Yer : Kültür Merkezi Kongre Salonu
Tarih : 06.02.2010
Katılımcılar:
a. Dernek, Vakıf ve Girişimler:
1- İHD ( Nihat Aksoy-İl başkanı)
2- BİN-DER (Doğan Karasu-Dernek Başkanı)
3- Din Görevlileri Derneği (Yunus Bulmuş-Dernek Başkanı)
4- Bingöl Ber. ve Kua. Derneği ( Mehmet Ulcay-Dernek Başkanı)
5- Altı Nokta Körler Derneği (Mücahit Burulday-Dernek Başkanı Yardımcısı)
6- MARİFET-DER (Tekin Gönç-Dernek Başkanı)
7- Buhara Eğt. Kült. Vakfı (Cengiz Değişgeç-Dernek Başkanı)
8- Gülderen Çalışanlar Derneği (Selahattin Bulut-Dernek Başkanı)
9- Bin Birlikte Umut Derneği (Fatma Kıtay-Yönetim Kurulu üyesi)
10-AB-ÇA-DER (Niyazi Buğu)
11-Muhtarlar Derneği (Abdullah Butaku-Dernek Başkanı)
12-Bingöl İli Yardımlaşma,Kalkındırma ve Güzelleştirme Derneği (Ali Burakgazi-Dernek Başkanı)
b.Meslek Odaları:
1-Bingöl Barosu (Av. Cevat İshakoğlu)
2-23.Bölge Eczacılar Odası Başkanı Mesih Demirel
3-Bingöl Yerel Basın Temsilciliği (Hakim Değişgeç)
4-Bingöl Ulusal Basın Temsilciliği (Remzi Budancir)
c. Sendikalar:
1-Memur-Sen (Abdurrahman Ensari- Memur-Sen İl Başkanı)
2-TOÇ-BİR-SEN-(Ali Beçene)
3-Hizmet-İş-Sen (A.Mecit Akdemir)
4-Bem-Bir-Sen (Veysi ……)
Katılan Milletvekilleri:
Katılan Milletvekili Olmadı
Belediye Başkanları:
1- Serdar Atalay (Bingöl İl Belediye Başkanı)
Mesaj Yollayanlar Milletvekilleri:
1- Cevdet Yılmaz (Devlet Bakanı-AKP)
2- Kazım Ataoğlu (AKP)
Moderatör:
1-Gazeteci-Yazar-Akademisyen Orhan Miroğlu
Destek Çevresi/Gözlemci:
1- Hilmi Elçi (Eski Belediye Başkanı – MHP)
2- Feyzullah Karaarslan (Eski Belediye Başkanı – HADEP)
3- Mehmet Özdemir (BDP İl Genel Meclisi Üyesi)
4- Mustafa Kurban
5- Hasan Bektaş
6- Mesut Kayaoğlu (CHP İl Başkanı)
7- Ahmet Bakır (İş adamı)
8- Ramazan Sarıoğlu (İş adamı)
Diğer Katılımcılar:
Toplantıya 20 STK temsilcisi, 3 Belediye Başkanı, 1 Moderatör (Kolaylaştırıcı) 1 Girişimci, 6 Gazeteci, 8 Destek Çevresi/Gözlemci ve 145 izleyici ile Toplam 184 kişi katılmıştır.
Medya
1- Kent Haber Gazetesi (Mahmut Arda)
2- Bingölünsesi Gazetesi (Ömer Şanlı)
3- Haber12 Gazetesi (Yunus Boztimur)
4- Bingöl Gazetesi (Yunus Çakır)
5- Bingöl Olay Gazetesi (Faruk Açıkbaş)
6- Taraf Gazetesi (Remzi Budancir)
Konular:
Genel Konu:Askeri Vesayet-Sivil vesayet
Yerel Konu:Üniversite ve Yerel Gelişim
Sivil Anayasa, T.C. Anayasası 7. – 8. – 9. – 117. – 118. – 145. – 156. Maddeleri tartışıldı.
Konuşmalar:
1- Askeri Vesayet-Sivil Vesayet
Cevat İshakoğlu (Baro Temsilcisi) : Türkiye askeri vesayetten çok çekti. Asker sivil siyaseti hizaya getirmeye çalıştı. Darbe planları sürekli tekrarlandığından bu anlayış toplum üzerinde sürekli bir tehdit havası oluşturdu. Askeri vesayet vardır ve halen devam etmektedir. Sivil dikta sivil vesayet tartışması boşunadır. Anayasa Mahkemesinin verdiği anti-demokratik karar her şeyi açıklar niteliktedir. Askerin sivil yargıda yargılanmasının önü kapatılmıştır. Ordu yıllarca komşu ülkeleri düşman ilan edip sürekli bir tehdit gibi topluma aşıladı. Sanki her an gelip buraları işgal edecekmişçesine bir eğitim sistemi geliştirildi. Yıllar geçti hiçbir komşu gelip buraları işgal etmedi. Bu anlayışla ordu sürekli zinde tutuldu. Halk bu şekilde yıllarca kandırıldı. Ama son zamanlarda ortaya çıkan darbe planları ordu içerisinde mevcut olan çeteleri ortaya çıkarılmasını sağladı. 82 Anayasası Askeri Vesayeti meşrulaştırmıştır. Bu nedenle 82 Anayasasının, mevcut olan MGK ve Anayasa Mahkemesi yapısının tamamen değiştirilmesi gerekmektedir.
Doğan Karasu (BİNDER Bşk.) : TSK İç Hizmetler Kanunu ve Yönetmeliği, TSK Personel Kanunu, Askeri Şura Kanunu, Jandarma Teşkilat Kanunu, Milli Güvenlik Genel Sekreterliği Hakkındaki Kanun, Milli Güvenlik Siyaset Belgesi değiştirilmelidir. Askeri Mahkemelere bir çözüm bulunmalıdır. Profesyonel orduya geçilmelidir. Askeri harcamalar Sayıştay denetimine alınmalıdır. Genelkurmay Başkanlığı Milli Savunma Bakanlığına bağlanmalıdır.
Abdurrahman Ensari (MEMUR-SEN Şb.Bşk.) : Askeri vesayet mantığında halk cahildir ve kendi kendini yönetemez, taleplerde bulunamaz. Onlara göre idare ancak topla tüfekle ve askerle olur. Bu çok ürkütücü bir anlayıştır. 1982 Anayasası işte bu anlayışın ürünüdür. Onun içindir ki Anayasanın Mutlaka değiştirilmesi gerekir. Adalet ve eşitlik amaçlı yeni bir anayasa hazırlanmalıdır. Vesayet ve himaye altına giren bir devlet özgürlüğünü yitirir.
Nihat Aksoy (İHD Bingöl Şb.Bşk.) : Türkiye’de askerin sivil otorite üzerindeki baskısı her süreçte tescillenmiştir. Türk siyasi tarihinde askerin vesayeti geleneksel bir hal almıştır. Bu gelenek, Yeniçerilerin padişah II.Osman(Genç Osman)’ı Yedikule Zindanında idam etmesiyle başlamış ve halen devam etmektedir.Türk siyasi tarihi,bu geleneği bertaraf etmeye muktedir olamamıştır.Dolayısıyla askeri vesayetin kesinliği, tartışılmaz bir konudur.Bunu geçelim.2007 seçimlerinden sonra gündem oluşturan “mahalle baskısı” tartışması,2010 yılının ilk ayında yerini “sivil vesayet”e bıraktı. Sivil vesayet konusu yazılı ve görsel medyada tartışıldı. Bu süreçte kimisi Hükümeti ‘askeri vesayete son veriyor’diyerek destekledi, Kimisi de askeri vesayete son veriyor ancak bu sefer kendisi de sivil vesayete gidiyor’diyerek eleştirdi. Bu tutumu göstermekle ne demokrat olunur, ne de Ergenekoncu. Biz İnsan Hakları Derneği olarak her türlü vesayete karşıyız. Bu bizim duruşumuzdan anlaşılıyor. Her türlü vesayete karşı olan, savaşa, öldürmeye, kangrenleşen sorunların çözümsüzlüğüne de karşıdır. Çözümsüzlüğü kim dayatıyorsa vesayeti kuran da odur. Vesayeti böyle algılamalıyız ve bu zihniyette olan asker, sivil fark etmeksizin kim olursa olsun herkese, her kesime karşı olmalıyız. Vesayete bu pencereden bakmazsak, vesayete bakışımız ve vesayete karşı duruşumuz parçalı olur; vereceğimiz mücadele de demokrasi ile sonuçlanmaz. Başka bir ifade ile vesayeti sırf üniforma tartışması ekseninde ele almak, konuya eksik yaklaşımdır.
Çözüm Olarak:
*Askeri vesayetin ürünü olan 82 Anayasası tümden değişmeli
*Askeri düzenlemeleri konu edinen mevzuat, yapılacak anayasaya göre şekillenmeli
*Askerin vesayet kurmasında, askerin kendilerine mazeret olarak kabul ettikleri Kürt sorunundan kaynaklı çatışmaların sonlandırılması gerekir.
*Sivil makamların şeffaf, adil olmaları gerekir.
Mehmet Ulcay (BER-KUA-DER Bşk) : Hiç şüphesiz Türk devleti kuruluş ve gelişmesinde etkili olan unsur askeri teşkilatlanmadır. Tarih boyunca Türk orduları diğer tüm milletlerin imrendiği ve aynı zamanda korktuğu, çekindiği bir ordu olmuştur. Aynı zamanda Türk askeri düşmana korku, dostuna ise büyük güven vermiştir. Bu adaletli yönetim sayesinde tüm Balkanlar'ı, Kafkasya'yı ve Ortadoğu'yu kapsayan coğrafyada, üç dine ve muhtelif mezheplere mensup, dilleri, kültürleri, ırkları birbirlerinden tamamen farklı milyonlarca insan asırlar boyunca huzur içinde yaşamışlardır. 1923 yılında kurulan Türkiye cumhuriyetti devletti güvenlik asayişi sağlaması için yine vatandaşlarıyla kurulan bir askeri yapılanmaya gitmiştir. Bu yapılanma vatandaşın vergileriyle, vatandaşların huzur ve güvenliği sağlamak amacıyla kuruluştur. Son günlerde ve son aylarda üst düzey rütbelilerinde terör örgütü ve ergenekon davalarında yargılanmaları ve bunların bir takım güçlerce engellenmeleri buda düşündürücüdür. Hata yapan her kim olursa olsun cezasını çekmeli, kim olursa olsun yargılanmalıdır. Maalesef Türkiye de ayrı bir hukuk işliyor; askerin dokunulmazlığı var askere dokunan yanıyor. En son kozmik oda dedikleri TC askeri karargahına TC savcısı, hakimi giremiyor, neden? Orda ayrı bir güç mü var? Orası ayrı bir cumhuriyet mi? Devlettin bütün kurumları denetime açık olmalıdır. Bir belediye nasıl denetleniyorsa, bir dernek nasıl denetleniyorsa TSK’i de o şekilde denetlenmelidir.
Ali Beçene (TOÇ-BİR-SEN : Ülkemizde temel iki sorun mevcuttur. Kimlik sorunu ve İnanç sorunu. Her iki sorunun çözümü için temel şart TAHAMMÜL kültürüdür. Mutlaka bunu sağlamamız gerekir.Temel sorunları gerginlik, sataşmalarla,kavgalarla ve bilhassa basın önünde tartışmalarla çözmek mümkün değildir. Bu nedenle olumsuzluklardan kaçınmak lazımdır. Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan,Sayın Ana muhalefet Partisi Genel başkanı ve Parlamentoda gurubu bulunan siyasi partilerin genel Başkanları,TSK,STK’ lerin temsilcileri ve diğer önemli kuruluşlarla bir araya gelinerek bu iki sorunu çözmek mümkündür.Ben bu konuda yetki sahibi kurum ve kuruluşlar samimi olurlarsa başarılı olacaklarına inanıyorum. Samimiyet olmazsa birileri sabote edilebilir. Kürt ve İnanç temsilcileri zaman zaman yaptıkları açıklamalardan taleplerinin çok makul ve kabul edilebilir olduğunu görmek ,İki kelime ile çözmek mümkündür. Eşitlik ve Kabul. Anadolu da hakim olan İslam kültüründe; Barış, Kardeşlik, Diyalog, Tahammül, Adalet ve Eşitlik, İnançlara saygı vardır.Tek şart samimi ve dürüst olmak. Hıyanet ve aldatmalardan uzak durmak şartıyla.
Ali Burakgazi (Bingöl Yard. Kalk. ve Güç. Derneği Bşk.) : Anayasa Mahkemesi’nin yapısının yeniden düzenlenmesi ve sivil bir anayasa yapılması gerektiği, Sivil anayasa istenildi, hükümetin bu konuda bazı çalışmaları olduğunu biliyoruz. Bütün vatandaşların birinci sınıf vatandaş olarak haklarına, düşüncelerine, inançlarına, özgürlüklerine sahip olarak yaşaması herkesin ortak hedefi olmalıdır. Cuntanın ve darbe yapmak isteyenlerin karşısında duran bir yapı da olmalı. Anayasa değişikliği ve sivil anayasa, askeri vesayetin kaldırılmasında önemli yer alacaktır. Genel Kurmay Başkanının açıklamalarını olumlu buluyorum. Son 2 yıldır bir yumuşamanın olduğunu görüyor ve bunun iyi değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bir noktada, empati yapmak gerekiyor.
Serdar Atalay (Belediye Başkanı) : Her türlü vesayete karşıyız. En önemlisi askeri vasiyettir. Şahsi kanaatim orduda profesyonelleşmeye gidilmelidir. Demokratik ülkelerde olduğu gibi olmalıdır. Her yerde yanlış yapılabilinir, bu da düşmanlığı gerektirmez. Demokratikleşmeyi bir bütün olarak ele almalıyız. Herkes memnun olmalıdır. Demokrasi mağduru olarak birbirimize destek olmalıyız. Hiç kimseyi sevindirmemeliyiz. Askeri vesayeti güçlendirici adımlar atmalıyız ve asla geri adım atmamalıyız. Sonuç olarak; herkes özgür olarak ifade hürriyetini yansıtabilmelidir.Şiddet ve hakaret olmadan…
Ramazan Sarıoğlu (İzleyici): Bugün burada Sivil Toplum Kuruluşları diledikleri her şeyi konuşuyor ve tartışıyor. Çok mutluyum. Size çok teşekkür ediyorum.
İsmail Barası (İzleyici) : Askeri vesayet değilde Militarist güçlerin tartışılması gerek. 82 anayasaıyla değil teşkilati esasiye ile karşılaştırmamız daha doğru olur. Belleksiz bir toplumuz. Ülkenin temelinde askeri bir mantık var. Yüzleşme derinlere gidilerek yapılmalı.
Serdar Ayık (İzleyici) : Taş ataç çocuklardan başlamak istiyorum. Ülkede tüm çocuklara nasıl sahip çıkılıyorsa onlara da sahip çıkılmalıdır. Kardeşlik çerçevesinde sorun rahatlıkla çözülebilir. Bugün kardeşlik, yarın abilik tartışılır. Var olan anayasa eşitlik ilkesi çerçevesinde değiştirilmelidir.
İbrahim Bukan (İzleyici) : Hepimiz bu ülkede askerlik yaptık. Hiç kimse “ben senden daha çok bu ülkeliyim” veya “bu ülke benimdir…” diyemez. Çünkü diyelim ki yarın bu ülkeye herhangi bir “tecavüz” veya saldırı söz konusu olduğunda bu ülkede yaşayan herkes bu ülkeyi savunmak için harekete geçer. Bunun için birilerini bunu kendine hak görmesi veya kendi tekeline alması gibi bir anlayış demokratik açılımın önünde en büyük engellerden biri olarak görüyorum. Bunun için benim önerim mevcut anayasanın hepten yok sayılarak yeni bir anayasanın yapılmasıdır. Bunun için: oluşturulacak yeni anayasanın bilimsel, çağdaş ve evrensel değerlere dayalı bir anayasanın yapılmasıdır. Oluşturulacak yeni anayasanın ülkemizde yaşayan farklı dil, kültür, inanç, mezhep ve her tür renkliliğin kendini ifade edebileceği bir anayasal güvencenin altına alınması, her bireyin özgürce bireysel haklarını kullanabilecek haklara sahip olan bir anayasa. Birilerin veya bir baksa anlayışın kendi renklerini, inançlarını bir başkasına dayatmayan bir güvencenin ve saygının güvencesinin oluşturulması. Bunların hepsinin başında vesayet anlayışının beyinlerden silinmesi gereklidir.
Mehmet Çetkin (İzleyici) : Taş atan çocuk psikolojisini empati kurarak anlayabiliriz. Ders verirken ses çalışması yapıyordum. ‘’mu’’ işlenirken öğrencinin biri kalkıp ‘’hocam ben bunu biliyorum, ‘kıl’ demek.’’ Çocuk bana kürtçe anlamını söylüyordu oysa. Bilmenin heyecanı gözlerinden okunuyordu. Artık bir şey söylememe gerek var mı? Böylesine masum çocuklarımız neden taş atıyor, sorgulamak gerekir…
Anayasaya yeniden oluşturulmalıdır.
Tekin Gönç (Marifet-Der Başkanı): İnsan haklarına saygılı ve insan merkezli yönetim tarzlarının en azından halkın çoğunluğunu temsil etme esaslarını kabul eden yönetim biçimlerinde ister askeri olsun ister sivil vesayet olsun hiçbir şekilde halkın iradesinin üstünde bir yapının olması kabul edilemez. Sivil veya askeri vesayetlerde halkın iradesi ortadan kalkmakta, temel hak ve özgürlükler kullanılamamakta, yaşam hakları kısıtlanmaktadır. Sivil vesayetin olduğu dönemler incelendiğinde bunun altında yine derin askeri vesayetin olduğunu görmekteyiz. EMASYA, Milli Güvenlik Siyaset Belgesi, Özel Harp Dairesi gibi herkesin sonradan varlığından haberdar olduğu, belki de hala var olan ve fakat bilinmeyen bu gibi teşkilatlar askeri vesayetin var olduğunun ve fiili olarak devam ettiğinin / ettirildiğinin en önemli göstergesidir. Hangi tür vesayet olursa olsun, halka güvenmeyen, halk bilmez biz biliriz mantığını güden, fiili varlığı aşikar olan askeri vesayet her alanda kaldırılmalıdır. Bunun için; sivil bir anayasaya acil ihtiyaç vardır. Bununla birlikte EMASYA gibi, Milli Güvenlik Siyaset Belgesi gibi protokoller kaldırılmalı, ordu şeffaf bir yapıya büründürülmeli, iç güvenlik meselelerinden elinin çekilmesi sağlanarak dış tehditlere odaklanacak bir yapıya dönüştürülmeli, siyasete müdahale etmesi engellenmeli, harcamaları denetlenebilir olmalı, MGK yetkileri tamamen sivil inisiyatife devredilmeli ve sivilleştirilmelidir. Yargıda çift başlılık sona erdirilmeli, Askeri Yargı sadece savaş halinde ve halkı temsilcilerinin onayı ile çalışır hale gelmelidir. Askeri vesayet de, sivil vesayet de kesinlikle olmamalıdır, olması gereken, halkın kendi kendini yönettiği, kendisi adına temsilciler seçtiği, kendi fikirlerini -başkalarının hak ve hukukunu çiğnememek şartıyla- temsilcileri vasıtasıyla dile getirdiği tam özgürlükçü bir yapı olmalıdır.
2- Üniversite ve Yerel gelişim
Mesih Demirel (23.Bölge Ecz.Odası İl Temsilcisi): Bir ilin gelişimi için o ilde üniversitenin mutlaka olması lazımdır. Ve bu üniversitenin de şeffaflık ilkesiyle yönetilmesi gerekmektedir. Akademik kadrosunun yeterli olması ve idaresinin şeffaf olması çok önemlidir. İhaleler ile ilgili bir çok söylenti var. Bunun kamuoyuna açıklanması lazım. Kim hangi ihaleyi ne kadara almışsa bunu açıklamalı. Üniversite bir ilin çehresini değiştiren ilim yuvası olmalıdır. Üniversite akademisyen kadrosu, gençleri eğitmeli, onları yaşama hazırlamalı. Üniversite yerel düzeyde gelişimin güçlerindendir.
Cevat İshakoğlu (Baro Temsilcisi): Üniversite bir ilin gelişimi için tartışmasız olmazsa olmazıdır. B.Ü.’sinde benim izlenimim İdari kadronun STK’lardan rahatsız olmalarıdır. Oysa sorunlara müdahale edişimizin nedeni Bingöl’ün göz bebeği olduğu için biz STK’lar işi ele aldık. Üniversiteler bilimsel çalışmaların merkezi olmalı. Ciddi gelişmeler umudu taşıyoruz. Beklentimiz doğaldır. Üniversite elbette ki ekonomik gelişimde de Bingöl’e katkı sağlayacaktır. Üniversite idaresinin şeffaf olması, STK’larla bağını koparmaması gerekmektedir.
Nihat Aksoy (İHD Şb. Bşk): Bingöl Üniversitesi’nin konuşulacağı bu toplantıda konunun muhatapları olan üniversite yöneticilerinin olmaması üzüntü vericidir. Biz Üniversiteye düşünsel ve kültürel pencereden bakıyoruz. Bu kurumlar bulundukları yerlerin kültür ve düşünce kurumlarıdırlar. Durum böyleyken, bu kurumların bünyesinde her türlü düşünsel ve kültürel farklılık da doğaldır ve zenginliktir. Önemli olan bu farklılıkların hoşgörü ortamı yaratabilmeleridir. Bingöl Üniversitesi yeni bir kurumdur. Teknik, fiziksel olarak birtakım eksikliklerinin olması doğaldır. Ancak geçen aylarda, dışarıdaki bir takım kişi ve kurumların da kışkırtmasıyla, çıkan olaylar bizleri üzmüş ve kaygılandırmıştır. Maalesef bu olayların oluşumundan önce rektörlüğün bazı öğrencilere karşı tutumu, yaptığımız araştırma sonucunda müsbet olmadığı ortaya çıkmıştır. Olayları protesto amaçlı yaptıkları basın açıklamasından dolayı rektörlük tarafından bazı öğrencilere cezalar verilmesi haksızlıktır. Basın açıklamalarının içeriğinde suç teşkil eden bir durum varsa devletin savcıları görevini yapar. Bu antidemokratik uygulamaların son bulması lazım. Bu durumlar çağdaş bilim yuvalarına yakışmaz.
Hakim Değişgeç (Yerel Basın Temsilciliği): 6 yıl öncesinde Bingöl Meslek Yüksek Okulu’nun barakalardan kurtarılıp yeni binaya taşınması basın kuruluşlarının sayesinde olmuştur. Bingöl Üniversitesi’nin gelişmesi ve kentin sosyal, kültürel ve ekonomik alandaki eksikliğini kapatması için her alanda desteğimizi verdik, bundan sonra da vermeye devam edeceğiz. Ancak bir takım olumsuzluklar her geçen gün farklı bir boyut kazanıyor. Kamuoyunda yayılan spekülasyonların önüne geçilemiyor, uzun süredir verdiğimiz gayretlerin kişisel yanlışlar uğruna yok edildiğini görüyoruz. Bu yanlışların düzeltilmesini bekliyor, her ne sebep olursa olsun desteğimizi sürdüreceğimizi vurgulamak istiyorum. Solhan’da Meslek Yüksek Okulu açılması talebine red kararı veren YÖK’ün bu kararının nedeni Solhan’daki siyasiler, bürokratlar ve sivil toplum örgütleriyle paylaşılmalı, burada MYO’nun açılması için ne gerekiyorsa, bunun yapılması girişimlerinde bulunulmalıdır. Üniversiteyi önemsiyoruz, önemsenmesi için de elimizden gelen her türlü desteği sunuyoruz. Umarız ki, bu çabalar kişisel yanlışların altında ezilmez. Üniversitenin, dolayısıyla İlimizin gelişimi için çaba sarfedilmesi gerekmektedir.
Abdurrahman Ensari (MEMUR-SEN Şube Bşk.): Üniversitede eksikler çok fazla. Fiziki ve diğer eğitim eksiklikleri bir yana buradaki uygulamalarda çok önemlidir. Örneğin yapılan ihalelerde üniversite yönetimi şeffaf olmalıdır. Bingöl kamuoyu ihalelerin hangi şartlarda gerçekleştirildiğini merak etmektedir. Bingöl üniversitesi hiçbir grubun etkisinde olmamalıdır. Üniversite idaresi öğrenciler arasında siyasi görüşe paralel olarak uygulamalar yapmamalıdır. Yerel motif ve sembollere takılmak bilim yuvasına yakışmaz. Üniversitemiz daha çok tazedir. Şimdiden bu tür olumsuzlukların yaşanması halkında tepkisine neden olur. Bu yüzden üniversite idaresi şeffaf olmalıdır. Üniversitemizin İlimizin gelişimine katkısı fazlasıyla olacaktır.
Doğan Karasu (BİNDER Bşk.): Bingöl Üniversitesi durumuna bakıldığında 50 yıl sonrasını görmek mümkün değil. Sosyal ve kültürel alanda bir gelişim yok. İnsanlar hala üniversiteye bilim yuvası gözüyle değil, ekonomik boyutlarıyla bakıyor. Toplum, bir yerleşim biriminin gelişmesi için askeri birlik veya üniversite gerektiği kanaatinde. Hala ne kadar öğrenci geleceği, bu öğrencilerin ne kadar para bırakacağı öncelikli olarak konuşuluyor. Bir grubun düşüncelerini yansıtan, dünya görüşünü önceleyen üniversitenin Bingöl’e bir yararı olamayacağına inanıyorum. Üniversite özerk olmalı, fikirsel farklılıklar orada temsil edilebilmeli. Üniversitenin yerel gelişime katkısı elbette ki vardır. Her türlü farlılıklara açık bir üniversite ilin gelişimine de fazlasıyla katkı sağlayacaktır.
Tekin Gönç (Marifet-Der Başkanı): Bir ilin ekonomisinin canlanması için üniversiteler önemlidir. Sıcak para akışını sağlar, ekonomiyi canlı tutar. Ülkenin geleceğinin planlama aracıdır, ilin gelişim yönünün belirlenmesinde etkin rol oynar. Yerel yönetimlere ve diğer yapılara / siyasi yapılara akademik destek sağlar, kentte kendi bölümleri ile alakalı çalışmalar yaparak katkıda bulunur. Kentin bilgi ve kültür seviyesinin yükselmesine sebep olur. İlimiz insanlarına iş imkanı sağlar. İlimizdeki maddi durumu sıkıntılı öğrencilerin kendi ailesi ile birlikte kendi ilinde okul okumasını sağlar. Bölgemizin yapısının hayvancılık ve tarıma uygun olmasıyla birlikte ilimizde modern tarım ve hayvancılık konusunda yaşanan gelişmeler ışığında bir yapılanmanın olmaması nedeniyle bu alanda modern ve teknik bilgi ışığında yapılacak çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.
İbrahim Bukan (İzleyici): Bingöl üniversitesinin açılması bir Bingöllü olarak beni de çok mutlu etmiştir. Üniversiteler birer bilim merkezidir toplumu aydınlatan ve geliştiren birer merkez konumundadır. Ancak; Bingöl yerel basınını takip etiğim kadarıyla Bingöl üniversitesinin şimdiye kadar basına yansıyan bilimsel bir yazısına denk gelmedim. Buda işin üzücü bir yanıdır. Umarım üniversitemiz bu konularda bizlere aydınlatıcı olur.
Mustafa Kurban (Destekçi/Gözlemci) : Bugün burada STK’lar, Belediye başkanı kendi duygularını dile getirdiler. Ortadoğu toplumuyuz. Toplumda bazı şeyleri aşmaya başladık. Şu an 3 farklı partiden Belediye Başkanı yan yana oturuyor. Bingöl de süratle gelişmeler yaşanıyor, fikir tartışmaları yaşanıyor. Konumuz Vesayet… Vesayeti önce sivil olarak beynimizde yaşatmalıyız. Üniversite ve yerel gelişime gelince, bir üniversitenin o ilin kalkınmasında önemli rolü vardır. Fakat görüyoruz ki öğrencilere kiraya verilen evler için yüksek miktarda kira bedelleri isteniyor. Benim de evim var ve öğrencilere vermişim. Ama duyuyoruz ki evini bin liraya kiraya verenler var. Bu konuda Sayın Bakanımızın, Valimizin, belediye başkanımızın girişimlerde bulunması ve ihtiyacın karşılanması noktasında çalışmalar başlatmalarını istiyoruz. Kente katkı sağlayacak üniversite öğrencileri mağdurdur.
Selin Karaarslan (Üniversite Öğrencisi): Bingöl Küçük Millet Meclis'inde, ilimizde kurulan üniversite konusuna değinildiği için çok mutluyum. Katılımcıların artılarıyla, eksileriyle yorumladıkları bu sürecin bir bütünlük içinde geçmesi çok sevindirici. Farklı duygu ve fikirlerden fertlerin bir araya gelip sorunlarımıza çözüm üretme çabasında olmaları bir genç olarak beni çok umutlandırdı. Farklı partilerin eski iki Belediye başkanını ve mevcut olan başkanımız, Sivil Toplum Örgütleri ve halktan izleyici kitlesi… Bu tabloyu ilim için önemli bir gelişme ve örnek olarak görüyorum ve devamının gelmesini ümit ediyorum. Memleketime kurulan üniversite sevindirici elbet ama geç kalınmış bir eylem. Ben Malatya, İnönü Üniversitesi'nde okuyorum. Keşke kendi ilimin üniversitesinde okuma şansım olsaydı. Ayrıca bir eleştirim daha üniversitenin şehir merkezine yakın kurulmuş olması bu açıdan bir dezavantaj olarak görüyorum.15-20 km uzaklıkta kurulmuş olsaydı şehrin gelişmesine daha çok katkı sağlardı. Bilim yuvasının kurulması bir ilin kalkınması için en önemli faktörlerdendir. Dışarıdan gelecek olan her fert o şehre maddi kazanç sağlayacaktır. Bu da belki bir ailenin daha karnının doymasına vesile olacaktır. O şehrin kültürel, ekonomik, sosyal potansiyelini yükseltecek, şehirlerarası iletişimi canlı tutacaktır. Bilgi toplumu olma yolunda hızla ilerleyecektir. Bir üniversite öğrencisi olarak devlet bakanımızın, vekillerimizin, iş adamlarımızın bu konuda ve her konuda desteklerini bekliyor ve bunun sözde kalmamasını eyleme geçirilmesini temenni ediyorum.
Serdar Atalay (Belediye Başkanı): Hedefin eksikliklere rağmen ulaşılması güzel. Üniversiteyi destekliyorum. Tüm kesimler tarafından doğrularıyla ve yanlışlarıyla sahiplenilmesi gerektiğine inanıyorum.
Orhan Miroğlu (Kolaylaştırıcı): Gündemde darbe planları varken, sivil vesayetten bahsetme doğru olmaz. Askeri vesayet, askerin iktidara talip olma isteminden kaynaklı. 1982 Anayasası ile bu durum oluştu. Darbe planlarına baktığımızda, ittihatçı bir geleneğinin sürdüğünü görüyoruz. Müslüman olan Kürtlerin Türkleşebileceği düşünüldü, ama bu bir yanılgıydı. Kürtler direndiler ve asimile edilemediler. Öbür etnik yapılar ise tamamen mağdur oldular. Çünkü ayakta duramadılar. Zaten askerin iktidara şiddetli bir şekilde talip olmasından kaynaklı baskılar gelişti ve darbe planları oluşturuldu. Sivil yapı, askeri vesayetin etkisine girdi. Yılardır süren ve binlerce insanın yaşamına mal olan savaşın artık bitmesi gerekiyor. Çatışmalar sürerse, cenazeler gelmeye devam ederse, Türkiye'yi daha büyük sorunlar bekler. Gelinen nokta olumludur ancak yeterli değildir. Hükümette bir tıkanıklığın yaşandığını görüyoruz. Hükümet bu açılım sürecini sürdürmeli. Eğer bu tıkanıklık aşılmazsa, istemediğimiz tablolarla karşılaşabiliriz. Ülkede artık bir şeylerin yapılmasını istiyorsak, demokratik adımlar kararlılıkla atılmalı ve sorun çözülmeli.
Değerlendirme:
Toplantı tam 13:30’da kMM Bingöl Girişimcisi Semiramis Karaarslan’ın ‘’Önyargılar Giremez’’ sloganı açılış konuşmasıyla başladı ve mikrofonu Moderatör (Kolaylaştırıcı) Orhan Miroğlu'na bıraktı. 10 dakikalık Genel Konu sunumunun ardından önce STK’lar daha sonra seçilmişler konuyu tartıştılar. Daha sonra yerel konuya geçildi. Tam 16:30 da toplantı bitirildi. Salonda işi olanlara gidebilecekleri kalanlarla saat 18:00’e kadar salonun izninin olduğunu ve isterlerse devam edileceği söylendi. Ve toplantı saat 17:40 de sona erdi.
1. İletişim
a. Sivil toplum ile
Tüm sivil toplum kuruluşuna duyuru yapılmıştır. (E-mail – Yazı ile – Sözlü –Telefonla)
b. Milletvekilleri ile
Telefon, faks ve mail ile Bingöl Vekillerinden Yusuf Coşkun, Kazım Ataoğlu,ve Cevdet Yılmaz’a ulaştık.
3. Medya
Davet edilen Ulusal basın temsilcileri ve Yerel basın mensuplarının bir kısmı katıldı.
4. Kullanılan Materyaller
Toplantı Salonunun girişine ''Önyargılar Giremez'' afişi asıldı. Oturma koltuklarına TkMM broşürleri yerleştirildi. İstanbul Mutfak Ekibimizin hazırladığı ''Askeri Vesayet-Sivil Vesayet'' ve ’’Anayasa Maddeleri’’ DVD gösterimi yapıldı.
5. Ortak Görüş
Askeri vesayetin ürünü olan 82 Anayasası tümden değişmelidir.
Değerlendiren:
Semiramis Karaarslan
Bingöl kMM Girişimcis