Yer : Kültür Merkezi Kongre Salonu
Tarih : 09.01. 2010
Katılımcılar:
a. Dernek, Vakıf ve Girişimler:
İHD ( Nihat Aksoy-İl başkanı)
BİNYAR (Veysi Alagöz-Dernek Başkanı)
BİN-DER (Doğan Karasu-Dernek Başkanı)
YİSTOD (Mahmut Buyankara-Dernek Başkanı)
Din Görevlileri Derneği (Yunus Bulmuş-Dernek Başkanı)
Bingöl Ber. ve Kua. Derneği ( Mehmet Ulcay-Dernek Başkanı)
Altı Nokta Körler Derneği (Abdulhamit Akarca-Dernek Başkanı)
GAYT-Göynük Sulama Birliği (Mahmut Ertuğrul)
BİN-MAR-DER (Tekin Gönç-Dernek Başkanı)
ASKF (Aliekber Alimoğlu-Amatör Spor Klüpleri Federasyonu Başkanı)
Buhara Eğt. Kült. Vakfı (Cengiz Değişgeç-Dernek Başkanı)
Gülderen Çalışanlar Derneği (Selahattin Bulut-Dernek Başkanı)
Bin Birlikte Umut Derneği (Fatma Kıtay-Yönetim Kurulu üyesi)
b.Meslek Odaları:
Bingöl Barosu (Av Cevat İshakoğlu)
Bingöl Ticaret Odası (Mehmet Akif Günerigök-Ticaret Sanayi Odası Meclis Başkanı)
Bingöl Esnaf ve Sanatkarlar Odası ( Muhittin Bozkurt)
Bingöl Yerel Basın Temsilciliği (Mahmut Arda)
c. Sendikalar:
Memur-Sen (Abdurrahman Ensari- Memur-Sen İl Başkanı)
Katılan Milletvekilleri:
1- Kazım Ataoğlu (AK Parti)
Belediye Başkanları:
1- Serdar Atalay (Bingöl İl Belediye Başkanı)
2- Ferit Çelik (Karlıova İlçe Belediye Başkanı)
3- Şerif Memioğlu ( Yedisu İlçe Belediye Başkanı)
Mesaj Yollayanlar:
1- Cevdet Yılmaz (Devlet Bakanı-AKP)
2- Yusuf Coçkun-AKP)
Moderatör:
Mehmet Elkatmış – Eski Milletvekili, İnsan Hakları Komisyonu eski Başkanı
Destek Çevresi/Gözlemci:
1- Hilmi Elçi (Eski Belediye Başkanı – MHP)
2- Cevdet Çalbay (AKP İl Başkanı)
3- Mehmet Özdemir (BDP İl Genel Meclisi Üyesi)
4- Ahmet Metin
5- Hasan Tekin
6- Cemal Alimoğlu
7- Fevzi Aydoğdu
Diğer Katılımcılar:
Toplantıya 18 STK temsilcisi, 3 Belediye Başkanı, 1 Milletvekili, 1 Moderatör (Kolaylaştırıcı) 1 Girişimci ve 167 izleyici ile Toplam 191 kişi katılmıştır.
Medya
1- Kent Haber Gazetesi (Mahmut Arda)
2- Bingölünsesi Gazetesi (Ömer Şanlı)
3- Haber12 Gazetesi (Yunus Boztimur)
4- Bingöl Gazetesi (Yunus Çakır)
5- Bingöl Olay Gazetesi (Faruk Açıkbaş)
Konular:
Genel Konu:
1-Parti Kapatma ve Anayasa Mahkemesi
Yerel Konu:
2- Üniversite ve Yerel Gelişim
Sivil Anayasa
3- Sivil Anayasa (Ayın Genel ve Yerel Konularını ilgilendiren maddeler konuların içinde işlenecek)
Konuşulanlar:
Genel Konu: Parti Kapatma ve Anayasa Mahkemesi
1- Abdurrahman Ensari (MEMUR-SEN): Türkiye'de 1961 yılından sonra Anayasa Mahkemesi tarafından 24 parti kapatıldı. Buna karşı 1943 yılından bu yana Almanya'da 3, İspanya'da ise bir partinin faaliyetine son verildi. Yapılan bir araştırmada, Avrupa’nın 11 ülkesinde siyasi parti kapatılması yaşanmadığı, bazı ülkelerde, yasalarında yer almasına rağmen şimdiye kadar kapatılan bir parti olmadığı, bazı ülkelerde ise parti kapatılmasına ilişkin yasal düzenlemenin bile bulunmadığı belirtildi. Avrupa ülkeleri arasında en fazla parti kapatan ülke Türkiye’dir. Türkiye, adeta bir parti mezarlığına dönüşmüştür. Bu durumun devam etmesi kabul edilemez. Parti kapatmakla hiçbir düşünceyi yok edemezsiniz. Tam tersine o düşünceyi daha da marjinalleştirirsiniz. Siyasi Partiler Kanunu’nda köklü değişiklikler yapılarak aşağıdaki alternatifler önerilebilir:
Siyasi partiler hiçbir şekilde kapatılmamalı,
Siyasi partiler değil, suç kabul edilen bir eylemde bulunduğu tespit edilen parti üyeleri cezalandırılmalı,
Ağır para cezası verilebilir.
Cumhurbaşkanı, iki asıl ve iki yedek üyeyi Yargıtay, iki asıl ve bir yedek üyeyi Danıştay, birer asıl üyeyi Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi ve Sayıştay, bir asıl üyeyi Yükseköğretim Kurulu, üç asıl ve bir yedek üyeyi üst kademe yöneticileri ile avukatlar arasından seçer. Peki TBMM’den niçin üye yok? Milletin iradesinin tecelligahı olan TBMM, neden Anayasa Mahkemesi’ne üye gönderemiyor? Bunu anlamak mümkün değildir. Anayasa’da yapılacak değişiklikle Anayasa Mahkemesi üyelerinin en az yarısı TBMM tarafından seçilmelidir. Ayrıca Askerî Yargıtay, ve Askerî Yüksek İdare Mahkemesi’nden de üye alınmamalıdır. 2007 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde Anayasa Mahkemesi 367 ile ilgili olarak verdiği kararda, maalesef kendini yasa koyucu yerine koyarak‘’egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’’ sözünü adeta işlevsiz kılmıştır. Anayasa Mahkemesi, ayrıca üniversitelerde başörtüsünü serbest bırakan düzenlemeyi de iptal ederek 11’in 411’den büyük olduğunu bizlere göstermiştir. O günlerde bazı darbe heveslisi gazetelerin attığı ‘’411 el kaosa kalktı’’ manşetleri hafızalarımızdadır
2- Nihat Aksoy (İHD): Siyasi partileri örgütlenme özgürlüğünün zorunlu bir parçası olarak görmekteyiz. Siyasi partiler, temsil ettikleri vatandaşlar adına ifade özgürlüğünü kullanan, demokratik toplumun vazgeçilmez unsurlarıdır. Siyasi partiler demokratik parlamenter sistemlerin olmazsa olmaz unsurları arasında yer almaktadır. Siyasi partiler halk tarafından kurulur. Halkın içinde yer alan çeşitli siyasi kesimler kendilerini siyasi partiler aracılığıyla ifade ve temsil etme imkânı bulurlar. Olması gereken şey siyasi partilerin halk tarafından kurulması ve yine gerektiği zaman halk tarafından kapatılmasıdır.
Çözüm önerilerimizi şöyle sıralayabiliriz;
Siyasi partileri yargılamak yerine mevcut siyasi partiler rejimini, çoğulcu demokrasi ilkesi açısından sorgulamak, yargılamak.
Venedik kriterlerini hakim kılmak.
Hukukun üstünlüğü ve demokrasi ilkesini yaşama geçirmek suretiyle ülke içindeki barışı inşa edebilmek.
İnsan hakları ve özgürlükleri ve kültürel hakları, tüm yurttaşlar için tanımak.
Anayasa Mahkemesi’nin yapısını değiştirmek.
%10 seçim barajını kesin kaldırılarak, Siyasi Partiler Kanunu ve Anayasa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi başta olmak üzere evrensel diğer normlar standartına kavuşturmak gerekmektedir.
Türk Anayasa Mahkemesi, özgürlükçü olamayan yasakçı zihniyeti muhafaza etti. 12 Eylül Anayasası’nın ruhuna ve özüne uygun bir karar aldı. Karar alırken evrensel hukuk ilkelerini bir kenara bıraktı Bu karar artık demokratik bir anayasadan başka çözüm yolu olmadığını bir kez daha göstermiştir. TBMM, askeri ve yargı vesayetini ortadan kaldırmalıdır.
3- Selahattin Bulut (Gülderenler Derneği): Siyasi partilerin kapanması gelişmiş hiçbir hukuk devletinde kabul gören bir görüş değildir. Ülkemizde de yıllarca birçok parti kapandı maalesef yerlerine değişik isimler altında yeni partiler kuruldu. O zaman parti kapatmanın bir anlamı olmadığı kendiliğinden ortaya çıkıyor. Demokratik ortamda herkes kendi fikirlerini rahat bir şekilde beyan edebilmelidir. Yapmış oldukları sözler şiddet çağrıştırmıyorsa ve yapmış olduklar bir başkasının demokratik hakkına tecavüz etmiyorsa herkes fikirlerini beyan etmelidir. Eğer yapmış oldukları hareketler suç teşkil ediyorsa suçu işleyen parti yöneticileri cezalandırılmalı. Parti tüzel olduğu için kapanması hukuka aykırıdır. Anayasa mahkemesi hakemlik görevi gören bir üst kuruluştur ve bu görevini hakkaniyet içinde yerine getirmelidir. Maalesef görülüyorki tarafsızlığını yitirmiştir. Ancak 82 Anayasası’nı değiştirip daha demokratik bir anayasa ile ülkemizi daha fazla özgürlükçülüğü savunan bir anayasa yapmak en doğrusu olacak kanaatindeyim.
4- Av.Cevat İshakoğlu (Baro) : Bizce Parti kapatmaları hukuk dışı bir uygulamadır. Parti kapatmaları hiçbir çözüm getirmediği için Anayasa’da ve Siyasi Partiler Kanunu’nda değişiklikler yapılarak parti kapatmaları tamamen ortadan kaldırılmalı veya kısa vadeli çözüm için yapılacak anayasal ve yasal değişikliklerle Venedik kriterleri olduğu gibi kabul edilmelidir. Böylece parti kapatmaları kolay ve keyfi olmaktan çıkacak ve toplumsal mağduriyetler azalacak, demokrasi üstün gelecektir. Anayasa mahkemesi son yıllardaki uygulamalarıyla toplumda tedirginlikler oluşmasına neden olmuştur. Bu durum Anayasa Mahkemesi’nin yorumlarından kaynaklanmış olabileceği gibi ilgili kanun hükümlerinden de kaynaklanmış olabilir. DTP’nin kapatılma kararını okuyan Anayasa Mahkemesi sayın başkanının siyasetçilere yönelik sitemini de böyle algılamak gerekir. Anayasa Mahkemesi’nin yapısı değiştirilerek AİHM tarzı bir mahkeme düşünülmeli, yetkileri azaltılmalı görev ve yetkileri daha kesin çizgilerle belirlenmelidir.
5- Mehmet Ulcay (BİN-BER-KUA-DER):Türkiye bir siyasi parti kapatma mezarlığına dönüşmüş, Anayasa Mahkemesi’nin karar gerekçeleri yüzünden giderek daha daralan bir alanda siyaset yapmak zorunda kalıyor.Sanmıyorum ki başka bir ülkede bizdeki kadar çok sayıda siyasi parti kapatılmış olsun. Türk demokrasisinin bu soruna bir çözüm üretmesi gerekiyor; çünkü hepimiz biliyoruz ki partisi kapatıldı diye ortadan kalkan bir siyasi fikir olmadı Bir partinin kapatılabilmesi için ortada suçlu varsa suç işleyenlerin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın uyarısı üzerine partisi ile ilişiği kesilmeli. Parti partiliyi uzaklaştırmıyorsa o zaman parti suç odağı haline gelmiş demektir. O halde siyasi partiler niçin kapatılıyor “İdam kararı yaşam hakkını nasıl yok ediyorsa, siyası parti kapatma da siyasi partilerin özgürlüğünü yok ediyor. Anayasa Mahkemesi anakronik 1982 yurttaş kuramını güçleştiren, her türden ayrımcılığı mutlak surette reddeden, toplumsal değişimi ve talebi karşılayan, özgürlükçü, çoğulcu, katılımcı ve eşitlikçi bir anlayışa dayanan yeni bir anayasanın yapımı zorunlu hale gelmiştir. Ancak tüm bu talebe karşılık, Türkiye demokrasisinin üzerinde demode Anayasası ile yönetilmektedir. Yürürlüğe girdiği tarihten bu yana yapılan onlarca değişikliğe rağmen 1982 anayasası, toplumsal değişim ve talepleri karşılayamamaktadır. Kalıcı, gerçekçi bir çözüm ve sonuç için; eşit ve özgür Kılıcı gibi sallanan 12 Eylül Darbe Anayasası'nın değiştirilmesi noktasında kimsenin bir şey yaptığı yok. Eşitlikler, özgürlükler, hak talepleri ve demokrasi beklentilerine cevap veremeyen 12 Eylül Anayasası'nın yerine sivil ve özgürlükçü bir Anayasa Türkiye'nin en hayati ihtiyacı durumunda. 86yıl öncenin şartlarında yapılmış bir anayasamız var bu anayasa bugünün şartlarına uygun değil. Türkiye’de olan bitenlerin başında anayasa geliyor, nereye el atılıyorsa çelik zırhı gibi karşına çıkıyor
6- Yunus Bulmuş (Din Görevlileri Derneği): Ben hukukçu değilim ama gördüğüm kadarıyla parti kapatmalara tek çare yasaların değiştirilmesi gereğidir. Parti kapatma hiç bir zaman çözüm olmamıştır. Biri kapatılır, diğeri açılır. Bu ülkede kardeşçe yaşamak isteniyorsa düşünce özgürlüğü olmalıdır. Mutlaka referanduma gidilmelidir.
7- Av. Veysi Alagöz ( BİNYAR): Parti kapatılması ve yaşanılan olumsuzluklar kurulan devletin yapısı ile açıklanabilir. Kutsanan militarist ulus devlet; Devletin oluşumundaki amaç olan insanların bir arada yaşaması zorunluluğu ve bu zorunluluk nedeniyle insanlar bir araya gelirken bir arada yaşama kurallarının belirlenmesini bir araya gelenlere sormamış. Kurulan devlet yeni bir toplum yaratma, toplumu dönüştürme mantığı olan Kemalist zihniyetle hareket etmiştir. Bu devlet anlayışında Anayasaların evrensel bir ilke olan toplumu olduğu gibi kabul etme ve buna göre kurallar düzenleme mantığı yoktur. Bu devlet anlayışında Devlet, insanların yapısına, değerlerine, evrensel hukuk kaidelerine önem vermezler.
Devlet denilen oluşumu kurduğuna inanan ve bu oluşumun sahibi olduğuna inanan kişi ve gruplar iyiyi – doğruyu ve kuralları belirler. Kırmızı çizgileri belirleyenlerde bu kişilerdir. Ülkemizdeki durum da budur. Kurulan devlet sürekli olarak varlığını devam ettirmek için kendine düşman yaratmıştır. Ve varlığını devam ettirmek için bu insanlık dışı sisteme karşı gelenleri de çeşitli yöntemlerle yok etmiştir. Parti kapatılması da bu yöntemlerdendir. Değişime ve evrensel ilkelere aykırı olan devlet yapısının bir tepkisidir. Evrensel hukuk kaideleri kişilere göre değişmez. Yer çekimini, Türkiye’deki yer çekimi ile İngiltere’deki yer çekimi olarak ayırabilir miyiz? Evrensel hukuk kaideleri de bunun gibidir. Bizim insanlarımızı insan olarak Amerika insanından, Afrika insanından farklı değerlendiremeyiz. Parti kapatma açısından evrensel hukuk şiddeti çözüm gören bir anlayış dışında hiçbir partinin kapatılmaması gerektiğidir. Şiddet olgusunun da somut verilerle saptanması gerekir. Tüm değerlendirmeler ışığında insanları bir araya getiren sosyal sözleşme olan Anayasa metinlerinin topluma ve evrensel kurallara aykırı olmaması gerekir. Ülkemizdeki Kemalist devlet anlayışı sürekli olarak kendine düşman yaratmıştır. Bu düşmanlar en başta Kürtler, İslamcı kesim, yeri geldiğinde Aleviler olmuştur. Değişime kapalı olan yapı bu kesime en ağır tepkileri vermekten çekinmemiştir. Ve kurduğu bu düzende oluşturduğu Anayasa metinleri de bu zihniyetin ürünüdür. 1924 – 1961- 1982 Anayasaları olağanüstü dönemlerde hazırlanan metinler olup hukuktan ve toplumdan uzak kurallar manzumesidir. Bu açıdan tüm toplumu kucaklayan evrensel hukuk kaidelerine uygun bir Anayasa zorunluluk olması karşısında; var olan ceberut yapı – ürkek iktidar yapısı içerisinde bunun ne kadar gerçekleşebileceği de ayrı bir tartışma konusudur.
8- Doğan Karasu (BİN-DER): Parti kapatma olmamalıdır. Suç ferdidir, ceza da ferdi olmalıdır. Suçu işleyen ceza almalıdır. % 10 barajı kaldırılmalıdır. Her parti alacağı oy oranında hazineden yardım almalıdır. Anayasa Mahkemesi’nin yetkileri daraltılmalıdır. Anayasa Mahkemesi, kendisini kanun koyucu yerine koymuştur. Seçim Kanunu değiştirilmelidir
.
9-Abdulhamit Akarca (Altı Nokta Körler Derneği Başkanı): Konumuzla pek alakalı olmasa da bir konuya değinmek istiyorum. Anayasamızda özürlüler ibaresi ne yazık ki yoktur. Yeni yapılandırma olduğu takdirde konulacağı tartışılır. Bu konunun önemsenmesini, bizimde varlığımızın göz önünde bulundurulmasını istiyoruz.
10-Mehmet Akif Günerigök (Ticaret Sanayi Odası Meclis Başkanı): Tüm kapatılan partilerden sonra, Meclis’te bulunan hiçbir parti, kapatılan parti için tepki göstermedi. Birilerinin çıkıp hak araması gerekiyor. Anayasa maddeleri değiştiğinde hiçbir zaman iktidar ve muhalefet yan yana gelip çözüm üretmiyor. İş bu safhaya gelmeden denetimler yapılmalı, yapılan denetimlerin de yine bir üst kurul tarafından denetlenmesi gerekmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) çerçevesinde Parti kapatma, Avrupa'da çok ciddi tartışmalara yol açan bir konu. Hem de AB’nin (Avrupa Birliği) Türkiye'ye en ağır eleştirileri yönelttiği meseleler arasında başı çekiyor. Partiler kapatılacağına suçları tespit edilen yöneticiler ve üyeler cezalandırılmaya gidilsin. Gerçek kişi yerine tüzelin cezalandırılması hukuka aykırıdır. Sivil bir Anayasa olmalıdır. Halkın ortak iradesiyle olacağından ve hiçbir siyasi rant olmayacağından dolayı çözüm Sivil Anayasa'dadır.
11-Ali Haydar Yere (Köy-Ko-Der Başkanı): Anayasanın değiştirilmesi için referanduma gidilmelidir.
12-Tekin Gönç (BİN-MAR-DER Başkanı): Tam özgürlükçü, sivil bir anayasanın derhal hazırlanarak vakit kaybetmeksizin yürürlüğe konulması acil ihtiyaçtır. Devletin tüm kurumları gibi Anayasa Mahkemesi de (halka hizmet sunmak amacıyla kurulan bir yapı olduğundan; halkın üstünde ve isteklerinin tersine bir yapıya bürünmemeli ve halkın talepleri doğrultusunda ve halka karşı yükümlülüklerinin bilincinde olarak ), hukuki kararlar almalıdır. Vatandaşlarımızın aklına şüphe getirebilecek uygulamalara kesinlikle imza atmamalıdır. Dahası ya kaldırılmalı ya da vatandaşlarımızın lehine çalışmalar yürütecek bir yapıya getirilmelidir. Kurumlar arası çatışmalar nedeniyle gizliden gizliye partilerin kapatılması için çalışan, toplumun kaos ortamında kalmasından nemalanmaya çalışan, karanlık perdeler arkasında iş gören yapıların varlığı herkes tarafından dillendirilmektedir. Bu tür yapı ve yapılanmaların önüne geçilebilmesi, devletin tüm birimlerinin şeffaf hale getirilmesi için hazırlanacak yeni sivil anayasa çerçevesinde; Danıştay, Yargıtay, Anayasa Mahkemesi, YÖK, HSYK, Genel Kurmay, MGK, YAŞ gibi yapıların çağdaş ve özgürlükçü bir yapıya büründürülmesi, tam sivilleştirilmesi, şeffaf hale getirilmesi, halkın karşısında değil, yanında olan kuruluşlar olması için radikal düzenlemeler yapılması gerekmektedir.
13-Mehmet Özdemir (BDP Meclis üyesi): Mevcut Yasa uygun değildir. Yasa değiştirmek Meclisin işidir. Yasa değiştirilmedikçe parti kapatmalar devam edecektir.
14-Ferit Çelik (Karlıova Belediye Başkanı): Sorun Kürt sorunudur. Ülkede gerçek, demokratik, özerk bir anayasa oluşturulursa parti kapatmalar son bulur. Anayasa Başkanı DTP'nin kapatılma kararını açıklarken Batasuna kararını da gözettiklerini söyledi. Batasuna ile kıyaslanarak parti kapatma yanlıştır. Kürt sorununun çözümüyle ülkede sorun kalmayacaktır düşüncesindeyim.
15-Serdar Atalay (Belediye Başkanı) : Türkiye’de partisi kapatılmayan hiçbir görüş sahibi kalmadı. Dolayısıyla demokrasi rafa kaldırılmıştır. O günün Türkiye’sinde yaşayan herkes siyaseten yok sayılmıştır ve partileri kapatılmıştır. Türkiye’de yetki aşma sorunu vardır. Anayasa Mahkemesi, kendisini yasama organı olarak kanun yapma mercisi olarak görmelidir. Kesin çözüm Anayasayı değiştirip Anayasa Mahkemesi’nin yapısı değiştirilmelidir. Anayasa Mahkemesi’nin yapısını değiştirme görevi Meclisindir. Yani burada meseleleri iyi analiz etmek gerekiyor.
Hiçbir ülkenin ve hiçbir toplumun şiddetle bir yere varamayacağı gerçeği vardır. Bizim temel ayraç noktamız şu olmalıdır. Hangi kişi şiddeti savunuyorsa o toplumda hiçbir değer görmemelidir. Bu kim olursa olsun, şiddeti savunan toplumdan dışlanmalıdır. Şiddeti çağrıştıracak hiçbir şey hoş görüyle karşılanmamalıdır. Bu kesin bir ayraç noktası olmalıdır. Eğer demokratik bir noktada birleştireceksek bu bizim en temel birleşeme noktamız olmalıdır.
16-Kazım Ataoğlu (Bingöl Milletvekili): Hukuk açısından gelişmiş ülkeleri yakalamak zorundayız. Parti kapatmalarla ilgili yasama, yargı ve yürütme ayrı ayrı şeylerdir. 1960 Anayasasıyla beraber 1960 ihtilalini yapanlar neden böyle bir anayasa yaptılar anlamış değilim. Benim de içinde bulunduğum iki parti kapatıldı. En son DTP kapatıldı. Bu çözüm değil. DTP gitti BDP geldi. Arkadaşlar bir başka adla sıralarına oturdular. Türkiye bunu aşmak zorunda. Benim hatam diğerlerini cezalandırmamalıdır. Çözüm olmadığını parti kapatanlar da biliyor. Bize neden Anayasa değişikliği yapılmadığı sorulacak. Çok da doğrudur sorgulama. Bu konuda biz gerekli görüşmeleri yaptık. Mutlaka Sivil Anayasa gerekliliği var. Meclis gündeminde referandum söz konusu… Değiştirilecek birkaç Anayasa maddesi var. Demokratikleşme ile ilgili maddeler olacak bunlar. Parti kapatmalarının çözüm olmadığı, suçların sabitlenmesinden sonra kararın şahsileştirilmesi ve anayasa mahkemelerinin onlara men getirmesi doğru olandır. Ülkede Demokratik Açılımın söz konusu olduğu bu dönemde kararın Batasuna kararı gözetilerek alınması son derece yanlıştır.
17-Mehmet Elkatmış (Moderatör): Demokrasilerde esas olan halkın katılımıdır, STK’lardır. Sivil Toplum Kuruluşları 21. yüzyılda ve demokrasilerde çok önem arz etmektedir. Katılımdan da maksat budur. Yoksa demokrasilerde katılım deyince sadece seçimlerin yapılmasını anlamak değil, bizzat düşünceleriyle, fikirleriyle katılmalarıdır. Bu da nasıl olur? Örgütlenmeyle olur. Sivil toplum örgütleri bir ülkede ne kadar güçlüyse demokrasilerde o kadar güçlü olur.
“Her düşüncenin bir doğrusu vardır” Ülkemizde en büyük sıkıntı bir kısım insanlarımızın ön yargılı olmasıdır, bu ön yargıların aşılması durumunda Türkiye’de çok iyi şeyler olacağına inanıyorum. Herkesin bir düşüncesi veya yargı değerleri vardır ve olmalıdır. Ancak ‘tek doğru benim doğrularımdır’ düşüncesi olmamalıdır. Her düşünce veya bir fikirde bir doğruluk payı mutlaka vardır. Önemli olan oturup konuşabilmek, tartışabilmek ve doğruları da kabul edebilmektir. Bunu sağladığımız zaman aşamayacağımız konu yoktur. Voltaire ne güzel söylemiş, ‘’Senin gibi düşünmüyorum ama haklarının sonuna kadar savunucusuyum’’. Darbelerin dışında hiçbir zaman Sivil Anayasa yapılmadı. Anayasanın 85 maddesi tam 15 defa değiştirildi.
Adeta yamalı bir bohça gibi, bir kevgire dönüştürmek çözüm getirmedi. Biribirimize tahammül ettiğimiz zaman sorunların bir bir çözüleceği inancındayım. İktidar başka, muhalefet başka yöne yöneldiği zaman çözüm bulunamam1aktadır. Anayasa Mahkemesinin yeni bir yapılanmaya gitmesi lazım. Üye seçiminde de yenileme yapılmalı. Her şey siyasilere soruluyor ama hiçbir yetkisi yok. Yetki verilmesi lazım. T.C. tarihi boyunca 13 bin küsur kanun çıkmış ama problemler hala çözülemiyor.
Değerlendirme:
Toplantı tam 13:30’da kMM Bingöl Girişimcisi Semiramis Karaarslan’ın ‘’Önyargılar Giremez’’ sloganı açılış konuşmasıyla başladı ve mikrofonu Moderatör (Kolaylaştırıcı) Mehmet Elkatmış'a bıraktı. 10 dakikalık Genel Konu sunumunun ardından önce STK’lar daha sonra vekiller konuyu tartıştılar. Tartışmanın hararetle uzamasından dolayı yerel konuya geçilemedi. Yerel konunun bir daha ki aya bırakılması Ortak Kararına varıldı. Tam 16:30 da toplantı bitirildi. Salonda işi olanlara gidebilecekleri kalanlarla saat 18:00’e kadar salonun izninin olduğunu ve isterlerse devam edileceği söylendi. Ve toplantı saat 17:30 de sona erdi.
1. İletişim
a. Sivil toplum ile
Tüm sivil toplum kuruluşuna duyuru yapılmıştır. (E-mail – Yazı ile – Sözlü –Telefonla)
b. Milletvekilleri ile
Telefon, faks ve mail ile Bingöl Vekillerinden Yusuf Coşkun, Kazım Ataoğlu,ve Cevdet Yılmaz’a ulaştık, Kazım Ataoğlu toplantıya katıldı. Diğer 2 vekil katılamadı.
3. Medya
Davet edilen Ulusal basın temsilcileri ve Yerel basın mensuplarının bir kısmı katıldı.
4. Kullanılan Materyaller
Toplantı Salonunun girişine ''Önyargılar Giremez'' afişi asıldı. Oturma koltuklarına TkMM broşürleri yerleştirildi. İstanbul Mutfak Ekibimizin hazırladığı ''Parti Kapatma ve Anayasa Mahkemesi'' DVD gösterimi yapıldı.
5. Ortak Görüş
Kapatılan Parti yerine yenisi açılacağından dolayı Parti kapatmanın çözüm olmayacağı ve Anayasa Maddesinde değişikliğe gidilmesi gerekliliği Ortak Görüş’üne varıldı.
Değerlendiren:
Semiramis Karaarslan
Bingöl kMM Girişimcis