Yer : TESKOMB Salonu, Cinnah cad. No: 5 • Kavaklıdere
Tarih : 9 Ocak 2010
Katılımcılar:
a. Dernek, Vakıf ve Girişimler:
1.CGD / Çağdaş Gazeteciler Derneği, Ali Tarık Hatipoğlu, Genel Başkan Yardımcısı
2.Demokrat Yargı, Kemal Şahin, Genel Sekreter
3.İHD, İnsan Hakları Derneği, Hasan Anlar, Genel Sekreter Yardımcısı
4.Liberal Düşünce Topluluğu, Adnan Küçük, Akademisyen
5.10 Aralık Hareketi, Kamil Ateşoğulları
6.Helsinki Yurtdaşlar Derneği, Sema Kılıçer
7.DGAP, Doğu Güneydoğu Anadolu Platformu, Nasır Çetin, Başkan, Sunay Doğan
8.HABİTAT, Süheyl Karaman
b. Meslek Odaları
c. Sendikalar
d. Kanaat önderi bireyler (Tanık)
Naci Kutlay (TİP, DTP)
Katılan Milletvekilleri :
1. Ahmet İyimaya Ak Parti, Ankara Milletvekili, Adalet Komisyonu Başkanı
2. Hamit Geylani, BDP, Hakkari Milletveki
3. Mustafa Kamalak, SP, GİK Üyesi
4. Tahsin Türkçapar, TP, Merkez Disiplin Kurulu Bşk. Emekli Yargıtay Üyesi
5. ……. ……… CHP
6. ……. ……… MHP
7.
Belediye Başkanları :
Mesaj Yollayanlar :
Moderatör :
Levent Köker, Akademisyen
Gözlemciler :
1.YASADER, Haluk Kurnaz, Yasama Uzmanı
2.UAÖ, Uluslararası Af Örgütü, Volkan Görendağ, Mülteci Koordinatörü
3.AK-DER, Ayşe Bayram, Ankara Temsilcisi
4.İHOP, İnsan Hakları Ortak Platformu, Hüsnü Öndül
5.Sosyal Demokratlar Derneği, Abidin Şahin
6.İHAT, İnsan Hakları Araştırma Derneği, Gülsün Özmen
7.DGAP, Doğu Güneydoğu Anadolu Platformu, Sinan Görmez
8.Muhafazakar Demokrat Düşünce Topluluğu, Murat Bozdağ
9.SODEV, Sosyal Demokrasi Vakfı, Eren Aksayoğlu
10.Parlementerler Danışma Derneği, İbrahim Tutar, Genel Başkan Yrd.
Diğer Katılımcılar :
1. Pervin Erbil, Yazar
2. Azime Kutlay, Emekli Öğretmen
3. Saliha Kutlay, Emekli İşçi
Medya :
Konular :
1. DTP
2. Parti Kapatma
3. Anayasa Mahkemesi
Konuşulanlar :
Kamil Ateşoğulları, (10 Aralık Hareketi)
Gerek Anayasa nın 68/2. maddesi, gerekse Siyasi Partiler Yasası nın 4. Maddesi ‘Siyasi Partiler, demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır.’ demektedir.
Buna karşın bugüne değin, birçok siyasi parti kapatılmıştır. (28 parti)
Bu uygulamanın son örneği olarak DTP yi gösterebiliriz Anayasa nın 68, 69 ve 136. Maddeleri ile siyasi partiler yasası nın 78-83, 84-89 ve 98-107. Maddeleri birlikte değerlendirildiğinde; İlgili yasaların yeniden düzenlenerek siyasi parti kapatılmasının zorlaştırılması ve gösterilen nedenlerin siyasi partiler üzerinde bir baskı aracı olmasının önlenmesi demokratikleşmenin önkoşuludur.
Anayasa Mahkemesi DTP yi kapatma kararını 11 Aralık 2009 da açıkladı, gerekçeli karar da 31 Aralık 2009 da resmi gazetede yayımlandı. DTP nin kapatılma nedeni olarak ‘devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmaya yönelik eylemlerin odak noktası…’ haline gelmesi gerekçe gösterildi. Oysa kararın gerekçesinin ağırlık noktası; ‘DTP nin terörü desteklemesi ve PKK ile ilişki içinde olması …
Devletin bütünlüğünü bozmaya yönelik eylemler ile terör örgütünü desteklemek ayrı şeylerdir.
· Bir siyasi parti teröre başvurmadan da devletin bütünlüğünü bozmaya çalışabilir.
· Her terör eyleminin amacı da devletin bölünmez bütünlüğünü bozmayabilir.
· Kaldı ki ‘terör’ ile ‘düşük yoğunluklu savaşında birbirinden ayrılması gerekir. (3713-1. madde)
· Anayasa Mahkemesinin iki parti (AKP veDTP) hakkında verdiği karar; hukukilik açısından tartışılır bir karardır.
Bir yandan’ demokratik açılım-kürt açılımı’ diğer taraftan DTP nin kapatılması DTP kapatılarak Kürt sorunu adil, demokratik ve siyasal çözümü nasıl sağlayacak? Sorunun çözüm yeri parlemento değilmidir?
(1970 li yıllarda Birleşmiş Milletler kararı selfdeterminizasyon hakkının doğması)
BDP li vekillere büyük bir görev düşmektedir. Kürtlerin ne istediklerini topluma açıkça ve inatla anlatmalıdır. Söylem ve siyaset yapma biçimi yeniden gözden geçirilmelidir.
Hükümetin yapması gereken ise;
*Başta Anayasa, Siyasi Partiler Yasası ve Seçim Yasasının demokratikleştirilmesi (%10 barajı ve bağımsızların birleşik oy pusulasında yer alması gibi…)
*Siyasi Parti kapatılmasının güçleştirilmesi.
*Çözüm yeri parlamento olduğuna göre muhatap bellidir ve diyalogun başlatılması gerekir.
Kemal Şahin, (Demokrat Yargı)
İddianamenin hemen başında "Ülkenin bölünmez bütünlüğü Anayasa'nın 3. maddesinde "Türkiye Develti ülkesive milletiyle bölünmez bir bütündür" şeklinde ifade edilmiş ve bu düzenleme Anayasa"nın 4. maddesindeki "Demokratik yoldan" olsa bile değiştirilemeyecek ve değiştirilmesi teklif edilemeyecek hükümleri arasında yer almıştır"deniliyor. Oysaki iddianamenin 5. sayfasında ise "Siyasi partiler devletin hukuksal, anayasal ve yasal yapısını değiştirmek için mücadele edebilmelidirler" deniliyor. Bu yönüyle iddianame kendisiyle çelişmektedir. Ayrıca iddia edildiği gibi Anayasa'nın 4. maddesinde "Demokratik yoldan olsa bile"yer almamıştır. Ki, Anayasa'nın demokratik yoldan bile olsa değiştirilemez ilkelerinin bulunduğunu ileri sürmek demokrasinin gelişimi açısından kabul edilebilinir bir şey değil. Değiştirilemez hükümler anayasaların, yasaların toplumsal, siyasal ve kültürel değişim ve gelişmelere uyum sağlamasını engeller ve "uyum sağlayabilirlilik"ilkesini yok eder. Anayasalar deli gömleği değildir, yaşayan organizmalardır.
İddianamede İnsan Hakları Derneği için "İnsan Hakları Derneği'nin tamamen terör örgütü PKK'nın kontrolünde faaliyet gösterdiği anlaşılmaktadır" şeklindeki ibare Türk Yargısıının temel ve özgürlüklere yaklaşımı açısından bir vehameti işaret ediyor.
Gerek iddianamede ve gerekse mahkemenin kararında kapatma kararının demokratik bir toplumda gerekli ve zorlayıcı bir toplumsal ihtiyaca cevap vermek için gerekli olduğu belirtilmiş. Toplumsal ihtiyaçları toplumun kendisi belirler, sokak belirler, toplumsal iihtiyaçlar develetin tepesinden belirlenmez. Eğer iddia edildiği gibi olsaydı 1993 yılından başlayarak HEP, ÖZDEP, DEP, HADEP, DEHAP, DTP'nin kapatılması süreci gerçekleşebilir miydi?
Basında hep Batasuna örneği veriliyor, İspanya'da parti kapatmanın bir tek ölçütü var: "şiddet ve terörle organik bağ"ın olması. İfade özgürlüğünü sınırlayan ölçütler ise kişinin onurunu, itibarını ve özel hayatın gizliliğini ihlal eden eylemlerdir. Bu hususların da gözardı edilmemesi gerekiyor.
Demokrat Yargı olarak; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Yargıtaydaki çalışmalarla sınırlı bir kuruma dönüştürülmesini, siyasi partiler ve benzeri siyasi niteliği bulunan tüm görev ve yetkilerden arındırılmasının demokrasi için yaşamsal olduğunu savunuyoruz. Söz konusu görev ve yektiler çağdaş uygulamalar esas alınarak demokrasiye güvence oluşturacak şekilde kurumlar arasında paylaştırılmalıdır. Yine Anayasa'nın "devlet -toplum" ikileminde Toplum Mahkemesi, "özgürlük ve otorite" ikileminde Özgürlük Mahkemesi olarak yeniden yapılandırılması gerektiğini savunuyoruz.
Anayasa"nın 68/4 maddesinde eşitliğe, insan haklarına, hukuk devleti ilkelerine, demokratik cumhuriyet ilkerine aykırı eylemlerin odağı haline gelme, sınıf ya da zümre diktatörlüğünü savunma veya diktatörlüğü savunma da parti kapatma nedenleri olarak sayılmış. Demokrat Yargı olarak parti kapatmaların karşısındayız, ancak bu nedenlerden dolayı kapma davalarının bir tek örneğinin bulunmamasının izahı gerekir.
Nasır Çetin, (DGAP)
Türkiye Cumhuriyeti yıllardır parti kapatıyor!, parti kapatmak çözüm değildir. Tahammüllerin bittiği bir noktadayız. Doğrular kabül görmemektedir. Gerğinliği yaratan CHP ve MHP dir! Bu toplantıda olmaları gerekiyordu. Ülke kaosa gidiyor! Çatışmaların suçlusu kimdir?
Sema Kılıçer, (Helsinki Yurttaşlar Derneği)
Romanlarla ilgili linç olayları yaşandı! Anayasanın ilgili kanunlarında gerekli düzenlemelerin olmadığı ile ilgili şikayetler var. Romanlarla ilgili ayrımcılık hat safhadadır.
Siyasi partilerin kapatılması ve seçim kanunlarının düzenlenmesi konusunda bir konsensus oluşmuyor! Nedenleri nelerdir.
Adnan Küçük, (Liberal Düşünce Topluluğu)
Siyasi partiler rejimine ilişkin olarak; demokrasilirde de siyasi partiler az sayıda da olsa kapatılabilir. Almanya, İtalya ve İspanya örneğini verebiliriz. Almanya’da siyasi partilere ilişkin yasaklama sebepleri Anayasanın 21/2. Maddesinde sadece iki satır halinde belirtilmiştir. Bu maddeye göre, “Hür demokratik temel düzeni zedelemek ya da ortadan kaldırmak ya da Federal Almanya Cumhuriyetinin varlığını tehlikeye atmak eğiliminde olan partiler, Anayasaya aykırıdır”. Ayrıca bir de 24.07.1967 Tarihli Siyasi Partiler Kanunu (SPK) mevcuttur ve bu kanunda, bizdeki SPK gibi onlarca kapatma sebepleri sıralanmamaktadır. Kapatma sebepleri ile ilgili olarak sadece Anayasanın ilgili maddesine yollama yapılmakla yetinilmektedir.
Bize gelindiğinde zaten Anayasanın 68. ve 69. maddelerinde, bir demokratik memlekette bulunması mümkün olmayan sayıda ve pasamda yasaklama sebepleri yer alırken bir de SPK’muzda Anayasanın 68. ve 69. madlerinde yer alan yasaklama sebeplerini fersah fersah aşan hükümler mevcuttur. Bir diğer husus bizim anayamızdaki siyasi parti kanunundaki hükümler, esasen bir çoğu “düşünceyi yasaklayan” hükümlerdir. Burada “Siyasi partilerin tüzük ve programları ile eylemleri, Devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik ve laik Cumhuriyet ilkelerine aykırı olamaz” denilerek, burada belirtilen ilkelerle çelişen ya da bu ilkelerin içerdiği anlamla çatışan düşünceleri savunmak, amaçlamak, farklı görüşler beyan etmek şiddeti içermiş olmasa da kapatma sebebi kabul edilmektedir. SPK’nun 78. maddesinin (a) bendinde siyasi partilerin kapatılması sebebi olarak şöyle bir hüküm vardır: “siyasi partiler, eğemenliğin kayıtsız şartsız Türk Milletine ait olduğu ve bunun ancak, Anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organları eliyle kullanılabileceği esasını değiştirmek Amacını güdemezler veya bu amaca yönelik faaliyette bulunamazlar, başkalarını bu yolda tahrik ve teşvik edemezler”. Şimdi AK Parti bundan birkaç yıl önce 6 kişilik Anayasa Hukuku Öğretim üyesinden teşekkül eden bilim Heyetine yeni bir Anayasa Taslağı hazırlattı. Bu taslakta şöyle bir hüküm mevcuttur. “Egemenlik Kayıtsız şartsız Türk Milletine aittir. Türk Milleti egemenliğini, yasama, yürütme ve yargı organları eliyle kullanır”. Şimdi iyi ki AK Parti bu taslağı açıklamadı diyorum. Çünkü bu taslak kamuoyuna açıklanarak AK Parti tarafından sahiplenilmiş olsa idi, muhtemelen bu parti hakkında SPK’nun 78/(a) bendi hükmüne aykırık sebebiyle kapatma davası açılabilirdi. Bu yasaklama sebeplerine, şu saçma sapan sebepleri de eklememiz mümkündür: “Siyasi partiler, Genel ahlâk ve adaba (genel ahlak ve âdaptan ne anlaşılıyorsa) aykırı amaçlar güdemezler ve bu amaca yönelik faaliyette bulunamazlar (SPK md. 78/(e))”, “Siyasi partiler, Türkiye Cumhuriyetinin dayandığı Devletin tekliği ilkesini değiştirmek amacını güdemezler ve bu amaca yönelik faaliyette bulunamazlar (yani federasyonu savunamaz, sanki ADB’deki Federal Almanya’daki federasyon anti-demokratik bir sistem imiş gibi) (SPK md. 80)”, “Anayasanın başlangıç kısmında belirtilen esasları değiştirmek amacı güdemezler ve bu amaca yönelik faaliyette bulunamazlar (SPK md. 78/(a) (Yani Anayasanın Başlangıcı bile değişmezlik kapsamında yer almakta, fakat daha önceleri iki kez değiştirildiği halde hiçbir parti hakkında işlem yapılmadı; bu da ayrı bir garabet)”, “”Tüzük ve programlarının yazımı ve yayınlanmasında, kongrelerinde, açık veya kapalı salon toplantılarında, mitinglerinde, propagandalarında Türkçe'den başka dil kullanamazlar; Türkçe'den başka dillerde yazılmış pankartlar, levhalar, plâklar, ses ve görüntü bantları, broşür ve beyannameler kullanamaz ve dağıtamazlar; bu eylem ve işlemlerin başkaları tarafından da yapılmasına kayıtsız kalamazlar. Ancak, tüzük ve programlarının kanunla yasaklanmış diller dışındaki yabancı bir dile çevrilmesi mümkündür (SPK md. 81/(c)) (öylesine garip bir şey ki Televizyonda Kürtçe yayın serbest, hem de devlet televizyonunda, fakat siyasi partiler için yasak)”, “Siyasi partiler, dini bayramlar, âyinleri ve cenaze törenlerini parti gösterilerine ve propagandalarına vesile yapamazlar (SPK md. 88/2) bu yasağın mantığını anlayan ya da ne anlama geldiğini bilen beri gelsin”; “Siyasi partiler, lâiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek özel kanunda gösterilen görevleri yerine getirmek durumunda olan Diyanet İşleri Başkanlığının, genel idare içinde yer almasına ilişkin Anayasanın 136 ncı maddesi hükmüne aykırı amaç güdemezler (md. 89) yani bütün siyasi partilerin bünyesinde Diyanet İşleri Başkanlığını barındırmayan bir laiklik düzenini savunmaları men edilmektedir”. Şimdi bütün bu yasaklamaların çağdaş hiçbir demokratik rejimle bağdaşırlığı bulunmamaktadır.
Hasan Abbas, (İnsan Hakları Derneği)
DTP nin kapatılması kararında anayasa mahkemesi 12 eylül anayasasının ruhuna uygun hareket etmiştir. Dolayısıyla başlıca çözüm sivil bir anayasanın yapılmasıdır.
Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılma kararı verilmeden önce DTP’nin birçok üye ve yöneticisi yapmış oldukları basın açıklaması ve dşünce açıklamasından ötürü ya gözaltına alınmış ya da tutuklanmıştır. Birçoğu hakkında da yargılama ve soruşturmalar devam etmektedir. Yani fiilen DTP’nin fiili organları etkisiz hale getirilmiştir. 12 Eylül Anayasasının yaratmış olduğu devlet ve güvenlik paronayası yasaları DTP gibi bir çok siyasi partinin siyaset yapmasının ve bunu hayata geçirmesinin önünü kapatmıştır. Bu çerçevede her ne kadar da siyasi parti kapatmaların zorlaştırılması için yasal dzenlemeler yapılsa da kişilrin ifade ve düşüncelerini açıklamasını engelleyici TERÖRLE MÜCADELE YASASI VE MANTIĞI kaldırılmadıkça türk ceza kanunun başta 314. yollama 220 yollma 314/2 maddesinde tanımlanan örgüt üyesi olmasa da örgüt üyesi gibi yargılanma yasası ve ictihatları değişmedikçe bu yasal değişikliğinde bir anlamı yoktur.
Son zamanlarda medyada sıkça dillendirilen partiyi kapatma ama kapatma gerekçesine neden olan kişiyi cezalandır anlayışı daha da tehlikelidir. Bu durum kişi özgürlük ve güvenliğinin olmadığı ve uluslar arası sözleşmelerin hiçe sayıldığı siyasallaşmış yargı mekanizmasında yönetileri cezaevleri ile dolu siyasal partiler yaratır ki bu daha da tehlikeli bir durumdur. Bir ülkede vatandaşların yargıya ve siyasete olan güvenleri son bulursa asıl tehlike ve kaos orada baş gösterir.
Son söz olarak parti kapatmalara karşı, kişi düşünce ve ifade özgürlüğünü esas alan bir anayasanın ve yasaların acilen kamuoyu gündemine alınması acil ve önemlidir. Bu noktada askeri ve yargı vesayetinin ortadan kaldırılması buna bağlıdır.
Süheyl Karaman, (Habitat)
TkMM toplantılarında Çevre, Ekoloji, Sağlık, Eğitim Konularının konuşulması gerekiyor.
Ali Tarık Hatipoğlu, (Çağdaş Gazeteciler Derneği)
Toplumsal anlamda beklentimiz, ifade ve kanaat özgürlügüdür.Türkiye’de yukarıdan aşağıya bir demokrasi dayatması vardır. Sokak hiç bir zaman söz sahibi olamıyor. 12 Eylül anayasasının dayatıldığı bir siyasi ortamda yaşıyoruz. Yeni bir anayasa yapılmalıdır.
Adnan Küçük, (Liberal Düşünce Topluluğu)
Elbette ki siyasi partilerin kapatılmasının önlenmesi amacıyla kişisel sorumluluğa ağırlık verilmelidir. Yani bir kişi suç işliyor diye onun üyesi olduğu parti derhal kapatılmamalıdır. Fakat burada şu da önemlidir. Ceza hukukununh mutlaka demokratikleştirilmesi, düşünce suçlarının tamamen ayıklanması gerekmektedir. Kişilerin düşüncelerinden dolayı cezalandırılmaları ile siyasi partilerin düşünceleri, nden dolayı kapatılmaları arasında hiçbir fark yoktur. Siyasi partiler de kapatılabilir, fakat sadece sınırlı sayıda üyesi bazı suçları işledikleri için bu partinin kapatılması yoluna gidilmemeli; bu partileri ancak suç işleyen bir örgüte dönüştürülmeleri, kamuoyunda da bu yönde bir kanatin oluşması halinde ancak kapatılmalıdır. Burada bir çarpıklığa daha değinmek istiyorum. Anayasanın 13. maddesinde “Temel hak ve hürriyetler, yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir” denmektedir. Anayasa Mahkemesi ise gerek Anayasaya uygunluk denetiminde gerekse siyasi parti kapatma davalarında, bir de Anayasanın Başlangıç kısmı açısından yargılama yapmaktadır. Anayasanın Başlangıcında yer alan bazı sebepler, içinde DTP’nin de yer aldığı bazı partilerin kapatılmasının gerekçesini oluşturmuştur. Bu uygulama, Anayasanın 13. maddesini anlamsızlaştırmaktır. Bir diğer husus, Almanya’da Nazi Partisinin yerine kurulan Neo-Faşist eğilimli Sosyalist Rayh Partisi (Sozialishtische Reichs Partei) Alman Anayasa Mahkemesi tarafından 1952 yılında kapatıldı. Bu partinin yerine kurulan parti üyelerindfen binlerce insdan hem de bu partiye mensubiyetlerini öne çıkararak çeşitli suçlar işledikleri ve bunlardan dolayı da yargılanarak mahkum oldukları halde, bu kişilerin üyesi oldukları partinin kapatılması yoluna gidilmemektedir. Bunun iki sebebi vardır: (1) Bu parti hakkında kapatma davası açma yetkisi Hükümete ve Parlamentoya ait olduğu için, bunlar siyasi sebeplerle kapatma davası açmamaktadırlar. (2) Bunların kapatma davası açmamalarının sebebi de, bu partinin kapatılması halinde yer altına gireceği, bu sebeple de daha tehlikeli hale geleceğidir. Esasen bu, Almanyada siyasetin başarısıdır. Bir önemli husus da şudur. Türkiye’de siyasetin marjinal olduğu düşünülen, ya da Anayasada öngörülen ilkeleri korumak amacıyla yasaklanan siyasi partilerin, siyasi yolla mağlup edileceği konusunda bir inanç zaafiyeti mevcuttur. İtalya’da Mussolini’nin partisinin devamı niteliğinde olan parti kapatıldı, daha sonra onun yerine yenisi kuruldu. Bu parti yasaklanmadı; İtalyan demokrasisi ve siyaseti bu partiyi demokratik tartışma ve mücadele yolu ile o hale getirdi ki, bu parti içerisinde etkili konumda bulunan ve Mussolini’nin de kızı olan kişi şu sözleri söylemiştir: “Anladık ki artık bu devirde Babamın fikirlerinin yaşatılması mümkün değildir; O’nun fikirleri sadece tarihin derin sayfalarında nostaljik bir hatıra olarak yerini almıştır”. İşte O’na bu sözü söyleten siyaset ve demokrasinin gücüdür. Bu inancın bizde de yerleşiklik kazanmasına ihtiyaç bulunmaktadır.
Kemal Şahin, (Demokrat Yargı)
Anayasa Mahkemesi Kurulduğundan beri kapatılan siyasi partiler odak olma noktasındadır.
1-Laikliğe karşı,
2-Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmaya yönelik eylemlerin odak noktası 68-4 madde Dolayı herhangi bir parti kapatma var mı?
Kamil Ateşoğulları, (10 Aralık Hareketi)
Çingene sözünün vurgulanmasında yarar vardır. Parti kapatma, dava açma konusunda Diyanet İşleri Başk. Genel İdare içinden çıkarılması bir parti proğramında varsa, kapatma nedeni olarak görülüyor! Bu mantığı açıklayınız?
Hamit Geylani, (Barış ve Demokrasi Partisi)
Kapatılan altı partinin tanığı, sanığı, maduru, avukatı ve beş yıllık siyasi yasaklısıyım. DTP nin kapatılması TC için büyük kayıptır. DTP nin kapatılması, çoğulcu demokrasilerin ilkeleriyle çelişir. Çünkü düşünce ve ifade özgürlüğü de ayaklar altına alınmaktadır. DTP türkiyenin demokratikleşmesine yönelik politikaları olan önemli bir partidir. DTP yi kapatmak kürt sorununun çözümsüzlüğünde ısrardır. DTP Ezilenlerin ve emekçilerin en büyük örğütüdür. DTP sorunların çözümünü parlementoda aramaktadır. DTP bölücü değil birleştirici bir partidir. Anayasa Mahkemesi DTP yi kapatmakla bir çifte standarda imza atmıştır. Parti kapatmakla belli bir görüş ve inancı taşıyan vatandaş kitlesi, siyasi tercihinden yoksun bırakılmakta; özgür iradesi ülke yönetimine yansımamakta, dolayısıyla halkın kendi kendini yönetmesi gasp edilmekte ve demokrasi katledilmektedir. Türkiye de yaşanan demokrasi sancisından kaynaklı; siyasi, kültürel ve ekonomik krizin en önemli nedenlerinden biri de parti kapatmalarıdır. Anayasa Mahkemesi kurulduğundan günümüze kadar, demokratik meşruiyetten yoksun darbe anayasalarına ve onun yüksek kurumlarına bekçilik yapmıştır. Ancak bilindiği gibi Türkiye nin demokratikleşmesi, toplumsal barışı ve onun çözüm anahtarı olan kürt sorununun çağcıl çözümü ülkemizin en can alıcı projesidir.
Türkiye de devletin demokratikleşmesi için köklü bir hukuk reformuna ihtiyaç vardır.
Leyla Zana yasal olarak parti üyesi değildir. Ahmet ertak ve Ayhan Ayaz iddanamede adları bulunmamasına rağmen kendilerine siyasi yasak verilmiştir. Mankemenin A. Ayaz ve A. Ertak için gerekçesi CMK. 225. madde sidir. 225/1; Hüküm ancak iddanamede gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir. 225/2;Mahkeme, fiilin nitelendirilmesinde, iddia ve savunmalarla bağlı değildir.
Mustafa Kamalak, (Saadet Partisi)
Öncelikle kendi düşüncelerimizi gözden geçirmek zorundayız, ne kadar demokratız!!! Türkiye de parti kapatmalar asla anayasaya ve hukuka uygun değil, yazık ki geleneklerimize uygundur, Anayasa Mahkemesi’nin kuruluş felsefesine uygundur Parti kapatma bizim Anayasa’mıza aykırıdır, o zaman Anayasa Mahkemesi nasıl oluyor da parti kapatıyor?
Hukuk, hak sahibi olabilen, borç altına girebilen varlıklara kişi der. Kişi hukuk nezdinde gerçek kişi ve tüzel kişi olmak üzere ikiye ayrılır. Anayasamıza göre (Madde 38) Kanunsuz suç ve ceza olmaz. Öyleyse kapatılan partiler hangi suçu işlemişlerdir?Anayasayı kuran güç, darbe yaparak Demokrat Partiyi kapatan güçtür. (Bu durum, Anayasa Mahkemesi’nin kuruluş felsefesine ve geleneklerimize uygundur.) Anayasanın 38 madde ve 15. madde son cümlesine göre üyelerinin haklarında somutlaşmış suç olduğunu gösteren yarğı kararı yok Anayasanın 10. madde herkes kanun karşısında eşittir. Üyelerinin işlediği fiil nedeniyle TBMM, üyeleri yani milletvekilleri hakkında düzenlenen fezlekeler nedeniyle neden kapatılmıyor? Anayasa’nın 68. madde 4. Fıkrasındaki fiillere aykırı davranmak sadece siyasi partiler bakımından mı suç oluşturuyor!!!. Bir hukuk devletinde darbeden daha büyük hukuksuzluk olur mu (27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubatlar Anayasa’ya uygun mudur?)
69. madde 9. fıkrasına göre bir partinin temelli kapatılmasına sebep olan kişiler; ancak başka partinin kurucusu, denetçisi, üyesi ve yöneticisi olamaz, ancak bağımsız millet vekili olabilir.
28 Şubat sürecinde Yüksek Seçim Kurulu da Anayasayı ihlal etmiştir. Siyasi Partiler Kanunun uyum sorunu hep ertelendi.
103. Madde İçin Anayasa Mahkemesi Kendi kendine dava açarak, kendisi kendisini haklı bulmuş ve 103. madde iptal etmiştir. Yani Siyasi Partiler Kanunu’nun 103.maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğunu iddia eden Anayasa Mahkemesi, ilk önce 103.maddeye karşı Anayasa Mahkemesinde dava açtı. Sonra da bakan Anayasa Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi’nin Anayasa Mahkemesi’nde açtığı davada Anayasa Mahkemesini haklı buldu. Bu yüzden önce Siyasi Partiler Kanunu’nun 103.maddesini iptal etti. Sonra da Refah Partisini kapattı.
Tahsin Türkçapar, (Türkiye Partisi)
Türkiye demokratik, laik ve soyal hukuk devleti olma yolundaki idasını kaybetmek üzeredir. Anayasa Mahkemesini karükatürlük hale getirmek toplumumuza fayda getirmez. Anayasa Mahkemesi en yüksek normu söyleme yetkisine haiz tek kurumdur. 367 karar hafife alınacak bir karar değildir. 96.madde bu amaçla değiştirilmiştir. 1961 de Siyasi partilerin kapatılması için tek bir cümle konmuş, 1982 de o cümle biraz daha uzatılmış 69 madde ilave edilerek içinden çıkılmaz hale getirilmiştir. 1982 Anayasasının çatısına dokunulmadı, işe 6. madde değişmesi ile başlamak gerekiyor. Bu maddede eğemenliğin kimin kullanacağı belli olmalıdır.
Mustafa Kamalak, (Saadet Partisi)
Anayasa nın 69. Maddesinin değiştirilmesine, yine Anayasa Mahkemesi karşı çıkmıştır. (nedeni sistemin temeli çöküyor endişesidir.)
Ahmet İyimaya, (Ak Parti)
Siyasal Partilerin kapatılması rejimi ve kapatma pratiği, düşük yoğunluklu demokrasinin özgün bir örneğidir. Anayasa Mahkemesinin bu konuda demokratik bir dönüşümü sağlayamamış olması, düşündürücüdür. Kapatma davasanın açılmasını; yasama organının iznine bağlayan, kapatma sebeplerini şiddetle ilişkilendirilmeye indirgeyen ve milletvekilliğinin düşmesi yaptırımını ortadan kaldıran Anayasal bir modelleme kaçınılmaz görünmektedir. Demokratik ülkelerin hiçbirinde, kapatma yaptırımını otuza yakın sayıda uygulamış tek örnek yoktur. Türkiye, bu tür sapmalardan ve paradokslardan kurtarılmalıdır. Cumhurbaşkanlığı seçiminin denetimi sebebiyle Anayasa Mahkemesinin kurduğu ünlü 367 kararı, Anayasa Mahkemesi krizini kemâliyle teşhir eden, anayasadan inhirafı simgeleyen talihsiz bir tasarruftur.
Levent Köker, (Kolaylaştırıcı)
Yargıç Kemal Şahin in sorusuna yanıt; En önemli parti kapatma nedenleri laiklik ve bölücülük diye ifade edilebilir. Bunların dışında bir nedenle siyasi parti kapatma olayı yok. Soğuk savaş döneminde 1950 lerde Almanya da Komünist Partisi ve Nazi partisi kapatılmıştır. O zamanki adıyla Avrupa İnsan Hakları Komisyonu bu kapatma kararlarını İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı bulmamıştır.
Anayasa Mahkemesi başka birşey, Anayasa Yargısı başka birşeydir. Kanunların Anayasaya uygun olup, olmadığının denetimi için mutlaka anayasa mahkemesi gibi bir kurumun olması gerekmez. Almanya da Anayasa Mahkemesi vardır. Fakat İngiltere’de ve Amerika da yoktur.
Bizde 1961 Anayasası ile birlikte kuruldu. Senato varken de Anayasa Mahkemesi vardı.
Hamit Geylani, (Barış ve Demokrasi Partisi)
Anayasa Yarğısı İlk bakışta Yasal-Kanuni diyebiliriz. Ne kadar Hukukidir?
Levent Köker, (Kolaylaştırıcı)
Hukukta muhtelif müeyideler vardır. Anayasa Mahkemesi’ne göre parti kapatma bir ceza davası değildir, dolayısıyla da kapatma kararı bir ceza niteliği taşmaz, kendine özgü bir müeyyidedir. Tabii bu anlayışın ve bu sistemin değiştirilmesi gerekiyor.
Naci Kutlay, (TİP, DTP)
Türkiye İşçi Partisinde yer aldım ve o dönemin tanığıyım. TİP Türkiye siyasi tarihinde önemli bir öğedir. 12 Mart sürecine gelindiğinde Türkiye nin kaos ortamında ağırlığını kaybetmeye başlamıştır. TİP homojen bir parti değildi. 4.Kongrede Kürtlerin varlığını tanıdı ve kapatılmasına neden oldu. 49’lar olayında Kürt küçük burjuvazisi, aydınları TC tarihinde ilkkez demokratik taleplerini’ ima’ etmiştir. Milliyetçilik bir kentleşme, burjuvalaşma işidir. Milliyetçilikte kürtler bir tuzağın içindedir. 1921 Anayasası konuşulmadı (24 madde irdelenmelidir) 1921 Anayasası önemli bir tutanaktır.
Levent Köker, (Kolaylaştırıcı)
1921 Anayasası demokrasimiz için önemli bir tarihi dayanaktır. Kısa bir anayasa fakat dönemin ruhunu yansıtıyor, Sovyet devriminden etkilendiği anlaşılıyor.
Sunay Doğan, (DGAP)
Kürtler olarak yok sayıldık ve haklarımızı kullanmak istiyoruz.
Öneriler:
Süheyl Karaman, (HABİTAT) “TkMM Toplantılarında çevre, ekoloji, sağlık ve eğitim konularınında konuşulması gerekiyor”
Ortak sonuç:
1. Anayasa reformu
2.Demokratikleşme
Ortak görüş:
1. Yeni, demokratik bir anayasa
Değerlendirme:
İletişim:
a. Sivil toplum ile
+/- 50 STK, Akademi, Kanaat Önderi, Kişiler Telefon, e-posta ve kişisel görüşme yapıldı
b. Milletvekilleri ile
c. Katılımcılarla
50 civarında kişiye ulaşıldı, 27 genel katılımcı katıldı
Doğu Ergil, Fikret Başkaya, Ergun Özbudun, Belma Tokuroğlu, Ömer Faruk Eminoğulları, Cengiz Güleç, Sami Evren, STGM, SETA Vakfı, Türkiye Barolar Birliği, Ankara Baro, Hukukçular Derneği (İstanbul), Çankaya Hukuk, Bilkent Hukuk, Türkiye Barış Meclisi, Eğitim-Haksen, SBF, Mülkiyeliler Birliği davet edildiler katılım olmadı.
TKP, Mazlum-Der, ÇHD katılacaklarını belirttiler fakat katılmadılar.
d. Medya ile
Saliha Çolak (Habertürk) Davet edildi katılacağını söyledi fakat katılmadı.
Sonuçlar:
Yeni toplantı formatı beğenildi
Olumsuz bir durum olmadı
Değerlendirenler:
Nursema Çınar
Oya Özden Saner