Yer : Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, ATAUM
Tarih : 3 Nisan 2010
Katılımcılar:
a.Dernek, Vakıf ve Girişimler:
Muhafazakar Demokrat Düşünce Topluluğu (Muzaffer Çapoğlu)
Pembe Hayat (Kemal Ördek)
Devrimci 78’ liler Federasyonu (Nejat Kangal)
Kaos GL (Özge Gökpınar)
Başkent Kadın Platformu Derneği (Nesrin Semiz)
10 Aralık Hareketi (Kemal Akkurt)
ASDER/ Adaleti Savunanlar Derneği (Şahin Akdoğan)
Hak – İş (Mustafa Paçal)
LDT / Liberal Düşünce Topluluğu (Adnan Küçük)
c. Akademisyenler:
Doğu Ergil
Katılan Milletvekilleri:
Aşkın Asan (AKP – Ankara Milletveili)
Katılan Siyasal Parti Temsilcileri:
Neval Oğan Balkız (EDP – Genel Başkan Yardımcısı)
Yüksel Mutlu (BDP – Parti Meclisi Üyesi)
Şeref Malkoç (SP – Genel Başkan Yardımcısı)
Moderatör:
Sarp Balcı (A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi – Araştıma Görevlisi)
Gözlemciler: Yelda Uyar (Kaos – GL)
Murat Köse (Muhafazar Demokrat Düşünce Topluluğu)
Diğer Katılımcılar : Çeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan toplam 2 izleyici gözlemci katıldı.
Konu: Anayasa Paketi ve Referandum (Neye EVET, neye HAYIR – Niçin EVET, niçin HAYIR? – Ya hep, ya hiç, ŞART MI?)
Konuşulanlar:
Doğu Ergil (Özel Konuk): Devletlerin tarihine bakıldığında kurucu olan üst sınıflar genel olarak belli bir ahlaka, dünya görüşüne, felsefeye, sanata vb. ne sahiptir ve toplumu bu doğrultuda şekillendirir. Tarihte bu üst sınıfların iki şeklini görüyoruz: Aristokrasi ve burjuvazi. Oysa Türkiye Cumhuriyeti' ni kuran kesim ne burjuvazi ne de aristokrasidir; üretim araçlarına olmayan, üretimi yönlendirmeyen, pervasız ve ekonomiyle hiçbir ilişkisi olmayan, bürokratik bir orta sınıftır. Böyle bir sınıf toplumu şekillendirme misyonuna girişince de bir boşluğa düşmüş ve kendine kendinden olmayan bir uygarlık tasavvurunu bulmuştur: “Batı”. Batı üzerinden, batıya giderek, batıyı geçmek en büyük hedefi olmuş, daha sonra bu hedefi de terketmiştir.
Geleceğin inşası bir tarih algısıyla mümkündür. Bizdeki tarih algısına bakıldığında ise tarihte sanki bizden başka kimse yok. Var olanları da hain diyerek tarihimizin dışına çıkardık ve rahatladık. Bu devlet algısından ise şu ortaya çıktı: Bugün en az iki Türkiye vardır; aynı şeyleri düşünmeyen, aynı şeylere inanmayan ve aynı hayatları yaşamayan iki ayrı Türkiye.. Bu iki kesim bir birinden o kadar uzaklaşmıştır ki korku, endişe ve çatışma ortamı oluşmuştur. Böyle birlikte yaşayamayan bir toplumdan birlikte yaşam ilkeleri çıkmaz. Hiçbir partinin ise bu büyük uçumu nasıl dolduracağımız konusunda uzlaşması ve projesi yok.
Şahin Akdoğan (Adaleti Savunanlar Derneği): Halk iradesini temsil edecek, bu iradeyi üstün ve belirleyici kılacak, toplum sözleşmesi özelliğinde olan bir anayasaya şiddetle ihtiyaç bulunmaktadır. Mevcut anayasa taslağı bu ihtiyaca cevap vermekten uzak olmakla birlikte, esasen kısa vadede böyle köklü bir değişim yapılması da zordur.Bu değişim, orta ve uzun vadede gerçekleştirilecek değişimlerin önünü açmalıdır. Öncelikle de yasama ile ilgili düzenlemelerden başlanmalıdır ve bu nedenle siyasi partilerin kapatılmasına ve bu konuda karar veren Anayasa Mahkemesi' nin yapısına dair düzenlemelerin yer alması isabetlidir; çünkü öncelikle statükoyu bürokratik iktidar ekseninde koruyan düzenlemelerin kaldırılabilmesi, bunu halk iradesi ekseninde değiştirmenin önünün açılabilmesi için bunu yapacak iradenin güvence altına alınması gereklidir.
Taslakta hukukun üsünlüğünü tesis etmeye, iradenin bütün eylemlerini hukuka uygunluk denetimine tabi kılmaya yönelik düzenlemelerin de isabetli ve orta / uzun vadede gerçekleştirilecek değişimlerinin önünü açıcı bir mahiyette olduğunu söyleyebiliriz. Aynı zamanda bütün bunların bir tepki değişimi olmaması, bürokratik iktidarın ele geçirilmesine yönelik olmaması, temel hak ve özgürlükleri güvence altına alması gerektiğini düşünüyor, taslağın bu doğrultuda daha yararlı bir içeriğe kavuşturulmasını ve yasalaştırılmasını desteklediğimizi belirtiyoruz.
Muzaffer Çapoğlu (Muhafazakâr Demokrat Düşünce Topluluğu): AK Partinin' nin değişiklik paketini milletin taleplerinin en azından bir kısmını karşılayan, sivil anayasa doğru atılmış olumlu bir adım olarak görüyoruz. Bu değişiklik halkın demokrasi ihtiyacına da uygundur. Umarım referanduma gitmeden yasalaşır, referanduma gitse dahi zaten bu değişikliği halkımız büyük bir çoğunluk ile kabul edecektir diye düşünüyorum. Bu paket her ne kadar ideal olan değişikliklerin tamamını içermese de şimdilik elden gelen budur.
Halkın önünü açan bu pakete olumsuz bakmak haksızlık olacaktır. Paket üzerine yapılan eleştirilere bakınca; mevcut statükonun devamını savunanların daha açık bir şekilde gün yüzüne çıktığı ve statüko savunucularının kendilerini ele verdiği de açıkça görülmektedir.
Yeryüzü standartlarında bir demokrasiye ulaşmak için bu anayasa değişiklik paketinin mutlaka desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu sivil ve demokratik bir anayasaya doğru atılmış adımın devamında da bir bütün haline yeni bir anayasa hazırlanmasını bekliyoruz.
Özge Gökpınar (Kaos – GL): Doğu Ergil iki ayrı Türkiye' nin olduğu hususunda haklıdır. Daha fazlası da halen kendini üretmeye devam etmektedir.
Tüm toplantı ve çalışmalara baktığımızda STK' lar olarak sorunun özünü saptamak konusunda çok iyi olmamıza karşın, bu konuda ne yapacağımız konusunda bir türlü uzlaşamıyoruz. Bu nedenle sorunlar havada kalıyor ve yapılan işler ileri götürülemiyor. Bu anlamda TkMM çok önemli ve buraya önyargıların giremeyecek olması çok hoş.
AKP' nin elimizdeki anayasa değişiklik paketindeki maddelere baktığımızda ortada bir anayasa değişikliğinin olduğunu; ama bu ülkedeki insanların varlıklarını görmezden gelmesi ve insan hakları üzerinden birşeyler söylememesinin çok sorunlu olduğunu görüyoruz. Evet mevcut Darbe Anayasası da böyleydi; ancak keşke değişiklikler yapılırken maddeler üzerinde bu bağlamda çalışılsaydı. “Herkes dil, din, ırk, renk, cinsiyet, düşünce, felsefi inanç, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.” derken burada “benzeri sebepler” denmesi bir çok insanı görmezden gelmektir. Bu ve benzeri eksiklikler sebebiyle bu paketi insan haklarına uygun bulmuyorum.
Adnan Küçük (Liberal Düşünce Topluluğu): Türkiye' de demokratik usullere yapılan hemen hemen hiçbir anayasa yoktur. 1950' ye kadar Cumhuriyet demokrasisiz yaşanmış ve 1950 sonrasında ise ancak sınırlı demokrasiye geçilebilmiştir. 1982 Anayasası ise en antidemokratik usullerle yapılan ve her harfine kadar bürokratik usullerin sirayet ettiği bir anayasadır. Hala da demokrasiye geçilmesini sağlamaya çalışmak dirençle karşılaşıyor; bazı kişiler eskisi gibi devam etmek istiyorlar.
Bugün anayasanın başlangıcı dahi sorunludur; anayasanın her tarafını değiştiremesek bile başlangıcının değiştirilmesi zorunludur. Cumhuriyet' in anayasal demokrasi zeminine oturtulması şarttır
Yeni taslak önemli iyileştirilmelere sahip olmasının yanında, siyasi partilerin kapatılması konusunda inisiyatifin tamamen parlementoya verilmesinden bile çekinen, ürkek bir taslak olmaktan kurtulamamıştır. Bu durumun tartışılıyor olması bile demokrasilerde abes bir şeydir. Eğer eleştirilecek hususlar kamuoyuna yansıyıp parlementoda karşılık bulursa ve bu eksiklikler giderilebilirse köklü değişikler olacaktır.
Kemal Ördek (Pembe Hayat): Doğu Ergil Türkiye' de iki kutuptan ve aradaki çatışmadan bahsetti. Bir kişi Alevi ve transeksüelse ayrımcılık görür, öldürülür. Kürt ve transeksüelse ayrımcılık görür ve ödürülür. Yani Türkiye' de çoklu ayrımcılık söz konusudur.
Biz çeşitli platformlar olarak dertlerimizi dile getiriyoruz ama duyulmuyor. Eminim buradaki STK' ların bir kısmı da bizim sesimiz çıksın istemiyor. Neden 10. maddede “cinsel yönelim” ve “cinsiyet kimliği” ifadeleri yer almıyor? Hükümet bizi neden duymuyor? Bu kadar çok ezilmiş bir grubun sesi neden duyulmaz anlamıyorum. 10. maddede ve diğer kanunlarda fiili ayrımcılık, fiili eşitlik ve bunların fiili olarak devlet güvencesi altına alınması ibareleri yer almalıdır.
HSYK ' nın yapısına yönelik değişiklik olumludur; ancak neden kuvvet komutanları ve darbe yapanlar bakan seviyesinde görülüp, Başbakan' ın izniyle Yüce Divan' a sevkediliyor?
Mustafa Paçal (Hak – İş): Değişiklik paketi demokratik, sivil bir anayasa talebimizi karşılamasa da bunun için atılımış önemli bir adımdır. Anayasa Değişiklik Paketi, son 3 yılda yaşanan AKP' nin kapatılma süreci, askıda kalmış AB müzakere süreci, derin devlet vb. ne karşı verilmiş bir reaksiyon olarak ortaya çıkmıştır. Değişikliğin türban sorununa indirgenmesi ve Anayasa Mahkemesi' nden dönerek AKP' ye kapatma davası açılması “Anayasayı değiştirmek isterseniz bizde zorluk çıkarır ve size aynısını yaparız.” şeklinde davranıldığının göstergesidir.
Bu pakette ilk defa parti kapatılamasına karşı önemli özellikler var ve bu sayede ilk defa değiştirilmesi yönünde 12 Eylül Anayasası' nın kalbine dokunuluyor. Mükemmel ve yeterli olmasa da bu değşiklik halkın desteğiyle geçerse, sivil anayasa konusunda çok önemli bir adım atılmış olacaktır.
Nesrin Semiz (Başkent Kadın Platformu): Anayasanın değişitirilip sivil anayasaya geçilmesi gerektiğini herkes dile getiriyor. Anayasayı değiştirme sürecine başlandı, devamı parti kapatılma süreciyle geldi. Beş madde de değiştirilse, on madde de değiştirilse kıyamet kopacak, keşke tamamı değiştirilse.. Doğu Hoca' nın dediği gibi, bir uzlaşma, ortaklık ortamı hiçbir zaman olamayacak. Referandumun bile iptal edilebileceğini söyleyen hukukçuların olduğu bu ülkede maddeleri tek tek değiştirmek çok zordur.
Nejat Kangal (Devrimci 78'liler Federasyonu) : Öncelikle kendi kendimizi eleştirelim: Hepimiz Kemalistiz, AKP' yi ve BDP' yi dahi – her ne kadar onlar kendini öyle görmese de- Kemalist görüyorum. Bu içimizdeki Kemalizm' le yüzleşmeliyiz.
AKP “Ülkeyi seçilenler yönetsin.” diyor. Taslak maddeleri tartışılabilir, içindekiler de ters değil diyelim; AKP gerçekten Türkiye böyle yönetilsin istiyor mu? Hayır.
Anayasadaki bazı maddelerin hemen değiştirilmesi çok önemlidir. 15.madde darbecileri koruyan bir maddedir, %10 seçim barajı ise tam da 12 Eylül darbecilerinin yapmak istediği bir şeydir. Anayasa %10 seçim barajının olmadığı bir ülkeyi kurgulamalıdır.
Anayasada yapılacak değişikliği önemsiyorum ama bu paketi demokratik bulmuyorum. Demokrasiden daha çok “istikrar” vurgulsu yapan AKP neden 12 Eylül Anayasası' na karşı çıkıyor? Oldukça istikrarlı bir anayasa.. O zaman bunun adına “Demokratik Açılım” değil, “İstikrar Açılımı” diyelim. Seçim barajı istikrarlı olmasına rağmen demokratik değildir; bu konuda demokratik açıdan bir takım değişikliler yapılmalıdır.
Kemal Akkurt (10 Aralık Hareketi) : Getirilen paket toplumda çok büyük beklentiyle karşılandı . Keşke Ergün Özbudun' un hazırladığı taslağın tümü halka sunulsaydı, bir- iki sene tartışmaya açılsaydı ve İktidar Partisi de bu toplantılara katılsaydı. O zaman gerçekten çok demokratik ve sivil bir anayasa olurdu. Bu haliyle ise 1982 Anayasası' nı aratacak haldedir. Taslak ancak üç noktayı hedeflemektedir: Anayasa Mahkemesi' nin yapısının değiştirilmesi, HSYK' nın yapısının değiştirilmesi ve parti kapatma – Bu üç ayağın dışındakiler ise makyajdır. Bu konuda 2001' de Barolar Birliği' nin ve 2009' da DİSK' in hazırladığı taslak çok daha demokratik, çoğulcu bir taslaktır.
Yeni taslağın parti kapatma ayağına bakarsak, yine kapatma nedenlerinin çoğunun durduğunu görüyoruz. Keşke bu konuda Venedik kriterleri uygulansaydı; yani kapatma nedeni yalnızca şiddet olsaydı. Ayrıca kapatmaya meclisin karar verecek olması çok yanlış. Neden mecliste temsil edilmeyen A partisinin kapatılmasına meclisteki 14 parti karar versin? Kapatma davası ancak Yargıtay Büyük Genel Kurulu' nun aldığı kararla olmalıdır.
Yeni Anayasa Taslağı' nda Siyasi Parti Kanunu değiştirilmelidir, %10 seçim seçim barajı kaldırılmalıdır ve demokratik bir düzeye getirilmelidir. Ayrıca Demokratik Açılım' ın ve Kürt Açılımı' nın gerçekleştirilebilmesine olanak sağlayan maddeler eklenmelidir.
Adnan Küçük (Liberal Düşünce Topluluğu): Bütün ülkelerde bir parti hakkında kapatma davası açıldığında ve bu süreç başladığında sonuç mutlaka partinin kapatılması oluyor. Bizde siyasi partilerin kapatılması hala olağan bir durum gibi görülüyor. Dünyada kapatılan partilerin hepsini toplasak bile, bizde kapatılan partilerin sayısı bunların on katı olacaktır.
Yüksel Mutlu (BDP Parti Meclisi Üyesi): 12 Mart' larla, 12 Eylül' lerle yüzleşmeden, askeri darbe meselesini tartışmak demokrasi için yeterli olmayacaktır. Biz bu konuda AKP' ye anayasa önerimizi 3 paket halinde sunduk.
Anayasalar toplumsal bir uzlaşı olduğundan ve sık sık değiştirilemediğinden, şu an Türkiye' deki bu yönde olan dinamik iyi değerlendirilmelidir. Şu anki anayasa tekçi, reddeden bir anayasadır ve bu durum değiştirilmelidir.
Yeni sivil ve demokratik anayasa ideolojikliğinden kurtarılmış, militer zihniyetten arınmış olmalıdır. Ayrıca Türkiye' deki imha edilen, ayrımcılığa uğrayan kesimlerin düşüncelerine cevap verir niteliğe kavuşturulmalıdır. Temsilde adaletlilik olabilmesi için %10 seçim barajının düşürülmesi çok önemlidir ve tüm partiler mecliste bunun için çalışmaıdır. Aksi takdirde tek partili döneme dönülmüş gibi olunacaktır. Bunun dışında anayasadaki “vatandaşlık” tanımı yeniden dizayn edilmeli ve Aleviler' i, Kürtler' i, ötekileri dışlayıcı nitelelikte olmamalıdır. TCK ve Terörle Mücadele Yasası değştiirlmeli, anadilde eğitim anayasaya konulmalı, zorunlu din dersleri kaldırılmalı, Cem Evleri ibadethane sayılmalı, küçük partilere hazine yardımı yapılmalı ve BDP' nin hazırladığı ek madde önerileri dikkate alınmalıdır. Bu noktalar düzeltilmeden yeni anayasa insan haklarına uygun olmayacaktır.
Şeref Malkoç (SP Genel Başkan Yardımcısı): Anayasa meselesi Türkiye' ye geleli çok oldu; ama hala sağlıklı bir çözüm yolu bulunamadı. Yeni anayasa paketi kötü sayılmaz;en azından mevcut durumdan çok daha iyi olacaktır.
Yirmi, otuz maddeyi değiştirmekle olmaz; anayasanın tümü değiştirilmelidir. TBMM' nin bu mevcudiyetiyle bunu yapmaya gücü olmasına karşın, buna niyeti yoktur. Gelin anayasa yapıcı bir meclis seçelim ve burada toplumun her kesiminden adaylar olsun. Bu meclis yaptığı anayasayı TBMM' ye sunsun; ancak TBMM bu konuda bir tasarrufta bulunmasın, yasayı halk oyuna göndersin. Bu Anayasa' nın 175. Maddesi' nin değişikliğiyle sağlanabilir.
Paket ana başlıklarda toplanırsa 20 maddeye indirilebilir ve bu haliyle bir oy pusulası gibi madde madde halkın oyuna sunulabilir. Sorunlar HSYK, Anaysa Paketi ve parti kapatmada düğümleniyor; bunları aşmayı başardığınızda ise bu sefer Anayasa Mahkemesi' nin kendisinde ve Cumhurbaşkanı' nın makam ve yetkilerinde takılıyorsunuz. Bunları aşmanı yolu oy pusulası yöntemi kullanmaktır.
Sarp Balcı (Moderatör): Cumhurbaşkanı ile ilgili olan tespite katılıyorum.
Neval Oğan Balkız (EDP): Özetlemede görüş birliğine varılamadığından kendi isteği ile tutanaktan çıkarıldı. Sonradan yolladığı yazılı metni "Şikayet Kutusu" bölümünde bulabilirsiniz.
Aşkın Asan (AKP): Türkiye geneline bakalım; değişime hem açığız, hem değiliz. Grup halinde beraber çalışmayı beceremiyoruz. Muhalefet nasıl yapılır bilmiyoruz. Biz AKP olarak anayasa taslağı üzerinde beraber tartışalım, görüş bildirelim, çalışalım diyoruz; ama yine de paket AKP' nin dayatması olarak görülüyor. Demokratik açılımı gerçekleştirmek için de her yolu denedik; bu seferde hangi limana gittiğimizi bilmediğimiz şeklinde eleştirilerle karşılaştık.
“Anayasanın tamamı neden değiştirilmedi?” sorusuna kişisel yanıtım “Önce bir kapatılmayalım da sonra yapacaklarımızı yaparız.” olacaktır. Bu şekliyle biz siyasetçiler özgür olamıyoruz, bu nedenle anayasa bir an önce düzeltilmelidir. Parti kapatma da ancak halk oyuyla mümkün kılınmalıdır. Başkaları İktidar Partisi seçildiğinde de bizim yanlışlıkla yaptığımız yasaları değiştirsinler.
Anayasa Mahkemeleri ve HSYK' nın yapısını değiştirerek bizim orayı işgal etmeye çalıştığımız eleştirisini de anlamıyorum. Seçilecek kişileri nasıl denetleyeceğiz? Kişiler değişir.
Türkiye' deki dijital sistem gelişmiş olsa maddeleri tek tek halkoyuna götürürdük; bu imkanlara anayasa paketini ancak toptan bir halde referanduma sunabiliyoruz.
Sorular Bölümü:
Murat Köse (MDDT): Doğu Bey, kurucu kadronun Batıcılık üzerinde kurgulandığını ve sonradan bundan vazgeçildiğini söylediniz. İfade ettiğiniz batılılaşmadan vazgeçme durumu neden, ne zaman ve nasıl bir bakış açısıyla gerçekleşmiştir? Bu durumu nasıl isimlendireceğiz?
Mustafa Paçal (Hak–İş): Anayasa paketinde diyelim ki 19 maddeyi benimsiyorum, 19 maddeyi istemiyorum. Bu konuda ne yapılabilir?
Aşkın Asan(AKP): Mükemmel sistemlerde ideal olan maddelerin tek tek oylanmasıdır. Maalesef Türkiye' de ya paketi tamamen benimsemek, ya da reddetmek zorundasınız.
Şahin Akdoğan (ASDER): Şu anki duruma baktığımızda halkı temsil etmek anlamında hukukçulara nasıl güveneceğiz?
Kemal Ördek (Pembe Hayat): Siyasi Parti Temsilcileri kendi önerileri gerçekleştirilirse sanki herşey güllük gülistanlık olacakmış gibi davranıyorlar. Halbuki gelip bizi dinledikleri yok; gelip bizi dinleseler bizim dediklerimizin çok açık olduğunu görecekler. Bugüne kadar AKP de dahil olmak üzere hangi parti gelip LGBTT' lerle görüşme talebinde bulundu? Biz bunu talep etsek nasıl cevap verecekler?
Milletvekilleri görüş bildirirken parti başkanının izni olmadan açıklama yapamayacaklarını söylüyorlar. Peki o zaman AKP Milletvekili olarak siz partinizde rahat mısınız? Parti olarak STK' larla görüştüğünüzü söylediniz; ama bizle görüşen olmadı.
Nejat Kangal (Devrimci 78'liler Federasyonu): Eğer seçime %10 barajı ile gidilirse, halkın temsiliyeti %50 – 60 civarında kalacak. Bu barajı kaldırmayanlar Türkiye' de meşru bir anayasa yapmak istemeyenlerdir.
Mustafa Paçal (Hak – İş): Yargı 92. maddeye direnmiştir. Anayasadaki yargı referansı çok önemlidir. Burada yargı devletin bir sopası gibi hem devletin hem halkın üzerinde yer almaktadır. Yargının bağımsız olması gerekmektedir. Halkın iradesi TBMM ise kanunlar yasa yasa oylanmaz ve bu anayasa değişikliğine karşı çıkılamaz. Bu konuda önemli olan Meclis ve halk arasındaki pazarlıktır.
Özge Gökpınar (Kaos – GL): Nur Suna Memecan' ın açıklamalarının bir parti olarak sahiplenilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Anayasa değişikliği konusunda “Önce bir kapatılmayalım da ondan sonra yapacaklarımıza bakarız.” diyorsunuz. Sonradan yapacaklarınızda bütün ötekileri içeren bir konum alacak mısınız?
Neval Hanım, cinsel yönelimle ilgili bir çalışmanız var mı? Varsa nedir?
Şeref Malkoç (SP): Türkiye' de yargıçların zihniyeti değişmedikçe, değişiklik nafile olacaktır. Yeni taslakta parti kapatma güvencesi bu kadar belirgin olmamalıdır. Siyasi partilerle ilgili yapılan denetimelerin Sayıştay' a verilmesi, Türkiye' yi ileride sıkıntıya sokacaktır.
Aşkın Asan (AKP): Türkiye' de tabular var. Cinsellikle ilgili tabular anacak eğtimle aşılabilir. Yapacağımız yeni pırıl pırıl anayasada hem kadınlarla hem de cinsiyetle ilgili düzenlemeler yapacağız. Çocuklarla ilgili maddeleri ileriki çalışmalarımızda gözönüne alacağız.
HSYK ile ilgili olan bu yeni model bir çok AB ülkesinde uygulanmaktadır. Uygularken eminim bir takım sorunlar çıkacaktır; ancak onlar da düzenlenecektir.
Doğu Ergil: Gerçekten hepimiz Kemalistiz. Başta kim gözükürse gözüksün, özünde hep “Kemal “ olacaktır.
Aynı zamanda yaşayıp, aynı zaman diliminde yaşamayan bir toplumuz. Kimimiz 60' larda, kimimiz 90' larda, kimimiz 2020' lerde yaşıyor. Bir yandan da aynı yerde yaşayıp ayrı yerlerde duran bir toplumuz; yani biz cemaatlerden oluşan bir toplumuz. Bizim ulus oluşturma projemiz başarıya ulaşmamıştır. O yüzden bu kadar birbirimizden kopuyoruz. Bu durum bizi hastalıklı bir toplum haline getiriyor; birbirimizi anlayamama, bir arada yaşayamama hastalığına sahibiz.
(Kurucu kadro ilgili sorulan soruya cevap olarak) Dünyada devrim yapacağız gayesiyle yola çıkan her kadro, kuvvetler birliğine gider, bir de olağan üstün hukuku benimser. Cumhuriyet böyle kuruldu. Ekonomik gelişmelerden, toplumsal sınıfların ayrışmasından ve örgütlenerek siyasete katılmalardan sonra bu yapı kırıldı; çünkü bu erkleri kullanan faklı gruplarla birlikte çatışma ortaya çıktı. Bu gün yaşadığımız sorunlar bu kuvvetler birliğini yönetememekten kaynaklıdır. Darbeler yasama – yürütme – yargı tekrar birleşsin diye yapıldı. Asıl şimdi süren mücadele kuvvetler ayrılığı içindir; ama bu ayrılık atananlar ile seçilmişler arasında yapılıyor. Bu değişiklik bir organ naklidir, hasta uzuv değiştiriliyor ama artık Türkiye' de bu Frankeştayn' ın yapısına dönüştü. Biz kendi aramızda nasıl yaşayacağımıza karar verip, uzlaşabildiğimizde ancak görev meclise kalacaktır.
Ortak sonuç: Mevcut 1982 Anayasası değiştirilmeli ve demokratik bir niteliğe kavuşturulmalıdır.
Değerlendirme:
İletişim:
a. Sivil toplum ile
+/- 50 STK, Akademi, Kanaat Önderi, Kişiler Telefon, e-posta ve kişisel görüşme yapıldı. Toplantı lobisinde TkMM broşürleri de verildi
b. Katılımcılarla
50 civarında kişiye ulaşıldı, 19 genel katılımcı katıldı. İHH, ÇHD, Ankara Çocuk Hakları Platformu, YASADER, Uçan Süpürge, Alevi Enstitüsü, THİV, KADER, TZOB, Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu, TBB, TOHAV, TEPAV TGTCV, PDD, Genç Siviller, KESK, Türkiye Barış Meclisi davet edildiler, katılım olmadı.
DGAP, UAÖ, Mazlumder, İHD, Türkiye Sakatlar Konfederasyonu, Etimesgut İl Gençlik Merkezi, Doğa Derneği katılacaklarını belirtmelerine rağmen katılmadılar.
Sonuçlar: Toplantı tam zamanında başlayarak yarım saat gecikmeli olarak bitti. Doğu Ergil katılımlarıyla toplantıyı zenginleştirdi.
Değerlendirenler: Melodi Çakın, Oya Özden Saner