Yer : Adıyaman Belediyesi Meclis Salonu
Tarih: 07.11. 2009
Yerel Katılım:
1- Baro (Yusuf Yetiş)
2- Ticaret ve Sanayi Odası (Mustafa Uslu)
3- Gazeteciler Cemiyeti (Zeki Dişkaya)
4- Ziraat Odası (Yakup Taş)
5- İnşaat Mühendisleri Odası (Zeynel Bakır)
6- Esnaf Sanatkarlar Odası (Mustafa Salman)
7- Esnaf Kefalet Kooperatifi (Abuzer Aslantürk)
8- Eğitim Sen Sendikası (İmam Tümen)
9- Eğitim Bir-Sen Sendikası (Gaffari İzci)
10- Eğitim İş Sendikası (Müslüm Aslan)
11- Güneydoğu Engelliler Derneği (Abidin Harputluoğlu)
12- Gap Görmeyenler Derneği (Mehmet Tunç)
13- Kardelen Gençlik Derneği (Mustafa Aslan)
14- İnsan Hakları Derneği (Osman Süzen)
15- Kanaat Önderi (H.Yusuf Çelebi)
16- Kanaat Önderi (Ali Büyükşahin)
17- Sevgi Ağacı Yardımlaşma Derneği (Gülay Karakuş)
18- Aktif Kadınlar Yardımlaşma Kooperatifi (Hatice Göncü)
19- Kamer Vakfı Adıyaman Şubesi Başkan ı(Zeliha Toprak)
20- İşsizler Derneği (İsmet Güneş)
21- Gökkuşağı Derneği (Mirza Gökdemir)
22- Kalkınma Projeleri Akademisi Derneği (Emin Yücekaya)
23- Yüksek Öğrenimliler Derneği (Murat Koca)
24- Tekstil Konfeksiyon Kümeleme Derneği (İsmet Açıkgöz)
25- Hacı Bektaş-ı Veli Vakfı (Aslan Palalı)
26- Kadın ve Çocuk Hakları Derneği (Emine Kardeş)
27- İnsani Yardımlaşma Derneği (Abdurrahman Gürbüzcan)
Diğer Katılımcılar:
1- Adıyaman Üniversitesi (İsa Tekin)
2- Adıyaman Barosu (M.Nazım Pektaş)
3- Adıyaman Barosu (F.Demirhan Seçilmiş)
4- Mercan TV Genel Müdürü (Necati Atar)
5- Asu TV Genel Müdürü (Şükrü Doğan)
6- Naif Karabatak (Günebakış Gazetesi Yazarı)
7- Hidayet Özdemir (Gündem Gazetesi Yazarı)
8- Doğan Durgun (Gündem Gazetesi Yazarı)
9- Adıyaman Belediyesi Kent Konseyi (Mustafa Işıldak)
10- Adıyaman Belediyesi Kent Konseyi Kadın Meclisi (Sevgi Karabulut)
11- Adıyaman Kalkınma Platformu Kadın Komisyonu (Serap Coşkuner)
12- Adıyaman Kallkınma Platformu Kadın Komisyonu (Birsen Arzık)
13- Adıyaman Kalkınma Platformu Kadın Komisyonu (Türkan Ağır)
Milletvekilleri:
1- F. Hüsrev Kutlu (Ak Parti)
2- Mehmet Erdoğan (AK Parti)
Mazeret bildiren vekiller:
1- Şevket Gürsoy (AK Parti)
2- Ahmet Aydın (AK Parti)
3- Şevket Köse (CHP)
Belediye Başkanları:
Adıyaman Belediye Başkanı (M.Necip Büyükaslan)
Kolaylaştırıcı (Moderatör):
Şanar Yurdatapan
Medya:
1- Asu TV (Yunus Emre Doğan, Deniz Çolak)
2- Mercan TV (Özer Karakuş, İsmail Alkan)
3- Bugün Gazetesi (Zeynel Boz)
4- Haber Güney.Com (Celil Kocataş)
5- Adıyaman Haber.Com (Yılmaz Çoban)
6- Günebakış Gazetesi (Mustafa Polat)
7- İhlas Haber Ajansı (Kaan Bozdoğan)
8-Işık Gazetesi (M.Ali Aslancirit)
Konular (Gündem):
Genel Konu: Demokratik açılım
Yerel Konu: İlimizde demokratik açılımı engelleyen unsurlar
Anayasa: 82 Anayasası'nda demokratik açılımı engelleyen unsurlar
Konuşanlar: Genel ve yerel konu birlikte ele alındı.
1– Mustafa Uslu (Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı): Demokratikleşme sürecini ülkemiz için çok önemli bir fırsat olarak değerlendirmeliyiz.Çünkü ülkemizin bana göre çok ivedi ve olmazsa olması demokratikleşmektir. Bu da iktidarın, ana muhalefetin ve tüm sivil toplum örgütlerinin, hatta bu ülkede yaşayan her bireyin temel sorunudur. Bu sorunun çözülmesi için herkes bu taşın altına elini koymalıdır.
2- Doğan Durgun (Gündem Gazetesi Yazarı): Barış kolay kazanılan bir şey değil. Bütün Kürtleri asalım gibi bir haberin medyada yer alması yanlıştır. İnternet sitelerinde darağaçlarının yeniden kurulması gerektiği söyleniyor. Bu da barışın önünü kapatıyor. Basın yayında barışı ve kardeşliği öne çıkaran mesajlar yok sayılırken düşmanlığı yayan mesajlar çok rahat yer alıyor. Bu anlamda siyasal partilere ve medyaya çok iş düşüyor. Hükümet ucuz saiklerle bu sorunu çözmek gibi bir yönteme başvurmamalı. Siyasal bir af, Anayasada vatandaşlık ile ilgili tanımın yeniden düzenlenmesi ve Kürtlere ana dilleri ile eğitim için yasal güvence ağlanması, koruculuğun lağvedilmesi, yerleşim yerlerine Kürtçe isimlerin iade edilmesi, yerel yönetimler, seçim ve partiler ile ilgili kanun ve düzenlemelerin modern standartlara ulaşıtırılması Kürt sorununu çözer. Devlet önce Türklerden özür dilemeli. Çünkü seksen yıl boyunca onlara yalan söylediler, Kürt yok dediler. Şimdi yaşadığımız bu sorunun en temel noktası da, ezberletilmiş bu yalandan dolayıdır.
3- Mustafa Işıldak (Belediye Kent Konseyi Başkanı): Ben yasadaki etkin pişmanlık konusuna değinmek istiyorum. Gönül isterdi ki teslim olmak için gelen insanlarımız “Ceza Kanununa göre suç işlemişiz, pişman olduk, bir daha işlemeyeceğiz.”desin. Ama onlar, tek tip elbise içerisinde Abdullah Öcalan`ın emri üzerine geldiklerini, pişman da olmadıklarını söylediler ve yine serbest bırakıldılar. Demokratik açılım süreci, hukuki alt yapı hazırlanmadan başlatılmıştır. Türkler Kürtleri kardeş kabul ediyor, fakat Kürtler Türkleri kardeş kabul ediyor mu diye sormak gerekir. Ayrıca DTP ve taraftarlarının Türk bayrağına karşı adeta bir fobisi var; 29 Ekim 2009 Cumhuriyet Bayramı töreninde bir çocuk tarafından Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Osman Baydemir’e verilen Türk bayrağını, Başkan Baydemir katlayarak korumasına verdi. Bu güzel bir hareketti. Ama demokratik açılımın konuşulduğu böyle bir süreçte; bayrağı katlayıp korumasına vermezden önce öpmesini veya alnına değdirmesini beklerdim. Böyle bir hareket, bu gündem içerisinde güzel bir jest olurdu, diye düşünüyorum.
4- İmam Tümen (Eğitim Sen Sendikası Başkanı): Konuşmasına Kürtçe başladı. Kürt sorunu yüz yıla yakın bir sorun. Üç beş ayda ön yargıları yıkacak bir sorun değil. Partileri, bayrakları vurmak kolaydır. Bir Kürdün ben Türküm demesi de çirkin, kendi aslını kaybeder. Muhalefetin tavrı muhteşem. Hükümet kararsız, hiçbir şey kendiliğinden olmuyor. Birileri düğmeye basıyor, protez bacaklarını yere fırlatıyorlar. Bu da “benim gibi binlerce genç bacağını kaybetsin.”demektir. Hükümet güven veremiyor. Türkiye fiilen bölünmüştür. Tekrar birliğin yakalanması için demokratik açılım şarttır. Bu bölgeye çifte standartlar uygulanıyor. Devlet kendi Kürdünü, alevisini, solcusunu yaratmamalı. Her şey kendi doğallığında gelişmeli.
5- Necati Atar (Mercan Tv Genel Müdürü): Cumhuriyet kurulduğundan beri bu ülkede baskı altında tutulanlar Müslümanlar ve Kürtlerdir. Tıpkı ABD’de zencilere yapıldığı gibi. Ne zaman ki Kürtler ve Müslümanlar okumaya başladılar, beraberinde yasaklar da geldi. Türbanlı kızların okula gitmesi olay oldu. Bu ülkede vurgunculara, dolandırıcılara af çıktı. Ama ifade özgürlüğünden dolayı içeriye girenlere çıkmamıştır. Neyin suç olup olmadığını anlamak için konuşmak gerek ama herkes her şeyi konuşabilir, düşünebilir diyenlerin hiçbir şeyi düşünemediğini, konuşamadığını biliyoruz. Hükümetin Kürt açılımı ile ilgili neyi kastettiğini bilmiyoruz. Af mı gelecek, eski düzenler mi yaşanacak bilmiyoruz. Bu yüzden sonuna kadar destek olmak yanlış.
6- Gaffari İzci (Eğitim Bir-Sen Sendikası Başkanı): Bugün 1982 Anayasası’nın kabul yıl dönümü. Biz şunu söylüyoruz: Türkiye’de sorunların çözümü sivil bir Anayasa’dan geçiyor. Parti kapatmalara hayır dedik. Gerçek anlamda bu milletin arasında sorun yok. Bölünmeler suni. Sorun, Cumhuriyeti kuranların kendini bu memleketin sahibi gibi görmesi, diğer kesimleri de ötekileştirmiş olmasıdır. Bizim birbirimize karşı daha sağduyulu, güvenilir olmamız gerekiyor. Örgütlü bir toplum yaratmalıyız. Güçlü bir toplum, güçlü birey olmalıyız. Demokratik açılımın sadece Kürt açılımı olarak algılanmasını yanlış buluyorum. Baş örtülü kızlarımızın okula alınmasını protesto ettiğimiz gibi, biz eğitim-sen sendikaları ile beraber bu işi yapmamızın daha anlamlı, daha etkili olacağını ve daha çok sonuç getireceğini düşünüyorum. Siyasetin sivil toplum kuruluşlarını daha dikkate alarak yapılmasını istiyoruz.
7- Hidayet Özdemir (Gündem Gazetesi Yazarı): Demokratik açılımda 34 tane insanımız geldi. Gönül isterdi ki bu insanlar Türkiye’ye girdikleri zaman ellerinde Türk bayrakları olsun DTP bayrakları değil. Muhalefeti kınıyorum, bu açılıma katkı yapmadıkları için. Bugün bir gazinin bacağını yere atmasından rahatsız olunuyor da gelen insanların otobüsün üstünde zafer işareti yapmalarından rahatsız olunmuyor.
8- Zeki Dişkaya (Gazeteciler Cemiyeti Başkanı): Mesele ciddi mesele. Aklın ön planda tutularak meselelerin halledilmesi gerekir. Meselenin nerden geldiğini biliyoruz. Tedbir almayanlar utansın, emperyalizmin savunuculuğunu yapanlar utanmasınlar düşünsünler. Bizleri bu hale getirenler utansınlar. 30 yıldır süren bir vakada 40.000 insanı fidan gibi gömdük. Türkiye’nin ilelebet birlik ve beraberlik içinde yaşayacağına inanıyorum. Kılığına kıyafetine göre insanları yargılarsanız bunun adına demokratikleşme denmez. Demokratik açılımdan sonuç alınmak isteniyorsa gizliliğin olması ve iyi planlanmak gerekiyor. Terörün en büyük belasını Kürtler çekmiştir. Bu meseleler yüzünden yatırımcı Diyarbakır’a sevk edilemiyor. Anaların ağlamaması için bölücülükte, kavgada yokuz.
9- Mehmet Erdoğan (Ak Parti Milletvekili): Bir asır önce hukuka bağlı devlet, adalet, temel haklar, katılım, eşitlik ve özgürlük seslendiriliyordu. Bu değerler bugün demokrasinin olmazsa olmazları. Demokrasi; baskıcı, otoriter ve militer bir cumhuriyet anlayışından özgürlükçü, katılımcı, sivil ve şeffaf bir yönetime geçişin evrensel sığınağı olarak algılanıyor. Tarihi ve kültürel köklerine bağlı kalarak çağı yakalama konusunda bir yenilenme ve atılım projesi sergilemeliyiz. Demokrasiyi, koruma ve kollama gerekçeli darbe süreçlerini çağdaş uygarlığın gereği imiş gibi sık sık yaşamak zorunda kaldık. Demokrasinin ön gördüğü siyasi düzen, meşruluk kaygısı taşımayan baskıcı zorba çevrelerin daima çiğnenme tehdidi altında kalmıştır. Toplumun genel insanlık hakları ihlallere uğramış, tehdit altında kalmış hatta uzun süreler hiç kullanılmadığı dönemler yaşanmıştır. Oysa demokrasi; hukuka saygıyı, adil olmayı, yönetimde şeffaflık ve özgürlüğü öngörür. Bu değerlerin belirlediği bir yönetim, aynı zamanda bu çağın gereğidir. Kendilerini milletin üstünde görenler ise hürriyetçi ve insan haklarına dayalı toplumsal değişimin önünde engel olarak durmaya devam ettiler. Ne var ki tek adamın veya seçkinci bir grubun baskıcı ve güdümlü yönetim anlayışı ile çağı yaşamak ve yakalamanın imkânı yoktur. Başarılı … Çağı tanımalı ve bu çağı iyi okumalıyız. Demokrasinin yanlış uygulamalarıyla geçen bir asırlık zorlu medeniyet yolculuğundaki maddi manevi tahribat tamir bekliyor. Bizler, geleceğimizi kuracak ilkeleri kendi kaynaklarımızdan alan kutlu ve güçlü bir fikrin mirasçılarıyız. Özgüvenimizle, insani değerlere dayalı yeni bir medeniyet projesini şu çağımıza takdim etmek, tarihin bu kesitinde bizim neslin payına düşen nasibimiz olmalıdır.
10- Hüsrev Kutlu (Ak Parti Milletvekili): Bugün Türkiye’de çok önemli bir noktaya geldik.” Türkiye’de bazı sorunlar var, bu sorunlar halledilmeli” diyor herkes. Türkiye’de kimse kan aksın istemiyor. Demokratik açılımda ne var ben de bilmiyorum. Demokrasi biz şunu şunu getiriyoruz diye olmaz. Hükümet halka, aydınlara soruyor ve sonra bir şeyler yapıyor. Gelin beraber yapalım. Yurt dışından gelenler oldu. Kılık kıyafetleri ile gelmelerini ben de hoş karşılamıyorum. Eğer çözüme gönlümüz varsa bunlara çok da takılmamalıyız. Dağılan bir yuvayı bir araya getirmeye çalışıyoruz. Biz, utansınlar, başları önlerinde gelsinler diyoruz. Onlar da diyor ki yıllardır görmediklerimizi gördük biraz sevinelim. Herkes biraz fedakârlık edecek. Aşama katettik. Bizim zamanımız da özgürlük diyene komünist olarak bakıyorlardı. Şimdi başbakanın başına kakacak kadar özgürlük yapıyorlar. 20 sene önce Şanar Yurdatapan gibi ateist biri Adıyaman’a giremezdi. Şimdi herkes bir araya gelmiş sorunu çözmek için uğraşıyoruz. Millet olarak ittifak edersek bütün partiler de buna katılmak zorundadır. Şimdiye kadar Kürt demek yanlış bir şeydi. Kürt, Türk, Çerkez, Laz diye hepsini sayarsan suç olmuyordu. Kürt kökenliyim ama Türk kültürü ile yetişmişim. Hiç bir şeyden alınmayalım, gocunmayalım. Hürriyeti, demokrasiyi kısarsak devletler bölünür.
11- Necip Büyükaslan (Belediye Başkanı): Adıyaman’ın değişik bir yapısı var. Alevisiyle, sunisiyle, Kürdüyle, Türküyle, geniş bir aile görgüsüyle yaşamaktadır. Birbirlerini saygıyla karşılarlar. Toplum kendi içerisinde oto kontrol sağlamıştır. Bugün ki toplantıda herkesin görüşlerini beyan etmesi bizleri sevindirdi. Görüşlerimizi ifade ederken üsluplarımıza dikkat edeceğiz. Bu yaşa kadar geldik. Birkaç müdahale yaşadık. Demokratik açılım denen süreci başlatacak yürekli bir iktidar göremedik. Herkesin buna katkıda bulunması lazım. 25–30 yıldır süren bir mücadele de 40 bin civarında insan telef olmuş. Gözü yaşlı analar, evlatlar, eşler vardır. Bunun yanında birde 400 milyon dolarlık bir ekonomik kayıp var. Üzerinde yaşadığımız bu vatan toprağında onlarca medeniyetin yaşandığı görülüyor. Geçmişimizdeki asırlık hayata bakınca bugün ki birçok meseleye de çözüm bulacağımızı sanıyorum. Keskin çizgilerle konuşmak fayda getirmez. Biz etle tırnak olmuşuz. Bizde alevisi, sunisi, Kürdü, Türkü hepsinin mezarı aynı yerdedir. Biz asırlardır bir arada yaşadık ve yaşayacağız. Elimizi değil, gerekirse bedenimizi bu taşın altına koymamız gerekir.
12- Murat Koca (Yüksek Öğrenimliler Derneği Başkanı): Kürt kelimesine odaklanmamızı istiyorlar. K ve T’nin yer değiştirmesi kadar basit bir olay. Önemli olan herkesin samimi olmasıdır. Hizmetler vatandaşların isteğine göre yapılırsa bu kavramlara gerek kalmayacaktır. Bu kelimeler üzerinde yoğunlaşıp kalırsak sorunu çözemeyeceğimize inanıyorum. Herkes kendi oturduğu koltuğu millete hizmet amaçlı doğru doldurursa sorun kalmayacaktır. Öncelikle insanların ekonomik sorununu çözmek gerekir.
Anayasa
1- Osman Süzen (İnsan Hakları Derneği Üyesi): Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 42. maddesi başlangıçta okuduğumuz madde ile çelişiyor. Anayasanın bir kısım maddelerinde Türklük tanımı ırk anlamında kullanılıyor yeri geldiğinde vatandaşlık bağı olarak kullanılıyor. Bu çelişkinin giderilerek vatandaşlık bağının hukuksal bir bağ olarak tanımının yapılması gerekiyor.Demokratik açılım, Kürt açılımı ve ya milli birlik projesi. Bu isimlerin hepsi de doğru, demokratik açılım olmadan Kürt sorunu çözülemez. Kürt sorunu çözülmeden milli birliğin sağlandığından söz edilemez. Bu nedenle bu tanımların hepsine katılıyorum. Bu sorun çözülmeden milli birlikte tehlike yaşanır. Özellilke bazı bölgelerimizde gerginlikler yaşandı. 02 plakasında ısrarcı olmalıyız. Geçmiş yıllara bakarak bir hoşgörünün olduğunu görüyorsak da hala telefonlarımızın da dinlendiğini görüyoruz. Ama telefonlarımızın neye dayanarak dinlendiğini bilmiyoruz. Genelde Kürt sorunu denen şeyden partilerimiz kaçmaya çalıştılar. Bir arada yaşamaya karar veren unsurların, bir arada yaşama kararı yasal metinlere taşınmalıdır. Yeni bir Anayasa gerekli, ancak yeterli değildir. Anayasa’yı bozan, askeri darbeleri yok eden maddeler düşünülmelidir. Güneydoğu pilot bölge ilan edilerek, 90.madde ile birlikte uluslararası insan hakları belgesinin tüm mahkemelerde uygulanması yönünde çalışma yapılmalıdır.
2- Aslan Palalı (Hacı Bektaş-ı Veli Vakfı Üyesi): Kürt açılımları dendi. Ben alevi haklarını konuşmak isterim. Bu ilde alevi açılımı ile bazı şeyler ortaya kondu. Bizim üç isteğimiz oldu bunlardan birincisi; Cem Evlerinin ibadethane sayılması, okullarda din derslerinin okutulmaması ve Alevilerin yoğun olduğu yerde cami kurulmamasıdır. Ben ülkeme olan vatani görevimi yerine getirdiysem, devlet de bizi yok saymasın, görevini yerine getirsin. Cem evinin elektriğinin, suyunun devlet tarafından karşılanmasını istiyoruz. Bu ülkede Kürt olmak çok zor. Hem Kürt hem de aleviysen çok zordur. Bu ülkede yok sayılan kadınlar da, Aleviler de vardır. Biz eşit haklardan yararlanmak istiyoruz. Sayın Dilipak’ın da dediği gibi annemi babamı ben seçmedim. Ben alevi doğdum.
3- Mustafa Işıldak (Kent Konseyi Başkanı): Bu gidişle 1982 tarihli Anayasamızın 4. maddesinin değişikliği dahi gündeme gelebilir. Ayrıca; adam öldürmeye teşebbüs etmek suç kabul edilirken adam öldürmenin suç olmayacağı düşünülemez. O halde darbe yapmaya teşebbüs edenlerin Ergenekon’da yargılandığı bir süreçte, silah zoruyla bu günkü darbe anayasasını yapanların devletin en üst katında kabul görmesi de düşünülemez. Bu nedenle bir vatandaş olarak; halkın oyuyla Cumhurbaşkanı seçilmiş Sayın Abdullah Gül’ün, silah zoruyla Cumhurbaşkanı olan Sayın Kenan Evren’i devletin en üst katında, Cumhurbaşkanlığı konutunda bilhassa bu dönemde kabul etmemesini beklerdim.
4- İmam Tümen (Eğitim Sen Sendikası Başkanı): 1982 anayasasının içerisinde sadece Kürtlerle ilgili yasak yoktur. Anayasa tüm farklılıkların kendini özgürce ifade edebileceği zemine oturtulmalıdır. Bir alevi olarak ben duayı bilmezdim. Bunlar bize zorla yaptırıldı. Ama gönüllülüğe dönüştürülürse, bu da insanlar arasında ayrımcılığa yol açacaktır. Yeri geldiğinde, iki kişi toplandığında, bu örgüt sayılıyor. Her çemaat kendi ibadethanesinin elektrik ve su gibi giderlerini karşılamalıdır. Aleviden alınan vergilerle bunların yapılmasını istemiyoruz. İktidarın yaptığı ilk yanlış, öncesinde muhalefetle görüşmemesi, ikincisi ise planlamanın iyi yapılamamasıdır. Sevilmeye de sınır konuldu. Anayasa’da “Türkiye’de şiddete, hakarete varan ifadeler suçtur.”diye yer alabilir.
5- Serap Coşkuner (Adıyaman Kalkınma Platformu Kadın Komisyonu Üyesi): Gelenlerin sevgi ve mutluluğu göstermesi yadırganmadı da şehit ailelerinin yaptığı eylemler,gazilerin protezlerini fırlatmasını mı yadırgıyorsunuz
6- Ali Büyükşahin (Kanaat Önderi): Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak bir takım isteklerimiz bulunmaktadır. Demokrat olarak düşünürsek bu herkesin hakkıdır . Türkiye Cumhuriyet kurulalı 86 yıl olmuştur. Şu anda yaşadığımız demokrasiyi Atatürk’e borçluyuz. Elbetteki çağ değişti. İnsanlar çok aydınlandı. Etnik köken, sosyal ya da toplumsal konularda sorunlar çoğaldı.Sorunların çözümü için öz verili davranmak zorundayız. Kürtlerin varlığını kimse inkâr edemez. Kürtler de Türkler kadar Anadolu’da yaşamak hakkına sahiptirler. Kendi kültürlerini yaşamak istiyorlar. Bu onların dogal hakkıdır. Biz Alevilere gelince de Diyanet İşleri Başkanlığı’nın tamamen kaldırılmasını istemiyoruz. Biz istiyoruz ki ,Diyanet İşleri Başkanlığı her dini inanca eşit mesafede davransın ve hizmet versin. Aleviler de bu memleketin vatandaşıdır. Osmanlı Devleti’nin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşunda aleviler de yardımcı olmuşlardır. Demokrasiye doğru gidiyoruz. Alevilere de güler yüz gösterilmelidir. Bizim yol erkanımızda ve inancımızda dedelik kurumu önemli bir yer tutmaktadır. Cemleri dedeler yönetir. Cem Evlerine yetkin dedelerin atanması gerekir Onları kendimiz seçeriz. Biz çocuklarımızı üniversiteye gönderip dede olarak eğitim görmelerini istiyoruz. Dedeler okulu açılmalıdır. Alevi inancının sürdürülmesi için Alevilik olgusuna ve alevi topluluğuna ilgi gösterilmesi gerekmektedir. Bu konuda devletten yardım ve destek bekliyoruz
7- Osman Süzen (İnsan Hakları Derneği Üyesi): Dönüşlerde yaşanan sevinç çok yanlış yorumlandı. Devlet buna ara vererek “bakın sizin düşünce özgürlüğünüzü elinizden alırım.” gibi bir imaj bıraktı, bu korkaklık gibi oldu. Halkımız barış sevincini yaşamak istiyor. Bu sevinç barışa olan özlemin dışa vurumudur. Dağda çocuğu olan anne ile çocuğu asker olan anne varken biz bu şekle çok takıldık. 3000–4000 köy boşaltılmış. Bu resmi, herkes gibi politik Kürt kesimi de doğru okumalıdır.
8- Zeliha Toprak (Kamer Vakfı Adıyaman Şubesi Başkanı): Binlerce insanın öldüğü bölgede 13 yıldır şiddetsizlik için mücadele ediyoruz. Barış dili kullanmamız gerekiyor. Açıklıkla, samimiyetle niyetler açıklanmalıdır. Şiddet kayıtsız şartsız reddedilmedikçe her zaman görülecektir. Biz kadınlar kendimizle yüzleştik, kendimizle barıştık. Dünya bu kadar bölünürken biz kadınlar bir araya gelmeye çalışııyoruz.
Değerlendirenler:
Bu tutanak Rüveyda Tüysüz ve Ayla Pektaş tarafından hazırlanmıştır.