YER: Mustafa Necati Kültür Evi
TARİH: 5 Ocak Cumartesi, 14.00-17.00 arası
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / Pembe Hayat ( Belgin Çelik, Raportör)
2 / ÇTCS ( Nergis Kaya, Gençlik Ağı Gönüllüsü)
3 / Yaşam Alanı Derneği (Zeynep Uyanık, Aktif Katılım Çalışma Görevlisi )
4 / Devrimci 78’liler Federasyonu (Nejat Kangal, Yönetim Kurulu)
5 / Kültürlerarası Araştırmalar Derneği (Doğu Eroğlu, Yönetim)
6 / Yeşiller ve Sol Gelecek ( Süleyman Özyürek, İl yönetimi)
7 / LDT (Harun Kaban, Yönetim Kurulu Üyesi)
8 / Kürd-der ( Mustafa Bitmez, Yönetim Kurulu Üyesi)
9 / Yeryüzüne Özgürlük Derneği ( Ülkü Özakın, Üye)
10 / İHOP ( Feray Salman, Genel Koordinatör)
11/ TOSSFED ( Ensar Kurt, Yönetim Kurulu Üyesi)
12 / ODTÜ’lü LGBTT’liler ( Çağdaş Bilir, Üye)
13 / Mazlumder ( M. Burak Gültekin, Ankara Şube Başkan Yardımcısı)
14 / Kozadan İpeğe Kadın Koop ( D. Filiz Esenyel, Üye)
15 / Başkent Kadın Platformu ( Oya Işık, Genel Sekreter )
MESLEK ODALARI
Katılım olmadı
SENDİKALAR
1 / Türkiye Gazeteciler Sendikası ( Ercan İpekçi, Genel Başkan)
2 / KESK (Devrim Kahraman, Tüm-Bel-Sen Ankara 2 Nolu Şube Başkanı)
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
GOZLEMCİLER
1 / Barış ve Demokrasi Partisi (Mehmet Can, Çankaya İlçe Yönetici )
2 / Hasan Tahsin Kömürcü (MHP – Disiplin Kurulu Başkan Vekili)
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
1 / Ülker Güzel (Ak Parti- Ankara)
2 / Muharrem Işık (CHP – Erzincan)
BELEDİYE BAŞKANLARI
Katılım olmadı
MESAJ YOLLAYANLAR
Yok
DİĞER KATILIMCILAR
Çeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan toplam 15 izleyici/gözlemci katıldı.
MEDYA
1 Katılım olmadı
MODERATÖR
Fahri Bakırcı ( TBMM Müdür Yardımcısı )
KONULAR
GENEL KONU: “Hükümetin 10 Yılı…”
KONUŞULANLAR
1 / Belgin Çelik : Ben bu on yılda başlayarak heyecan vericiydi. Ama son dönemlerde cezaevine tıkıldı. Özellikle LGBT bireyler oldukça zor durumda. E-devlet projesi getirildi.İnternetten kontrol ediyorsunuz sorun yok ama bir anda alınıyorsunuz. Sorduğunuzda sistem de sorun vardır diyorlar. 2007 yılında polise son derece büyük yetkiler verdi muhalefet ve hükümet. Dün askerlerde diyorduk darbe diyorduk. Bugün polis için aynı şey geçerli. ODTÜ olayı buna en büyük örnek. Polisin şiddetine bahaneler üretiliyor. Bugün birçok oyunla genelevler kapatılıyor.
2 / Feray Salman : On yılı değerlendirdiğimizde inkar edemeyeceğiniz bir dizi değişiklik olduğu mümkün.Bardağın dolu kısmı elbette var.Bizler de eleştirilerimizi yaparken bunu görmeliyiz.Ben ilk kez bu hükümetten Dersim katliamı ile ilgili bir şey duydum.Direk bir özür değildi ama tanındığını gördüm.Bunu görünce arkasını da dolduracağını bekliyorsunuz ve bunu görmeyince de şaşırıyorsunuz . Ergenekon’a da baktığınızda geçmişte birçok duruma sebep olmuş insanda görüyorsunuz.Ancak suçsuzluk diye bir ihtimal düşünülmüyor yargılama sırasında ve herkes tutuklu durumda.Ancak bugün baktığımızda Ergenekon bugün devletin kendi travmasının hesaplaşması haline gelmiştir.Ama bir Kürt vatandaşın faili meçhul öldürülen yakınının travmasının hesaplaşmasıyla uğraşan yok. İnsan hakları bakımında kıymetli şeyler yaparken zaman aşımı demokratik katılım gibi durumların önünü kapatırken yaptıklarının son derece pragmatik olduğunu gösteriyor. Demokratik açılım için 3 bağımsız kurum olacaktı. Bu kurumlar denetlenebilir olacaktı.Ancak halen yapılan bir çalışma yok.Hükümeti denetleyecek bu yapılarda da hükümet kendi başkanını seçmek istiyor. Fatma şahin gerçekten sivil toplumun en çok dinleyebilen bir bakan bence ve oda içine kapanıyor. KCK bir rehin alma durumu bence iddianameler oldukça boşken uzun tutuklama süreleri ortada.
3 / Harun Kaban : On yıl boyunca epey şey yapıldı. Ama buradaki başarının önemli kısmı halka ait. Önceki hükümetler toplumun vizyonunu iyi gözleyemiyordu. AK Parti’nin farkı bence biraz burada oldu, toplumun vizyonunu gözlemleyebildi ve bu vizyon doğrultusunda hareket edebildi, toplumdaki değişim isteğinin önünde durmadı, o istek doğrultusunda hareket etti.
Ancak 2010 referandumundan sonra bir “durma” oldu. AKP bence mevcut siyasi kadrolardan en az on yıl önde. Ancak toplum da AKP’nin en az 10 yıl önünde. AKP toplumun beklentilerine direnmediği, kendi gündeminde kaybolup toplumun isteklerini görmezden gelmediği için yol alabildi ancak son birkaç yıldır AKP politikalarının çoğunluğu toplumun beklentileriyle pek uyuşmuyor. AKP kendi gündemine odaklandı, toplumdaki değişim ve demokratikleşme taleplerini kendi gündemi ile uyuştuğu yerde kullanıyor.
4 / Devrim Kahraman : .AKP deyince akla partinin lideri geliyor.İlk seçildiğinde gecekondu mahallesin yemek yerken ODTÜ’ye 3500 polis ile gitmek zorunda kaldı. Çıkarılan yasalarda emekçilerin mutlu olduğuna tanık değilim. LGBTT bireylere baktığınızda, Kürt toplumuna baktığınızda yoksula baktığınızda tablo ortada. Ben vergi veriyorum ve yapılan yollar reklam ediliyor. Bunlar olması gerekenler zaten.Kürt sorununda durum ortada son birkaç gündür atılan adımlar var. Ama korkuyoruz. Oyalanıyor muyuz gerçekten samimiyet var mı bunları sormadan duramıyoruz. Artık herkes onurlu bir barış istiyor.
AB benim demokratikleşmeyi hızlandıran ancak bir yandan da emperyalist tavrı da dayatan bir alandır.Suriye’nin devlet başkanını bir anda diktatör ilan ediyorsunuz.AKP çok yüzlü bir politika yürütüyor. Medyaya bakıyorsunuz AKP’nin lehine çalışarak yaşayabilen bir hal almış. Şu an için yaratılmış korku psikolojisiyle insanlar ses çıkaramıyor.Toplumdaki adalet duygusu hiç bu kadar gerilememiştir.
5/ Kemal Ördek: Bugüne dek birçok yerel ve ulusal eşcinsel ve trans örgütünde çalışma yürüttüm. Şu an ise hem trans hem seks işçiliği konusunda bölgesel ve küresel alanda çalışma yürütüyorum.
Hatırlar mısınız bilmem Başbakan Erdoğan seçilmeden önce Abbas Güçlü’nün programında eşcinsellerde çeşitli zulümlere maruz kalıyorlar, bunlar düzeltilmeli demişti. Ancak bugün durum ortada. Burada tam bir takiyye durumu var. 2004 yılında Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi bir tavsiye kararı aldı. Ve bunun altında Türkiye’nin de imzası var. Ancak o günden bu güne cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğiyle ilgili hiçbir çalışma olmamıştır. Burada da iki yüzlü bir durum görüyoruz. Biz bunları sorduğumuzda aldığımız cevap biz muhafazakar bir devletiz oluyor. Benim ailem muhafazakar olmasına rağmen beni kabul ediyorsa devlet bunu yapamaz mı?
Genelevler resmi olmasına rağmen kapatılıyorlar. Birçok kadın ve trans yol kenarlarında güvencesiz bir şekilde seks işçiliğine zorlanıyor. Peki soruyorum muhafazakar devlet olmak insanların ölümüne göz yummak için geçerli bir sebep midir.
6 / Nejat Kangal: Son birkaç günde konuşulanlar bizi heyecanlandırdı.Kürt sorunun çözümü son derece önemli.
10 yıl önce Türkiye’de tarif edilen sorunlar bugünde aynı ancak bazı farklar var. Örneğin artık Kürt sorunu eskiden sorun çıkaran Kürtler denirdi.
AKP hükümeti döneminde birçok sorun dile getirildi. Ancak ne yazık ki çözülmedi. AKP hükümeti sorunları dile getirmeyi görev edinmiş durumda. Bence olması gereken sorunları haklın dile getirmesi hükümetin ise çözmesi. Yol aldık deniliyor ama benim için yol almak varamadık demektir.Artık varışları da görmeliyiz.
Tarıma bakınca bazı hayvancıları büyük baş havyan satışından dolayı memnun olduğunu görüyoruz. Ama bu hayvancılar Uruguay köyü hayvancıları bu kadar zor durumda köylümüz varken. Biz gidip Uruguay’dan büyükbaş hayvan aldık.İşte durum ortada.
7 / Ülkü Özakın: Toplumun alt kesimlerinden bahsediliyor. Benim için bu toplumun en alt kesiminde – toplumdan sayılmasalar da – hayvanlar yer alıyor. Bir önceki konuşmada da et olarak geçtiler. Ayrımcılığa bakıldığında da en büyük ayrımcılık hayvanlara yapılıyor. Çünkü bir çok insana göre insan ırkı üstün hayvanlar ise değersiz. Biz dernek olarak bunu türcülük olarak tanımlıyoruz, nasıl erkeklerin kadınlara cinsiyetçi, beyazların siyahlara ırkçı yaklaşımları varsa insan türü de diğer hayvanlara karşı şiddet kullanıyor. İnsanlık tarihinde savaşlarda ölen tüm insan sayısı kadar hayvan dünyada sadece üç gün içinde öldürülüyor. Et için kesilip yenmeleri dışında kürkleri canlı canlı yüzülüyor, sirklerde işkence görüyorlar vs.
Konumuzla bağlarsak, biliyorsunuz yakın zamanda AKP tarafından çevre komisyonuna getirilen bir taslak vardı. Bu taslak ile sokaklarda hayvan kalmaması planlanıyordu. Binlerce yıl önce evcilleştirdiğimiz güvenlik için kullandığımız bu hayvanlar artık yaban ortamına uyum sağlayamaz çünkü insanlarla birlikte yaşamaya evrildiler. Binlerde hayvanı ormana bıraktığımızda ve aç kaldıklarında olacaklar ortadadır. Neyse ki bizlerin direnişleriyle bu taslak şimdilik rafa kaldırıldı. Yeniden gündeme gelmesi durumunda tekrar tepki göstermek ve bu yasayı engellemek zorundayız.
8 / Mustafa Bitmez : AKP nasıl başımıza geldi? Milli kimlik gömleğini çıkarttığını söyleyerek. Ama bugün olan sadece kendi dertleriyle ilgilenmeleridir. Tutuklamalar da terörist tanımlamasında birince sıradayız. AKP’nin bir politikası daha vardı. Beyin göçünü tersine çevireceğiz diyordu. Acaba bunu derken tüm beyinleri hapishanelere tıkmaktan mı bahsediyordu. AKP’ye başta güvenen liberaller de hayal kırıklığına uğradı . İnsan haklarından bile bahsedemiyoruz ki hayvan haklarından bahsedelim. Yasama yürütme yargı da bir araya toplanarak tek adam hükümeti haline getiriliyor.
9/ Süleyman Özyürek: Bir teşhis yapacaksak AKP nasıl başa geldiğine bakmalıyız. Turgut Özal ile başlayan özelleşme politikalarıyla yaratılan yeni bir sermaye alanı ile AKP yaratıldı. Aşağıdan yukarıya örgütlenen değil tepeden örgütlü bir alan yaratıldı. Sayın başbakan çok güzel balkon konuşmaları yaptı. Ancak bunların hayata geçişine baktığımızda hayal kırıklığına uğruyoruz. 12 Eylül yargılamaları çok büyük umut olmuştu. Ancak havada kaldı.
AB ise ciddi bir konu ama onun da Türkiye’de yanlış anlaşıldığını düşünüyorum. Süreç sermaye için her şey serbest anlaşıldı. Açılımlar süreci tam bir hayal kırıklığıydı. Komşularla sıfır sorun politikasının bugün geldiği noktaya baktığımızda tüm komşularla sorunlarımız olduğunu görüyoruz. Dünkü kardeş bugün diktatör oldu.
HES’ler ve akarsular durumu oldukça vahim. Akan suların yolu kesildi.Doğaya müdahale ve dolayısıyla insan hayatına müdahale ediyoruz.Yeni bir anayasa süreci var.Ancak bu toplumun tartışmasına kapalı bir süreç.AKP muhalefet ettiği Kemalist , elitist yapıya oldukça yaklaşmıştır.
10 / Ensar Kurt: Ben 10 yılı değerlendirdiğimde özellikle engelli sporculara son derece önemli haklar verildiğini düşünüyorum.Yurt dışında da birçok yarışmalara katılıyorum . Ve ülkemizde son yıllarda yapılan birçok salonun yurtdışında olmadığını görüyorum. Örnek Erzurum Üniversiad Oyunları, Mersin’de bu yıl yapılacak olan Akdeniz Oyunları ve Aday olduğumuz 2020 İstanbul Olimpiyatlar Oyunları.
1915 olaylarına baktığımızda hep Ermeni Yurttaşlar mağdur edilmiş görülüyor. Ben Erzurumluyum ve bize anlatılan hikayeler de Ermeni Yurttaşların ne kadar korkunç şeyler yaptıkları anlatıldı, bunları bizzat yaşayanlar anlattılar. Bence bu yaşanan olaylar her iki tarafında zararına olmuştur. Bu ülkede darbe denilince akla hep solcular ve Kürtler geliyor. Unutmamak lazım ki bizzat darbeyi yapanlar “bir sağdan bir soldan astık “ dediler. O dönemde bu darbelerden sağcı vatandaşlarımızda aynı işkenceleri görmüştürler.
Hükümeti Van depreminde ortaya koyduğu performanstan dolayı başarılı buluyorum, ayrıca ulaşım, sağlık alanlarında da hakkını vermek lazım diye düşünüyorum.
Bu ülkede tabiî ki her şey dört dörtlük değil mutlaka hatalar, haksızlıklar da oluyor ama haksızlığa karşı hak arama yolu şiddet değil, silah değil diye düşünüyorum.
11 / Burak Gültekin : Geçtiğimiz 10 yıla baktığımızda 10 yıl öncesine göre yapılan insan hakkı ihlallerinin daha çok ortaya çıktığını görüyoruz. Çünkü teknoloji oldukça ilerlemiştir.10 yıl öncesinde gelen şikayetlerin sade bir kısmı duyurulabiliyordu.
AKP dile getirdiği konularla kendine oy veren kesime bir mesaj veriyor. Örneğin benim ailem eskiden Kürtlere, Ermenilere farklı bakıyordu. Bugün ise bu konuları konuşabiliyorlar. CHP’ye bakınca üzülüyorum. Sadece AKP karşıtı muhalefet yürütüyor. Muhalefet eksikliği hissediyoruz. AKP’nin yaptıklarını ortaya koyup yeni şeyler dahil etmeliler.
12 / Devrim Filiz Esenyel : Ben bulunduğum kurum adına gerilediğimizi düşünüyorum. Eskiden farklı renklerle çeşitli konularda bir araya gelebiliyorduk. Şimdi ise yan yana gelemez olduk. Bir uçurum oluştu. Bir kürtaj eyleminde bile kadın örgütleri olarak bir araya gelemedik. Daha önce bahsedilen İstanbul sözleşmesi yapıldı. Ama gerçekleştirilen bir şey yok. Kadına yönelik şiddette cezalandırma sisteminde bir çok boşluk var. Bu boşluklar kullanılıyor. Biz kadın örgütleri olarak Fatma Şahinle görüştük ve bu boşlukları da ona gösterdik. Aynı boşluklar tecavüz içinde geçerli.Sığınma evleri talep ettik ancak bir cevap alamadık. Bugün rahatça kadın mıdır kız mıdır gibi ifadeler kullanılıyorsa kadın alanında ciddi bir gerileme söz konusudur.
13 / Oya Işık : Biz birçok çalışmada bir araya geliyoruz.
Ayrımcılık konusunda ciddi onunla da çok acil şekilde ayrımcılık yasasına ihtiyaç duyulmaktadır. Nefret suçlarının önünü kapatacak şekilde bir yasa gereklidir. Bunun için çalışma yapmaya da hazırız. Yargının içinde olduğu durum ve tutuklanmaların artık bir cezalandırma sistemi olmaktan çıkmalı. Biraz daha fazla STÖ’lere kulak verilmesini istiyoruz. 10 yıl önce kapılar daha açıktı , şimdi kapılar biraz daha kapandı.
14/ Doğu Eroğlu: Basın ve yönetişim konusunda ekleyeceğim bir şeyler var . SPİN kavramı haberde belirgin şey. Bu bir uzmanlık alanı . Gündemi belirliyor. Ben şimdiki zamanı spin iktidarı olarak görüyor.Bunun içerisinde rıza da devreye giriyor. Sanki halk bunu istiyor gibi gösteriyor. Ben bunu hükümetin söylediklerinden gideceğim. Örneğin biz burada belediye yasalarını konuştuk bugün yasa geçti ve bizim konuştuğumuz özerk yapıları getirmedi. Aksine birçok köyün tüzel kişiliği kalktı.Bu şehre göçü arttıracaktır.
Her kürtaj bir Uludere’dir demek bir spiningdir. Biz halk olarak devamlı bu manevralarla karşılaşıyoruz.Biz bu gündemlere karşı çıkarak sürüklenip gidiyoruz. Bu ayrılık sürede sermayeyle birlikte olmayan bir medyaya ihtiyacımız var. Bilgi akışının artması bilgi kirliliğini engellemiyor. Muhalefet bu stratejiden haberdar mı ?
15 /Oya Işık : Liderlerin dili konusunda toplumların bu gerginliği konusunda CHP konusunda bir rahatsızlık var mı ? Ak Parti’nin bir çalışması var mı?
16 / Ercan İpekçi : Konuşmacılarda da parlamenterlerde de bir önyargı söz konusu. AKP iktidara geldiğinde 15 gazeteciyi tutukluydu. Şimdi gün be gün artıyor. Bu da yetmiyor öğrenciler , yazarlar da dahil oldu. 10 yıl önceki muhafazakarlar bugün birçok şeyi konuşabiliyor. Cezaevindekileri terörist olarak yargılıyorlar ve bu yüzden tutuklamalar böyle uzun . Şükrü Sakık’ın mektubu birçok şeyi açıklıyor.
17 / Mehmet Can : AKP bugün boşlukta duran bir hareket doğal. Belirli sınıflara dayanıyor. Bu sınıfları anlamak için tarihe bakmak çözüm.
Meşrutiyete baktığımızda padişahın yetkilerinin kısıtladığı bir döneme giriliyor. 1908 de ulus-devlet için ilk adım atılıyor. Asker ve sivil bürokrasi Türklerin elindeyken gayrimüslimlerdeydi.Ancak süreçte sermaye de Türkleştirilme yoluna gidildi.Üretici güçleri kuvvetli olan gayrimüslimlerin elinden alıp Türk burjuvazisi yaratma çabası altına girildi.
AKP iktidarı bu gölge altında yetişti. Benim için 3 büyük muhalefet olmuştur. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasıdır, Türkiye İşçi Partisidir, Kürt siyasi hareketidir. İktidar kendi iktidarını giderek kurumlaştırıyor. Asker ve sivil bürokrasi Amerikancı bir hükümet için kışlasından çıkmaz. Sosyalistler için, devrimciler için Kürtler için çıkar. 12 Eylülden sonra ayrımcılığı kaldıramaz toplumu atomize ederek. Bugün Suriye için tek bir derdi vardır, oradaki Kürtlere de tahammülü yoktur.
18 / Hasan Tahsin Kömürcü: Ak Parti’nin 10 yılı konulu bir toplantı ama süreç daha köklü.Yine de 10 yılda yaptıklarına bakmalıyız. Çünkü yapılanlar anları tanımlayacaktır. Bunları 4-5 başlıkta toplayabilir. Özellikle Hizmet kavramı ön planda .Yaptık yaptık diye anlatılıyor. 10 yıl önce komşularla sorunumuz yoktu şimdi hepsiyle sorunluyuz. Hem de bizden onlara doğru sorunlar. Dış politika önemli çünkü burada iktidarın becerisi zekası öne çıkar. Terör meselesi herkesin bildiği şeyler zaten.Kürt sorunu yoktur.Kürt sorununu terör içine yutmuş haldedir. AKP den önce Kürt sorunu konuşamıyorduk denildi.Bence bunun anlamı AKP Kürt sorununu dile getirmektedir.Onu ortaya koymuştur.
MHP muhalefet olarak tavrını koyacaktır. Ekonomi konusunda istatistikler %5 büyüme gösteriyor.İyi şeyler oluyor ama muazzam zamlar meydana geliyor.
19 /Muharrem Işık : Ülkemizde yaklaşık 25 milyona yakın çalışan insan var .Çalışabilecek insan 57 milyon. AKP hükümeti rakamlar üzerinde oynayarak çok güzel bir resim çiziyor.
Yılda ortalama 1600 işçi ölüyor. 125 binden fazla tutuklu var. 41 tane cezaevi yapılıyor.153 tane daha yapılacak. 41 milyon liralık özelleştirme yapılmış. Sağlık konusunda sondan ikinci sıradayız. Eğitimde kalitede de sonlardayız. Tablo ortadadır.
CHP olarak ziyaret etmediğimiz cezaevi kalmadı. Her kesimin sorunlarını gündeme taşımaya çalışıyoruz. Hayvan hakları konusunda Şafak Hanım yürütüyor biz de destek veriyoruz.HES’lerle ilgili de tepkimizi koymaya çalışıyoruz.
1915 olayları olmamalıydı. Herkes kendi tarafından hikayeler anlatılıyor. Ben de Erzincanlıyım ama Erzurumlu arkadaşımızdan çok farklı hikayeler dinledim. Ermenilerin mağduriyetini dinledim. Bu ülkede hala çözülememiş bir çok olay var. Biz Sivas olaylarını anmaya gitmek isterken yollarımız kesildi.
10 yıldır neden iktidarda kaldılar. Çünkü ekonomik gömleğini giydiler. Liderlerin dili ve üslubu konusunda ben de dikkatli olunmasından yanayım. Ancak mecliste öncellikle başbakan konuşuyor. Başbakan kendisi gerginlik üzerinden siyaset yaptığını açıkça söylüyor. O gerginlik üzerine sonrasında konuşanlar da cevap veriyor ve gerginlik büyüyor.
Ayrımcılık konusunda Sezgin Tanrıkulu ve Şafak Hanım çalışma yürütüyor. Ancak siz en iyi teklifi götürün, en iyi çalışmayı yapın muhalefetseniz koşulsuz reddediyor. Kadın sığınma evleri için çok yoğun çalıştık ama sonuç alamadık. AKP’de lider suntası çok farklı. Birçok vekil kendi fikirlerini dile getiremiyor. Birebir kurduğumuz diyalogu mecliste kuramıyoruz ve bu da ciddi bir sorun oluşturuyor.
20 / Ülker Güzel: Böyle bir topluluk içerisinde bunca elçiden sonra konuşmak zor görünse de benim için değil. Biz 50-60 yıllık bir tarihe sahip değiliz. 7-8 bin yıllık tarihe sahibiz. Sevgi, şefkat, insanlık, vicdan tarihinizde bunlar var sizin ve siz tarihinizdeki bu değerleri bugün yaşatmakla mükellefsiniz. Hepimiz bu tarihi yaşatmak zorundayız. Çünkü bu dünya bir güç dengesidir. Güçlü olan kazanır. Osmanlı devleti 600 yıl yaşadı, ne kadar alanı kapladı biliyorsunuz. Bu süre içinde bütün ülkelere sevgiyi şefkati adaleti medeniyeti getirdi. Herkesi tarihinde, kültüründe dilinde serbest bıraktı . Sadece yapılan hizmetler için vergi aldı. Hiçbir zaman asimile etmemiş, sömürge olmamıştır. Bu tarihe sahip olduğumuzu unutmamalıyız.
Ben şimdi size Ak Parti iktidarı neleri vaat etti ve neleri yerine getirdi bunlardan kısaca bahsedip sonra da sizin ifade ettiğiniz sorularınıza cevap vermek istiyorum.
Bir defa temel hak ve özgürlükler konusunda insanı özgür bir varlık olarak tanımlayıp bireysel ve toplumsal özgürleşmeyi esas kabul etmiştir. Yine din ve vicdan, düşünce ile ifade, girişim özgürlüğü ve örgütlenme hakkını vazgeçilmez ilkeler olarak her zeminde savunmuştur. Din olgusunu toplumu ayrıştıran bir unsur olarak değil, birleştirici, bütünleştirici bir güç olarak almıştır. Ve hukukun üstünlüğünü savunmuştur. Tarafsız ve bağımsız bir yargıyı her zaman önceliğinde tutmuştur. Ve şeffaf, katılımcı, çoğulcu, temsili bir demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla ülkede yerleşmesini ilke kabul etmiştir. Yine aynı şekilde, ilkeli, dürüst ve ahlaki bir siyaset anlayışı ile faaliyet göstermeyi prensip edinmiştir. Evrensel standartlara, ulusal değerlere, geleneklere ve bilgiye dayalı bir siyaset tarzını benimsemiştir. Toplum mutakabatına dayalı bir anayasanın oluşturulması için hala mücadele vermektedir. Parlamentoyu millet iradesinin en üst temsili kurumu olarak görmüştür. Hak, adalet ve özgürlükleri savunan bir hukuk devletini savunmuş, devletin bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü temel ilke olarak görmüştür. Yine aynı şekilde laikliği demokrasinin en önemli şartı olarak kabul etmiştir. Yine bunun yanında sosyal hayatta, toplumun belli bir kesimini oluşturan, yoksul, kimsesiz, dul ve yetim, fiziksel ve ruhsal engelli, bakıma muhtaç, yaşlı ve mağdur kimselerin ve ayrıca sokak çocuklarının insanca yaşayabilecekleri bir hayat standardını onlara temin etmeyi kendine bir ilke edinmiştir. Toplumsal değerlere ve geleneklere saygıyı, ulusal kültürün korunmasını, toplum içindeki farklılıkların zenginlik olarak kabul edilmesini, çoğulcu, bütün vatandaşlar için sosyal güvenliğin, sosyal gelişmişliğin ve toplumsal refahın yaygınlaştırılmasını, gençlerin ve kadınların toplumsal hayat içinde daha etkin bir biçimde yer almalarının takip edilmesini, sosyal ilkeler olarak kabul etmiştir. Şehit annelerini ve gazilerimizi kutsal bir emanet olarak kabul etmiştir. Yine tüm kurum ve kurallarıyla işleyebilen serbest piyasa ekonomisinden yana olmuştur ve bunu gerçekleştirmek için de pek çok ekonomik tedbirler almış, disiplinli bir para ve banka politikasıyla hala ekonomiyi dünyanın sayılı ekonomileri arasına getirmeye çalışmaktadır. Kaynakların bilgiye, teknolojiye ve yeniliklere dayalı bir üretim ekonomisi için seferber edilmesinden yana olmuş ve bunun için çok büyük projeleri gündeme getirmiştir. Gelir dağılımındaki adaletsizliği ve eşitsizliği ülkenin en büyük sorunu, sosyo-ekonomik problemi olarak görmüştür ve bunun için bir dizi kanunlar ve tedbirler çıkarmıştır. Toplumun talep ve beklentilerini karşılayacak her türlü değişim ve gelişimi önemsemiştir. Hiçbir ayrıma ve sınıflandırmaya tabi tutulmaksızın herkesin ilgi, istek, yetenek ve yeterlilikleri doğrultusunda eğitim haklarından yararlanabileceği şekilde fırsat eşitliğinden istifade etmesinden yana olmuştur. Yine aynı şekilde kalkınmanın ve gelişmenin temel şartının yaygın ve kaliteli eğitimden geçtiğini kabul etmiş ve bunun için çalışmalarını devam ettirmektedir. Yine aynı şekilde bütün bireylerin hayatlarını her dönemde sağlıklı ve yükselen kalitede sürdürmeleri, sağlık hizmetlerinden adilce yararlanmalarını vazgeçilmez görmüş ve bunun için sağlık hizmetini halkın ayağına kadar götürmüştür.
Evet bu prensipleri kendine ilke edinmiş ve bunları çıkardığı kanunlar, uyguladığı politikalarla hayata geçirmiştir. İnsan haklarında öncelikle insan hakları kurumunu kurduk. Tutuklamalarla ilgili 4. Yargı paketi gelecektir. 10 senedir Ak Parti iktidarı halkını kucaklamıştır. Onların taleplerini alarak, sivil toplum kuruluşlarıyla çok yakın çalışmaları yürüterek daha iyi hizmet verebilmektir önemli olan. Biz bunları yapabildik ki %50 oyla on yıldır iktidara gelmiştir.
Ben burada yapılmayan diye dile getirilen şeyleri not aldım ama bunların çoğunluğu yerine getirilmiş şeylerdir. Terörle mücadelede, enerji yatırımlarıyla, ulaşım haklarıyla bunlar ortadadır. Bugün kolaylıkla anayasa mahkemesine müracaat edebiliyorsunuz. Ekonominin bugün gelmiş olduğu nokta da ortadadır.
DEĞERLENDİRME
Toplantı video sunumun izlenmesi sonrası, formata uygun olarak, STÖ temsilcilerinin söz alarak görüş ve sorularını belirtmesi ile başladı. Sonrasında siyasi temsilciler söz alarak konuşmalarını yaptılar. Ancak söz sırası CHP Erzincan Milletvekili Muharrem Işık’ta iken bazı STÖ temsilcileri Işık’ı soruları cevaplaması noktasında uyardı. Bunun üzerine Işık, süreçten bahsetmeden sorulara yönelmesi halinde yanıtların havada ve dayanaksız kalacağını söyledikten sonra zamanı az kaldığı için hızlıca sorulara yanıt vermeye çalıştı. Son olarak söz alan Ak Parti Ankara Milletvekili Ülker Güzel de konuşmasına partisinin başından bu güne savunduğu ilke ve politikaları anlattı. Konuşmasının ilerleyen kısmında yine STÖ temsilcilerinden bir kaçı vekilin süresinin az kaldığını, sorularına yanıt beklediklerini söylediler. Moderatör Fahri Bakırcı da araya girerek ortamı sakinleştirmeye çalıştı ve Güzel’e yöneltilen bazı soruları hatırlattı. Ülker Güzel de kendisinin kesmeden STÖ’lerin konuşmalarını dinlediğini ve onların da kendisinin konuşmasını bölmemesi gerektiğini söyledi. Ve hazırlamış olduğu konuşma metnini sunmaya devam etti. Süresinin son dakikalarında yine bazı STÖ temsilcileri kendi konuşma ve sorularının kaile alınmadığını ve cevap istediklerini söylediler. Ülker Güzel ise ikidir konuşmasının bölündüğünü söyleyerek konuşmasına devam etti. Bu sırada TkMM Projesi Meclis Koordinatörü Oya Özden süren konuşmalar üzerine araya girerek toplantı formatını hatırlattı. Bazı STÖ temsilcileri sorulara cevap verilmediğini söyleyerek toplantı salonunu terk ettiler. Ülker Güzel’in konuşmasının bitmesi üzerine toplantı sonlandı.
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
150 STÖ ile iletişime geçildi. 25 STÖ geleceğini bildirdi ancak 17 STÖ katıldı.
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Ankara kMM Hamalı Esin Alp
05.01.2013 Ankara kMM Toplantı Tutanağı
previous post