Yer : Diyarbakır Makine Mühendisleri Odası Toplantı Salonu
Tarih : 05.06.2010
Katılımcılar:
a. Dernek, Vakıf ve Girişimler:
İHH ( Selahattin Özer – Bölge sorumlusu )
Mazlum Der ( Sedat Doğan – Temsilci )
GÜNSİAD ( Celal Balık – İdari Müdür )
Hür – Der (İbrahim Gökdemir – Yönetim Kurulu Üyesi )
Diyarbakır Engelliler Platformu YG 21 Engelli Meclisi ( Ramazan Serim – Sekreter )
Sarmaşık (M.Şerif Camcı )
Diyarbakır GAP Gençlik ve Kültür Evi (Muhtesim Öğer – Sorumlu )
Duy Der ( Özlem Öztürk – Sorumlu )
b. Meslek Odaları
Diyarbakır Barosu ( M.Emin Aktar – Başkan )
Makine Mühendisleri Odası (Hasan Demir – Temsilci )
Veteriner Hekimler Odası ( Mustafa Elveren – YK Üyesi )
c. Sendikalar
Memur Sen – Eğitim Bir Sen ( Yasin Yıldız – Başkan)
Bayındır Memur Sen ( M . Ali Sabaz – Başkan)
d. Kanaat önderi bireyleri
Katılan Milletvekilleri:Milletvekili katılımı olmamıştır.
Belediye Başkanları:Belediye Başkanı katılımı olmamıştır.
Mesaj Yollayanlar:
Selahattin Demirtaş (BDP Diyarbakır Milletvekili)
Moderatör:Şanar Yurdatapan
Gözlemciler :
Av. Fırat Arığ ( Saadet Partisi İl Başkan Yard.)
Diğer Katılımcılar:
Mehmet Kılıç ( Eğitimci ,Yazar – Bireysel )
Eray Çelebi ( Eğitimci -Bireysel )
Medya:
Basın katılımı olamamıştır.
Konular:
1. Genel konu: İsrail,Gazze ambargosu, ne yapılmalı ?
2. Anayasa değişiklik paketi
Konuşulanlar:
Selahattin Özer : Gemide tamamen insani yardım malzemesi vardı.Bunu İsrail de biliyordu.Kesici alet ve benzeri malzemelerin bulunduğu ve bunlarla İsrail askerlerine saldırıldığı iddiaları tamamen yalandır.Gemimizde, dünyanın birçok ülkesinden canlı yayınımızdan istifade eden kanallar vardı. Bunların temsilcileri, basın yayın mensupları var. Onların da görüntüleri var. O görüntülere el konulmuştur. Kendi kayıtlarımız var. İsrail işgal devleti bu görüntüleri dünya kamuoyuna sunsun. İHH hukuki olarak bunları isteyecektir. Bunları kamuoyuyla paylaşacaktır. İsrail karasularının 12 mil dışında, uluslar arası sulardayken deniz hukukuna uygun olmayan bir şekilde bize müdahale edilmesi hukuki değildir. İsrail’in kendi karasularının dışında seyreden gemilere müdahale etmesi hukuksuzluktur, eşkiyalıktır, korsanlıktır. Bizim gemilerimiz uluslar arası sularda 78 milde seyrederken gece saat 11’de taciz başladı. Arkadaşlarımız güvertede namaz kılarken İsrail hücumbotlarıyla saldırmaya başladı. Bu hücumbotlarda tahmini olarak 8- 12 arası asker vardı. Arkadaşlarımız, hücumbotlarıyla müdahale eden askerlere kendi imkanlarıyla karşı çıkmışlardır. İsrail bu başarısızlık üzerine gece 04.10’da helikopterler yardımıyla indirme yaptılar. İlk indirmeleri başarısız oldu. 7 asker denize düştü, 3 tanesi de yolcularca etkisiz hale getirildi. Sonraki askeri helikopter yukardan ateş etti; yukarı katta bulunan arkadaşlarımızın çoğu yaralandı, 4 tanesi de şehit oldu. Arkadaşlarımız, ilk ateşte sadece bir kişinin öldüğünü diğerlerinin yaralı olarak taşındığını söylediler. Bunlar otopsilerde açığa çıkacaktır. İsrail kendisine beyaz bayrak kaldıran, yaralı ve ya sapasağlam insanları sonradan öldürmüştür. Bunlar otopside çıkacaktır. Gemideki bütün aktivistlerin elleri bağlanmış, kötü muameleye ve tacize maruz bırakılmışlardır. Limanda da bekletilmiş ve ihtiyaçlar karşılanmamıştır. İnsanlar cezaevine götürülmüş ve haksızlıklar burada da sürmüştür.
Yasin Yıldız (Memursen ): Selahattin kardeşimize hoş geldin diyorum. Bu tarz bir hareket sivil itaatsizlik anlamında kıymetli bir harekettir. Farklı fikirlerdeki insanların bir araya gelerek böyle bir zulme karşı her zaman dik durulması gerektiği hem bizim hem de dünya kamuoyu tarafından idrak edilmiştir. Bu tür hareketlerin dünyanın her yerinde olması gerekmektedir. Çünkü birçok sorun silahla çözülmüyor. Daha büyük acılara ve yaralara sebebiyet verebiliyor. Bu tarz hareketlerin devamının olması gerekiyor. Çünkü birçok can kaybetmişiz ancak dünyada da bir duyarlılık oluşmaya başlamıştır. Oluşan bu toplumsal duyarlılık, olumlu hava, artık devletlerin de kafalarına estiği gibi hareket edemeyeceklerinin bir göstergesi olmuştur. Bu çalışmadan dolayı Memursen olarak Selahattin bey ve İHH’yı tebrik ediyorum ve çalışmalarının devamını diliyorum.
Celal Balık ( GÜNSİAD) : Öncelikle arkadaşların Gazzedekilere yardım hareketi doğru bir tavırdır, destekliyorum. Dünyanın neresinde olursa olsun ve kim yaparsa yapsın zulmü doğru bulmuyoruz ve kınıyoruz. Doğru olmamasına rağmen İsrail gaz bombası veya başka bir yöntemle müdahale etseydi bu anlaşılabilirdi. Ancak amaçları insani yardım olan gıda, ilaç taşıyan gönüllülere saldırıp onları öldürmek affedilebilir bir durum değildir. İsrail’e dünya savaşında yapılanları İsrail bugün kendisi yapmaktadır. Neler yapılabilir?
1-Türkiye, dünya ülkeleri ve BM, İsrail ile tüm diplomatik sosyal ve siyasal iişkilerini kesmelidir.
2-İsrail yaptığı bu haydutluğun bedelini maddi ve manevi olarak ödemeli veya ödemeye mecbur edilmelidir.
3-Gazze’ye yardım ne olursa olsun sağlanmalıdır.
4-İran,Türkiye ve diğer bölge ülkeleri halkın protestolarının yanında ciddi tavır almalıdır. Ve İsrail devletine ciddi olduklarını göstermelidirler.
5- Türkiye basit bir Kardak krizinde veya her zaman Yunanistanla, uçaklarıyla dalaşma yapmaktadır. İsrail’e karşı da uçaklarını havalandırmalıdır. İran övündüğü füzelerinden en azından birini Akdeniz’e yollamalıdır. İsrail tedirgin olmalıdır
İsrail’in amacı Gazzede yaşayan Filistinlileri o topraklardan çıkarıp, o toprakları kendi topraklarına katmak.
M.Emin Aktar ( Baro Başkanı ) : Bu toplantıya önyargılar girmediği gibi ters bir dil de girmemelidir. Militer dilden uzaklaşmamız gerekiyor. ‘Mehmetçik İsrail’e’’ sloganı, reddettiğimiz ve kabul edemeyeceğimiz bir slogandır. Bu savaş kışkırtıcılığıdır. Bu dili reddetmemiz gerekiyor. Hükümetin tutumu eleştirilebilinir. Kendi yurttaşına şiddet uygularken başka ülkelerin tavrına tepki vermek gibi eleştirilebilinir. Ancak yardım olayı tamamen insani ve kutsal bir amaçla yapılmaktadır. İsrail’in müdahalesini devlet terörünün vardığı son nokta olarak değerlendirmek gerekiyor. Sadece uluslar arası hukuk değil, bütün insani değerler ihlal edilmiştir. Oradaki insanların elinde sopa da olsa çakı da olsa size yönelik bir saldırı gelişirse ve bu saldırı haksızsa bütün hukuk sistemlerinde kendinizi savunma hakkınız vardır. Elinize ne geçiyorsa onunla savunursunuz kendinizi. Silahlar eşit olur ya da olmaz. Size yönelen saldırı haksızdır ve sizi mağdur edecektir. Bu yüzden o insanların kendini savunması tartışılamaz bile. Çünkü o insanların tümü sivildir silahsızdır ve İsrail’in yaptığı bir devlet terörüdür, kabul edilemezdir. Uluslararası sularda gerçekleşmiş bir olaydır. Uluslararası sularda sivil gemilere müdahale etme hakkı yoktur. Uluslararası kurallar belli ölçülerde suç işlenebileceğine ilişkin (uyuşturucu, silah ya da korsanlık yapılıyorsa) emareler varsa durdurma hakkı verilmiş, ama bunu yaparken de bütün insanlık alemi için bir koruma amacı güdülür. Burada böyle bir olay yok. Uluslararası camianın tepkisi bence de yetersizdir. Uluslararası yaptırım uçak kaldırmak veya füze fırlatmakla değil ekonomik ve siyasal ambargo şeklinde olmalıdır. Ayrıca Uluslar arası Ceza Mahkemesi var. Masum insanlara karşı yapılan bu suç, İsrail bu anlaşmayı imzalamamış olsa bile Sudan Lideri El Beşir gibi, İsrailli sorumlular hakkında tutuklama kararı çıkarılması ve yargılama kararının kendilerinde olduğuyla ilgili bir açıklama yapması için zorlanmalı ve sağlanmalıdır. Devlet olarak savcılık soruşturma açabilir demiştik. Ve uluslar arası hukuk, iç hukuk dikkate alınarak bir soruşturma başlatılabilinir ve ne gibi yaptırımların yapılabileceği konuşulabilir ve uygulanabilir. Ama bu yapılırken militer dilden kesinlikle uzaklaşılmalıdır ve savaş kışkırtıcılığı yapılmamalıdır.
İbrahim Gökdemir (Hür Der) : Bizler küçüklüğümüzden beri zulme uğramış mazlum halkların hep yanında olduk. Ve mücadele yürüten liderlere sevgi besleyerek büyüdük. Onların acılarını yüreğimizde hissettik ve destansı mücadelelerini her zaman bayrağımız yaptık. Bu olay Filistin halkının her gün yaşadığı vahşeti bir kez daha yaşamamıza ve gözlerimizle görmemize sebep oldu. Yaşanan bu olayda İsrail’in yanında duyarsız bölge ülkeleri, Mısır ve işbirlikçi ülkelerin ortağı olduğuna inanıyorum. 50 civarı ülke ve 800 civarı katılımcının gerçekleştirdiği bu yardım çalışması bence bir milattır. Bu olayı Nuhun Gemisi olayına benzetmekteyim. Bu gemiyi halkların birleşmesi ve dayanışması açısından önemli buluyorum. Adem’den sonra 2. babamız Nuh her kavimden insan ve canlı alarak yeni bir sayfa açmıştı. Bu yardım gemisi de barındırdığı ülke, kişi sayısı ve özellikleri itibariyle insanlık açısından bir milattır.
İsrail’den daha fazla İsrailci basın-medya, yazarlarının tutumları oldukça ilginçtir. Fettullah Gülen’in açıklamasını anlamakta zorlanıyorum. Türkiye ilişkisini kesmedi, yas ilan etmedi ama birçok Amerika kıtası ülkesi ilişkileri askıya aldı ve ve yas ilan etti. O liderleri saygıyla anıyorum.
Muhtesim Öğer ( Diyarbakır Gençlik ve Kültür Merkezi ) : İsrail müdahale olayını önceden planlamıştı. Türkiye uluslar arası sularda müdahale edilebileceğini düşünmemişti. Türkiye ekonomisinin olduğu gibi dünya ekonomisinin çoğu da israil’in ve Yahudilerin elinde. Bu yüzden ne Türkiye’nin ne de diğer dünya ülkelerinin ciddi bir yaptırımı olabileceğine inanmıyorum. Çünkü siyasetleri belirleyen ve dünyada en güçlü lobi çalışmalarını yürüten Yahudiler ve İsraildir. Bu yüzden bu olay dikkat çekmiş olsa bile değişen bir şey olmayacak ve Gazze’de bir şey değişmeyecektir. Medya organlarının çoğu Yahudilerin elindedir. Silahla savaş olayı bitmiştir. Kafalar değişmeli ve bilinçli bir gençlik meydana getirilmelidir. kMM çalışmaları benzeri sivil toplum çalışmalarıyla bilgilendirme ve bilinçlendirme yapılmalıdır.
Şerif Camcı ( Sarmaşık ) : İHH’nın öncülük ettiği bu sivil itaatsizlik ve uluslar arası dayanışma eylemini gerçekten selamlamak gerekir. F.Gülenin söylediğini tersten okumak gerekir. Otoriteye karşı çıkmayı bir zafiyet olarak belirtmiş. Aslında otoriteye karşı çıktıkları için alkışlamak gerekir İHH’yı. Her tür zalimin mazlum üzerindeki etkisini kırmanın yolu o zalim otoriteye bedeli ne olursa olsun karşı çıkmakladır. Ölenlerin boş yere ölmediğini ilerde göreceğiz. Ortadoğu’da taşları yerinde oynatacak bir yere doğru gidiyor. Devletlerin travmatik yaklaşımları çok sağlam bir yerde değilse de halklar nezdinde pek çok olumlu şeylerin olacağını umut ediyorum. Umuyor ve diliyorum ki temel kriterimiz daima tutarlı bir şekilde mazlumun yanında zalimin karşısında yer almak olmalıdır. Hükümetin kamuoyunda ve bizde uyandırdığı izlenim iç kamuoyuna yönelik küçük seçim hesaplarını düşünür bir tarzda ve bu yönde olduğunu görüyoruz. Ne ölçüde doğru olduğunu bilmiyoruz ama bazı milletvekillerinin de bu gemide yer almak için başvurduğunu ancak hükümetçe engellendiğini çeşitli şekillerde duyuyoruz. Bunun doğru olması halinde ne anlama geldiğini hepimiz tahmin edebiliyoruz. Hükümet esip gürlemekten ziyade uluslar arası ilişkiyi ve diplomasiyi kullanarak yapabileceği bir çok şey olduğuna inanıyoruz. Daha samimi ve somut adımlar atılmalı sivil toplum bu konuda baskı yapabilmelidir.
Fırat Arığ ( SP ) : Uluslar arası hukuk ihlal edilmiştir. Hukuka tekrar itibar kazandırılmalı. Gerek ulusal gerekse uluslarası mercilerce İsrail’in cezalandırılması lazımdır. Bundan sonra hiçbir geminin uluslar arası sularda güven içinde seyretme hakkı kalmamıştır. Aynı şekilde hava sahaları içinde aynı gerekçelerle düşürülme ihtimali vardır.Hükümetin tutarlı davranması lazım ve bunu sağlayacak olan da STK’lardır. STK’lar uluslar arası kuruluşları baskı altında tutarak İsrail’e yaptırımları sağlayabilir ve denetleyebilir. Bizler bireysel olarak ve STK’lar dik durdukça hükümetler ve uluslar arası kuruluşları dik duracaktır . Çünkü onları var eden biziz.
Sedat Doğan (Mazlum –Der ) : 1945’ten beri İsrail bu olaydan çok daha fazla barbarlık yapmış ancak hiçbir yerden tepki gelmemiş. Hep kayrılan özel çocuk muamelesi görmüş. Ne ABD, ne BM tepki göstermemiş. Ya etrafındaki Müslüman devletlere ne oluyor. Bizde de halk duyarlılığı var. Empati yapıyoruz. Özellikle bizim bölgemiz daha bir duyarlı. Bu ya inanç kaynaklı ya da çok fazla zulme maruz kaldıklarından bu empati gelişiyor.
Hal böyle olunca İsrail bunu hep yapacaktır. İsrail’in devlet kavramı tartışılmadıkça kalıcı yaptırımlar ve ambargolar uygulanmadıkça İsrail bunu hep yapacaktır.
Selahattin Özer ( İHH ) : TC Hükümeti, meclisi ve ordusu uluslar arası sularda her neden olursa olsun korsan bir şekilde İsrail tarafından limana çekilen gemisine sahip çıkamamıştır. Bu gemi limana çekilmemeliydi.Vatandaşını savunmasız bir durumda bıraktığı için,esir pozisyonuna düşürdüğü için kurumlarada dava açılmalıdır.Bir çok yere gemi gönderildiği halde kendi vatandaşlarına sahip çıkılmamıştır.Vatandaşlar bu hususta duyarlı olmalıdır.
Ramazan Serim ( YG 21 Engelliler Meclisi ) : Türkiye’nin yarası olmasaydı bu meselenin üzerine daha çok gidecekti. Türkiye onlardan örnek alıp kendi vatandaşlarına da bazı durumlar yaşatmıştır.Ya da başka ülkelerin hava sahasına girmiştir. Evinin içini düzeltmeden kendi insanlarına tam demokrasiyi uygulamadan, anayasada eşitlik sağlanmadan, başka devletlere ders vermek ne kadar ciddi olur. Tabii ki İsrail haksızdır, işgalcidir yaptığı zulümdür. Ama Türkiye lider rolünü oynamadan önce kendi vatandaşlarına benzer şeyleri yapmamalıdır. 15 gün önceden reklamın yapılması medyanın habire bunu gündemde tutması, İHH kullanıldı bence. Derneğin ölen ve yaralanan vatandaşlara karşı sorumlulukları nelerdir?
Şanar Yurdatapan ( Moderatör ) : Önerileri sıralarsak,
1-İsrail ile ilişkiler kesilmeli, uluslar arası çapta İsrail’e boykot düzenlenmelidir.
2-İsrail tazminat ödemelidir.
3-Gazze’ye yardım her halükarda iletilmelidir.
4-İsrail taciz edilsin.
5-Yeni ve bilinçli kuşaklar yetiştirilsin.
6-İsrail cezalandırılmalı.
7-İçerideki işbirlikçileri de cezalandırılmalıdır.
Ne yapılmalıdır? Sorusuna bir öneri geldi.
Savaş dili bırakılmalıdır. Barış dili kullanılmalıdır.
Selahattin Özer ( İHH ): Öncelikle bu kampanya tüm dünyaya açık şekilde yürütüldü. 60 gün önce İsrail müdahale edeceğini söylemişti. Bu bir insani yardım faaliyetidir. Birilerinin tehtidiyle insanları kaderiyle baş başa bırakamazdık. Bu yüzden çalışmayı açık yürüttük. Ve bu kampanyaya destek verenler gönüllü olarak yardımda bulunmuşlar. Gönüllü başvuruları da internet üzerinden olmuştur. 10.0000 başvuru olmuştur. Ve STK temsilcilerine öncelik verilmiştir.
2. Gündem Maddesi
Yasin Yıldız ( Memur -Sen) : 12 Eylül Anayasası cunta anayasasıdır ve değiştirilmesi gerekir. Herkes bunu dillendiriyor ama nedense uygulamaya gelince özellikle siyasetçilerde durum değişiyor. HSYK ve askeri yargı ile ilgili değişim önerisini beğeniyorum.HSYK yapısı kesinlikle değiştirilmelidir. Askeri yargıda değişim yapılmalıdır. Ancak temel kaygı millet egemenliğini hazmedememektir. Referanduma karşı çıkmakta millet egemenliğine karşı çıkmaktır.
Muhtesim Öger ( Diyarbakır Gap Gençlik ve Kültür Evi) : 12 Eylül Anayasası askeri dayatma anayasasıdır. Kesinlikle bağımsız değil. Siyasileşmiş ve çok başlıklı bir anayasa. Şu anki hazırlanan anayasa değişiklik paketi referanduma gidecek ama halk sivil anayasa konusunda bilinçli mi ? Sivil anayasa hazırlanırken ciddi anlamda halkın görüşü alındı mı? Bu anlamda ciddi kaygılarım var.
Av.Fırat Arığ : Sivil anayasa değişim paketini önemsiyoruz. Kısmi de olsa yapılabilecek değişiklikler olumludur ve evet diyeceğim. Askeri yargı, temelde, alt kademede adli yargıya göre nispeten olumlu ve düzgün kararlar veriyor. Ama emir ve komuta ile yürütülen bir yargıda sağlıklı karar çıkmaz. Yargıda yeknesaklık sağlanmalı. İki başlılık ortadan kaldırılmalıdır. Birinin doğru dediğine diğeri yanlış, birinin yanlış dediğine diğeri doğru der ve çift başlı bir yargı oluşur. HSY’nın bir çok kararlarına karşı yargı yolu kapalıdır. Bu hakim ve savcıları zapt altında tutmaya yöneliktir. Bu kararlara yargı yolu açılmalıdır. Anayasa değişiklikleri kısmi değişiklik olsa da desteklenmesi gerektiği düşüncesindeyim.
Sedat Doğan ( Mazlum – Der ) : Anayasa toplumsal sözleşmedir. Anayasa hayatımı kolaylaştırmalıdır. Kolaylaştırmayacaksa değiştirmenin bir anlamı yoktur. Ama bu haliyle bile değişiklik paketi 12 Eylül Anayasası’ndan daha iyidir. Yine de evet diyeceğim.
Celal Balık ( GÜNSİAD ) : Mecliste onaylandığı için yeni bir değiştirme olması zor. Ancak yinede 12 Eylül Anayasası’nın ne olursa olsun değiştirilmesi lazım diye düşünüyorum. O askeri zihniyetin ve halk üzerindeki olumsuz etkilerinin kalkması lazım. Ancak kişisel olarak benim hayatıma yön verecek ve istemlerimi karşılayacak bir anayasa değişim paketi değil. Örneğin; yüzde 10 seçim barajı düşürülmemiştir, parti kapatmalarla ilgili istenen değişim yapılmamıştır. Yetkinin meclise verilmesi düşünülmüştür. Ancak Meclis’ten polis zoruyla enselerinden tutularak çıkarılan milletvekillerinin sebebi yine meclis değil miydi. Bir taraftan değiştirilmesini istiyorum ancak hazırlanan değişiklikleri yetersiz gördüğüm için tarafsız kalmayı düşünüyorum.
Mustafa Elveren ( Veteriner Hekimler Odası) : Bu anayasa değişikliği halkın sevdiği , benimsediği bir anayasa değişikliği değildir. Beklentilerimiz vardı. Seçim barajının düşürülmesi. Hatta kaldırılması. Taş atan çocukların yargılanması ile ilgili düzenleme, siyasi partilerin kapatılması ile ilgili düzenleme, Kürtlerin sosyal haklarıyla ilgili düzenleme, 12 Eylül darbesini gerçekleştirenlerin yargılanması. Bu değişikliklerin yer almadığı bir değişim paketine hayır.
Değerlendirme:
İletişim:
a. Sivil toplum ile
İlimizdeki STK, Meslek Odaları ve Sendikalara mail ile duyuru yapıldı. Ayrıca bir çoğuna Fax çekildi. Mail adresi olmayanlara telefon ve sms ile ulaşıldı.
b. Milletvekilleri ile
İlimizin bütün vekillerine ve belediye başkanlarına fax yoluyla davetiye gönderildi. Telefonlarına SMS gönderildi. Mail adresini bildiğimiz vekillerimize mail atıldı.
c. Katılımcılarla
STGM grup mail yoluyla grubundaki herkese mail yolladı.
d. Medya ile
12 ulusal ve yerel TV ve Radyo kuruluşuna fax çekildi. Telefon açıldı ve birebir görüşülerek davet edildi.
Değerlendirenler:
Ramazan Analay
Diyarbakır küçük Millet Meclisi Girişimcisi