Yer : Adıyaman Belediyesi Meclis Salonu
Tarih: 05.12. 2009
Yerel Katılım:
1- Ticaret ve Sanayi Odası (Mustafa Uslu-Oda Bşk.)
2- Gazeteciler Cemiyeti (Zeki Dişkaya-Cemiyet Bşk.)
3- İnşaat Mühendisleri Odası (Zeynel Bakır-Oda Bşk.)
4- Esnaf Kefalet Kooperatifi (Abuzer Aslantürk-Kooperatif Bşk.)
5- Eğitim Sen Sendikası (İmam Tümen-Şube Bşk.)
6- Eğitim Bir-Sen Sendikası (Gaffari İzci-Şube Bşk.)
7- Tek-Gıda İş Sendikası(Mithat Yoldaş-Şube Bşk.)
8- Petrol İş Sendikası(Zeynal Eroğlu-Şube Bşk.)
9- Zihinsel Engelli Aileleri Derneği(Zeynal Alagöz-Şube Bşk.)
10- Serbest Mali Müşavirler Odası(M.Nedim Özdoğan-Oda Sekreteri)
11- Güneydoğu Engelliler Derneği (Abidin Harputluoğlu-Dernek Bşk.)
12- Gap Görmeyenler Derneği (Mehmet Tunç-Dernek Bşk.)
13- Kardelen Gençlik Derneği (Mustafa Aslan-Üye)
14- İnsan Hakları Derneği (Bekir Gürbüz-Üye)
15- Kanaat Önderi (H.Yusuf Çelebi)
16- Kanaat Önderi (Ali Büyükşahin)
17- Sevgi Ağacı Yardımlaşma Derneği (Gülay Karakuş-Dernek Bşk.)
18- Aktif Kadınlar Yardımlaşma Kooperatifi (Hatice Göncü-Dernek Bşk.)
19- KAMER Vakfı (Zeliha Toprak-Şube Bşk.)
20- İşsizler Derneği (İsmet Güneş-Dernek Bşk.)
21- Gökkuşağı Derneği (Sezai Yılmaz-Üye)
22- Kalkınma Projeleri Akademisi Derneği (Emin Yücekaya-Dernek Bşk.)
23- Yüksek Öğrenimliler Derneği (Murat Koca-Dernek Bşk.)
24- Arı Yetiştiricileri Birliği(Mehmet Öztürk-Birlik Bşk.)
25- Hacı Bektaş-ı Veli Vakfı (Aslan Palalı-Bşk Yrd.)
26- Kadın ve Çocuk Hakları Derneği (Emine Kardeş-Dernek Bşk.)
27- İnsani Yardımlaşma Derneği (Abdurrahman Gürbüzcan-Dernek Bşk.)
28-Kızılay Derneği(Bekir Uyanık-Dernek Bşk.)
29-Anadolu İş Kadınları Derneği(Fadime Kayakıran-Dernek Bşk.)
Diğer Katılımcılar:
1- Adıyaman Üniversitesi (İsa Tekin)
2- Adıyaman Barosu (M.Nazım Pektaş)
3- Bugün Gazetesi Yazarı (İskender Korkut)
4- Gündem Gazetesi Yazarı (İsmail Koçak)
5- Doğuş Gazetesi Yazarı (Emin Danış)
6- Asu Tv (Şükrü Doğan-Genel Müd.)
7- Yeniyol Gazetesi Yazarı (Bilal Karadağ)
8- Gündem Gazetesi Yazarı (Hidayet Özdemir)
9- Günlük Gazetesi Yazarı (Doğan Durgun)
10- Adıyaman Belediyesi Kent Konseyi (Mustafa Işıldak)
11- Adıyaman Belediyesi Kent Konseyi Kadın Meclisi (Sevgi Karabulut-Üye)
12- Adıyaman Belediyesi Kent Konseyi Kadın Meclisi (Gönül Şahin-Bşk)
13- Adıyaman Kallkınma Platformu Kadın Komisyonu (Birsen Arzık-Üye)
14- Adıyaman Kalkınma Platformu Kadın Komisyonu (Türkan Ağır-Üye)
15- Serbest Mali Müşavirler Odası (Zeki Uyanık-Sayman)
16- Türkiye Petrollerinden İşten Çıkartılan İşçiler
Mazeret Bildiren Milletvekilleri:
1- F. Hüsrev Kutlu (AK Parti)
2- Mehmet Erdoğan (AK Parti)
3- Şevket Gürsoy (AK Parti)
4- Ahmet Aydın (AK Parti)
5- Şevket Köse (CHP)
Belediye Başkanları:
Adıyaman Belediye Başkan Vekili(Remzi Gerger)
Kolaylaştırıcı (Moderatör):
Ahmet Faruk Ünsal(Mazlum-Der Genel Başkanı)
Medya:
1- Asu TV (Yunus Emre Doğan, Deniz Çolak)
2- Mercan TV (Özer Karakuş, İsmail Alkan)
3- Bugün Gazetesi (Zeynel Boz)
4- Haber Güney.Com (Celil Kocataş)
5- Adıyaman Haber.Com (Yılmaz Çoban)
6- Günebakış Gazetesi (Mustafa Polat)
7- İhlas Haber Ajansı (Kaan Bozdoğan)
8- Işık Gazetesi (M.Ali Aslancirit)
Konular (Gündem):
1- Genel Konu:Sivil Anayasa,Danıştay’ın Katsayı Kararı
2- Yerel Konu: İlimizde Teşvik ve İşsizlik
3- Anayasa: Sivil Anayasa
Konuşanlar: Genel Konu
1- Gaffari İzci (Eğitim Bir Sen Sendikası Şube Bşk.): Koltuklarda yazılı olan isimlerin öylece kalmasını istiyorum. Bu siyasetin topluma ne kadar destek verdiğinin göstergesidir. Milletin kendisinden yükselen sesleri duymak yerine, başka kulislerde olmayı istedikleri için eleştiriyorum. Mevcut 82 Anayasası niçin ve nasıl hazırlanmış hepimiz için malum. Şunun altını çizmek istiyorum. Biz millet olarak daha etkili bir örgütlenme ile sesimizi siyasette duyurmalıyız. Fikir, eylem ve gönül birliği yaparak Türkiye’nin tüm taraflarını kapsayacak şekilde biz sivil toplum olarak sivil anayasayı dayatmalıyız. Lütuf alma alışkanlığını bırakmamız gerekir. Baroların yarı resmi yarı sivil olması nedeni ile önemli çıkışlar yapması gerekiyor. Biz bu anlamda 40-50 tane konferans düzenledik ama sonuç alamıyoruz. Çünkü uzlaşamıyoruz. Beklentilerimizi aktif olarak aktaramıyoruz.
2- İsa Tekin (Adıyaman Üniversitesi Rektör Danışmanı): Hükümet yeni bir anayasa yapılması gerektiği üzerinde duruyor. Hükümet yıllardır sivil anayasayı askıya almış ve bir sonuca ulaştıramamıştır. 82 Anayasası’nın nasıl hazırlandığı benim yaşımdaki kişiler
tarafından iyice biliniyor. Sonuçta dayatmayla olmuştur. Halkın hür iradesine dayanmamıştır. Türkiye’nin bugün geldiği noktada sivil anayasa yapılması gerektiği herkesçe beklenmektedir. Sivil anayasa özellikle vatandaşlık kimliği üzerinde tartışma yaratmaktadır. Alt ve üst kimlik oluşmuş, vatandaş kendi kimliğini sorgulama durumuna gelmiştir. Önemli olan insanların kendi kendini nasıl hissettiği iken insanlara kimlik dayatması yapılmamalı. MGK’da YÖK’ün varlığı tartışılmalı, sivil anayasa bir an önce yapılmalıdır. Kâğıt üzerinde kalmamalıdır.
3- Doğan Durgun (Günlük Gazetesi Yazarı): Türkiye’de sivil anayasaya ihtiyaç var. Türkiye’de geniş özgürlükleri getiren 61 Anayasası yine de darbe anayasasıdır. Şunu sormak istiyorum. Biz birey olarak haklarımızı kullanma konusunda ne kadar bilinçliyiz? Hiçbir anayasada işkence yer almaz ama birçok ülkede işkence vardır. Bu sivil anayasada YÖK olmamalı, üniversitelerin önü açılmalı. Parti kapatma ile ilgili düzenlemeler gerekir. Seçim barajlarının kimler için konulduğunu herkes biliyor. Bu ülkede insanlar mutluysa devlet işlevini görüyordur. Bütün kültürlerin, etnik grupların kendilerini toplumsal hayatta ifade edebilecekleri bir anayasa gerekli.
4- İmam Tümen (Eğitim Sen Sendikası Şube Bşk.): Sivil kelimesi çok sihirli bir sözcük. Yakın zamana kadar yargı sistemlerinde özel yargıçlar bulunuyordu. AB yasaları ile bunlar çıkarıldı. O mahkemeler üniformalı yargıç varken de aynı mantaliteyle kararlar veriyordu yokken de hala öyle. Sorun zihniyetle ilgili. 70–80 yıldır bir ideoloji oluşmuş, herkes aynı düşünecek. Topluma dayatılan resmi ideoloji var. Sivilleşme bu ideolojinin terk edilmesi ile başlar. Anayasa’nın ilk 3-4 maddesi değiştirilemez demek dayatmadır. Sorun zaten ilk dört maddede. Sivil bir anayasada her şeyden önce farklı kültürler, inançlar kendini ifade edebilmeli. Resmi dil yazışma dili olarak kullanılmalı. Milyonlarca insan Kürtçe konuşuyor. Ayrıca Lazcanın unutturulması da bir katliamdır. İnsanların kendi dillerinde eğitim yapmalarını niye engelleyelim. Ayrıca kadına da pozitif ayrımcılık tanınmalıdır. Mecliste de kadına cins kotası uygılanmalıdır. Biz kamu çalışanlarının ortak hareket etmesinden yanayız.
5- Sezai Yılmaz (Gökkuşağı Derneği Üyesi): 82 Anayasası 30 yıl öncenin mantalitesi ve o zamanın şartlarına uygun bir dille kaleme alınmış bir metindir. Türkiye’nin 30 yıldır katettiği değişim süreci göz önüne alındığında;1-Mevcut anayasa geri kalmıştır. 2-Toplumsal bir çok talebe cevapta yetersiz kalmaktadır. 3-Anayasanın bir çok maddesi ile ilgili değişimler ve değiştirme çabaları yürürlükteki anayasanın anlam kaybetmesine neden olmuştur. Bahsettiğim bu nedenler yeni anayasayı zorunlu kılmaktadır. Sivil yeni anayasa talebi sivil anlayışın da anayasal güvence altına alınmasını gerekli kılmaktadır. Anayasa değişimini kolaylaştıracak 3 madde söylemek istiyorum. Birincisi, sivil kelimesi gerginliğe sebep oluyor. Sivil anayasa ifadesi yerine yeni anayasa denmesi toplumda daha kolay kabul görür. İkincisi, sivil anayasa talebini siyasi partilere bırakma yerine sivil topluma ve sivil aktörlere bırakmak gerekir. Üçüncüsü, AB standartlarını öncelemek de toplumda aşağılanmanın ve çatışmanın nedenleri arasında görülmektedir. Yeni bir anayasayı kendi insanımızın ve vatandaşlarımızın hak ettiğini ve gerekli gördüğünü medya ve diğer kurumlarda yaygınlaştırmak gerekir.
6- Zeki Dişkaya (Gazeteciler Cemiyeti Bşk.): Mesele biraz karmaşık bir hal aldı. TBMM’de alamadığımız sonuçları umarım kMM’ de alırız. Herkesin önyargıyla hareket ettiğini görüyorum. Ben milletin ve anayasanın üzerinden siyaset yapıldığını ve bunun üzerinden kökleşme yapıldığını görüyorum. İnsan hakları çözüm yolu nedir? Bizim seçtiğimiz insanlar mecliste bizi temsil eder. İktidar, muhalefet toplanın yapın anayasayı. Onu da yapmazlar. Biz yaşadığımız ülkede ne istediğimizi ortaya net koymalıyız. Zazalar, Çerkezler, Lazlar da isteklerini bildirsinler. Türkçeyi de kaldıralım. Peki biz ülkeyi ne hale getiririz.’’Üstünlük ırkla olmaz.’’diyor İslam. Eğer öyle olsaydı bu millet yıllardır birlikte yaşamazdı. Bunun yanın da 40 yıldır terör var. İnsanları öldürerek yaşam hakları ellerinden alınıyor ve ben bunu kınıyorum. İnsanların yaşam haklarını ellerinden alıyorlar sonra da bunun adına barış olsun diyorlar. Anlaşılan en iyi bağıran, en iyi teşkilatlanan bunu kazanıyor.
7- Mustafa Uslu (Ticaret ve Sanayi Odası Bşk.): İçimizden geleni rahat konuşmamız için korkusuz yaşamamız lazım. Herkesin fikrine, zikrine saygı duymak lazım ‘’Hâkimiyet kayıtsız, şartsız milletindir.’’diyenler %57’lik bir oranı hiçe sayıyor. Bu ülkede nasıl hak, hukuktan bahsederiz. Keskin bir anayasa yapılmalı.Yargı siyasallaştı. Ben yargıya kuşkuyla bakıyorum.Omzunuzda rütbe vardır siz yargılanamazsınız gibi bir mantık var. Eşit haklardan yararlanmamızı söyleyen bir anayasa yapılması lazım.
8- Murat Koca (Yüksek Öğrenimliler Derneği Bşk.): Biz yeni ülkenin kurulmasından bahsetmiyoruz. Anayasanın sivilleştirilmesinden bahsediyouz. Bir ülkenin resmi dili doğal olarak bellidir. Zaten ülkenin ismiyle dili arasında doğal bir parelellik vardır. Ülkemizin gerçeklerine has bir anayasa oluşturulmalıdır. Herkesin eşit şartlarda hak sahibi olacağı, siyasetten ve etnik kökenden sıyrılmış bir anayasa zorunludur. Olayı siyasetten çıkarmamız gerekiyor. Memleketimizdeki bazı hissi konulara çomak sokmadan konuşmalıyız. Fikrimizi siyasi olarak değil de fikri olarak sunmamız gerekiyor. Her fikre açığız, makul ve mantıklı olduğu zaman. Ancak ülkemizdeki son gelişmeler de sivilleşme yönünde oldukça önemli bir tezat göstermektedir. Kimlerin oyununa alet olunduğu açıkça görülmelidir. Gerçekten barış ve huzur mu isteniyor yoksa dış güçlerin oyununda piyon mu olunmak isteniyor. Barış çığlıkları atanların ellerini vicdanlarına koyup bir vicdan muhasebesi yapması gerekiyor. Sorunlar insanca ve özgürce tartışılabilmeli ama geçmişteki yanlışlıkların faturasını şimdi kesmeye kalkışırsanız çocuklarımızın geleceğine yazık etmiş oluruz. Sadece biz değil gelecek nesillerimiz de bizim şu anda yapacağımız hataların acısna katlanabilir. O nedenle samimi ve geniş çerçeveden bakmamız gerekiyor olaylara.
9- Remzi Gerger (Belediye Başkan Vekili): Sivil anayasada önemli olan insanı üst kimlik olarak, şemsiye olarak kullanırsak hepimiz o şemsiyenin altına gireriz. Ama o şemsiyeyi kaldırırsak hepimiz açıkta kalırız.
10- Gaffari İzci (Eğitim Bir Sen Sendikası Bşk.): Danıştay gerekçesinde bir iki şeyi öne çıkarmış. Birincisi, meslek liselerinin öğrenci sayısının azlığının sebebi katsayı değildir. İkincisi, oturmuş sistemi yok ederiz. Bu şekilde ifade edilmesi tam bir fiyasko. Bu gerçekler bu kadar saptırılmamalı. Sadece bu yıl bile meslek liselerine kayıt oranı çok fazla. Eğer katsayı bunun önünü kesmiyorsa kim kesiyor. Sadece İmam Hatip liselilerin Meslek liselerindeki oranı %7. Ateş olsa nereyi yakarlar ki. Türkiye dünya standartlarının tersine yürüyor. Türkiye’de düz lise %70’lerde ama dünyada Meslek liseleri %70’lerde. Yapılan katsayıyla beraber Fen Liselerine 30 puan veriliyor. Oysa hem başarılı öğretmen hem de başarılı öğrenci var orda. Geri kalan öğrencileri de düz liselere dolduruyorlar. 1739 kanunu eğitimle ilgili düzenleme yetkisini YÖK’e vermiştir. Bugün hukukun müdahale etmediği hiçbir şey kalmamış. Bırakın eğitimle ilgili kararları eğitimciler versin. Hukuka ve adalete olan güvenimiz kalmıyor.
11- İsa Tekin (Adıyaman ÜniversitesiRektör Danışmanı): Anayasada madde 131 ‘’Yüksek Öğretim Kurumlarının öğrenimini tamamlamak, yürütmek Yüksek Öğretim Kurumları tarafından yapılır.’’diyor. Yani henüz Danıştay tarafından görüşülen bir maddeyi görüşüyoruz. Düzenlemelerin bütün öğrencilerin lehine sonuçlanacağını umut ediyorum.
12- Gönül Yıldırım (Adıyaman Belediyesi Kent Konseyi Kadın Meclisi Bşk.): Gaffari Bey’e katılıyorum. Meslek Liseliler olarak sadece İmam Hatipliler yok Endüstri Meslek Liseleri, Kız Meslek Liseleri de var. Bu sadece İmam Hatiplilerin önünü kesmekse siz diğer meslek liselerinin de önünü tıkıyorsunuz. Katsayı engelini koyduğumuzda çocukların önünü tıkıyoruz. Dilerim olumlu ve doğru bir karar verilir.
13- Nazım Pektaş (Adıyaman Barosu Üyesi): Bu konu hukukçuları ilgilendiren bir konu. Anayasadaki eğitimle ilgili konular da hukukçuların görüş bildirmesi gerekir. Danıştay’ın katsayı ile ilgili verdiği kararın gerekçelerini Gaffari Bey söyledi. Gerekçelerinde,10–12 yıllık oturmuş bir sistem var denilmiş. Ama aslında oturmuş sitem değil sistemsizlik var. Katsayı eşitliği getirir gibi çok ilginç bir ifade var. Katsayının eşitliği getireceği düşüncesi hangi zekanın ürünü merak ediyorum. Aslında sadece % 7’lik bir kısım İmam Hatipli denildi ve İmamhatip için bunlar yapılıyorsa İmamhatipleri bunun dışında tutulsun denildi Gaffari Bey'in ironi yaptığını düşünüyorum. Bence, biz İmam Hatiplinin de haklarını çok net bir şekilde savunmalıyız. İmamhatipler de bir Türkiye Cumhuriyeti’nin eğitim yuvasıdır. Bu çocukların önlerini tıkamak onlara yapılmış bir haksızlıktır. Bir yandan Meslek Liselerine teşvik ederken bir yandan da katsayıyla önlerini kapatıyoruz. Başörtüsünde de bunu yaptık. Ailelere kız çocuklarını okula gönderin dedik bir yandan da sen üniversiteye girerken başını aç dedik. Böyle ilginç bir durum var Türkiye’de. Türkiye’de kim bunun için mücadele ediyorsa bu mücadelede hiçbir ayrım gözetmeden birlikte özgürlük mücadelesi adına birlik içinde savunmalı. İmam Hatiplileri de, başörtülüsünü de ve diğer haksızlığa uğrayanları da inançları ve özgürlükleri ve düşünceleri için mahküm eden zihniyete karşı birlikte mücadele etmek gerekir.
14- Hidayet Özdemir (Gündem Gazetesi Yazarı): Keşke bütün hukukçular aynı konuşsa. İmam Hatiplilerin önü neden tıkanıyor? İslamiyetin yayılmasını önlemek için mi? Hem de Türkiye’de nüfusun %98’i Müslüman iken. Bunların tek korkusu islamiyetin yayılması. Meslek Liselerine niye bu kadar talep var?
15- Bekir Uyanık (Kızılay Derneği Bşk.): %100 kültür dersleri gören bir düz liseli öğrenciyle meslek lisesinde okuyan arasında doğal bir elenmişlik var. Her okulun 1. 2. ve 3.leri arasında bir yarışma yaptık, düz ve meslek liseleri arasında hiçbir fark yok. Bireysel olarak başarılı olan öğrencilerimizin önünü tıkamamalıyız.
16- Mehmet Öztürk (Arı Yetiştiricileri Birliği Bşk.): İmam Hatip lisesi mezunu olan hiçbir öğrenci elinde bomba ile görülmemiştir. İmam Hatip Lisesi mezunları vatanını sever. Yaratılanı yaratandan ötürü severiz. Kimse İmam Hatiplilere kuşkuyla bakmasın. Bu adaletsizliği bari bundan sonra ortadan kaldırsınlar.
17- Doğan Durgun (Günlük Gazetesi Yazarı): Belli bir grubun önünü kesiyorsak bu fırsat eşitliğini ortadan kaldırır zaten. Türbanı çıkararak zihin dünyasını değiştiremezsiniz. Türkiye’de eğitim sistemi yeniden masaya yatırılmalı. Katsayının gerekçesi saçma. Eğitim sistemi herkese fırsat eşitliği sağlayan bir yapıya sahip olmalı.
18- İmam Tümen(Eğitim Sen Sendikası Şube Bşk.): Demokrasi adına, insan hakları adına baskı kurulmasını istemiyoruz. Kim ayrı devlet kursun dedi. Türkiye’de yargı ilk defa çifte standart uygulamıyor. Eğitim sistemi bütün olarak çökmüş. Türkiye’de her şey ideolojik karar çerçevesinde ele alınıyor. YÖK üniversitelerin üzerine bir karabasan gibi çökmüş. AKP Türkiye’deki anti demokratik kurumları demokratikleştirmek yerine ele geçirerek kendi anlayışını dayatma yoluna gidiyor. 12 Eylül anlayışı İmam Hatiplilerin çoğalmasını yaygınlaştırmıştır. Bugün onun ardı olan Ergenekon bir tehlike olarak görülmeye başlamıştır. Türkiye buraya gelmeden önce anasınıfından başlayarak öğrencileri ilgi ve yeteneklerine göre yönlendirip eğitmek gerekiyor. Katsayının dayatılmasına karşıyız. Çifte standartla alınan kararlara karşıyız.
19- Fadime Kayakıran (Anadolu İş Kadınları Derneği Bşk.): AB’ye girme noktasında yargının eşitsizliğinden, Danıştaydaki katsayıdan söz etmek istiyorum. Hakkaniyetli olmak, feraset sahibi, vicdanlı ve gerçekten ama gerçekten halktan yana olmak yeterlidir. Meslek Liseleri çeşitli mühendisliklerin bir alt basamağı ve sanayileşme sürecinde olan Türkiye’nin ihtiyacını duyduğu kalifiye eleman yetiştirme amaçlı okullardır. İmam Hatipler de bu amaçla açılmıştır. Öyle ya sabah akşam ülkenin %99’unun Müslüman olduğunu tekrar ederek söyleyen siyaset kurumlarımız, yargı kurumlarımız, hükümetimiz, ordu kademelerindeki kişilerimiz olduğuna göre %99’unun Müslüman olduğunu söyleyenlerin de doğru temelde dinlerini, inançlarını öğrenmeleri gerektiğinden yola çıkarak imam hatip okullarının açılmasında elzem görmüşler ki bu okullar açılabilmiş. Hiçbir şey kendiliğinden oluşmamış, mutlak bir ihtiyacın ürünüdür. Bu okulların açılması veya mevcudiyeti hukuksal kavramlara, mevzuatlara ters ise niye açıldı. Ters değil ise bu kavramlar üzerinden kendilerini tarif eden kurumların tüm topluma şeriat gelecek korkularını yaymaları neyin nesidir. O zaman kime inanalım, kimi esas alalım. Bir cendere için sıkıştırılan biz insanlara sanki cami ile kışla arasında tercihe açık hale getirilmek isteniyoruz. Burada afakî konuşmuyorum. Bugünlerde hukukun en çok hukukçular tarafından çiğnendiğini görüyoruz. İstanbul Barosunun başvurusu üzerine, Danıştay eşitlik eşitsizliğe aykırıdır kararı vererek, YÖK’ün meslek liselerin çeşitli üniversiteye girişinde yaşadıkları zorluğu, önünü tıkayan katsayı uygulamasına son veren kararını reddederek üniversitelere girişlerini zorlaştırmıştır. Ama aynı Danıştay bir süre önce Diyarbakır Barosunun ana dil konusundaki bir başvurusuna ise ‘’Barolar dava açamaz.’’diye reddediyor. Diyarbakır Barosuna baroların şikâyet yetkisi yok diyerek reddedici davranan Danıştay’ın İstanbul Barosunun okullarla ilgili şikâyetlerinde ise Baroların şikâyet etme hakkı var demesi, işletmesi açıkça hukuku çiğnemesi değil mi? Üstelik bunların tümü hukukun üstünlüğü kavramı içinde kendilerini ifade edenler tarafından sergileniyor.
20- Remzi Gerger (Belediye Başkan Vekili): Danıştay bu yanlış karardan bir an önce dönmeli. Katsayı olması gerekiyorsa Öğretmen Liselerinde artı bir puan oluyor. Meslek Liselilere de ihtiyacımız var, onlara da ek puan verelim o zaman.
21- İsmet Güneş (İşsizler Derneği Bşk.): 07.03.2009 Tarihinde açılan Adıyaman İşsizler Derneği Adıyaman için bir talihsizliktir. Tütünün kaldırılması ile köyden kente göçün yoğun olduğu ilimizde, sanayideki teşviklerin kaldırılması ve küresel ekonomik kriz nedeniyle büyük bir işsizlik patlaması yaşanmıştır. Derneğimize kayıtlı üyelerimizin birçoğu alanlarında uzman kişilerdir. Bunlardan derneğimize kayıtlı olan 465 kişiden 299 kişi çeşitli işlere yerleştirilmişlerdir. Geri kalan işsizler ise mevsimine göre çeşitli illerde ırgat olarak çalışmaktadır. Irgatlık bizim kaderimiz değildir. Önümüzdeki günlerde kapısına kilit vurulacak olan Tekel çalışanları da işsizler ordusuna katılacaktır. 2009 yılı verilerine göre Adıyaman Organize Sanayi Bölgesinde faaliyette olan 87 işletmeye 97 Trilyon civarında enerji desteği sağlanmıştır. Ancak; bu enerji desteğini yatırıma dönüştüren firma sayısı sadece 3’tür. Sanayi yatırımları ve istihdamla ilgili rakamlar şişirilerek Ankara’ya gönderilmiştir. Bunun sonucunda yeni uygulanan yasa kapsamında sanayi devleri illerle birlikte 3. bölgede yer almışız. Hâlbuki asıl yerimiz 4. bölgedir. 3. bölgede olmamızdan dolayı gerekli desteği alamayan yatırımcılar 4. bölgeye kaymaya başlamıştır. OSB’deki işletmeler arasındaki işçi ücretleri ve sosyal haklar dengesizliğinden dolayı birçok işçi işsiz kalmıştır. İlimizde işsizliğin ortadan kalkması için teşvik yasasındaki konumumuzun yasal düzenlemeyle eski konumuna çekilmesi, sulu tarıma geçilmesi, endüstriyel bitkilerin üretiminin yanı sıra, kültür ve dini turizme önem verilmesi, bu konuda yatırım yapılması, teşvik yasasının yeniden uygulamaya geçirilmesi gerekmektedir.
22- Mehmet Öztürk (Arı Yetiştiricileri Birliği Bşk.): Adıyaman’daki arıcıların ürettiği baldan kimsenin haberi yok. Ama Çin’den gelen mallar cirit atıyor. Markamız olmadığı için marketlere satış yapamıyoruz. Biz markalaşmak için proje sunduk. Projemiz kar amacı taşıyor denilerek kabul edilmedi. Kendi işimizi kendimiz kurarsak tamamiyle organik tarıma geçeceğiz. Bürokrasiden, siyasilerimizden bizi desteklemesini istiyoruz.
23- Emin Danış (Doğuş Gazetesi Yazarı): Bizim verilerimiz şişirilmiş veriler. 2002 yıldaki verilerle yapılıyor. Adıyaman’ın bütün verilerinin yeniden ele alınması gerekiyor. Toplanan verileri yetkili makamlara iletmeleri gerekiyor.
24- Hidayet Özdemir(Gündem Gazetesi Yazarı): Adıyaman’da işsizler derneğinin olmasından rahatsızlık duyuyorum. Bunu açanların nasıl kapatırız diye uğraşmaları lazım. Bu da istihdamı sağlayarak olmalı. Adıyaman ırgat kenti. Adıyaman Organize Sanayi Bölgesinde ücret dengesizliği olduğu mevcut. Sanayicilerimiz neden hakları olan ücreti vermeden işçi çalıştırıyorlar. Adıyaman’da Tekel diye bir kurum kalmayacak. İşçiler 4/c yasası diye bildiğimiz kölelik yasasıyla çalıştırılıyorlar.
25- Mithat Yoldaş (Tek-Gıda İş Sendikası Bşk.): Bu konuyu, Tekel sorununu suistimal edenler oluyor. Tütün bir altındır Adıyaman için. Hiç olmazsa belli bölgede yapılmasını talep ettik ve bunu devlet politikası olarak önünü kestiler. Alternatif ürün getirmeden tütünü kaldırmayın dedik. Alternatiflerin alt yapısı hazırlanmadan sunuldu. Bizi oyaladılar. İşsizlere yeni işsizler katılıyor. Ekonomiyi güçlendirmemiz lazım. İnsanlar huzurlu bir ortamda devletine daha bağlı olabilir. Bizi sokaklara dökmesinler. “Tekel çalışanlarının işine bir çözüm bulun.” dedik. Başbakan arkadaşlarımızı terslemiş. Hep olumlu yapıcı konuşmuşlardı ama maalesef sözlerinde durmadılar. Bizi eylem yapmaya mecbur ediyorlar. Oturarak maaş almayı biz de istemiyoruz. İş versinler öyle maaş alalım. Ekonomi belli bir durumdan düşüşe geçerse ailelerde de problem yaşanıyor.
26- Mustafa Uslu (Ticaret ve Sanayi Odası Bşk.): Adıyaman ile ilgili son teşvik yasası Adıyaman’a yapılmış bir haksızlıktır. Gaziantep, Kilis, Adıyaman aynı anda değerlendirildiği için Adıyaman Antep’in ateşinde yandı. “Her il kendi bazında gelişmişliğini göstersin.” dedik, onlar da mantıklı buldular. OSB sigortasız çalıştırıyorsa çalışanların hakkını koruyacak yerler var oralardan haklarını alırlar. 5084 sayılı yasayla Adıyaman’da 2003’ten sonra fabrikalar açıldı. 5000 kişi çalışıyor OSB’de. Hükümet gerektiği kadar paket desteği yapmadı. Adıyaman işsizler ordusuna bir işsizler ordusu daha katıldığını gördüğümde 5084 yasalı teşvik yasasının bir yıl daha uzatılmasını istedik. Her şeyi de devletten beklemek yanlış olur. Hem bir kriz içindeyiz hem de bankalara yatırılan mevduatta artış var. Peki, biz bunu niye sanayiye yatırmıyoruz? İşsizliğin çözümü için gerekli çalışmalar yapılacaktır.
27- Zeynal Eroğlu (Petrol İş Sendikası Şube Bşk.): Ülkede maalesef gelir dağılımında çok ciddi adaletsizlik var. En büyük sorunlarımızdan biri örgütlülük kültürümüzün olmaması. Birbirimize olan uzaklığımız var. Tekel vardı 2010’da o da olmayacak. 2007’den sonra Türkiye Petrollerinde çalışmaya başlayanların %30’luk grubu Adıyaman’dan, diğerleri dışarıdan. Bu KPSS’nin sonucu. Buna kota getirilmeli. Biz TPAO ile görüştük, Ankara’da genel yönetim ile görüştük. Çözüm anahtarının siyasi kurumlar olduğunu söylediler. Bizler uysalız ve hükümet ne derse onu kabul ediyoruz. Bu memleketin insanları zor koşullarda çalışıyor. Biz sünnetimizi, düğünümüzü tütünde yapardık. Tütünümüzü de elimizden aldılar sudan çıkmış balığa döndük.
28- İmam Tümen (Eğitim Sen Sendikası Şube Bşk.): Bu teşvik Adıyaman’ın 3. bölgeye ayrılması ile ilgili. Bugüne kadar Adıyaman’ın eğitimle ilgili sorunları iletilmemiş. Eğer Malatya bizden daha iyi teşvik bölgesinde yer alıyorsa demek ki bizim siyasetçilerimiz bunu yukarıya yansıtmıyorlar. Tütünün yasaklanması ile birlikte ırgat kenti olduk. Doğu köylerimizde sulu arazilerde yetişen sarma tütün birkaç ile gidiyordu. Şimdi yakalanılıyor ve ceza veriliyor. Bu fiili yasağı ortadan kaldırsınlar. Bu eroin değil, kaçak değil. Mevcut sanayi bölgesinde endişelendiğimiz bir şey, çok ucuz iş gücü var. TPAO’dan atılan 20 işçi yargı kararına rağmen işe geri alınmıyor. Bu kişilerin acilen işe tekrar alınmasını istiyoruz.
29- İsa Tekin (Adıyaman Üniversitesi Rektör Danışmanı): İçeriği doğru olan verileri başkanımız sundu. Adıyaman’da işsizliğin azaltılması için en büyük çözüm Adıyaman Üniversitesi’nin güçlendirilmesi gerekir.10.000 öğrencisiyle ekonomiye çok büyük katkı sağlamaktadır. Özel sektör işsizleri desteklemelidir. Sanayi kuruluşlarımız benden ara eleman istiyor, ben de gönderiyorum. Ama bir süre sonra bunlardan verim alamadıklarını söylemekteler. Ben mahcup olmaktayım. Yeşil kartlıların iş güvencesi yok. KİT özelleştirilirken bunun amacı neydi? Adıyaman’da Demokrasi Parkı’nın önünde oturan ve %80’i üniversite mezunu olan gençlerimiz var. Bunların hepsi devletten yardım beklemekte. Özelleştirilenler tekrar devletleştirilebilir. Bu sorun sosyal bir patlamaya varmadan önce devletin önlem alması, ilgilenmesi gerekir. Yetişmiş insan gücüne dayalı işsizliğin arttığını görüyorum.
30- Türkan Ağır (Akalp Kadın Komisyonu Üyesi): Deşifre edilse bile onları koruyan, destekleyen olmadığı sürece bu insanlar işsiz kalacaktır.
31- Zeliha Toprak (Kamer Vakfı Şube Bşk.): Erkeklerin taleplerine katılıyorum. Ama kadınların da sorunları var ve kadınların sorunları yine kadınların sorunları olarak kalıyor. Eğitim engellenmiş, günü kurtarmanın derdine düşmekten fikir üretemeyen, çok çalışıp bunun karşılığında hiçbir gelire sahip olmayan, hak iddia eden, “Biz bu memleketin kölesi miyiz? “ diyen erkeklere kölelik yapan kadınların da istihdam edilmesini ve bu konuda desteklenmesini istiyoruz.
32- Remzi Gerger (Belediye Başkan Vekili): 5084 yasasında öne çıkan iki şeyden birincisi enerji desteği, ikincisi işveren payının destek tarafından karşılanması. 5084’ün bitmesi vahimdir.” Enerji desteği alınıyor yatırım yapılmıyor” dendi. Adıyaman’da 7 işletme üretimde iken 5084 yasası ile 64 tane işletme üretimdedir deniliyor. 5084 devam etmeseydi bu çalışma neyi açıklıyor? 5084 başlarken 18 ilde başladı şu an 49 ilde. Bizlerin özellikle mutfakta olması gerekiyor. 2010’da kriz daha ağır olacak. 2010’da bunlar olmadığı zaman sanayimiz daha çok sıkıntıya girecek. Bizim Adıyaman’ı 3. bölgeden 4. bölgeye nasıl çekmemiz gerektiğini düşünmemiz lazım.
33- Ahmet Özyavaş (Türkiye Petrollerinden İşten Çıkarılmış İşçi): Çadır açmış 20 işsizden biriyim. Mahkemeyi kazandık.2–3 ay görüştük. Bundan sonra işe alınmadık ve bu çadırı kurduk. Adıyaman’da daha önce böyle şeyler olmadı. 5-5,5 aydır eve ekmek götüremiyoruz. 6 sefer Ankara’ya gittik. Girişimlerde bulunduk. Siyasetçilerimiz bize karşı samimi değil. Büyüklerimizin bu konunun takipçisi olmasını istiyorum.
34- Mustafa Işıldak(Adıyaman Belediyesi Kent Konseyi Bşk.): Sermayesinin %51’i Sanko, Dicle ve Güçlü gibi veya İstanbul’daki Adıyamanlı işadamlarının sahibi olduğu sanayi deneyimi bulunan başarılı işletmelere; %49’u ise halkın küçük tasarruflarına açık paylara bölünmüş. Yeni şirketler kurulması halinde yastık altında ve bankalardaki mevduatın bir bölümü yeni iş alanları açılmasına kanalize edilecek, bu da işsizliğe büyük ölçüde çözüm olacaktır. Yaş ve bedensel yapısı çalışmaya elverişli olduğu halde işsizlikten dolayı devletten sağlık, yakacak ve eğitim yardımı alan vatandaşların bir anlamda dilenciliğe alıştırılmaması ve bunların da toplum ekonomisine katkıda bulunabilmeleri için yasalarda değişiklik yaparak; kamudan aldığı parasal destek oranında ağaç dikme, park-bahçe bakımı, kendi mahalle veya köyünün temizliği gibi kamusal hizmetlerde belli süreyle çalıştırılmalarının sağlanması gerekir.
Değerlendirenler:
Bu tutanak Ayla Pektaş ve Rüveyda Tüysüz tarafından düzenlenmiştir.