Yer : Belediye Meclis Salonu
Tarih : 08.05.2010
Yerel Katılım:
MÜSİAD ( Metin Bulut – Başkan )
İHD ( M. Nafiz Koç- Başkan )
KESK ( Halit Ateş – Eğitim Sen Şb. Bşk. )
Kalem Der ( Muharrem Güneş – Başkan )
Gökdereliler Derneği ( Şahabettin Arslan – Başkan )
Milletvekilleri:Milletvekili katılımı olmadı.
Belediye Başkanları:Belediye başkanı katılımı olmadı.
Medya:
Kanal 23
Kanal E
Kanal 9
Moderatör: Prof. Dr. Fazıl Hüsnü Erdem ( Anayasa Hukuku )
Konular:
Genel konu: Anayasa mahkemesi ile ilgili maddeler.
Konuşulanlar:
Prof. Dr. Fazıl Hüsnü Erdem : Anayasa Mahkemesi özü itibariyle parlamentodaki çoğunluk iradesini denetlemekle görevli yüksek mahkemelerdir. Aynı zamanda negatif kanun koyucu pozisyonundadırlar. Meclis iradesini hukuka uygunluk açısından denetleyen bir mahkemenin oluşumuna milli iradenin dahil edilmemesi doğru değildir diye düşünüyorum. Türkiye de yargıçlar yönetimi eğiliminin var olduğunu söylemek mümkündür. Yargının varlık sebebi güçlüler karşısında güçsüzleri savunmaktır. Anayasa mahkemeleri hak ve özgürlükleri korumak maksadıyla kurulmuştur. Oysa bizde tam tersi bir işleyiş söz konusudur. Yapılan değişiklikle geniş tabanlı bir anayasa mahkemesi oluşturulmak isteniyor. Kişisel olarak TBMM’ nin anayasa mahkemesine daha fazla sayıda üye seçmesinden yanayım. Cumhurbaşkanına bu kadar geniş yetki verilmesini doğru bulmuyorum. Klasik parlamenter sistemde cumhurbaşkanı sembolik yetkilere sahiptir ki olması gereken tarafsız hakem rolünü oynayabilsin. Anayasa mahkemesi üyelerinin 8 tanesini TBMM seçmeli ama muhalefetin katılımı sağlanmalıdır. Çünkü 550 üyeli TBMM bizim irademizle ordadırlar ve bizim onları etkilememiz mümkündür. Anayasa mahkemesi üyelerinin görev sürelerinin 12 yılla sınırlandırılacak olması olumludur. Mevcuda oranla yapılan değişikliği olumlu buluyorum ve desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Metin Bulut: Milli iradenin temsili önemli ama Sami Selçuk’ un belirttiği gibi bir tedirginlik var. Anayasa mahkemesi üyelerini meclisin seçmesi milli iradenin tecelli ettiği anlamına gelmiyor. Ülkede lider sultası varken anayasa mahkemesine seçilen üyeleri, meclis değil de liderler seçmiş olmuyor mu.
Halit Ateş: Genel anlamda anayasa değişikliği ve özelde de anayasa mahkemesi maddeleriyle ilgili yürütülen tartışmalar iki ana eksen üzerine oturtuluyor. 12 Eylül faşizminin yapmış olduğu anayasa ve ardından şu anda kısmi anlamda yapılmaya çalışılan anayasa değişikliği. Dolayısıyla daha geniş kapsamlı daha olumlu, toplumun ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir anayasayla ilgili tartışmalarında önü kapatılmış oldu. Bu anlamda anaysa değişikliğiyle ilgili tartışmalar ölü doğmuş bebeğe benzer bir nitelik kazandı. Çeşitli sivil toplum örgütleri ya da siyasal anlamda kendini ifade edebilecek organizasyonlar mutlaka anaysa mahkemesi duvarına çarpmıştır. Yani toplumun ve halkların taleplerinin yasalar tarafından engelleniyor olması başlı başına bir sakatlıktır. Yargının siyasallaşabileceği üzerine yapılan tartışmaları çok ta doğru bulmuyorum. Çünkü yargı zaten siyasallaşmıştı. Yapılan değişikliklerde yargıyı siyasallaşmaktan kurtaramayacaktır.
Nedim Durgungül: Yargı ne kadar adil bir düzeye gelirse, biz de o derece bu ülkede yaşayan insanlar olarak sahip olduğumuz hakların ve özgürlüklerimizin korunacağı kanaatinin yükseleceğini düşünüyorum. Anayasa mahkemesinin siyasallaştığı herkes tarafından bilinen bir gerçekliktir. Yapılan değişiklikle anayasa mahkemesinin tekrardan siyasallaşıp siyasallaşmadığını da göreceğiz. Ordu ve yargı geçmişte halkın gözünde oldukça itibar sahibi kurumlardı. Ama kitle iletişim araçlarının da gelişmesiyle günümüzde itibarlarını yitirmişlerdir. Bu sebepten dolayı bir değişikliğe ihtiyaç vardı ve bu değişiklik çabalarının desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Mehmet Kılıçtepe: 12 Eylül anayasası bir cunta anayasasıdır. Yapılan değişikliğin 12 Eylül anayasasından çok daha ileri olduğu doğrudur ama eksiktir. Yapılan değişiklik kamuoyunun ihtiyaçlarına cevap veriyor mu vermiyor mu ona bakmak lazım. Alevi, Romen ve Kürt açılım süreçleri bizlerde olumlu bir intiba bıraktı. Ama hükümetin samimiyetinden şüphe duyuyoruz ve oy hesabı yaptığını düşünüyoruz. En olumlu ve doğru önerileri BDP sunmuştur ama AK Parti sadece CHP ve MHP ye çağrıda bulunarak değişiklik konusunda fikirlerini sormuştur. Hükümet iyi niyetli olsa Kürt siyasetçi ve partililerini gözaltına almazdı. Anayasanın çoğulcu, katılımcı, eşitlikçi ve özgürlükçü olması gerektiğini düşünüyorum. BDP nin muhalefeti yapılan değişikliğin ülke ihtiyaçlarına cevap veren bir anayasa değişikliği olmadığı ve yetersiz kaldığı içindir.
M. Nafiz Koç: Anayasa mahkemesi anti demokratik bir anayasadır. Anayasa mahkemesinin 367 kararı gelmiş geçmiş bütün cumhurbaşkanlarını tartışmalı bir hale getirmiştir. Halkın yararına olmayan bir anayasa sadece belli bir kesimi koruyorsa bunun mutlaka değiştirilmesi gerekir. Çünkü anayasa mahkemesi olsun Hsyk olsun, bunlar siyasallaşmış kurumlardır. Çağdaş ve demokratik bir ülkede yaşamak istiyorsak, bu konuda değişiklik şarttır.
Sabahattin Bulut: 82 Anayasası antidemokratiktir. 5 bin insanın hayatını kaybettiği ve anarşinin kol gezdiği o koşullarda parlamento bu duruma çözüm bulamamıştır. Cuntacılardan en fazla benim misyonum zarar görmüştür. Anayasanın evrensel hukuka ve dünya standartlarına uygun olması gerektiğine inanıyorum. Seçim yasasında ki baraj sistemi bu haliyle kaldığı sürece demokrasiden bahsetmek mümkün değildir. Yapılması düşünülen referandum da demokratik değildir. Anayasa değişiklik paketindeki maddelerin tek tek referanduma götürülmesi gerektiğini düşünüyorum ve anayasanın tümden değiştirilmesini umuyorum.
Siracettin Sarı: Yapılması düşünülen değişiklikler AKP nin özgür iradesiyle yapmayı düşündüğü değişiklikler değildir. Dünyadaki siyasi konjüktör ve gelişmeler bu değişimi kaçınılmaz kılmıştır. Mevcut anayasa dardır, sınırlayıcıdır ve toplumsal ihtiyaçlara cevap vermemektedir. Yapılması düşünülen anayasa değişikliği yamalı bir bohça gibi değil de, ilk dört madde dahil tümden yapılmalıdır. Ya hep ya hiç mantığı da doğru değildir, kısmen de olsa, değişiklikler toplumun ihtiyaçlarını karşılıyorsa desteklenmelidir. Yargı toplumun ihtiyaçları karşısında bir baraj görevi görmektedir. Ve yine yargı kararlarında devletçi davranmaktadır, hukuka uygunluğu göz önüne almayıp Demokles’in kılıcı gibi başımızın üzerinde durmaktadır.
Prof. Dr. Fazıl Hüsnü Erdem: Yapılması düşünülen değişiklikle askeri yargının görev alanı daraltılıyor. Sivillerin normal şartlarda askeri mahkemelerde yargılanmaları engelleniyor. Yapılan değişikliklerin arkasında siyasi manevra olması ihtimaline rağmen yapılanları doğru buluyorum. Parlamentonun yetkilerinin sınırı, bizim hak ve özgürlüklerimizle sınırlı olmalıdır.
Öneriler:
Ortak sonuç:
Değerlendirme:
1. İletişim
a. Sivil toplum ile
Kırk kadar sivil toplum örgütüne haber verildi. Bununla birlikte ilkelerimiz broşürü, konumuz anayasa broşürü ve anayasa değişiklik paketi kitapçığı dağıtıldı.
b. Milletvekilleri ile
Beş milletvekiline sms ile davet gönderildi, katılım ve mazeret bildiren olmadı.
3. Medya
Üç yerel tv kanalına haber verildi, üçü de katıldı.
Değerlendirenler:
Ercan Sözüer Elazığ kMM Hamalı