Yer : Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Dairesi Toplantı Salonu
Tarih : 06.02.2010
Katılımcılar:
a. Dernek, Vakıf ve Girişimler:
İnsan Hakları Derneği (M.Raci Bilici – Şube Sekreteri)
Hür – Der (İbrahim Gökdemir – Yönetim Kurulu üyesi )
Duy Der (Özlem Öztürk -Temsilci)
Kurdi Der (Remzi Azizoğlu – Başkan)
Dicle Fırat Diyalog Grubu (Muhittin Batmanlı -Temsilci)
İşitme Engelliler Derneği (İslamhan Bayhan- Temsilci)
Diyarbakır Engelliler Platformu (Ramazan Serim-Temsilci)
İnsan ve Erdem Hareketi (Ahmet Ay)
STGM / Sivil Toplumu Geliştirme Merkezi ( Lezgin Yalçın – Bölge Koordinatörü)
Diyarbakır gençlik ve Kültür Merkezi (Muhtesim Öger – Başkan)
Selis Kadın Merkezi (Leyla Çetin-Temsilci)
Pir Sultan Abdal Derneği (Haydar Önal – Yönetim Kurulu Üyesi)
GÜNSİAD (Celal Balık – İdari Müdür)
b. Meslek Odaları
Diyarbakır Tabip Odası (Adnan Selçuk Mızraklı – Başkan)
Makine Mühendisleri Odası (Hakan Subaşı – Başkan)
c. Sendikalar
Eğitim – Sen ( Yılmaz Güneş –Yönetim Kurulu Üyesi)
Memur Sen ( Yasin Yıldız – Başkan)
Bayındır Memur Sen ( M . Ali Sabaz – Başkan)
Toç Bir Sen (Seyfettin Güler -Başkan)
Enerji Bir Sen (Hüseyin Azizoğlu – Başkan)
d. Kanaat önderi bireyleri
Av.Sıdkı Zilan
Katılan Milletvekilleri:
Kutbettin Arzu (AK Parti Milletvekili)
Belediye Başkanları:Belediye Başkanı katılımı olmamıştır.
Mesaj Yollayanlar:
Gültan Kışanak (BDP Milletvekili)
Abdurrahman Kurt (AK Parti Milletvekili)
Moderatör:Av.Sedat Yurtdaş (Eski Milletvekili)
Gözlemciler:
Av. M.Baki Aksoy ( AK Parti İl Başkanı)
Diğer Katılımcılar:
Muhabbet Erdoğmuş (Bireysel)
Salih Akyol (Ziraat Mühendisi)
Suat Demir (Bireysel)
Fırat Atalay (Bireysel)
Hasan Yosunkaya(Bireysel-Memursen Eski İl Başkanı)
Medya:
1- Dicle Haber Ajansı
2- Diyarbakır Haber
3- Haber Panorama
Konular:
1. Genel konu: Askeri Vesayet,Sivil Vesayet ve Anayasa
Konuşulanlar:
1. Av.Sedat Yurtdaş : Hem yerel hem de genel gündemimiz “Askeri Vesayet, Sivil Vesayet ve Anayasa”.
Askeri vesayet kaynağını, kuruluşundaki asker etkisinden, İttihat ve Terakki yönetim geleneğinden, Teşkilatı Mahsusadan, tek parti yönetim anlayışından alsa da, bugün için kaynağını Anayasa’da bulmaktadır.
Anayasanın değişmez ilkeleri esas dayanak nokrasıdır.
Anayasanın Başlangıç kısmı tamamen kaldırılmadan ya da özüne “Bireylerin ayrımsız olarak evrensel hak ve özgürlüklere sahip olduğu” vurgulanmadan;
ilk maddesine “insan haklarına dayanan, özgürlük ve adalet değerlerine dayalı” olduğu belirtilmeden;
“Cumhuriyetin nitelikleri”ne “farklı kimlik ve kültürleri tanıyan” bir anlatım eklenmeden,
3. Maddesine “anadillerini kullanma hakkı” yerleştirilmeden gerçek anlamda vesayetten kurtulmak olanaksızdır.
Buna Anayasanın “Bilim ve sanat hürriyeti” başlıklı 27., , “Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi” başlıklı Anayasanın 42., “Millî Güvenlik Kurulu” başlıklı 118. ve "Askerî Yargı" başlığını taşıyan 145 maddesini eklemek gerekir.
Nitekim Anayasa Mahkemesinin Türbana ilişkin kararını iptali gerekçesinde, Başlangıç ve 2. maddeyi esas almış olması olası her değişikliğin oradan dönebileceğini açık iaşareti durumundadır.
Ayrıca, TSK İç Hizmet Kanunu ve Yöneltmeliği’, TSK Personel Kanunu’, Askerî Şûra Kanunu, Jandarma Teşkilat Kanunu ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği Hakkındaki Kanun’u değiştirilmeden askeri vesayet kaldırılamaz.
2.Remzi Azizoğlu (Kurdi-Der): AK Partinin sorunları çözme gibi bir niyeti yok. Sadece temel ilkeleri bozmadan bir şeyler vermeye çalışıyorlar.
3.İbrahim Gökdemir (Hür-Der): Okullarda milli güvenlik dersleri kaldırılmalıdır. Askerler okullardan çekilmelidir. Milli güvenlik derslerine subaylar değil askerliğini subay olarak yapmış öğretmenler girmelidir.
4.Muhittin Batmanlı (Dicle Fırat Diyalog Grubu ): Şuanki Anayasa 12 Eylül Askeri rejiminin yapmış olduğu anayasadır. Askeri Vesayet Anayasasıdır. TBMM’nin içinde Ak Parti Hükümetinin tek başına anayasa değiştirmeye yeterli milletvekili bulunmamaktadır. Muhalefet destek vermiyor. Bunun için Hükümet Yeni bir Anayasa hazırlığı yapıp Referanduma sunmalıdır. Bu Anayasa hiç bir ırkı, dini, mezhebi ve ideolojiyi taşımaması lazımdır. Vatandaşlık temelinde olmalıdır. Herkesim kendisini burada ifade edebilmeli. Diyanet İşleri Başkanlığı çatısında her Din, Mezhep ve meşrep için masa oluşturulmalı. Herkes mezhebi ve meşrebi ile yaşayabilmeli. Bir Bölgede hangi dil konuşuluyorsa o dille dini vaiz ve hizmetler verilebilmeli. Okullarda her din, Mezhep ve Meşrebe göre Din Dersleri Kitapları hazırlanmalı ve eğitim o metodla verilebilmeli.
5.Yılmaz Güneş (Eğitim Sen) : Cumhuriyetin Kuruluşundan beri Askeri vesayet Toplumsal kesimlerin üzerinde bir baskı aracı olarak günümüze kadar devam etmektedir. Toplumsal kesimler Askeri vesayete karşı ciddi mücadele vermişlerdir. Bununla beraber özellikle AKP iktidarı döneminde siyasi vesayet toplum üzerinde baskı, şiddet ve bunu oluştururken adeta Askeri vesayetle anlaşarak toplumsal kesimler üzerinde politikalarını şekillendirmektedir.
Kürt Sorunu siyasi iktidarlar tarafından başından bu yana bir asayiş ve güvenlik sorunu olarak ele alınmış ve bu yaklaşımların sonucu olarak ayrımcılığa uğrayan yurttaşlarımız ağır bedeller ödemek zorunda kalmıştır. Cumhuriyet tarihi boyunca ortaya çıkan tablonun en ağır kısmını son otuz yılda yaşadığımız travma oluşturmaktadır. 40 binin üzerinde yurttaşımızı kaybettiğimiz bu savaşta, 100 binlerce yurttaşımız yaralanmış, sakatlanmış, milyonlarca yurttaşımız ağır fiziksel ve psikolojik travmalara maruz kalmıştır. Savaş sadece bu bedellere yol açmamış, aynı zamanda şovenizmin yükselişine, linç kültürünün gelişmesine, demokrasi ve insan hakları düşmanlığının yaygınlaşmasına neden olmuştur. Devletin ve hükümetlerin sorunu bir terör ve asayiş sorunu olarak gören yaklaşımı, şiddetin siyasal ve sosyal hayatımıza egemen olmasını, toplumumuzun parçalanmaya doğru sürüklemesini beraberinde getirmiş, kardeşlik kültürümüzün zayıflamasına yol açmıştır.
Çözüm yolunda atılması gereken ilk adım sorunun tarafları ve siyasal temsilcilerinin muhatap alınmasıdır.
Soruna ilişkin tartışmanın toplumun geniş kesimlerine yayılması için her türlü çözüm önerisinin dile getirilebileceği özgür bir ortamın sağlanması zorunludur. Düşünce ve ifade özgürlüğünü yoruma yer bırakmayacak netlikte teminat altına alacak düzenlemeler yapılmalıdır.
Öncelikle eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik yeni bir anayasa çalışması başlatılmalıdır. Yeni anayasa çalışmalarında başta siyasi partiler ve parlamento olmak üzere toplumun örgütlü kesimlerinin temsilcileri yer almalı, anayasal vatandaşlık tanımlaması eksen olmalı, başlangıç ilkelerinde herhangi bir etnik kimliğe, kurum ya da değere kutsallık atfedilememeli, “Türkiyelilik” kimliği öne çıkarılmalıdır.
Siyasi Partiler Kanunu, Milletvekili Seçimi Kanunu, Türk Ceza Kanunu, Terörle Mücadele Kanunu, Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu, Milli Eğitim Temel Kanunu, Yüksek Öğretim Kanunu, Basın Kanunu ve Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu olmak üzere, temel hak ve özgürlüklere ilişkin yasalar yeniden düzenlenmelidir. Bu çerçevede seçim barajları kaldırılmalı ve seçimlerde Türkçeden başka dillerin kullanılmayacağına dair yasa hükmü değiştirilmelidir.
Yeni anayasada Anadil ve Kültürlerin önündeki anti demokratik maddeler kaldırılmalı, herkesin Anadilinde Eğitim yapma ve Kültürlerini geliştirme yasal güvenceye kavuşturulmalıdır.
6.Raci Bilici (İHD) : Anayasa Mahkemesi askere sivil yargı yolunu açan kanunu iptal etti. Böylece bir kez daha yargı vesayeti kendisini gösterdi. 12 Eylül Anayasası çok açık bir şekilde askeri ve yargı vesayetini sivil iradenin üzerine monte etmiştir. Gelen iktidarlar bu basit ve açık gerçekliği ya anlamak istememiş ya da bu vesayeti kendileri lehine kullanmanın arayışları içerisine girmiştir. 8 yıldır iktidarda bulunan AKP demokratikleşme için olmazsa olmaz olan vesayet rejimine son vermeyi bir türlü gerekleştirememiş, çalışma ve faaliyetleri, uygulamaları daha çok askeri vesayetin kaldırılıp yerine polis devletinin kurulması yönündedir.
Birkaç gündür basında yer aldığı şekli ile balyoz darbe planları inkar edilmemekte ancak bunun tatbikat amaçlı seminerler olduğu ifade edilmektedir. Ne zamandan beri vatandaşların imhası da dahil hak ve özgürlüklerini ortadan kaldıracak, hükümetleri devirecek tatbikatlar yapılmaktadır. Askeri makamlar demokratik kamuoyu ile dalga geçmektedirler. Askeri vesayet bu cesareti anlaşıldığı kadarı ile anayasadan almaktadır. Nitekim Anayasa Mahkemesi de bu anlayışı doğrular kararlar vermektedir.
AKP hükümeti Avrupa Birliği uyum sürecinde en son 2001 yılında yapılan kapsamlı Anayasa değişiklik çalışmalarına devam etseydi, şimdi bambaşka bir demokratik düzeyde olabilirdik. Kendine demokrat AKP hükümetinin kendine yönelik darbe teşebbüslerini soruşturma girişimleri de Anayasa Mahkemesi engeline takılmış durumdadır. Demokratik kamuoyuyla işbirliği yapması gereken hükümetin, demokratik kamuoyunun önemli bir kesimini oluşturan Kürt siyasetçi ve belediye başkanlarını, insan hakları savunucularını, sendikacıları, üniversite öğrencilerini, aydın–yazar ve düşünürleri kendine bağlı polis teşkilatı vasıtasıyla soruşturarak tutuklanmalarını sağlaması anlaşılır gibi değildir. Hükümetin bu politikaları polis devletine doğru gittiğimizi göstermekte ve bu konudaki kaygılarımızı arttırmaktadır.
Anayasa, devletin temel yapısını, örgütlenişini, işleyiş kurallarını gösteren ve kişilerin hak ve özgürlüklerini güvence altına alan üstün hukuk kurallarından oluşur. Çağdaş demokratik ülkelerde, anayasalar iktidarın sınırlandığı, özgürlük, eşitlik ve adalet uğruna verilen uzun mücadelelerle kazanılmış hakların, temel değerlerin ve ortak ideallerin somutlaştığı belgelerdir. Bu bakımdan bir ülkenin anayasası sadece devletin kuruluş düzeninin oluşturulduğu temel kurallar metni değil, aynı zamanda insanların temel hak ve özgürlüklerinin de güvencesidir.
Bu yönüyle anayasal düzenlemeler, insan hak ve özgürlüklerinin elde edilmesi ya da genişletilmesi için devlet gücünü kullananlara karşı ve bunların yetkilerini sınırlamak amacıyla yapılır. Özgürlükçü demokrasilerin en önemli ilkesi, bireyin devlet için değil, devletin birey için var olduğu anlayışıdır. Oysa ülkemizde devlet, bireyden bağımsız ve bireyin üstünde, kutsal bir varlık olarak algılanmakta ve bu devlet anlayışından yana olanlar, anayasayı, devletin kendi ihtiyacı için belirlediği bir belge olarak görmektedirler. Bu anlayışın yansıması olarak “Birey devlet için vardır” kuralı geçerli olmaktadır. Tarihten gelen bu kutsal devlet anlayışı, ülkemizde, yaygın bir değer yargısı olarak korunmaktadır. Cumhuriyetin kuruluşundan beri, anayasaların devlet erkini kullanan güçler tarafından hazırlanarak topluma dayatılması bu anlayışın ürünüdür.
Türkiye’de yaşanan sorunların önemli bir kısmı mevcut Anayasa’dan kaynaklanıyor. Özgürlük karşıtı otoriter ideolojik bir dille kaleme alınan bu Anayasa, Türkiye’nin özgürleşmesini ve demokratikleşmesini amaçlayan her açılımın önüne set çekiyor, sorunların daha da ağırlaşmasına sebebiyet veriyor. Topluma dayattırılarak kabul ettirilmesinin üzerinden geçen 27 yılık süre zarfında yarıdan fazlası değişmesine rağmen bu anayasa,statükonun değişmezliğini gözeten otoriter zihniyetini muhafaza ediyor ve ülkenin çağdaş değerlerle bütünleşmesine mani oluyor. Bugün bu anayasadan memnun olan çok az kişi vardır. Toplumun büyük bir çoğunluğu anayasanın değiştirilmesini ve yeni sivil-demokratik bir anayasanın yapılmasını istiyorlar.
Mevcut anayasa Kürtler, Türkler, Sünni Müslümanlar, aleviler, kadınlar, azınlıklar, çalışanlar, iş çevreleri olmak üzere hemen herkesi mağdur etmektedir. Toplumun önemli kesimleri açısından mağduriyet yaratan bu anayasanın kaldırılarak toplumsal uzlaşmayla kabul edilecek yeni bir anayasaya ihtiyacımız bulunmaktadır.
7.Dr Selçuk Mızraklı (Diyarbakır Tabip Odası)): Cumhuriyeti kuran askerlerdi.Bu çocuk benim çocuk diyerek ülkeye sahip çıkmak istiyor.MGK olduğu müddetçe hiçbir hükümet iktidar olamaz.
8.Ahmet Ay (İnsan ve Erdem Hareketi) :Her Türk asker doğar sloganı bizi askeri kabullenmeye zorluyor.
9.Lezgin Yalçın (STGM) :Askeri çağıran yine sivillerdir.
10.Seyfettin Güler (Toç Bir Sen) :Asker kışlaya çekilmelidir. Anayasa her kesimi kucaklamalıdır.
11.Muhtesim Öger(Gençlik ve Kültür Merkezi ): Kendi sorunlarımızı kendimiz çözemediğimiz için birileri bizi dizginlemeye çalışıyor ve o da askerdir.
12.Kutbettin Arzu (AK Parti Milletvekili) :Askeri vesayete siviller destek veriyor. Öncelikle kafaların sivilleşmesi lazım.Bu sorunun çözümünün 7 yıllık AKP iktidarının gerçekleştirmesini beklemek çok zordur.TV6 ve cezaevlerinde anadilde konuşma yasağının kaldırılması olumlu bir aşamadır.Taş atan çocuklarının cezaevlerine gönderilmesi bir sıkıntıdır.80 yıllık yada 1000 yıllık bir geleneği 7 yıllık bir sürede değiştirmemizi beklemek haksızlıktır.
Değerlendirme:
AK Parti İl Başkanı, ilimiz milletvekillerinin toplantıya katılımı için desteğini sunacağını söyledi.
İletişim:
a. Sivil toplum ile
İlimizdeki STK, Meslek Odaları ve Sendikalara mail ile davetiye gönderildi. Ayrıca bir çoğuna Fax çekildi.Mail adresi olmayanlara telefon ve SMS yoluyla davet gönderildi.
b. Milletvekilleri ile
İlimizin bütün vekillerine ve belediye başkanlarına fax yoluyla davetiye gönderildi. Telefonlarına SMS gönderildi.Mail adresini bildiğimiz vekillerimize mail atıldı.
c. Katılımcılarla
STGM grup mail yoluyla grubundaki herkese mail yolladı.
d. Medya ile
12 ulusal ve yerel TV ve Radyo kuruluşuna fax çekildi.
Değerlendirenler:
Ramazan Analay
Diyarbakır küçük Millet Meclisi Girişimcisi