YER: Adıyaman Belediyesi Meclis Salonu
TARİH: 06.04.2013
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / İmam Hüseyin Kültür Der. (Yılmaz Korkmaz)
2 / Alperen Ocakları Baş (Fehim Taştan)
3 / Besni Aktif Kadınlar Koop. (Hatice Göncü )
4 / Adıyaman kadın sorunlarını araştırma ve çözme der. (Naile Şahin)
5 / Kamer (Berrin Küçükkelepçe)
6 / Adıyaman Kalkınma Der. (Necmettin Gürsoy )
7 / Adıyaman İşsizler Der. ( İsmet Güneş Der. Bşk. )
8 / Anadolu İş Kadınları Der. ( Fadime Kayakıran )
9 / Gör-bir Der. ( Yılmaz Reçper )
10/ Kent Konseyi Kadın Meclisi (Sevgi Karabulut)
11 / Tüm –Köy-Sen Adıyaman Şubesi Bşk (Ramazan Gökay )
12 / Yader. (İHH) (Mustafa Baydar)
13 / Adıyaman Sivildestek Der. ( Mustafa Işıldak )
14 / Bitki yemi Üreticisi ( Mahmut Doğan )
15 / Beyazay Der. ( Funda Gürcan )
16 / Kadın Statüsünü Güçlendirme Der. ( Gülsüm Öncel)
17 / Zihinsel Engelliler Der. ( Zeynal Alagöz )
18 / Pozitif Gelişim ve Girişimciler Der. (Bahattin Bayrak)
19 / İHD (Osman Süzen)
20 / Gönüllü Anneler Der. (Nejla Özelçi)
21 / Adiyaman Fenlisesi Müdür Yrd. Coğrafya Öğr. ( Bilirkişi Zeynal Karataş)
22/ Adiyaman Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müd. (Adil Alan)
23 / Adıyaman Gençlik Evi (Aydın Sarıkaya)
24 / Kahta İlçe Sağlık Müd. (Selahattin Kayataş)
26 / İmam Hüseyin Kültür Der. (Mehmet Küçük)
27 / Adiyaman Üniversitesi Rektörü (M. Talha Gönüllü)
MESLEK ODALARI
1 / Baro (Zeynep Saya)
2 / Tabipler odası (Süleyman Kılınç)
3 / Esn.ve San. Kredi Kefalet Koop Odası Bşk. (Abuzer Aslantürk)
4/ Şehir Plancılar Odası (İbrahim Özcan)
5 / Adıyaman Ziraat Odası Bşk (Kemal Şahin)
SENDİKALAR
1 / Ben-Bir-Sen (Osman Nuri Koçak)
2 / Eğitim-Sen Şube . ( Abdullah Demir)
3 / Emekliler Birliği Sendikası (Abdurrahman Can)
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER: Yok
GÖZLEMCİLER
1/İskender Korkut
2/Bilal Zemin
3/Nazım Pektaş
4/A. Uçar
5/Gökhan Pektaş
6/Halit Mengeli
7/Mehmet Akgül
8/Gökhan Doğan
9/Bayram Erzurumluoğlu
10/Senem Bozgün
11/Abdurrahman Doğan
12/Mahmut Polattaş
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
1 / Yok
BELEDİYE BAŞKANLARI
1/Adıyaman Belediye Bşk Yr. ( Mehmet Durmuş )
2/Adıyaman Belediye Bşk Yr. (Ebubekir Fırat)
KATILAN PARTİLER
1 / Ak Parti Gençlik Kolları Baş. (Mustafa Güzel)
2 / BDP Merzekzİlçe Baş Yrd. (Aziz Aktaş )
DİĞER KATILIMCILAR
Çeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan toplam 51 izleyici/gözlemci katıldı.
MEDYA
1/Asu TV (Yunus Emre Doğan, Deniz Çolak)
2/Mercan TV (Özer Karakuş, İsmail Alkan)
3/İHA (Cihan Kizik)
MODERATÖR : Prof Dr. Mehmet Altan ( Gazeteci Yazar )
KONULAR
GENEL KONU: 'İklim değişiklikleri ve Türkiye'
YEREL GÜNDEM: Adıyaman da Tarım ve hayvancılık Sorunları
KONUŞULANLAR
1/ Prof Dr. Mehmet Altan :Toplum için ulusal basından çok yerel basın önemli olmalıdır. Çünkü insanın yaşadığı yer önemlidir, insanın kendisi önemlidir. Yerel basın o insanın yaşadığı yerin sorunlarına, ihtiyaçlarına değinir.Bir süre önce Ukrayna'da ki Çernobil Müzesini gezdim. Facianın boyutlarının haritasını çıkarmışlar. Bu iklim değişiklikleri açısından çok vahim bir durum ama öte yandan bir enerji ihtiyacı söz konusu. Bu yüzden bu konu çok tartışmalı bir alandır.
2/ M. Talha Gönüllü:İklim değişimi deyince şunu düşünüyorum. Birgün gelecek bizler sürecek bir tarla ve kaybedecek bir alan bulamayacağız. Yeryüzünde yaşayan insanlar hak ettiklerinden fazlasını harcamaktadır. Ancak buna dünya bazında baktığımız zaman Bunu hak ettiğinden çok daha fazlasını kullanmakta. Gelişmiş ülkeler hak ettiklerinin elli kat üstünde harcıyor. Gezegen bize bir veriyor. Biz bunun ik buçuk katının fazlasını kullanıyoruz. Bazı yerlerde de fırsat bulamadıkları için bu değerin çok eksilerde olduğunu görüyoruz. İçilen çayın, binilen aracın değer olarak bir karşılığı vardır. Yaşam tarzımızı değiştirmek gerekiyor. Bu bütün topluma düşen bir görevdir. Bunu herkes konuşuyor, ama gayretlerin yeterli olduğunu söyleyemeyiz. Yenilenebilir enerjiye riayet etmemiz hatta az harcamayı bilmemiz gerekiyor. Nükleer enerji üretimi sırasında dünya için büyük enerji kaybı söz konusudur. Toplum çevre konusunda yeterince bilgiye sahip değil. Basının toplumu aydınlatmada yeterli olduğuna inanmıyorum. Basın kendisine bunu görev edinmeli. Ayrıca hukuksal konularda da insan eğitilmiyor. En kötüsü bu konularda geciktiğimize inanıyorum. 'Hadi' demek için en az on yıl geçmesi lazım. Kaynakları israf etmemek gerek. Sonuçta geri dönüşümü olmayan fosil atıkları tasarruflu kullanmak gerekiyor. En önemlisi her insanın her sene en az on tane fidan ekmesi lazım. Bu bile bize gezegenin verdiği ile kıyaslanamaz. Her materyalin üretilmesi için gerekn enerjinin borcunu gezegene ödemek lazım.
3/ Zeynal Karataş:İklim değişikliği açısından bakınca sürekli bir felaketler dizisi görüyoruz. Aslında tarihi içinde iklim değişikliği iç ve dış kaynaklı etkenlerle tabii bir değişim gösterir. Bu değişimin insan bakış açısıyla felaket gibi görünmesi anlaşılır birşeydir. İklim değişikliğinin sadece kuraklık, çölleşme şeklinde anlaşılması eksikliktir. Farklı bileşenleri olan ve bu bileşenler arasında etkileşim düşünüldeğinde küresel iklim sistemi karışıktır. Her coğrafya'nın değişkeni farklı olacaktır. Küresel ısınma sanayi devrimi ile birlikte enerji ihtiyacı nedeniyle kullanılan fosil yakıtları atmosferde ki gaz oranını değiştirerek sera etkisi oluşturmaktadır. Ülkemizde Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde kuraklık beklenirken Karadeniz ve Doğuanadolu bölgelerinde yağış oranının artması beklenmektedir. Ülkemizde kuraklık, ani sağnak yağışlar, sel ve heyelan en önemli sorunlardır. Küresel ısınma global bir sorundur. Bu çerçevede çözüm aranmalıdır. Bireysel bazda ise israf ahlaki bir değer olarak algılanmalıdır.
4/ İbrahim Özcan:
Rektörümüz ve hocamız bilimsel yaklaştı olaya. Ben bir plancı olarak kent bazında olaya bakıyorum. Bizim çocukluğumuzda kış kış olsun kış gibi, yaz yaz olsun yaz gibi derlerdi. 1950'lerden sonra hızlı gelişmelerle birlikte araziyi hor kullanma, kapitalizmin sonucu olan kentleşme vs.. Bu olaylar olurken iklim değişikliği olmasının zaralarının olacağı kanısındayım. HES dereyatağında ki canlıların yok olmasına neden oluyor. Bu mudur gelişme! 1980'lerde ki ile bugün kü arazi yapısı Adıyaman'da çok farklı. Düzensiz yapılaşma iklim değişikliğine sebep olur.
5/ Fehim Taştan:
Bu sıkıntıların %90 sebebi iklimi değişen insandır. İnsan insalıktan çıkınca dereyatağında ki canlının suyunada, komşusunun aldığı nefese de göz koyar. İnsan öz iklimine dönünce bunlardan vazgeçer, o zaman iklim değişikliği böyle göz korkutmaz.
6/ Nejla Özelçi:
Dereyataklarını kapatıp bina diken bir çevrede yaşıyorum. Klimaları her odaya takıyoruz. Oysa geri dönüşüme önem vermeliyiz. Bizler insan olarak tembel bir yapıya sahip olduğumuz için iki adım yere bile arabayla gidiyoruz. Önce ileriye dönük olarak kendimizi değiştirmeliyiz.
7/ Osman Süzen:
İklim değişikliği sadece Türkiye'yi veya Adıyaman'ı ilgilendiren bir sorun değildir. Tüm dünya ile birlikte çözüm bulunması gereken global bir sorundur. Ama sadece bu iklim değişikliğini değil siyasal iklimide tartışmak gerekir diye düşünüyorum. İnsanın doğayla çatışması aslında insanın insanla çatışmasının sonucudur. İnsanlar tüm alanı kendi üretim alanları olarak görüyorlar. İstanbul'da ki büyük firmalar küçük şehirlerin kırlarında yer arıyor kendine çünkü büyük şehirlerde yer bırakmadılar. Amerika'da aynı şeyi Afrika ülkelerinde yapıyor. Dünyanın %70'i israf nedir bilmiyor. Bunun önü alınmazsa bir Nuh tufanı olur, ama bir Nuh gelmez.
8/ Ramazan Gökay :
Naf'ta anlaşmasına en son imza atan Türkiye'ye baktığımızda Antalya Belen'de sadece bir golf sahası için on bin çam ağacı kesti. Bir rally pisti için onbilerce çam ağacı kestiler. Rant uğruna HES'lere başvuran, o kirli kömürleri dağıtarak rant bekleyen anlayıştan bir sonuç çıkmaz bu konuda üniversitelere büyük iş düşüyor.
9/ Zeynep Saya:
Biz emanetçiyiz. Doğanın dengesini bozunca doğa sizden intikam alıyor. Karadenizde ki sel felaketlerini düşünün. Toki'de ki can kayıplarını düşünün. Toki gibi büyük bir kurumun iyi bir etüt çalışması yapması gerekir ama ama yapılmaması ihmal değil, kasıt gibi geliyor. Temel hak ve özgürlükler dillendirilirken sağlıklı bir çevrede yaşam hakkı konuşluyor. Bu konuda yöneten toplum çok önemli. Kanser vakalarında çok artış var. Mevsimlerin yer değiştirdiğini düşünüyorum. Cezai müeyyidelerin daha ağır işletilmesi gerektiğini düşünüyorum.
10/ Mehmet Küçük :
Küresel ısınma eğitimde işlenmeyen, eğitimcilerin insiyatifine kalmış bir konu olduğunu düşünüyorum. Bir anektodu paylaşmak istiyorum. Bize gelen misafirin çocuğu suyu çok açtığı için suyu az kullanmasını söyledim. Nedenini sorunca küresel ısınma var diye cevap verdim. Annesi aynı şekilde suyu açtığında çocuk ona suyu azalt küresel ısınma var dedi. Bu konularda alt kademelerden başlanmalı.
11/ Bilal Zemin:
Adıyaman'da ki araçların azami artışına dikkat çekmek istiyorum. Sivil kıyafetle okula gidebilsek bisikletlerle giderdik. Ancak takım elbise buna müsade etmiyor. Bir sosyal paylaşım sitesindeki bir gencin benim aşkım Adıyaman'ın yollar gibidir. Ya hiç başlamadı, ya hiç bitmedi.
12/ Mustafa Işıldak: Adıyaman'da iki kez sel oldu. Bunun sebebi iklim değişikliği midir? Açıklık getirlmesini istiyorum.
13/ Gökhan Doğan:
Bir kızılderili atasözü vardır. Doğa bize atalarımızdan miras değil, torunlarımızdan emanettir. Emanet olarak görülmeli ve doğanın kıymetini bilmek gerekir. Sanayi tarafında akan sular hergün bir renkte akıyor. Arıtma tesisi var ama çalışmıyor.
14/ Zeynal Karataş:
Dünya üzerindeki nimetler eşit dağıtılmadığı için ''Afrikalı çocuklar siz fazla tok olduğunuz için biz açız diyorlar''. Türkiye'de suyun yeterli olduğu kabul ediyor ama bu doğru değil. Kişi başına günlük su tüketimi Amerika'da 500 lt. , İngiltere'de 200 lt. , Afrika'da 10 litredir.
15/ Mustafa Baydar:
Ekolojik dengenin bozulmasını tamamen canlı varlıkların kendi kendine imhası olarak görüyorum. Ki insanlar tüm kaynakların israf edilmesinde olağanüstü bir şekilde çalşıyor. Gerek tarımda, gerek hayvancılıkta, gerek enerjide önemli kaynağımız ve can damarımız olan suyu boşa heba ediyoruz. Oysa unutulmamalı ki Afrika ülkelerinde belkide inanmayacaksınız ama Somali'de ve Etopya'da ve bu gibi bir çok ülkede insanlar hayata tutunabilmek için idrarlarını içmek zorunda kalıyor. Bunun canlı tanığı ise gönüllü olduğumuz İHH dernekleridir. Oysa biz kullanabileceğimizin fazlasını israf ediyoruz. İnanın bizim israf ettiğimiz o sularla Afrika ülkeleri susuzluktan kurtulacaktır. Şu bir gerçek ki en ucuz enerji tasarruf edilen enerjidir. Tüm kaynaklarımızı değerini çok iyi bilmeliyiz. Aksi takdirde iş işten geçer. Temel bi eğitimle insanların yönlendirilmesinin çok uygun olacağı kanısındayım herşeyden önce tasarrufu öğrenmek zorundayız.
16/ Zeynal Alagöz: Adıyaman için su akar Adıyaman bakar derlerdi. Ömer Bin Abdulaziz diyorki baş sağlam olursa bütün beden sağlam olur. Baş rahatsız olursa bütün beden rahatsız olur. Adıyaman'da daha önce sular boşuna akardı. Ama şimdi o suların üzerinde elektrik santralleri yapılmışve yapılmaya devam devam ediyor.Hava ile elektrik santralleri yapılıyor daha önce bunlar yoktu.
17/ Ebubekir Fırat: Kur'an-ı Kerim'de Allah'ın merhametli olduğu söylenir. Bu durumda nasıl kıyamet kopar derdim. İnsan kendi kıyametini koparırmış meğer. Şehirleşme konusunda; yerleşim alanlarına daha çok insan yerleşebilir ama yeni yerleşim yerleri açıyorlar. Halbuki şehir yatay değil dikey büyümeli. ssel baskınında 162metreküp su birikimi oldu. Bu küresel ısınmanın bir göstergesidir. Adıyaman'da hala arıtma yapılmamıştır.
18/ M. Talha Gönüllü:
Toplum olarak yeterince bilinçli değiliz. Yıldırım düşmesi, kuraklık oluşması, yağışların farklılaşmasıgibi felaketler yaşıyoruz. Enerji tüketiminde Çin Amerika'yı geçti. Hindistan'da bu yolda ilerliyor. Karbon hakkı satın alma kavramı var. Türkiye bu konuda eksilerde. Su konusunda Türkiye olarak su fakiri olduğumuzun farkında bile değiliz. Gelişmeyi durdurmak yerine mantıklı, geleceği düşünen bir gelişme sürdürülmeli. Belki on sene sonra bu konuda bir şeyler değişebilir. Görünen odur ki biz bu konuda bir yol açtık, bu yoldan çıkmak istemiyoruz. Bu küresel bir olaydır, küresel çareler aranmalıdır. Herkesin sosyal yaşamının değişeceği, kıyafetin önemini yitireceği, bisiklete binebildiğini görebildiğimiz günler gelebilir.
Yerel Gündem
19/ Adil Alan:
Tarımla ilgili sorunlarımız var. İdari sorunlarımızın başında hizmet binalarımızın üç ayrı yerde olması geliyor. Bu durum hizmette ve koordinasyonda aksaklıklar oluşturuyor.
Bu sebeple İl Özel İdaresi kentsel dönüşüme Bozdoğan Otelinin karşısındaki hizmet binası TOKİ tarafından satılarak Otogar karşısındaki Veterinerliğin bulunduğu yerde tek hizmet binası yapılarak devletin bütçesinden para çıkmadan daha verimli ve donanımlı hizmet verilebilecektir.
Hizmet binalarının farklı yerlerde olması nedeniyle kurum araç kiralamak durumundadır. Mevcut araçlarımız ise yirmi yıllıktır. Bu nedenlerden dolayı illere gönderilen ödenekler kiralama ve satın alınmasına diye gelirse beş yıl gibi bir süre zarfında il müdürlüğünün otoparkı yenilenebilir ve3 araç ihtiyacı kalmayabilir.
Teknik sorunlar çeşitlilik gösteriyor. Tütüne alternatif olarak ilimizdeki susuz alanlarda arıcılık, bağcılık, zeytincilik yaygınlaştırılmaya çalışılıyor. Akdeniz Bölgesindeki turunçgillere verilen destek gibi aşısız Amerikan asma ve fıstık fidanına da dekar başına aynı desteğin sağlanması gereklidir.
GAP Eylem Planı çerçevesinde süt sığırcılığının desteklenmesi önemli bir projedir. Ancak yapılacak açık ahırların ruhsatlanmasında çok büyük zorluklar var ve bu durumu kolaylaştırıcı bir düzenlemenin yapılması gereklidir.
Yem bitkilerinde ürün desteğinin arttırılması hayvancılığın gelişmesinde etkili olacaktır. IPARD’a kırk iki ilin yanında Adıyaman’ın da dahil edilmesi ilimiz açısından olumlu gelişmelere zemin hazırlayacaktır.
İlimizde tarımsal sulama genellikle elektrik enerjisine dayalı motopomplarla yapıldığından üretim maliyeti yüksektir.
Basınçlı sulama (yağmurlama ve damlama) sistemlerini kullanan çiftçilerin tarımsal sulamada kullandıkları elektrik enerjisi desteğinin arttırılması veya sanayi tesislerindeki gibi destekleme yapılması.
İlimiz sınırları dahilinde 3 baraj gölü (Atatürk , Çat, Çamgazi) 3 göl (Gölbaşı, İnekli, Azaplı) 6 gölet (Hasancık, Kınık, İncesu, Gözebaşı, Karahöyük ve Menzil Göletleri) ve büyük ölçekte 13 akarsuyumuz ve ayrıca çok sayıda su kaynağımız bulunuyor.
İlimiz Atatürk Barajından 500.000 dönüm toprak kaybetmiş olmasına rağmen Şanlı Urfa’da Su ürünleri yetiştiriciliğine destek verilmesine rağmen aynı sırada olan ilimize destek verilmemektedir.
İlimiz doğal florası ve mikro klima alanlarının bulunması nedeniyle seracılık, organik meyvecilik ve organik bal üretimi için yatırım yapmaya uygundur.
Ayrıca; tarım ürünlerinin pazarlanması, tarımda sulama suyunun eksikliği, tarımsal sulamada kullanılan elektrik enerjisinin çok pahalı olması, sulama altyapısındaki eksiklikler, ruhsatlı bir mezbahanemizin bulunmaması gibi çeşitli sorunlarımız bulunmaktadır. Var olan tek mezbahane ruhsatsızdır. Bizim elimizde iken ruhsatlıydı.
İl Müdürlüğümüz bu sorunların çözüme kavuşabilmesi için dört proje hazırlamıştır. İl Özel İdaresine sunulan bu projelerin hayata geçirilmesi durumunda sorunlarımızın bir bölümü çözüme kavuşmuş olacaktır.
Projelerimiz şunlardır;
Arıcılık Projesi (GAP İdaresine sunuldu)
Suni Tohumlama Projesi (İKA’dan desteklendi)
Yem Bitkilerinin Desteklenmesi Projesi(GAP İdaresine sunuldu)
Gıda Ambulansı Projesi (Özel İdareye sunuldu)
20/ Sevgi Karabulut: Kanı kanala akan mezbahamız var. Hayvan kesim saatinde dere kızıl kan şeklinde akıyor. Bunu farklı yerlerde dile getirdiğim halde inanın bir şey değişmiyor.
21/ Kemal Şahin: İlimiz büyük bir tarım potansiyeline sahip olmasına rağmen bugüne dek bu potansiyeli istediğimiz gibi değerlendiremedik. Çevremizde ki komşu illerin büyük şehir olması nedeniyle gerek sanayide gerekse tarımda bu illerle rekabet edemiyoruz.
İlimizdeki bu tarım potansiyelini değerlendirme imkanını bulduğumuz taktirde ve bu imkanı verimliliğe dönüştürdüğümüzde büyük bir haleyle ilimizdeki sosyo-ekonomik ve istihdam açığını kapatabilir, ilimiz ekonomisine büyük katkı ve ülke ekonomisine katma değer sağlayabiliriz.
Bu verimliliği sağlayabilmek başta tarımsal sulama projemizin bir an önce tamamlanarak sulamaya geçişiyle mümkün olacaktır. Tarımsal sulama projemiz bitirilip sulamaya geçildiğinde ürün çeşitliliği artacak ve bununla birlikte mikroklimal havzalarımızı meyvecilik ve sebzecilikte verimli bir hale dönüştüreceğiz. Ayrıca hayvancılıkta % 70 gideri olan kaba yemin karşılanması mümkün olacaktır.
Hali hazırda 950 üreticimizin kendi imkanlarıyla kurmuş oldukları sulama tesisleri enerji maliyetinin yüksek olmasından dolayı üreticilerimiz sulu tarımda üretim yapamaz hale gelmiştir. Tedaş’ın özelleştirilmesinden sonra faturaların aylık olarak tahsil edilmesi geliri olmayan üreticilerimizi büyük sıkıntıda bırakmıştır.
20092dan beri uygulanan GAP illeri süt sığırcılığı projesi kapsamında yapılan küçük ve büyük baş hayvan yetiştiriciliğinde Adıyaman üreticisinin büyük özverisine rağmen mevcut durum bir takım sıkıntılardan dolayı iyiye gitmemektedir. Başta kaba yem üretiminin önündeki sorunlar ele alınarak acil çözümler getirilmelidir.
Hayvan sahipleri besilik hayvan kesimlerinden devletimizin teşvik amacıyla verdiği desteklerden. Üreticimizin ruhsatlı kesim yapamadıklarından ötürü alacakları destek paraları da nakliye ücreti olarak üreticinin cebinden çıkmaktadır.
% 70 i yem gideri olan hayvancılığın, yem fiyatlarının son dönemlerde aşırı yükselmesinden dolayı yem bitkilerinin üretiminin desteklenmesi gerekmektedir. Yem bitkileri ürün desteğinin arttırılması, hayvancılığın gelişmesinde etkili olacaktır.
Ayrıca Sincik ve Gerger ilçelerindeki tarımda kullanılan arazilerin küçük ölçeklerde olması sebebiyle bölgedeki üreticilerimizi arıcılık ve küçük baş hayvan destekleri ve dağıtımı mevcut destekleri arttırılarak devam ettirilmelidir.
Büyük bir tarım potansiyeline sahip olan ilimizden e daha önceki yıllarda İl Özel İdaresince tarıma belli oranda bütçe ayrıldığı, bu bütçenin geçmişte olduğu gibi yeniden ayrılması çiftçilerimizi destekleyecektir. 874 milyon Euro bütçesi olan IPARD içerisinde ilimizin yer almaması tarıma dayalı sanayimizin geri kalmışlığını devam ettirmiş olacaktır. Bu sebeple 2014 yılında ilimizin de bu kapsama dahil edilmesi oldukça önemlidir.
Çelikhan’da ve Adıyaman merkez dağ köylerinde tütüncülük yaklaşık yüz elli yıldır yapılmaktadır. Çelikhan tütününü diğer tütünlerden ayıran en büyük özellik hiçbir katkı maddesi eklemeden tek başına sarmalık tütün olarak içilebilen ve nikotin değeri en az olan dünyada tek tütündür.
Bu bölgede tütüne alternatif projeler denenmiş, ancak arazilerin çok parçalı olması üretici başına düşen arazinin yaklaşık 2-3 dekar olması üreticilerin bir kısmının ise arazi sahibi olmaması ve mevcut arazilerden elde edilen gelirin başka tarım ürünlerinden veya faaliyetlerinden elde edilmemesi bugüne kadar bu projelerin başarılı olmasına engel olmuştur. Sarmalık kıyılmış tütün mamulüne konu tütün üretiminin ve ticaretinin üretim merkezlerinin sosyo-ekonomik yapısına etkisi de son derece önemlidir.
Söz konusu üretim bölgelerinin hassasiyetleri coğrafi ve ekonomik yapısı göz önüne alındığında sarmalık kıyılmış tütün mamülüne konu faaliyetlerin yarattığı istihdam ve dolayısıyla bu bölgelerin önemli sorunlarından olan göçü azaltıcı etkisi azımsanmayacak düzeydedir.
Adıyaman ve Çelikhan’da üretimi yapılan sarmalık kıyılmış tütün mamulü üretim tesisi olmaması sebebiyle bölgede üretim yapan üreticilerin ürettikleri ürünü yasal olarak değerlendirebilecekleri alan bulunmamaktadır. Maalesef üretimi serbest ama satışı yasaktır. Tütün üretiminin yasal çerçeve içerisinde ÖTV nin %80 den %20 ye indirilmesi durumunda gerekli üretici birliklerinin kurularak kıyılmış ve ambalajlandıktan sonra yasal yollardan piyasaya arzı sağlanmalıdır.
Sulama konusunda sulama projelerine geçmeden önce alt yapı çalışmaları yapıyoruz. Sulamaya geçtikten sonra çiftçiyi bilgilendirecek mühendisler görevlendiriyoruz. Bir mühendis 70 çiftçiye üretim, pazarlama gibi konularda danışmanlık yapacak.
22/ Ramazan Gökay :
Ziraat odası başkanı Kemal beyin bahsetmiş olduğu vergiyi çiftçimiz şuan %80 olarak değil %93 olarak ödüyor. Burada 1980 sonrası alınan 24 ocak kararları gereği tarımsal alanda üretimden vazgeçilerek ithalata dayalı bir kalkınma modeli söz konusudur.
Dolayısıyla bu 24 ocak kararları tarımsal desteklemeden vazgeçilmesini de öngürüyordu. Bir düşünün , dağ köylerindeki 300-500 metrekare toprağı olan çiftçiye destek verilse ne olur verilmese ne olur. Dönüm başına verilen 12 veya 18 TL destek değildir. Ancak 3-5 bin dönüm arazisi olan toprak ağaları için bu iyi bir paradır.
Gemilere 1,5 TL den verilen mazot köylüye 4,5 TL den satılıyor. Bu 24 ocak kararlarının bir sonucudur. Ve tamda burada bir hukuksuzluk söz konusudur.
İsviçre Konya ovası kadar yer ama dünyaya buğday satıyor. Biz Konya ovasını öldürdük. Adıyaman’ın altında su denizi var ancak %12 si kullanılıyor. Yazık ki devletin gölgesinde yatmadığı ağacı kesen bir anlayışı var. Tütün petrol kadar değerli bir alan, ama devlet onu ABD’ nin tabacco firmasına satmıştır.
Sayın il müdürünün 24 ocak kararlarını incelemesini rica ediyorum.
Hayvancılıkta ise çiftçilerimiz dişi hayvanlarını kesmeye başlamıştır, hayvancılık bitmiştir. Bu 12-18 TL destek vererek düzeltilecek bir sorun değildir.
Türkiye dünyaya tarım ürünleri satan bir ülke olması gerekirken, kendisinin onda bir kadar olan ülkelerden tarım ürünleri alır hale gelmiştir.
Viranşehir’de mevsimlik işçi kurultayı yapılmaktadır. Bu Adıyaman’ın kanayan yarasıdır. 10.000 insan kayısı mevsimi gelince Malatya’ya göç edecek.oradan gelince Karadeniz’de fındığa, G. Antep’e fıstığa sonra patatese, pamuğa, çapaya… Bu yazgı değil, birilerinin eliyle yapılmış bir köleleştirme sistemidir.
Devlet burada vergi koyucu eli silahlı bir örgüttür. Demokratik taleplerde bulunduğun zaman böyle bir hakkın yok diyor. 100 milyara kadar serveti olanlara vergi koyuyor. Ama 100 milyarın üstünde serveti olanları vergiden muaf tutuyor.
23/ Zeynal Alagöz :
Adıyaman halkı devletine bağlı, kaidelere uyan bir halktır. Bu nedenle çok bedeller ödüyor. Doğu illeri ile batı illeri arasında sıkışmış kalmıştır. Bizi ne doğu ne batı kabul ediyor. Gelişmişlik açısından batı illerine kavuşamıyoruz. Geri kalmışlıkta ise doğu illerini seviyesinin üstündeyiz.
Doğu illerinde yapılan tarımda elektrik ödenmediği için, bizim onlarla rekabet etme şansımız yok. Tarım destekleme konusunda çiftçimiz yeterince bilinçli değil. Bu yüzden eğitilmesi gerektiğine inanıyorum.
24/Adil Alan:
Kuraklık nedeniyle tarım çiftçilerine hibede bulunduk, ama hayvancılıkla uğraşan çiftçilerimizi unuttuk. Biz küçük baş hayvanları kesip büyük başları satarken, küçük baş yok diye büyükbaşları kesmeye başladık. Bu defa büyük şehirlere satacak hayvan kalmayınca dışarıdan ithal etmeye başladık.
25/ Süleyman Kılınç:
Bizim yaptıklarımızla konuştuklarımız bir değil. Bir yandan iklim değişikliklerinden israftan tasarruftan bahsediyoruz. Öte yandan gündüz vakti ışıkları açıp konuşma yapıyoruz. Hipokrat’ın dediği gibi eşeğe binen erken ölür.
Hastanelere başvuran hasta sayısında ciddi bir artış var. Bu sayı ikiden sekize çıkmıştır. Tükettiğimiz her ürünün kelebek etkisi olduğuna inanıyorum. GDOlu ürünlere dikkat etmeliyiz. Tütün konusunda; tütünün kaldırılmasının Adıyaman ekonomisine büyük zararı olmuştur.
26/ Abdullah Demir:
Tarım ve hayvancılık noktasında G.T.H. İl Müdürlüğüne ve Ziraat Odası Başkanlığına çok iş düşüyor. Adıyaman çiftçisi gerçekten çok bilinçsiz. Bugün nar ekiyor, 2-3 sene sonra onu söküp başka bir arayış içerisine giriyor. Bu Pazar eksikliği sıkıntısından kaynaklanan bir durumdur.
Adıyaman Türkiye’nin mevsimlik işçi şehri haline gelmiştir. Bu mevsimlik işçilerin çevre iller gitmesi keyfi değil. Buradaki çalışma alanlarının yetersizliğinden kaynaklanıyor.
Dışa bağlı bir tohum olayımız var. Kendi tohumumuzu kendimiz yetiştiremiyoruz.
Hibe konusunda, kendi adıma desteklemeye karşıyım. Hem dengesizliğe sebep oluyor hem de çiftçi hesap ediyor. Ben ekersem ne olur ekmesem ne olur. Buda çiftçimizi tembelliğe itiyor.
Bundan sonra bir şeylerin düzelmesi için tarım ve hayvancılık politikalarının biraz daha planlı ve projeli olarak yürütülmesinin daha faydalı olacağını belirtmek istiyorum.
27/ Yılmaz Reçper:
Öncelikle Allah devletimizi başımızdan eksik etmesin. Ben öncelikle şunu vurgulamak istiyorum; her şeyi devletten beklemek doğru değil. Komşu illere bakıyoruz; G. Antep’in fıstığı, Malatya’nın kayısısı, Ş. Urfa’nın pamuğu v.s. ünlüdür.
Adıyaman ise tütünü ile ünlüydü. Tütün bugüne dek siyasilerin oy avcılığıydı. Devlet binlerce ton tütünün parasını fazlasıyla ödeyip köylülerden alıp tekel depolarında yatırıyordu. Sonrada onları yakıyordu. Kimsenin bu duruma sesi çıkmıyordu. Bu resmen milli servetimizin yakılması demek. Baraj yapıldığı zaman Samsat ve köylerini sular altına aldı. Mülk sahiplerine onca para verildi. Ama hiçbiri Adıyaman gelip bir yatırım yapmadı. Bir diğer konu bal; tütüne alternatif olarak bal üretimi teşvik edilmeye çalışılıyor ama televizyonlarda görüyoruz, bilmem kaç kavanoz bal 100 TL. Adıyaman’lı üreticinin maliyeti daha yüksek olacak.
artık Adıyaman halkının tütünü bir kenara bırakması gerek. Ama devletimizin halka bunun yerini alacak yeni bir yol göstermesi gerektiğini düşünüyorum.
28/ Fehim Taştan:
G.T.H. İl Müdürümüze ve Ziraat Odası başkanımıza teşekkür ediyorum. İmkanlarınızdan bahsettiniz ama durumunuz Milli eğitimin durumundan çok daha iyi. Çünkü eğitim dediğimiz; yarınımızın teminatı çocuklarımızdır.
Konumuz Adıyaman’ın yerel konusu ama bakınca konuklarımızın yarısı toplantıyı bırakıp gitti basına bakıyoruz aynı şekilde kimse yok.
Adıyaman’da bir T. O. Başkanı S. O. Başkanı bir Z. O. Başkanının milletvekili olduğunu görmedim. K. Maraş’ta onca milletvekili vekilliği bittikten sonra tekrar memleketindeki müessesenin başına geçti. Malatya’da üç T. O. Başkanı milletvekili oldu. Ş. Urfa dik durmayı becerebildi. Peki biz Adıyaman olarak dik durmayı becerebildik mi?
Adıyaman seçilen siyasetçilerle değil, bugüne dek hep atanan siyasetçilerle idare edildi. Son seçimlerde tüm partilerin 1. sıradaki adayları değişti.
Adıyaman siyasetçisini kendi içinde yetiştirip seçmediği sürece, siyasetçinin de Ankara’daki işi bittiğinde tekrar Adıyaman’a dönmediği sürece bizim çevre illerle yarışmak gibi bir imkanımız asla olamaz. Milletvekilliği bitince Antalya’da turizm kompleksi sahibi olan değil, tekrar memleketine dönmeyi bilen milletvekilleriyle yürürse ancak o zaman Adıyaman değil çevre illerle Paris’le Newyork’la bile yarışır.
29/ Mehmet Altan:
Siyasi partiler ile ilgili söylediğiniz sözlerde haklısınız, bunlar haklı eleştirilerdir.ama bunlar sadece Adıyaman ile ilgili değil. Çünkü 12 eylülün siyasi partiler yasasıyla gerçekten halkın siyaset yapmasını engelledi.
30/ Mahmut Doğan :
Adıyaman’da bir karış toprağım yok. Yem bitkileri üretiyorum, toplantıya bu nedenle katılıyorum. Ben ürettiğim yem bitkilerini Türkiye’nin çeşitli illerine gönderiyorum ama Adıyaman’a bir kilo bile satamıyorum. Adıyaman piyasasına giremedim.biliyoruz ki hala 2004 desteklemesini alamayan çiftçiler var.
Vartana’da bir çiftçi kardeşimiz elektrik abonesi almak için K. Maraş’a gitmesi gerekiyor. Ve bürokrasi engeline takılıyor. En az on beş günde elektrik abonesini alabilecek. Ben yardımcı oldum. Geçici izin belgesi alıp sulama yapmasını sağladım. Biz neden abone konusunda K.Maraş’a bağlı kalalım?
Hayvancılıkta en büyük sıkıntı yemdir. Bunu aşarsak epey yol kat edilmiş olur. Saman hiçbir besin değeri olmadığı halde kilosu bir liranın üstünde. Ama çiftçimiz bunu bilmiyor. Adıyaman çiftçilerinin bu konuda bilinçlendirilmesi gerekiyor.
31/ Mahmut Polattaş:
Bende kurumdan geliyorum. Bize yöneltilen projeler hep üstten geldi. Hiçbir zaman tabandan, tabanın ihtiyacına göre gelmedi. Projelerde teknik olarak bize yansıtılan öğreti şuydu; üretim işletmelerine proje kurulması, üretilecek bitkinin adaptasyon durumu, kurulacak yerin toprak yapısı, sulama durumu, üretim malının ulaşım yoluna yakın olması, üretilen malın pazarının olmasının gerektiği teknik olarak öğretilirdi. Adıyaman’da 2-3 yıldır bademcilik var. Bir milyona yakın üretime hazır nar ağacı vat. Bunların hem depolama hem Pazar sıkıntısı var. Bitki koruma ürünlerinin prospektüslerinde yazılı olan miktarı bir türlü halka kavratamıyoruz. Halkın bilinçli olması için G.T.H. İl Müdürlüğüne ve Ziraat Odası Başkanlığına çok iş düşüyor.
32/ Osman Süzen:
Devlet bize ne verirse onunla yetinmek gerekiyor fikri aşılandı halka. Sorgulayan birey ve toplum olmak gerekiyor. Bazı şeyleri devletten beklemek yerine talep etmek gerekiyor. Devlet tütünün yasaklanmasından sonra onun yerini dolduracak bir alternatif sunmadı. İnsanlarda kendince alternatif olarak esrar üretti. Sulu tarımda kaçak elektrik kullananların sabıkası var. Sürekli sanayiye verilen teşvikler konuşuluyor. Ama toplum tarım kökenlidir.
33/ Kemal Şahin:
2011 de çiftçiye 90 trilyon destek verildi. Biz dedik ki tarımsal alanda verilen destekleri ödemeyin, yerine sulama barajları yapılsın. Simdi tarım ürünleri insan sağlığı üzerinde ciddi olumsuzluklara yol açıyor. Tamam her şeyi devletten beklememek lazım. Ama bunun alt yapısını hazırlamadan yerine bir alternatif sunmadan tütünü çekerseniz sosyal ve kültürel birçok sıkıntı ortaya çıkar. Her ürünün bir üretici birliği olacak. Hastalıklara karşı ilaçlama, üretim, pazarlama, sulama gibi konularda üretici birlikleri oluşturup Ziraat Odası ile koordineli çalışmalı.
34/ M. Talha Gönüllü: Geldiğimden beri bu harman kaldırılıyor indiriliyor. Çözümün parçası olmak için çaba sarf ediyoruz. Üniversite olarak elimizden geleni yapıp çözüme varmak istiyoruz. Üniversiteler bu konuda çok etkili değil. Etkin olmak istiyor ama çok imkan sunulmuyor. Sulamayı enerjiyle yapmamız çokta mantıklı görünmüyor. Aslolan bir işi yapmış olmak için değildir. İhtiyaç varsa yardımcı olalım diyoruz. Derdimiz bu, üniversitelerden yeterince yararlanılmıyor. Ama üniversite tek başına bir sorunun çözüleceği veya para yardımının yapıldığı bir yer değildir tabi. Bir fikir kapısıdır. Sorunların çözülmesi için konuya halkta, STKlarda, üniversitelerde katılmalı.
35/ Osman Süzen: Üniversite olarak bir patent başvurusu yaptınız mı?
36/ M. Talha Gönüllü:
Biz yeni bir üniversiteyiz ama gelecek sene bir patent sahibi üniversite olacağız.
37/ Mehmet Altan :
Benim için son derece yarlı bir toplantı oldu. Bisiklet yolu isteyen arkadaşımızdan, konuşan kadınlarımızdan gördüğüm kadarıyla kmm’den faydalı durumlar çıkabilecek. Buranın ne tarımda, ne sanayide, ne mermerde, ne arkeolojide ilerlemesini sağlayacak bir şansı yok. Bu kadar küçük arazide gelir sağlayacak üretim yapılmaz. Adıyaman’ın refah düzeyini yükseğe taşıyacak bir düzeni yok. Hibeler, destekler falan böyle taşıma suyla değirmen dönmez. Ama şu da var; Adıyaman dışa kapalı bir şehir. Ve yazık ki Türkiye hala sulu tarıma geçememiş bir ülkedir.
Benim her bölgede bir kurultay kurma hayalim vardır.o bölgenin ileri gelenleri, akil adamları bir araya gelip fikirler üretip çareler arasa durum değişir. O zaman Adıyaman mevsimlik işçi gönderen il olmaktan çıkıp arkeolojide, turizmde, mermerde ve daha diğer alanlarda muazzam para ve gelişme sağlayan bir olma yolunda ilerler.
Ama bir lokma bir hırka zihniyle, devlet versin o bana yeter zihniyle bir adım ileri gidemez. Türkiye’de herkesin tek amacı paçayı kurtarmak. Türkiye bu yüzden ilerleyemiyor. Babam 86 yaşında, hala ekmek parası için yazı yazar. 20 yaşındaki öğrencisi hiçbir yarar sağlamadan daha rahat yaşıyor. Türkiye’nin en büyük sorunu ikiyüzlülüktür.
İnsanlar üretime göre değil yönetime göre konuşur. Kendisini Camii-kışla sorununun arkasına saklayarak yaşayan siyasete güven olmaz.
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
MİLLETVEKİLLERİ İLE
MEDYA İLE
KATILIMCILARLA
SONUÇLAR
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Rapor AdıyamankMM İl Girişimcisi H. Şenel ŞARALDI ve çalışmaya gönüllü olarak destek veren Yıldız Reçper tarafından hazırlanmıştır.
06.04.2013 Adıyaman kMM Toplantı Tutanağı
previous post