YER: Adıyaman Belediyesi Meclis Salonu
TARİH: 08.06.2013
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / Adıyaman Safvan Der. ( Ahmet Yaşar Özçakmakcı )
2 / Alperen Ocakları Baş (Fehim Taştan)
3 / AKİ Der ( Birsen Günay)
4 / Adıyaman kadın sorunlarını araştırma ve çözme der. (Naile Şahin)
5 / Kamer ( Zeliha Toprak )
6 / Adıyaman Kalkınma Der. (Necmettin Gürsoy )
7 / Ak Yaşam Der. ( Hamza Temur )
8 / Adıyaman Down Sendromlular Der. ( İbrahim Bağcı )
9 / Şenlik Gençlik ve Spor Külübü Der. ( Zeynal Abidin Şenlik )
10/ Kent Konseyi Kadın Meclisi (Sevgi Karabulut)
11 / Tüm –Köy-Sen Adıyaman Şubesi Bşk (Ramazan Gökay )
12 / Yader. (İHH) (Mustafa Baydar)
13 / Adıyaman Kardelen Der. ( Sezai Ateş )
14 / Adıyaman Gençlik ve Kültür Der. ( Aydın Sarıkaya )
15 / Adıyaman Arı Yetiştiricileri Birliği ( Mehmet Öztürk )
16 /Adıyaman Trafik Şube Müdürü (Nadir Telli)
17 / Adıyaman Gazeteciler Cemiyeti (Mehmet Emin Danış )
18 / Gazeteci Yazar ( Zeynal Kaplan )
19 / Adıyaman Üniversitesi (Bayram Erzurumluoğlu)
20 / Gönüllü Anneler Der. (Nejla Özelçi)
21 / Mazlum Der. ( Abdurrahman Yıldırım)
22/ Adiyaman İşsizler Der. ( İsmet Güneş )
23 / Adıyaman Safvan Der. (Ahmet Yaşar Özçakmakçı)
24 / Adiyaman Üniversitesi Rektörü (M. Talha Gönüllü)
26 / Pirsultan Abdal kültür Der. (Mahmut Yapıcı)
MESLEK ODALARI
1 / Baro (Nazım Pektaş)
2 / Tabipler odası (Süleyman Kılınç)
3 / Adıyaman Mali Müşavirler Odası ( Seyfettin Bilen )
4/ Şehir Plancılar Odası (İbrahim Özcan)
5 / İnşaat Mühendisleri Odası ( Zeynal Bakır)
SENDİKALAR
1 / Eğitim Sen ( İsmet Kaya )
2 / HAK Sen (Süleyman Işık)
3 / Sağlık Sen (Abdurrahman Bilgiç)
4 / Emekli Bir Sen ( Sadık Yetiş )
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
1 / Ali Büyük Şahin
2 / Mehmet Merdanoğlu
GOZLEMCİLER
1 / Yusuf Akbaba
2 / İsmail Ergün
3 / Mehmet Güzel
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
BELEDİYE BAŞKANLARI
MESAJ YOLLAYANLAR
1 / Mv Murtaza Yetiş
2 / Mv Mehmet Erdoğan
DİĞER KATILIMCILAR
Çeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan toplam 41 izleyici/gözlemci katıldı.
MEDYA
1 / Asu TV (Yunus Emre Doğan, Deniz Çolak)
2 / Mercan TV (Özer Karakuş, İsmail Alkan)
3 / İHA (Cihan Kizik)
MODERATÖR : Doç Dr. Fikret Mazı (Adıyaman Üni Kamu Yönetimi Bölüm Başkanı)
KONULAR
GENEL KONU: Gezi Parkı Olayları, Gösteri Hakkı, Toplumun Kararlara Katılımı
YEREL GÜNDEM: Adıyaman`ın Irgat Sorunu ve Yaşanan Trafik kazaları
KONUŞULANLAR
1/Fehim Taştan: Geçmiş miraç kandilininbizlere irfan yöneticilerimizede gerçekleri görmeyi nasip etsin.2001 yılında insanlara ümid vaad ederek,bu ülkedeYolsuzluk,Yoksulluk ve Yasaklarla mücadele edeceğini vaad ederek iktidara gelenler bu vaadlerini unutarak,insanlara hiçbir şey vermeden kendileri sadece zengin olmayı hedeflediler.
Bu ülkede hala;
1)SPK ile %10 luk seçim barajı devam ediyorsa,
2)Çalışanların kaybı son on yılda %80 civarında ise,
3)Fikir ve vicdan hürriyetleri ve insanların inandıkları gibi yaşaya bilmeleri ,bir baş örtüsü hala yasal güvenceye kavuşturulmadıysa bu toplumdan ne bekleyebilirsiniz.
Bülkede inanç mağdurları hala hükümetten ümidini kesmedi.Eğer ümidlerini keserlerse esas felaket o zaman olur.Bu insanlar 28 Şubat zülmüne direndiler ve çok bedel ödediler.Korkacakları hiçbir güç yoktur artık.
Bu kayıplar ülkeyi Gezi parkı ortamına getirdi.
GEZİ PARKI OLAYLARI ÜLKEYE NEYİ KAYBETTİRDİ:
1)Ülke yeni bir Anayasayı konuşmaz oldu.
2)Özgürlükleri sağlayacak kanunları çıkartmak unuturldu.
3)Yapılan maaş artış pazarlıkları unuttruldu.
4)Yapılacak toplu sözleşmeler unutturuldu.
5)Değiştirileceği söylenen Siyasi Partier ve Seçim barajı kanunu unuturuldu.
Daha niceleri.Sivil zorbalık dönemi başladı.Yapılan yazılı sınavların 1.ciler mülakatkarda elendi.Yazılı sınavının sonuncuları Mülakat sınavlarının1.ci leri oldu.
Mülakat sınavlarında insanlar aleni mağdur edildiler.
Bir dönem one minute ile ondan sonra 27 Nisan Bildirsiyle,2009 da Türk siyaset tarihinin yüz akı Şehid Muhsin Yazıcıoğlu 3 gün kar altında bekletenlere sesleniyorum.
Bu yapılanların hesabını sorun ,sormazsanız sizi ne nato ne birleşmiş milletler ne de Amerika kurtarabilir.Bu Aziz millet çanakalede nasıl ders verdiyse şimdide aynı güç ve azme sahiptir. Siz bizim aramıza nifak sokup aramızı bozdunuz. Bu Amerikan endeksli bir projedir. Bu ortamı biraz daha gerip bir sonraki seçimi kazanma derdidir.
Siyasi iktidar on bir yıl önce hak vaat etti, özgürlük vaat etti. Ama sözlerini tutmadan zengin oldular. Kontrollü apoletler başa geldi.AKP bu durumdan kurtaracağını vaat ederek iktidar oldu. Bir ara one minute ile mola verip yerel seçimleri aldı. 2011’de bir barış süreci diyerek ilerlediler. İyide biz zaten kardeştik. Siz bizim aramıza nifak sokup aramızı bozdunuz. Bu Amerikan endeksli bir projedir. Bu ortamı biraz daha gerip bir sonraki seçimi kazanma derdidir. Bu ulus Çanakkale’de yedi düveli defeden bir ulustur. Elbet bir gün seni de defedecektir.
2/ İsmet Kaya :
Türkiye’de demokrasinin uygulandığı söyleniyor. Burada sadece yönetecek kişinin başa gelmesiyle iş bitmiyor. Başbakan, seçimle geldim seçimle giderim dedi. Bu sözü doğru ama eksiktir.Kelime oyunları yapılıyor.76 milyonun başbakanıyım diyor.Ama çok ciddi problemlerin yaşandığı görülüyor. Bu durum birbiriyle çatışıyor iki ağacın sökülmesi bahane edildi. Hükümet 2023 hedefleri dedi. Sonra 53 sonrada 73 hedefleri dedi. Yani 73e kadar oy vermesem bana iş yok. Hatta torunuma da iş yok, AKP nin 2002den bu yana çeşitli alanlardaki katkılarını bir kenara atamam. Ama tek başına iktidar olmanın avantajını kullandı. Ne zaman bir protesto olsa altında hep bir yabancı eli arıyoruz, Suriye de yaşanan olaylarda dış mihraplar aranmıyor,İngiltere’de bir gencin polis tarafından öldürülmesiyle ayaklanmalar çıktı. Kimse dış güç var demedi. Ama bize gelince bu söyleniyor: bunlar tek taraflı düşüncelerdir,insanlar konuşturulmadan dış mihrap var denirse ben bunda bir oyun var derim.
3/ Zeynal Bakır: Öncelikle Gezi Parkı olayları nedeniyle hayatını kaybeden; komisere ve iki vatandaşa Allah’tan rahmet diliyorum. Gezi Parkı olaylarına gelince; polisin sabahın saat 0.4’ünde ki baskınını ve akabindeki zulme dönüşen tavrınıkınıyorum. Sanki bu polisler ülkemizin polisi değil de uzaydan gelmişler gibiydi.
Başbakan olaylar için dış mihrakların oyunu olduğunu söylüyor. Şahsen bir başbakanın kendi ülkesindeki olaylar için dış mihrakların işi demesini kabul edemem. Bu dış mihrakların kimler? Açıklaması lazım.Yoksa yapılan eylemi itibarsızlaştırma ve kamuoyu gözünde yanlış gösterme çabasını olarak değerlendirilir. Her eylemin arkasında gerçek suçluyu bulup çıkarma yerine dış mihrakların oyunu demek çok ucuz bir söylemdir. Her iktidar döneminde çok sık başvurulan bir yöntemdir. Böyle bir söylemi vatandaş olarak bizler söyleyebiliriz ve bunu ispat etme imkânımız da yoktur. Eğer sadece sözle oluyorsa ben de derim ki; bu ülkede Amerika’nın onay vermediği bir parti iktidar olamaz iktidarın arkasında Amerika var, muhalefetin arkasında (CHP, MHP vd.) AB var, PKK’nin arkasında İsrail var.Yani birileri birilerinin arkasında, bu tür söylemler ispat edilmezse kimse itibar etmez. Halkın haklı ve meşru taleplerini göz ardı edip olayı saptırmaya hiç gerek yoktur. Her şey TV ekranlarında canlı canlı izleniyordu. Polisin şiddetini gören halk sokağa çıktı ve oradaki eylemciler destek verdi. İlk Halk desteği böyle oldu.
Bu hükümet mağdur edebiyatıyla iktidar oldu. Ben şahsen şöyle düşünmüştüm. Bunların kendileri ve tabanları mağdurolduklarını söylüyorlar mutlaka empati kurmayı bilirler ve tabanlarına empati yapma kültürünü yerleştirirler. Ancak AKP’nin 12.yılına girerken empati kültürü olmadığı gibi hergeçen gün,rahatsız edici,tedirgin edici bir diktatörlüğe, karşıyı tahakküm altına alıcı bir hale gelmeye başladı.
Bir başbakanın insanların özel hayatlarının her alanına müdahale etmeye kalkışması, dizayn etmesi ve ardından da “kimse kusura bakmasın …” sözü le başlayan konuşması insanları tedirgin etmeye başladı. Karşısındaki kişileri bir şeye saymamaktır. Bu durum bir değil iki değil. Bu sözler sıkıntılı ifadelerdir. Kim bu kusura bakmayacak kişiler?Kusur olan ne?Ve neden kusura baksınlar? Sadece kamuoyuna yansıyan ve fark ettiklerimiz; 4+4+4 yasası ile tüm okulları imam hatiplere çevrilmesi, tarihte ilk defa sistematik olarak hükümet görevlileri eliyle ÖSYM öğrenci ve kamu personeli alımları sınavında kopya/şifre verilmesi, kürtaj yasası, bir gecede çıkan futbolda şike affı yasası, alkol yasası, dış politikada Türkiye’nin içine düştüğü durum, İstanbul 3.köprüye verilen isim, muhalif basına ve basın çalışanlarına, yazarlarına yapılan baskı ve sansür, bazı bölgelerde kurulmaya çalışılan HES’ler velhasıl uzatmayayım sanırım bu kadar örnek meramımı anlatmaya yetmiştir.Artık başbakan konuşunca “ Kimse kusura bakmasın …” diye söz başlarmı? diye tedirgin olmaya başladım. Faili meçhul cinayetlerin yaşandığı dönemlerde dahi bu kadar geleceğe ilişkin tedirginlik yaşamadım.
Bu halk başbakana desteğini,kendisine oy vermeyenlere veya muhaliflere zulmetmek için vermemiştir. Ülkeyi her alanda daha ileri bir seviyeye getirsin diye vermiştir. %50 oy aldım diyor ama %100’ün gönlünü almalı.Ayrıca başbakanın “hak arama sandıkta olur. Beğenmiyorsan oy vermezsin” gibi benzeri sözleri de geçmişi ile örtüşmeyen çok yaman bir çelişkidir. Eğer öyleyse türban için sokaklara dökülen(ki bence ille de inançla ilişkilendirme gerek yok. Bireysel özgürlükler kapsamında son derece haklı bir taleptir.) kızların yaptıklarına ne diyeceksin. Ben yaparsam mübah; sen yaparsan günah. Böyle çifte standart olmaz olmamalıda. Aksi halde üç ağaçla başlayan eylem; halkın farklı kesiminin öfkesinin kustuğu bir eyleme dönüşür. Bu olayları iki ağaca bağlamak doğru değil bu aslında toplumun öfke patlamasıdır.
Artık İllerde AKP’nin il başkanı gibi davranan Valilerden, kaymakamlardan, emniyet müdürlerinden ve Rektörlerden bıktık.Süreyi doğru kullanmak ve kimseye haksızlık yapmamak adına sözü uzatmak istemiyorum. Dinlediğiniz içinteşekkür ediyor saygılar sunuyorum.
4/Mehmet MERDANOĞLU :
Başbakan açılımlar dedi, barış dedi sevindik. Ben bir Alevi vatandaş olarak hakkıma tecavüz olduğu için söylüyorum. Alevi katliamlarıyla tarihe geçen Yavuz Sultan Selim’in adının köprüye verilmesini tasvip etmiyoruz. Bir gazeteci Başbakana soruyor: gezi parkına cami yapacak mısınız? Başbakan ise ben bunu Kılıçdaroğlu üç çapulcuya mı soracağım. Bu cevabını şiddetle ve nefretle kınıyorum. Bu söylemler çok tehlikelidir. Polisleri öne sürüyor. Oysa polislerde bizim çocuğumuzdur. Bu olaylardan çok endişe duyuyorum ve oyuna gelmeyelim diyorum.
5/ İsmail ERGÜN:Ben sunumdaki söylemleri çok yönlendirici ve yanlı buldum. Cenab-ı Allah bu ülkeyi seviyor. Şöyle ki; böyle organize bir hareket yaşanıyor. İki ağaç bahane ediliyor. Bu sadece huzuru bozan olaylardır. Arkadaşlar baskılardan bahsediyor. Biz bu baskıları çok iyi biliyoruz. Baş örtüsü ile girilmez ibaresinin asıldığı ilk üniversitelerden biri de Adıyaman üniversitesidir. Şimdi içki yasağı gündemde. İçki yasaklanmadı, sadece sınırlamalar getirildi.18 yaş altına satış yapılmasın, cami ve okul çevresi gibi yerlerde satılmasın denildi. Çok eleştirel olmayın. 2006’da orman içinde Acar kent kuruldu, villalar dikildi orman kalmadı. Koç ve Bedrettin Dalan üniversiteleri ormanın içinde kuruldu. Bunlara kimse ses çıkarmadı. Kadir topbaş dedi ki yapılacak yol için ağaç kesilmeyecek, ayrıca yapılacak topçu kışlası ile bu yol farklı şeylerdir. Demin bahsettiğim orman yıkımları için, tepki vermeyenler iki ağaç için ayaklanıyor. Türkiye de ilk defa bir Alevi çalıştayı yapıldı. Ben din kültürü öğretmeniyim ve çocuklara Aleviliği Bektaşiliği anlatıyorum. Din kültürü kitaplarında da bunlara yeterince yer veriliyor. Tamam azınlıkların hakkını koruyalım. Ama çoğunluğunda hakkını koruyalım.
6/Mahmut Yapıcı :
Ben ülkeyi bu hale getiren dış değil iç mihraplardır diyorum. Dış mihraplar git iki ağacın önünde dur demedi. Kürdüyle Türküyle içtekiler birbirine düşüyor. Meydanlara bakın sanki iki devlet sınırı birbiriyle çatışıyor. Bir polis birini tutuyor on polis onu dövüyor. %51 le geliyorsun peki halka ne veriyorsun! Bu durumda bir kıvılcım büyür koca ormanı alıp götürür. İnsanlara ananı al götür dersen, çapulcular, ayyaşlar dersen böyle böyle halkı bölersin. Bugün bir köprü daha yapılıyor ve o köprüye kırk bin aleviyi tek tek tespit edip katleden bir şahsın adı veriliyor. Bugün meydanlarda eylem yapanlar birleşip Cuma namazı kıldı, bunu da mı dış mihraplar el altından yaptırıyor. Bu düşüncelerden vazgeçilmeli ve başbakan konuşurken sözlerine dikkat etmelidir.
7/ Fikret Mazı :
Yapılacak üçüncü köprüye Yavuz Sultan Selim adının verilmesi ile ilgili konuda halkın hassasiyetini hükümet göz önünde tutacaktır. Bu konu zaten bir anda ortaya çıkmıştır. Ama bir yandan da bu ayaklanmalar sırasında iş yerleri, kamu alanları eylemciler tarafından yağmalandı. Bunlar ülke adına anti-demokratik görüntülerdir.
8/ İbrahim Özcan:
Gezi parkı Taksim meydanı ile birdir. Yedi milyon nüfusun hareket noktasıdır. Siz eğer böyle bir girişim yapacaksanız üç belediye ile görüşmelisiniz. Vatan caddesinin açılmasında da yine böyle olaylar olmuştu. Meydan kuzeyde Zincirlikuyu’yu Anadolu’ya bağlayan güneyde entelektüelleri buluşturan bir meydandır. Türkiye’de meydan tasarımında eğer kolaylık sağlıyorsa ağaçların seyrekleştirilmesi normaldir. İstanbul’daki bazı üniversite öğrencilerinin çalıştığı alanlar genelde bu meydanlardır. Bu konuda oy vermeyen az kesimin de düşüncelerinin dikkate alınması gerekir. Varsın köprünün adı Yavuz Sultan Selim köprüsü olmasın, üçüncü boğaz köprüsü olsun ne fark eder. Türkiye’nin bir tarafında kayak yapılırken diğer tarafında ise denize giriliyor. Böyle güzel bir ülkede huzurun bozulmaması adına söylemlere dikkat edilmesi gerekir.
9/ Süleyman Işık :
Bizim burada sadece Gezi Parkı üzerinde durmamamız gerekir. Bize verilen sözleri dikkate alıp bugün gelinen durumu konuşalım. AKP nin söylediği biz diğerleri gibi olmayacağız sözüne bakıyorum. Bugün yaşanan olaylara bakınca hakikaten diğerleri gibi olmadığını görüyoruz, ben buna inanıyorum. Anayasanın muhtelif maddelerinde insanlar silahsızca eylem yapabilir deniyor. Burada biri çıkıp ben bu hükümeti beğenmiyorum derse bunun yolu 312. maddeden dolayı hapistir. İstanbul’da gerçek anlamda mükemmel bir şehircilik projesi yapılsaydı ne üçüncü hava limanına nede üçüncü köprüye ihtiyaç duyulurdu. Gezi parkında; benim şehrimde bir şey yapacaksan benim fikrimi almalısın deniyor. Bu demokratik hakkı herkes bilir. Fransa’da açılacak hava limanı için bir yıl boyunca kıyametler koptu, en sonunda hükümet oturup bu konuyu konuşalım dedi. Gezi parkı eylemlerini düzenleyenlerin talepleri var. Başbakan haberlerde böyle talepler olur mu diyor, tabi ki olur. Türkiye’nin önünde anayasa ve kürt konusu gibi çok önemli iki konu vardır Türkiye’deki bu olaylar sadece iki ağaç için olmuyor. Demokratik ülkelerde böyle eylemler olur. Başbakan bunu bilmeli, bizim düşüncelerimizi anlaması için bizim gibi düşünmelidir.
10/Mehmet Emin Danış :
Sunuda taraflı bir yayın vardı. Çünkü orda köşeye sıkıştırılıp ağzı burnu dağıtılan polislerde vardı. Bunların da gösterilmesi gerekirdi. Bunlar hükümeti devirmek için çıkartılan olaylardır. Ulusal TV de muhabirin elini ovuşturup keşke bir iki kişi ölseydi olaylar büyüseydi dediğini gördük. Facebookta hazır olun eyleme geçiyoruz, şuraları yaktık, şu zararı verdik gibi haberler dolaşıyor. On yıllık bir iktidarda birikmiş hataların hedef alınarak yaratılan bu olaylar çok farklı boyutlara gelmiştir. Damlaya damlaya biriken suyla gölün taşmasına Türkiye dayanır ama denizin taşmasına dayanmaz. AKP duruma toz kondurmasa da mesajı almıştır. Cumhurbaşkanı bunu belirtmiştir. Bu olaylara katılanlara da biz mesajımızı verdik artık oturalım demeliyiz.
11/ Mehmet GÜZEL:
Sunuda gerçekten bir yanlılık vardı. Şu var ki biz ülke olarak slogan seviyoruz.Olaylarda fırsatını buldukça gerek göstericilerin gerekse polisin zalim kesildiği anlar oldu. Ama olaylar iktidara olan kin ve öfkenin patlamasından başka bir şey değil. Tunceli’deki çevreciler orda kesilmek üzere olan iki bin ağaç için nerdeler. Keşke direniş masum bir düzeyde kalsaydı. Taksimdeki olaylar uluslar arası kanallarda birinci sırada. Okuyan eylemci gençler yazdıkları mesajın adresini çok iyi bilmelidir. Çevre duyarlılığına dayanışmaya evet, yaratıcı tweetlere evet, özgürlüğe evet. Ama şiddete ve başkalarına zarar vermeye hayır, insanların fişlenmesine hayır, ayrımcılığa hayır, edepsizliğin politize edilmesine hayır, özellikle de edepsiz twetlere hayır diyorum. Şimdi sükunet zamanı diyorum, dikkat provokatör çıkabilir diyorum. Eylemlerin sonraki bölümleri ülkenin kalbine kurulan bir tuzağa dönüşüyorsa heyecanı yenip biraz da gerçeklere bakmak gerekiyor. Burada ince senaryolar söz konusudur.
12/ Aydın Sarıkaya :
Olay artık üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek oldu.ülkemizi Suriye’ye çevirmek istiyorlar. Bu durumda gerçekten dış güçler işin içindedir. Madem olay bağcıyı düşürmek o halde neden muhalifler bir araya gelip bunu kendileri yapmıyor. Ülkemizde birçok parti sandığa gömüldü. O parkı yıkmaya çalışan hükümeti neden sandığa gömmek yerine böyle eylem yapılıyor. Direnişçilerden polise çivili Top atanda var, kandil simidi ikram edip beraber yiyende var. Şu da var, meydanda polislerden kaçarken camilere sığınan ayakkabı ile içinde dolaşan insanlar hemen yanlarındaki kiliselere girmiyor.
13/ Ali BÜYÜKŞAHİN :
Buradaki konuşmalarımız aslında hedefine ulaşmıyor. Hatta belki tam algılanmıyor. Gezi Parkı sadece ülkemizin değil dünyanın da en güzel yerlerinden biridir. Böylesine dünyanın gözdesi olan bir yerin kaldırılıp yerine topçu kışlasının yapılması çok yanlış bir durumdur. Bunun için halkın, muhalefetin, ve akillerin de fikri alınmalıdır. Hükümetin yaşanan bu olayları gözden geçirip daha ılımlı davranması gerekir. Yapılacak köprünün adı Yavuz Sultan Selim konulmuştur. Cumhurbaşkanı bunu iyi niyetle yapmıştır belki. Ama bu şaibeli bir isim olur. Onun yerine; Yunus Emre, Mevlana, Eyüp Sultan olabilir. Bu isim yerine herkesin kulağına, gönlüne hoş gelen bir isim seçilebilir.
14/ Mustafa Baydar:
Yavuz Sultan Selim isminin yapılacak köprüye verilmesine karşı çıkanların Sabiha Gökçen’in isminin hava limanına verilmesine neden tepki göstermediklerini anlamış değilim. Oysa Sabiha Gökçen Dersim’de insanların üzerine gaz bombası atan ilk kadın pilottur. Gezi parkı olaylarının tamamen provoke olduğunu düşünüyorum. İnsanları birbirine kırdırmak ve ekonomiyi yolundan çıkarmak amacı taşımaktadır. Ayrıca polislerin orantısız güç kullandığına inanıyorum. Ekranlardan seyrettiğimde kendimi bir ara Filistin İsrail çatışması varmış gibi hissettim. Bunu bir demokrasi ayıbı olarak görüyorum. Yapanların tarafı ne olursa olsun cezası verilmelidir. Çünkü demokrasi herkes içindir.
15/ M. Talha Gönüllü :
İnsanlar bazen yanlış şeyler yapabilirler. Peygamber Efendimizin (SAV) hadislerinde bize öğütleri var. İnsanlar birbirlerinin haklarına riayet etse dünyanın her yerinde huzur hakim olur. İnsanların birbirlerini yanlış anlama dönemleri birbirleri hayırlara vesile olur inşallah. Bu olaylardan çıkan sonuçlardan inşallah herkes payına düşen dersi çıkarır.
Yerel Gündem
16/ Nadir Telli:
Trafik meselesi aslında küresel bir sorundur. Yılda 1.250 bin insan trafik kazası geçiriyor. Adıyaman’da her yıl yaz aylarında dönemsel göç olmaktadır. Bu hareketlilik döneminde maalesef bazı sıkıntılar ortaya çıkıyor. Bir süre önce on iki vatandaşın hayatını kaybettiği bir trafik kazası yaşanmıştır. İlk etapta yola baktığımızda olay yeri kaza sebebi gibi görülüyor. Ama sonrasında minibüse bakınca; yirmi dört yolcu alınıyor. Fazla yolcu alımı söz konusudur. Lastikler 2008 tarihli lastiklerdir. Aracın muayenesi yapılmamıştır. Şu var ki kazaların % 95 i insan kaynaklıdır. Altyapı açısından tedbir alınmış olsaydı dahi kaza önlenemezdi ama sonucu hafifletilebilirdi. Sadece altyapı denetimi değil, işçi aktarımı adına da denetimler yapılmalıdır. İnsan ve yük taşımacılığı aynı anda aynı araçla yapılmamalıdır. Biz yapılan kontrollerde bu sorunlarla fazlasıyla karşılaşıyoruz. Karayolları trafik kanunun 65. maddesinde yük ve yolcu birlikte taşınmaz deniyor. Bu toplantıda STK larda var. Keşke onlarda bu konularda bildiriler verse. Bize düşen denetimdir ve biz bunu sıkça yapıyoruz. Ancak sürücülerin yapılan denetimlerden kaçmak için farklı yöntemler kullandıkları, ana güzergahları kullanmayarak kestirme köy yollarında taşımacılık yaptıkları görülmektedir. Ayrıca kapalı kamyon kasası gibi araçlarla yolcu taşınmaması, yeterli taşıma yetki belgesi olmayan araçların kullanılmaması gerekmektedir. Ancak sürücüler buna yeterince riayet etmemektedir. Bu çerçevede ihmal ve ihlallerden kaynaklanan sorunların ortaya çıkmaması ve kazanç peşindeki fedakarlıkların çileye hatta acıya dönüşmemesi adına tüm trafik tedbirlerini geceli gündüzlü olarak devreye koyuyoruz. Ancak bu tedbirlerin yanı sıra sürücülerinde tarım işçilerinin güvenli bir şekilde seyahatlerini tamamlaması için dikkat etmesi gereken durumlar bulunmaktadır. Uykusuz ve yorgun yola çıkmamaları. Yol mesafesine göre fazladan sürücü bulundurmaları. Yolculuk öncesinde aracın bakımının yaptırarak varsa eksiklerini tamamlamaları. Aşırı hız yapmamaya özen göstermeleri. Emniyet kemerlerini takıp görevlilerin ikaz ve uyarılarını dikkate almaları. Trafikte karşılaştıkları olumsuz durumları polis imdat’a bildirmeleri. Fazla yolcu almamaları. Yıpranmamış güvenli lastikler kullanmaları gerekmektedir.
17/Fikret Mazı
Basında meydana gelen kazanın yol kaynaklı bir kaza olduğu lanse edildi. Ama Trafik denetleme Şube Müdürümüzün açıklamalarıyla konunun aslında farklı bir durumu olduğunu görüyoruz.
18/ Fehim Taştan:
Bu kaza ile ilgili bir bilirkişi raporu talebiniz oldu mu?
19/ Nadir Telli:
Ölümlü kaza olduğu için direkt olarak savcılık konuyu ele almıştır. Ayrıca kazayla ilgili bir bilgi elde edersek bunu da rapor edeceğiz. Bu yolun projesi henüz bitmemiştir. Bu nedenle aslında trafiğe açılmaması gerekmektedir. Ama maalesef ülkemizde yollar henüz tamamlanmadan trafiğe açılmaktadır.
20/ İsmet Güneş :
Küçükten büyüğe insanımız kayısıya, fındığa çalışmaya gidiyor. Minibüs şoförleri maddi bakımdan yolcuyu ayrı yükü ayrı götüremez. Otobüs firmaları 60 tl gibi fiyatlar istiyor. O insanlar çalıştıkları bir iki günlük emeklerini yol parasına vermek istemiyor. İşsizlik ülkemizde had safhada. Gazetede görüyoruz, şafak sökmeden hamallığa başlayan, Ulu camii önünde yemeden bütün gün iş bekleyen insanlarımız var. Kahta tarafında kaza oldu, üç insanımız hayatını kaybetti. Bu insanımızın kaderi olmamalı. Gelinlik kızlarımızın ölmesini istemiyoruz. Çevre illere bakın, Allah aşkına Adıyaman için ne yapılıyor. Adıyaman’da küçük bir iki proje mega proje gibi gösteriliyor. Adıyaman’da Malatya’ya 140 bin işçi çalışmak için gidiyor. Oradan döner dönmez fındığa, sonrasında başka yere gidiyor. Kayısı işçiliğinde günlük 25 tl ye sabah beş gece on mesai yapıyor. Sigortasız, daha da kötüsü lavabosuz, suyun banyonun olmadığı ortamlarda çalışıyorlar. Bin üç yüz çocuk bu ırgatlıktan dolayı okula gitmiyor. İki ay kadar geç başlıyor. Ama aileye sorunca bunu çocuğu için yaptığını söylüyor. Adıyaman eğitim alanında 75. sırada. Sonra bu neden böyle diye şikayet ediyoruz. İstanbul’da öğrenci özel okula gidiyor. Bizim çocuklarımız ise okul döneminde anne baba ile ırgatlığa gidiyor. Bu çocukları nasıl bir tutabiliriz. İş imkanlarının genişlemesi için insanların ellerindeki parayı yatırıma çevirmesini istiyoruz.
21/ Birsen Günay :
Yıllardır bu konuları konuşuruz. Biz örgüt olarak bu konuda gereken çalışmaları yapıyoruz. Yaşanan kazadan sonra iki kadınımız daha öldü. Yıllardır kayısı, fındık, çapa gibi işlere çalışmak için gidiliyor. Ama bu işlere özellikle kadınlar ve çocuklar gidiyor. G. Antep’e gittim, bindiğim minibüse yirmi beş yolcu alındı. Bir kaza olsa o kadar insanın ölmesi içten bile değil. Daha fazla yol kontrolü yapılmalı. İşsizler derneği başkanına sormak istiyorum. Acaba bu konuda STK lar ile görüştü mü? Ayrıca şunu söylemek gerekir. Mesleki eğitim kursları açıldığı takdirde ırgat sayımızın azalacağına inanıyorum. Irgatlık konusu yüzünden bir kadın olarak içim yanıyor. Bu sadece Adıyaman’ın değil, Güneydoğu’nun kanayan yarasıdır.
22/Abdurrahman Yıldırım :
Demokratik özgürlük bir başkasının özgürlük sınırına dayanana kadardır. İstanbul şehir hatlarının kullanacağı araçların renkleri için anket yapıldı. Böyle basit bir konuyu kamuoyuna danışanlar, yapılan köprünün adı veya Gezi Parkı gibi önemli bir konuda kendi bildiğini okudu. İşçi transferi konusunda mutlak bir denetim gerekmektedir. Hak ve sorumluluk açısından simsarların yasal bir statü kazanması gerekir. En azından olası bir kaza durumunda konu adına muhatap alınacak biri olur. Tamam yolcu taşımada masraf fazla olabilir. Ama hiçbir şey insan hayatından daha değerli değildir. Çakal köprüsünün kanatlarında hiçbir muhafaza tedbiri yoktur. O kazadan önce yaşanan kazada araç bariyerlere çarptığı için camdan fırlayan üç çocuk hariç kimse ölmedi. Irgatların çalışmak için gittiği yerlerde tuvalet, su, banyo yok. Bu insanlara konteynır verilebilir. Sürekli ırgatların fazlalığından şikayet ediyoruz. Adıyaman’da yatırım olmaz. Çünkü demir yolu yok, ulaşım ağı yok. Geriye tarımcılık kalıyor. Aslanoğlu projesinden bahsediliyor. Öyle bir projede yok.
23/ Ahmet Yaşar Özçakmakcı :
Önceki oturumda basın mensupları boy boy fotoğraflarımızı çekti. Çünkü konu medyatik, ulusal bir konuydu. Ama konu bizimle alakalı olunca onlardan kimse kalmadı. Bizim Adıyaman’da bir bulvarımız var, bu bulvarımızda üç beş dakikada bir üzeri taşlarla dolu kamyonlar geçiyor. Şoför mahalli yüksekte olduğu için şoförler yayaları göremiyor. Yayalarda nede olsa bizi görüyorlar, çarpmazlar diye rahat yürüyorlar. Adam çoluğunu çocuğunu almış trafiğe aldırmadan önüne gelen her aracı soluyor. Kendisine değilse de yanındaki çocuğuna da mı acımıyor. Bu olaylar konusunda ise şunu söyleyebilirim. Barış sürecine girilmiştir. Ama sivri dilimizi kullanarak birilerini tahrik ettik. Lütfen sevgi dili kullanalım.
24/ Mustafa Baydar :
Trafik Şube Denetleme Müdürümüze soruyorum: kolej minibüsleri fazla yolcu alabilmek için araçlarını hınca hınç dolduruyor. Bu işin içinde rant mı var? Bu konuda denetim yapıyor musunuz?
İşsizler Derneği Müdürüne soruyorum: Bu ırgatlık ve mevsimlik işçi konusunu yetkili kişilerle görüşüyor musunuz?
25/ Ramazan GÖKAY:
Çakal köprüsünde ölenlerin durumu sadece trafik kazasıyla açıklanamaz. Seçtiğimiz vekiller yeterince memleketimizle ilgilenmiyor denildi. Milletvekilleri güvercin gibi yerde iken elimizden besleniyor, uçunca başımıza pisliyor. Taşeronlaşmanın kökeni Fransızcadır. Ve anlamı pis iştir. Millet vekilleri buralardaki yerleri özelleştirdi. Çimento, tekel, Sümerbank gibi yerleri satanları suçluyorum. İçkiyi, sigarayı yasaklayan zihniyet rafları ithal içki ve sigara ile dolduruyor. Tütünü yasaklayanlar 10 dakikada tabacco ile anlaşma yapıyor. Bizi yönetenler o örgüt var bu örgüt var diye tahvil veriyor. Göstericilerin üzerine sıkılan 630 ton biber gazının alındığı şirket Cemil çiçeğin oğluna aittir. Biz ırgat haline getirenler bir taraftan hazineyi soyuyor bir taraftan ise bize hazineyi doldurun diyor. 70 milyarlık çay parası bile bizden alınıyor. Sayın rektörümüze şunu sormak istiyorum işsizlik konusunda akademik bir çalışma yapılıyor mu?
26/ Sezai Ateş :
Down Brown: tanrının 2000 yılda satamadığını ben 10 yılda sattım demiştir. Cehennemin kapısı İstanbul da demiştir. Atatürkçü düşünce adı altında yıllar önce ülkeyi kaosa sürüklediler. Gezi parkında da aynı olaylar oluyor.
7/ Mahmut Yapıcı
Mevsimlik işçi konusunda hepimiz suçluyuz. Biz kişiyi değil partiyi seçiyoruz. Cumhuriyet tarihi boyunca Adıyaman hariç her ilden bir dönem bakan çıkmıştır. Adıyaman toprağını düşünün. Bir zamanlar güzel, yeşilimsi bir kentti şimdi ise kupkuru. Çayların suyu baraja akıyor, tarlalara su gitmiyor, bu yüzden tarım yapamayan insanlar ırgatlığa mecbur oluyor. Suçu kendimizde bulalım, STK olarak ırgatlar için komisyon kurup onlara destek vermeliyiz.
28/ Fehim Taştan:
Bitmek üzere olan iki barajımız vardı, Gaziantep’e hizmet verecek olan baraj ele alındı. Koçali barajı hizmet listesinden çıkarıldı.
Adıyamanın ırgatlıktan kurtulmasının kıssa yolu sulu tarıms geçip,ürünlerine Pazar imkanı sağlamaktır.
29/Mehmet MERDANOĞLU :Kanun yetersizliği ve şoförlerin hoşgörüsüzlüğü var. Biz emniyet kemerini angarya olarak görüyoruz. Fransa da meydana gelen bir trafik kazasında yağmurlu havada kayan araç direğe çarpıp kadına çarptı. Mahkeme bu kazada o direği yapan müteahit suçlu bulundu.
30/ M. Sait Kutlu :
Elbette halkın talepleri olacaktır. Ve iktidarda bu talepleri ele alıp değerlendirmelidir. Ama neden uygulanmadı diye sorgulanmamalıdır. Kesilmesi gündemde olan ağaç sayısı on ikidir. Ve zaten on biri kesilmiştir. Gezi Parkı kaldırılacak denildi ama park yerinde kalacak. Sadece kısmi bir düzenleme yapılacak. AKM ye ilişkin kanaatim ise oranın ucube bir bina olduğudur. Yıkılıp taksim meydanına katılabilir. Ya da faklı bir açıdan değerlendirilebilir. Gösteriler esnasında polisin müdahalesi bu kadar sert olmayabilirdi. Kamuya zarar vermeden yapılan eylemlere müdahale edilmemesi gerekir. Ama aksi olduğu takdirde müdahale elbette ki kaçınılmaz olur. Çakal köprüsündeki kaza, bu köprüde gerekli tedbirlerin alınmasına sebep olur ve olası kazalarda can kaybının olmamasını veya azalmasını sağlar.
31/ Nadir Telli:
Birsen hanım yirmi beş kişinin minibüse doldurulması konusunda ihbarda bulundu mu? Maalesef bu konuda halkın duyarlılığı yetersizdir. Abdurrahman beyin değindiği konuda şunu söyleyebilirim. Denetimde amaç trafiği düzenlemek, kazaları azaltmaktır. Ama denetim sırasında ihlaller nedeniyle çok ceza kesiliyor. Bu konuda fazla şikayet geliyor. Bu yıl kesilen ceza oranını % 65 aştık. Ama bu konuda şoför hataları çok fazla. Çakal köprüsüne boyamalar, tehlike işaretleri konuldu. Üç yılda bin beş yüz motoru trafikten men ettik. STK lar bu konuda mahalle baskısı kurabilir. Asayiş ve diğer birimlerle beraber detaylı bir denetim yapacağız. Mustafa beyin kolej minibüsleri ile ilgili sorusu vardı. O minibüslerin bir oturan birde ayakta yolcu sayısı vardır. İhbarlar için durdurduğumuzda bu sınırın aşılmadığını görüyoruz. Hoş bir görüntü sergilemiyor ancak yasal olduğu için ceza kesilmesi söz konusu değildir. Tırlar için bulvarları yasaklarsak o tırlar mahalle arlarına girmek mecburiyetinde kalacaklar. Çünkü alternatif yol yok. Tırlar açısından ara mahalleler bulvarlardan daha fazla tehlike arz ediyor. Bu konuda Adıyaman’ın daldı-geçti ve üst geçit ihtiyacı söz konusudur. Yüz elliye yakın fahri trafik müfettişimiz bulunuyor. Onların trafik konusunda ciddi bir katkısı var.
32/ İsmet Güneş :
Derneğimiz 5009 yılında kuruldu. Bir sodes ve bir Avrupa birliği projemiz var. Ama geçemedi. İşsizlik, tarım, demiryolları konusunu defalarca gündeme getirdik. Ama demiryolları konusunda gölbaşı Kahta arası çok pahalı olacağından kabul edilmedi. Ama bu konuları henüz valimizle görüşmüş değiliz. Maalesef işsizler derneğini kimse ciddiye almıyor. Görüşmek için gittiğimiz şahıslar gelenlerin işsizler derneğinden olduğunu duyunca yok dedirtiyor. Çalıştığımız fabrika kapandığında bin beş yüz kişi işsiz kaldı. Kahve köşelerinde kalmasınlar diye bu derneği kurduk. Şimdi% 65 i çalışıyor. Biz sadece bir dayanışmayız.
33/M. Talha Gönüllü :
Burada bütün konular birbiriyle ilintili olarak konuşuldu. Aklıma idam mangası geldi. Onların hepsinde dolu bir tüfek, mahkuma ateş ediyor. Bu idam mangasını yolcular, şoför, ekipmanlar, denetimciler ve o yolu sunan yönetim var. Bursa’ya gittim, orda hangi yola girerseniz girin hız yapamıyorsunuz. Her tarafta kontrol söz konusu. Kontroldeki tüm memurların görevini yerine getirmesi gerekir. Yapmamız gereken işleri kendimize acımadan yapmamız gerekir. Herkes üstüne düşen görevi bilip ona göre davranmalıdır. Bizim üniversite olarak üstümüze düşen araştırmaları yapmamız gerekir. Vazifemiz sorulduğu zaman problemleri araştırıp yol bulunmasına yardımcı olmak. Ama bu konuda üniversiteler unutuluyor. Üniversiteye danışırsanız size yardımcı olur. Bu konuda maddi beklentimiz yok. Dirençle çalıştığımız zaman sonuca varabiliriz. Beraber çalışabiliriz. Projesi olanlar direkt olarak rektörlüğe başvurabilirler. İşi yapmış olmak için değil yapmak için uğraşmak gerekir.
ÖNERİLER
1 /
ORTAK
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
MİLLETVEKİLLERİ İLE
MEDYA İLE
KATILIMCILARLA
SONUÇLAR
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Rapor AdıyamankMM İl Girişimcisi H. Şenel ŞARALDI ve çalışmaya gönüllü olarak destek veren Yıldız Reçper tarafından hazırlanmıştır.