Yer :Adıyaman Belediyesi Meclis Salonu
Tarih :08.01.2011
Katılımcılar:
a. Dernek, Vakıf ve Girişimler:
- Anadolu Engelliler Derneği (Abidin Harputluoğlu – Dernek Bşk.)
- Gap Görmeyenler Derneği (Mahmut Göktaş – Üye)
- Kızılay (Bekir Uyanık)
- Gökkuşağı Derneği (Mirza Gökdemir – Dernek Bşk.)
- Kamer (Zeliha Toprak Bşk)
- İmam Hüseyin Kültür Derneği (Yılmaz Korkmaz – Der. Üye)
- İnsani Yardımlaşma Derneği (Osman Koçak-Üye)
- Anadolu İş Kadınları Derneği (Fadime Kayakıran Der. Bşk)
- Zihinsel Engelli Ailesi Derneği (Zeynal Alagöz Der. Başkanı)
- Arı Yetiştiricileri Birliği Derneği (Mehmet Öztürk)
- Adıyaman Tütün Platformu (Abdurrahman Tutdere Platfor Başkanı)
- Kav Der. (Ramazan Gökay Der. Bşk.)
- İşsizler Der. (İsmet Güneş)
- Adıyaman Hukukçular Der. (Abdulhamit Dursun Der. Bşk)
- Gökkuşağı Derneği (Mehmet Vural – Der. Üye.)
- Az-Der (Enver Özpolat)
- Esnaf Kefalet Koop Bşk (Abuzer Aslantürk)
b. Meslek Odaları
- Adıyaman Barosu (M.Nazım Pektaş)
- Türk Mühendis Mimarlar Odası Şehir Plancısı (İbrahim Özcan)
c. Sendikalar
1. Eğitim Sen.(Ali Karadoğan – Üye)
d. Kanaat Önderi, Bireyler ve Diğer Katılımcılar
- İsmet Kaya
- Mustafa Işıldak
- Ali Büyükşahin
- Adıyaman Üni. Kent Konseyi Kadın Meclisi (Sevgi Karabulut – Üye)
Katılan Milletvekilleri:
- Katılım olmadı.
Belediye Başkanları:
- Belediye Başkan Yrd. (Hacı Yusuf Bilgin)
Mesaj Yollayanlar:
- Yok
Moderatör:
Yrd. Doç. Dr. Mücahit ÇELİK
Medya:
1- Asu TV (Yunus Emre Doğan, Deniz Çolak)
2- Mercan TV (Özer Karakuş, İsmail Alkan)
Konular:
- Genel konu: İki Dillilik, Özerklik
- Yerel konu: Adıyaman`da Ucuz İş Gücü
Konuşulanlar:
- Yılmaz Korkmaz: İlk söz almamın sebebi öğretmen olmam.Ben Van'ın ilçesinde öğretmenlik yaptım.Köyün tamamı Kürtçe konuşuyor.Ama atanan memurlar Türkçe konuşuyor.Bence bölge dilini bilen memurlar atanmalı.Kürtçe konuşulan yerde herkesin Kürtçe bilmesi gerektiğini düşünüyorum.İspanya'nın Katalan bölgesinde Öğretmenini atarken öğretmen hem Katalanca bilmeli hem de İspanyolca bilmeli diyorlar.Bu zorunlu bir şekilde yapılıyor.Eğitim açısından çok daha faydalı.Şu ana kadar İspanya'daki bu sistemde bir sorun yaşanmadı.Kanada,Avustralya,İsveç gibi ülkelerde de resmi dil çok fazla.Gazikent Üniversitesi'nde seçmeli diller arasında Kürtçe,Ermenice,Arapça gibi diller de var.Sorunlar çözülebilir ve Kürtçe konuşmakla da kıyamet kopmaz.
- İsmet Kaya: Ben öğretmenim.Bu konu gündeme geldiğinden bu yana kaynak arayışına girdim ben.Kaynaklardan şu sonuca vardım.1789 Fransız İhtilali'nden sonra imparatorluklar param parça olmuş.Her ırk diğer ırkları yok etmeye başlamış.Türkiye'de de aynı politika uygulanmış.1800'lülerden 1945'lere kadar da bu devam etmiş.Avrupa ülkelerini örnek almaya çalışıyoruz,Avrupa Birliğine girmeye çalışıyoruz.Ama Avrupa ülkeleri 1945 'den sonra bu ırkçı anlayışlarından vazgeçiyor.Dil konusundaki problemleri bitiriyor.Bizde ise hala insanlar Kürtçe konuşamayacak deniliyor.Madem Avrupa'ya girmeye çalışıyoruz tek olmaktan vazgeçmeliyiz.Dilde,düşünce de teklik var.Teklerden vazgeçmeliyiz.Birileri başka taraflara yönelmesin.
- Ramazan Gökay: Son günlerde gündemde olan iki dillilik ve özerklik konusunda statikocu bir anlayış var.Biz etnik kökenlere saygılıyız.Ekonomik,siyasal,diplomatik alanlarda Kürtçe'nin bir dil olarak nasıl tanımlaması var.Milletleşme sürecinden geçen ama;ulus olma becerisinden yararlanamayan kitleler maddi birliklere sahip.Kürtlük çatısı altında toplanmak için demokratik talepleri olmuştur.Demokratik talepler çok ileri nokta da savunulmalıdır.Biz ne ölçüde demokratik bir ülkeyiz bu da tartışılır.Benjamin Franklin diyor ki "Demokrasi,iki kurt ile bir kuzunun öğlen yemeğine ne yemesine karar vermesidir.Özgürlük ise iki kurtla bir kuzunun öğlen yemeğine ne yemesine kendilerinin karar vermesidir."Biz yalnızca demokrasi değil özgürlük de talep ediyoruz.Nasıl ki ülkemizde İngilizce,Almanca ikinci dil arasına girmişse Kürtçe de eğitim dili arasına girmelidir.Kürtler gelsin kucağımıza otursun özgürlüklerini sonra düşünürüz denilirse daha çok faili meçhullerle karşı karşıya kalacağız.
- Mustafa Işıldak: Biz aslında şuna cevap vermeliyiz.Biz Kürtçeden mi korkuyoruz?Ben Kürtçeyi çok iyi bilmiyorum.Kürtçe bilmeyen biri olarak Kürtçe bir tiyatro izlemenin zor olduğunu gördüm.Hedef kitle bunları anlayabilecek durumda değilse bunun olmasının bir anlamı da yok.12 Eylül ve sonrası uygulamalar sırasında insanlara zorla birşeylerin dayatılamayacağını,zorla birşey yaptırılamayacağını hep birlikte gördük.Kürtçe şarkılar bile yasaklandı.Zaman içerisin de yine serbest kaldı.TRT 6'nın Türkiye'yi bölmediğini gördük.
- Ali Karadoğan: Niye ana dil bu kadar önemli?Bakın anadil,çocuğun ait olduğu nüfusun bireylerinden öğrendiği bir dildir.Çocuk 2800 kelime haznesiyle ana okuluna başlar.İlköğretime başlarken öğrendiğimiz dille değil de hiç duymadığımız bir dille eğitim görmeye başlıyoruz.Bu bölgede hiçbir öğrenci okula koşarak gelmiyor.Dil bir ulusun aynasıdır.Konfüçyüs diyor ki "Bir ulusu yükseltmek istiyorsan o ulusun dilini geliştirin.Düşürmek istiyorsan o ulusun dilini yok edin."19702'li yıllarda devrim,ihtilal,cihat kelimeleri yasaklanmış.1956 yılında Sovyetler Macaristan'ı işgal ettiklerinde onlar başka ülkelere gidiyorlar.Ve bu çocuklara gittikleri yerlerin dilini öğretiyorlar.Daha sonra kendi anadilleriyle karşılaştıklarında intihar ediyorlar.Çocuk ana dilinde eğitim görmüyor ve sonrasında da yeni bir dile alışmaya çalışıyor.Daha sonra kendi diline,ailesine karşı tavır alıyor.Ailesini Türkçeyi iyi konuşmadığı için hor görüyor.Sınavlarda en sonlar da olan bizim bölgemizdir.Kendi ana dilinde eğitim görmediği için.Çocuk hakları sözleşmesinde Türkiye üç maddesinde çekincede bulunmuş.Benden başka hiçbir uygarlığa saygı göstermem demiş.Türkiye İnsan Hakları Derneği çocuk haftası ile ilgili bir broşüründe şöyle diyor". Her çocuk kendi ana dilinde eğitim görmelidir."Bu maddesinden dolayı Milli Eğitim bu broşürleri dağıtmadı.Bir dili yok ederseniz o kültürü,o halkı da yok etmiş sayılırsınız.Mensubu olduğum Eğitim-Sen'de herkes kendi dilinde eğitim görmeli maddesinden dolayı bize dava açılmıştır.İstenen iki tane resmi dil değildir.Ama kendi ana dilinde eğitim görme hakkının da verilmesini istiyoruz.
- Osman Koçak: Öncelikle Adıyamanlıyım Türküm,eşim Kürt.Bir ayrıcalığımız yok.İki dilde eğitim olayın da belli bir zamana kadar böyle bir şey olmadı.Biz ne verdiysek onlar fazlasını istiyor.Bunlar onların hakkıdır ben buna bir şey demiyorum.Acaba bu hakkı da verirsek yarın bizden başka ne isteyecekler ve biz ne vereceğiz?Acaba biz birilerinin oyununa mı geliyoruz?Devletin içindeki bazı kişilerin,Ergenekoncuların,PKK'nın bazı birlikteliği var.Amaç bu ülkeyi bölmek mi?
- Mücahit ÇELİK : Türkiye'de şöyle bir kanı var,yabancılardan alındığı zaman daha iyidir.İhtiyaçlar noktasında Maslow 'un da ihtiyaçlar piramidinde olduğu gibi ilkin fiziksel ihtiyaçlar sonrasında sosyal ihtiyaçlar devreye girer.Siz bir ihtiyacı karşıladığınız zaman başka ihtiyaçlar da ortaya çıkacak ve onlarda karşılanmalı.Güzel olan ortaya çıkan ihtiyaçları karşılayabilmektir.
- Osman Koçak: Ben yönlendirmenin yanlış yerlerde olduğunu düşünüyorum.
- Ramazan Gökay: Konuya niyet okuma anlayışıyla yaklaşırsak doğru sonuca ulaşamayız.Bu toplum varsa bunun da bir dili bir kültürü varsa bunları çok iyi yerlere taşımak gerekir.Bunu ayrışma olarak algılamamak gerekir.
- Ali Büyükşahin : Demokrasiyi yerleştirmek cesaret işidir.Zaman ,çağ değişti.Çağın gereğine göre hareket etmemiz gerekir.Batı ülkelerinde de demokrasi tam diyemeyiz ama;demokrasi kendi insanlarını memnun edecek şekilde uygulanıyor.Resmi dil Türkçe olmalı.Ama diğer dillere de hak vermemiz lazım.Onlara bir serbestlik kazandırılmalı.Bir dili inkar edersek o milleti de inkar ederiz.Demokrasinin penceresini iyi açmamız lazım.Eğitim ve öğretim okulları açılmalı,herkes istediği dilde eğitim görmelidir.İki resmi dil olması mümkün değil.Resmi dil bir olur.Ama öbür taraftan da hangi dilde eğitim görülmesi isteniyorsa ona imkan verilmelidir.
- Mirza Gökdemir: Konuya insanların sahip oldukları evrensel değerler açısından yaklaşılmalı.Annenizden nasıl doğuyorsanız bütün haklarınıza sahipsinizdir.Ana dilde eğitim insanların doğal hakkıdır.Evrensel doğrular ortak noktayı işaret ediyor.Birçok alanda sıkıntılar yaşandı ama;artık bunları konuşabileceğimiz duruma geldik.Konularımızın çok sıkıntılı olduğunun ,insanların haklarının olduğunun ve bu haklarını kullanmaları gerektiğinin artık herkes farkında.Temel sıkıntı özerklik talepleri ile DTK'da yer alan farklı taleplerin olmasıdır.Bazı cümlelerinde ırkçılığın olduğunu,ötekileştirmelerin olduğunu görebilirsiniz.Biz Türkiye'ye yapılan övgülerle büyüdük.Bu halk aynı süreçle bir kez daha yoğrulmak isteniyor.Gerici unsurlarla mücadele edecekleri belirtiliyor.Biz geçtiğimiz süreçlerde bireyin kendini diliyle veya diniyle ifade edeceği duruma gelmişken kimilerinin bunu farklı noktalara çekmesi endişe verici.Bizler bir arada yaşamış insanlarız.Özgürlükleri garanti altına alan sivil bir anayasa olmalıdır.
- Abdulhamit Dursun: İnsanın insan olması nedeniyle sahip olduğu hak ve özgürlükler vardır.Ana dil milletlerarası sözleşmelerde bir insanın doğuştan sahip olduğu hak ve özgürlükler olarak geçer.Ana dil üzerindeki önyargıların,fobilerin kalkması gerek.Türkiye faklı kültürleri bir arada yaşayan bir ülkedir.Bu kültürlerin yaşaması için yasal engellerin kalkması gerek.Kimse kimseye bir şey vermiyor, bunlar onların doğuştan sahip oldukları haklar.
- Hacı Yusuf Bilgin: Farklılıklarımız bizim zenginliğimiz.Bu farklılıklarımıza değer verilmesi güzel.Fakat farklılıklarımız kadar birlikteliklerimize de sahip olmalıyız.Selahattin Eyyubi'yi Türkiye Cumhuriyeti devletinde büyük devlet adamı olarak kabul etmeyen göremezsiniz.Selahattin Eyyubi Kürt asıllıdır.Osmanlı İmparatorluğunda Sokullu Mehmet Paşa en önemli devlet görevlerini almıştır.Saygı gösterilmiştir.Sokullu Mehmet Sırp asıllıdır,devşirmedir.Ama önemli bir devlet adamıdır.Cumhuriyet döneminde Mehmet Akif Ersoy vardır.Mehmet Akif Arnavutludur.Ama yazıları Osmanlıca ve Türkçedir.Ortak yönlerimizin de farklılıklarımız kadar değerlendirilmesi gerek.Birbirimize karşı sorumlu olduğumuzun bilincinde olmalıyız.Bizi birbirimizle kaynaştıran unsurların göz ardı edilmemesi gerekir.
- İsmet Kaya:Sokullu Mehmet Paşa'nın Devşirme olduğu söylendi.Devşirmenin insan haklarına aykırı olduğunu biliyoruz.Konuştuklarımızla bir insanı asimile yoluyla farklı bir kültürel yere kaydırmak çakıştı.
- Mücahit ÇELİK : Sokullu Mehmet bir girişimde bulunup kendi dilini konuşamadığını bildirmiş mi?
- Hacı Yusuf Bilgin: Asimilenin kötü olduğunu biliyorum.Ama Devşirilmesi nasıl bir devşirme ki onu devletin en üst düzeyindeki ikinci bir insan yapmış.Bizim inancımızda "Sizin en hayırlınız insanlara faydalı olanınızdır" deniliyor.İnsanlarda Sırbı,Arabı,Kürdü herkesi kapsıyor.Bütün insanları kucaklayan ve hizmet etmeyi görev sayan bir anlayış.
- Ali Büyükşahin: Sokullu Mehmet Paşa Türk değil ama;devletin önemli görevlerinde yer aldı ve hizmet zamanında da bir yanlışlığı görülmedi.Başkanımız bunu anlatmak istiyor sanırım.
- Mehmet Vural : Dilinde adeta bir ruhu vardır.Dili kullanırken bu ruha uymak gerekir.Devşirme,Sokullu gibi kavramları doğru yerlerde kullanmak gerek.Sapla saman birbirine karıştırılıyor.Bilinçli yapılıyorsa çözüm üretecek aydınların buna önlem olması gerekiyor.Osmanlı bir tarihti.Bugün kendi sorunlarımıza çözüm önerileri Osmanlı devletinden çıkarılabilecekse çıkarılır.Kürt meselesi,adını yeni koyduk maalesef,özerklik,dil gibi tartışmalar var.BDP çizgisindeki siyasi anadilini kullanınca başbakan,biz bu ülkeye neşter vurdurmayız,dedi.Çok sert bir dil kullanıyor.Bizi temsil eden meclis bizi sivilleştiremedi.Yerel yönetimlere, sivil toplum kuruluşlarına çok büyük bir sorumluluk düşüyor.Özerklik meselesinde eğer Türkiye'nin geleceği demokrasi ve özgürlüklerde arayacaksak bir bütün halinde kendi sorunumuzu algılamamız lazım.Kürtlerin dile getirdiğini Ankara'nın nasıl anladığı önemli.
- Enver Özpolat: 80-90 yıllık bir siyasal,ekonomik ve eğitim sistemiyle bugüne gelmişiz.Sistemlerin,düşüncelerin değiştiği günümüzde biz hala 1920'lerin fikirleriyle günümüzdeki sorunları çözmeye çalışıyoruz.Bunları çözmedik. Bu sorunlar büyüdü ve kucağımıza düştü.Farklı dillere,kültürlere haklarını vermekte zorlanıyoruz.Osmanlı Devleti'nin dağılma ve yıkılma nedenlerini biliyoruz.Aynı akıbeti yaşamak istemiyoruz.Farklı inançlara,dillere,kültürlere kulak vermeliyiz.Yoksa sonumuz da Osmanlı gibi olacaktır.Kürt vardır, Kürtçe serbesttir söylemi de yazılı olmadığından zamanla o dil yok olacaktır.Ben okula başlarken Türkçe bilmiyordum.Şimdi Türkçe konuşmakta zorluk çekiyorum.Ben yatılı okulda okudum.Telefonda annemle konuşuyordum.Annem Türkçe bilmediği için benimle Kürtçe konuştu.Bende annemle Kürtçe konuştum.Müdür bana,Kürtçe konuşmak yasak,dedi.Annem Türkçe bilmez ki,dedim.Ama yasak dedi.
- Osman Koçak: :Ben burada olayın isteyiş şeklinde bir yanlışlık var diyorum.Ben Başkanımın odasına elimde sopayla girsem ,bana bu hakkımı vereceksin desem başkanım benim haddimi bildirir.
- Mustafa Işıldak : Bölünme iki ayrı devlet,özerklik ise aynı devlet içinde merkezi hükümete bağlı devlet demektir.Madem ki değişen toplumda yaşıyoruz tabuların demokrasinin önünden kaldırılması lazım.Türkiye'nin Güneydoğusu'nda yaşayan insanlar özerlik konusunu dile getiriyor.Türkiye'nin batısında elde edilen gelirler Türkiye'nin doğusuna aktarılıyor.Adıyaman'ın milli geliri az.Yapılacak olan referandum da belki de özerkliliğe hayır kararı çıkacaktır.
- Zeliha Toprak: SODES projesi kapsamında 2009-2010 yılında yaptığımız çalışmalar da seçtiğimiz iki mahalleden 2308 kadınla yüz yüze görüşülmüş, bir yandan hanedeki kadınların toplumsal cinsiyet konusunda farkındalık yaşamaları, kentin destek verebilecek birimlerini tanımaları sağlanmaya çalışılmış öte yandan kadınların profil ve ihtiyaçları belirlenmeye çalışılmıştır.Bu çalışmalar sonucunda ;
*Kadınların %33'ünün hiç okula gitmediği
*%72.7'si görücü usulü ile evlenmiş olup, %94.6'sının akraba evliliği yaptığı
*%20.7'si 16-17 yaş aralığında, %15.6'sı ise 13-15yaş aralığında evlenmiş olduğu
*%89.6'sının kendine ait hiç bir gelirinin olmadığı
*sadece %5.4 oranında kadının gelir getirici bir işte çalıştığı
*%61.9 oranında kadın için işsizlik ve yoksulluğun en önemli sorun olduğu
*%18.3 oranında kadının sağlık ve sosyal hizmetlerden faydalanamadığı
*%51 oranında kadının ise işe ihtiyacı olduğu tespit edilmiştir.
Bu sonuçlara bakıldığı zaman (kaldı ki %33'ü hiç okula gitmemiştir, dedik fakat sadece harfleri tanıyanları bile okur-yazar kabul ettik)kadınların çok fazla eğitimsiz oldukları ortaya çıkar.Bu çalışmaların bir sonucu daha var ki o da bu iki mahalledeki kadınların %59.7'si (bana göre daha fazlası)ana dilinin Kürtçe olduğunu söylemiştir.Şimdi ortada Başbakanlık Genelgesi var(2006 yılında yayınlanıp "kadın ve çocuklara yönelik şiddetin durması" konusunda kamunun rol ve görevlerini tarif eden bir genelge)eğer ortada bir dil sorunu var ve kadınların eğitimsizliğinin en önemli nedeni de bu sorunsa vatandaşlık haklarından faydalanmaları mümkün müdür? - İbrahim Özcan: Bizim yaptığımız TBMM'nin yereldeki iyi bir tiyatrosudur.Geçen Diyarbakır'da Cumhurbaşkanımız "Resmi dilimiz Türkçedir, diğerleri bizim zenginliğimizdir."dedi.Ben Ege'deki bir öğretmen lisesinden mezunum.Onlar bize,bunlar Güneydoğu'nun pis Kürtleriler, derlerdi.Kültürün,sosyal yaşamın temelinde insan vardır.Doğu'nun kültürü,Hitit kültürü deriz.Dili, dini de böyledir.iki dillilik değil on dillilik olsun.Denizli'de yatılı öğrenciydik.Pansiyonda hırsızlık oldu bunları yapan Güneydoğu'nun pis Kürtleri dendi.Biz kendimizi anlatamadık.Bırakın herkes dilediği gibi konuşsun.Ekonomi geliştikçe bu iki dil üç dile de çıkar dört dile de.Anadolu'da çoğunluklu iki dil vardır.Türkçe ve Kürtçedir.
- Mirza Gökdemir: Bütün insanların hak olarak tanıdığı şeyi konuşabiliyoruz. Tartışmalar yanlış zeminde yapılıyor. Biz ‘iki dille de nasıl eğitim yapılmalıdır’ı konuşmalıyız. Bunlar konuşulmuyor. Ana zemine değinemiyoruz. Özerklikte bunu savunan ve tam karşısında olanlar ortak bir kavram üzerinden konuşuyorlar. Bunlar birliktelik zemininde konuşuyorlar. Her insan birbirinden farklı olabilir ve biz bunlara saygı göstermeliyiz. Olmalı mı olmamalı mı, bölünür mü bölünmez miden ziyade bunlar Kürt halklarına neler getirir diye düşünmeliyiz. Önemli kavramları politik zemine atıp harcıyoruz ve sıkıntıları atlatmayı beceremiyoruz. Bir insan nasıl düşünüyorsa kimsenin onun düşüncelerine yargı koymaya hakkı yok. Bizim insanımıza, ülkemize özerklik ne getirir, hangi sıkıntıları çözer ya da hangi sıkıntılara sebep olur? Bunların getirisini götürüsünü konuşmalıyız.
- Ali Karadoğan: Bölgeye dili bilen memurların gelmesi lazım dedik. Bazı şeyleri Kürtçe ifade etmek istediğim zaman beni engelleyen yasaların da ortadan kalkması lazım. Benim mezram da okul olmadığı için Malatya'da yatılı okula gitmek zorunda kaldım. Bu bir destek değildir. Bu bölgenin kanayan yarasıdır. Ben yatılı okulları toplama kampı olarak görüyorum. Türkçe'yi öğrenirken dayak yedik. Sonra da dedik ki biz Türkler yüzünden Türkçe yüzünden dayak yedik. Bunlar bana zorla öğretildiği için ben o dile ve o dilin insanına düşmanlık besliyorum. Batıdaki gelir doğuyu besliyor dendi. Ülkemizde petrolün %40'ı Adıyaman'da %80'i bu bölgede, barajların %90'ı bu bölgede. Buradan çıkarılıyor, borularla İskenderun'a götürülüyor. Oralarda işleniliyor. Bu bölge de çıkarılıyorsa bura da işlensin. Bizler göç ettik. Neden? İş imkanı olmadığı için. Süryaniler, Lazlar, Ermeniler de dedi ki bizler de ana dilimizde eğitim görmek istiyoruz. Ayrı devlet ayrı bayrak da istemiyor.Türkiye yerel özerklik şartını imzalayan ilk ülkedir.Bunu kabul ediyor.Bir öğretmenin bir memurun atanması Ankara'da mı planlanmalı burada planlanmalıdır.Daha düne kadar okullarda Türk bayrağının yanında Avrupa Birliği bayrağı sallandı.Türkiye bölündü mü? Biz iki dil nasıl uygulanmalı onu konuşmalıyız.İsteyen bölge varsa bırakın ayrılsın.Merkezi yapı yetkilerinin biraz da yerellere taşınmasını istiyorum.Yetkiler paylaşılmalıdır.
- Sevgi Karabulut: 80li yıllar da doğulusunuz, Kürtsünüz laflarını bizde duyduk.Köyden giden öğrencilere Türküm,doğruyum dedik andımızı verdik.Resmi dilimiz Türkçe olsun ama Kürtçe de konuşulsun.Bir toplumu sen yok sayamazsın.Bu fazlalığı verdiğimizde de bu başkalarının ekmeğine yağ sürmesin.Ülkeyi bölmesinler.Keşke yatırımlar daha önceden Doğu'ya gelseydi.Bunlar bizim kanayan yaramız.
- İbrahim Özcan: Cumhurbaşkanı'nın Diyarbakır'da kullandığı cümleyi 30 yıl önce başkaları kullansaydı senaryo çok daha farklı olurdu.
- Abdulhamit Dursun: Kardeşliği yüceltmek, toplumsal barışı pekiştirmek adına demokratikleşme adımlarını hepimiz bir olarak daha da arttırmalı ve ileri götürmeliyiz.Herkes ana dilini istediği gibi konuşmalı ve konuşuyor.Zaten farklı dil ve lehçelerde yayınlar yapılıyor,kurs da açılıyor.Üniversiteler de enstitü kuruluyor.Toplumun her mezhep ve kültüre mensup fadakar insanları iyi niyetle meselelerin üzerine giderken ,sorunların çözümü için çaba gösterirken,toplumsal mutabakatı sağlamak üzere samimiyetle sorunların konuşulmasından, tartışılmasından,özgürce ifade edilmesinden yanayız.Bugüne kadar çözüm için nasıl bir mücadele verildiyse,çözüm süreçlerini engelleyenler ile de aynı şekilde mücadele edilmelidir.Herkes sağduyuyla ve iyi niyetle hareket etmelidir.Özellikle siyasetçiler daha büyük bir sorumluluğun sahibi olmalıdırlar.Gererek,kırarak,dökerek hiçbir şey yapılamaz,hiçbir hedefe ulaşılamaz.Siyasi partiler,medya,sivil toplum örgütleri,kanaat önderleri herkes ama herkes bu süreçte sağduyuyla hareket etmeli,ideolojiler üstü,çıkarlar üstü bir tutum sergilenmelidir.Anayasa ve yasalar çerçevesinde,başkasının özgürlük alanına müdahale etmeden isteyen istediğini söylemeli ve konuşmalıdır.Her mesele hukuk çerçevesinde,demokrasi kuralları altında çözüme bağlanır.Hiç kimsenin kendisini yasaların,Anayasa'nın,parlamentonun üzerinde görme hakkı yoktur.Yetkilerini aşarak demokratik sürece müdahale hakkı yoktur.
- Mehmet Öztürk: Memleket Türkçüler elinden çok çekti bu sefer de Kürtçüler elinden çekmesin.Ben Kahtalıyım.Doğru dürüst Türkçe konuşamayan bir ailem var.Bizim orda iki köy var.Emin olun ki iki köy arasında farklı lehçeler var.Devlet hangi lehçeye göre Kürtçeyi resmileştirsin?Biz dünyanın dört kıtasına hakimdik.Ben Kürdüm ama Kürtçü değilim.Bu Kürtçülüğün nereden beslendiğini iyi düşünsünler.Biz neyimizden memnun değiliz.Allah beni Kürt olarak yaratmış ben ne yapayım?Ben bölücü değilim.Memleketin birliğe,beraberliğe ihtiyacı vardır.
- İsmet kaya: Çocuk hakları sözleşmesinde her çocuğun ailesinin yanında yaşamaya hakkı vardır denilmiştir.Ama biz bu çocukları aldık YİBO'lara verdik.Ulaşım imkanları bulunmayan yörelerin çocukları YİBO'lara verilir.Ama Kuyucak'da yol,asfalt,ulaşım imkanları güzel,taşıması ekonomik bir yerde çok sayıda mezranın YİBO'lara aktarıldığını gördük.YİBO'daki öğrencinin devlete maliyeti günlük 30 Lira.2008'de en modern kuruluşların bile YİBO'ların aile ortamından daha verimli olmadığı söylendiği halde biz bunları yapıyoruz.AKP İsrail,ABD yetkilileriyle görüşüyor bunlarda şüphe görülmüyor da niye bu Kürtlüğün arkasından şüphe duyuluyor?
- Osman Koçak: Hizbullah içinde aynı şeyi söylüyoruz.Onların da arkasında güçler var.Neden ajanlar cirit atıyor?Kimlerle muhatap olunuyorsa ben ona göre şüphe duyarım.
- Mehmet Öztürk: Samimi konuşuyorum Kürtçülük davasındaki çocukların hiçbiri Kürtçe konuşmuyor. Bu davadaki arkadaşların çocukları Kürtçe bilmiyor.
- Fadime Kayakıran: Hayatımızda hep keşkeler var.Bende bir keşke söyleyeyim.Keşke yaralar kabuk bağlamadan bunları aşabilseydik.Geçmişte ne acılar yaşadığımızı biliyoruz.Türkiye Cumhuriyeti kurulurken Kürt- Türk ayrımı yapılmadı.Barışçı ve demokratik yol izlenmeli.Birçok bedelller ödendi,artık yeter.Tüm yasaklara hayır.
- Enver Özpolat: Beni ilgilendiren insan olmaktan doğan temel haklarımdır.Ben ana dilimle konuşmak istiyorum.PKK'da ,Öcalan'da Kürtler kendi dilinde eğitim görsün diyorlar ve bunu istiyorlarsa ben bundan rahatsızlık duymam.Ben vatandaş olarak kendi hakkımı talep ediyorum.
- Yılmaz Korkmaz: Demokrasi farklılıklarımızı ortadan kaldırmadan bir arada olma sanatıdır. Birbirimize saygıyı yitirmemeliyiz.
- Mücahit ÇELİK: İhtiyaçlar neyse onların talep edilmesi gerek. Bu taleplerin ortaya atılması sürecine bakıldığında bunları dillendirenler kimlerdi buna bakmamız lazım.Bir şeyin elde edilmesi bir süreçtir.Konuşuruz,evet hayır denilir ve sonuca varılır.Siz bu süreç içerisine birçok şey sığdırmayın.Hepsini birden vermek olmaz.Ama devlette de vermeye alışmak lazım.
Öneriler:
Ortak sonuç:
Değerlendirme:
Konunun muhatapları toplantıya katılmadıkları için katılımcıların kararıyla yerel gündem konusu olan Adıyaman’da ucuz iş gücü konuşulmamıştır
1. İletişim
a. Sivil toplum ile
b. Milletvekilleri ile
c. Katılımcılarla
d. Medya
Değerlendirenler: (Rapor İl Girişimcisi Şenel ŞARALDI ve çalışmaya gönüllü olarak destek veren Rüveyda Tüysüz tarafından hazırlanmıştır.)