etmediği fikrine katılmıyorum. Bölgede BDP dışında farklı sivil ve siyasi gruplar da bulunmaktadır. Özerklik ve iki dillilik konusunda bunlarda BDP den çok farklı düşünmemektedirler. Bu guruplar ülke barışı konusunda önemli adımlar atmaktadırlar. Günümüzde asimilasyon Kürtlerin en önemli sorunudur. Anadilde eğitim ve Kürtçe nin resmi dil olarak kullanılması toplumun faydasına mıdır değil midir bunun tartışılması gerekir. İç içe bu kadar geçmiş iki toplumun özerklikle bölünebilmesi pek gerçekçi değildir. Ülkenin gelişimine ve ilerlemesine özerkliğin katkısı ne olur bunu tartışmak gerekir. Kürtlerin talepleri hoş karşılandığı sürece ortam yumuşar. TRT Şeş ile birlikte Kürtlerde aidiyet duygusu daha da gelişti.
Nedim Durgungül: Kürt sorunu halk nezdinde bu kadar kabul görürken ve biz farklı düşünce de ki insanlar olarak bir masanın etrafında oturabiliyorken ve buna rağmen bu sorun hala devam ediyorsa bu olayın temelinde ırkçılık damarının olduğuna inanıyorum. Bu ırkçılık damarı bazen iç ve bazen de dış güçler tarafından kendi çıkarları doğrultusunda kullanılmıştır. İnkar ve imha politikası ne Türklerin ne de Kürtlerin işine gelmiştir. Bu iki dil fobisinden kurtulmak gerekir. Ülkede gelir seviyesinin yükseltilmesi gerektiğine inanıyorum. Biz işadamlarına ve hükümete bu konuda çok iş düşmektedir. Mevcut hükümet Kürt sorunu konusunda bu güne kadarki en önemli adımları atmıştır. Ekonomik seviye yükseltilirse ayrımcılığın ortadan kalkacağına inanıyorum. TRT Şeş gibi açılımlar çok olumludur ama daha yapılması gereken çok şey olduğunu düşünüyorum. Halkımızın birilerinin oyununa gelmeyecek şekilde eğitilmesi gerektiğine inanıyorum.
Muharrem Güneş: Sorun ne etnik ne de dini temeldedir. Sorun daha çok özgürlük sorunudur. Totaliter ve tekçi rejime karşı geliştirilen arayışların bir sorunudur. Özgürlükler bedelsiz kazanılamaz. Ahmet Kaya’nın zamanında fitili ateşleyici söylemi olmasaydı belki bugün bu konular hiç konuşulmayacaktı. Aklı selim üstün gelmektedir, çünkü aklın yolu birdir. Dolayısıyla kimse kimsenin dilini inkar edemeyecek bir ortak paydaya sahip oluyor. İslami hassasiyete sahip bir insan olarak özerklik konusundaki çekincelerimi belirtmek istiyorum. Bu konuların konuşulması zaruridir. Aksi taktirde bir yere varılamaz. Demokratik özerklik sadece BDP nin bir talebi olarak ortaya çıkıyor ancak Türkiye nüfusunun yüzde otuzuna yakınını oluşturan Kürtlerin bu konuda bir fikir birliğine vardığı söylenemez. Özerklik bir yönetim anlayışıdır. Şayet seksen yıldır çektiğimiz sıkıntıları yeni bir yönetim anlayışı içinde çekmeye devam edeceksek bunun hiçbir anlamı olmayacaktır. Bölgede Kürtlerin haklarını savunan farklı görüşteki cemaatlerin olduğu unutulmamalıdır. BDP nin dile getirdiği demokratik özerklik yönetiminde yöneticiler sadece BDP liler mi olacak diye merak ediyorum. Ben İslami hassasiyeti olan bir insan olarak demokratik özerklik yönetimi içinde kendimi bu halimle ifade edemeyeceksem bu sisteme karşıyım. Özerkliğin milis gücünde gerillacılık yapmış insanların kullanılacak olması düşündürücüdür.
Ahmet Pekcoşkun: Demokratik özerklik ve iki dillilik acaba gerçekten burada yaşayanların taleplerimi yoksa birileri tarafından bize dayatılan talepler mi dir buna bakmak lazım. Sevr antlaşmasıyla param parça bir devlet söz konusuydu. Daha sonra Mısır baş hahamının Türklere bir devlet kurduralım aç, işsiz ve güçsüz bırakalım dendi. Bu yüzyıl 2023 te dolmaktadır. Şu anda tartışılan özerklikte 20023 ün sac ayaklarından biridir. BDP nin bölgenin yüzde yetmişini temsil ettiği söyleniyor. Doğrudur yüzde yetmiş oy alıyor ama ben yüzde yetmişi temsil ettiğine inanmıyorum. Çünkü bölgedeki vatandaş dağdaki silahlı güçlerin etkisiyle hareket etmektedir. Kürdistan olarak bilinen bölge çok önemli bir bölge olduğundan , burada bir çok insanın gözü vardır yine bu noktada PKK gibi örgütler Kürtleri kullanmaktadırlar. Dış güçler Türkiye için önemli bir sorundur. Bölgedeki emellerinden dolayı ayrımcılık çıkarmak istemektedirler. Bu yüzden herkes etnik, dini vb. özelliklerini öne çıkarmadan hep beraber bu ülke için mücadele etmelidir. Ortak paydada birleşerek Allah yolunda mücadele edilmelidir.
Huri Yüksel: Şu anda Kürtler için istenen özerklik dış güçlerin etkisiyle ileriki süreçte çok daha tehlikeli bir boyut kazanabilir. Geçmişteki inkar ve imha politikaları günümüz çatışmalı ortamının en önemli sebebidir. Türkiye nin iç siyaseti de dış siyaseti de dış güçler tarafından yönlendirilmektedir. Kürtler kendi zamanında kendi dillerini konuşup kültürlerini yaşayamadılar. Yürütülen bu yanlış politikalar durumun bu aşamaya gelmesine sebep oldu. Ayrı bir federasyon veya özerklik istemi geçmişte yapılan hataların bir sonucudur. Geçmişte çok dilli, çok dinli ve çok kültürlü bir toplum olduğumuz kabul edilmiyordu ve ona göre bir yönetim sergilenmiyordu. Bunun sonucu olarak ta bugün özerklik, iki dillilik veya üç dillilik istemleri söz konusu olmaktadır. Keşke zamanın da bu tür yanlış politikalar olmasaydı da, bugün özerklik veya iki dillilik istemleri karşımıza çıkmasaydı.
Ersin Eryılmaz : Bu masa etrafında oturmuş insanların hemfikir olduğu bir konu var o da Kürtçe nin ve Kürt kimliğinin inkar edilemez insani ve fıtri bir hak olduğu gerçeğidir. Bir bahçede birden fazla çiçeğin o bahçenin güzelliğine katkısı ne ise bir ülkede konuşulan birden fazla dilinde o ülkenin güzelliğine katkısı aynıdır. Bugün devlet İngilizce yi ilköğretimde itibaren hayatımıza dahil etmeye çalışıyor da Kürtçenin bu anlamda İngilizceden farkı nedir ki bunu dışlamak söz konusu olsun. Konuşulan ne kadar dil varsa bunlar Allah ın ayetleridir, ve bu realite göz önünde bulundurularak suistimaline fırsat verilmeden hayatımız içerisinde yer almasına imkan tanınmalıdır. Bu problemlerin temelinde Kemalizm in ulusçuluk anlayışı vardır. Aksi takdirde her ulusun kendi kaderini tayin hakkı elbette vardır. Bu ülkede bu halk hiçbir zaman kendi kaderini tayin etmedi. Hep beyaz Türkler diye tabir edilen bir kesim bu toplumu ezerek ve baskı kurarak tayin etti. Bu bağlamda da Kürtlerin CHP si olarak görüyorum. Kürtlerin yaşadığı sorunların çözümünde manevi değerlerine bağlı olan kesimlerinde söz hakkı olmalı ve onlarda insiyatif almalıdırlar. Kürtlerin Kürtçe eğitim alması ve gerekirse Kürtçenin resmi dil olarak kullanılması gayet doğal bir haktır. PKK nin manevi değerlerine bağlı insanları dışladığı gerçeği unutulmamalıdır. Kendi ideolojileri doğrultusunda bir toplum yaratmaya çalışmaktadırlar. Ak Parti nin bu konuda iyi niyetli olduğuna inanıyorum ama BDP statükonun savunucusu CHP ile ittifak geliştirmeye çalışmaktadır. Kürtlerin sahip olması gereken haklarının verilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Burhan Güneş: Kürt sorunu 30 yıldır gündemimizi işgal etmektedir. Hem devlet hem de halk olarak Kürtlerin istemlerini kaygıyla izlemekteyiz. Çatışma ortamında olaylara sağduyulu yaklaşmak mümkün olamamaktadır. Türkiye de demokrasi ne kadar gelişirse sorunların çözümü de o kadar kolaylaşır. Özerklik projesinin sonunun nereye varacağı belli değildir.
Süleyman Akay: Türkiye de ki Kürtlerin temsilcisinin PKK veya BDP olmadığını bilmemiz lazım. PKK silahla değil de siyasal olarak halkın desteğini alırsa çözümün gerçekleşeceğine inanıyorum.
Sacit Kayasu : Kişilerin düşünceleri ne kadar farklı olursa olsun, diğerlerinin bu düşüncelere saygı duymaları gerekir. Erzurum Kongresinde bir araya gelen halkın kMM lerde de bir araya gelebilmesi için vatanın işgal edilmesi gerekmemektedir.
Muharrem Güneş: Bölgede iki büyük güç vardır, Hizbullah ve PKK. Erken tahliyelerin BDP nin tabanını kırmak için yapıldığını düşünüyorum. Bölgede her grubun egemenlik kurma çabası var. Bu guruplar ilerde özerklik kurulursa yönetimde söz sahibi olmak istemektedirler.
Atik Okuyucu: BDP bölgeden PKK nin zoruyla oy almıyor. Biz kendi halkımızın inanç özgürlüğü için mücadele vermekteyiz. Bölgede ağırlığı olan guruplar bağımsız adaylar göstererek meclise girip siyaset yapabilirler.
Siracettin Sarı: Tartışmalarda hala ‘’ ama ve fakat’’ lar çok yer kaplamaktadır. Bundan dolayı bu konuların daha çok konuşulması gerektiğine inanıyorum. Kürtler kendilerini yönetmek isterken, ülkeyi bölmek istemiyorlar. Dünyada birçok federasyon örneğinde görülebileceği gibi, federasyon sistemi birleştirici ve kaynaştırıcı bir sistemdir. Amasya protokolüyle Kürtlere verilen özerklik sözü tutulmamıştır. Bunun sonucu olarak Şeyh Sait ayaklanması baş göstermiştir. Kürtler bu ülkenin asli unsurlarıdır. Meseleyi dışarıda ve dış güçlerde aramak doğru değildir.
Hakan Esen: Bask bölgesinin İspanya kısmında Franco zulmünden dolayı başkaldırı olmuştur. Birçok hak verilmiş olmasına rağmen Batasuna Partisi nin istemleri bitmemiştir. Demokratik özerklik istemi de böyle bir hal alabilir. Bu durum siyasileri tedirgin etmektedir.
Kadir Çiçek: Anadilde eğitim kutsal bir haktır. Bu hakkı hiç kimse engelleyemez. Parti olarak anadilde eğitimi önemsiyor ve destekliyoruz.
Ersin Eryılmaz: Türklerin bu ülkede sahip olduğu bütün haklara Kürtlerde kendi kimlikleriyle sahip olabilmelidir. Özerkliğe karşıyım ama Türkiye nin bütün bölgeleri adem-i merkeziyetçi bir yapıya kavuşturulmalıdır. Geçmişte bu halkların barış ve kardeşlik içinde yaşamasını sağlayan İslam şemsiyesinin önemini vurgulamak isterim.
Öneriler:
Ortak sonuç:
Değerlendirme:
İletişim:
a. Sivil toplum ile
Kırktan fazla stk ya email, sms ve telefonla haber verildi.
b. Milletvekilleri ile
5 milletvekiline sms ve fax ile haber verildi.
c. Katılımcılarla
d. Medya ile
Yerel ve ulusal basına haber verildi, iki tv kanalı katıldı.
Sonuçlar:
Değerlendirenler:
Ercan Sözüer ( Elazığ kMM Girişimcisi )
08.01.2011 Elazığ kMM Toplantı Tutanağı
previous post