Yer: Ticaret ve Sanayi Odası
Tarih: 07.11.2009
Yerel Katılım:
1- Makine Mühendisleri Odası (İsmail Odabaşı Bşk.)
2- Memur-Sen ( Başkan- Cahit Çekmen)
3- İHD ( Osman Künteş Bşk.)
4- Ulaştırma Memur-Sen ( Davut Ertuğrul-Bşk)
5- Özgür-Der (Ramazan Çelikal-Bşk)
6- Ticaret ve Sanayi Odası (Mehmet Teymur Bşk.-Rıfat Taşan G.Sek.)
7- KAMER (Naime Kardaş-Emine Konuk)
8- Batman Y.G. 21-Kent Konseyi ( Ö. Faruk Akyüz-Genel Sekreter)
9- Genel-İş Sendikası(Bşk. Halis Yakut)
10- Sağlık Emekçileri Sendikası(Bşk.-Deniz Topkan)
11- Düşünce ve İnanç Platformu(Bşk-Mehmet Şat)
12- Çevre Gönüllüleri Derneği(Bşk.-Hasan Argunaga)
13- Mezopotamya Gazeteciler Cemiyeti ( Fazıl Sezer-Bşk. Yrd.)
14- Sağlık-Sen ( İbrahim Kara Bşk.)
15- TMMOB (Süleyman Noyan İl Sek.)
16- Bat-Der (Emin Bulut Bşk.)
17- Köçerler Derneği (Emin Çelik Bşk.)
18- Birlik Haber-Sen (Abdurrahman Aygöl Bşk.)
19- Eğitim Bir-Sen (Şafi Özperk Bşk.)
20- Eğitim Bir-Sen Sason Şubesi ( Engin Eren İlçe T.)
21- Enerji Bir-Sen (Ahmet Gayretli -İl T.)
22- Mazlumder (Murat Çiçek Bşk- Numan Bakaç Üye)
Milletvekilleri:
1- Bengi Yıldız ( DTP)
2- M. Emin Ekmen ( AK Parti)
Belediye Başkanları:
Nejdet Atalay ( Batman Belediye Başkanı)
Moderatör:
Yılmaz Ensaroğlu ( Araştırmacı-Yazar)
Medya:
1- Fazıl SEZER (Kanal72)
2- Batman Postası
3- Batman Çağdaş
4- Batman Express
5- Batman Gazetesi
6- Batman Petrol)
7- Batman Doğuş
8- medya72.com
Diğer Katılımcılar:
Çeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan toplam 8 izleyici/gözlemci katıldı. Gözlemciler arasında ( Ak Parti İl Başkanı Ziver Özdemir, Güvenlik Şube Müdürü Sami Teymur ( toplantıya doktor kimliğiyle katıldığını belirtti), şehir plancısı Metin Doğrul da bulunuyordu.
Konular:
Genel konu : Kürt açılımı veya Demokratik açılım veya Milli Birlik Projesi
Yerel konu : Bu açılımın önündeki yerel engeller, tehditler
Anayasa konusu: Bu açılımın önündeki Anayasal engeller, tehditler.
Konuşulanlar:
1- Yılmaz Ensaroğlu (Moderatör): Türkiye demokrasi maalesef olması gerekenin tersinden işliyor.
Türkiye şuan da her açıdan istenilen düzeyde değil ama şunu da kabul etmek gerekir ki Türkiye o 90 lardaki Türkiye de değil.
Toplantı sonunda umarım buradan umutlu bir şekilde ayrılırız.
2- Mehmet Teymur (Tso Başkanı): İşin gerçek çözümü adına kesinlikle yeni bir sivil anayasanın oluşturulması gerekir.
Batıdaki insanın bu kadar aşırı tepki vermesi bizim yaşadıklarımızı bilmemesinden kaynaklanıyor. Kendimizi ve yaşadıklarımızı iyi anlatmamız lazım. Biz burada sabah 10.30’da işyerini açıp akşam 4’te kapattığımız, eve gittiğimizde de “ çok şükür bugün sadece bir iki kişi öldürüldü” diye sevindiğimiz günler yaşadık. Ama maalesef kendimizi anlatamadık. Herkesin sorumluluk alması lazım.
3- İsmail Odabaşı (Makina Mühendisleri Oda Başkanı): Dağdan inişlerin olduğu günlerde ben Ankara’daydım. Oradaki tepkileri bire bir gördüm. “Keşke biz de dağa çıksaydık böyle kahraman gibi karşılanırdık” türünden söylemler çok fazlaydı. Sürecin iyi anlatılmadığını ve Kürtlerin şimdiye kadar kendilerini iyi ifade edememiş olduklarını gözlemledim. Bu konuda özellikle basın ve işadamlarımıza büyük bir görev düşüyor. Zaman Kürtlerin aleyhine işliyor; çünkü gittikçe asimile olan, yok olmayla yüz yüze olan bir dil var ortada.
4- Süleyman Noyan (Tmmob İl Sekreteri): Türkiye’deki demokrasi anlayışını anlamak için kutlama törenlerine bakmamız, oradaki protokol sıralamasını görmemiz yeterli.
Bu meselenin çözümünde hükümetin kararlı duruşu çok önemli bir yer alıyor. Devamlı olarak yöntem ve söylemlerde değişiklik olması kuşku ile bakmaya neden oluyor.
Bu işin çözümü eninde sonunda bellidir. Ama bütün mesele en az hasarla olmasıdır.
5- Murat Çiçek (Mazlumder Başkanı): Bugün burada herkes açılımla ilgili aşağı yukarı bir şeyler söyleyecek zaten. Ben müsaadenizle biz STK’ların bu süreçteki yanlışlarını irdelemek istiyorum. STK’lar olarak çevremizde olup bitenleri iyi okumalı, yaşanan süreçleri geriden takip etmemeliyiz. Dünya ve Türkiye değişirken biz STK’lar derinlikli düşüncelerden uzak bir şekilde gündemi salt medyadan takip ederek kısır çekişmelerin içinde hapsoluyoruz. Baykal bir açıklama yapıyor etkileniyor ve bu değişim olmaz diyoruz. Fazla sevinin az sevinin tarzında saçma tartışma konularına kilitleniyoruz. Oysa süreç bunlardan ibaret değil.
Öncelikle, sadece bize değen bizi inciten konularda değil, insan hak ve hürriyetlerini ilgilendiren bütün konularda hassas davranmalıyız. Bugün bizler Kürt dilini anayasal güvenceye kavuştursak bile öte yandan Laz’ların dili kaybolmak üzereyse ve bu konuda biz hak örgütleri hiçbir çaba sarf etmiyorsak bunun adı onurlu barış olmaz. Dolayısıyla, dilleri unutulmaya yüz tutmuş Laz’lardan ve Türkiye’deki diğer halklardan tutun, Anadolu’nun çeşitli yerlerinde ayırımcılığa uğrayan Roman vatandaşlarımıza, gayrimüslim cemaatlere, Alevilere kadar bütün kesimlerin hak ve hürriyetlerini teminat altına almaya çalışan bir açılım üretmediğimiz sürece Türkiye’ye gerçek barış gelmeyecektir.
Bu sebeple biz Mazlumder olarak ne Kürt açılımı ne de milli birlik bütünlük açılımı istemiyoruz. Biz demokratik açılım istiyoruz.
Eskiden Türkiye’de hak temelli çalışan örgütler ve STK’LAR, kendi politik ve idari kadrolarından daha ileri pratikler sergilerlerdi. Şimdi ise üzülerek söylüyorum durum tersine dönmüş vaziyette. Biz STK’LAR Türkiye’de siyaseti ve idareyi geriden takip ediyoruz. Ermenistan ile tarihi adımlar atılırken bizler süreci televizyondan izlemekle yetindik. Hâlbuki örgütlenip Ermenistan’a gitmeli oradaki barışseverlerle ortak çalışmalar yürütmeliydik. Yine Suriye ile vizeler kalktı ve bizler bir gün olsun merak edip orada vatansız, sefil ve perişan halde yaşayan Kürtler’in durumu ile ilgili bir araştırma yapmadık. Bu konuda Türkiye siyasetini harekete geçirecek oradaki Kürtlerin de sorununu çözecek bir girişim için hükümetimizi zorlamadık. Oysa hükümetin Suriye devleti üzerinde olan etkisini hepimiz görüyoruz.
Son değineceğim konu ise yine açılımla ilgili olduğunu düşündüğüm askeri vesayet sorunudur. Bugün Türkiye’de askeri vesayet hızla irtifa kaybederken biz STK’lar yine oturmuş olan biteni izlemekle yetiniyoruz ve bu konuda hiçbir katkı veya çalışma yapmıyoruz. Şunu iyi bilmeliyiz. Türkiye’de askeri vesayet bitmeden çatışmasızlık ortamı yaratılamaz. Türkiye’de askeri vesayet bitmeden memur yüzde 2.5 zamla ağlamaya devam eder. Türkiye’de askeri vesayet bitmeden benim belediye başkanım gece gündüz belediye borcunu düşünmeye devam eder. Yine Türkiye’de askeri vesayet bitmeden başörtülü kardeşlerimiz onur kırıcı muamele görmeye devam edecekler. Bütün bunlar karşısında biz ne yapıyoruz? Türkiye’de askeri vesayeti bitirmesi için bütün yükü Taraf gazetesine bırakıp olan biteni geriden takip ediyoruz. Sonuç olarak yine ifade ediyorum dünya ve Türkiye değişirken bu değişime en başta biz STK’ların ayak uydurması gerektiğini unutmayalım.
6- Hasan Argunağa (Çevre Gönüllüleri Derneği Başkanı): Bu sorun en temelde devletin yıllarca süren inkâr politikasından kaynaklanıyor.
Sunumda da gördüğümüz üzere en büyük engel mevcut anayasadır.
Sekteye uğrayan süreci tekrar harekete geçirmek için herkesin aynı sorumluluk bilinciyle hareket etmesi gerekmektedir.
7- Deniz Topkan (Ses Başkanı): Bu ülkede herkes mutlu olmak istiyor. Ama 25 yıldır yaşanan bir savaş, bir tahribat var. Öncelikle bunun çözülmesi gerekir.
12 Eylül anayasasının kesinlikle değiştirilmesi lazım.
Demokrasi de barış da hep beraber sahiplenilmelidir.
İnsanlar cenazeleri değil, barış için gelenleri kucaklamak istiyor.
Hükümetin kararlılığını artırarak sürdürmesi gerekir.
Cahit Çekmen (Memur-Sen Başkanı): Bu yara, bu ülke içindeki herkes için bir sorundur.
Kürtler hiçbir zaman için ayrılığı istemedi. Türklerle sürekli aynı cephede yer aldı. (inanç faktörü) Ama en büyük acıyı da onlar yaşadı.
Yeni anayasa kesinlikle gereklidir.
Herkes kendi penceresinden kırmızı çizgiler çekerek olaylara bakıyor. Herkes kendi acısına yanıyor. Her Türk bir Kürt kadar olayları bilmiyor. Bu sürecin iyi anlatılması, hazım ettirilmesi gerekir.
Toplum olarak demokrasiye yeniyiz. Ama şimdi değişim zamanı. Demokrasiyi önce kendi içimizde yaşamalıyız.
8- Osman Künteş (İHD Başkanı): Açılımlar demokrasinin anahtarlarıdır. Demokratik açılımlarla demokrasiye geçilir. Bu da barış süreci ile mümkün olur. Barış ortamının sağlanması gerekmektedir. Bunlar birbirinin ön koşuludur. Bazı şeyler gizli bırakılarak sorun çözülemez. Kayıplar halen bulunamadı ve kimse de yardımcı olmuyor.
Yaşanan bu süreçte en çok acı çeken Kürtler; çözümü en çok isteyenlerde… Bunu isterken de bunu herkes için istiyor. Ama maalesef bu işin öbür tarafındakilerde aynı durum söz konusu değil.
Herkesin kendi kimliğini bir tarafa bırakarak elini taşın altına koyması gerekir.
Bu süreçte sürekli olarak barışçıl bir dil kullanılmalı.
Samimiyet olursa sorun çözülür.
9- Ömer Faruk Akyüz (Kent Konseyi İl Sekreteri): Çözüm ve uzlaşma kültürü isteniyorsa alttan üste doğru bir hazırlık olmalı. Çatışma sonrası uzlaşı kamuoyunun hazırlanmasına bağlı olarak gelişir. Çözüm tartışmalarının başladığı günden beri kamuoyu buna hazırlanmadı. Türkiye’de özellikle batıda milliyetçilik yıllarca körüklendi ve şoven bir dalga olarak yayıldı. Bu devletin en resmi ağızlarından tutalım genel iktidarlar tarafından geliştirildi. Silopi ve Diyarbakır’daki karşılama törenlerine abartılı bir yaklaşım sergilenmiştir. Yapılan sevinç gösterilerin aynısının batıda yapılması desteklenmeliydi. Buradaki mesaj doğru okunmalıdır. Muhataplık tartışması da hükümet tarafından çok ön plana çıkarılıyor. Muhataplık taraflar arasında olur. Eğer bu iş uzlaşı ile çözülecekse bu konu çok ön plana çıkarılmamalıdır.
10- Emin Bulut (Bat-Der Başkanı): Özünde Kürt sorunu bir dünya sorunu haline geldi. Kürt sorunu çözülürse, bu ırak’a, Suriye’ye, İran’a, dolayısıyla orta doğuya yansıyacaktır. Orta Doğuya barış süreci gelecektir.
Bence bu sürece STK’lar da katılmalıdır.
11- Halis Yakut (Genel-İş Başkanı): Öncelikle yerelde ortak bir anlayış ( düşüncelerden arındırılmış) geliştirilmelidir.
Ortak yerel bir duyarlılık oluşturulduktan sonra çözüme yaklaşmak daha kolay olur.
12- Şafi Özperk (Eğitim-Bir-Sen Başkanı): Devlet inkâr ettiği bir kitleye bir oluşuma el uzattı.
Ama DTP yerelde bir kucaklama yapmadı. Yapmıyor. Hep bir kesime yöneliyorlar. Öncelikle yerelde bir birliktelik yok. Dışlama olayı var.
Farklı düşünce ve kesimler işin içine katılmalı.
13- Naime Kardaş (KAMER Çalışanı): Bunun adının demokratik açılım olması daha anlamlı geliyor bana. Kesinlikle her kesimi içine almalıdır.
Toplantıya kadın katılımının azlığı bizi üzmüştür. Umarım bundan sonrakilere daha fazla bir katılım olur.
14- Sami Teymur ( Güvenlik Şube Müdürü- Doktor Ünvanı İle): Geçmişte yapılmış yanlışlar var bunu kabul etmek lazım. O zaman ki anlayışla yapılan yanlışlar. Ama şimdi bunun peşinden gitmeyelim. Yaşananlar inkar edilemez ama şimdi her şey değişiyor. Türkiye eski Türkiye değil. Gittikçe güçlenen, komşularıyla barışık olan bir Türkiye var.
Barış ortamı için önce samimiyet lazım. Herkes bir şey yapmalı. Ortam buna çok müsait.
Bu meseleyi siyasi olarak düşünen çok yanlış yapar.
Bazen olayları sadece kendi baktığımız yerden görüyor öyle yorumluyoruz.
Bu süreci ne kimse tekeline almalı ne de rantına konmalı…
Herkes insiyatif almalı, samimi olmalı. Slogan toplumu olmamalıyız.
En büyük risk provokasyonlardır.
En büyük şans ise süren Ergenekon operasyonlarıdır. Çünkü onlar dışarıda olsalar idi provokasyon olma şansı daha fazla olurdu.
İşe yapabileceklerimizden başlayalım. Küçük adımlarla…
15- Davut Ertuğrul (Ulaştırma Memur-Sen Başkanı): Her iki tarafından öz eleştiri yapması gerekir.
Hükümet ateşi eline almış, bizim de ona yardımcı olmamız gerekir. Eskiyi deşerek bu işi çözemeyiz.
16- Metin Doğrul (Şehir Plancısı): Şu anda yapılanlar bu günü güvene alıyor. Ama yarını güvene almanın yolları oluşturulmalıdır. Bu da ancak yasal düzenlemelerle olur.
Son zamanlarda yaşananlar işin içine siyasi rantın girdiği konusunda kafamda soru işaretleri oluşturdu.
17- Ramazan Çelikal (Özgür-Der Başkanı): İki tarafta da samimi olmayan kesimler var. Tek taraftan kaynaklanan bir durum değil. Bu işin bitmesini istemeyenler iki kesimde de var. Ama isteyenler daha çoğunlukta. Bu çoğunluğun ağırlığını koyması gerekir.
18- Bengi Yıldız (DTP Batman Milletvekili): Bu gün burada çok hoş bir ortam ve iyi niyetler görüyorum. Ama maalesef her şey iyi niyetle olmuyor.
Sorunları iyi tespit etmek gerekir. Kürt sorunu siyasal bir sorundur. Sorunu tam tespit etmeden çözümü bulmak da kolay olmaz. Devletin kendi ve Kürtlerin tarihiyle yüzleşmesi gerekmektedir. İki millet bin yıldır beraber sorunsuz yaşayabiliyor da neden 80 yıldır yaşayamıyor. Bin yıl tek bir sorun yokken 80 yılda neden 29 isyan olmuş. Buna bakmak lazım. Ki ben buna isyan değil itiraz diyorum. Kürtler itiraz ediyor ben böyle yaşamayı bu dayatmayı kabul etmiyorum diyor.
Cumhuriyet öncesinde bir eşitlik söz konusu idi. Irkın ırka üstünlüğü yoktu. Ortada bir yönetme hükmetme olduysa da bu ırktan kaynaklı değil din adına bir hükmetmekti.
Ortada resmi bir ideoloji, bütün farklılıkları yok sayan bir dayatma var. Çocuklar birbirini anlasın diyoruz. Bu nasıl olabilir ki, daha ders kitaplarının ilk sayfasından itibaren bir dayatma, bir yok sayma var.
Şu bir gerçek ki sistem iflas etmiştir. Ama yerine gelecek şeyler net değil. Yeni sistem yama ile kurulamaz. Şuan yapılan bir yamadır. Köklü değişim gereklidir. Bu da anayasal değişimdir.
AKP nin bunu anlatması gerekiyor. Halkın kabullenmesi için gerçeklerle yüzleşmesi lazım.
İki tarafın tepkisi de duygusaldır. Herkes birbirini anlamalıdır, kendini anlatmalıdır. Duygunun yerini akıl almalıdır.
İstesek de yarın iyi bir anayasa yapamayız. Çünkü herkes bir uçta duruyor. Uç noktaları törpülemeliyiz. Uzlaşı yolu seçilmelidir. Önce birbirimizi anlamaya çalışmalıyız.
Sadece iyi kanunlar yapmak yetmez. Kanunların toplumdan beslenmesi lazım, ama maalesef bu toplum zehirlenmiş.
Türklerle Kürtlerin birbirini anlamasından ziyade Kürtlerin de birbirini anlaması lazım. Farklılıklara tahammül gerekir. Farklı düşünceler dışlanmamalı.
19- M. Emin Ekmen (AK Parti Batman Milletvekili): Öncelikle toplantı raporlarının bize de gönderilmesi gelemediğimiz toplantıları takip anlamında iyi olacaktır.
kMM oluşumunu önemsiyor ve destekliyorum. Ama maalesef şu ana kadar katılma şansım olmadı.
Bengi Bey’in sözlerinin %95 inin altına imzamı atarım. Gerçekten buna katılmamak mümkün değil.
Maalesef sistemde bu güne kadar her kesim yok sayılmıştır.
Kürt açılımı lafını ilk kez sayın başbakanımız kullanmıştır. Ama bence demokratik açılım daha doğru bir tanımlama olur.
Bu işin olmazsa olmazı yeni bir anayasadır. Ama bu tıkanıklıkta bu nasıl olacak ki?
80 yıldır adeta yalanlarla sanal bir şekilde oluşturulan bu yanlış algı toplumu bu hale getirdi.
Bu ülkenin batısında, Anadolu da yaşayan insanlar burada yaşananları bilmiyor. Gelişlere verilen tepki bundandır.
Bu konuda STK lara büyük bir görev düşüyor. Herkes kendi içerisinde bu konuyu taşıyarak bir farkındalık yaratabilir. 80 yıllık algıyı değiştirmek kolay değil.
Şu an gelinen nokta 20 yıl önce hayal bil edilemeyecek bir noktaydı. Büyük bir değişim yaşanıyor ama aynı oranda buna direnen kesimlerde var. Hem de her alanda…
Bu konu zafer veya hezimet ikileminden çıkarılmalıdır. Bu konu doğal bir sürecin bir parçası olarak algılanmalıdır.
DTP bu işin olmazsa olmaz bir tarafı. Ama tek tarafı değil. Onların da yeterince sorumluluk alıp elini taşın altına sokması gerekir.
Toplumun bu sürece hazırlanması konusunda eksiklikler olmuştur. Şu an Kürtler tarafında beklentiler, Anadolu’da da gerilim pik yapmış durumdadır.
Bence yapılması gereken ilk üç adım şu olmalıdır. ( Kürtçenin önündeki engeller kaldırılmalıdır. Geçmişte Ergenekon benzeri yapılanmalara girip yanlış yapanlara hesap sorulmalıdır. Anayasal düzenlemeler yapılmalıdır.)
En önemli şeylerden biri de sayın başbakanın bu konudaki samimiyetinin, cesaretinin hakkını teslim etmektir.
20- Yılmaz Ensaroğlu: (Moderatör): Geçmişle hesaplaşılmalıdır.
Militarist kültür her tarafımıza işlemiş. Bundan kurtulmak kolay değil. Barış dilini kurmak kolay değil. Ama bunun yapılması gerekir.
Öneriler:
Milletvekili M. Emin EKMEN : Her ay düzenlenen değerlendirme raporlarının kendilerine gönderilmediğini bir nüshasının da kendilerine gönderilmesini istedi.
Bundan sonraki toplantıların da TSO’da yapılması benimsendi ve TSO Başkanı Mehmet Teymur’un onayıyla da kesinleşti.
Değerlendirme:
1. İletişim
a. Sivil toplum ile
48 tane sivil toplum kuruluşuna davetiye gönderilmiştir. Telefon ve mail yoluyla iletişime geçilmiştir.
b. Milletvekilleri ve belediye başkan adayları ile
Telefon, faks, davetiye ve mail ile iletişim kurulmuş, davet edilmişlerdir.
3. Medya
13 tane ulusal basın temsilcileri ve yerel basın mensupları davet edildi.
Değerlendirenler:
Cuma Gülcü
Batman kMM Hamalı