Yer : Seyhan Belediyesi Kültür Merkezi
Tarih : 08.05.2010
Katılımcılar:
a. Dernek, Vakıf ve Girişimler:
1- TİHV (Mustafa Çinkılıç- Temsilci)
2- Kızılay (Mehmet Sağlam- Adana Şube Başkanı)
3- Adana Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (Acar Pek- Temsilci)
4- Toros Kadın Koop. (Göksu Günay- Yönetim Kurulu Üyesi)
b. Meslek Odaları
Katılım yok
c. Sendikalar
1- DİSK (Kemal Aslan- Bölge Başkanı)
2- KESK- Eğitim-Sen (Abdullah Yalçın- YK Üyesi)
d. Kanaat önderi bireyler (Bir sosyal grup var ama örgütsüz ise veya o kentin simgesi bir kişi varsa)
1- Sahra Yeteroğlu
Katılan Milletvekilleri:
Katılım olmadı.
Belediye Başkanları:
Katılım olmadı.
Moderatör:
Mustafa Çinkılıç
Gözlemciler:
Siyasi partilerden katılım olmadı.
Medya:
1- Günaydın Adana
2- DHA
3- İHA
Konular:
Genel konu: Anayasa Değişikliği Paketinde Anayasa Mahkemesi
Yerel konu: Adana Büyükşehir Belediyesinde Yaşananlar
Genel Konu Üzerine Konuşulanlar:
1- Göksu Günay: Kafamda netleşmeyen sorular var. Evet, Anayasa değişikliği şart ama maddelerin ne anlama geldiğini bir hukukçu gibi anlamamız mümkün değil. O nedenle bende hissettiklerime göre hareket ediyorum. Hislerim AKP nin güvenilmez olduğunu söylüyor. Hatta “AKP ne yaparsa kötü yapar” gibi bir ruh halindeyim. Çünkü, Anayasa değişikliğinin bir oldu bittiye getirildiği gibi bir duygu taşıyorum. Toplumun Anayasası olacak bir metnin gerçekten geniş kitlelerin tartışabileceği zeminlerin oluşması, toplumun ulaşılabilen her kesiminin görüşleri alındıktan sonra yapılması gerektiğini düşünüyorum. “Ben yaptım. Katılırsanız katılırsınız” şeklinde bir dayatmanın demokratik olmadığını düşünüyorum. Hele, birbiri ile benzemez maddelerin hepsinin birlikte oylanması, beğendiğinin yanında beğenmediğini de seçme zorunda kalmanın doğru olmadığı kanaatindeyim. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkı verilmesinin doğru olup olmadığını değerlendirecek durumda değilim. Ama, Anayasa Mahkemesinin yapısını değiştirdikten sonra, bireysel başvuru ile “Türban Yasağı” diyebileceğimiz uygulamanın önünü açmak istiyorlar gibi geliyor bana.
2- Mehmet Sağlam: Toplantımızın adı “ Önyargılar Giremez” olsa da hanım efendi oldukça önyargılı görünüyor. “AKP ne yaparsa kötü yapar” diyor. Bence, yapılan değişiklikler oldukça yerinde değişikliklerdir. Hatta azdır bile. Geç kalınmış değişikliklerdir. Bence daha çok maddesinin değişmesi gerekir. Mahkemelerin yüklerinin ne kadar çok olduğunu hem adliyeden hemde yüksek yargıya gittiğimiz duruşmalarda görüyoruz. Anayasa mahkemesini de yükü oldukça fazla. Parti kapatma davalarına bakmak, Yüce Divan olarak görev yapmak, Yasaların Anayasaya aykırılığını denetlemek, Anayasa değişikliklerini incelemek oldukça ağır bir iş yüküdür. Bu nedenle üye sayısının arttırılması dairelere bölünmesi olumlu olmuştur. Bende daha da arttırılması gerekir. Bireysel başvuru hakkının da verilmesi olumlu olmuştur. Düşünün Avrupa’daki bir mahkemeye başvuru hakkımız var kendi mahkememize başvuru hakkımız yok. Bu bir çelişkidir. Anayasa değişikliği maddelerinin uzun olduğu, ayrıntılı olduğu doğrudur. Bana göre bu bir güvensizlikten kaynaklanıyor. Bir düzenleme yapma olanağımız varken en ayrıntısına kadar düzenleyelim ki gelecekte farklı sorunlar yaşamayalım diye düşünülmüş olabilir.
3- Kemal Aslan: Anayasa değişikliği özünde yargıyı tahakküm altına almak için yapılıyor. Kimse kimseyi kandırmasın anayasanın yargı bölümü dışındaki maddeleri bir perde görevi görmek icin konulmuş. 12 Eylül Anayasası değişmelidir ancak, bu gün yapılan değişikliklerde ben eminin milletvekilleri bile neye oy verdiğini bilmeden el kaldırıyor. İçerikleri tam olarak bilinmeyen maddeler siyasi partilere duyulan sempati Ya da antipati temelinde oylanarak geçecek. Bu katılımcı bir demokrasi değildir. Yargıyı ele geçirmek için anayasa değişikliği yoluna gittiği açıktır. Memura toplu sözleşme hakkı veriyor grev yok. İşçilere aynı anda birden çok sendikaya üye hakkı getirerek kaos yaratıyor. Bu kaos ve toz dumanda da yargıyı ele geçirmeye çalışıyor. DİSK' in Anayasa değişikliği çalışmaları vardı onlardan yararlanma yoluna gitmiyor. Bu iktidar ben yaparım olur mantığı ile hareket ediyor.
4- Abdullah Yalçın: İktidar kendi çıkarı için anayasa değişikliği yapıyor. Anayasadan herkes şikayetçi deniyor evet doğru. Ama kendisini sayısal olarak güçlü hisseden her iktidar anayasayı kendisine göre değiştirirse anayasanın toplumsal ortak bir metin olma özelliği kaybolur. İktidar gerçekten temel hak ve özgürlüklerin önünü açmak istiyorsa anayasa değişikliğinden önce sayısal çoğunluğuyla kolayca kanunlaştırabileceği hak ve özgürlüğü kısıtlayan düzenlemeler var. Önce onları düzenlesin. Yapılanlar bana samimi gelmiyor. Basit yasal düzenlemelerle yapılabilecek açılımlar varken, yargıyı ele geçirme operasyonu olarak görülen bir anayasa değişikliğini samimi bulmak mümkün değil.
5- Mustafa Çinkılıç: olarak değinildi. Üye sayısının artması farklı dairelere bölünmesi konusunda bende meslektaşım Mehmet’e katılıyorum. Benim katılmadığım ve sizlerinde dikkatini çekmek istediğim konu şu: em bu iktidar hem de bundan önceki iktidarlar 1982 Anayasasında Cumhurbaşkanının yetkilerinin parlamenter sisteme göre çok fazla olduğu konusunda hemfikirdi. Bizzat cumhurbaşkanları bile bu yetkinin fazla olduğunu söylemişlerdi. Yapılan değişiklikte Cumhurbaşkanının yetkileri azaltılıyor mu? Hayır. Her ne kadar darbelere karşı , darbe anayasasını değiştirme söylemlerine rağmen, bu gün anayasa değişikliklerini gündeme getiren zihniyet ile 1982 Anayasasını yapan ve Cumhurbaşkanını, yetkilerle donatan zihniyet aynı. 1982 Anayasası Kenan Evrenin güçlü bir Cumhurbaşkanı olma isteğini formüle etmişti. Bu değişikliklerde; bugün görev yapan ve gelecekte görev yapacak güçlü bir Cumhurbaşkanı özlemini formüle ediyor. Anayasa Mahkemesine daha bir ay önce raportörü üye olara atamak için “ kanunu arkasını dolanmak” tan kaçınmayan bir zihniyetin, aynı ve daha fazla bir güçle Anayasa mahkemesini belirlemesi kanaatimce doğru değildir. Gelecekte olacakların işaretini veriyor. Maddelerin uzunluğuna değinildi. Bırakın Anayasayı, yasalarda bile olmaması gereken, yönetmelik düzeyindeki ayrıntılar anayasa maddesi haline getirilmiştir. Bireysel başvuru hakkının tanınması olumlu gibi düşünülebilirse de, bunun zorunlu iç hukuk yolu olarak algılanması ve gelecekte AİHM ' de de benzer içtihatların oluşması nedeniyle zaten uzun olan bireysel başvuru sürecini daha fazla uzatacaktır, kanaatindeyim.
Yerel Konu Üzerine Konuşulanlar:
1- Göksu Günay: Adana Büyükşehir Belediyesinde gerçekten neler oluyor? İçişleri bakanlığının görevden aldığı Aytaç' ın yerine meclis üyeleri bir seçim yaptı onun da mahkemece yürütmesi durduruldu. Ama Yüreğir belediye başkanı hala vekil koltuğunda oturuyor.
2- Mehmet Sağlam: Adana Büyükşehir Belediyesinde yaşananlara neresinden bakarsak bakalım Adana’ya zarar veriyor. Ekonomisine, sosyal ilişkilerine her şeyine zarar veriyor. Bakın işsizlik istatistiği yayımlandı Adana Şırnak’tan sonra 2. sırada, geçen yaşanılacak 10 il sayılmış içinde Adana yok. Aynı şekilde 5 ile üniversite kurulacak bu beş ilin içerisinde Adana yine yok. Adana hep olumsuzlukları ile gündeme geliyor. Yerel seçimlerde yaşananlar hala hafızalarda. Bu gün yaşananlar daha fazla büyütülmeden çözülmeli. Evet seçimler için idare Mahkemesi Yürütmenin Durdurulması Kararı verdi ama karara itiraz edilecek ve henüz kesinleşmiş bir karar yok. Karar kesinleştiğinde şüphesiz gereği yapılır. Gereği bana göre meclis üyeleri arasından yeni bir başkan vekili seçmektir.
3- Mustafa Çinkılıç: Adana Büyükşehir belediye başkanının bu dönemde görevden uzaklaştırılmasına değinmek istiyorum. Acaba Durak' iktidara muhalif olduğu için mi üzerine gidildi ve görevden uzaklaştırıldı? Bu durum yasal mı? Öncelikle belirtmeliyim ki; hem Anayasa , hem de Belediye yasası İçişleri Bakananlığı’nın böyle bir yetkisi olduğunu düzenlemiştir. Yani durum yasalara uygun. Olması gereken hukuk açısından baktığımızda keşke mevzuatımız İçişleri Bakanlığının görevden uzaklaştırmadan önceki belgeleri toplayarak idari yargıya müracaat etmesi ve seçilmiş bir kişinin mahkeme kararı ile görevden tedbiren uzaklaştırılması şeklinde düzenlenseydi. Düne kadar her seçimde iktidar partisinden aday olduğu ve kazandığı için, bütün şikayetlerde soruşturma izni verilmeyerek korunuyordu. Bu gün iktidar partisinden olmadığı için başına bunlar gelmiştir denebilir. İktidarın dün yani kendi partisinden belediye başkanı olduğunda izin vermemesi, soruşturma açmaması yanlıştı bu siyasetin kirliliğinin bir göstergesi ancak bu gün hakkında bunca iddia olan birinin görevden uzaklaştırılması doğrudur. Biz iktidarını bu uygulamasının kendi partisinden belediye başkanlarına da uygulamasını takipçisi olalım. Özetle bu gün yapılan doğrudur. Dün yapılmayanlar yanlıştı. İkinci olarak; belediye başkanının görevden alınması sonrası yaşanan ve yine iktidarın yasayı dolanma örneklerinden biri olan “ilçe belediye başkanının büyükşehir belediye başkanı vekili” olup olamayacağı konusu. Yasa açıkça “ olamayacağını” söylediği halde hukuk dışı bir yorumla Ak Partili Yüreğir İlçe Belediye Başkanı, Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili seçildi ve bu seçim hakkında İdare mahkemesince Yürütmeni Durdurulması kararı verildi. Şimdi yeni bir süreç başlayacak. İktidarın fırsatçılığını hukuku dolanma gayretini gösteren bir örnek oldu. CHP' nin de buna ortak olduğunu söylemek gerekir. Çünkü, yasanın açıkça “olamayacağını” söylediği bir adaylığa, İçişleri bakanlığı görüşü alınarak yaratılan fırsatçılıktan CHP de yararlanmak istedi ve o da Çukurova İlçe Belediye Başkanı ile bu seçime katıldı. Hukuk dışı bir seçime ortak oldu. Özetle bundan sonra ne olur? Ya fazla hukukiliğine bakmadan seçim yenilenir. Ya da hukuka aykırı işlemleri yapan meclisin feshi için İçişleri Bakanlığı, Danıştay’a baş vurur ve yasal süreci bekler.
Öneriler:
1- Toplantı yeri olarak belediyelerin olanaklarından yararlanma ve belediye mekanlarının kullanılması tartışıldı. Mutabakat sağlanmadı da. Bu toplantıya bu kadar az katılımın yer değişikliği ve belediye seçiminden olduğu ileri sürüldü
2- Anayasanın maddelerinin görüşülmesi için yeni bir toplantının yapılması tartışıldı uygun bulundu ilk fırsatta STK lar bir araya gelip değişiklik maddelerini tek tek tartışacağız.
Değerlendirme:
İletişim:
a. Sivil toplum ile
30 sivil toplum kuruluşuna belirlenen gündem fakslandı, bir kısım ile görüşüldü.
b. Milletvekilleri ile
Mail ile ve cep telefonlarına kısa mesajla ulaşıldı.
c. Medya ile
Ulusal basın temsilcileri ve yerel basın mensupları davet edildi.
Sonuçlar:
Gündem için CD hazırlanması ve bunların gösterimi tartışmanın daha düzeyli geçmesine olanak sağlıyor. Sunumlar eleştirilse bile ki eleştirilmesinde bence bir sakınca yok. Bu toplantıda ilkelerimiz renkli fotokopi olarak çoğaltılıp katılımcılara verildi. Ortak paydada üretilen anayasa önerileri kitapları katılımcılara dağıtıldı.
Değerlendirenler: Mustafa Çinkılıç