YER: Adıyaman Belediyesi Meclis Salonu
TARİH: 04.05.2013
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / İmam Hüseyin Kültür Der. (Yılmaz Korkmaz)
2 / Alperen Ocakları Baş (Fehim Taştan)
3 / Kahta Togem Der. ( Emine Kardeş )
4 / Adıyaman kadın sorunlarını araştırma ve çözme der. (Naile Şahin)
5 / Kamer ( Zeliha Toprak )
6 / Adıyaman Kalkınma Der. (Necmettin Gürsoy )
7 / Kahta Kadın ve Çocuk Hakları Der. (Funda Özbek)
8 / Anadolu İş Kadınları Der. ( Fadime Kayakıran )
9 / Gör-bir Der. ( Yılmaz Reçper )
10/ Kent Konseyi Kadın Meclisi (Sevgi Karabulut)
11 / Tüm –Köy-Sen Adıyaman Şubesi Bşk (Ramazan Gökay )
12 / Yader. (İHH) (Mustafa Baydar)
13 / Adiyaman Kadın Yaşam Der. ( Semra Karadağ)
14 / Kurdi Der ( Derviş Güven)
15 / Beyazay Der. ( Funda Gürcan )
16 / Kadın Statüsünü Güçlendirme Der. ( Gülsüm Öncel)
17 / Zihinsel Engelliler Der. ( Zeynal Alagöz )
18 / Pozitif Gelişim ve Girişimciler Der. (Bahattin Bayrak)
19 / İHD (Osman Süzen)
20 / Gönüllü Anneler Der. (Nejla Özelçi)
21 / Bilgi ve Hikmet Der. (Hidayet Toprak )
22/ Adiyaman İşsizler Der. ( Mehmet Genç )
23 / Adıyaman Safvan Der. (Ahmet Yaşar Özçakmakçı)
24 / Yüksek Öğrenimler Der. (Murat Koca)
26 / Pirsultan Abdal kültür Der. (Mahmut Yapıcı)
27 / Adiyaman Üniversitesi Rektörü (M. Talha Gönüllü)
28 / Mazlum Der. ( Abdurrahman Yıldırım)
29 / Gökkuşağı Der. (Sezai Yılmaz )
30 / Egitimci ( İsmet Kaya)
MESLEK ODALARI
1 / Baro (Nazım Pektaş)
2 / Tabipler odası (Süleyman Kılınç)
3 / Esn.ve San. Kredi Kefalet Koop Odası Bşk. (Abuzer Aslantürk)
4/ Şehir Plancılar Odası (İbrahim Özcan)
5 / İnşaat Mühendisleri Odası ( Zeynal Bakır)
6 / Baro Kadın Kolları ( Zeynep Saya)
SENDİKALAR
1 / Ben-Bir-Sen (Osman Nuri Koçak)
2 / Eğitim-Sen Şube . ( Hediye Kılınç)
3 / Sağlık Sen (Abdulkadir Borozan)
4 / Emekli Bir Sen ( Sadık Yetiş )
5 / HAK Sen (Süleyman Işık)
6 / Büro Memur sen (Kadir Özşahin)
7 / Petrol İş Sendikası (Ahmet Demir)
8 / Kesk (İzzet Karadağ)
9 / EBG ve Memursen (Gaffari İzci )
10 / Eğitim Bir Sen Kadın Kolları (Leyla Yıldız)
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
1 / Ali Büyük Şahin
2 / Mehmet Merdanoğlu
GOZLEMCİLER
1 / Ahmet Aslantaş
2 / Tayfın Gözel
3 / Ömer Küçüker
4 / Neşat Taner
5 / Cengiz Bilen
6 / İmam Tümer
7 / Fetli Doğan
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
BELEDİYE BAŞKANLARI
1 / Adıyaman Belediye Bşk Danışmanı ( Emin Yağımlı )
KATILAN PARTİLER
1 / Ak Parti Gençlik Kolları (Samet Haraz )
DİĞER KATILIMCILAR
Çeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan toplam 57 izleyici/gözlemci katıldı.
MEDYA
1 / Asu TV (Yunus Emre Doğan, Deniz Çolak)
2 / Mercan TV (Özer Karakuş, İsmail Alkan)
3 / İHA (Cihan Kizi)
KONUŞULANLAR
1/ Ahmet Faruk ÜNSAL:Türkiye 1984’te farklı bir sesle kanlı bir başlangıca uyandı. Otuz yıl boyunca büyük bir şiddet ortamında yaşadık. Elbette bunun bir mayalanma dönemi vardı. Öncesinde 3-5 teröristin macerası gibi algıladık. Ama o süreçte kendilerine yandaş arıyorlardı. Irak- Kürdistan denen yerde hala Türkiye’nin üsleri var ama bu duruma çare olmadı. Çok yargısız infazlar oldu. On bin civarında Kürt siyasetiyle alakalı insan hapiste. Ciddi anlamda Adıyaman’ın daha doğusuna gittikçe JİTEM denen olgunun varlığı ortaya çıkıyor. Binlerce insan faili meçhul cinayetlere kurban gitti. Kırk bin küsur insanın hayatını kaybettiği bir dönemden geçtik. Bunun 7-8 bini devlet çalışanı, yaklaşık otuz beş bini ise sivil halk ve teröristlerdi. Yasa dışı örgüt eliyle bu tablo ortaya çıktı. Öyle bir noktaya geldik ki insanların taleplerini ısrarla ortaya koyduğu, yerine gelmeyince de şiddete başvurarak yaptırmaya çalıştığı bir duruma geldik.
300 milyar dolarlık para harcadık. Bu ülkemiz açısından ciddi bir mali kayıptır. Devlet kurulduğu günden bu yana Türk topraklarında yaşayan herkesin Türk kabul edildiği bir baskı uygulaması yapıldı. 73’lerde bu yönde çok yanlışlar yapıldı. Yıl 2010 ve bu yanlışları düzeltmeye çalıştık.
Eğer taraflar arasında anlaşma yapılabilirse bundan sonra kaynaklarımızı birbirimize karşı değil, birbirimizin rahatı için kullanabileceğiz. Elbette barışın sağlanmasının en önemli yararı akan kanın durmasıdır. Ama bu durum yapılanma ve kalkınma açısından da önemlidir. Türkiye’de barışın sağlanması Türkiye’nin büyümesi demektir. Ülkemizin bir cazibe merkezi haline gelmesi demektir. Dağda görev yapan askerimizin kanının dökülmemesini kalıcı hale getirmeliyiz.
Her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının eşit vatandaşlık duygusunu yaşaması gerekiyor. Kürdü Türkleştirmeye çalışma politikası yerine ona Kürt vatandaş olarak eşit davranma politikası önemlidir. Devlet ilk defa bir sorununu çözmek için kendi bünyesi dışında farklı statüdeki insanların yardımını istemiştir. Bu, siyasete bakış açısını değiştirecek bir olaydır ve Türkiye açısından özgür bir süreçtir. Bunun başka bir yönü de kamu yönetimine farklı bir bakış açısı getirmesidir.
2/ Yılmaz Korkmaz:
Barışı destekleyen herkesin ellerinden öpüyorum. Çünkü yüzyıllardır barışa hasret kaldık. Ama şunu sormak istiyorum; bu süreç sadece Kürt sorunu mudur? Yoksa cumhuriyetin kuruluşundan bu yana Kürt ve alevi sorunu mudur? Barışın sadece doğuyu değil, tüm Türkiye’yi kapsamasını istiyoruz.
3/ Zeynep Saya:
Bize süreci anlattınız ama biz zaten bu konuşulanları yaşıyoruz.bu halkın dili yasaklandı, çocuklarımıza istediğimiz adı vermedik. Öyle ki bir evin içinde nine Türkçe torun Kürtçe bilmez. Bu doğuda yaşanan bir travmadır. Ama sizler bu süreci maliyet açısından ele alırsanız ben bu konudan soğurum. Bugün kardeş dediğimiz insanlardan Bulgaristan veya Yunanistan’dakilerden bunu esirgedik. İki kesim arasında savaş değil vahşet yaşandı. Bir evde hem dağda şehit düşen asker hem dağda ölen gerilla var. Bu noktada siyasetçinin taşıdığı sorumluluk çok ağır. Biz savaşın tarafı değil mağdurları olduk. Siyasi iktidarın belirli devlet gücünden ayrı olarak sizleri yardıma çağırmasının dışında bunu sivil insanlar adına Türkiye genelinde yaygınlaştırmış olsaydık çok daha verimli olurdu diye düşünüyorum.
4/Ali BÜYÜKŞAHİN
Hükümetin başlattığı bu barış sürecine herkesin katkı sağlayacağını biliyorum. Bu konuyu ABD nin, Avrupa nın veya diğer dış kaynakların eliyle değil kendi irademizle halletmeliyiz. Din, dil, ırk ayrımı gözetmeden aynı hedefe yönelmeliyiz. Tek din, tek dil, tek ırk siyaseti bir yana bırakılmadan çözüme ulaşabileceğimizi sanmıyorum. Kürt sorunu görmezlikten gelindi bugüne dek. Bir ulus kendi dilini kullanmazsa bu durum o ulusun unutturulması anlamına gelir.
Bugüne kadar aleviler eşit yurttaş olarak görülmedi, üvey evlat muamelesi yapıldı. Alevilik ve Bektaşilik ders kitaplarına konulmalı. Alevi inanç önderleri yetiştiren okullar açılmalı. Alevi kurumlara maddi destek sağlanmalı. Devletin resmi kurumlarında Alevilere görev verilmeli. Tek din, tek dil, tek ırk zihniyetinden uzaklaşılmalı. Diyanet işleri başkanlığında alevi komisyonu olmalı.
5/ Ahmet Faruk ÜNSAL:
Akil insanlar devletin çatıştığı bir noktada üçüncü bir yol sunma rolünde değildir. Yol haritası konusunda bizimde bilgimiz yok. Bir yanda % 50 oy alan bir başbakan diğer tarafta çatışan gurubun lideri Öcalan var.
Her iki kesimin tarafı da kendi temsilcisi olarak gördüğü bu kişilere yüksek kredi verdi. Sadece bizim değil pek çok kişinin bu yol haritası hakkında pek bir bilgiye sahip olduğunu sanmıyorum. İmralı’ya oluşturulan küçük gruplar gönderiliyor. Biz siyasi karar alıcılar değiliz. Tarafları temsil etmiyoruz.
6/ Murat Koca:
Bize sadece resmin bir parçası gösteriliyor. ABD nin NATO nun üssü ülkemizde olduğu sürece barışın gelmesi biraz zor. ABD ve NATO nun tüm dünyada üsleri var ve bunların hangi örgütler tarafından beslendiği herkesçe aşikar. Benim kulağımın dibinden pkk kurşunu geçti. Terörün ne olduğunu biliyorum. Üniversite öğrencisi iken arabamızın önü kesildi. onları masumane göstermenin anlamı yok. Tabi ki kimsenin barışa karşı çıktığı yok ama ABD ve İsrail2in istekleri bitmedikçe barış gelmez. Bizler birbirimizle çatışmak yerine bunları görmeliyiz.
7/ Gaffari İzci :
Akil adamlar listesine baktım Adıyaman dan kimse var mı diye. Sizin adınızı görünce sevindim. Genel olarak Türkiye deki çözüm sürecinin beklentiler yönünde ilerleyeceğine inanıyorum. Konuşan konuşmayan herkese rağmen bir yol haritası bulunup derlenip toparlanması için çaba göstermek yerine hazır bir yol haritası sunmak dayatma olur. Akil adamlar listesinde toplumun tüm kesiminden isimler var. Biz kuruluşumuzdan bu yana iki şeye vurgu yapıyoruz. Birincisi Çanakkale ruhu diğeri ise anayasa.
Adıyaman la ilgili olarak şunu söyleye bilirim. Adıyaman çözüm sürecinde tamam anlamıyla göz ardı edildi.biz yüz on beş sivil toplum örgütüyle Türkiye de sürece ilk desteği verdik ama ses getirmedi. Adıyaman zaten çözüme katkı sağlama çabasında. Ama sadece sorunların olduğu bölgede çaba gösteriliyor. O bölgelere pozitif ayrımcılık yapılıyor. Yine o bölgelere ciddi yatırım projeleri yapılıyor. Adıyaman yine her zamanki gibi bu durumunda uzağında.
8/ İmam TÜMEN:
Toplumun büyük kesimi özellikle de Kürtler büyük bedeller ödedi. Otuz yıllık bir çatışma sürecinden sonra sanki gökten vahiy inmiş gibi devlet çözüm sürecine doğru bir adım attı. Eğer bu devlet kurulduğunda Kürtlere dağda yürüyen Türksünüz dayatması yapılmasaydı böyle olmazdı. Bu, ret inkar ve imha siyasetinden kaynaklanıyor. Devlet ilk defa bir sorunu müzakere yoluna gidiyor. Ama bu konuda kaygılar var. Çünkü herkes bunu sadece devlet-Kürt sorunu gibi algılıyor, aleviler yine göz ardı ediliyor. Seksen bir vali ve yüzlerce kaymakam içinde hiç alevi yok. Yüzyıla yakındır kurulmuş bir cumhuriyetin tek tipliğidir bu. Hükümet farklı düşüneni konuşturmayayım, akilleri ben seçeyim, benim dediğim olsun düşüncesine sahiptir.
9/ Derviş Güven
Akil insanlar grubu Adıyaman ın özelliğini göz önüne alarak biraz daha fazla üzerinde durup en az 4-5 gününü ayırmalıdır. Ve öncelikle halkımız sahip olduğu önyargı ve ezberden vazgeçmelidir. Barış dili kullanılmalıdır. Özellikle basın-yayın ve akil insanlar eski dili terk etmelidir. Barış yapılacaksa öncelikle var olan acı gerçeklerle yüzleşmeli ve hatalar kabul edilmelidir. Örneğin;
Korucu ordusu ne olacak?
Boşaltılmış yaklaşık dört bin köyün durumu ne olacak?
Faili meçhul on yedi bin insanı nereye koyacağız? Onlar için ne diyeceğiz? Aileler ile nasıl barışacağız?
Yeni yapılacak anayasada şimdiye kadar imha ve inkar ettiğimiz gerçekleri kabul edip anayasal güvence altına alacak mıyız?
Anadilde eğitim hakkı verilecek mi?
Temennimiz; bu yeni süreç ve yapılacak anayasa herkesin ortak vatanda özgür, eşit ve kardeşçe yaşaması için uygun ortamı yaratır. Farklılıklarımızın zenginliğimiz olduğu inancı ve bilinci gelişir. Barış sürecini örmek zordur ama başaracağız.
10/ Alperen Ocakları Baş (Fehim Taştan):
Alinin adını veli velinin adını Ahmet koyuyorlar. Bu ülkede herkes sıkıntı yaşıyor. Sıkıntıyı çözeceksek sorunun adını doğru koyalım. Bu ülkede zulüm yapılıyor. Yoksulluk, yasaklar gibi temel sorunlarımız var. Doksan üç yıldır bu ülkede işkence var. Ne zaman büyükler bu sıkıntıları ciddi bir şekilde dinlerse o zaman çözüm bulunur. Bu yapay bir süreçtir ve akil insanlar üç kategoriden oluşuyor. Marksist düşünen ama kapitalist yaşayanlar. Liberalist düşünen ama kapitalist yaşayanlar. Şeri düşünen ama kapitalist yaşayanlar.
11/ Fatlı DOĞAN:
Akil insanların rastgele seçilmesinden memnun oldum. Daha önce rastgele seçilmeyen akiller lozandaydı. Öyle olmasaydı bugün bu topraklarda iki tane özgür ülke olurdu. Birbirini destekleyen iki ülke olurdu. İngilizlerin burada ajanı var. Ona haber gönderiyorlar, Kürt beylerine mesajlarını iletmesini istiyorlar ama haber ulaşmıyor. Oradaki satılmışlar tek millet tek devlet istiyoruz dediler.
Ben başkanlık sisteminin getirilmesinden yanayım. Geçen gün iki afiş gördüm, biri Kürtçe diğeri Türkçe. Türkçe olanı net bir şekilde okudum ama Kürtçe olanından bir şey anlamadım. Burada Kürtçe konuşan arkadaşımızın da ne söylediğini anlamadım. Küçükken köyde öğretmenimiz elime sopa ile vura vura Türkçe öğrettiler. burada %95 i asimile olmuş Kürt var. ABD evet dedi, hükümet evet dedi, millet evet diyor, çözüm olacak.
12/ Ahmet Yaşar Özçakmakçı:
Burası TBMM sayılır çünkü milletin kendisi burada. Bugüne kadar hep birileri yapsın biz pişmiş aşı yiyelim dedik. Acaba biz sivil toplum kuruluşları olarak birbirimizi ne kadar dinledik. Belki beraber gezdik ama düşüncemize yakın olanlarla gezdik. Farklı düşüncede olanları öteledik.
13/Mustafa Baydar:
Ülkemizde olması gereken barışın sadece Kürt meselesi olmadığı kanısındayım. Ülkemizde başörtüsü meselesi var. İnsanların inanç meselesinde ezilmemesi gerektiğine inanıyorum. Bununla beraber dağda şehit düşen askerimizin ve yine dağda öldürülen insanımızın cenazesinde hiçbir fak gözetmeksizin Fatiha ve Kuran-ı Kerim okunuyorsa bizim birbirimizden farkımız yok demektir.
Adına ister barış ister anlaşma desinler, her ne yapılacaksa biran önce yapılmalı. Hepimiz kardeşiz bu yüzden akan kan derhal durdurulmalı ve silaha yapılan yatırımlar biran önce ekonomimize geri kazandırılmalıdır. Her kim bu süreçte elinden geleni yapıyorsa Allah ondan razı olsun.
14/ Zeliha TOPRAK:
Akil insanlara bu zor görevi üstlendikleri için teşekkür ediyorum. Silahların susması dönemini çok önemsiyoruz. Pkklılar zarar görmeden geri çekilmeli. Yaşanacak bir sorun, can kaybı süreci zora sokar. Devam edecek şiddetsiz süreçte siyasetin güçleneceğini umuyoruz. Esasen herkesin aklından geçeni dile getirdiği bu süreç barışa giriş anlamı taşıyor.
Uzun vadede çatışmaların durmasının şiddeti normal günlük bir uygulama olmaktan çıkaracağı için kadına yönelik şiddetin azalmasına katkısı olacağını düşünüyorum. İlimiz açısından en can alıcı sorun; işsizlik, yoksulluk, mevsimlik tarım işçiliğidir. Silaha, savaşa, şiddete ayrılan ödenek bu sorunların giderilmesine yatırılacak olursa ilimiz daha yaşanılabilir bir il olup kimsenin gönlü şiddete kaymayacaktır.
15/ M. Talha Gönüllü:
Yaradan insanları farklı yaratmış. Öyle ki milyarlarca insanın kim olduğunu bulabiliyorsunuz. Bu farklılığı Yaradan yapmışken insanların bunu tek tip hale getirmesi doğru değil. Farklı insanlar ortak iş yapınca birbirlerini anlıyorlar. Bir zamanlar başörtüsü sorunu vardı, sorunun hala devam ettiği yerlerde var.
Bu konularda cetvelin adil olması lazım. Oysaki cetvelin kırık tarafı kime denk geliyorsa sorunu sadece o görüyor. Çevirdiğinde ilk taraf rahat ediyor ama bu defa kırık kimin tarafına giderse o bir sorun olduğunu görüyor. Ama önemli olan kırığın kime geldiği değil cetvelin kırık olduğu gerçeğidir. Yani aleviyi kurtarırken kürt ezilir. Kürdü kurtarırken sünni ezilir. Cetveli değiştirmediğimiz sürece sürekli birileri ezilir.
Benim nazarımda bu süreç altın fırsat gibidir. Bunun değerini bilmedik diyelim başka çözüm yolu bulabilecek miyiz sanki. Bu fırsatı iyi değerlendirmemiz gerekmektedir.
Yerel Gündem
16/ Süleyman Işık:
Otuz yıl diyorlar ama katılmıyorum. Bu kan doksan yıldır akıyor. Bugün Dersim katliamının yıldönümü. Şeyh Sait isyanında o kürt diye katledildi.dersim olayında Seyit Rıza kürt diye katledildi. İnsanlar kurşuna dizildi, bu bir soykırımdır ve doksan yıldır süregeliyor. İnsanlar katlediliyor. Köyler boşaltılıyor. Binlerce faili meçhul var. Kazılarda çıkan kemikler var. Hala anaların yürekleri yanıyor. İnşallah buda 1923 teki gibi kağıt üstünde kalmaz ve anayasada düzenlenip uygulanır.
Yazık ki zihniyet hep aynı, ne zaman ki zihniyet değişir o zaman akan kan durur. Kürde ve Türke, Aleviye ve Sünniye aynı haklar verilmeli.
Ayrıca diğer azınlıklara da verilmeli. Alevilerin isteklerinden biri de zorunlu din dersinin kaldırılması, demokrasinin uygulanmasıdır. Biz namaz kılmıyoruz, çocuğumuza zorla namaz kıl diyorlar. Bu baskı devam ettiği sürece çözüm gelmez.
17/Nejla Özelçi:
Kimse doğarken kimliğini belirleme şansına sahip değildir. Neden otuz yıl sonra ve şimdi? Daha önce yapılsaydı can kaybımız daha az olurdu. Karayılan diyor ki b.z silahlarımızı tutuyoruz. Bunun anlamı nedir? Neden tayini çıkanlar doğuya gitmek istemiyor? Bunların nedenlerini açıklar mısınız. Bunun nedeni yatırımın olmaması mıdır? Büyük şehirler yeterince gelişti. Birazda güney doğudaki illerin geliştirilme vakti gelmedi mi? Farz edelim ki dağdan insanlar indi.yatırımın olmadığı gelişmenin sağlanmadığı bölgede ne yapacak? Bu boşlukta yine farklı şeyler yapmaya yönelir. Gençler üniversite okuyor, ama bitirdiği halde ders çalışmaya devam ediyor.yeter artık bende dağa çıkarım diyen gençler var bu yüzden. Yani sadece kürtler dağa çıkmıyor.
18/ Zeynal Bakır: İnşaat Mühendisleri odası başkanı olarak İMO adına toplantıya katılıyorum. Öncelikle sizleri ve tüm katılımcıları saygı ile selamlıyorum. Bir Adıyaman’lı olarak sizin Akil İnsanlar içerinde olmanızdan dolayı gurur duyduğumu belirtmek isterim.
Asimilasyon insanlık suçudur. Bu bütün dünyanın kabul ettiği bir durumdur. Buradan hareketle Ülkemizin kurtuluş savaşı verilirken toplumun her kesimi bu savaşta canını ve malını verdi. Ülkemiz sömürgeci güçlerden kurtuldu. Ancak, o gün itibari ile, Türkçeyi bilmiyorlardı bu gün Kürtçeyi bilmiyorlar. O gün Sünniliği bilmiyorlardı bu gün Aleviliği bilmiyorlar. Bu salondaki bulunana kişilerin kahır ekseriyeti bu durumdadır. Alevi asilime edilmiş kendi tarihinden koparılmış, birçoğu bunu bilmeden, Aleviliğe karşı nefret suçu işlemektedir. Aynı durum Kürtler için de geçerlidir. Hala zorunlu Sünnilik din dersi ile Devlet benimle çocuğum arasına sınır koyuyor. Kendi çocuğum hiçbir koşulda tasvip etmediğim ve tanımadığım bir din hocası ile benim aramda ikilem yaşıyor. Atalarımız kurtuluş savaşını verirken kimden kurtulmuş olduk kimin esiri olduk. Bu eziyeti bizlere yaşatmak Onların amacı ile ne kadar örtüşüyor. Siz Akil İnsanların işi Batıda çok zor. Allah yardımcınız olsun. Çünkü Ülkenin büyük insanları(!) yıllardır büyük çoğunluğa, yani Türk ve Sünnilere, çok büyük yalanlar söylediler. Bu ülkede sadece Türk ve İslam, Sünnilik kast edilerek, var dediler. Kürt yok dediler, Alevi yok dediler. Bu yalana inanan büyük çoğunluğa bir türlü kendimizi ve derdimiz anlatamadık. Hep dışlandık, hep hor görüldük. Dolayısı ile bu gün Ülkemizin batısından şu sesler çıkıyor; Kürtlere neler veriliyor deniliyor. Aslında soruyu Kürtlerin tersinden sorması gerekir. Yani Kürtler bizlere ne veriliyor demesi gerekir Çünkü bu çatışmalı sürecin acısın Kürtler çekti. Polis olarak çekti, asker olarak çekti, korucu olarak çekti, gerilla olarak çekti. Bütün bu acılara rağmen Kürtler bize ne vereceksiniz diye sormuyor, sadece çözüm ve barış istiyor. Son olarak, umarım bu süreç PKK sorununu değil; Kürt sorununu çözer. Bu barış süreci ülkemizin tüm mağdur edilen başta Kürt ve Alevilerin sorunlarının çözülmesi için iyi bir vesile olur. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.
19/ Mehmet MERDANOĞLU:
Adına barış süreci deniliyor. Sayın rektörümüzün dediği gibi, cetvel kırıktır sünni kesim başörtüyle okula gidemedi, alevi ezildi kürt ezildi. Yeni bir anayasa yapılacaksa herkesin eşit haklara sahip olduğunu düşünmesi gerekir. Devlet herkese eşit mesafede durmadı. Ben aleviyim ve devlet bana üvey evlat muamelesi yapıyor. Çocuğum yabancı olduğu dersi görüyor.
Diyanet İşleri Başkanlığının büyük bir bütçesi varsa ve bundan kendi kesimi faydalanıyorsa burada kul hakkı vardır. Cem evleri ibadet yeri olarak kabul edilmelidir. Bunun neresi ahlaka uygundur. Ben Allah’a inanıyorum, hazreti Muhammed’e(sav) inanıyorum, hazreti Ali’nin izinden gidiyorum dedim. Devlet anayasada bu haklarımızı güvence altına almalı.
20/ Süleyman Işık:
Türkiye de dile getirilen süreci barış süreci altında vurgulayınca buna karşı çıkacak bir baba yiğidin çıkacağına inanmıyorum. Devletin bu süreci dörtdörtlük karşılayabileceğine inanmıyorum. Gönül isterdi ki akil adamlar her iki tarafla görüşüp belli bir noktaya varıp sonra halkın karşısına çıksın. 1920 de Atatürk’ ün orda mahalli idarelerin oluşturulması uygun görülmüştür. Oraya ulaşın ve bağımsızlık taleplerini bastırın denilmiştir. 1922 de kürtlere bazı haklar verildi ve şimdi bu sürece geldik.
Bir rapor yayınlandı. Basın özgürlüğünde Türkiye 2012 de 13. sıradayken şimdi 2013 de 120. sırada. Biz Adıyaman olarak barışa inanan insanlarız şunu sormak istiyorum. Sizinde bir dönem aldığınız AKP 2009 da ki süreci şimdi devam ettirirse Allah korusun ne olur. Rektörümüzün güzel bir sözü vardı. İyi bir sivil anayasa yaparsak barışı getirebiliriz. Bunu sokaktaki adama sorsanız oda aynı şeyi söyler. Bunun için akil adam olmaya gerek yok. Ama AKP bu süreci başkanlık sistemine kurban ederse yazık eder. Herkes zaten barış diyor. Akil adamlar bize daha fazla ne anlatabilir. Hedef barış sürecine katkı sağlayacak bir sivil anayasa ise bunu sağlam bir zeminde yapmak gerekir. Umarım 1920 ve 2009 da ki gibi bir sürece maruz kalmayız.
21/ Osman SÜZEN:
Zor bir süreçten bahsediyoruz. Bu sürece yaraların tedavisi olarak bakmamız gerekiyor. Benimde yaşadığım olaylar oldu ve ben bunları kürt olarak yaşadım. Ben seyit Rıza’nın yaşını küçültülerek oğlunun ise yaşı büyültülerek idam edilmesini unutamam. Şeyh Sait’in asker silahlarının dipçiklerini yediğini unutamam.
Öldürülen bir gerillanın cenazesini alıp Kahta ya getirirken defalarca durdurulduk. İmam aradık ama cenaze öyle bir haldeydi ki imam bulamadık. Cesedin kulakları kolları kesikti. Bu süreç bir kapı aralamadır aslında. Burada Sivil Toplum Kuruluşları da akil adamlarda destek sağlayacaktır. Ülke şu kadar kazanacak, şu kadar zarardan kurtulacak deniliyor. Sanki devletin bunu sadece maddi korkuları için yaptığı izlenimi varmış gibi geliyor. Barışın bir tarifi vardır. Savaşın başka araçlarla sürdürülmesidir. Böyle olacaksa biz buna hayır diyoruz. Barıştan kastımız çatışmaların durmasıdır. Savaşa neden olan şeylerin kaldırılmasıdır. İktidar buna bir pazarlık süreci değildir deniliyor.
Barış sürecinin aşamaları var kalıcı çatışmasızlık, demokratikleştirilme süreci. Biz şuan kalıcı çatışmasızlık aşamasındayız. İnfaz yasası eşitsiz bir yasadır. TCK da çok antidemokratik kanunlar var. Korucular bir çekinme sürecinde sıcak bir çatışmada bulunabilir. Bunu hepimiz düşünmeliyiz. Daha dün Iğdır da iki askerimiz mayına bastı. Mayınları konuşmuyoruz. Oralar boşalıyor daha sonra oralara siviller gidilecek. Devlet bunun için uyarı levhaları asmalı. Ceza evlerinde ölüm döşeğinde olanlar var bunlarda konuşulmuyor. Dün Malatya da bir üniversite öğrencisi KCK adı altında 109 yıl ceza aldı. Bu konuda üniversitelere çok büyük sorumluluklar düşüyor.
22/ İzzet Karadağ:
Ortak karara vardığımız bir çok şey var. Katliamların yaşandığı, çatışmaların yaşandığı bir süreçten geçtik. Devletin toplumu ayrıştıran dilini de ortaya kattığımızda zor bir süreçti. Barış süreci savaş süreci kadar uzun olmamalı. Başta cesareti hükümet göstermeli. STK’ ların barışa katkısı nasıl olacak ortaya çıkacaktır. Biz heyetin öncülüğünde bir süreç yaşıyoruz. Bu yönden bu heyetin yükü ağırdır. Ama ben onları devletin memuru olarak görmüyorum.
Kamu oyunda barışa yönelik istekler var. Ama aynı zamanda bir risk var. Barış isteyenlerin büyük bir kısmı silahlar bırakılsın dağdakilerde ya gelsin yada sınır dışına gitsin ve barış başlasın diyor. Ama tarafların biri silahını elinde tutuyor. Eğer halkın önüne böyle bir durum konursa ve halkın çoğu barış istiyor denirse bu büyük bir risktir. Dağda bulunan gerillalar eğer şans verilirse silahlarımızı bırakırız demiyorlar. Hükümette bunu demiyor. Akil adamlar barış bekleyenlere bu yolda bir harita koymazlarsa memurdan öte bir şey olmazlar. Anayasanın niteliği değiştirilmeli. Cinsiyet özgürlüğü olan bir anayasa olmalı, ekolojik bir anayasa olmalı.
Güney doğu Türkiye nin çini olacakmış gibi tehlikeli laflar ediliyor. Bası dili açısından bakarsak kanallarda birbirine benzer diziler var. Kürtleri PKK yı aşağılayan programlar diziler var. Bu ayrımcılık getiren programları çocuklarımızın izlemesini istemiyoruz. İki üç gündür Adıyaman üniversitesinde bir gerginlik var. Rektörlüğün bu konuya sağ duyu ile yaklaşmasını istiyoruz. Bu tür şeyler süreci baltalayan bir zemin gibidir.
23/ Leyla Yıldız:
Biz çözümü destekliyoruz. Akil insanlar olarak herkesin dinlemesini istiyoruz. Yasaklar kalkmadığı sürece çözüm olmaz diye düşünüyorum. Kürt arkadaşım kürtçe konuşamıyor. Alevi arkadaşım aleviyim diyemiyor. Biz baş örtüsü ile okul kapılarından içeri giremiyorduk. Bingöl Karlıova’nın bir mezrasında görev yaptım. Orda ki halk devlet ile örgüt arasında kalmış durumda. Hala bu durum devam ediyor. Ayrıca istihdam sorunu var ve bu acilen çözülmeli. Yaşanan çatışma sürecinden eğitim çok zarar aldı.
24/İbrahim Özcan:
Akil adamların sosyolojik bir soruna müdahil olmasını istiyorsak o konuda yetkin olması gerekir. 1950 den sonra dünyada bir makineleşme oldu. Kırdan kente yığılma oldu buda. Kentin alt yapısı bu yığılmaya müsait değildi çünkü. Önceden var olan nüfus sonradan yığılan nüfusu hor gördü. Ben üniversite okurken proje ortaklıklarına doğulu olduğum için alınamadım. Bana göre sorunların temel kaynağı kentleşmedir. Bayındırlık ve İskan Bakanlığının adı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı oldu. Bu bile bir değişimdir.
25/ Fatli DOĞAN:
Kimse çocuğunun ahlaksız, terbiyesiz, sevgisiz, saygısız yetişmesini istemez. Dolayısıyla okullarda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisinin kaldırılmasına karşıyım. Ancak Diyanet İşleri Başkanlığında Alevilikle ilgili bir daire başkanlığının kurulmasını ve okullardaki Din Kültürü derslerinde Aleviliğinde anlatılması taraftarıyım. Ayrıca cem evlerinin de devletçe maddi manevi desteklenmesi ve üniversitelerde cem evlerinde görev alacak din adamlarının yetiştirileceği bölümler açılması gerektiğini düşünüyorum.
1990 da bir çağdaşlaşma furyası başladı. Eğer bu devam etseydi vay halimize. Ama aynı anda farklı isimlerde cemaatler de kuruldu bu sayede çağdaşlaşma furyasının önüne geçildi.
26/ Sevgi Karabulut:
80 mağdurlarından biride benim eşimdir. Çocuklarımı gece divan altlarında yatırdım. Çatışmalardan korumak için. Adıyamanlıyım ama ben Kürt müyüm Türk müyüm bilemedim.
27/ Semra Karadağ
Hala bu süreçte bu sorunu anlamayıp terör sorunu olarak algılanması söz konusudur. Hakikatleri araştırma komisyonu kurulması gerekiyor. Süleyman Demirel, Tansu Çiller, Mehmet Ağar gibi isimlerin yargılanması gerekiyor. Biz alevi sünni sorunu diyoruz ama bu ülkede Ermeniler ve başka azınlıklar da var.
28/ Sezai YILMAZ:
Önemli olan barışı kalıcı kılmaktır. Devletin herkese eşit yaklaşan ve ötekileştirme yapmayan mantalitesine sahip olması gerekir. Örgütlü yapıların farklı fikirleri benimsemeyi bilmesi gerekir. Bu süreçte birlikte zaman geçirirlerse birbirilerini daha iyi anlarlar. Bu STK’ lar çok çaba sarf ediyor.
Şunu vurgulamalı;
Onlarca medeniyet geldi gitti peki bu süreçte ki medeniyeti ilerde ki nesillere hangi isimle bırakacağız.
29/ Abdurrahman Yıldırım:
Bu süreç başarısızlığa uğramamalı çünkü halk daha fazla çatışma sürecini kaldıramaz. Bunun sadece kürt sorunu olmadığını söylediler, katılıyorum. Yapılacak anayasanın sonuca bağlanmamasının nedeni hala 82 anayasasının kaburgasından oluşmuş olmasıdır. İyi bir anayasa da tek başına yetmez. Bir zihniyet devrimine de ihtiyaç vardır.
30/ M. Talha Gönüllü:
Terör örgünün analaşmaya razı olması çok önemlidir. Terör örgütü bu fırsatı veriyor ve bu süreçte halkın desteği isteniyor. Ama halkın bunu desteklememesi fikri mantığa uymuyor. Çünkü insanlar barış istiyor. Bu önemli bir durumdur. Adeta Türk milletinin ayağının altına yağ konulmuş gibi. Sürekli ayağı kayan bir toplum gibiyiz. Kaymamak için tutunmaya çalışırken etrafımızı görmüyoruz.
ABD milleti belli olmayan bir ülkedir. Ama kendini bir numara ilan ediyor. Biz ayağımıza bakarken onlar çevresine bakıyor. Biz coğrafi olarak iyi bir konumdayız. Ama bundan faydalanmaya imkan bulamıyoruz. Refah düzeyi yüksek olan iki ülke var dünyada. Biri Kanada biri Hollanda. Orada ki üniversitelerde sosyal konular çokta gündemde değil. Onlar daha çok teknolojimizi nasıl geliştiririz diye düşünüyorlar. Bizde ise halk hayata tribünden boş boş bakıyor. Ülke için çalışacak birilerine ihtiyaç var. Ben orda Kebek denen bir bölgede okudum. Orda bir gün namaz kılacaktım. Hoca bana gel odamda kıl dedi. Biz sosyal olalım dedik ama onu da beceremedik. Oradakiler oraya gelenlerin sırtından gelişiyor. Bu yüzden sosyal ayrım yapmıyorlar. Biz ise hala yağı ve sosyal ayrımcılığı düşünüyoruz. Bizimde artık bu sosyal konuları aşmamız gerekiyor. Yani zihniyeti değiştirmek gerekiyor. Farklı olana sen neden farklısın demek Allah’a savaş açmak demektir.
Üniversitemizde bir öğrencimiz ay yıldızlı bir tişörtle okula geliyor başka biri bunu problem yapıyor. Ve olaylar büyüyor. Bizim basında burada böyle olaylar pek olmadığı için bunu hemen ulusal medyaya yetiştiriyor. Bu konular bundan sonra biraz daha zor olacaktır. Tek isteğim okuduğum yerde gördüğüm gibi bir üniversiteye bizde sahip olalım.
31/ Ahmet Faruk ÜNSAL:
Bayrak siyasi görüş temsilcisi olamaz. Bu yüzden rektörümüzün bu tepkisine teşekkür ediyorum. Biz 63 kişilik akil insanlar grubu nasıl seçildik bilmiyorum. Ben neden dahil edildim onu da bilmiyorum. Ama şunu söylemeliyim biz kimsenin memuru değiliz. Sizden aldığımız fikirleri büyüklerin önüne sunacağız. Ben bu sorunu asla PKK sorunu olarak ifade etmedim. Sadece Kürt meselesi diye ifade ettim.
Barış neden istenmiyor. Bazı kesimler iki tarafın bir araya gelip çözüm aramasından hazımsızlık duyuyor. Ben Kürt bölgesinin Türkiye’den ayrılmasını istemiyorum. Bunu isteyen varsa da dile getirmeli. Hükümetin dili konusunda evet bazen sert bir dil kullanılıyor. Osdo süreci kapı arkasında konuşulurken başbakan mitinglerde bunun olmadığını söyledi. Siyasetçiler çok sert mesajlar veriyorsa kapı arkasında çok başka şeyler konuşuluyor demektir. Mehmet Ali Şahin Adalet Bakanı iken MİT müsteşarını İmralı ya gönderdi. Oranın komutanı olan bir albay bu görüşmeye engel oldu. Türkiye de bir demokratik iktidar bir de bürokratik iktidar var. Bazı kesimler demokratik iktidarın faaliyetlerini bozmak için bürokrasiyi kullanıyor.
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
MİLLETVEKİLLERİ İLE
MEDYA İLE
KATILIMCILARLA
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Rapor AdıyamankMM İl Girişimcisi H. Şenel ŞARALDI ve çalışmaya gönüllü olarak destek veren Yıldız Reçper tarafından hazırlanmıştır
04.05.2013 Adıyaman kMM Toplantı Tutanağı
previous post