YER: Mustafa Necati Kültür Evi
TARİH: 06.10.12
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / Kozadan İpeğe Kadın Koop. (D. Filiz Esenyel – Üye)
2 / İHD (Adile Erkan – Üye)
3 / Ankara Çerkes Derneği (Erdoğan Boz – Yönetim kurulu üyesi)
4 / Anadolu Fikir Platformu ( Eyüp Beyhan – Genel Koordinatör)
5 / Başkent Kadın Platformu Derneği (Nesrin Semiz – Yönetim Kurulu Üyesi)
6 / Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi ( Mahmut Konuk – Sözcü)
7 / Pembe Hayat Derneği (Belgin Çelik – Raportör)
8 / Hukukçular Kulübü ( Asım Bilgin Bilgin – Yönetim Kurulu Üyesi)
9 / Mazlum-der ( M. Mustafa Yavuz – Üye)
10 / STGM (Belma Beyaz – Hibe programı koordinatörü)
11 / Demokratik Anayasa Hareketi ( Abbas Kılıçoğlu – Üye)
12 / Çağdaş Gazeteciler Derneği ( H. İhsan Doğan – Üye)
13 / Kaos GL (Murat Köylü – Dış ilişkiler Koordinatörü )
SENDİKALAR
1 / Memur-sen ( Şahin Ali Şen – Baş danışman)
2 / Hak-iş ( Hasan Çiloğlu – İl temsilcisi )
3 / Tutuklu Gazeteciler Sendikası ( Ercan İpekçi – Genel Başkan )
GOZLEMCİLER
1 / Mükremin Barut (BDP – İlçe Başkanı)
2/ Hasan Tahsin Kömürcü (MHP – Disiplin Kurulu Başkan Vekili)
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
1 / Ramazan Can ( Ak P. )
DİĞER KATILIMCILAR
Çeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan toplam 6 izleyici/gözlemci katıldı.
MODERATÖR
Barış Ünlü – Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi
KONULAR
GENEL KONU: “Yeni Yasama Yılında TBMM’yi ve TkMM’leri Neler Bekliyor?”
KONUŞULANLAR
1 / Belgin Çelik: Trans bireylerle ilgili hala geçerli ve kalıcı çalışmalar yapılamadı. Trans bireyler sürekli keyfi uygulamalara maruz kalıyor. Örneğin her trans 82 tl gibi bir vergiye tabi tutuluyor. Vergilendirme kişinin geliri ya da mal varlığı üzerinden olmalı ancak translara sıra geldiğinde gelirine ya da mal varlığına bakılmaksızın günlük 82 tl gibi ciddi bir vergi alınıyor. Dernek olarak bunun için hiçbir şey yapamıyoruz. Durum her geçen gün daha kötüye gidiyor. Örneğin seks işçileri için devlet ücretsiz kondom dağıtıyordu ancak yeni bir müdür keyfi olarak bu dağıtımı kaldırdı. Muhatap talep ettiğimizde buna mecbur değiliz gibi cevaplar alıyoruz. Peki bu durumda biz ne yapalım? Daha önce taleplerimiz olmuştu meslek kursları açılması üzerine. Ancak hem devletin hem toplumun önyargıları sebebiyle o kişiler diplomalarıyla yine işsiz kalacaklar. Devletin bu bireyler için bir kadro açarak istihdam sağlaması gerekmektedir.
2 / Adile Erkan: Öncelikle insan hakları savunucusu olarak savaşa karşı olduğumuzu söylemek istiyorum. Savaş annelerin gözyaşlarıdır. Baskı ve devlet terörü son haddine gelmiştir. Muhalefet olan herkes tutuklanmaktadır. Ceza evlerinde ise keyfi baskılar hak ihlalleri yapılmaktadır. Onların gözünde demokrasi artmıştır. Çünkü insanlar muhalefet oldukları için öldürülmemektedir. Ancak insanları tutuklayarak içeriye alarak dolaylı olarak öldürüyorlar. Polislerin orantısız güç kullanımının önüne geçilmesi gerekmektedir. Yeni anayasa bunların çözülmesi için bir umut olmuştur. Ancak yeni ve demokratik bir anayasa çıkarılmadığı gibi 12 Eylül darbe yasaları hala uygulanagelmektedir. Yine Kürt sorunuyla ilgili devletin daha çözümden yana bir tavır takınması gerekmektedir.
3 / Şahin Ali Şen: Yeni anayasa demokratik özgürlükçü ve sivil bir anayasa olmalıdır. Biz bu anayasanın bir an önce taslak haline getirilmesini ve 2013 yılı başında biz sendikalar odalar ve sivil toplum örgütlerine fikir beyan edilmesi için sunulmasını istiyoruz. Memur-Sen olarak kesintili eğitimden yanayız. Din derslerinin seçmeli olması da bizim onayladığımız bir noktadır. Kentsel dönüşüm gereklidir ancak bunun sermayeye yeni rant oluşturması değil, mal sahibinin haklarını koruması sağlanmalıdır.
4 / Hasan Çiloğlu: Video-sunumda değinilenlere katılıyoruz. Bunların dışında da bizim öncelikli bulduğumuz toplu iş sözleşmeleri kanunu var. Bu kanun mayıs ayında geçecekti ancak hala bekliyoruz. 600-700 bin kişi bu sözleşmeleri bekliyor. Artık bir bilgi verilmelidir. Buna göre ya 2009’a göre devam edelim ya da süreç hızlandırılsın. Biz sendikaların, bu iş sözleşmesine dahil olması için alt sınırının olmasını da istemiyoruz. Barajın sıfırlandırılmasından yanayız. Herkesin bu alana dahil olması taraftarıyız. Bir başka konuda 1 Mayıs İşçi Bayramı olarak tatil edildi. Ancak bunu hala tatil olarak geçiremiyoruz. Herkes alanlarda hak arayışı içinde. Madem tatil insanlar bunu aileleriyle geçirerek değerlendirmeli. Vergi diyorsanız, en çok vergi işçilerden kesiliyor. Bununla ilgili de bir çalışma yapılmasını istiyoruz.
5 / Murat Köylü: Kaos GL olarak taleplerimizi ve politikalarımızı demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü ilkeleri üzerinden tanımlıyoruz. Bu ilkelere erişmek için katılımcı, şeffaf ve çoğulcu yöntemlerin elzem olduğuna inanıyoruz. Bu duruşumuzu hükümetten ve diğer siyasi temsilcilerden de bekliyoruz. İdeolojik bir devlet aygıtı ve tek tipleştirici siyasi odaklar toplumun her alanında sorun yaratıyor. İnsanlar kendilerini bu kalıplar içerisine koymak ya da yok sayılmak zorunda kalıyorlar. Biz biliyoruz ki sorunlar AK Parti ile başlamamıştır ancak ne yazık ki pek çoğu sürmektedir. Son dönemde dönüşümler yaşandığı bir gerçek. Ancak biz istiyoruz ki eski hatalar tekrarlanmasın. Bunun yerine artık diyalog ve işbirliği olsun. Ancak bu sayede önyargıların çözülmesini sağlayabiliriz. Lezbiyen, gey, biseksüel ve trans bireyleri hedef alan ayrımcılık ve şiddeti önlemek için yeni yapılacak anayasada cinsel yönelim cinsiyet kimliği eşitlik maddesi içinde kategorik olarak tanımlanmalı. Nefret suçları ve ayrımcılık yasalarında olduğu gibi. LGBT bir çok birey haklarını sadece uluslararası kuruluşlarda arayabiliyorlar. Türkiyeli yetkililer görmezden gelince sorunlar çözülmüş olmuyor, daha da pekişiyor. Daha 3 hafta önce 17 yaşında bir çocuğu babası ve amcası öldürdü. Böylesine olayları ve çözüm yollarını hangi siyasi görüş, nasıl bir ahlak ve muhafazakârlık, ne tür bir ideoloji görmezden gelir, çevresinden dolanır anlamak mümkün değil.
6 / Mustafa Yavuz: Türkiye’de ilk defa bir sivil anaysa hakkı doğdu. Bu fırsatın kaçırılmaması gerekmektedir. Bizim için kültür üzerinden bir milliyet açıklaması önemlidir. Türkiye’deki bir çok problemle yüzleşme sağlanamamıştır. Örneğin Kürt sorunu ile ilgi akademik bir tanımlama yapılmamıştır. Bunun için özerk bir akademik yapının oluşması ve böylece çözüm yolları aranması önemlidir. Yapılacak yeni yasalardan çok bir zihniyet devrimi olmalıdır. Suriye’deki katiller ve mazlumlar ayrılmalı ve buna göre bir yol izlenmelidir. Türkiye bu savaşta emperyalist güçlerin maşası olmamalıdır. Unutulmamalıdır ki Suriye’deki bir çok insan Türkiye’deki insanlarla akrabadır. Bir başka konu da kamuda artık başörtüsü serbest olmalıdır. Bunun için gerekli çalışmalar yapılmalıdır.
7 / Mahmut Konuk: Yaşanan sürece baktığımda devletin aldığı tutuma baktığımda lütfen durun, en azından daha kötüsünü yapmayın demek istiyorum. Abdullah Gül’ün iyi şeyler olacak açıklamasından sonra on binlerce insan evlerindeki aramalarda bir çakı dahi bulunmadığı halde tutuklandı. Çeşitli sivil toplum örgütleri savundukları alanlarda haklarını aramak için bir eylem planı hazırlıyorlar. Ancak bunların her biri terör çalışması olarak gösterilebiliyor. Fikrini ifade eden akademisyenler yine terör adı altında tutuklanıyor. Bunların hiçbirine anlam veremiyorum. AKP’nin komşularla sıfır sorun politikası bugün komşulara sıfır tolerans noktasına geldi. Esad diktatördür deniliyor ancak bugün savaş karşıtlarının gördüğü muamelenin bir dikta olmadığını söyleyebilir misiniz? Yine Suriye konusuyla ilgili olayın bölgede mezhepsel bir hal alacağını düşünüyorum. Suriye muhaliflerinin eğitiminde Türkiye’nin ismi yar alıyor ve biliyorsunuz ki bölgede Alevilerin evleri işaretlenmeye, çeşitli sorunlar yaşanmaya başlandı. Benim TBMM’den yeni dönemde istediğim daha kötülerini yapmamak adına olduğu yerde durması.
8 / İhsan Doğan: Yeni yasama döneminde, TBMM’yi bekleyen en önemli sorun; Yürütme Erki’nin Yasama Erki üzerinde kurduğu haksız ve hukuksuz baskıdır.
Şimdi, bir de “Sivil Anayasa” çalışması vardır ki, günümüzdeki yönetim anlayışı içinde ne TBMM’nin, ne de başka kuruluşun, özenildiği, istendiği gibi bir sivil anayasa yapması olanaklı görülmemektedir. Yeni Anayasa Çalışmaları öyle bir hal almıştır ki; insanlar 12 Eylül Anayasası’nı savunur olmuşlardır.
TBMM Başkanı Sayın Cemil Çiçek’in derneğimize gönderdiği çağrı, AKP’nin çalışmaları ve bizlerin görüşlerini ne kadar ciddiye aldığının tipik göstergesidir. Sayın Abakay, yanıtında, Türk Ceza ve Terörle Mücadele Yasalarında öngörülen değişiklikler yapılmadan, yeni anayasa yapmaya kalkışmanın bir anlamının olmadığını, AKP’nin tüm önerilere sırtını dönerek, kendi istediği gibi bir anayasa yapacağını belirterek, bu sürecin figüranı olmayacağını belirtiyor. Sayın Cemil Çiçek’in tutumu da Sayın Abakay’ı doğrular niteliktedir.
TkMM için “Ne yapmalı?” sorusuna yanıt arayalım. TkMM’den önümüzdeki dönemde bizlerin sesini, görüşlerini, kamuoyunun daha geniş kesimine ulaştıracak çalışmalar yapmasını beklemekteyiz.
9 / Erdoğan Boz: Toplantıya ilk kez katılıyoruz. Bu yüzden daha çok bir gözlem halindeyiz. Şimdiye kadar dile getirilenler elbette hepimiz için can sıkıcı olan ve görünen sorunlar. Ancak görünmeyen de birçok sorun var. Bizlerin de etkilendiği azınlıklar sorunu gibi. Biz bu konuya yalnızca Çerkesler olarak bakmıyoruz. LGBT bireyler, Kürtler vb. birçok azınlık var. Türkiye’nin imza attığı uluslararası belgelerde azınlıklarla ilgili tüm hükümlere şerh düşülmüştür. Biz çok ciddiye alınmayan bir grup olarak kalıyoruz. Kültür zenginliği diyoruz ancak kültürlerin korunması ile ilgili bir çalışma yapılmıyor.
10 / Devrim Filiz Esenyel: Biz kadın örgütü olarak her şeyin yine biz kadınlara dokunduğunu görüyoruz. Bugün Suriye’de yaşananlarda önce kadınlar ve çocuklar ölmüştür ve yine ölecekler için kadınlar ağlayacaktır. Ev işçileri olarak kadınlar güvencesizlerdir. Yapılan zamlarda alım gücü azalan ailenin mutfağını çekip çevirecek yine kadındır. Yine kadın cinayetleri her geçen gün artmaktadır. Kadınlar dört duvar arasında bir çok işkenceye katlanmak zorundadır. Yasalarla bir çok değişiklik yapılmıştır ancak bunların birçoğu uygulamada görünmemektedir. Şiddete uğrayan kadın karakola gittiğinde haklarının aranması yerine iyi niyet adı altında arabuluculukla karşı karşıya kalmaktadır. Kentsel dönüşüm konusunda da yine en mağdurlardan biri kadındır. Özellikle yalnız yaşayan kadınların ellerinden şehir merkezindeki evleri alınıp şehir dışına atılmışlardır. Tüm bu sorunlar yaşanırken kadın bakanlığı kapatılmış ve kadının hakları aile ve sosyal politikalar bakanlığına aktarılmıştır.
11 / Asım Bilgin Bilgin: Biz hukukçular kulübü olarak on altı ilde faaliyet sürdürüyoruz. İki binden fazla arkadaşımız bu faaliyetlere katılımcı. Kulüp içerisinde tek gözettiğimiz yöntem düşünce özgürlüğünü yadsımamamız. Burada da olduğu gibi farklı düşüncelerin düşmanca değil saygıyla paylaşılmasını önemsiyoruz. Tüm bunları yaparken öğrenci teşkilatı olduğumuz için masraflarımızı kendimiz karşılıyoruz. Gençlere bu alanda bir bütçe ayrılmasını ve fırsatlar sağlanmasını istiyoruz.
12 / Nesrin Semiz: Yaklaşık 4 senedir bu toplantıların yüzde seksenine katıldım. Söz alıp almamakta tereddütte kaldım. Çünkü biz 4 senedir aynı sorunları konuşuyoruz. Hükümetler değişiyor ancak sorunlar aynı. Diliyorum ki bu dönemde bir şeyler değişsin ve biz farklı şeyler konuşalım.
13 / Ercan İpekçi: Hem bir meslek örgütü, hem de bir sınıf örgütü temsilcisi olarak, basın ve ifade özgürlüğü ile sendikal haklar üzerinde duracağım. Basın ve ifade özgürlüğü üzerindeki yasakların kaldırılması; gazetecilerin, gazetecilik faaliyetlerinden dolayı yargılanması ve tutuklanmasına yol açan kanunların değiştirilmesi konularında Yasama organı geçen bir yıl içerisinde görevini yapmadı. Dün bir arkadaşımız daha tahliye oldu ancak yetmiş beş arkadaşımız hala tutuklu. Uzun süreden beri tutuklu olan bazı meslektaşlarımız ise hapiste kaldıkları süre verilecek muhtemel cezayı karşıladığı için tahliye edildiler. Temmuz ayında Üçüncü Yargı Paketi mecliste kabul edildi. Kanunun öngördüğü şartlı tahliyeden, adli suçlardan dolayı hüküm giymiş hatta katliamlara karışmış, kamuoyunu rahatsız eden çok sayıda hükümlü yararlanırken, bu kanun kapsamında sadece 12 gazeteci tahliye edildi. Onlara da bu yasa, “üç yıl boyunca aynı suçu işlemeyeceksiniz” diyor. Bunun anlamı sansürdür, yazı yazmayacaksınız, fikrinizi beyan etmeyeceksiniz demektir. Bu yasama döneminde, yine gazetecileri suçlayıp, ‘zaten özgürsünüz, istediğiniz gibi yazıyorsunuz” deme anlayışından vazgeçilmesini, meslek örgütlerinin 2005 yılından beri eleştirdiği TCK hükümlerinin değiştirilmesi istiyoruz. Terörle Mücadele Kanunu adı altında, terörle mücadele edilmiyor, toplumsal yaşamın her aşaması, kişilerin attığı her adım, gündelik faaliyetler terör suçu olarak tanımlanıyor. TMK tamamen kaldırılmalıdır. Yine Başbakanın medya kuruluşlarına ve gazetecilere yönelik hakarete varan tehditkâr tavırlarından vazgeçmesi gerektiğini düşünüyorum. Yürütmenin başı olan Başbakanın bu önlenemeyen yükselişine, halkın temsilcilerinin oluşturduğu parlamentonun idareyi denetleme faaliyeti kapsamında ‘dur’ demesi gerekir. Son olarak, içerideki tutuklu gazetecilerin yanı sıra, yurtdışında da tutuklu iki meslektaşımız var. Suriye’de tutuklu olan Cüneyt Ünal ve Bashar Fahmi’nin serbest bırakılması için parlamentonun inisiyatif alması gerektiğini düşünüyorum.
14 / Mükremin Barut: Burada olmak beni umutlandırıyor. Kendimi buranın iyi bir öğrencisi olarak görüyorum. Bir mimar olarak öncelikle TOKİ konusuna değineyim. Her coğrafyanın kendine ait bir kimliği bulunmaktadır. Şehirlerin yapısı bu kimliğe göre şekillenir. Ancak TOKİ bunu yok etmiştir. Yarına çocuklarımıza anlatacağımız şehir yapıları kalmayacaktır. Tek düze alanlar yaratılmıştır. Son dönemde dönüşüm adı altında yıkımlar başlamış ve yoksul halk şehir merkezlerinden atılmaya çalışılmaktadır. Sermayeye rant alanları yaratılacaktır.Kamu yararı adına bu alanlar denetlenmemektedir. Yine videoda bahsedilen anayasa konusu var. Sırrı Süreyya’nın toplantıları terk etme sebebi değiştirilemez maddeler ile yeni bir anayasa için yola çıkılamayacağı düşüncesidir. Farklı dönemlerde, aynı Kürt siyasetinin izlendiğini görüyoruz. Demirel seçim öncesi, Kürt realitesi vardır dedi. Seçim sonrası ise yine inkar yoluna gitti. Mesut Yılmaz da bir dönem, Amerika’nın yolu Diyarbakır’dan geçer dedi. Yapılacak yatırımlardan bahsetti. Seçim sonrası ise bu iş sadece güvenlikle çözülür açıklaması yaptı. Şimdi AKP de bir zamanlar kabul ettiği Kürt sorununu bugün Kürt sorunu yoktur, PKK sorunu vardır diye tanımlıyor. Diğerleri ile aynı yolu izliyor. Roboski halkına halen bir açıklama yok.
Cumhuriyet kurulduğunda elli kadar devlet vardı, şimdi ise 213 kadar devlet var dünyada. Bu devletlerin bir çoğunun nüfusu bir milyonun altında. Tüm bunların yanında hala azınlıkların anadil gibi istekleri niye böyle yadırganıyor? Türkiye’de ciddi sorunlar var. Bir meclis dönemini içeride geçiren vekiller var ve bunun için halen yapılan bir şey yok. Suriye’de oluşan özerk bir alan Türkiye’ye niçin bu kadar sorun oluşturuyor? Irak savaşı döneminde Baskın Oran’ın söyledikleri sanırım bunu açıklıyor.Baskın Oran; biz içimizdeki Kürtlere o kadar kötü davrandık ki, oradaki Kürtlerin özgürlüğünden korkuyoruz, demişti. Çok kötü bir savaşın içine itiliyoruz. Bir manifestosu, programı, amacı bilinmeyen Özgür Suriye Ordusu’nu destekliyoruz. Bu anlaşılamamaktadır.
15 / Hasan Tahsin Kömürcü: Genel olarak yapılan konuşmalarda, herkes kendi adına açıklamalar yaptı. Bazı şeyler halka gibi birbirine bağlantılıdır. Başlaması gereken bir anayasa yapım süreci vardır ve bu sorun çözülmeden diğer sorunlar çözülemeyecektir. Azınlıklar için kendimizce tanımlar yapamayız. Kültürel olarak aynı konumda insanları azınlık olarak tanımlayamayız. Bugün çerkesler neden azınlık olarak görülmüyor, çünkü aynı kültürel kalıba dahil olmuşlar. Çıkarılacak anayasa ya hiçbir şeyi çözmeyecektir, yada çözüm oradan başlayacaktır. Bu süreçte mutabakat oldukça önemlidir. Sivil anayasa diye bir kavram olmaz. Anayasa her alanı düzenler. 82 Anayasası referandumla kabul edilmiştir. Öyle ya da böyle insanlar kendi tercihlerine sahip çıkmalıdırlar. Çıkarılacak yeni anayasada evrensel ölçütlere bakmak gerekir. Sonrasında da milliyetçi bir tavırla kabullerin olması gerekir. Bu ülkede Kürtler, Çerkesler vs. için anayasa yapılmayacaktır. Seçimlere yönelik bir anayasa yapılacaktır. Herkes kendi menfaatini kollamaktadır.
Kentsel dönüşüm ciddi anlamda insanları etkilemiştir. Kentsel dönüşümle ilgili yasada bir madde bulunmaktadır. Bu maddede yürütme durdurulamaz demiştir. İnsanlar haklarını hukukta ararken ve olumlu sonuçlar alırken evleri çoktan yıkılmıştır. Kentleri medenileştirmek için faydalı olan bu yasa uygulamada ciddi sorunlar ortaya çıkarmaktadır.
Terörle ilgili mücadele konusunda da uygulamada sorunlar yaşanmaktadır. Bu kanun kapsamında hakkında hiçbir delil olmadan tutuklanan bir müvekkilimin salıverilmesini istediğimde hakim bana ateş olmayan yerden duman çıkar mı dedi? Yasalarda bir sorun yok ancak uygulamada ciddi sorunlar var.
16 / Ramazan Can: TkMM’yi ilk duyduğumda oldukça şaşırdım. Şimdi burada görüyorum ki TBMM’nin küçük versiyonu. Burada olmaktan mutluluk duyuyorum. Bu alana vekiller katılmakta tedirgin oluyorlar. Ancak bence vekiller de hesap vermeli. Anayasa toplumsal bir mutabakat alanı. Anayasayı kurucu iradeler yapar. Sivil alanın bu sürece dahil olması temsilci iradenin becerisidir. 82 Anayasası askeri bir anayasadır. İnşallah sivil bir anaysa hazırlamak 24.döneme kısmet olur. Temel hak ve özgürlüklerin temsilini sağlayacak bir anayasa olacağını umuyoruz.
Mükremin Bey’in TOKİ hakkında söylediği kimlik yitirimi konusuna hak veriyorum. TOKİ öncelikle yoksullar için yola çıkmıştı. Şimdi ise bir tarz değişimi söz konusu. Artık şehrin yapıları göz önüne alınarak yapılar yapılmaktadır.
Anayasada genel tabuların değişmesi noktasında kesinlikle hak veriyorum. Kürt problemi vardır ancak terör problemi de vardır. Bu ikisini ayırmak gerekmektedir. PKK’nın bu süreçte silah bırakması gerekir. Biz dağa çıkan insanın da ölmesini istemiyoruz. KCK, PKK’nın talimatıyla yerelde faaliyet yürütmektedir. Bu yüzden suç işleyen cezasını almalıdır. Biz tutuklamanın istisna, yargılamanın genel olması taraftarıyız. Ancak bu yasanın elindedir. Kadına pozitif ayrımcılığı ilk kez onaylayan meclis bu meclistir. Yine baş örtüsü ile ilgili durum, yasal değil fiili bir durumdur. Kamusal alan tabiriyle bir yasa yoktur. Toplum normalleştikçe, başörtüsü kamusal alana taşınacaktır.
17 / Belma Beyaz: BDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması ile ilgili ne yapılacak? Ayrıca sivil anayasa demek her bireyin hakkının korunduğu bir anayasa demektir.
18 / Erdoğan Boz: Azınlık ya da değil, Çerkeslerin, Boşnakların, Tatarların tanımlanmasına ve korunmasına yönelik bir çalışma yapılacak mı?
19 / Ercan İpekçi: Tutuklu gazetecilerin mesleki faaliyetlerinden dolayı değil de, ‘terör örgütü üyeliği ve propagandasından’ dolayı hapisteki olduğunu söylemek önyargılı bir bakış açısıdır. Kimse bunlar isimlerinin verilmesini istiyorum. Biz bu arkadaşlarımızın dosyalarına vakıfız, gazetecilik faaliyetlerinden dolayı yargılandıklarını biliyoruz. Bizim dosyalarını takip ettiğimiz gazeteciler adli suçlardan değil fikir suçlarından dolayı hapiste olan kişilerdir.
Mecliste önümüzdeki hafta Sendikalar Kanunu görüşülecek. Yeni Sendikalar Kanunu tasarısı hiçbir özgürlük getirmiyor. 2010 yılındaki referandumda Anayasa'daki genel grev ve dayanışma grevi yasakları kaldırıldı ancak bununla ilgili düzenlemeler mecliste görüşülen Sendikalar Yasasına konulmadı. Bu yasaklar aynen devam ediyor. 1 Mayıs gibi mücadele günlerinin bayram olarak kutlanması isteniyorsa, örgütlenme özgürlüğünü sağlayacak yasal iyileştirmeler yapılsın.
Bir başka konu, mitinglerin akşam/gece yapılmasının önündeki engel kaldırılamaz mı? Birçok işçi, emekçi mesai saatleri içerisinde yapılan bu eylemlere katılamamaktadır. Neden işçiler mesaisi bittikten sonra düzenlenecek bir mitinge katılamasın? Bununla ilgili bir yasal düzenleme yapılamaz mı?
Medya patronları, darbeleri araştırma komisyonunda sorgulanırken, günümüzdeki gelişmeler de araştırılsın; atv-Sabah grubunun Çalık grubuna nasıl satıldığı sorulsun, Anadolu Ajansı’nda çalışanlara uygulanan mezalimin hangi medya dışı otoritenin talimatıyla yapıldığı araştırılsın.
Yeni Anayasa yapılırken, temel hak ve özgürlükler konusunda üzerinde uzlaşılan maddelerin hemen yürürlüğe girmesi için gerekirse o maddeler referanduma götürülsün, anayasal yazım sürecinin sonu beklenmesin.
4+4+4’ün yarattığı kaos ortamında, Kuranı Kerim ve Peygamberin hayatı gibi seçmeli dersler konulduğu gibi; sosyalizm, komünizm, nasyonalizm, faşizm, anarşizm gibi çeşitli ideolojilerin anlatılacağı seçimlik dersler de okutulsun.
20 / Abbas Kılıçoğlu: Meclisin çoğunluğunu iktidar oluşturuyor. O yüzden de konuşmalarım iktidara yönelik olacaktır. İktidarın yaptığı beklenti oluşturup sonra da vazgeçmektir. Benim beş yaşında bir kızım var. Ben de kızımı okula yollamamak için rapor alanlardanım. Ben şunu sormak istiyorum; benim kızım ne zaman seçmeli olmaksızın Kürtçe ders alabilecek? Ben bir alevi olarak camide değil cemevlerinde ibadet edebilecek miyim?
21 / Mükremin Barut: Evvela hatırlatmak gerekir ki yarın bir Alevi mitingi var. Alevilerin ibadethanelerine ucube dendi, dinleri yok sayıldı. Dil de böyle en temel haklardan biri. Ancak tüm bunları yok sayıp, onlar asimile olup bize uymuşlardır, ortak kültür içerisinde yoğrulduk diyip bu hakları yok saymak yanlıştır. Artık üniter devlet tek dil tek ulus mantığı dünyada yer bulamamaktadır.
22 / Hasan Tahsin Kömürcü: Terörize etmek diye bir tabir vardır. Bunu yapan silahlılar değil, onların arkasında kalem tutanlardır. Bu bir fikir suçudur. Ancak fikir suçları böyle ağır cezalandırılmamalıdır. Osmanlı İmparatorluğu’nda yüze yakın farklı etnik unsur vardı ancak parçalanma yoktu. Fransız İhtilali ile azınlık kavramı ortaya çıktı. Ulus olanlar devletlerini kurdu. Ancak şimdi örneğin bir Lazın sorunu yoktur. Sorun kişisel haklarla ilgili sorunlardır.
23 / Ramazan Can: Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı İmparatorluğu’nun devamıdır, bu yüzden ulusal devlet mantığı ile bakmamalıyız. Türklüğü kültürel bir yapı olarak kabul etmeliyiz. Tüm etnik kökenleri bir zenginlik olarak görmeliyiz. Siyasetin çözüm ürettiği yer demokrasidir. Bir Kürt annenin şehit olan oğlunun mezarında yaktığı Kürtçe ağıdı içselleştirmeliyiz.
Suriye’dekiler ve Türkiye’dekiler akraba dini bir birlikteliğimiz var. Bizim Suriye yönetimi ile sorunumuz var. Bilmelisiniz ki kimse savaş istemiyor. Tezkere de buna yönelik değil. Tezkerenin amacı caydırıcılıktır.
Bizim eğitimde resmi dilimiz Türkçe. Farklı dil ve lehçelerde yayın yapma, kurs verilmesi ve isim koyma yolları açıldı. Üniversitelerde Kürtçe alanlar açıldı. Globalleşen dünyada içten içe birbirimizi yeme çabasından vazgeçmeliyiz. Birlik beraberlik içerisinde yaşama yolları aramalıyız.
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
140 STÖ ile iletişime geçildi. 22 STÖ katılacağını bildirdi ancak 16 STÖ toplantıya katıldı.
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Ankara kMM hamalı Esin ALP
06.10.2012 Ankara kMM Toplantı Tutanağı
previous post