YER: Bursa Büyükşehir Belediye Meclis Salonu
Tarih: 01.04.2011
KATILIMCILAR
Dernek, Vakıf ve Girişimler
1- Özgür Düşünce Platformu Uludağ Üniversitesi ( İsmail Kılıç – üye )
2- Genç siviller ( Erdoğan Erben – Aktivist )
3- Adaleti Savunanlar Derneği ( Arif Çelenk – Dernek Başkanı )
4- Diyarbakırlılar Derneği ( Şehmuz Seviş – Dernek Başkanı )
5- KA-Der (Dilek Üzümcüler – Bursa Dernek Başkanı )
Sendikalar
Katılım olmadı.
Meslek Odaları
Katılım olmadı.
Kanaat Önderi ve Bireyler
1- M. Emin Yalçın
2- Kadriye Sarıbıyık (Nilüfer Kadın Meclisi)
3- Mustafa Özçelik
Gözlemciler
1-İsmail Hakkı Edepali ( Ak Parti Bursa İl Başkan Yardımcısı )
2-Tahsin Bulut ( Ak Parti Milletvekili Aday adayı )
3-Hasan Durmuş ( Has Parti Milletvekili Aday Adayı )
4-Muhammed Karaman ( Has Parti İl Başkan Yardımcısı )
5-Hasan Parlak ( Has Parti Yıldırım İlçe Başkanı )
Katılan Milletvekilleri: Katılım olmadı.
Belediye Başkanları: Katılım olmadı. ( Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Atilla Ödünç başkan adına katılım gösterdi. )
Mesaj Yollayanlar: Hayrettin Çakmak ( AK Parti Bursa Milletvekili )
Diğer Katılımcılar
Çeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan 10 izleyici katıldı.
Medya: Bursa Gerçek Medya
Moderatör: Hasan Ünal ( Mazlumder Eski Başkanı )
Konular
Genel Konu: Libya Müdahalesi ve Türkiye
Yerel Konu: Bursa’daki Parti Teşkilatlarının Çalışmaları
Konuşanlar
1- Hasan Ünal: Bu toplantılarda katılımın daha da fazla olması gerektiğine inanıyorum. Umarım sayımız giderek artacaktır. Bugünkü konumuzu Libya’nın işgal politikası ve Türkiye diye okuyabiliriz. Ortadoğu her geçen gün daha da kaynıyor. Değişmeye çalışıyor ve bunun sonucu çatışmalar fazlalaşıyor. Bunun yanında Libya’ya müdahaleler de oluyor. Kendi yapısındaki grupların müdahalelerinden çok dışarıdan müdahaleler oluyor. Geçmişleri emperyalist olduğundan bu dış güçlerin Ortadoğu’ya özgürlük ve demokrasi getireceği iddiası da afakî oluyor. Türkiye de Ortadoğu ile yakından ilgilenmektedir. Dış güçler özellikle Türkiye’nin konumunu da dikkate alarak bunun üzerinden konum almaya çalışıyorlar. Bugün NATO’nun olaya girmesi konuyu tekrar tartışmaya açtı. NATO girsin mi, girmesin mi? Türkiye içinde olsun mu olmasın mı tartışmaları yapılıyor. Ortadoğu’da kendini koruyamayan Libya’yı Türkiye tek başına koruyabilecek mi?
2- İsmail Hakkı Edepali: Katılım azlığından çok programın içeriği ve amacı önemlidir. Düzenleyen arkadaşları kutlarım. Ortadoğu’daki değişim hareketleri olumlu bir hava ile ilerlerken Libya’daki durumu batılılar baltaladılar. Kaddafi’nin sivil hakkı bombalaması sözü dünyanın ilgisini çekti. Arap ülkelerinin de içinde olduğu bir grup Libya’ya savaş açtı ve Türkiye’yi bu grubun dışında tuttular. Türkiye dışarıdan olayı izledi. Fransa daha birkaç ay önce Kaddafi’yi çadırıyla ülkesinde ağırladı. Eğer batı isterse Kaddafi’yi çok rahat bir nokta operasyonla ortadan kaldırabilir. Ama amaç orada kardeşkanı çıkararak, oranın yerle bir edilmesini bekleyip sonradan tekrar yeni yapılanma sürecine gitmesini sağlamaktır. Batı bu süreci baltaladı. Türkiye’nin bu süreçte rolü nasıl olmalı? Türkiye süreci önce izledi sonra meclis kararıyla içine girdi. Türkiye’nin şartları vardı. Türkiye orada çıkarcı ve emperyal görünmedi ve istediği oldu. Türkiye ticari kaygılardan önce savunmasız halkın güvenliği ile ilgili konum aldı.
3- Muhammed Karaman: Konuya özelde ve genelde yaklaşmakta fayda var. Kaddafi’nin halkına yaptığı zulüm tarihe geçmiştir. Bir yerde zulüm varsa elbette ki zalim de vardır. Bizler bugün hep beraber zulmün karşısında olmalıyız. Batının amacı asla demokrasi ve özgürlük değildir. O bölgede, Fizan’da su kaynakları vardır ve petrolü çok önemlidir. Buradaki amaç Avrupa’nın o kaynakları eline geçirmek istemesi. Sahra çölündeki yenilenebilir güneş enerjisi de batının iştahını arttırmıştır. Ülkemizde de iktidarın tavrını bir yere not almak gerekir. Türkiye’nin önce ‘One Minute’ ile İsrail’e kafa tutması ardından İsrail’in ECD üyeliği için çekimser kalması çelişki yarattı. Bu olaylar sıradan halk hareketleri değildi dedik ve bugün Libya olayı ile haklılığımız ortaya çıktı. Biz de bugün Başbakan’ın ilk başlarda aldığı tavrı alıyoruz ve Başbakan’a diyoruz ki ‘ Bizim NATO’da işimiz ne? ‘
4- Şehmuz Seviş: Ortadoğu ve Kuzey Afrika dünya enerjisinin en yüksek olduğu ülkelerdir. Her ne kadar ABD ve AB müdahaleleri demokrasi adına yaptık diyorsa da burada çifte standart var. Şimdi Türkiye ne yapabilir. Türkiye’nin müdahale edecek gücü maalesef yok. Türkiye olarak NATO’ya girerek doğru mu yaptık: Bence hayır, olmamalıydı. Başbakan’ın dış politikadaki tavrını burada da devam ettirmesini istiyordum. Her ne kadar koruma amacıyla olsa da destek vermemeliydi diye düşünüyorum. Amerika müdahalesini ederken kendi Arap’ını, Kürt’ünü ve müslümanını yaratmak istiyor. Kendi çıkarları için Ortadoğu’ya müdahale yaparak kendi yandaşlarını yaratmaya çalışıyor.
5- Arif Çelenk: İlk öncelikle belirtmeliyiz ki orada yaşayan Türklerin tavsiyesi çok önemliydi. Başbakan’ın Ankara’da yaptığı konuşma tüm Ortadoğu’da destek görüyor. Eskiye göre bugün tüm komşularını koruyan ve onlara destek veren bir Türkiye var. Başbakan bu süreçte elinden geldiğini yapmasına rağmen, idarecilerin beceriksizlikleri ve yanlış politikalardan dolayı daha ne yapabilir ki? Olaya biraz da şöyle bakmalıyız. Recep Tayyib Erdoğan değil, acaba ben olsam ne derdim? Olaya müdahil olmadan izleyici kalmak mümkün müdür? Batının içerisinde olarak belki orada bir denge unsuru yaratmak istemesini anlayışla karşılamalıyız. Fransa’nın tavrında geri adım attırmak da önemlidir.
6- Mustafa Özçelik: Ben olaya farklı bir pencereden bakmak istiyorum. Ben Türkiyeli bir vatandaşım. Bu olayın neresindeyim diye merak ettim sizler konuşurken. Dünya artık ortak bir Pazar olmuş. Aynı şeyleri giyip, içiyoruz. Birbirimize ne kadar düşmanca baktığımızı ve komplolar içinde yaşadığımızı görüyorum. Bu ortamda barışı aramak çok zordur. Ben sınırların kaldırıldığı bir ülke istiyorum. Birleşmiş Milletler üst yönetimi içerisinde federalist bir sistemle yaşayan, nimetlerin adilce paylaşıldığı bir dünya düzeni istiyorum. BM düzeyinde olumsuzluklara karşı çıkan bir güvenlik sistemi istiyorum. NATO’ya karşıyım. Onun kuruluş amacı daha farklıydı. Ortadoğu’daki insanların da bu özlemde olduğunu görebiliyorum. Meydanlarda liderleri bile olmadan barış için internetten bile örgütlenebiliyorlar.
7- Erdoğan Erben: Libya’da olan olayların içinde Türkiye’nin nerede olduğundan ziyade bugün Türkiye’nin nerelerde olduğuna bakmak istiyorum. Türkiye 3 gün içinde 24.000 insanı ülkesine taşıdı.Bu olayda tüm siyasi görüşleri bir kenara bırakıp şunu net olarak söylemek istiyorum. Bu başarıdan dolayı ülkemle gurur duydum. Birçok kendi vatandaşlarının can güvenliği için Türkiye’den yardım istedi. Türkiye belki siyasi ve ekonomik olarak bir güç olmayabilir. Ama bugünkü durumu da görmezden gelemeyiz. O insanlarla tarihi bağlarımız ve birliğimiz olduğu sürece ülkemiz çok daha güçlenecektir diye düşünmüyorum.
8- Tahsin Bulut: Ben küçük millet meclisinden büyük millet meclisine gitmek isteyen bir arkadaşınızım. Dış politika çok kolay bir alan değildir. Eleştirmek kolaydır ama içinde olup bunu yürütmek gerçekten zor bir durumdur. Bu Ortadoğu’daki ülkelerin hiçbirisi devlet değildir bence. Aşiretlerden güçlü olanın lideri ülkeyi yönetiyor. Adları ülke ama içleri tamamen boştur. Yöneten anlayış ve yönetilme biçimleri bizim hiçbir şekilde yanında olmamamız gereken rejimlerdir. Başbakan hep bölge insanını kucaklayan bir tavır sergilemiştir. Bu son hareket kim tarafından destekleniyorsa desteklensin, sonuçlanınca her halükarda o insanların faydasına olacaktır. Bu bir hak arama anlayışıdır. Ve bu doğru bir harekettir. NATO’nun bu sürecin içine çekilmesi de doğrudur. Aksi halde Fransa eşkıyalık yapacaktı. Türkiye’de bu durumda NATO içerisinde aktif rol alarak müdahale edebilir. Son olarak belirtmem gerekir ki Müslüman toplumların da sıkı bir şekilde öz eleştiri yapması gerekmektedir.
9- Dilek Üzümcüler: Tüm dünyadaki kadın ve çocuklar olarak bu savaşların içinde olmak istemiyoruz. Hükümetin bu süreçteki tavrını anlayabiliyorum. Öyle bir stratejinin içindeyiz ki NATO’nun içinde olmak bizim elimizi kolumuzu bağlıyor. NATO’nun bölgeye girmesi ve olaya müdahale etmesi çok olumlu bir süreçtir bence. 25.000 insanımızın orada çalıştığını düşünürsek NATO içerisinde yer almamızda bizim açımızdan iyidir. Aksi takdirde Fransa ister siz gelin ister gelmeyin biz oraya müdahale edeceğiz demekteydi.
2. Bölümde Konuşanlar:
1- Dilek Üzümcüler: Bu yıl kadın adaylardan çok sayıda başvuru oldu. Biz Kader olarak buna çok sevindik. Kadınların en az 275 adayla temsil edilmeleri gerektiği taraftarıyız. Seçimler öncesinde vekil olacak kadın dostu beylerin de bizlere destek vermelerini istiyoruz. Biz meclise girmek için illaki erkek mi olmalıyız dedik. Bıyıklı resimlerle tepkimizi ortaya koyduk. Bizim bu seçimde önem gösterdiğimiz 2 konu var. Birincisi yeni anayasa yapılacak olması. Bu anayasada kadınların da rol almasını istiyoruz. İkinci bir konu ise kadın aday adayların seçilecek yerlerden gösterilmesini istiyoruz.
2- Hasan Durmuş: Kaderin önerisine göre cevabımız şöyle olacaktır. Bursa için ilk 5 içinde en az 1 kadın ve ilk 15 içerisinde 1 engelli adayımız olacaktır. Biz ilk defa Türkiye siyasi hayatında vekil adaylarımıza vekil sözleşmesi imzalattık. Dikkat etmemiz gereken 4 konu olduğunu düşünüyorum. İlki siyasi üslubumuza dikkat etmemiz gerektiğidir. İkincisi adaletsiz ekonomik dağılımı nasıl çözüleceğini net olarak ortaya koymaktır. Üçüncüsü sosyal barış ve kardeşlik düşüncesini ortaya koymaktır. Son olarak da siyasi ve hukuki reformların çok önemli olduğu kanaatindeyim. Haspar olarak bu konulara öncelik vereceğiz.
3- İsmail Hakkı Edepali: Akp olarak bu seçimi çok önemsiyoruz. Tüm seçimler arasında en önemlisi olduğu kanaatindeyiz. Miller iradesinin kesintisiz devam edebilmesi için 3. kez Akp diyoruz. İlk defa bir sivil anayasa için Akp diyoruz. Akp olarak yıpranmadan daha güçlü şekilde gelmek istiyoruz. Bursa teşkilatı olarak önem gösterdiğimiz konu adaylarımızın bizden güç alan değil, bize güç verecek kişiler olmasıdır. Topluma aşina olan, tanınan kişiler olmalarını istiyoruz. Bursa’da 171 aday adayını temayüle soktuk. Sonra hepsi mülakata çağrıldılar. Elemelerden geçeceklerdir. Düzenli olarak anketler yaptırıyoruz. Bursa’da 3 aydır seçim koordinasyon merkezimiz çalışmalarını devam ettiriyor. Bütün seçim çalışma planlarımızı tamamladık. Şuanda 24.000 sandık görevlilerimizin hepsi belirlenmiş durumda. 55.000 kişilik bir seçim kadrosu ile tamamen hazır durumdayız.
Ortak Sonuç
Bir dahaki ay için partilerin adaylarını toplantımıza davet edelim.
DEĞERLENDİRME
İletişim
Sivil Toplum İle
20 civarında sivil toplum kuruluşuna mesaj ve mail yoluyla duyuru yapıldı. Katılım göstermeyen gruplara özel olarak tekrardan rica edildi. Onlara yakın insanlardan da o grupları davet etmelerini rica ettik. Ama yine bir sonuç alamadık.
Milletvekilliler ile
Tüm milletvekillerine mesaj çekildi. Parti listelerinin şekillenme sürecinden dolayı Ankara’da olduklarını ilettiler.
Medya ile
E-posta ve cep mesajları yolu ile Bursa’daki medya yetkililerine mesaj atıldı.
Katılımcılar ile
E-posta, cep mesajları ve yüz yüze görüşmelerde kendilerine bilgi verildi.
Sonuçlar
Mutfağın yolladığı videolar izletildi. Katılımcılardan 10 istek yazmaları istendi. Bazı katılımcılar önceden verdiğimiz kâğıtlara yazıp bize ilettiler. Bazıları da e-postalardan bize isteklerini yolladılar. Kader derneği de kendi hazırladıkları sunumu izlettirdiler. Bir dahaki ay için Akp ve Has Parti vekil adaylarını getirme sözü verdiler.
Değerlendiren kişi
A. Murat FIRAT ( Bursa Küçük Millet Meclisi Hamalı )