YER: Mustafa Necati Kültür Evi
TARİH: 2 Haziran 2012- Cumartesi
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / Çocuk İhmali ve İstismarını Önleme Derneği ( Türkay Asma – Başkan )
2 / Pembe Hayat (Belgin Çelik – Raportör )
3 / Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi ( Mahmut Konuk – Üye )
4 / Demokratik Anayasa Hareketi ( Abbas Kılıçoğlu – Üye )
5 / Uluslararası Af Örgütü ( Seyhan Soman – Gönüllü Koordinatör )
6 / TEPAV (Evren Aydoğan – Araştırmacı)
7 / Kozadan İpeğe Kadın Koop. (Naciye Şafak – Kurucu Üye)
8 / Mazlumder (M. Burak Gültekin – Şube Başkan Yardımcısı)
MESLEK ODALARI
Katılım yok
SENDİKALAR
1/ Tüm Bel. Sen. Ankara 2 No’lu Şube (Devrim Kahraman – Başkan)
2/ Hak-iş (Vedat Koçak –Başkan Yardımcısı)
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
Katılım yok
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
Katılım yok
BELEDİYE BAŞKANLARI
Katılım yok
MESAJ YOLLAYANLAR
Yok
DİĞER KATILIMCILAR
Çeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan toplam 5 izleyici, 2 gözlemci katıldı.
MEDYA
Katılım yok
MODERATÖR
Nur Uluşahin – Başkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi
KONULAR
GENEL KONU: "Başkanlık Sistemi?"
KONUŞULANLAR
1 / Türkay Asma: Sunumunuzda takıldığım noktalar sizinle örtüşüyor. Biz katılım hakkını çocuklara anlatmak için çalışıyoruz. Ancak bunu çocuklara öğretmemiz yetmiyor. Yetişkinler bunu uygulamalı. Biraz güçlenen parti başkanı bu ülkede başkanlık sistemini dile getirdi. Biz heo şuna alışmışız; güçlü olan dinlenir, diğerleri susar. Biz kendi düşüncelerimizi dile getirmeye alışkın değiliz. Örneği Ak Partili Milletvekilleriyle konuştuğumuzda Başkanlarının söylediğinden bir kelime farklı söz duyamıyoruz.
Empati kurmak gibi bir alışkanlığımız da yok. Eğer biz bu haliyle bu sistemi getirmeye kalkarsak bu sistem diktatörlükten öteye gitmez. Biz de güçlünün sistemi olarak başkanlık sistemini getirirsek Afganistan, İran gibi örneklerden biri olabiliriz.
2/ Evren Aydoğan: Tam olarak başkanlık sistemi ile ilgili olmayacak açıklamalarım. Biz bir anayasa çalışması yaptık ve bunu TBMM ile de paylaşıyoruz. Biz 6500 kişinin 10’ar kişilik gruplar şeklinde tartışmalarını sağladık. Gördük ki insanlar kavga etmeden de birçok konuyu konuşabiliyor. Toplumun yapısı izin vermiyor değil, siyasal yapıların ve politikaların kullanılması ve oluşumu ile ilgili asillerin yapabildiği tartışmayı ne yazık ki vekiller yapamıyor. Biz bu toplantılarda, tutuma da bağlı olarak, karşılıklı konuşmanın, tartışmanın imkânlı olacağını gördük. İnsanlar tartışmaya açıklar.15 bin sayfaya yakın bir tutanak oluşturduk.
Yaptığımız toplantılarda üzücü bir tabloyla da karşılaştı. “Parti temsilcileriyle seçim dışında iletişim kurma imkânı var mıdır?” diye sorduğumuzda, her yerde %90ların üzerinde yok sonucunu aldık.
Bizim yapmamız geren bu konuda hocalarımızı dinleyerek bilgilenmeye çalışmak olmalı. Türkiye’nin daha çok bu sistemin eksiklikleri nelerdir tartışması yapması gerekir.
3 / Devrim Kahraman: ‘Niyet okumak bizim işimiz değil’, ‘Önyargılar giremez’ diyoruz ama ben dışarıda bir yargı oluşturarak buraya geliyorum. Gündeme bakıyorum, bunlar benim yargılarımı belirliyor.
Amerika’nın başkanlık sistemini övgüyle anlattınız ama Amerika toplumuna bir bakalım. Orada bir sömürü alanıdır, Amerika, kapitalizmin temsilcisidir.
Ben şunu düşünüyorum, neden hep peygamberler bizim coğrafyamıza gelmiştir? Buradaki millet hep gelip birilerinin onları kurtarmasını bekler. O yüzdendir ki bu coğrafyada peygamberler hep kurtarıcı olmuştur. Bugün de Erdoğan bu ülkenin başkanıdır, sosyologudur, jinekologudur, hukukçusudur.. Bu ülkede her alan aktif çalışırsa hukukuyla, sosyolojisiyle, jinekolojisiyle, o zaman başkanlık sistemini konuşabiliriz.
4 / Seyhan Soman: Söyleyeceklerim kendi kişisel görüşümdür. Ülke gündemine sık sık gelen konular bunlar. Her iki sistemin avantajları ve dezavantajları var. Parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçiş genel olarak başarılı olamamış. Başarılı olanlar da var. Bunun en iyi örneğini Amerika’da görüyoruz. Amerika bu sistemi oldukça iyi kurgulamış, her ayrıntı oldukça iyi planlanmış. Bunun yanı sıra yarı başkanlık sistemine de bakmak gerekli çünkü Türkiye’ye daha yakın bir sistem olabilir.
Türkiye’de şuanda var olan sistemin de ne kadar işlerliği olduğuna bakmak lazım. Koalisyon Hükümeti oluşturma çabası var ama bunun da işlerliği tartışılır. Türkiye’nin şuana kadar oturmuş bir sistemi de yok. Ademi merkeziyetçi veya federal bir sisteme geçilmesinin faydalı olacağını düşünüyorum, ancak çok da uygulanabileceğine inanmıyorum.
5 / Belgin Çelik: Bizim on yıldır bir başkanımız var bence. Amerika’da durum da pek parlak değil. Amerikalı bir üst düzey yetkili geçtiğimiz aylarda derneğimize geldi. Eşcinseller hakları için bazı eyaletlerin cennet gibi olduğunu ancak bazı eyaletlerde durumun Pakistan’dan beter olduğunu söyledi. Bu durum çok sıkıntılı. Bu sistem değişince diktatörlük gelecek diyoruz ama bugüne baktığımızda çok da farklı bir durumla karşı karşıya olmadığımızı görüyoruz. Doğu’da insanlarımız katlediliyor. Uludere’de 34 kişi öldürülüyor. Şimdi o insanlar diktatörlükle yönetilmiyor mu?
Mecliste daha dört parti bir araya gelip de bir anayasa çalışmasını bile sağlıklı yürütemezken sağlıklı bir başkanlık sisteminin olmasını imkânsız görüyorum.
Öyle durumlar var ki inanılması çok güç. Her şeyi konuşabileceğimize, tartışabileceğimize inandığınız bu ülkede anayasa çalışmaları bile cinsel yönelim konularına sıra gelince tıkanıp kalıyor. Kürtaj konusunun konuşulması ve konuşulma şekli ise son derece korkunç bir durum. Tüm bunlar varken değişecek sistemin bir yarar getireceğine inanmak zor.
6 / Mahmut Konuk: Türkiye’de şuanda uygulanan bir tür başkanlık sistemi var. Çoğunlukçuluğa dayanan kuvvetler ayrılığının. Pek de yaşanmadığı, güçlü olanın diktatörlüğü haline gelmiş.Bir sistemde yaşıyoruz.
Şeflik kültürü bu topraklarda var, demokrasi kültürü yok. Bu durumda da bu sistemin değişmesi yalnızca diktatörlüğün yasal hale gelmesini sağlamaktan öte bir tarafa geçmez.
Tarihe baktığımızda Lozan Antlaşması ile herkes Müslüman sayılmış daha sonra yapılan politikalarla herkes Türk sayılmış buna karşı çıkanlarda katledilmek istenmiştir bu ülkede. Biz daha bu devleti kurarken bunları yaşadık. Peki şimdi eşit hak ve özgürlüklerin olacağı bir sistemi kuracağız yoksa bunu alavere dalavere ile “mış” gibi mi yapacağız.
Bu ülkede çok zengin bir etnisite kültürü var. Ancak yok sayıyor basın susturuluyor en ufak bir muhalif tepkide polis biber gazı sıkıyor insanlar ölüyor. Hükümet savaş kararını bile kendi başına alıyor.
7/ Vedat Koçak: Toplum bu ülkede nereye gitmesi gerektiğini bilmeyen bir toplum bu durum toplumun bütün katmanlarında geçerli. Düşüncelerimizin alt yapısı olmadan görüş bildirebiliyoruz. Şunu görmeliyiz ki ülkemiz mezhepsel bakımdan ve coğrafi olarak en uç kesimde bir bölünmemi olur diye düşünmeden tartışmadan bu değişimi konuşmak olmaz ifadelerimizde söylediklerimizin temelinin olmaması bizi bir yere götüremiyor. Ak Parti seçilmiş bir partidir. Başkanlık sisteminin diktatörlüğe düşünmekte bir varsayımdan öte değildir.
8/ Burak Gültekin: Bu sisteme olmalı yada olmamalı diyemeyiz ama, olacaksa nasıl olmalı bunu konuşmalıyız. Seçim sisteminin değişmesi var olan barajın düşürülmesi yada ortadan kaldırılması ve böylece halkın seçiminin meclise yansıması gerekmektedir. Yine bu sistem gelecekse parlamentonun şeffaflaştırılması olmazsa olmazlardandır.
9/ Abbas Kılıçoğlu: Burada başkanlık sistemi tartışacağız ama dile getireceklerimiz kendi tercihlerimizden sıyrılmalıdır. Bir tartışma yöntemi bulmalıyız halkımızı bu tartışmalara çokta dahil edemiyoruz. Bunu anayasa çalışmalarında da görüyoruz. Var olan hükümet bir çok kararı halka ulaşmadan alabiliyor. Yasalar çıkarılıyor ancak çıkarılan yasalar uygulanmıyor. Başkanlık sistemine neden gerek duyuluyor ? Anayasa çalışmalarında da görüyoruz ki toplumla bir çok bilgi paylaşılmıyor meclis konuşmama kararı alabiliyor.
Burada kullanılan yöntemi eleştirmeliyiz. Bir söz vardır; ‘’ Bir iş yerinde işi olmayan bir adam olduğunda ya o adam işten çıkarılır. Yada o adama göre bir iş üretilir. ‘’ Bugün başkanlık sistemi getirilirken gerçekten ihtiyaca yönelik mi bu yapılıyor. Yoksa birileri için ihtiyaç mı yaratılıyor ?
10/ Devrim Kahraman: Vekil müvekkil buluşması olarak toplandığımız bu toplantının gerçekten vekillere ne kadar ulaştığını ve ne kadar etki ettiğini bilmiyorum.
Bir samimiyetsizlik bir göz boyama olduğu ortada. Bu hükümet sendikalaşma kanunuyla toplu sözleşme hakkı getirdi. Birden fazla sendikaya üye olma hakkı getirdi ancak bugün görüyoruz ki sendikalı olmasına rağmen bir çok kişi işten çıkarılabiliyor. Daha da önemlisi grev hakkı olmadan toplu sözleşme hakkının hiçbir anlamı olmadığını biz biliyoruz. Ancak görünürde yapılanlar ilerleme gibi gösteriliyor. Başkanlık sistemi ile ilgili biz bile başta pek bir şey söylemiyorduk halkın bilgilendirilmesi gerektiğine inanıyorum.
11/ Oya Hazal Özden: Çok güzel bir toplantı olduğunu düşünüyorum. Uygarlık Mezopotamya’da doğmuştur. Ve Dini inançlarında burada doğması olağandır diye düşünüyorum. Dünyadaki süreç ile ilgili ben Fransa’yı takip ediyorum. Montesquieu’nun güçler ayrılığı ile ilgili hepimize yol gösteren üç tip yönetim şekli vardır. Diktatörlük, Monarşi, Cumhuriyet.
Başkanlık sistemi ile parlamentonun yetkilerini azaltacak ve başkanın yetkilerini arttıracaklarını sanıyorlar ancak aksine başkanlık sistemi parlamentonun yetkilerini arttırmaktadır.
Özal, Irak’a gireceği zaman Erdoğan’da Suriye’ye gireceği zaman başkanlık sistemini dile getirmiştir. Bu tesadüfü müdür? Gündem yeterince ısınınca bunlar dile gelecektir. Bugün mecliste muhalefet partilerinin birçok konuyu dile bile getiremediklerini, söz söylemediklerini görüyoruz.
Fransa benim üzerimde çalıştığım ülke olduğu için oradaki sistemden bahsedeceğim. Fransa’da yarı başkanlık sistemi bulunmaktadır. Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilir. Ve Cumhurbaşkanı kendi çalışma arkadaşlarını oluşturur. Bunların bir kısmı parlamento içerinde olmaz. Buda daha uzman kişilerle çalışılmasını sağlar ancak ben kişisel Türkiye’de ben bu çalışmanın asla bu şekilde olmayacağını düşünüyorum. Türkiye’de iki blok kutuplaşmasının ortak çalışması yapılamaz. Bugün mecliste bile ancak 4 tane parti temsil edilebiliyor. Birçok etnik kökene sahip insanlar var bu ülkede bunlar Birlikte yaşabilmiş ancak birlikte yönetilememiş halklarıdır ben bununda bu grupların mecliste temsil edilememesinden kaynaklandığını düşünüyorum.
12/ Hasan Tahsin Kömürcü: Şuana kadar yapılan açıklamalar kişilerin gündemi takip ettiğini gösteriyor. Başkanlık sistemi öncelikle bir anayasa meselesidir. Hukuk öncelikli konu olsa da bir çok değerlendirme alımı vardır. Anayasa hukuki olarak en yukarıda olduğundan önemlidir.
Bizim için ise şuanda başkanlık sistemini konuşmak siyasi bir meseledir. Başbakan sadece kendini değil kendi grubunu da bu sisteme dahil etmeye çalışıyor. Bu çalışma ile tek bir kişinin hükümeti haline getirmeye çalışıyor. Başkanlık sisteminin Türkiye’ye uygun bir model olduğu kanaatinde değilim.
Türkiye’de siyaset siyasi partiler faktörleriyle ortaya çıkıyor siyasi partilerinde başkanları ön planda Türkiye’de uygulanacak başkanlık sistemi bu duruma dair bir çok değişiklikler gerektirecektir. Bunlarda devletin değiştireceği anlamına gelir bu durumda devletin değişmesine gerek var mı diye sormalıyız?
13/ Türkay Asma: Ben sivil toplum örgütünün ya da siyasi bir kişinin bu halk nereye gideceğini bilmiyor demesini kabul etmiyorum! Halk kendisine imkân verildiğinde tepkisini göstermektedir. Halka güvenmeden ve halka saygı duymadan demokrasiyi getiremeyiz. Bu yüzden halkı küçümseyen ifadelerden uzak durmalıyız.
CHP başkanlık sistemi şudur demek yerine diktatörlüktür demeyi şuanda konuşmaya gerek yok demeyi tercih ediyor bunun yerine halkı bilgilendirmeyi tercih etmeli.
14/ Oya Özden: Haklısınız CHP bu konu ile ilgili bilgi vermeli ancak bunu mitinglerde halka anlatamaz bununla ilgili Sayın Kılıçtaroğlu, Erdoğan’a bir çağrıda bulundu. Bir TV programında canlı yayında bu konuyu tartışmak istediğini söyledi şuanda cevap bekleniyor.
15/ Evren Aydoğan: Ben MHP ve CHP’nin düşüncelerini merak ediyorum. Buraya geldiğimizde sizlerden temsil ettiğiniz partinin bu konudaki çalışmalarını öğrenmek isterdik.
16/ Hasan Tahsin Kömürcü: Her devlette olduğu gibi Türkiye’de de seçim sisteminde eksiklikler aksaklıklar var. Eksikliklerin tespit edilmesi ve bu eksiklerin giderilebileceği gereklidir. Partimizin isminde de belirtildiği gibi tüm gün Türk Milleti diyoruz. Çünkü, bizim için Millet ön plandadır. Ancak eskiden beri ülkede var ola gelen devlet anlayışında; devlet birincidir. Bizim için de devlet çok önemlidir
17/ Oya Hazal Özden: Ben bu sistemin tıkandığını düşünüyorum. Tıkanmanın sebebinin de meclisin saf çoğunluğunun tek bir partiye mensup olması ve yürütmenin bir elde toplanması olduğunu düşünüyorum. CHP’nin bu konu ile ilgili. Şimdiye kadar yapılmış tek resmi açıklaması bunun suni bir gündem yaratma çabası olduğudur. Bu gündem altında kentsel dönüşüm projesi onaylandı. Yeni sistemle tarıma açık olan yerlerde büyük şehir belediyelerine devredilecek bu alanları ne şekilde kullanacakları ise belirsizdir. Büyükşehir belediyesinin alanını geliştirdiğinizde yönetime dair bir değişim ortaya çıkacaktır.
18/ Mahmut Konuk: Sosyalistler niçin devrim yapmak isterler ? Proletarya diktatörlüğü getirmek için ama bu diktatörlük eşitsizlikleri sömürüyü ortadan kaldırmak içindir. Yani burada sistemin ismi önemsizdir. İçeriği önemlidir.
Biz halk için bir anayasa yapıldığını dinliyoruz. Ancak bu süreçte de görüyoruz ki devlet eşitsizlikleri sömürüyü arttıracak birçok yenilik getiriyor. Öyleyse bir şeyin halk için yapıldığını söylemek bunun gerçekten öyle olacağını göstermez. Bu ülkede birçok etnik grup varken hala devletin milleti ile bölünmez bütünlüğü deniliyor. Peki, bu millet hangi millet? Devlet gerçekten halk için mi var?
Bu Anayasa’da başkanlık sistemi de kapitalimizin ihtiyaçları için vardır. Olacaktır. Sistem değişecekse bu ülkedeki milletleri dilleri kabul etmedikçe eşitsizlikleri kaldırmadıkça hiçbir şey değişmeyecektir.
19/ Abbas Kılıçoğlu: Türkiye’de birçok şey kimseyi dinlemeden yapılıyor. Sonrasında da bir kaza referandumu ile sonuçlandırılıyor.
Bu ülkede birçok gerçek sorun görmezden geliniyor. Ana dilde eğitim gibi siz tavuktan havlamasını bekleyemezsiniz! Doğal olan onun gıdaklamasıdır. Ancak bir türlü ana dilde eğitime çözüm getirilmiyor. Bu gerçeklik gözümüzün önünde dururken yapılacak değişikliklerin ‘’ Özgürlükler ‘’ getireceğine inanmak çok zor.
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
129 Sivil Toplum Örgütü ile görüştüm. 16 STÖ olumlu cevap verdi ancak 10 STÖ toplantıya katıldı.
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Ankara kMM Hamalı Esin Alp
Meclis Hamalı Oya Özden